Browsing by Author "Borum, Ebru"
Now showing 1 - 6 of 6
- Results Per Page
- Sort Options
Item Arıların yavru çürüklüğü infeksiyonlarında doğru teşhis, mücadele ve korunma yöntemleri(Uludağ Üniversitesi, 2013-04-21) Borum, EbruTürkiye; coğrafi yapısı, zengin bitki florası, nektar kaynakları, uygun ekolojisi, koloni varlığı ve arı popülasyonlarındaki genetik varyasyon bakımından bal üretimi için çok uygun olup, arıcılık açısından büyük bir potansiyele sahiptir. Ancak bütün bu avantajlara rağmen bal üretimimiz ve ihracatımız istenilen seviyede değildir. Teknik bilgi yetersizliği, bakım ve besleme noksanlığı, ana arı üretimi yetersizliği, kışlatmadaki bilgisizlik, hastalık ve zararlılarının bilinmemesi, zamanında teşhis ve tedavinin yapılamaması, gerekli mücadele ve korunma yöntemlerinin uygulanamaması gibi durumlar arıcılığa önemli zararlar vermektedir. Ülkemiz arılarında görülen bakteriyel hastalıkları, ergin arı hastalıkları ve yavru arı hastalıkları olarak iki gruba ayırabiliriz. Ancak bazı etkenler hem ergin, hem de yavru arılarda hastalık yaparlar. Ayrıca bazı etkenler petek veya kovanda yerleşerek zarar meydana getirmektedir. Bakteriler tarafından meydana getirilen yavru çürüklükleri özellikle genç larvaları etkiler. Amerikan ve Avrupa Yavru Çürüklüğü etkenleri arıcılıkta önemli kayıplara yol açmakta, ekonomiye ve arıcılığa büyük zarar vermektedir. Bulaşma; arıcılar ve arıcılar tarafından kullanılan alet ve ekipmanlar, hastalıklı kovanlar, sporla bulaşık ballarla beslenme, temel petekler, temel petekte oğul ve kolonilerin birleştirilmesi, sporları taşıyan ergin arılar, yağmacılık, sağlam arıların hastalıklı bölgeye girmeleri, bulaşık ve eski kovanların yetersiz sterilizasyon ile tekrar kullanımı, kontamine bal ve polenlerin arı gıdası olarak kullanımı ile olur. Arılıklar arasında arı ürünlerinin, ergin arılar ve kraliçe arının, kullanılmış kovanların ve arıcılık ekipmanlarının hareketlerinin kontrol altına alınması yavru çürüklüğü hastalıklarının bulaşmasında oldukça önemlidir. Bu hastalıklardan korunma tedaviden daha önemlidir. Özellikle sadece basit birkaç hijyenik kurala dikkat edilmesi bu hastalıklardan korunmada çok daha yararlı olacaktır. Bu makalede arıcılıkta sıklıkla karşılaşılan yavru çürüklüğü hastalıkları, güvenilir teşhis, korunma ve mücadele yöntemleri hakkında bilgi verilmiştir.Item Bal arılarında yavru çürüklüğü ve kireç hastalığına bağlı koloni kayıpları(Uludağ Üniversitesi, 2017-03-02) Borum, Ebru; Çakmak, Selvinar Seven; Çakmak, İbrahim; Uludağ Üniversitesi/Arıcılık Geliştirme-Uygulama ve Araştırma Merkez.Bu çalışmanın amacı, Bursa bölgesinde 2011-2013 yıllarında yavru çürüklüğü ve kireç hastalığının koloni kayıpları üzerine etkisini araştırarak değerlendirilmesidir. Bu çalışma, Anadolu arısı (Apis mellifera anatoliaca) ile Uludağ Üniversitesi Arıcılık Geliştirme Uygulama ve Araştırma Merkezi, Görükle kampüsü Bursa’da ilkbahar, yaz ve sonbahar dönemlerinde 200 koloni ile yapılmıştır. Tüm koloniler 2009 yılı Eylül ayında Bursa ve ilçelerindeki sabit arıcılardan satın alınmıştır. Alınan örnekler yavru çürüklükleri ve mantar hastalıkları yönünden incelenmiş ve koloni kayıpları açısından özellikle kış ve ilkbahar dönemlerinde değerlendirilmiştir. Klinik ve laboratuvar bulguları ile yavru çürüklükleri ve mantar hastalıkları incelenmiştir. 2011-2012 kış sezonunda toplam sönen kolonilerin %12.90’ında yavru çürüklüğü, 2012-2013 kış sezonunda sönen kolonilerin ise %14’ünde yavru çürüklüğü hastalığı belirlenmiştir. Aynı dönemde kireç hastalığı bulunan kovanların ise %16.60’ı sönmüştür. Yavru çürüklüğü tespit edilip 2011-2012 yılı kış sezonunda sönen kolonilerin oranı %80.9, yaşayanların oranı ise %19.10 olarak saptanmıştır. Yavru çürüklüğü belirlenen kolonilerden elde edilen suni oğul veya bölmelerden toplam 13 koloniden 10’u kış sonrası sönmüştür. Yavru çürüğü saptanan kolonilerin ancak %20’sinin ertesi yıla kadar yaşayabildiği görülmüştür. Bu durum yavru çürüklüğünün bölünen kolonilerde devam ettiğini, bu kolonilerin daha sonra öldüğünü ve koloni kayıpları açısından ne kadar önemli olduğunu göstermektedir. Yavru çürüklüğü görülen analardan elde edilen ya da bölünen yeni kovanlarda da hastalık bulguları görülmüş ve bazı kovanlar sönmüştür. Sonuç olarak bu çalışma ile özellikle yavru çürüklüğünün tek başına ya da birlikte koloni kayıplarına sebep olduğu ve ana arının genetik yapısının da hastalık görülmesinde etkili olduğu düşünülmektedir.Item Course and severity of postpartum metritis cases following antibiotic and PGF2α administration in postpartum metritis cows infected with BoHV-4(Wiley, 2011-02) Bilge, Seval Dağalp; Alkan, Feray; Nak, Yavuz; Çetin, Cengiz; Nak, Deniz; Borum, Ebru; Tuna, Bilginer; Uludağ Üniversitesi/Veterinerlik Fakültesi/Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı.; Uludağ Üniversitesi/Veterinerlik Fakültesi/Mikrobiyoloji Anabilim Dalı.; Uludağ Üniversitesi/Keleş Meslek Yüksek Okulu/Hayvancılık ve Süt Ürünleri Bölümü.; 0000-0002-1166-721X; AAH-5494-2021; ABE-5581-2021; 8615464000; 7003489234; 9280090000; 36738850800; 9280090300Forty cows between day 1 and day 21 post-calving were examined for the presence of postpartum metritis in a dairy herd that had recently experienced an increase in metritis and that had previously tested positive against bovine herpes virus 4 (BoHV-4) by various methods. Antibodies against BoHV-4 were detected in sera from 15 of 22 cows. For the virological study, uterine swab samples of 22 cows with metritis were used and tested for BoHV-4 using polymerase chain reaction (PCR), virus isolation (VI), and immunofluorescence techniques. Twenty-two point seven per cent (5/22) of the vaginal discharge samples obtained from cows with metritis were found positive for BoHV-4 DNA by PCR. All of these samples were also positive in VI and/or immune fluorescence assay (IF). Swab samples were also tested for bacteria. Empirical therapy with a broad spectrum antibiotic (oxytetracycline) was administrated, pending culture and antibiotic sensitivity result. All cows with puerperal metritis or clinical metritis (CM) were treated with intra-uterine (i.u.) administration of oxytetracycline and with intramuscular (i.m.) injections of dinoprost tromethamine (PGF(2)alpha) for three consecutive days. Concurrently, with the administration of oxytetracycline and PGF(2)alpha, cows with a rectal temperature >39.5 degrees C received an additional treatment with oxytetracycline (i.m) for three consecutive days. According to the antibiotic test result, on day 3 after the last oxytetracycline and PGF(2)alpha administrations, all cows were treated with a combination of amoxicillin and clavulanic acid (i.u.) for three consecutive days. All cows with metritis and that were positive for BoHV-4 recovered clinically after the administration of antibiotic and PGF(2)alpha. In conclusion, postpartum metritis cases in cows infected BoHV-4 recovered clinically following early diagnosis and prolonged treatments with a combination of antibiotics and PGF(2)alpha.Item Determination of phenolic compounds profile in chestnut and floral honeys and their antioxidant and antimicrobial activities(Wiley, 2017-06) Borum, Ebru; Güneş, Mesut Ertan; Şahin, Saliha; Demir, Cevdet; Tosunoğlu, Aycan Ayca; Uludağ Üniversitesi/Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu.; Uludağ Üniversitesi/Fen-Edebiyat Fakültesi/Kimya Bölümü.; Uludağ Üniversitesi/Fen-Edebiyat Fakültesi/Biyoloji Bölümü.; 0000-0002-9347-8307; 0000-0002-9381-0410; 0000-0003-1508-0181; 0000-0003-2303-672X; AAK-4470-2021; AAH-2892-2021; ABA-2005-2020; 35388276000; 15027401600; 7003565902; 35235434000Thirty chestnut and twenty-six of floral honeys were collected from different regions of Turkey. The amounts of phenolic compounds in honeys were determined by high performance liquid chromatography-diode array detection. The antioxidant capacities were determined by ABTS and CHROMAC methods. The total phenolic content of honeys were determined by spectrophotometric method using the Folin-Ciocalteu reagent. Caffeic, protocatechuic, and p-hydroxybenzoic acids are the major phenolic compounds with the contents of 44.52, 17.48, and 21.50 mg/kg, respectively in chestnut honeys. Chestnut honeys exhibited the higher antioxidant and better antimicrobial activities, and than the floral honeys. Floral honeys contain similar amounts of propolis flavonoids such as pinocembrin, chrysin, and galangin. The results show that these flavonoids can be used as chemical markers in honey samples. Practical applicationsHoney is an important natural product that contains major compounds including glucose and fructose and minor components such as amino acids, organic acids, enzymes, vitamins, proteins, phytochemical substances mainly flavonoids and other phenolic compounds. Plants are important sources of natural compounds that contain polyphenolic derivatives such as flavonoids and phenolic acids. These bioactive compounds can be transferred from plants to honey. Polyphenolic compounds were recognized as the major components responsible for health-promoting properties of honey. This article evaluates the antimicrobial and antioxidant activities and phenolic compounds of chestnut and floral honeys. The chemical content and biological properties of honey have been studied extensively in many but there are a few studies in our knowledge about the determination of phenolic compounds in chestnut honey.Item Evaluation of serum iron and iron binding capacity in cows with paratuberculosis(George Thieme, 2009) Şentürk, Sezgin; Mecitoğlu, Zafer; Ülgen, Mihriban; Borum, Ebru; Temizel, Ethem Mutlu; Kasap, Sevim; Uludağ Üniversitesi/Veterinerlik Fakültesi/İç Hastalıkları Anabilim Dalı.; Uludağ Üniversitesi/Veterinerlik Fakültesi/Mikrobiyoloji Anabilim Dalı.; 0000-0002-2465-9913; 0000-0002-6307-5179; AAH-5069-2021; AAP-7998-2020; AAG-8117-2021; 56257771200; 36055033100; 56259664500; 36738850800; 26430270100; 36514844800Objective: The purpose of the study was to evaluate the results of routine haematological, serum iron and iron binding capacity analyses in cattle with Mycobacterium avium subsp. paratuberculosis (MAP) infection. Material and methods: Thirty-eight cows were included in the study. An ELISA for MAP, intradermal Johnin test and microscopic examination of the animals faecal smears for acid fast organisms were performed. According to the results 19 cows (4-8 years old) were found positive and 19 cows (4-7 years old) from the same herd were negative and served as control group. In all cows routine haematological values as well as serum iron level and iron binding capacity were evaluated. Results: When compared with control animals, routine haematological values including haematocrit, haemoglobin and erythrocyte counts were significantly (p < 0.05) lower in positive cows. Also serum iron level (p < 0,01) and iron binding capacity (p < 0.01) were significantly lower in positive cows than in the control group. Conclusion: As a result, these parameters can be important for the mechanism of the pathogenesis of paratuberculosis.Item Secondary hydrometra occurring after local cystic endometrial hyperplasia in a cat(Australian Small Animal Veterinary Association, 2011-03) Yılmaz, Rahşan; Nak, Deniz; Nak, Yavuz; Yılmazbaş, Gülnaz; Borum, Ebru; Uludağ Üniversitesi/Veterinerlik Fakültesi/Veterinerlik Doğum ve Jinekolojisi Anabilim Dalı.; Uludağ Üniversitesi/Veterinerlik Fakültesi/Patoloji Anabilim Dalı.; Uludağ Üniversitesi/Keles Meslek Yüksekokulu.; 0000-0003-2817-3221; AAH-5494-2021; AAG-4440-2019; 9280090000; 8615464000; 36457964000; 36738850800A four-year-old cat was admitted with signs of lethargy and abdominal distention. Based on clinical, haematological and pathological findings and on diagnostic imaging, a diagnosis of hydrometra was made. This paper describes secondary hydrometra with septal formations, associated with local cystic endometrial hypernlasia.