Browsing by Author "Akbudak, Nuray"
Now showing 1 - 20 of 37
- Results Per Page
- Sort Options
Item Anter kültüründe bazı acı biber çeşitlerinin farklı besi ortamlarında haploid bitki oluşturma etkinlikleri(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2023-12-26) Çardak, Tuğba Zeynep; Akbudak, Nuray; Bursa Uludağ Üniversitesi/Fen Bilimleri Enstitüsü/Bahçe Bitkileri Anabilim Dalı.; 0009-0006-5485-0897Bu çalışma, anter kültüründe farklı tiplerde 8 farklı acı biber genotipinin 2 farklı besi ortamında haploid bitki oluşturma etkinliklerini belirlemek amacıyla yürütülmüştür. Denemede bir adet California Wonder, iki adet Anaheim, iki adet Ancho ve üç adet Jalapone acı biber genotipi kullanılmıştır. Anterler; 4 mg/L Naphthaleneacetic acid (NAA), 0,1 mg/L Benzylaminopurine (BAP), 15 mg/L gümüş nitrat (AgNO₃), 2,5 g/Laktif kömür, 30 g/L sakkaroz ve 8 g/L agar içeren Murashige ve Skoog (MS) besi ortamı(BO1) ile 4 mg/L NAA, 0,1 mg/L BAP, 15 mg/L AgNO₃, 0,5 mg/L Vitamin C, 0,05 mg/Lbiotin, 2,5 g/L aktif kömür, 30 g/L maltoz ve 8 g/L agar içeren MS besi ortamında (BO2)kültüre alınmışlardır. Çalışmada ele alınan tüm parametreler üzerinde besi ortamı vegenotip özelliklerinin etkisi istatistiksel olarak p<0.01 düzeyinde önemli bulunmuştur. Genel olarak embriyo miktarı ve bitkiye dönüşen embriyo miktarı üzerinde BO2 besi ortamından daha yüksek sonuçlar elde edilirken incelenen diğer parametrelerde BO1 besi ortamı daha yüksek sonuçlar vermiştir. Elde edilen embriyo miktarı, bitkiye dönüşen embriyo, gelişen bitki, haploid bitki ve spontane double haploid bitki miktarı genotiplere göre istatistiksel olarak %1 düzeyinde önemli farklılık göstermiştir. İncelenen tüm parametrelerde Anaheim G2 genotipi daha iyi sonuç vermiştir. Anterlerden elde edilen embriyolar belirli oranlarda bitkiye dönüşürken Ancho G4 ve Jalapeno G6 genotiplerdeki bitkiler gelişme gösterememiştir. Bu sonuçlar tek bir standart anter kültürü protokolünün farklı biber tiplerinde aynı etkinliği meydana getirmediğini, protokollerin tip/genotip bazında özelleştirilmesi gerekliliğini de ortaya koymaktadır.Item Bazı bal yemişi çeşitlerinin (lonicera ceaerulea) mikroçoğaltım performanslarının belirlenmesi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2022-02-17) Beyaztaş, Tuğba Nur; Akbudak, Nuray; Bursa Uludağ Üniversitesi/Fen Bilimleri Enstitüsü/Bahçe Bitkileri Anabilim Dalı.Genellikle “Haskap”, “Mavi Yemişli Hanımeli”, “Tatlı Yemişli Hanımeli” gibi farklı isimlerle anılan ve çalı formunda olan bal yemişi farklı iklim koşullarına adapte olup yetişebilen üzümsü bir meyvedir. Mavi yemiş gibi diğer üzümsü meyvelere kıyasla daha yüksek miktarda antioksidan ve vitamin içeriğine sahiptir. Çalışmada ‘Jugana’ ve ‘Bakczarskij velikan’ olmak üzere iki farklı bal yemişi çeşidi kullanılmıştır. İki bal yemişi çeşidinin mikroçoğaltım performanslarının belirlenmesi için doku kültürü ile çoğaltım aşamalarının tamamı gerçekleştirilmiş ve elde edilen bitkilerde üretim gerçekleştirilmiştir. Eksplantların yüzey sterilizasyonu %70’lik etanolde 1 dk ve ardından birkaç damla Tween-20 eklenmiş %10’luk Sodyum hipoklorit ile 18 dk tutularak sağlanmıştır. Dezenfeksiyon aşamasından sonra Jugana çeşidinde %19,4 oranında B. velikan çeşidinde ise %9,2 oranında kontaminasyonlar gözlemlenmiştir. Çoğaltım aşamasında 0,-0,4-0,7-1 mg/l BAP ve 0,01 mg/l NAA ile desteklenmiş MS ortamı kullanılmıştır. En iyi çoğaltma oranı Jugana çeşidinde ( 3,00 adet) 0,4 mg/lt BAP eklenmiş MS ortamında görülmüştür. En düşük çoğaltma oranı her iki çeşit içinde BAP eklenmemiş MS ortamında gözlemlenmiştir. Köklendirme aşamasında 1 mg/lt 2 mg/l IBA konsantrasyonları ve kontrol olarak hormon ilave edilmemiş MS ortamı kullanılmıştır. Her iki çeşit için de en iyi köklenme oranı 2,0 mg/lt IBA ile takviye edilmiş MS ortamında, ‘Jugana’ çeşidi için %87,50 olarak ‘B.velikan’ çeşidi için ise %75 olarak gerçekleşmiştir. ‘Jugana’ çeşidi başarılı bir şekilde dış koşullara alıştırılmıştır fakat ‘B.velikan’ çeşidinde ise toprağa aktarıldıktan sonra oluşan kontaminasyonlardan kaynaklı materyalin tümü kaybedilmiştirItem Bazı sebzelerde atık sularla sulamanın kalite üzerine etkisi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2022-07-18) Zambi, Ozan; Akbudak, Nuray; Bursa Uludağ Üniversitesi/Fen Bilimleri Enstitüsü/Bahçe Bitkileri Anabilim Dalı.; 0000-0001-7101-1856Dünya nüfusunun hızla artması ve iklim değişiklikleri mevcut su kaynaklarına olan ihtiyacın artmasına sebep olmaktadır. Artan nüfus ve gelişen sanayi ile birlikte su ihtiyacı ve su kullanımı da nüfusun artışına paralel olarak artış göstermektedir. Kentsel atık sularının uygun stratejilerle yeniden kullanılması çevre sağlığı ve su kirliliğinin önlenmesine de katkı sağlamaktadır. Sınırlı su kaynakları ve artan su talepleri karşısında atık suların geri kazanılması ve yeniden kullanılması konusu, sadece yoğun kentsel alanlarda değil, aynı zamanda kırsal alanlarda da önem kazanarak yaygınlaşmaktadır. Bu bağlamda çalışmada, ekonomik anlamda önemli tarımsal ürünlerden olan kırmızı kapya biber ve patlıcan çeşitlerinin yetiştirilmesinde arıtılmış atık suların kullanımının fizyolojik ve morfolojik özellikler, verim, kalite özellikleri üzerine etkilerinin belirlenmesi hedeflenmiştir. Ayrıca hasat edilen ürünlerde gıda güvenliği açısından bazı ağır metal analizlerinin (Kadmiyum (Cd), Bakır (Cu), Kurşun (Pb), Çinko (Zn)) yapılarak insan sağlığına uygunluğunun da belirlenmesi amaçlanmıştır. Analiz sonuçları incelendiğinde; önemli bir parametre olan verim değerinde, arıtılmış atık su ile sulanan tür ve çeşitlerde şebeke suyu uygulamalarına göre %98,32’e varan bir artış olduğu, ham (arıtılmamış) atık su uygulaması ile şebeke suyu karşılaştırıldığında ise en yüksek %174,16 oranında verim artışı olduğu tespit edilmiştir. Verim parametrelerinde olduğu gibi diğer morfolojik ve kalite parametreleri açısından da ham atık su uygulamalarından daha iyi sonuçlar elde edilmiştir. Ağır metal içerikleri incelendiğinde; sadece ham atık su uygulaması ile üretilen Urfa İsot çeşidinde Pb değerinin sınır değerde olduğu tespit edilmiştir. Çalışmada elde edilen veriler doğrultusunda biber ve patlıcan gibi meyveleri yenen sebzelerde atık sular ile sulamanın ağır metal içeriği yönünden herhangi bir sakınca oluşturmadığı saptanmıştır. Sonuç olarak, sulama suyu olarak kullanılan arıtılmış atık su ve atık su uygulamalarının kapya biber ve patlıcan çeşitlerinde kullanılabilir olduğu ortaya konulmaktadır. Ancak evsel ve kentsel atık suların, kalitesi ve içeriğinin atıksuyun toplandığı havzaya ve mevsimlere göre farklılık gösterdiği unutulmamalıdır. Atık suların sulama suyu olarak kullanılmadan önce sulama yapılacak bitkiler için yönetmelikte verilen ilgili parametreler analiz edilmeli ve sulama uygulamalarının kontrollü ve denetlemeli yapılması gerekmektedir.Item Bazı turşuluk hıyar çeşitlerinde atık sularla sulamanın verim, kalite ve ağır metal içerikleri üzerine etkileri(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2019-06-25) Özkan, Sıla; Akbudak, Nuray; Bursa Uludağ Üniversitesi/Fen Bilimleri Enstitüsü/Bahçe Bitkileri Anabilim Dalı.Bu çalışma, 2017 yılı Temmuz ve Ekim ayları arasında gerçekleştirilmiş olup, turşuluk hıyar (Cucumis sativus), (Artist F1, Atik F1, Titanik F1) çeşitlerinde atık su ve arıtılmış atık su uygulamalarının ürün ve ürün kalitesi üzerine etkilerini değerlendirmek ve bitkilerdeki ağır metal kalıntı miktarlarını saptamak amacıyla yapılmıştır. Çalışmamızda, sulama kaynağı olarak; şebeke suyu, atık su ve arıtılmış atık su kullanılmıştır. Bitkilerin hasattan sonra fenolojik gözlemleri, büyüme kriterleri, verim ve genel kalite analizleri, ağır metal miktarları (Krom (Cr), Nikel (Ni), Bakır (Cu), Kadmiyum (Cd), Kurşun (Pb)) saptanmıştır. Genel analiz sonuçları incelendiğinde; önemli bir parametre olan toplam verim değeri Atik F1 ve Titanik F1 çeşitlerinde şebeke suyu uygulamasına göre atık su uygulamasında %40,90 ve %81,23, Artist F1 çeşidinde ise arıtılmış atık su uygulamasında %48,32 daha yüksek bulunmuştur. Çalışma sonunda elde edilen veriler incelendiğinde Cr ve Ni içeriğinin kök ve yaprak kısımlarında şebeke suyu uygulanan bitkilerde daha fazla olduğu saptanmıştır. Cu kökte uygulamalar açısından birbirine yakın değerler vermiş, yaprak kısımlarında ise Titanik F1 çeşidi hariç atık su uygulamalarında daha az miktarda gözlenmiştir. Cd içerikleri kök ve yaprak aksamlarında birbirine yakın değerler vermiş, bitki meyvelerinde ise tespit edilmemiştir. Pb içeriği kök kısmında şebeke suyu uygulaması hariç diğer uygulamalarda ve yaprak kısmında birbirine yakın sonuçlar vermiş bitki meyvelerinde ise sadece Artist F1 çeşidinde arıtılmış atık su uygulamasında gözlenmiştir. Her üç çeşitte de ağır metal birikiminin en fazla yapraklarda olduğu, meyvelerde ağır metallerden Cd'a hiç rastlanılmadığı ve Ni dışındaki diğer ağır metallerinde Türk Gıda Kodeksinin vermiş olduğu sınır değerlerini geçmediği saptanmıştır. Sonuç olarak, arıtılmış ve atık suların kontrollü bir şeklide kullanılabileceği öngörülmüştür. Ancak, atık suların özellikleri; arıtılma durumuna, kaynağına ve mevsimlere göre farklılık gösterebileceğinden, sulama uygulamaları için atıksuların kontrollü ve denetimli kullanımı önem arz etmektedir.Item Biber tohumlarında canlılık tespitine yönelik kullanılan tetrazolium test metodunun modifikasyonu(Uludağ Üniversitesi, 2009) Başay, Sevinç; Akbudak, Nuray; Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi/Bahçe Bitkileri Bölümü.Araştırmamızda, ülkemizde de yoğun olarak yetiştiriciliği yapılan ‘Kandil Dolma’ ve ‘Yalova Yağlık-28’ çeşidi biber tohumlarında, canlılık tespitinde kullanılan tetrazolium (2, 3, 5 triphenyl tetrazolium chloride) (TZ) testi için en uygun prosedür belirlenmeye çalışılmıştır. Denemede biber tohumları (her çeşit için 3’er parti) 45°C’de 3 saat nemli ortamda tutulduktan sonra 35, 40 ve 45°C’de %1’lik TZ solüsyonunda 2 ve 3 saat bekletilmiştir. Elde edilen sonuçlar, korelasyon analizi yapılarak çimlenme ve fide çıkış oranları ile ilişkilendirilmiştir. Her iki çeşitte de en yüksek ve doğru canlılık oranını 40°C’de 3 saat tutulan tohumlar (‘Kandil Dolma’ %99.50 2 No’lu parti, ‘Yalova Yağlık-28’ %96.90 2 No’lu parti) vermiştir.Item Bitkisel üretimde ve bitki korumada yeni bir etken madde: Harpin(Uludağ Üniversitesi, 2006) Akbudak, Nuray; Tezcan, Himmet; Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi/Bahçe Bitkileri Bölümü.; Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi/Bitki Koruma Bölümü.Günümüzde üretici ve tüketicilerin bilinçlenmesi sonucunda patojen kaynaklı hastalıklara karşı uygulanan klasik fungusitlere olan talep her geçen gün azalmaktadır ve biyolojik kontrol ve entegre mücadele programları popüler hale gelmektedir. Hastalık ve zararlılara karşı dayanımı arttırıcı olarak kullanılan bioaktivatörler biyolojik mücadelenin önemli yapı taşlarındandır. Ticari olarak kullanılan biyoaktivatörler arasında en çok tercih edilenlerden birisi de Messenger ticari ismiyle satışa sunulan harpin proteindir. Bitki aktivatörlerinin kullanımı son yıllarda organik tarımda da artış göstermektedir. Bu makalede, hastalıklara karşı pratikte de kullanılabilen harpinin doğal dayanım mekanizmasını tetiklemedeki rolü değerlendirilmiş ve harpinin yapısal özellikleri, kullanımı, çeşitli meyve ve sebze türlerinde farklı hastalıklara karşı etkinliği incelenmiştir.Item Bursa Bölgesinde yetiştirilen bazı marul ve baş salata çeşitlerinde sulama suyu kaynağına bağlı olarak ağır metal miktarının belirlenmesi(Uludağ Üniversitesi, 2017-12-28) Sarıyer, Ebru; Akbudak, Nuray; Uludağ Üniversitesi/Fen Bilimleri Enstitüsü/Bahçe Bitkileri Ana Bilim Dalı.Dünyada her geçen gün artış gösteren kirlilik, canlı varlıkların yaşam çevrelerindeki riskleri de arttırmaktadır. Özellikle son yıllardaki endüstriyel gelişmelere bağlı olarak atık suların ağır metal içerikleri de sürekli artış göstermektedir. Bu çalışma, 2014-2015 ilkbahar döneminde gerçekleştirilmiş olup Nilüfer Çayı ile sulanan tarım arazilerinin ve İznik Gölü ile sulanan tarım topraklarında yetiştirilen marul ve baş salata çeşitlerinin ağır metal içeriklerini belirlemek amacıyla yapılmıştır. Bu amaçla; kontrol grubu bitkileri Uludağ Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü Araştırma parsellerinde şebeke suyu ile sulanarak yetiştirilmiştir. Diğer bitkiler Nilüfer Çayı ve İznik Göl Suyu ile sulanan tarım alanlarına dikilmiştir. Denemede kullanılan baş salata (Lactuca sativa L. var. capitata, Robinson çeşidi), marul (Lactuca sativa L. var. Longifolia, Adranita çeşidi), kıvırcık yapraklı salata (Lactuca sativa L. var. crispa, Funly çeşidi)bitkilerinin fideleri üç parsele dikilmiş ve düzenli sulamalar yapılmıştır. Bitkilerde hasattan sonra verim ve genel kalite analizleri, ağır metal miktarları (Kobalt (Co), Nikel (Ni), Kadminyum (Cd), Kurşun (Pb)) ve nitrat miktarları saptanmıştır. Genel analiz sonuçları incelendiğinde; Nilüfer Çayı ve İznik Göl suyu ile sulanan bitkilerde ağırlık miktarlarında önemli bir değişme olmazken, deforme yaprak sayılarında sulama suyu kaynağına bağlı olarak artış görülmüş olup iki bölgeden alınan bitkilerde de kirliliğe bağlı olarak pH miktarları yüksek bulunmuştur. Çalışmadan elde edilen verilere göre; Nikel miktarları Nilüfer Çayı ile sulanan Funly kıvırcık yapraklı salata çeşidinde 0,180 mg/kg, Robinson çeşidinde 0,248 mg/kg, Adranita çeşidinde 0,205 mg/kg olarak belirlenmiştir. Kadminyum miktarlarına bakıldığında İznik Göl Suyu ile sulanan örneklerde Funlykıvırcık yapraklı salata çeşidinde 0,055 mg/kg ve Nilüfer Çayı ile sulanan Adranita marul çeşidinde 0,072 mg/kg olarak bulunmuştur. Kurşun miktarlarını belirlemeye yönelik yapılan analiz sonucunda; Nilüfer Çayı ile sulanan örneklerde Funly marul çeşidinde 0,126 mg/kg, Adranita çeşidinde 0,131 mg/kg olarak belirlenmiş olup, İznik Göl suyu ile sulanan Funly marul çeşidinde 0,126 mg/kg, Robinson çeşidinde 0,543 mg/kg, Adranita marul çeşidinde 0,913 mg/kg olarak saptanmıştır. Elde edilen sonuçlara göre Nilüfer Çayı ve İznik Göl suyu ile sulanan üç çeşitte de Nikel (Ni), Kadmiyum (Cd), Kurşun (Pb) düzeyleri genel olarak Türk Gıda Kodeksinin vermiş olduğu limitlerin üzerinde bulunmuştur. Çalışmada; nitrat analizleri de yapılmış olup tüm bitkilerden alınan örneklerde nitrat miktarlarının Türk Gıda Kodeksinin vermiş olduğu limitlerin altında olduğu tespit edilmiştir.Item Bursa ve çevresinde kapya tipi biber (Capsicum annum. L. var. conoides (Mill.) Irish) yetiştiriciliğinde farklı çeşitlerin verim ve kalite özelliklerinin değerlendirilmesi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2019-11-12) Şahiner, Ayşenur; Akbudak, Nuray; Bursa Uludağ Üniversitesi/Fen Bilimleri Enstitüsü/Bahçe Bitkileri Anabilim Dalı.; 0000-0001- 865-1410Biber hem dünyada hem de ülkemizde sevilerek tüketilen, içeriğindeki zengin mineral ve vitaminleri bakımından insan beslenmesine katkısı olan bir sebze türüdür. Kapya biberi [Capsicum annuum L. var. conoides (Mill.) Irish], uzun konik şekilli ve kırmızı rengini aldığında tüketilen bir biber tipi olup "salçalık" ya da "yağlık" biber olarak da adlandırılmaktadır. Taze olarak tüketilebildiği gibi, dondurulmuş, kurutulmuş veya közlenmiş olarak ya da salça, sos, baharat ve konserve olarak da tüketilebilmektedir. Bu projenin amacı, Bursa ve çevresinde yetiştirilen kapya tipi kırmızı biberde dokuz çeşit üzerinden yetiştiricilik yapılarak, bu çeşitlerin kalite analizleri karşılaştırılmıştır. Bursa ve çevresi için kalite kriterleri yüksek ve tüketici talebini karşılayan çeşitlerin belirlenmesi hedeflenmiştir. Denemeler kapsamında kullanılan çeşitlerin yaş meyve verimi (kg/da) başta olmak üzere (meyve rengi, meyve eti kalınlığı, meyve eni, meyve boyu, suda çözünür kuru madde miktarı, pH, titre edilebilir asit, karoten, likopen değerleri); çeşitlerin ortalama meyve ağırlık (g), meyve sayısı (adet/bitki), bitki boyu, yaprak sayısı, yaprak yaş ağırlık, yaprak kuru ağırlık değerleri çeşitlere göre değişiklik göstermiştir. Çeşitler arasında en yüksek meyve verimi Burkap çeşidinden elde edilmiştir. Özellikle ilk üç hasattan alınan verimin daha yüksek olduğu belirlenmiştir. Pascha ve Burkap çeşitlerinin diğer çeşitlere göre kalite kriterleri Bursa ili ve çevresi için daha çok tercih edilmesi gerektiğini göstermiştir. Meyve eti rengi, Pascha, Burkap ve Belkanto çeşitlerinde; meyve eti kalınlığı ise Pascha çeşidinde en iyi sonuçları vermiştir.Item Bursa ve Yalova illerinde faaliyet gösteren soğuk hava depolarının mevcut durumları, sorunları ve çözüm önerileri(Uludağ Üniversitesi, 2017) İnce, Ertürk; Akbudak, Nuray; Uludağ Üniversitesi/Fen Bilimleri Enstitüsü/Bahçe Bitkileri Anabilim Dalı.Bursa ve Yalova, bahçe bitkileri ürünlerinin muhafazası konusunda önemli illerimizdendir ve bu bölgede soğuk hava depoculuğu konusunda son zamanlarda önemli gelişmeler gerçekleşmiştir. Günümüzde depolama faaliyetleri bilim ve tekniğin de yardımıyla, ürünlerin uzun süreli muhafaza edilebilen modern tesislerde, makineler yardımıyla, soğutma ortamının sıcaklık ve oransal nem bileşimi kontrol edilerek üründeki bozulma ve çürümeler en aza indirilecek şekilde yapılmaktadır. Soğuk hava depoculuğunun dünyadaki ve Türkiye'deki gelişme sürecine paralel ivme ile Bursa ve Yalova illerinde gerçekleştirilen faaliyetler mercek altına alınarak, her iki ilde bulunan işletmelerin kapasiteleri, muhafaza ve ürün işleme teknolojileri, depolanan meyve ve sebze türleri ile günümüzde yaşanan sorunlar tespit edilmeye çalışılmıştır. Bursa ve Yalova illerinde bulunan yaş meyve ve sebze muhafazası yapan işletmelerin mevcut kapasitesi en az 2000 ton/yıl ve kullanabilir kapasitesi en az 3000 ton/yıl olan soğuk hava depoları üzerine yapılmıştır. İşletmeler muhafaza tür ve teknolojilerine (Normal Atmosfer, Kontrollü Atmosfer, Dinamik Kontrollü Atmosfer, Modifiye Atmosfer, Freshcut ve Donmuş) göre sınıflandırılarak; Yalova il genelinde 8, Bursa il genelinde 29 olmak üzere toplam 37 adet soğuk hava deposu incelenmiştir. İşletmelerde beş bölümden oluşan ve 39 ana soru 134 alt soru başlıklarına sahip anket çalışması yürütülmüştür. Yapılan bu çalışma sonucunda, mevcut durum tespit edilerek Bursa ve Yalova illerinde gerçekleştirilen depoculuk faaliyetleri hakkında, kurumlar ve kişiler göz önüne alındığında, kamu ile özel tüm paydaş ve bileşenlerin bir arada çalışması halinde sorunların çözülebileceği sonucuna varılmıştır.Item Combined effects of 1-methylcyclopropene and modified atmosphere packaging on the quality of freesia during storage(Int Soc Horticultural Science, 2013) Akbudak, Bulent; Özer, Mecit Hakan; Akbudak, Nuray; Murat, Şenay; Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi/Tarla Bitkileri Bölümü.; AAH-5045-2021; AAH-4101-2021; 56253171700; 55412519000; 13605815800; 55484924000In the study, the effect of 1-methylcyclopropene (1-MCP), normal (NA) and modified atmosphere (MA) storage treatments were investigated on postharvest quality properties of freesia (Freesia sp.). Freesias harvested in the experiment were divided into two groups: the first group of samples was treated with 675 ppb 1-MCP, the other group was not treated with 1-MCP. Cover materials in different characteristics were used in MA. All of the samples were stored 14 days at 4 +/- 1 degrees C temperature and 80 +/- 5% relative humidity and some quality analysis was done in the samples taken from 0, 7 and 14 days. When the quality parameters used in the study were examined, 1-MCP delayed the opening of flowers in general, in NA and MA groups, and showed a mitigating effect on flower dumps. In the end of the study, the best results in terms of postharvest quality characteristics were obtained from 1-MCP and 50 mu PE combined treatment.Item Diagnostic method for predicting tomato seedling emergence(WFL Publication, 2010-01) Bolkan, Hassan; Akbudak, Nuray; Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi/Bahçe Bitkileri Bölümü.; AAH-5045-2021; 13605815800This research was conducted to determine the usefulness of laboratory vigour tests as predictors of seedling emergence in tomato. Three seed lots of cvs. 'CXD 254', 'CXD 255', 'CXD 267', 'CXD 179', 'CXD 224' and 'CXD 222' were subjected to the standard germination, seedling emergence, saturated salt accelerated ageing (SSAA), controlled deterioration (CD), tetrazolium (TZ) viability and vigour, 3-day (3D), 4-day (4D), 5-day (5D) and 7-day (7D) germination tests. Moreover, seedling vigour index was determined. The standard germination of seed lots ranged from 70.0% to 97.0%, while the seedling emergence ranged from 80.50% to 99.50%. Vigour assessment tests, seedling emergence and seedling vigour index of 'CXD 179' were significantly higher than in other cultivars. Standard germination and SSAA test results did not vary among lots. The CD test predicted seedling emergence more accurately than standard germination. However, we observed significant differences (P<0.05) in 3D germination and seedling emergence among the lots. 3D germination demonstrated its ability to detect differences in seed quality. Results indicated that 3D and 4D germination tests were the most efficient in predicting seedling emergence. However, the TZ vigour and 5D germination tests were superior to standard germination for predicting seedling emergence, the use of such predictors as absolute determinants of emergence is less than desirable. The regression values obtained for SSAA (R-2 = 0.361) and standard germination (R-2 = 0.370) were much lower than for 3D (R-2 = 0.785) germination. Results indicated that 3D germination was more efficient for evaluating tomato seedling emergence, allowing the identification of different levels of seed quality.Item Domateslerde ışınlanmış polen uyartımıyla haploid bitki elde edilmesi üzerine etkili faktörler(Uludağ Üniversitesi, 2005-07-06) Akbudak, Nuray; Şeniz, Vedat; Uludağ Üniversitesi/Fen Bilimleri Enstitüsü/Bahçe Bitkileri Anabilim Dalı.Bu araştırma, 2001 ve 2004 yılları arasında Uludağ Üniversitesi Ziraat Fakültesi, Bahçe Bitkileri Bölümü'ne ait Araştırma ve Uygulama Seraları ile Bahçe Bitkileri Bölümü Doku Kültürü Laboratuvarı'nda yürütülmüştür. Araştırmada, ülkemiz için önemli bir yere sahip olan domateste ışınlanmış polen uyartımı yöntemi kullanılarak, haploid embriyoların elde edilmesi amaçlanmıştır. Denemede, ilkbahar ve sonbahar yetiştiricilik dönemlerinde, "Gülle", "Likya" ve "XPH 5819* çeşitleri kullanılarak aynı koşullarda 2 yıl tekrarlanmıştır. Bu çeşitlere ait çiçeklerin çiçek tozlarına (0) kontrol, 100, 200, 300 ve 400 Gy dozlarında gama ışını uygulanmıştır. Son dönemde bu dozlara 50, 150 ve 250 Gy dozları eklenmiş ve 300, 400 Gy dozları çıkarılmıştır. Işın uygulanan ve uygulanmayan çiçek tozları ile melezleme işlemleri yapılmıştır. Melezlemede kullanılan çiçek tozlarının çiçek tozu canlılığı, çimlenme oranları ve meyve bağlama oranları tespit edilmiştir. Melezleme sonrası gelişen meyvelerden embriyolar çıkarılarak, önceden hazırlanan yüksek tuz, düşük vitamin ve aminoasit, yüksek sakkaroz (HLH) ve değiştirilmiş MS (DMS) ortamlarına ekilmiştir. Meydana gelen bitkicikler ve kallus oluşumları gelişme durumlarına göre alt kültürlere alınmış ve dış ortam şartlarına adapte edilmeye çalışılmıştır. Bitkiciklerin haploid karakterde olup olmadığının belirlenmesi için kromozom sayımları yapılmıştır. Çiçek tozlarına yapılan gama ışını uygulaması işin dozuna bağlı olarak, canlılık, çimlenme ve meyve bağlama oranlarını azaltmıştır. En yüksek dozlar olan 300 ve 400 Gy işin uygulamaları en düşük çiçek tozu canlılığının ve çimlenmesinin alındığı dozlar olmuştur. Ayrıca işin uygulaması yapılan çiçeklerin bitki üzerindeki yerlerinin ve uygun sera koşulları altında yetiştirildiklerinde mevsimsel farkların işın uygulaması sonrasında çiçek tozu canlılık ve çimlenme oranlarında etkili olmadığı belirlenmiştir. Meyve bağlama oranları ise, mevsimden, genotipden ve ışın dozundan etkilenmiştir. Uygulamaların yapıldığı bütün genotiplerde kullanılan besin ortamlarından DMS ortamının HLH ortamından daha iyi sonuç verdiği; gerek bitkilerin gelişmelerinden gerekse gelişen bitkilerin miktarından anlaşılmaktadır. 300 ve 400 Gy ışın dozu uygulamalarının gelişen bitki sayısını azalttığı, 50 ve 100 Gy ışın dozlarında ise diğer dozlara göre daha fazla bitki geliştiği belirlenmiştir. Elde edilen bitkiler, dış şartlara adaptasyonda karşılaşılan sıkıntılar nedeniyle seraya aktarılamamışlardır. Kromozom sayımları, işin uygulanan çiçek tozları ile yapılan tozlamalardan gelişen bitkilerin diploid yapıda olduklarını göstermiştir. Ancak 200 ve 250 Gy ışın dozlarında ovule girişi gözlenen çiçek tozu borularının uyartım sağlamış olduğu ve gelişen bitkilerin fenotipik Özelliklerinin ana ebeveyn olarak kullanılan bitkilerin fenotipik özelliklerine olan benzerliği nedeniyle, ginogenik (pseudogami) olarak embriyo oluşturabileceği kanısına varılmıştır.Item The effect of harpin on shelf life of peppers inoculated with Botrytis cinerea(Springer, 2013-12) Tezcan, Himmet; Akbudak, Nuray; Akbudak, Bülent; Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi/Bitki Koruma Anabilim Dalı.; Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi/Bahçe Bitkileri Bölümü.; AAH-5045-2021; 7003481568; 13605815800; 56253171700The preservation methods as an alternative to chemical control to prevent postharvest quality losses of peppers were examined. The efficacy of harpin treatments on peppers (Capsicum annuum L. cvs. 'Demre', 'Yalova Charleston' and 'Sari Sivri') was tested in the same conditions in two different years. Peppers grown in greenhouse were applied with four treatments consisting of harpin, Botrytis cinerea, harpin+B. cinerea and control. The harpin in B. cinerea treatments reduced the percentage of rotten fruit in cv. 'Demre' from 42.68% to 22.85%, in cv. 'Yalova Charleston' from 60.87% to 26.59% and in cv. 'Sari Sivri' from 32.83% to 12.82%. The harpin and harpin+B. cinerea peppers had a better overall appearance at the end of shelf-life. Changes in percentage of red fruit and fruit color at the end of shelf life proceeded more slowly in the harpin treated fruit. The treatments of harpin gave the best results in all three cultivars. Moreover, the values obtained from fruits subjected to harpin+B. cinerea were better than those of the fruits picked from the plants only subjected to B. cinerea. In the trials, harpin slowed down the changes leading to quality loss in fruits, in all cultivars. Thus, the positive effect of harpin was revealed more clearly especially in the fruits picked from the inoculated plants.Item The effect of harpin protein on plant growth parameters, leaf chlorophyll, leaf colour and percentage rotten fruit of pepper plants inoculated with Botrytis cinerea(Elsevier, 2006-06-29) Akbudak, Nuray; Tezcan, Himmet; Akbudak, B.; Seniz, V.; Bursa Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi/Bahçe Bitkileri Bölümü.; Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi/Bitki Koruma Bölümü.; 13605815800; 7003481568; 56253171700; 13604787100In this study, harpin protein was applied to the peppers (Capsicum annuum L. var. cvs. 'Dernre', 'Yalova Charleston' and 'Sari Sivri') grown under natural conditions. These plants were subjected to artificial inoculation with Botrytis cinerea, which causes fruit spoilage in peppers. Changes in vegetative growth, total chlorophyll content in leaves, leaf colour and percentage of rotten fruits were determined after treatments. The number of leaves per plant value was quite low in all cultivars and the plant height value was low only in cv. 'Sari Sivri' treated with B. cinerea. Values obtained from vegetative growth parameters in the plants subjected to harpin protein + B. cinerea treatment were only higher than B. cinerea treatment. Leaf chlorophyll values exhibited significant decline in the plants subjected to B. cinerea treatment in all cultivars. However, the chlorophyll content in the plants subjected to harpin protein + B. cinerea treatment was low. The colour values obtained from leaves supported the chlorophyll findings. Fruit spoilage percentages were lower in the fruits picked from the plants of harpin protein + B. cinerea treatment compared with those picked from the plants only subjected to B. cinerea treatment.Item Effect of harpin protein on yield and fruit quality of pepper grown in greenhouse conditions(Int Soc Horticultural Science, 2007) Akbudak, Nuray; Şeniz, Vedat; Tezcan, Himmet; Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi/Bahçe Bitkileri Bölümü.; Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi/Bitki Koruma Bölümü.; AAH-5045-2021; 13605815800; 13604787100; 7003481568In this study, the effect of repeated foliar treatments of Harpin Protein on the yield and fruit quality of pepper grown in greenhouse conditions was investigated. The messenger was used as a commercial product of Harpin Protein and the application rate was 50 g / 100 L water commercial product. First applications were done on the seedlings in 3 leaf stages and the applications were repeated at 14 day intervals for three applications. At the end of the study, it was determined that the messenger applications increased the total yield of pepper cultivars named 'Ilica 256', 'Demre', 'Sari Sivri' and 'Yalova Charleston'; 16%, 15.7%, 5.4% and 11.5%, respectively. Treatments of Harpin Protein have also had positive effects on some fruit quality parameters such as soluble solids, titratable acidity and pH.Item The effect of harpin treatment on storage of cherry tomato cv. 'Naomi'(Int Soc Horticultural Science, 2006) Akbudak, B.; Akbudak, Nuray; Seniz, V.; Eriş, Atilla; Bursa Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi/Bahçe Bitkileri Bölümü.; AAH-5045-2021; 56253171700; 13605815800; 13604787100; 6602612385The objective of this work was to study the effects of Harpin, a bio-activator, and modified atmosphere packaging (MAP) on storage life and quality of cherry tomato (Lycopersicon esculentum Mill. cv. 'Naomi'). Tomatoes grown in greenhouse were treated three times with Harpin. Fruits harvested at light red stage were stored in plastic film materials with different O-2 and CO2 permeabilities and stored at 5-6 degrees C and 90 +/- 5% RH. Changes in the quality parameters were observed during the storage period at 7 day-intervals. Spoilage and maturity was accelerated in normal atmosphere (NA). Disorders were reduced with Harpin and low O-2 and high CO2 during cold storage. Harpin combined with MAP produced better results than MAP alone. Therefore, Harpin and MAP treatments in combination proved effective in delaying ripening and maintaining fruit quality during storage. Harpin slowed the changes leading to quality loss in fruits for, 28 days of storage. Harpin treatment and 50 mu m polyethylene (PE) packaging produced the best result.Item Effect of pre-harvest harpin and modified atmosphere packaging on quality of cherry tomato cultivars "Alona" and "Cluster"(Emerald Group Publishing, 2012) Akbudak, Bülent; Akbudak, Nuray; Şeniz, Vedat; Eriş, Atilla; Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi/Bahçe Bitkileri Bölümü.; AAH-5045-2021Purpose - The aim of this research is to determine the effects of pre-harvest harpin (H) and modified atmosphere packaging (MAP) on the storage and fruit quality of cherry tomato (Lycopersicon esculentum Mill. cvs. "Alona" and "Cluster"). Design/methodology/approach - H was used at 50 g 100 1-1 concentration. First application was done on the seedlings in 3-4 leaf stages and the other four applications were repeated at 20-day intervals. Then, treated and untreated fruits were stored in plastic film materials with various O2 and CO2 permeabilities. Findings - Weight loss was significantly higher in tomatoes stored under normal atmosphere (NA) compared to MAP. Initial total soluble solids of 3-4 percent increased to 7-9 percent in without H (WH) + NA. Firmness was measured as 0.44 ("Alona") and 1.20 kg ("Cluster") in H + NA and 0.17 ("Alona") and 0.30 kg ("Cluster") in WH + NA at the end of storage. The acidity and ascorbic acid contents of tomatoes decreased during storage. Between H and WH treatments the levels of lycopene and beta-carotene were different significantly. At the end of the study, H gave successful results in both cultivars. This success was even higher especially when the H was combined with MAP. This combination slowed down the changes in TSS, firmness values. Therefore, H + 50 mu PE (polyethylene) treatment was effective with regard to delaying the maturity along the storage and fruit quality in cherry tomatoes. Originality/value - He is a plant activator. It is the first bacterial hypersensitive response (HR)-elicitor characterized. Effectiveness of H is evaluated on quality changes in treated cherry tomato fruits.Item Effect of vacuum, microwave, and convective drying on selected parsley quality(Taylor & Francis, 2013-01) Akbudak, Nuray; Akbudak, Bülent; Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi/Bahçe Bitkileri Bölümü.; 13605815800; 56253171700This study was conducted to evaluate the quality of and structural changes in parsley (Petroselinum crispum Mill.) during vacuum, microwave, and convective (hot air) drying. The selected quality attributes of the dehydrated parsley samples were investigated on the basis of ascorbic acid and chlorophyll retention, as well as color change and overall appearance. Ascorbic acid is an important indicator of quality, and its selection was due to its heat-labile nature. Ascorbic acid deterioration depends on air temperature, microwave power, and drying time. The lowest ascorbic acid value was found after convective drying, followed by vacuum drying and microwave drying. With convective drying, the appearance values of the dried parsley decreased when the drying period was extended. However, with microwave drying, appearance values were not drastically changed. The color values obtained from leaves supported the chlorophyll findings. At the end of the study, microwave drying at 750-850 W ensured the shortest drying time and the best overall quality of parsley; thus, it was chosen as the most appropriate technique for parsley drying.Item Effects of foliar application of harpin protein against Verticillium dahliae on pepper grown in greenhouse conditions(Wfl Publication, 2009) Tezcan, Himmet; Akbudak, Nuray; Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi/Bahçe Bitkileri Bölümü.; Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi/Bitki Koruma Bölümü.; AAH-5045-2021; 7003481568; 13605815800Verticillium wilt, caused by Verticillium dahliae Kleb., is one of the most important diseases of peppers. Harpin is a bio-activator that may be used as an alternative control against insects and fungi. Therefore, the aim of this study was to describe how harpin affected plants that had been inoculated with V. dahliae. Disease severity in harpin+V. dahliae-treated plants was lowered by a rate of 85.5% compared with V. dahliae plants. In the absence of harpin, V. dahliae caused a reduction in the number of leaves per plant and plant height. Values obtained from leaf dry weight and root dry weight parameters in the plants subjected to harpin+V. dahliae were higher than those exposed to just V. dahliae. Leaf chlorophyll values declined significantly in the plants subjected to V. dahliae, and the total chlorophyll results were Supported by color values. At the end of the study, spraying pepper plants with harpin during the growth period appeared to be a promising strategy to increase plant resistance and protection against V. dahliae.Item The effects of harpin on fruiting and botrytis cinerea resistance of three pepper cultivars(Taylor & Francis, 2009) Akbudak, Nuray; Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi/Bahçe Bitkileri Bölümü.; AAH-5045-2021; 13605815800The aim of this study was to investigate the marketable yield of pepper plants after harpin treatments to induce Botrytis cinerea resistance. The foliar application of harpin was studied in three cultivars of pepper (Capsicum annum L. cvs. Demre, Sari Sivri and Yalova Charleston) inoculated with Botrytis cinerea. There was no difference in the percentage of rotten fruits from plants treated with harpin + B. cinema compared with the controls and plants treated with harpin only. Additionally, for all cultivars, the mean fruit weight was higher in plants treated with harpin + B. cinerea than in those subjected to B. cinerea alone. The cultivar Sari Sivri gave the best reaction to harpin treatments in terms of fruit quality. These results showed that harpin may induce resistance to B. cinerea in pepper plants.