Browsing by Author "Akyol, Ethem"
Now showing 1 - 12 of 12
- Results Per Page
- Sort Options
Item Arı sütünün yapısı, insanlar ve arılar için önemi(Uludağ Üniversitesi, 2015-07-21) Akyol, Ethem; Baran, YavuzTürkiye gerek florası gerekse koloni varlığı ile iyi bir arıcılık potansiyeline sahiptir. Arılar hem bitkilerin tozlaşmalarını sağlamaları hem de ürünleri ile insanlar için büyük bir öneme sahiptirler. Arı sütü 6-15 günlük yaştaki işçi arıların kafalarındaki hypopharyngeal ve mandibular salgı bezlerinden salgıladıkları, ana arı ve genç larvaları besledikleri, beyaz-krem renginde, besin değeri çok yüksek kıvamlı bir gıda maddesidir. İşçi arılar ana arı ve genç larvaları arı sütü ile beslerler. Ana arı ile işçi arılar arasında genetiksel olarak hiç bir farklılık yoktur. Diploit larvalar; 3 günlük yaştan sonra nektarbal ve polen karışımı ile beslenirse işçi, arı sütü ile beslenirse ana arı olarak gelişir. Ana arılar 3-4 yıl işçi arılar ise 6-7 hafta kadar yaşarlar. İşçi arılar dişi olmasına rağmen yumurtalıkları gelişmemiştir ve yumurtlamazlar Kraliçe arıların yumurtalıkları mükemmel bir şekilde gelişmiştir ve günde 1500-2000 yumurta yumurtlarlar. Ana arı daha iri yapılı olmasına rağmen gelişmesini 16 günde, işçi arılar ise 21 günde tamamlarlar. İşçi ve ana arı arasındaki tüm bu farklılıkların yegane nedeni beslenme farklılıklarıdır. Arı sütünün arılar üzerindeki bu müthiş etkileri nedeniyle insanlar da kullanmaya başlamışlar ve kullanımı her geçen gün hızla yaygınlaşmaktadır.Item Bal arılarında (apis melifera l.) polen toplama süresinin(gün) koloni gelişimi ve bal üretimine etkisi(Uludağ Üniversitesi, 2004) Bayram, Ahmet; Akyol, Ethem; Yeninar, Halil; Öztürk, CahitBu çalışma, bal arısı (Apis melifera L.) kolonilerinde polen tuzağı takılı kalma süresinin (gün) kuluçka üretim etkinliği, koloni populasyon gelişmesi ve bal verimi üzerine etkisini araştırmak amacıyla yürütülmüştür. Araştırma 9 haftalık bir dönemde yürütülmüş ve 5 farklı muamele grubu denenmiştir. Bu muamele grupları; sürekli polen tuzağı takılan I. grup, bir gün arayla takılan II. grup, dört gün takılıp dört gün takılmayan III. grup, yedi gün takılıp yedi gün takılmayan IV. grup ve hiç takılmayan V. grup olacak şekilde düzenlenmiştir. Deneme sonunda elde edilen verilerin değerlendirilmesi sonucunda; gruplarda ortalama arılı çerçeve sayıları sırasıyla, 7.45±0.33, 8.55±0.80, 8.15±0.33, 7.05±0.64 ve 9.55±0.36 adet; kuluçka alanı ortalamaları sırasıyla, 1875±161.63, 1739±196.84, 1777±246.35, 1630±236.53 ve 2318±167.45 cm²; bal verim ortalamaları sırasıyla, 8.6±0.69, 11.9±1.77, 9.4±0.73, 7.3±0.94 ve 14.9±0.55 kg ve toplam polen verimleri ise sırasıyla, 1088±95.25, 409±44.61, 287±31.13 ve 237±44.41 g olarak bulunmuştur. Kolonilere polen tuzağının takılması koloni gelişimini, kuluçka üretimini ve koloninin bal verimini önemli oranda etkilemiştir.Item Bal arılarında yumurtanın yapısı ve embriyo gelişimi(Uludağ Üniversitesi, 2007) Akyol, EthemBu derleme en iyi gelişmiş sosyal böceklerden olan bal arılarında yumurtanın meydana gelişi, döllenmesi ve larval döneme kadar geçirdiği safhalar üzerine bilinenleri ve yakın zamanda yapılmış çalışmaları, taramak üzere hazırlanmıştır. Kraliçe arıların yumurtalıklarında bulunan yumurta tüplerinin uç kısımlarındaki doğurucu hücreler tarafından meydana getirilen yumurtalar yumurta tüpleri içerisindeki yaklaşık iki günlük yolculuk sırasında yine doğurucu hücreler tarafından meydana getirilen besleyici hücreler tarafından beslenerek gelişmelerini tamamlarlar. Gelişimini tamamlayan yumurta, yumurta tüplerinin dip kısmında besleyici hücrelerin kalan kısmını içine alır ve sonra da yumurta kabuğu oluşur. Yumurta daha sonra lateral oviductta ve median oviducta geçer. Median oviductan vajinaya geçen yumurta daha önce işçi arılar tarafından hazırlanmış ve kraliçe arı tarafından temizlik ve büyüklük bakımından kontrol edilmiş petek gözlerine bırakılır. Temiz olduğu anlaşılan ve çapı yaklaşık 5mm (işçi arı gözü) ve 8–9mm (kraliçe arı gözü) olan gözlere döllenmiş, 7mm (erkek arı gözü) olan gözlere ise döllenmemiş yumurtalar bırakılır. Yumurta vajinadan geçme esnasında spermatekadan gönderilen spermatazoa ile döllenirse dişi (kraliçe veya işçi arı) döllenmeden geçerse erkek bireyler meydana gelir. Petek gözlerine bırakılan yumurtalar ilk gün dik pozisyonda, ikinci gün eğik ve üçüncü gün ise göz tabanına yatık pozisyonda bulunurlar. Üç günlük bir süreden sonra açılarak önce larva halini alırlar ve bu süre larvanın cinsiyetine göre değişmek üzere 5 ila 7 gün arasında değişir. Bu sürenin sonunda ise göz kapanarak pupa dönemi başlar ve pupa dönemi de yine cinsiyete göre değişmek üzere 8 ila 14 gün arasında değişir. Pupa döneminin tamamlanmasından sonra ise göz açılır ve gelişmesini tamamlayan bireyler ergin olarak gözden çıkarak kolonideki görevlerini yerine getirmeye başlarlar.Item Bal arısı (apis mellifera) zararlısı varroa destructor’un biyolojisi(Uludağ Üniversitesi, 2005) Akyol, Ethem; Korkmaz, AliGerek kültür bitkilerinin polinasyonunda gerek ekolojik dengenin korunmasında gerekse insan beslenmesindeki önemli rolü nedeniyle bal arıları insanlar için vazgeçilmez böceklerdir. Bu böceklerden yararlanmanın azami olabilmesi için yapılacak en önemli işlemlerden birisi de bunların hastalık ve zararlılarıyla etkin ve doğru bir mücadelenin yapılmasıdır. Varroa destructor bal arılarının verimliliğini olumsuz yönde etkileyen en önemli parazittir. Bir zararlıya karşı etkin bir mücadele geliştirebilmenin yegane yolu o zararlının üreme, beslenme ve yaşama şekli gibi biyolojik özelliklerinin iyi bilinmesidir. Bu makalede bal arılarının en önemli zararlısı olan Varroa destructor ile mücadelede isabetli karar vermeye yardımcı olması amacıyla parazitin biyolojisi incelenmektedir.Item Bazı saf ve melez bal arısı genotiplerinin (apis mellifera l.) farklı mevsimlerdeki hırçınlık davranışlarının belirlenmesi(Uludağ Üniversitesi, 2003) Akyol, Ethem; Yeninar, Halil; Kaftanoğlu, Osman; Özkök, DuranBu çalışma bal arısı kolonilerinde ırkın, melez veya saf olmanın ve mevsimin hırçınlık (sokma eğilimi) davranışına etkilerini araştırmak amacıyla yürütülmüştür. Araştırmada siyah renge boyanmış yaklaşık 5 cm çapındaki tenis-kortu topları bir ipe bağlanarak kovan giriş deliği önünde 60 sn. süre ile bir sarkaç gibi sallandırılarak bu süre sonunda üzerlerindeki iğne sayısı hırçınlığın belirlenmesinde kullanılmıştır. Bu işlem her gruptan 5 kolonide Nisan, Mayıs, Haziran, Temmuz, Ağustos ve Eylül aylarında birer gün ve saat 930, 1300 ve 1530’da olmak üzere günde üç defa tekrarlanmıştır. Araştırma sonuçlarını değerlendirmek amacıyla yapılan istatistik analizler sonucuna göre genotipler ve dönemler arasındaki farklılıklar önemli (P<0.01) bulunmuştur. Genotiplerden saf Kafkas (Apis mellifera caucasica) grubu (KxK) 3.73±0.77 adet ortalama iğne sayısı ile en uysal grubu oluştururken Kafkas ana Muğla babaya sahip melez koloni bireyleri (KxM) ortalama 7.73±0.80 adet iğne sayısı ile 2. grupta yer almış, saf Muğla (MxM) genotipi ortalama 15.00±1.33 adet iğne sayısı ile 3. grupta yer almış ve Muğla ana Kafkas babaya sahip koloniler (MxK) ise 19.9±2.12 adet iğne sayısı ile en hırçın grubu oluşturmuştur. Dönemler arasında, iğne sayıları ve ilk iğneleme için geçen süreler arasındaki farklılıklar da önemli (P<0. 01) bulunmuş, tüm genotipler nektar ve polen kaynaklarının bol olduğu Temmuz ve Ağustos dönemlerinde daha geç iğnelemeye başlamışlar ve daha az sayıda iğneleme eğiliminde bulunmuşlardır.Item Bazı saf ve melez balarısı (apis mellifera l.) kolonilerinin oğul eğilimi, yaşama gücü, kışlama yeteneği ve petek işleme etkinliklerinin belirlenmesi üzerine bir araştırma(Uludağ Üniversitesi, 2005) Akyol, Ethem; Özkök, Duran; Öztürk, Cahit; Bayram, AhmetBu çalışma aynı yaşta ana arıya sahip saf ve melez balarısı (Apis mellifera L.) kolonilerinin oğul eğilimi, petek işleme etkinliği, yaşama gücü ve kışlama yeteneklerinin belirlenmesi amacıyla yürütülmüştür. Araştırmaya alınan genotiplerin (KxK, MxM, KxM ve MxK) oğul eğilimlerinin sırasıyla; % 10, % 30, % 10 ve % 20; yaşama güçlerinin % 90.90, % 100, % 100 ve % 90.90; kışlama yeteneklerinin % 81.96, % 86.02, % 72.05, % 91.66 ve petek işleme etkinliklerinin de 13.50±2.11, 28.50±1.88, 13.75±0.99 ve 26.55±1.64 adet/koloni/yıl olduğu belirlenmiştir. Petek işleme etkinliği yönünden genotipler arasındaki farklılıklar önemli (P<0.01), yaşama gücü, kışlama yeteneği ve oğul eğilimi bakımından önemsiz (P>0.05) bulunmuştur.Item Büyük balmumu güvesi galleria mellonella l.’nın (lepidoptera: pyralidae) kontrolünde karbondioksitin (co2) kullanımı(Uludağ Üniversitesi, 2009) Akyol, Ethem; Yeninar, Halil; Şahinler, Nuray; Ceylan, D. AliBu çalışma bal arısı (Apis mellifera L.) kolonilerinde üretim dönemi sonrası sonbahar daraltmasında kovanlardan alınarak tekrar kullanılmak üzere depolanan petekleri tahrip ederek tekrar kullanılmaz hale getiren büyük balmumu güvesi Galleria mellonella L. (Lepidoptera: Pyralidae)’ye karşı mücadelede karbondioksit (CO2) kullanımının etkisini belirlemek amacıyla Ekim-Nisan aylarında, Doğu Akdeniz Sahil kuşağında yürütülmüştür. Denemede kullanılacak petekler koloniden alındıktan sonra hiçbir uygulama yapılmaksızın boş kovanlara yerleştirilmiş ve 20 gün açık alanda bekletilerek bal mumu güvesi ile doğal olarak bulaşıklık sağlanmıştır. Yapılan kontrolde büyük bal mumu güvesi larvası ve yumurtası bulunan 109 petek seçilerek tesadüf olarak 50 ve 59 arılı iki gruba ayrılmıştır. Birinci gruba CO2 uygulaması yapılmış, ikinci gruba ise hiçbir uygulama yapılmamış ve kontrol grubu olarak kullanılmıştır. Her iki gruptaki peteklerin tamamı içerisine büyük boy çöp poşetleri yerleştirilmiş kovanlar içerisine koyulmuş ve karbondioksit uygulaması sonrası poşetlerin ağzı bantlanarak kapatılmıştır. Araştırma sonucu yapılan kontrolde karbondioksit uygulanan peteklerin % 92’ sinde herhangi bir tahribat gözlenmezken kontrol grubundaki peteklerin % 59.33 gibi önemli bir kısmının kullanılamayacak şekilde zararlı tarafından tahrip edildiği belirlenmiştir. Bu çalışma kabartılmış balmumu peteklerin arazi şartlarında depolanmasında herhangi bir kimyasal kalıntı problemi olmayan karbondioksitin (CO2) arıcılar tarafından güvenle büyük balmumu güvesi (G. mellonella) mücadelesinde kullanılabileceğini göstermektedir.Item Development and control of the varroa (varroa destructor) ın honey bee (apis mellifera.) colonıes and effects on the colony productıvıty(Uludağ Üniversitesi, 2006) Akyol, Ethem; Karatepe, Bilge; Karatepe, Mustafa; Karaer, ZaferThis study was carried out to determine the rate of Varroa (varroa destructor) infestation of both brood and adult honeybees (Apis mellifera anatoliaca), struggle with it and effect on the productivity of the colonies. The rate of varroa infestation, on 15 honeybee colonies in three apiaries, was investigated both at the beginning of the study and during the control period (every 24 days on worker bees, within closed worker and drone brood cells). Varroa infestation rate has continually increased in all groups until the first chemical treatment (26 july 2004). Following chemical treatment, infestation level of Varroa has clearly decreased. Until the second chemical application (25th October 2004), Varroa infestation level kept increasing on adult worker bees, within closed worker and drone brood cells. After the second chemical application, Varroa infestation rate has decreased remarkably in all experimental colonies. The average rate of varroa infestation in drone brood cells (24.14% in group I, 59.08% in group II, 81.72% in group III ) was found higher than both in Worker brood cells (1.44% in group I, 3.52% in group II, 4.76% in group III) and on adult worker bees (8.88% in group I, 12.54% in group II, 17.32% in group III). The number of Varroa has reached the maximum level after the number of drone cells were the highest. Level of varroa infestation had a negative effect on population growt and honey production of the colonies. Much infested colonies (Group II and III) had lower adult bee populations (10.16±0.46 and 10.10±0.47 number frame/colony) and produced less honey(24.20±2.68 and 26.20±3.70 kg/colony) than Less infested (Group I). colonies (12.80±0.47 number frame adult vorkerbees/colony, and 34.20±8.83 kg/colony honey).Item The effects of different pollen trapping periods and intervals on amount of pollen and number of pollen collecting worker honeybees (Apıs mellifera L.)(Uludağ Üniversitesi, 2016-11-10) Akyol, Ethem; Unalan, AdnanThis research was carried out to determine the effects of pollen trapping schemes on pollen gathering activity of worker honeybees in the Apiary of Omer Halisdemir University. In total 20 honeybee (Apis mellifera anatoliaca) colonies were used and divided randomly into four groups after they were equalized with respect to strength, brood area, food stocks and weight. Throughout the experiment, pollen traps were used every day in the first group of colonies, equipped with every second day in the second group of colonies in intervals of three days in the third group of colonies while the fourth group of colonies had no traps as used the control group. Throughout the experiment, pollen collecting bees from all colonies were monitored daily at five different times at the entrance of the hives for a period of ten minutes per time point. The first group gathered in average the maximum amount of pollen as to be 75.20±4.08 g/day/colony, the second and the third groups gathered in average 40.35±1.41 and 37.23±1.54 g/day/colony respectively. Significant differences were detected between the groups in respect of both the number of pollen collectors and amount of pollen. It was shown that colonies in all groups gathered the maximum amount of pollen at 7:00 a.m. (165.81±15.8 number/ten minutes/colony) and at 9:00 a.m. (177.39±20.06 number/ten minutes/colony) and the least pollen at 15:00 p.m. (19.52±1.68 number/ten minutes/colony).Item Peteklerin büyük mum güvesi (galleria mellonella l.)’ne karşı korunmasında–5°c soğuk uygulamasının etkisi(Uludağ Üniversitesi, 2008) Akyol, Ethem; Korkmaz, AliBu çalıma depolama döneminde stok petekleri tahrip ederek arıcılık sektöründe önemli ekonomik kayıplara neden olan büyük mum güvesi (Galleria mellonella L.) tahribatının soğuk uygulaması ile kontrolünde -5°C koşulunun kullanılmasını denemek amacıyla yürütülmütür. Çalışmada bal mumu güvesi yumurtası ve larvası ile bulaşık toplam iki yüz adet petek kullanılmış olup, çalışma Niğde ilinde Ekim ve şubat ayları arasında yürütülmütür. Çalışmada kullanılan petekler kış bakımı nedeniyle koloniden alınıp depolanacak olan petekler arasından rastgele seçilmi ve mum güvesi ile bulaık hale gelmesi için açık alanda kovanlar içerisinde on beş gün süreyle bekletilmitir. Bu süre sonunda yapılan kontrolde mum güvesi yumurtası ve larvası ile bulaşık 200 petek seçilmitir. Bu peteklerden yüz tanesi soğuk uygulamasına tabi tutulmuş, diğer yüz tanesi ise kontrol olarak kullanılmıtır. Soğuk uygulaması, petekler koyuldukları kovanlarla birlikte -5°C’ye ayarlanmı soğutucularda 10 gün süreyle bekletilerek yapılmıtır. Soğuk uygulamasına tabi tutulan yüz adet petek ve hiç bir uygulamaya tabi tutulmayan (kontrol grubu) yüz adet petekte mum güvesi tahribatı sırasıyla %11 ve %62 olmuştur. Soğuk uygulaması yapılan grup ortalaması ile kontrol grubu ortalaması arasındaki farklılık istatistiksel olarak önemli bulunmuştur (P<0.01). Ekim ayında soğuk uygulamasına tabi tutulan toplam yüz adet petekten seksen dokuz adedinin şubat ayında tekrar kullanılabilecek durumda olduğu, on bir tanesinin ise mum güvesi larvaları tarafından tahribata uğratıldığı belirlenmitir. Bu çalışma arıcıların önemli ekonomik kayıplarına neden olan büyük bal mumu güvesinin kontrolünde alternatif bir yöntem olarak kullanıldığı bilinen soğuk uygulaması için -5°C koşulunun da uygun olduğunu göstermiştir.Item Varroa (varroa destructor) mücadelesinde organik asitlerin kullanımı(Uludağ Üniversitesi, 2005) Akyol, Ethem; Özkök, DuranTek üreme ve çoğalma yeri bal arısı kolonisi olan varroa gerekli önlem alınmadığında hızla çoğalarak ya kolonilerin vrimlerinin düşmesine ve ileri aşamalarda sönmesine ya da koloni bireylerini zayıf düşürerek diğer hastalıklara karşı daha duyarlı hale gelmesine neden olmaktadır. Bu durumlar bilindiğinden parazite karşı çok fazla sayıda mücadele yöntemleri geliştirilmiş olup bunların başında da kimyasal mücadele yöntemleri gelmektedir. Kimyasallar varroa mücadelesinde etkili olmakta ancak aynı ilacın birkaç kez kullanılması durumunda parazit o ilaca karşı bağışıklık kazanmakta ve ilacın değiştirilmesi gerekmektedir. Kimyasalların bilinçsiz kullanımı arıların sağlıklarını tehdit ettiği gibi arı ürünlerinde kalıntı bırakarak insan sağlığını da tehdit etmektedir. Bu makalede insan sağlığına zararlı olmayan ve doğal olarak balda da bulunan formik asit, laktik asit ve oksalik asit gibi organik asitlerin Varroa mücadelesinde kullanımı hakkında bilgi vermek ve kimyasal kullanımını nisbeten azaltabilmek amacıyla hazırlanmıştırItem Varroa destructor’un biyolojik kontrol yöntemleri(Uludağ Üniversitesi, 2006) Akyol, Ethem; Korkmaz, AliBal arısı kolonilerinin en önemli paraziti olarak kabul edilen Varroa’yı kontrol altına almak ve arılar üzerindeki olumsuz etkilerini minimuma indirebilmek için tüm Dünyada yoğun bir şekilde çalışmalar yapılmaktadır. Paraziti kontrol altına almak için geliştirilen kimyasallar arı ürünlerinde de kalıntılar bırakmakta ve bu ürünlerin tüketicisi olan insanların sağlığını tehdit etmektedir. Günümüze kadar yoğun bir şekilde uygulanan kimyasal mücadele yöntemleri paraziti tam olarak ortadan kaldırmamakta ve sürekli olarak kullanılması gerekmektedir. Aynı kimyasalın tekrar tekrar kullanılması durumunda ise parazit kimyasala karşı bağışıklık geliştirmekte ve ilacın etkinliği düşmektedir. Son yıllarda yapılan çalışmalar ekonomik zarar eşiğine ulaşan paraziti kimyasal maddeler kullanarak ekonomik zarar eşiğinin altına çekmek yerine parazitin ekonomik zarar eşiğine ulaşmasına engel olacak, hızlı çoğalmasını yavaşlatacak biyolojik ve kültürel tedbirler üzerine yoğunlaşmaktadır. Bu makale kimyasal kullanmadan varroa parazitini ekonomik zarar eşiğinin altında tutabilecek biyolojik yöntemler hakkında bilgi vermek amacıyla hazırlanmıştır.