Browsing by Author "Hodza, Munafis"
Now showing 1 - 2 of 2
- Results Per Page
- Sort Options
Item Hanefi kılasiklerinden ElHhidâye'deki külli kaideler(Uludağ Üniversitesi, 2010-08-12) Hodza, Munafis; Kaya, Ali; Uludağ Üniversitesi/Sosyal Bilimleri Enstitüsü/Temel İslam Bilimleri Anabilim Dalı/İslam Hukuku Bilim Dalı.Kavâid ilmi müstakil bir ilim dalı olarak ancak fıkıh ilminin tedvininden sonra, yani hicri IV. asırda ortaya çıkmıştır. Müslümanlar arasında böyle bir ilmin doğmasındaki en önemli etkenlerden biri, fıkıh ilminin oluşum sürecinden itibaren, İslam hukukçularının zihninde ana ilkelere dayanan hukuk anlayışının ve ortaya konan zengin bir malzemenin var olmasıdır. Kavaid ilminin en önemli özelliklerinden biri, fıkhın genel maksatlarını ve temel hedeflerini anlamayı sağlayarak, dağınık meselelerle meşgul olan fakihin, dağınık bir zihin yapısından kurtulmasını, belirli bir yöntem dâhilinde düşünmesini ve böylece fıkhın esaslarına muttali olmasını temin etmesidir. İslam hukukunun orijinalliği ve ayırıcı vasfı bu kaideler ile bilinir ve bunlar sayesinde ortaya çıkar. Külli kaideler olmadığı zaman İslam hukukunun, karmaşık meseleler ve cüz'i hükümler şeklinde kalacağı ve dış görünüş itibariyle çelişkili hükümler koleksiyonu şeklinde görüleceği açıktır.Item İslam Hukukunun tanıdığı insan hakları bağlamında Kosova anayasasında din ve düşünce özgürlüğü(Uludağ Üniversitesi, 2017-05-11) Hodza, Munafis; Kaya, Ali; Uludağ Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü/Temel İslam Bilimleri Anabilim Dalı/İslam Hukuku Bilim Dalı.Bu çalışmada İslâm'da ve Kosova Anayasası'nda din ve düşünce özgürlüğü konusunu incelenmektedir. Çağımız insan hak ve hürriyetlerinin en fazla konuşulup tartışıldığı bir çağdır. İnsan hakları içinde, en fazla önem verileni ve ihlal edileni din ve düşünce özgürlüğüdür. Özgürlük varlık açısından insanoğlunun ilk günden beri yeryüzünde hayatını anlamlandıran en önemli kavramlardan biridir. Özgürlüğün yokluğu bir anlamda hayatın yokluğu ya da hiçliği demektir. Bu yüzden insan, hayatta var olabilmek için sürekli bir mücadele içerisinde olmak zorundadır. Ancak hiçbir toplumda, sınırsız özgürlük anlayışı olamayacağı, aksi takdirde bu sınırsızlığın anarşiye ve neticede özgürlüğün ortadan kalmasına neden olacağı bir gerçektir. Bu nedenle, insan haklarının sınırlandırılmasını gerektirecek durumların iyi tespit edilmesi gerekmektedir. Aksi halde insan haklarının oluşumunun temel gerekçesi olan, bireyin devlet karşısında korunması ilkesinin hayata geçirilmesi mümkün olmayacaktır. Bu sınırlamalar da, bireyin haklarını güvence altına almaya yönelik olmalıdır.