Browsing by Author "Gençer, Nimet Sema"
Now showing 1 - 20 of 22
- Results Per Page
- Sort Options
Item Attraction responses of ladybird beetle Hippodamia variegata (Goeze, 1777) (Coleoptera: Coccinellidae) to single and binary mixture of synthetic herbivore-induced plant volatiles in laboratory tests(Türk Entomoloji Derneği, 2016-11-22) Seidi, Melis; Gençer, Nimet Sema; Kumral, Nabi Alper; Pehlevan, Bilgi; Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi/Ziraat Fakültesi Bitki Koruma Bölümü.; 0000-0001-9442-483X; A-1388-2019; 8863967900; 15846048400; 56394582800The chemoreception response of an aphidophagous coccinellid predators [Hippodamia variegate (Goeze, 1777) (Coleoptera: Coccinellidae)] to the odors from four different synthetic HIPVs [methyl salicylate (MeSA), (E)-2-hexenal (E(2)H), farnesene (F) and benzaldehyde (Be)] was tested using two different doses (0.001 and 1 g/L) of the HIPVs, both alone and in five binary combinations [MeSA+F, MeSA+E(2)H, MeSA+Be, E(2)H+F and Be+F]. Insect responses were evaluated using two-choice experiments with a Y-tube olfactometer in laboratory conditions. The low single dose of MeSA attracted significantly more adults of H. variegate (71%) towards tubes containing the volatile source compared with the control volatile containing pure n-hexane. Adults of H. variegate did not significantly prefer single forms of either Be, E(2)H or F compared with MeSA alone. Additionally, this study showed that binary blends of MeSA with Be or F had significantly more attractiveness for H. variegate adults than controls. Thus, the compounds, Be and F, used together with MeSA were observed to increase adult attraction. In the future, additional studies that monitor the preferences of field populations of these predators treated with the attractive HIPV combinations should be conducted to confirm these findings.Item Azadirachtin’in farklı dozlarının bazı faydalı böcekler üzerine etkileri(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2019) Cura, Mehmet Sadık; Gençer, Nimet Sema; Bursa Uludağ Üniversitesi/Fen Bilimleri Enstitüsü/Bitki Koruma Anabilim Dalı.; 0000-0001-6480-1913; 0000-0001-8053-5002Azadirachtin’in biyolojik mücadelede kullanılan bazı doğal düşmanlar üzerine olan toksik etkisi laboratuvar koşullarında çalışılmıştır. Pestisit maddesi olan azadirachtin’in Orius laevigatus Fieber (Hemiptera: Anthocoridae) ve Nesidiocoris tenuis Reuter (Heteroptera: Miridae)’in erkekleri, dişileri ve N. tenuis nimflerine karşı kontakt etkisi üç faklı dozda (250, 500, 1000 ml / 100 l su) test edilmiştir. Aynı dozlar beyaz sineğin önemli parazitoidi olan Encarsia formosa Gahan (Hymenoptera: Aphelinidae) pupa ve erginleri üzerine olan toksik etkileri denenmiştir. Ayrıca bu bitkisel pestisitin yaprak biti predatörü, Aphidius colemani Viereck (Hymenoptera: Braconidae)’nin erginlerine olan etkileri de çalışılmıştır. İlacın düşük dozunun 48 saatte iki heteropter predatörün erkekleri ve dişileri üzerine etkisi O. laevigatus için % 86.66, % 80.00, N. tenuis dişileri için % 83.33 olarak tespit edilmiştir. Bununla birlikte önerilen doz olan 500ml/100l’de tüm doğal düşmanlarda ölüm yüzdesi yüksek bulunmuştur. Düşük dozda, ölüm oranı N. tenuis nimf sayıları üzerinde daha az toksik etkilere yol açmıştır. Azadirachtin yüksek ve düşük dozlarda ölüm oranına neden olmaktadır, E. formosa’da pupadan ergin çıkışını ve hayatta kalmasını engellemektedir. Bununla birlikte düşük doz 48 saat içinde A. colemani üzerine düşük toksik (% 28) etki göstermiştir. Yüksek dozda tüm doğal düşmanlar üzerindeki ölüm oranları daha fazla bulunmuştur. Sonuç olarak, pestisitin önerilen dozunun doğal düşmanlar üzerinde olumsuz etkiler gösterdiği anlaşılmaktadır. Entegre zararlı mücadele programlarında, kimyasal ve biyolojik mücadelede Azadirachtin’in zararlılara karşı kullanımının dikkatli bir şekilde yapılması gerektiği önerilmektedir.Item Bazı bitki ekstraktlarının termitler üzerine etkileri(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2023) Kwizera, Vital; Gençer, Nimet Sema; Bursa Uludağ Üniversitesi/Fen Bilimleri Enstitüsü/Bitki Koruma Anabilim Dalı.; 0009-0006-9098-8607Böceklerin yaklaşık 500 milyon yıl önceden itibaren dünyada yaşadığı bilinmektedir. İnsanlar ise sadece 200.000 yıl önce, dünyada yaşamaya başladığından beri ekosisteme zararlı olmaya başlamışlardır. İnsanların çevreye verdiği zarar, diğer hayvanların neden olduğu zararla kıyaslanamaz durumdadır. 1900'lerin başına kadar tarımsal faaliyetler çoğunlukla organik olarak yapılmaktaydı. Sanayileşme ile birlikte çiftçiler tarımı da sanayileştirmeye başladılar. En tehlikeli gelişmeler, pestisitler ve mineral gübre üretiminde oldu çünkü bunların bitki fizyolojisi üzerindeki ve biyotoptaki etkileri çok önemliydi. Biyotopta en çok etkilenenler böceklerdir çünkü pestisitlerin geliştirilmesinden bu yana dünya böcek popülasyonunun %70'ini kaybetmiştir. Termitler insektisit uygulamalarından en çok zarar gören türlerden biri olmuştur. Konvansiyonel pestisitler termitleri kontrol etmede başarısız olsa da, bu tür pestisitlerin her zaman kullanılmaya devam edildiği görülmektedir. Ayrıca pestisitlerin topraktaki yan etkileri ekolojiye büyük zararlar vermektedir. Araştırmamızda termitleri kontrol altına almak için çevre dostu çözümlerden biri olan doğal bitkisel ekstraktlar kullanılmıştır. Üç bitkiden (Lantana camara, Tephrosia vogelii ve Euphorbia tirucalli) elde edilen bitki özütleri, termit uzaklaştırıcı olarak test edilmiştir. Ezilmiş taze yapraklar ezildikten sonra 24, 48 ve 72 saat suda bekletilmiştir. Bu ekstraktlardan elde edilen üç doz, 1:9, 2:8 ve 3:7 (bitki ekstratı: su), aktif termit höyüklerinin etrafındaki parsellere uygulanmıştır. Uygulama yapılan parselleri termitlerin kolonize etmesi için kaç gün geçtiği (uzaklaştırma etkisi) değerlendirilmiştir. Elde edilen sonuçlara göre, bitkisel özütleri suda bekletme süresinin önemli bir fark yaratmadığı anlaşılmaktadır. Ancak dozlar ve bitki çeşidi, kontrol parsellerine göre önemli farklılıklar göstermiştir. En yüksek uzaklaştırıcı etki, 72 saat suda bekletilen E. tirucalli’nin ve 48 saat suda bekletilen T. vogelii’nin 3:7 ’luk dozlarında sırasıyla 31,3(±1) ve 31(±1) gün olarak belirlenmiştir. Bununla birlikte, 72 saat suda bekletilen E. tirucalli’nin 1:9 ’luk dozu daha düşük (13 gün(±1)) uzaklaştırıcı etkiye sahiptir. Arazi kullanım analizi ise tarım ve yerleşim alanlarının termit biyotoplarının içine kurulduğunu göstermektedir. Bununla birlikte, termitlerin topraktaki etkileri göz önüne alındığında ise organik maddenin geri dönüşümünde çiftçilerin yardımcısı olarak kullanılması konusunda büyük potansiyelleri bulunmaktadır. Bu nedenle termitlerin korunması açısından çevre dostu olan bitkisel ekstraktların kullanılmasının önemli olduğu ortaya çıkmaktadır.Item Bazı bitkisel yağların Bemisia tabaci (Gennadius) (Hemiptera: Aleyrodidae) ve bazı önemli doğal düşmanlarına karşı toksik etkileri üzerine çalışmalar(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2021-07-16) Şen, Emre; Gençer, Nimet Sema; Bursa Uludağ Üniversitesi/Fen Bilimleri Enstitüsü/Bitki Koruma Anabilim Dalı.; 0000-0001-9940-7334Beyazsinekler özellikle örtüaltı yetiştiriciliğinde ekonomik düzeyde zarara neden olmaktadırlar. Bu çalışmada, 5 farklı bitkisel yağın beyazsineğin ergin öncesi dönemleri ve onun bazı önemli doğal düşmanlarına karşı etkisi incelenmiştir. Denemede her bir yağın 0,125, 0,25 ve 0,5ml dozları kullanılmış, yağların uygulanmasından sonra 1., 3., 24., 48., ve 72. saatte ölümler kaydedilmiş ve çalışma üç tekerrürlü olarak yürütülmüştür. Deneme sonucuna göre bitkisel yağlardan en fazla etkilenen türler sırasıyla predatörler, beyazsineğin ergin öncesi dönemleri ve parazitioit pupaları olmuştur. Tüm böcek türleri için yüksek dozlarda yağlara maruz kalma süresi arttıkça ölüm oranlarının arttığı gözlemlenmiştir. Bemisia tabaci’nin dönemleri arasında yağlardan en çok etkilenen dönemler sırasıyla yumurta, nimf ve pupa dönemleri olmuştur. 72.saat sonunda at kestanesi ve kakao yağlarının beyazsineğin yumurta dönemlerini %100 ölüm oranıyla yüksek derecede, diğer dozlarının ise orta ve hafif derecede etkilediği saptanmıştır. Denemede yağlardan en çok etkilenen bireylerin predatör erginler olduğu yağların uygulanmasından sonra ilk saatlerde hodan ve at kestanesi yağlarına vermiş oldukları yüksek derecede tepki ile anlaşılmıştır. Uygulamadan 48.saat sonunda ise tüm Nesidiocoris tenuis ve Macrolophus pygmaeus erginlerinin öldüğü saptanmıştır. Yine, 48.saat sonunda tüm Orius laevigatus erginlerinin kakao yağı dışında tüm yağlarda öldüğü, bunun yanısıra 72.saat sonunda ise kakao yağında %96,67 ölüm oranıyla orta derece etkilendiği belirlenmiştir. Parazitioit pupaların denemede yağlardan en az etkilenen bireyler olduğu anlaşılmıştır. Bununla birlikte, yağlara 72 saat süre maruz kaldıktan sonra Encarsia formasa’nın hodan yağında %73,33 ölüm oranıyla hafif derecede, diğer yağlarda ise hafif etkili ve etkisiz olduğu saptanmıştır. Eretmocerus eremicus ise denemede yağlara karşı en az etki gösteren tür olup hodan yağına 72 saat maruz kaldıktan sonra gösterdiği %60 ölüm oranıyla hafif derecede etki göstermiştir. Sonuç olarak, at kestanesi ve kakao yağları beyazsineklerin erginöncesi dönemlerinde yüksek derecede etkili olurken, her iki parazitoit türe hafif derecede etki gösterdiği ancak predatörlere olumsuz etkiler gösterdiği anlaşılmıştır. Buna göre, bu yağların beyazsineklerin entegre mücadele programlarında tavsiye edilebileceği ve parazitoit türlerle birlikte kullanılabileceği düşünülmektedir.Item Bazı bitkisel yağların kestane gal arısı (Dryocosmus kuriphilus) (Hymenoptera: Cynipidae) üzerine etkisi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2022-08-23) İbiş, Gülben; Gençer, Nimet Sema; Bursa Uludağ Üniversitesi/Fen Bilimleri Enstitüsü/Bitki Koruma Anabilim Dalı.; 0000-0001-5138-0929Bu çalışmada, 8 farklı bitkisel yağın (Aleo vera yağı (Aloe barbadensis), At kestanesi yağı (Aesculus hippocastanum), Havuç yağı (Daucus carota), Lavanta yağı (Lavandula angustifolia), Sarımsak yağı (Allium sativum), Kekik yağı (Thymus vulgaris), Okaliptus yağı (Eucalyptus globulus) ve Gül yağı (Rosa damascene) kestane gal arısının ergin dönemine karşı etkisi incelenmiştir. Denemede her bir yağın 0,125, 0,25 ve 0,5ml dozları kullanılmış, yağların uygulanmasından sonra 1., 3., 5., 24., ve 48. saatteki ölümleri kaydedilmiş ve çalışma beş tekerrürlü olarak yürütülmüştür. Deneme sonucuna göre seçilen bu yağlardan özellikle at kestanesi, okaliptüs, sarımsak, lavanta yağları tüm dozları ile kekik yağının 0,5 ve 0,25 dozları izlenen 5 farklı zaman diliminde en yüksek öldürücü etkiyi göstermiştir. At kestanesi, Lavanta, Sarımsak ve Okaliptus yağlarının tüm dozları D. kuriphilus erginlerine karşı 5. saatin sonunda %100 öldürücü etkiye sahip olurken, bu yağları 24. saatin sonunda tüm dozları ile %100 ölüm oranına sahip kekik yağı takip etmektedir. Çalışmada, doz ve maruziyet süresi arttıkça genel olarak öldürücü etkininin de buna paralel olarak yükseldiği tespit edilmiştir. Bu çalışmada kullanılan Aleo vera (Aloe barbadensis), Havuç (Daucus carota) ve Gül (Rosa damascene) yağlarının tüm dozları istatistiksel açıdan toplam 48 saatlik uygulama süresi sonunda D. kuriphilus erginlerine karşı At kestanesi (Aesculus hippocastanum), Lavanta (Lavandula angustifolia), Sarımsak (Allium sativum), Kekik (Thymus vulgaris) ve Okaliptus (Eucalyptus globulus) yağlarına kıyasla daha düşük seviyede öldürücü etkiye sahip oldukları belirlenmiştir. Buna göre, çalışma sonucunda elde edilen umut verici sonuçlar, D. kuriphilus erginlerine karşı mücadelede alternatif bir yöntem olabileceğini göstermektedir.Item Bursa ilinde armutlarda zarar yapan cacopsylla (homoptera: psyllidae) türleri üzerinde biyolojik ve ekolojik araştırmalar(Uludağ Üniversitesi, 1999-09-23) Gençer, Nimet Sema; Kovancı, Bahattin; Uludağ Üniversitesi/Fen Bilimleri Enstitüsü/Bitki Koruma Anabilim Dalı.Bu çalışma 1995-1998 yıllan arasında Bursa ilinde Armut psillidlerinin tespit edilmesi ve bunların morfolojisi, biyolojisi ve ekolojisinin araştırılması amacıyla yapılmıştır. Araştırmalar hem doğal koşullarda, hem de 25 ± 1°C sıcaklık, % 65 ± 5 orantılı nem ve 16A:8K fotoperiyot koşullarında gerçekleştirilmiştir. Psillidlerin biyolojilerinin izlenmesinde şifon dal kafes yöntemi kullanılmıştır. Yapılan çalışmalar sonucunda Bursa ilinde Psyllidae (Hom.) familyasına ait iki psillid türü belirlenmiş olup, bunlar; Cacopsylla pyri (L.) ve Cacopsylla pyricola (Förster)'dir. Bunlardan C. pyrfwa. armut bahçelerinde ana zararlı olduğu görülmüştür. C. pyri ve C. pyricola kışı ergin dönemde diyapoz halinde armut ağaçlarının dallan üzerinde bulunan çatlak ve yarıklarda geçirmektedir. İlk erginler Şubat sonu Mart başlarında görülmeğe başlamaktadır. Mart ayında günlük ortalama sıcaklığın ard arda iki gün 10°C'nin üzerine çıktığı günlerde dişilerin sürgünlerde açılmamış tomurcukların diplerine yumurta bırakmağa başladığı görülmüştür. Doğal koşullarda kışlık form ve yazlık form C. pyri dişisi sırasıyla ve ortalama olarak 191 (150-225) ve 214 (150-300) adet yumurta bırakmaktadır. İlkbaharda yumurtaların açılma süresi ortalama 9.02 (7-10) gün, yazlık yumurtaların açılma süresi ise ortalama 5.6 (4-7) gündür. Laboratuvar koşullarında yazlık form C. pyri dişisinin yumurta sayısının ortalama 1 17. 1 ± 32.481 (73-156) adet ve yumurtaların açılım süresinin ortalama 5.3 (3-7) gün olduğu belirlenmiştir. Kışlık form C. pyri dişilerinin bıraktıkları yumurtaların % 85.51'inin sürgünlerdeki ilk dört tomurcuk dibinde, yazlık form Ç. pyri dişilerinin bıraktıktan yumurtaların % 80.53'ünün sürgünde ilk beş yaprakta bulunduğu ve % 72.77'sinin ise yaprağın üst yüzeyinde olduğu belirlenmiştir. Doğal koşullarda C. pyri nimflerinin toplam gelişme süresinin ortalama 34.8 (31-42) gün, laboratuvar koşullarında ise 23.4 (19-30) gün olduğu saptanmıştır. Kışlık form ve yazlık form C. pyri'nin cinsel oram sırasıyla 1.06:1.00 ve 1.22:1.00'dir. 1996 ve 1997 yılında iki tür de 4 döl vermiştir. Ayrıca C. pyri yumurta ve nimflerinin Anthocoris nemoralis (F.) tarafından avlandığı, en önemli nimf parazitoidinin ise Trechnites psyllae Rusckha olduğu belirlenmiştir.Item Bursa ve Balıkesir illeri soğan üretim alanlarında bulunan Arthropod türlerinin saptanması ve önemli olanların yoğunluklarının belirlenmesi üzerinde çalışmalar(Uludağ Üniversitesi, 2006) Sürer, İrfan; Gençer, Nimet Sema; Uludağ Üniversitesi/Fen Bilimleri Enstitüsü/Bitki Koruma Anabilim Dalı.Bu çalışma 2004-2005 yıllarında Bursa ve Balıkesir illerinde soğanlarda zararlı Arthropod türlerinin belirlenmesi ve bunlardan önemli olan türlerin popülasyon değişimlerinin incelenmesi amacıyla yapılmıştır. Faunistik çalışmalar ve popülasyon değişimi çalışmalarında gözle kontrol, örnek alma yöntemleri ve yapışkan tuzaklar kullanılmış olup, sayımlar belirli periyodik aralıklarla yapılmıştır. Yapılan çalışmalar sonunda, soğanlarda ekonomik öneme sahip olan zararlılardan Thrips tabaci Lind. inceleme yapılan tüm soğan arazilerinde, Ceutorhynchus suturalis Fabr. ise Karacabey, Yenişehir, Manyas, Gönen, Susurluk ve Bandırma ilçelerindeki soğan arazilerinde tespit edilmiştir. Soğanın ekiliş zamanına bağlı olarak T. tabaci Mustafakemalpaşa ve Karacabey ilçelerinde Mayıs, Haziran, Temmuz aylarında en yüksek düzeye ulaşmaktadır. C. suturalis ise Karacabey’de Nisan, Mayıs, Yenişehir’de ise Mayıs ayında en yüksek seviyeye ulaşmıştır. Ayrıca Mustafakemalpaşa ve Karacabey ilçelerinde Soğan psillidi Bactericera tremblayi Wagn. tespit edilmiştir. Bu türlerden C. suturalis Balıkesir ve Bursa ili için, B. tremblayi ise Bursa ili için yeni kayıttır. Ayrıca, bu çalışmada predatör türlerden Coleoptera takımı Coccinellidae familyasından Coccinella septempunctata L., Adonia variagata Goeze, Psyllobora vigintiduopunctata L., Propylea quatuordecimpunctata L., Diptera takımı Syrphidae familyasından Metasyrphus corollae Fabr. tespit edilmiştir.Item Çeşitli yetiştirme kaplarının ve sıcaklıkların Orius laevigatus' un yumurtlaması üzerine etkisi(Uludağ Üniversitesi, 2018-01-10) Ormanoğlu, Nesrin; Gençer, Nimet Sema; Uludağ Üniversitesi/Fen Bilimleri Enstitüsü/Bitki Koruma Anabilim Dalı.Doğal düşman popülasyonunun çoğaltılması laboratuvar koşullarında kitle üretim çalışmalarıyla yapılmaktadır. Bir yetiştirme programında dişi bireyden beklenen en önemli özellik maksimum yumurta üretimidir ve bunu uygun besleme, yumurta bırakma yeri ve yumurta bırakma zamanı arttırmaktadır. Böceklerin biyolojisi çeşitli çevresel faktörlerden etkilenir ve sıcaklık bu abiyotik faktörlerin en önemlilerinden biridir. Ayrıca kitle üretim sistemlerinde doğal düşmanın yetiştirilmesinde kullanılan kapların çeşidi, boyutu gibi özelliklerde üreme ve gelişmeyi etkileyen faktörler arasındadır. Biyolojik kontrol mücadele programlarında yaprak bitleri, akarlar, beyaz sinekler gibi zararlıların mücadelesinde kullanılan avcı böcek Orius laevigatus Fieber (Hemiptera: Anthocoridae)' un yumurtlaması üzerine farklı sıcaklık ve kapların etkisi araştırılmıştır. Denemeler 25 ve 35 °C sıcaklık, %65±5 orantılı nem ve 16: 8(A: K) uzun gün aydınlatmalı koşullarda, iklim odalarında yürütülmüştür. Avcı böceğin yetiştirilmesinde, 300 cm³ cam kavanoz, 500 cm³ şeffaf plastik bardak ve 65 cm³ şeffaf küçük plastik kaplar kullanılmıştır. Beslenme ihtiyacı ise Ephestia kuehniella (Lepidoptera: Pyralidae) ve Artemia sp. (Branchiopoda; Artemiidae) kistlerini içeren besin karışımı temin edilerek karşılanmıştır. Dişi böceğin yumurtlaması için ise fasulye (Phaseolus vulgaris L.) bitkisinin yaprakları kullanılmıştır. Denemede elde edilen sonuçlara göre, Orius laevigatus'un 25 °C' de ki ovipozisyon süresi 2- 16 gün arasında değişiklik göstermiştir. Cam kavanozda (300 cm³) dişi başına düşen ortalama yumurta sayısı 27,1 (min 9- max 118) iken şeffaf plastik bardakta (500 cm³ ) 30,4 (min 0-max 89), küçük plastik kaplarda (65 cm³ ) ise 20,6 (min 0-max 43) olmuştur. Bununla birlikte 35 °C' de ovipozisyon süresi 2 ile 8 gün arasında sürmüş, dişi başına ortalama yumurta sayısı cam kavanozda 12 (min 0-max 30), plastik bardakta 7,1 ( min 0-max 32), küçük plastik kapta ise 3,7 (min 0-max 16) olmuştur. O. laevigatus için 25 °C sıcaklığın yumurtlama için daha uygun olduğu anlaşılmaktadır. O. laevigatus için farklı yetiştirme kapları kullanımının avcı böceğin yumurtlaması üzerine istatistiksel açıdan önemli bir fark oluşturmadığını göstermiştir. Ancak sonuçlar arasında ki oransal fark dikkate alındığında kaplardaki hacim farklılığının yumurtlamayı etkilediği gözlenmiştir. Dişinin küçük kaplarda düşük sayıda yumurta bıraktığı anlaşılmıştır. Elde edilen veriler göz önünde bulundurulduğunda, O. laevigatus' un kitle üretim çalışmalarında sıcaklığın ve kullanılan yetiştirme kaplarının hacimlerinin dikkate alınması önerilmektedir.Item The colonization preference and population trends of larval fig psylla, Homotoma ficus L. (Hemiptera : Homotomidae)(Springer, 2006-07-10) Gençer, Nimet Sema; Coşkuncu, Kıymet Senan; Kumral, Nabi Alper; Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi/Bitki Koruma Bölümü.; 0000-0001-9442-483X; 8863967900; 15844900300; 15846048400The colonization preference and population trends of larval fig psylla Homotoma ficus L. were studied in Bursa, northwestern Turkey, from March 2000 to July 2001. Homotoma ficus overwintered at the egg stage on terminal buds and lenticels of shoots. Larval emergence occurred on 30th and 11th March in 2000 and 2001, respectively. Degree-day (DD) accumulations since 1st January indicate that the emergence of first larvae averaged 47 DD based on the larval developmental threshold of 10.9 degrees C. Although the population trends of Homotoma ficus larvae were affected by temperature and rainfall, there was only significant relationship between larval abundance and temperature. The first instar larvae significantly preferred the bottom and the inside stipule of leaves. The second instar larvae distributed not only on expanding green tissues but also on both the upper and lower surface of leaves corresponding to the fig bud development period. Third to fifth instars colonized significantly greater on the bottom of leaves compared with the stipule and upper surface. In addition, significant linear relationship was found between fig phenology and cumulative larval counts. The importance of the colonization preference of larval instars and the use of fig phenology as well as DD for timing of insecticide treatments are discussed.Item The deposition and retention of a microencapsulated oriental fruit moth pheromone applied as an ultra-low volume spray in the canopy of three peach cultivars(Alma Mater Studiorum, 2009-06) Larsen, Thomas Everett; Kovancı, Orkun Barış; Gençer, Nimet Sema; Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi/Bitki Koruma Bölümü.; AAH-2039-2021; 12759314200; 8863967900Microencapsulated oriental fruit moth pheromone (Checkmate OFM-F) was applied using airblast sprayers at a rate of 15 g a.i./ha either in 635 or 40 litres of water/ha for high-volume and ultra-low volume (ULV) application, respectively. Trials were conducted in peach orchards composed of "Dixired", "Redhaven" and "Glohaven" cultivars in northwestern Turkey in 2006 and 2007. Male moth catches were significantly higher in the insecticide control plots (mean 5.58/week) than those in both high volume (3.38/week) and ULV (1.40/week) pheromone treatments. The ULV application deposited 1.6 times greater number of microcapsules per cm(2) leaf and fruit than the high-volume application. Significantly more microcapsules per cm(2) were deposited on peach leaves (0.06 +/- 0.003) than fruits (0.03 +/- 0.002). "Dixired" leaves and fruits retained significantly more microcapsules per cm(2) than "Redhaven" and "Glohaven" leaves and fruits. The relatively open canopy of "Dixired" may have allowed the accumulation of more pheromone microcapsules around midrib of curved leaves. The differences in microcapsule density did not significantly differ between upper and lower surfaces of peach leaves but leaves in the upper tree canopy had significantly more microcapsules per cm(2) than those in the lower canopy. Unlike leaves, neither fruit surface nor canopy height had any significant effect on the microcapsule deposition on fruits of any cultivar.Item Distribution and current status of hesperlidae and pieridae species (Lepidoptera) occurring in Bursa Province, Northwestern Turkey(TÜBİTAK, 2009) Gençer, Nimet Sema; Kovancı, Orkun Barış; Kovancı, Bahattin; Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi/Bitki Koruma Bölümü.; AAH-2039-2021; 8863967900; 12759314200; 56347165700This study was carried out in Bursa Province. Turkey. between 1995 and 2006 in order to collect data on hesperiid and pierid species, their distribution, and current status. The butterflies were caught with sweep nets from 78 localities in 16 towns in Bursa Province. northwestern Turkey. Materials were pinned with their wings spread and Put into a collection after drying. In all, 822 hesperiid and 956 pierid specimens were caught. including 17 and 16 species, respectively. The hesperiid Pyrgus serratulae (Rambur, 1839) and pierid Pieris manii (Mayer, 1851) are first records for the butterfly fauna of Bursa. The horizontal and vertical distribution, and Current status of the hesperiid and pierid species were determined and are herein discussed in detail.Item Farklı dalga boyuna sahip ışınların Türkistan hamam böceği (Blatta lateralıs) erginleri üzerine etkisinin araştırılması(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2020) Burhan, Abdullah; Gençer, Nimet Sema; Bursa Uludağ Üniversitesi/Fen Bilimleri Enstitüsü/Bitki Koruma Anabilim Dalı.; 0000-0001-9991-2867; 0000-0001-8053-5002Hamam böcekleri insanlar üzerinde alerjik etki gösterebilmekte ve çeşitli patojenik organizmaları taşıyabilmektedirler. Hamam böceği mücadelesinde genelde sulfluramid, fipronil ve imidacloprid gibi çevreye zararlı olan kimyasal maddeler (insektisitler) kullanılmaktadır. Fakat kullanılan kimyasal ilaçlara karşı böcekler direnç kazanabilmektedir. Ayrıca bu kimyasal maddeler insan sağlığını ve çevreyi olumsuz yönde etkilemektedir. Bundan dolayı hamam böceği mücadelesinde kullanılan kimyasal insektisitlere alternatif olabilecek yeni yöntemlerin geliştirilmesi gerekmektedir. Son zamanlarda, özellikle LED ampüllerin üretilmesiyle, zararlı böceklerin mücadelesinde ışıkların kullanımına yönelim artmıştır. Farklı dalga boyuna sahip ışınların böceklere karşı öldürücü, kaçırıcı veya cezbedici etki gösterebileceği tespit edilmiştir. Bu çalışmadaki amaç, hamam böceklerine karşı kullanılan kimyasalların yerini alabilecek, insan sağlığına ve çevreye zararsız olan bir metod geliştirmektir. Bu amaç doğrultusunda farklı dalga boylarına (kırmızı, yeşil, sarı, mavi, beyaz ve karanlık) sahip ışınların Türkistan hamam böceği (Blatta lateralis) üzerindeki etkisi araştırılacaktır. Bu araştırmada, ergin hamam böcekleri üç farklı ışık şiddetine (25, 250 ve 2500 lux) maruz bırakılmıştır. Elde edilen veriler, ışık şiddetine bağlı olarak farklı dalga boyuna sahip ışınlara yönelim hassasiyetinin artabileceğini göstermektedir. Özellikle 2500 lux şiddetinde mavi ışığın uygulandığı odacıklara ergin hamam böceği yönelimi en düşük seviyede olup % 0.89 oranındadır. Işık şiddeti 25 lux seviyesine düşürüldüğünde, mavi ışığa yönelim artarak %9.52 olmuştur. Genel olarak en yüksek yönelim, tüm denemelerde karanlık odacığa olmuştur. Ayrıca tüm lux değerleri altında kırmızı ışığa yönelim, yeşil, sarı, mavi ve beyaz ışığa göre daha fazla olmuştur. Bu çalışma sonucunda, mavi ışığın hamam böcekleri üzerinde kaçırıcı bir etki gösterebileceği, kırmızı ışığın ise diğer dalga boylarına göre daha çekici olabileceği tespit edilmiştir.Item Gonioctena fornicata (Brüggeman) (Coleoptera: Chrysomelidae)’nın Bursa ili yonca ekiliş alanlarında biyolojisi, yayılışı ve populasyon dalgalanması(Uludağ Üniversitesi, 2006) Coşkuncu, Kıymet Senan; Gençer, Nimet Sema; Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi/Bitki Koruma Bölümü.Bu çalışma, Bursa ilinde yonca ekiliş alanlarında zarar yapan Gonioctena fornicata (Brüggemann)’nın, biyolojisini, yayılışını ve popülasyon dalgalanmasını belirlemek amacıyla doğada ve laboratuvar koşullarında (21.0±2.0°C, % 65±5 orantılı nem ve 16 saat aydınlık, 8 saat karanlık ), 2004 ve 2006 yıllarında yürütülmüştür. Laboratuvar çalışmalarında, G. fornicata’ nın dişi başına düşen yumurta sayısı ortalama 243±213 (47-665) adet olarak tespit edilmiştir. G. fornicata’nın gelişme dönemi ise ortalama 37.4±4.4 gün sürmüştür. Doğa çalışmalarında, ilk erginler Mart sonu Nisan başında tespit edilmiştir. Zararlının Temmuz sonuna kadar tarlalarda görüldüğü belirlenmiştir. Zararlı yılda bir döl vermektedir.Ayrıca, Nilüfer, İnegöl, Orhaneli, Karacabey, Mustafakemalpaşa, Orhangazi, Kestel ve Yenişehir ilçelerinde G. fornicata az veya çok saptanmıştır.Item Lycaenid butterflies (Lepidoptera: Lycaenidae) of northwestern Turkey with notes on their ecology and current status(Soc Colombiana Entomologia-Socolen, 2009) Kovancı, Orkun Barış; Gençer, Nimet Sema; Kovancı, Bahattin; Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi/Bitki Koruma Bölümü.; AAH-2039-2021; 12759314200; 8863967900; 36098898800Between 1995 and 2006, a total of 3280 lycaenid adults belonging to 47 species were collected in order to study their distribution and current status in Bursa, northwestern Turkey. Of these, Tomares nogelii is a newly recorded species for northwestern Turkey. The following lycaenid species had not been seen since the 1860s: Aricia eumedon, Cupido osiris, Kretania eurypilus, Plebeius sephirus, and P. ripartii. The endemic water dock plant species Rumex olympicus was recorded as a new host for the larvae of Lycaena dispar. Both Aricia hyacinthus and the endemic Polyommatus ossmar olympicus are under threat of extinction. In contrast, the status of some Polyommatus species changed from local to widespread. The highest number of lycaenid species was recorded in July with a total of 40 species per month. Widespread lycaenid species were generally caught at altitudes higher than 1000 m. Altitudinal distribution and phenology of lycaenid species as well as their new host plants found are discussed.Item Olfactory response of the ladybird beetle stethorus gilvifrons to two preys and herbivore-induced plant volatiles(Springer, 2009-07) Susurluk, Hilal; Gençer, Nimet Sema; Kumral, Nabi Alper; Sivritepe, H. Özkan; Seidi, Melis; Şentürk, Bülent; Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi/Bitki Koruma Bölümü.; Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi/Bahçe Bitkileri Bölümü.; 0000-0001-9442-483X; 0000-0002-0093-9785; A-1388-2019; AAH-3249-2020; 8863967900; 15846048400; 6505928088; 35105844600; 35105938300The spider mites Tetranychus urticae Koch and Panonychus ulmi (Koch) (Tetranychidae) cause severe economic losses to vegetable farms and deciduous fruit orchards in Turkey. One of their predators, the ladybird beetle Stethorus gilvifrons (Muls.) (Col., Coccinellidae), aggregates on mite-infested patches of plants. The present study assessed whether there is a role for herbivore-induced plant volatiles (HIPVs) and/or odors emitted directly from these two mite species in the aggregative response of ladybird beetles. The olfactory responses of the predator females to volatiles from T. urticae- and/or P. ulmi-infested sweet pepper (four cultivars, viz. 'Demre', 'Yalova Carliston', 'Kandil Dolma' and 'Yag Biberi'), kidney bean (cv. 'Barbunya') and apple (M9 rootstock) were investigated using a two-choice olfactometer. Our results showed that HIPVs emitted from both T. urticae- and P. ulmi-infested plants significantly attracted S. gilvifrons adults for all plants except the sweet pepper cv. Yag Biberi. In addition, it was found that volatiles from apple plants infested by T. urticae and, especially, P. ulmi are more attractive for S. gilvifrons females than those emitted by other infested plants. The results also suggest that the odors of T. urticae adults and their products might influence the attraction of S. gilvifrons females.Item Osmangazi (Bursa) ilçesi Bursa Siyahı incir bahçelerinde bulunan pyralidae familyası (lepidoptera) türleri ve bulaşıklılık oranları(Uludağ Üniversitesi, 2004) Coşkuncu, Kıymet Senan; Gençer, Nimet Sema; Kumral, Nabi Alper; Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi/Bitki Koruma Bölümü.Bu çalışma, Osmangazi (Bursa) ilçesi Gündoğdu, Çağlayan ve Ovaakça köylerinden seçilen 4 “Bursa Siyahı” incir bahçesinde 2000-2002 yıllarında, Pyralidae türlerinin ve bulaşıklılık oranlarının belirlenmesi amacıyla yürütülmüştür. Bu amaçla her bahçeden tesadüfi olarak, farklı zamanlarda 35 ilek inciri toplanmış, laboratuvara getirilerek bulunan larva ve pupa sayıları kaydedilmiştir. Ayrıca ağaçlarda kalmış ve yere dökülmüş incirlerden de örnekler alınarak incelemeler yapılmıştır. Bununla birlikte, Gündoğdu ve Ovaakça köylerinde seçilen bahçelere IMM+4 ve ALM feromon kapsülü içeren Pherocon II tip tuzaklar asılarak yakalanan pyralid türleri tespit edilmiştir. Sonuç olarak incir bahçelerinde en yoğun ve yaygın tür Harnup güvesi, Ectomyelois ceratoniae Zeller bulunmuş, Kuruüzüm güvesi, Cadra calidella Gn. ve Kuruincir güvesi, Cadra figulilella Greg. ikinci derece yaygın türler olarak tespit edilmiştir. Ayrıca incir bahçelerinde asılı kalan ilek incirlerinin, bu zararlıların barınmasında, özellikle E. ceratoniae’nın gelişimini ve döllerinin devamını sağlamasında önemli rol oynadığı belirlenmiştir.Item Resistance to chlorpyrifos and lambda-cyhalothrin along with detoxifying enzyme activities in field-collected female populations of European red mite(Springer, 2009-02) Susurluk, Hilal; Gürkan, Mehmet Oktay; Kumral, Nabi Alper; Gençer, Nimet Sema; Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi/Bitki Koruma Bölümü.; 0000-0001-9442-483X; A-1388-2019; 15846048400; 8863967900The levels of susceptibility of populations of the European red mite Panonychus ulmi (Koch) (Acarina: Tetranychidae) collected from apple orchards in the Bursa region of Turkey to the insecticides chlorpyrifos and lambda-cyhalothrin, were determined by a petri leaf disk-Potter spray tower method. When compared with the susceptible population, resistance ratios at the LC50 level ranged from 6.0- to 35.6-fold, and from 0.7- to 5.7-fold for chlorpyrifos and lambda-cyhalothrin, respectively. Kinetic parameters of general esterase activity with alpha-naphthyl acetate as substrate indicated that an increased activity was present in the resistant populations compared with the susceptible populations. In these strains, 1.5- and 2.2-fold higher Glutathione S-transferase (GST) activity was also detected with the substrate 1-chloro-2,4-dinitrobenzene. General esterase activity gel profiles of these populations were studied by native polyacrylamide gel electrophoresis, but no relationship between resistance ratios and band patterns was detected. The results of this study document a decreased efficacy of chlorpyrifos and lambdacyhalothrin in field populations of P. ulmi in Turkey, possibly linked to altered activities of esterases and GST.Item Side effects of azadirachtin on some important beneficial insects in laboratory(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2019-04-03) Cura, Mehmet Sadık; Gençer, Nimet Sema; Bursa Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi/Bitki Koruma Bölümü.The toxic effect of azadirachtin (0.3 g/L) in recommended dose, its half and twice doses were tested on Encarsia formosa, Aphidius colemani, Orius laevigatus and Nesidiocoris tenuis under laboratory conditions. The mortalities of nymphs and adults were evaluated by the IOBC toxicity rating scale for pesticides. As a result of the study, the product was harmful to O. laevigatus and N. tenuis adults and E. formosa pupa. Slightly and moderately harmful on N. tenuis nymph and A. colemani at recommended and twice doses. In recommended dose it was harmless only on N.tenuis male and E. formosa pupa at 24 h. Twice dose of the product was very toxic to all of the beneficial insects. The adulticide effects on males and females of O. laevigatus and N. tenuis in half dose at 48 h were found to be 83.33% and 75.00% and 78.26% and 76.20%, respectively. Additionally, little toxic effect (28%) was detected for A. colemani at half dose after 48 h. Similarly, at this dose, the mortality rates indicated less toxic effects on N. tenuis nymphs. In conclusion, it was understood that the recommended and twice doses of azadirachtin had negative effects on natural enemies. It was suggested that azadirachtin should be used carefully in pest control programs.Item Species composition, seasonal dynamics and numerical responses of arthropod predators in organic strawberry fields(Taylor & Francis, 2007-01-12) Kovancı, Orkun Barış; Kovancı, Bahattin; Gençer, Nimet Sema; Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi/Bitki Koruma Bölümü.; AAH-2039-2021; 12759314200; 56347165700; 8863967900The species composition and relative abundance of predatory arthropod fauna were studied in organic strawberry fields in northwestern Turkey using sweep net sampling and pitfall trapping (activity density). Arachnida constituted 13.1 and 11.5% of the sweep net and pitfall trap catches, respectively. Among the predatory insects, the most abundant groups were Heteroptera. (26.7%), Diptera. (25.9%), Coleoptera (16.9%) and Orthoptera. (10.8%) in sweep net samples. Coleoptera (84.2%) dominated the pitfall trap catches. Many aphid specific and polyphagous predators reached peak abundance during June and July. Pearson's two-tailed correlations showed a significant and positive relationship between syrphid, coccinellid or chrysopid predator numbers and strawberry aphid density. Aphid density was not significantly correlated with carabid or with nabid abundance. Examination of spatial distribution patterns of all predatory arthropod groups using Taylor's Power Law indicated that most arthropod predators, except carabids, exhibited aggregated dispersion patterns. Coccinellids changed their spatial patterns from a uniform to an aggregated distribution through the season. There was also a significant linear correlation between Anterastes sp. abundance (larvae+adults) and Isophya rectipennis+Poecilimon ricteri (larvae+adults) density at both locations. We observed, for the first time, Anterastes preying on Isophya and Poecilimon species. The seasonal abundance of the major predatory groups were described, and their potential importance in controlling strawberry aphid and other pests is discussed.Publication Studies on the gall characteristics of dryocosmus kuriphilus in chestnut genotypes in Yalova and Bursa provinces of Turkey(Univ Agr Sci & Veterinary Med Cluj-napoca, 2019-01-01) Gençer, Nimet Sema; Mert, Cevriye; GENÇER, NİMET SEMA; MERT, CEVRİYE; Bursa Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi/Bitki Koruma Bölümü; Bursa Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi/Bahçe Bitkileri Bölümü; AAH-3908-2021; EWK-9746-2022The Asian chestnut gall wasp Dryocosmus kuriphilus is a global pest of chestnut (Castanea spp.). It has been spreading in Turkey's forests and orchards since 2014. This pest imposes a big threat to the Turkish chestnut industry, which is among the top producers in the world. Its gall morphology has been related to pest pressure and host cultivar, thus eventually modulating plant damage with heavy impact on growth and fruit production. We compared gall characters (position on plant organ, ratios, dimensions, volumes, number of larval chambers) in wild Castanea sativa, two local cultivars and a Euro Japanese hybrid. Overall, leaf galls were more common (55.36%), followed by the stem (19.6%) and leaf stipule galls (15.29%). The mean number of chamber and volume value of gall types were 1.52-5.93 and 0.43-2.15 cm(3), respectively. The highest values were observed in 'stem gall'. The more gall formation was observed in the wild chestnut trees and 'Marigoule' than the other local varieties.