2013 Cilt 14 Sayı 24
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11452/13955
Browse
Browsing by Department "Fen Edebiyat Fakültesi"
Now showing 1 - 9 of 9
- Results Per Page
- Sort Options
Item 1837-1908 sürecinde Bursa’da koza üreticiliği ve ipekli dokumacılık sektörü(Uludağ Üniversitesi, 2013-01-31) Çiftçi, Cafer; Fen Edebiyat Fakültesi; Tarih Bölümü19. yüzyılda Bursa’da koza üreticiliği ve ipekli dokumacılık sektöründe önemli değişimler yaşanmıştır. Yenileşme amacıyla yaşanan bu değişim sürecinde, kozadan ipek çekiminde fabrikalaşma sürecine girilmiş, ipekböceklerinde görülen hastalıklara karşı bilimsel tekniklerle üretime başlanmış ve koza üretimine yeni nizamnâmeler ile yön verilmiştir. 20. yüzyılın başlarında ise ipekli dokumacılık alanında fabrikalar açılarak, kentte işçi sınıfının ortaya çıkması ve kadınların bu sektörde istihdam edilmeleri gibi yeni bir döneme girilmiştir. Tüm bu gelişmeler Bursa’nın sosyal ve ekonomik yapısını önemli ölçüde etkilemiştir.Item 19. yüzyıl sonunda Halep’te İngiliz belgelerine göre toplum, yönetim ve konsoloslar arasındaki ilişkiler(Uludağ Üniversitesi, 2013-01-31) Karakoç, Fulya Düvenci; Fen Edebiyat Fakültesi; Tarih Bölümüİngilizler XVI. Yüzyıl sonlarından itibaren Ortadoğu’da askeri, siyasi ve ticari görevlerle donatılmış temsilcilikler bulundurdu ve bunları sık sık değiştirip, yaygınlaştırdı. Araştırma, bunun ardındaki nedeni yani Halep’in önemini ortaya koymayı ardından bu ilginin somutlaşmış olarak belgelere yansıyan detaylarında öne çıkan bakış açılarını yani belgelerin yansıttığı günlük yaşamı ve iç-dış dengeleri saptamayı hedeflemektedir. Bölgede etkin olma gayretlerinin nedenlerini anlamak için Halep’in kısaca Osmanlı öncesi tarihine bakılacak, ardından Osmanlı döneminde ve özellikle incelediğimiz dönemdeki demografik, ekonomik, sosyal kültürel ve uluslararası ilişkiler açılarından öne çıkan noktaların saptanmasına çalışılacaktır. Son olarak İngiliz belgelerine yansıyan unsurlar incelenerek, İngilizlerin bölgeyle neden yakından ilgili oldukları ve bu ilgi çerçevesinde hangi faaliyet ya da istihbarat eylemlerinde bulundukları ortaya koyulacaktır.Item 1908-1923 sürecinde Bursa’da koza üreticiliği ve ipekli dokumacılık sektörü(Uludağ Üniversitesi, 2013-01-31) Boykoy, Seher; Fen Edebiyat Fakültesi; Tarih BölümüBursa kenti, tarih boyunca, tekstil ürünleri ve tekstilin hammaddesi olan iplik üretim ve ticareti açısından, Anadolu’da önemli merkezlerden biri olmuştur Hazırlanan bu bildiri kapsamında, Bursa’nın ticari ve ekonomik yaşamının odak noktasında olan ipekçilik sektöründe 1908-1923 sürecinde ortaya çıkan değişim süreci ele alınacaktır. Bu süreç de, kendi içerisinde 1908-1918 II. Meşrutiyet Dönemi ve 1919-1923 Türk Milli Mücadele Dönemini kapsamaktadır. Bursa’da, 1908’den sonra ipekli dokumacılık gelişme kaydetmiştir. Bu, üretimde artış sağlarken; emek-sermaye çatışmasını da gündeme getirmiştir. Ayrıca bu dönemde Bursa’da milli şirketler kurulmuştur. 20. yy başındaki savaşlar, Bursa ve çevresinde ipekböcekçiliği ve ipek üretimini büyük ölçüde geriletmiş; dış pazarlar kapanmıştır. Bursa ipekçilik sektöründe canlanma, Cumhuriyetten sonra, Avrupa’daki yöntemlerin ülkemizde uygulanmaya başlanması ve yasal-kurumsal düzenlemelerle sağlanacaktır. Çalışma kapsamında bu konular, Bursa’da ham ipek üretim ve ihracatına ilişkin istatistikler, Osmanlı sanayi sayımları, Hüdavendigar Vilayet Salnameleri, Bursa yerel basınına ait kaynaklarla değerlendirmeye alınacaktır.Item Anti̇k kaynaklara göre Bithynia’daki̇ civitas’lar(Uludağ Üniversitesi, 2013-01-31) Doğancı, Kamil; Fen Edebiyat Fakültesi; Tarih BölümüAntikçağda Anadolu’nun kuzeybatısı Bithynia olarak adlandırılmaktaydı. Kuzeyinde Pontus Euxenius, batısında Hellespontus ve Rhyndakos (=Kocaçay), güneyinde ise Sangarios (=Sakarya) nehirleri bölgenin sınırlarını belirliyordu. Doğu sınırının tam olarak nerede sona erdiğini söylemek oldukça zordur. Antik kaynaklar Bithynia’daki civitas’lar hakkında farklı bilgiler vermektedirler. Yaşlı Plinius Historia Naturalis adlı eserinde Bithynia’da 12 tane civitas olduğunu belirtmekte ve bunları batıdan doğuya doğru şu şekilde sıralamaktadır: CaesareaGermanice, Apamea, Prusa, Prusias ad Mare, Nikaia, Nikomedia, Prusias ad Hypius, Iuliopolis, Bithynium-Claudiopolis (=Bolu), Creteia-Flaviopolis, Khalkedon ve Byzantium. Eyaletin başkenti Nikomedia idi. Khalkedon ve Byzantium civitas libera (hür ve özgür) statüsündeki kentlerdi. Amasyalı ünlü coğrafyacı Strabon’un eserinde ise Cretia-Flaviopolis, Prusias, Iuliopolis ve Caesarea-Germanice gibi Bithynia civitas’larının isimleri geçmez.Item Bursa Balkan göçmenleri ağızlarında isim işletme ekleri(Uludağ Üniversitesi, 2013-01-31) Uluocak, Mustafa; Baştürk, Şükrü; Ogur, Erol; Eroğlu, Süleyman; Şahin, Hatice; Eğitim Fakültesi; Türkçe Eğitimi BölümüAnadolu’da göçmen iskânının önemli merkezlerinden biri olan Bursa, 18. Yüzyıldan başlayarak 20. Yüzyılın sonlarına kadar farklı coğrafyalardan pek çok göç almış ve buna bağlı olarak da Bursa’da yeni yerleşim birimleri kurulmuştur. Bursa’ya gelen göçmenler, başta il merkezi olmak üzere İnegöl, İznik, Gemlik, Karacabey, Mudanya, Mustafakemalpaşa, Orhangazi ve Yenişehir ilçelerine yerleştirilmişlerdir. Bursa yöresine gelen göçmenler kültürel zenginliklerini de beraberinde getirmişlerdir. Bu kültürel zenginliklerin başında da dil gelmektedir. Bu açıdan Bursa, yerlisiyle göçmeniyle zengin bir ağız çeşitliliğine sahiptir. Bursa’nın yerli ağızlarının derlenip incelenmesi daha önce tarafımızdan yapılmış olmasına rağmen Bursa ağızlarıyla ilgili çalışmalar ancak Bursa göçmen ağızlarının da buna dahil edilmesiyle tamamlanmış olacaktır. Bu incelemenin ilk adımı olarak “Bursa Balkan Göçmenleri Ağızlarının Derlenip İncelenmesi” adlı proje kapsamında derleme ve çözümleme çalışmaları yapılmıştır. Bu bildiride Bursa Balkan göçmenleri ağızlarındaki isim işletme ekleri üzerinde durulacaktır.Item Cumhuriyet ile birlikte değişen Türk aile yapısı ve kadının durumu(Uludağ Üniversitesi, 2013-01-31) Zafer, Ayşenur Bilge; Fen Edebiyat Fakültesi; Tarih BölümüCumhuriyet ile birlikte Türk toplumunun aile yapısı önemli bir değişime uğramıştır. Genel olarak Osmanlı döneminde toplumda hâkim olan aile yapısı geleneksel, ataerkil, geniş aile yapısıydı. Kadın ise siyasi, ekonomik ve toplumsal alandan dışlanmıştı. Aile kurumu Atatürk devrimlerinin değiştirmeyi amaçladığı en temel kurumlardan birisiydi. Atatürk’ün düşüncesindeki kadının oluşumu modern çekirdek ailenin itici gücünü oluşturmuş ve geleneksel-geniş aile tipinden modern çekirdek aileye geçişe ivme kazandırmıştır. Değişen aile yapısını incelemek aslında kadınların aile ve toplum içerisindeki değişen konumlarını incelemek demektir. Bu nedenle bu çalışmada değişen aile yapısı, kadının aile içi konumu, kadının hakları ve kadının toplumsal, ekonomik ve siyasi rolü ile birlikte değerlendirilmeye çalışılacaktır.Item Descartes’da görü, muhakeme ve metot: Aklın idaresi için kurallar ekseninde bir çözümleme(Uludağ Üniversitesi, 2013-01-31) Çıvgın, Ayşe Gül; Fen Edebiyat Fakültesi; Felsefe BölümüDescartes genellikle, ünlü “cogito ergo sum” mottosuyla, modern felsefe ve epistemolojinin kurucusu olarak kabul edilir. İdrakın bu saf faaliyeti, her tür bilimsel ve felsefi sav için sağlam bir temel oluşturur. Bu makalede, ilk olarak, sözü edilen saf idrak faaliyetinin, Descartes’ın öncü eserlerinden Aklın İdaresi İçin Kurallar metninde “görü” olarak nitelendirilen faaliyete karşılık geldiği gösterilecektir. İkinci olarak, aynı metinde “görü” faaliyeti ile birlikte ele alınan “muhakeme” faaliyeti çözümlenecektir. Son olarak ise, her iki faaliyetin, Descartes’ın metot düşüncesi ile olan bağı irdelenecektir. Bu şekilde, Kurallar adlı eserin, Descartes’ın sonraki felsefe çalışmaları için temel oluşturduğu açığa çıkarılacaktır.Item Giritli mübadillerin ipekçilik deneyimleri ve bunun Bursa yöresine aktarılması(Uludağ Üniversitesi, 2013-01-31) Oğuzoğlu, Yusuf; Fen Edebiyat Fakültesi; Tarih BölümüGöç, entegrasyon ve sosyo-kültürel değişim, sosyal tarih araştırmalarında önemli bir çalışma alanıdır. “Giritli Mübadillerin İpekçilik Deneyimleri ve Bunun Bursa Yöresine Aktarılması” konusu bağlamında, insan odaklı bir yaklaşımla ele alınmaya çalışılacaktır. Osmanlıların 1650 yılında Resmo’da (Rethymno) oluşturdukları düzen içinde adanın yeni sakinleri olarak Müslüman halka rastlanmaya başlanmıştır Osmanlı arşiv kayıtları, adanın iç tarafında yer alan alüvyonlu ovalarda buğday, mısır, tütün, turunçgil tarımının yapıldığını, su değirmenleri ve su kuyularının bulunduğunu, zeytin, çınar, badem, ceviz ve dut ağaçlarının varlığını ortaya koymaktadır. Dut ağaçlarına paralel olarak adada ipekçiliğin de mevcut olduğu görülmektedir. 1923 yılında Yapılan Lozan Antlaşması ek protokolü ile Türkiye ile Yunanistan kendi ülkelerinin yurttaşlarını din esası üzerine zorunlu göçe tabi tutunca Girit’te yaşayan Müslümanlar Türkiye’ye mübadil olarak göç etmişlerdir. Gelen mübadillerin bir kısmı Bursa’ya bağlı küçük yerleşim birimleri olan Mudanya ve Tirilye sahasına yerleştirilmişlerdir. Tirilye ve Mudanya yöresinde yaşayan bu göçmen aileler üzerinde yaptığımız sözlü tarih çalışmalarında kendilerinin adadan gelirken dokuma tezgâhlarını da bu topraklara getirdikleri ve yerleştirildikleri alanlarda ipek böcekçiliği yaptıkları öğrenildi. Bu makale ile, Giritli mübadillerin Osmanlı döneminde Girit’teki ipekçilik faaliyetleri ve göç sonrasında Bursa’daki yerleşik ipekçilik kültürüne entegrasyonu ve katkıları örneklerle değerlendirmeye alınacaktır.Item Bir kültür tarihçisi olarak Ali Emiri Efendi’nin biyografi yazarlığı – kaynakları ve yöntemi –(Uludağ Üniversitesi, 2013-01-31) Mermutlu, Bedri; Fen Edebiyat FakültesiKültür tarihimizin önemli unsurlarından biri olan şehir monografileri hakkında geçmişte yapılan çalışmalar ne yazık ki sınırlı kalmıştır. Genellikle İstanbul üzerinde yoğunlaşan bu tür çalışmalar; kısmen Bursa ve Edirne gibi önemli şehirlerde devam etmişse de, ülke sınırları içindeki diğer şehir ve bölgeler yeteri kadar bu çalışmaların konusu yapılmamıştır. Anadolu topraklarının eski bir şehri olan Diyarbekir bakımından Ali Emiri Efendi’nin duyduğu bu eksiklik, onu genç yaşta bu yönde çalışmaya yönelterek kaynak ve belge toplamasına ve bu belge ve bilgileri biyografik eserler halinde ortaya koymasına yol açmıştır. Bugün bir kısmı elimizde bulunmayan bu önemli çalışmalarda Ali Emiri Efendi’nin hangi saiklerle hareket edip nasıl bir yöntem izlediği, hangi kaynaklara başvurduğu ve bütün olarak eserinin diğer biyografik çalışmalardan hangi yönlerden farklılık gösterdiği, onun kendi ifadeleri dikkate alınarak bu makalede ortaya konmaya çalışılmıştır.