Browsing by Author "Demirayak, Dilay"
Now showing 1 - 4 of 4
- Results Per Page
- Sort Options
Item Akut lösemili kandidemi olgularının klinik özelliklerinin rektospektif analizi(Uludağ Üniversitesi, 2017) Demirayak, Dilay; Özkalemkaş, Fahir; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/İç Hastalıkları Anabilim Dalı.Candida türleri hastanede yatan hastalarda özellikle hematolojik maligniteli hastalarda önde gelen invazif fungal enfeksiyon etkenidir. Mortalitesi yüksek olmasına rağmen ülkemizde hematolojik maligniteli hastalarda invazif Candida enfeksiyonları ilgili çalışma çok azdır. Bu çalışmada, sekiz yıllık sürede merkezimizdeki hematolojik malignitesi olan hastalarda kandidemi sıklığı, mortaliteye etki eden modifiye edilebilir risk faktörlerin belirlenmesi, antifungal direnci, bu bilgiler ışığında ampirik antifungal tedaviye yol gösterici bilgiler elde edilmesi ve enfeksiyon kontrol stratejilerinin oluşturulmasına katkı sağlanması amaçlanmıştır. Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Hematoloji Kliniği'nde 2009-2016 tarihleri arasında kan kültüründe Candida üremesi saptanan hematolojik maligniteli hastaların demografik verileri, laboratuvar bulguları, antifungal duyarlılıkları ve tedavi sonucu retrospektif olarak analiz edildi. Çalışma süresince 45 hastada, 45 kandidemi atağı saptandı. Hastaların büyük çoğunluğunu akut lösemi hastaları oluşturmaktaydı (%75,5). Çalışmamızda hematolojik maligniteli hastalarda kandidemi indisansı %1,8, akut lösemili hastalarda indisans %2,3 olarak saptandı. C. krusei (%28,8) en sık görülen türdü. Bunu sırasıyla C. tropicalis (%24,4), C. parapsilosis (%17,7) C. albicans (%15,5) izledi. Diğer türler nadir görüldü. C. krusei ve C. tropicalis hematolojik maligniteli hastalarda hastane geneline göre daha sıktı. C. parapsilosis her iki grupta kandideminin sık görülen etkeni idi. Antifungal direnci sadece iki C. parapsilosis izolatında, flukozanole karşı görüldü. Genel 30 günlük mortalite oranı %55,5 idi. Mortalite ile ilişkili bağımsız risk faktörleri hipoalbuminemi, aktif hastalık, septik şok ve monoterapi almış olmak idi. İnvazif kandidozun yaygın formu olan kandidemi, sağlık bakımı alanlarda önemli bir morbidite ve mortalite sebebidir. Tedavi alanında görülen gelişmelere rağmen mortalitede anlamlı düşüş sağlanamamıştır. Kandidemi tedavisinde lokal epidemiyolojik çalışmalar önemini halen korumaktadır. C. parapsilosis kötü kateter bakımının göstergesi kabul edilmektedir. Çalışmamızda C. parapsilosis'in yüksek oranda saptanması ve antifungal dirençli tek tür olması; kandidemi ile mücadelede iyi kateter bakımına aynı zamanda ampirik antifungal tedavi stratejilerinde epidemiyolojik çalışmaların önemine dikkati çekmektedir.Item Akut lösemili kandidemi olgularının klinik özelliklerinin rektospektif analizi: Tek merkezli 8 yıllık deneyim(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2023-01-11) Demirayak, Dilay; Özkalemkaş, Fahir; Ener, Beyza; Özkocaman, Vildan; Bursa Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi/İç Hastalıkları Anabilim Dalı/Hematoloji Bilim Dalı.; Bursa Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi/Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı.; 0000-0001-9710-134X; 0000-0002-4803-8206; 0000-0003-0014-7398Candida türleri hastanede yatan hastalarda özellikle hematolojik maligniteli hastalarda önde gelen invazif fungal enfeksiyon etkenidir. Bu çalışma, hematolojik maligniteli hastalarda kandidemi prevalansını, mortalite ile ilişkili kontrol edilebilir risk faktörlerini ve antifungal direnci belirlemeyi, ampirik antifungal tedaviye rehberlik edecek ve enfeksiyon kontrol stratejilerinin geliştirilmesine katkıda bulunacak bilgiler elde etmeyi amaçlamaktadır. Bursa Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Hematoloji Kliniğinde 2009-2016 yılları arasında Candida kan kültürü pozitif saptanan hematolojik maligniteli hastaların demografik verileri, laboratuvar sonuçları, antifungal duyarlılıkları ve tedavi sonuçları geriye dönük olarak incelendi. Hematolojik maligniteleri olan 2489 hastanın 45’inde 45 kandidemi atağı saptandı. Bu hastaların büyük çoğunluğu akut lösemi hastalarıydı (%75.5). Çalışmamızda hematolojik malignitesi olan hastalarda kandidemi insidansını %1.8 bulduk; akut lösemili hastalarda ise bu oran %2.3 idi. Hastaların tür dağılımında C. albicans dışı türler hakimdi (38/45, %84,4). Genel olarak yatan hastalara kıyasla hematolojik malignitesi olan hastalarda C. krusei ve C. tropicalis daha yaygındı. C. parapsilosis her iki grupta da kandidemi için yaygın bir etkendi. Antifungal direnç, flukonazole karşı sadece iki C. parapsilosis izolatında antifungal direnç gözlendi. Toplam 30 günlük ölüm oranı %55,5 idi. Mortalite ile ilişkili bağımsız risk faktörleri hipoalbuminemi, aktif hastalık, septik şok ve monoterapi almaktı. Sonuç olarak, tedavisindeki gelişmelere rağmen, kandida ilişkili mortalitede önemli bir azalma sağlanamamıştır. Kandidemi tedavisinde lokal epidemiyolojik çalışmalar hala önemini korumaktadır. C. parapsilosis, kötü kateter yönetiminin bir göstergesi olarak kabul edilir. Çalışmamızda C. parapsilosis yüksek oranda tespit edilmiş ve antifungale direnç gösteren tek tür olmuştur. Bu, kandidemi ile mücadelede iyi kateter yönetiminin öneminin yanı sıra ampirik antifungal tedavi stratejilerinde epidemiyolojik çalışmaların önemini vurgulamaktadır.Publication Focal segmental glomerulosclerosis: A single center experience(Galenos Yayıncılık, 2016-09-01) Ayar, Yavuz; Ersoy, Alparslan; Yıldız, Abdülmecit; Oruç, Ayşegül; Can, Fatma Ezgi; Ocakoğlu, Gökhan; Güllülü, Mustafa; Demirayak, Dilay; Bayrakçı, İsmail; Düger, Hakan; Ocak, Tuğba; Korkut, Bayram; Şahin, Ahmet Bilgehan; Akan, Mustafa; Eylemer, Eda; Ayar, Yavuz; ERSOY, ALPARSLAN; YILDIZ, ABDULMECİT; ORUÇ, AYŞEGÜL; Can, Fatma Ezgi; OCAKOĞLU, GÖKHAN; GÜLLÜLÜ, MUSTAFA; Demirayak, Dilay; Bayrakçı, İsmail; Düger, Hakan; OCAK, TUĞBA; Korkut, Bayram; ŞAHİN, AHMET BİLGEHAN; Akan, Mustafa; Eylemer, Eda; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Nefroloji Anabilim Dalı.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Biyoistatistik Anabilim Dalı.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/İç Hastalıkları Anabilim Dalı.; 0000-0003-4607-9220; 0000-0002-0342-9692; 0000-0002-1114-6051; 0000-0001-5926-6813; 0000-0001-5478-3192; 0000-0002-7846-0870; 0000-0002-9252-8341; 0000-0002-0710-0923; 0000-0002-1953-7735; AGF-0767-2022; AAH-5054-2021; HIG-9032-2022; AAH-4002-2021; JSL-7718-2023; HLG-6346-2023; JGS-9425-2023; EQO-1344-2022; JLB-1564-2023; IZP-9361-2023; FPM-3131-2022; FFH-4157-2022; AAM-4927-2020; KUI-8062-2024; COF-1782-2022Aim: Focal segmental glomerulosclerosis (FSGS) is one of the most common glomerulonephritis (GNP) worldwide. Despite treatment, it may progress to end-stage renal disease. In the present study, we compared clinical and histopathological data on FSGS with primary and secondary GNP retrospectively.Methods: We retrospectively analyzed data on clinical and laboratory findings, treatment response, and risk factors associated with mortality in patients, who had been diagnosed with FSGS and other GNP via renal biopsy between January 2009 and December 2014. The average follow-up time was 22 (8-76) months.Results: FSGS and primary GNP were more frequently seen in males than in females (55.9% vs. 65.3%, p=0.033). Nephrotic syndrome was more common in patients with FSGS (41.2%) and primary GNP (57.7%), while chronic renal disease was more frequent in patients with secondary GNP (35%). In FSGS, the complete remission rate was 54.4%. 63.2% of patients had continued to receive treatment. According to the biopsy findings, interstitial inflammation and fibrosis were observed in 100% and 98.5% of patients with FSGS, respectively (p=0.010 and p<0.001, respectively). Serum albumin level was found to be increased and proteinuria, total cholesterol, triglyceride, and LDL levels to be decreased after treatment (p<0.001). Serum creatinine levels and type of GNP (secondary GNP) were detected to be 1.48 and 8.14 fold increased in mortality analysis, respectively.Conclusion: Renal biopsy is the gold standard for the diagnosis of glomerular diseases. Renal function at the time of diagnosis, follow-up and appropriate immunosuppressive therapy have effects on mortality and clinical progress in FSGS as is the case in all GNPs.Item Primary glomerulonephritis: A single-center retrospective experience(Carbone Editore, 2016-09-02) Ayar, Yavuz; Ersoy, Alparslan; Can, Fatma Ezgi; Güllülü, Mustafa; Bayrakcı, İsmail; Demirayak, Dilay; Düger, Hakan; Ocak, Tuğba; Oruç, Ayşegül; Yıldız, Abdülmecit; Korkut, Bayram; Şahin, Ahmet Bilgehan; Camcı, Nihal Yücel; Vuruşkan, Berna Aytaç; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/İç Hastalıkları Nefroloji Anabilim Dalı.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Biyoistatistik Anabilim Dalı.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/İç Hastalıkları Anabilim Dalı.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Patoloji Anabilim Dalı.; 0000-0002-0342-9692; 0000-0002-7846-0870; 0000-0001-5478-3192; 0000-0003-4607-9220; 0000-0002-0710-0923; 0000-0003-4607-9220; 0000-0003-4607-9220; AAH-4002-2021; AAM-4927-2020; GPK-6118-2022; O-9948-2015; AAH-9746-2021; AAH-5054-2021; GSE-0029-2022; GDL-7686-2022; CTG-8811-2022; ELN-3407-2022; EQO-1344-2022; FPM-3131-2022; HIG-9032-2022; FFH-4157-2022; CHG-6819-2022; 55860143300; 35612977100; 56689608500; 6602684544; 57191504355; 57191498699; 58423722100; 57191501503; 55133912100; 56256977500; 57191504817; 57188809248; 57191628115; 56527372000Aim: Primary glomerular diseases (PGD) are seen frequently. Age, gender, geographical characteristics and genetic affect the distribution of the disease. Despite the treatment, a part of the disease may progress to end-stage renal disease. We evaluated the PGD patients and retrospectively regarding to their clinical and histopathological characteristics.Materials and methods: In this study PGD patients, who have had renal biopsy between 1st January 2009 and 31st December 2014 were evaluated. Clinical and laboratory characteristics, response of the treatment, biopsy evidences, and the risk factors associated with mortality were analyzed. We also compared the cases of primary glomerulonephritis retrospectively. The mean value of the follow-up periods was 22 months (range: 8 - 76 months).Results: The median age was 42 years (18 - 80) in 264 patients. When five groups were compared, there was statistically important difference between the groups (p < 0.001). The distributions of PGD subgroups were 40.5% for membranous glomerulonephritis (MGN), 20.4% for IgA nephropathy (IgAN), 25.7% for focal segmental glomerulosclerosis (FSGS), 7.9% for minimal change disease (MCD) and 5.3% for membranoproliferative glomerulonephritis (MPGN). The distrubition of gender was not significantly in the five PGD groups (p=0.269). Nephrotic syndrome was the most biopsy indication in MGN patients (76.6%). Nephritic syndrome was more seen in immunoglobulin A nephropathy (IgAN) patients (63%). Chronic kidney disease was more detected in focal segmental glomerulosclerosis (FSGS) patients as biopsy indication (p<0.001). Minimal change disease (MCD) and IgAN patients were more received with steroid treatment (85.7% and 55.5% respectively). Cyclophosphamide was more received in MGN patients. Serum IgG levels were more higher in FSGS and IgAN patients (p<0.001). Partial remission was more seen in MCD patients. Complete remission was more detected in MGN and FSGS patients. 29.1% of IgAN patients were not received treatment response. Six year renal survival rates were 84.1% (MGN), 87.1% (IgAN), 95.3% (MCD), 64.3% (MPGN) and 76.5% (FSGS) respectively.Conclusion: Biopsy maintains its diagnostic importance in glomerular diseases. Renal functions at diagnosis are important in response to treatment. Early diagnosis, follow-up and appropriate immunosuppressive medications affect mortality and clinical progress in PGD.