Browsing by Author "Kahraman, Hüseyin"
Now showing 1 - 20 of 44
- Results Per Page
- Sort Options
Item Abdullah B. Mes'ûd'un ictihadlarında sünnetin rolü(Uludağ Üniversitesi, 2017-04-04) Başaran, Serkan; Kahraman, Hüseyin; Uludağ Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü/Temel İslam Bilimleri Anabilim Dalı/Hadis Bilim Dalı.Abdullah b. Mes'ûd sahabenin önde gelen fakihlerindendir. Bu özelliğiyle o, İslam düşünce geleneğinin kurucu asrını temsil eden râşid halifeler döneminde etkin roller üstlenmiş ve İslam düşüncesini sonraki dönemler için daha da belirgin hale getirmiş öncü şahsiyetlerdendir. Bu durum, Hz. Peygamber'in onu yakınında bulundurması ve onun eğitimiyle özel olarak ilgilenip sonraki sürece hazırlamasının doğal bir sonucudur. Dolayısıyla İbn Mes'ûd'un ictihadları, bu sürecin kazandırdığı sünnet bilgisi ve bilincinin ürünleri olarak görülmelidir. Ayrıca İbn Mes'ûd'un sünnet algısı, ictihadları ve bu ictihadların dayandığı yöntemin tespiti; doğrudan sünneti resmedecek verilerin, sünnet hakkında verilecek genel hükümlere giden doğru önermelerin kaynağı olacaktır.Item Ahmed Emîn'in hadise bakışı(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2018-05-15) Öz, Betül; Kahraman, Hüseyin; Uludağ Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü/Temel İslam Bilimleri Anabilim Dalı/Hadis Bilim Dalı."Ahmed Emîn'in Hadise Bakışı" adlı tezde genel olarak Mısırlı eğitimci, tarihçi, yazar Ahmed Emîn'in (1886-1954) Fecru'l-İslâm, Duha'l-İslâm ve Zuhru'l-İslâm eserleri esas alınarak, müellifin hadis ilmi, hadisin dindeki yeri ve hadisler hakkındaki görüşleri incelenmiştir. Çalışmamız giriş ve iki bölümden oluşmaktadır. Tezin giriş kısmında ise Ahmed Emîn'in düşünce yapısının gelişmesinde önemli etkilere sebep olan yaşadığı döneminin özelliklerinden kısaca bahsedilmiş ve hayatına yer verilmiştir. Birinci bölümde Ahmed Emîn'in, yaşadığı dönemdeki hadis anlayışına, hadis tarihi ile ilgili; hadisin tanımı, değeri, özellikleri, hadislerin yazılması, hadis uydurmacılığı, hadis tedvini gibi konulara yer verilmiştir. İkinci bölümde Ahmed Emîn'in sened ve metin tenkidi hakkındaki görüşlerine yer verilmiş ve bazı itirazlarda bulunulmuştur. Sonuç kısmında ise elde edilen verilerin ışığında değerlendirmeler yapılmıştırItem Bir cerh terimi olarak fısku'r-râvî(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2022-07-28) Bahar, Melike; Kahraman, Hüseyin; Bursa Uludağ Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü/Temel İslam Bilimleri Anabilim Dalı/Hadis Bilim Dalı.; 0000-0003-2540-1137Muhaddisler dinin temel kaynaklarından biri olan hadislerin râvîlerinin belli başlı vasıflara sahip olması hususunda müttefiktirler. Bu vasıfların başında ise adâlet gelmektedir. Adâlet genel anlamıyla fıskın zıttı olarak telakki edilmekte ve râvînin fâsık olmaması anlamına gelmektedir. Buna göre fısk, Allah'ın itaatinden çıkmak mânâsına gelmekte olup yalan, bid'at ve günahı içerisine alan şemsiye bir kavramdır. Ne var ki günümüzde câri olan hadis usûlünde râvînin fâsık olması günahkâr olması anlamında kullanılmaktadır. Bu çalışmada muhaddislerin fısk kavramına yaklaşımı ve bu kavramın bir cerh terimi olarak cerh-ta'dil ilmindeki yeri tespite çalışılmıştır. Öncelikle muhaddislerin fısk kavramına yaklaşımları mustalahu'l-hadis eserlerinden yola çıkarak ortaya konulmuş ardından kavramın râvî tenkidinde kullanımının tespiti için ricâl kitaplarına başvurulmuştur. Böylece bir cerh terimi olarak fısku'r-râvînin tanımı ve cerh-ta'dîl ilmindeki yeri belirlenmeye gayret edilmiştir.Item Ebû Ubeyd El-Kâsım B. Sellâm ve hadisçiliği(Uludağ Üniversitesi, 2017-06-20) Ayas, Tahir; Kahraman, Hüseyin; Uludağ Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü/Temel İslam Bilimleri Anabilim Dalı/Hadis Bilim Dalı.Hicrî 2. ve 3. asırlar genel olarak tüm İslâmî ilimler özel olarak hadis ilmi için mühim bir zaman dilimini teşkil etmektedir. İslâmî ilimlerin teşekkülünün gerçekleştiği bu dönem, hadis ilminde de alt dallarıyla birlikte pek çok gelişmenin görüldüğü bir zamandır. Bu sebeple olsa gerek söz konusu dönem birçok araştırmaya konu olmuş, halen de ilgi çekmeye devam etmektedir. Bu araştırmada, ilgili dönemde yaşamış, meşhur dilbilimci Ebû Ubeyd el-Kâsım b. Sellâm (ö. 224/838) ve hadisçiliği ele alınmaya çalışılmıştır. Çalışmada öncelikle Ebû Ubeyd'in yaşadığı ortam hakkında genel bilgiler verilmiş, hayatı ve ilmî kişiliği üzerinde durulmuştur. Ardından aynı zamanda ehl-i hadîs fukahâsının temsilcilerinden sayılabilecek Ebû Ubeyd'in düşünce sisteminde hadise/sünnete verdiği önem, içinde bulunduğu zaman ile ilişkilendirilerek takdim edilmeye çalışılmıştır. Meslekten bir hadisçi olmaması sebebiyle Ebû Ubeyd ve rivâyetlerle kurguladığı eserleri, hadis tekniği açısından incelenmiş, hadis nakil metodu üzerinde durulmuş, bir dil âliminin hadis ehliyeti ve usûl-i hadîse katkısı tetkik edilmiştir. İstisnai bir karakter arz etmeyip genellikle bulunduğu ilmî ortamın anlayışına paralel görüşlere sahip olan Ebû Ubeyd'in hadis tenkidi faaliyetleri ele alınmış, bir dilci olması hasebiyle daha çok lafızlar ile meşgul olduğu müşahede edilmiştir. Garîbu'l-hadîs'i/dilciliği ile tanınmakla birlikte sadece tek bir alan ile yetinmeyip pek çok ilim dalına dair söz söylemiş Ebû Ubeyd'in, genel olarak Arapça'nın özelde ise hadislerin lafızlarının tahrif edilmeden aktarılması yolunda uğraş verdiği söylenebilir.Item el-Hatîb el-Bağdâdî ve el-Kifâye’si(Uludağ Üniversitesi, 1998) Kahraman, Hüseyin; Uludağ Üniversitesi/İlahiyat Fakültesi.el-Hatîb el-Bağdâdî'nin yaşadığı dönem İslâm dünyasının siyasî, itikadî ve fıkhî bunalımlarla karşı karşıya bulunduğu bir dönemdir. Özellikle de "H. IV. ve V. asrın Bağdâd'ı Arap, Fars, Türk ve diğer unsurların birbirleriyle giriştikleri siyasî ve fikrî mücadelenin bir sahnesi durumuna gelmişti".' Çünkü iktidardaki Abbasî Halifesi siyasî hâkimiyetini yitirmiş olup bütün’ salâhiyetleri Şiî-Büveyhîlerin eline geçmişti. Bu nüfuzdan kurtulmak isteyen Halife, Ortadoğu'nun diğer etkili kuvvetlerinden olan Selçuklular') Bağdâd’a davet etti. Selçuklular H.447/1055 yılında Bağdâd'a girdiler. Abbasî iktidarını elinde bulunduran Büveyhî meliki yakalanıp hapsedildi. Böylece bölgedeki Şiî-Büveyhî hâkimiyeti sona ermiş oldu. Bu arada Halife ile Selçuklu beyinin kızının evlenmesi de, Selçuklu ve Abbasî hanedanları arasında karşılıklı münasebetleri güçlendiren bir akrabalık doğurmuştur. Abbasî idaresi yaklaşık iki asır Selçuklu Devleti'nin tesiri altında kalmış, yıkılışa yakın tarihlerde yeniden Şiî-İran unsurunun nüfuzu altına girmiştir.Item Evâil edebiyatı ve hadis ilmiyle ilişkisi(Uludağ Üniversitesi, 2012) Orhan, Zeynep; Kahraman, Hüseyin; Uludağ Üniversitesi/İlahiyat Fakültesi.Evâil kavram olarak zaman ya da şan ve şeref bakımından önde gelmeyi ifade eden bir kelimedir. İnsanların ve toplumların hayatında ilklerin önemi vardır. Çünkü ilkler yol açıcı ve peşinden sürükleyicidir. İslam toplumunun miladı Hz. Peygamber ile başlar. Hz. Peygamber’e ait olan her şeyi bilmeye özen gösteren İslam ümmeti, O’na ait olan ve O’nun ağzından çıkan ilkleri kaydederek çıktıkları yolda bir tasnif türü ortaya çıkarmıştır. Evâil bir anlamda her başlangıcın adıdır. Bu başlangıçlar Hz. Peygamber’e atfedildiğinde sünnet adını alarak değer kazanır. Fakat bazı evâiller de vardır ki, Hz. Peygamber’in ağzından çıkmamış ya da kökeninde O’nun tarafından başlatılmamış olmasına rağmen, O’nun uygulamalarını etkilemiştir. Makalemizde amaç, hadis ve evâil literatüründe yer alan rivayetler doğrultusunda Hz. Peygamber’i ve İslam toplumlarını etkilemiş bulunan bu evâillere dikkat çekmektir. Bunlar arasında ehl-i kitab ve cahiliye dönemi Arapları ile ashabın önder olduğu bazı işler başta gelmektedir. Evâiller bu tür rivayetleri tespit noktasında araştırmacılara yardımcı olmaktadırItem Fıkhî hadislerin değerlendirilmesi ve rivâyet değeri bağlamında “Mevhûbe hadisi”nin tahrîc ve tenkîdi(Uludağ Üniversitesi, 2002) Kahraman, Hüseyin; Uludağ Üniversitesi/İlahiyat Fakültesi.İslâm evlilik hukûkunu ilgilendiren meselelerden biri de mehirdir. Mehir, nikâh akdi esnasında kadına verilen veya verilmesi kararlaştırılan mal veya paradır. Menkûl ve gayr-i menkûl mallar, zînet eşyası gibi satışı veya kullanımı dinen yasak olmayan herşey mehir olabilir. İşte bu noktada Hz. Peygamber’in bir sahâbîyi, bildiği Kur’ân karşılığında evlendirmesi ile ilgili hadis, ulemâ arasında farklı şekillerde yorumlanmıştır. Bu çalışmamız, mezkûr hadisin tahrîc, tenkîd ve değerlendirmesine yöneliktir.Item Fıkhî hadislerin delil değeri Bağlamında “Ruâf Hadisi”nin tahric ve tenkidi(Uludağ Üniversitesi, 2009) Kahraman, Hüseyin; Uludağ Üniversitesi/İlahiyat Fakültesi.Abdest, dinî bir temizliktir. Bu temizlik, el-Mâide Suresi 5/6’da emredilmiştir. Bu âyet aynI zamanda abdestin farzlarIna da işâret etmektedir. Ancak bu konu mezhepler arasInda ihtilâflıdır. Abdesti bozan şeyler konusunda da ihtilâf vardır. Bu ihtilâflardan biri de, vücudun herhangi bir yerinde kan çIkmasI ve oIktIğI yerin etrafIna dağılmasıdır. Diğer üç mezhebin aksine Hanefîler bu durumun abdesti bozduğu kanaatindedir. Hanefîler bu konuda en-Nisâ 4/43 ve el-Mâide 5/6 âyetlerini delil getirmişlerdir. Hanefîler bu konuda çeşitli hadislerden de istidlâlde bulunmuşlardIr. Bu hadislerden biri de Ruâf Hadisi’dir. Makâlede bu hadisin tahric ve tenkidi üzerinde durulacaktırItem Fıkhî hadislerin rivayet değeri bağlamında “beyyine ve yemin hadisi”nin tahric ve tenkidi(Uludağ Üniversitesi, 2008) Soylu, Ayşenur; Kahraman, Hüseyin; Uludağ Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü.; Uludağ Üniversitesi/İlahiyat Fakültesi.İslam yargılama hukukunun dayandığı temel prensiplerden biri “delil davacıya, yemin davalıya düşer” kaidesidir. Bu kaide Hz. Peygamber’in sözü olarak nakledilen “beyyine ve yemin hadisi”ne dayanır. Bu makalede söz konusu hadisin çeşitli rivayetleri incelenmektedir. Rivayetler incelenirken temel hadis kitapları çerçevesinde, karşılaştırma metoduyla ravilerin fıkhî anlayış ve birikiminin, rivayetlerin metnine yansıma durumunu tespit amaçlanmaktadır.Item Fıkhî hadislerin rivâyet değeri bağlamında “Müstehâza hadisi”nin tahric ve tenkidi(Uludağ Üniversitesi, 2009) Kahraman, Hüseyin; Uludağ Üniversitesi/İlahiyat Fakültesi.Abdest, dinî bir temizliktir. Bu temizlik, el-Mâide Suresi 5/6’da emredilmiştir. Bu âyet aynı zamanda abdestin, farzlarına da işâret etmektedir. Ancak bu konu mezhepler arasında ihtilâflıdır. Abdesti bozan şeyler konusunda da ihtilâf vardır. Bu ihtilâflardan biri de, vücudun herhangi bir yerinde kan çıkması ve çıktığı yerin etrafına dağılmasıdır. Diğer üç mezhebin aksine Hanefîler bu durumun abdesti bozduğu kanaatindedir. Hanefîler bu konuda en-Nisâ 4/43 ve el-Mâide 5/6 âyetlerini delil getirmişlerdir. Hanefîler bu konuda çeşitli hadislerden de istidlâlde bulunmuşlardır. Bunların başında, sürekli istihâza kanı gören Fâtıma bnt. Ebî Hubeyş'in yaşadığı bu problemi Hz. Peygamber'e iletmesinin anlatıldığı hadis gelmektedir. Bu makâlede “Müstehâza Hadisi” ismiyle bilinen bu hadisin tahric ve tenkidi üzerinde durulacaktır.Item Fıkhî hadislerin rivâyet değeri bağlamında “vârise vasiyyet olmaz” hadisinin tahrîc ve tenkîdi(Uludağ Üniversitesi, 2000) Kahraman, Hüseyin; Uludağ Üniversitesi/İlahiyat Fakültesi.Bu çalışmada, İslâm mîrâs hukûkunun önemli esaslarından birine dayanak teşkil eden bir hadisin, hadis usulü açısından taşıdığı değeri ortaya koymaya çalışacağız.Item Filistinli muhaddisler (İlk üç asır)(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2019-11-15) Zagga, Mücahit; Kahraman, Hüseyin; Bursa Uludağ Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü/Temel İslam Bilimleri Anabilim Dalı/Hadis Bilim Dalı.Âlimlere göre bir ismin bir şehre nispeti için orada doğmuş olması icap eder. Ancak kişinin herhangi vesileyle bir şehre uğrayıp orada bir süre kalması da nispet için yeterli bulunmuştur. Bu çalışmada âlimlerimizin koymuş oldukları nispet şartları çerçevesinde Filistinli râvîler ele alınmaktadır. Kudüs ve Filistin, kutsiyeti tartışılmaz topraklardır. Medine'de kurulan İslam Devleti sınırlarını genişletmeye başlayınca Filistin ilk hedeflerden biri haline gelmiştir. Filistin seferleri ilk olarak Halife Hz. Ebûbekir (ra) zamanında başlamış ve dönemin önemli komutanlarından Hz. Halid b. Velîd, bu bölgeyi elinde tutan Bizans imparatorluğu karşısında önemli başarılar elde etmiştir. Kudüs ve Filistin toprakları bu dönemde Medine İslam Devleti'ne katılmıştır. Kudüs'ün fethi ve Filistin'in İslâm ile tanışması ise Halife Hz. Ömer (ra) zamanında olmuştur. Fetihten sonra birçok sahâbî Filistin'e yerleşmiştir. Bunlardan en önemlisi 'Ubâde b. es-Sâmit'tir. Bu sahâbîlerden ders alıp hadis nakleden tâbîlerin çok büyük bir kısmının güvenilir râvîler olduğunu söylemek mümkündür. Bunları takip eden üçüncü nesil ise özel olarak doğuştan Filistinli olanlar büyük ölçüde münekkitlerin tenkidine uğramıştır; hatta nerdeyse hepsi yalancı veya çok zayıf olarak değerlendirmişlerdir.Item (Hadis usûlü açısından) el-Hatîb el-Bağdâdî'nin İbnü's-Salâh üzerindeki etkileri(Uludağ Üniversitesi, 1995) Kahraman, Hüseyin; Sönmez, M. Ali; Uludağ Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü/Temel İslam Bilimleri Anabilim Dalı/Hadis Bilim Dalı.Item Hadis usûlünde muhteva gelişimi(Uludağ Üniversitesi, 2010-08-13) Shaba, Tahir; Kahraman, Hüseyin; Uludağ Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü/Temel İslam Bilimleri Anabilim Dalı/Hadis Bilim Dalı.Kur'an'dan sonra İslam dininin ikinci kaynağını oluşturan hadis, İslam âlimleri tarafından büyük ilgi görmüştür. Bunun için alimler, hadisin günümüze kadar sağlam bir şekilde gelmesini sağlamak için ellerinden geldiği çabayı sarf etmişlerdir. Alimlerin bu konuyla ilgili ortaya koydukları malumat ve kaidelerin tümü ?Hadis Usûlü?nü teşkil etmektedir. er-Râmehurmuzî'nin hadis usûlüne dair ilk müstakil eseri telif edene kadar, bu ilim, diğer İslamî ilimlerin usûl kitaplarında karışık halde işleniyordu. Hadis usulü kendi içinde mutekaddimun ve mute'ahhirun dönemi şeklinde ikiye ayrılır. er-Râmehurmuzî, el-Hâkim en-Neysâburi ve el-Hatîb el-Bağdadî mutekaddimûn dönemini temsil ederken, el-Kâdî `İyâd, İbnu's-Salâh ve İbn Hacer de muteahhirun dönemini teşkil ederler. Bu iki farklı dönemde verilen eserlerin, her bir döneme özgün farklılıkları bulunmaktadır. Birinci dönemde yazılan eserlerdeki bilgiler hadis gibi senedleriyle verilirken, ikinci dönemdekiler hadisler dışındaki senedleri düşürülerek verilmiştir. İbnu's-Salâh'ın `Ulûmu'l-Hadis adlı eseriyle zirvesine ulaşan hadis ilmi, daha sonra buna dayanarak telif edilen eserlerle canlılığını koruyabilmiştir.Item Hadis usûlünü nassa dayandırma çabası(Uludağ Üniversitesi, 2001) Kahraman, Hüseyin; Uludağ Üniversitesi/İlahiyat Fakültesi.Hadisçiler, hadis usûlü ile ilgili konuları işlerken o konuyla ilgili örnek hadisler de zikrederler. Bu hadisler yanında zaman zaman, usûl kaidesinin bizzat kendisine işâret eden âyet ve hadisler de nakledilir. Bu tavrıyla müellif, o kaideyi sanki mezkûr âyet veya hadisten çıkardığı veya en azından bunlar tarafından doğrulandığı izlenimini uyandırır. İşte biz bu çalışmamızda, hadisçilerin bu kabilden zikrettiği âyet ve hadislerden bazı örnekler vermek istiyoruz.Item Hadis verileri ışığında namazların kazası meselesi(Uludağ Üniversitesi, 2013-01-03) Yılmazlar, Esma; Kahraman, Hüseyin; Uludağ Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü/Temel İslam Bilimleri Anabilim Dalı/Hadis Bilim Dalı."Hadis Verileri Işığında Namazların Kazası Meselesi" isimli çalışmada genel olarak namazların kazasıyla ilgili rivâyetlerin, hangi durumlarda kılınamamış namazların kaza edilebileceğine delalet ettiği incelenmiştir. Tezin giriş bölümünde; âyet ve hadislerden hareketle namazın tüm dinlerde ihtiva ettiği anlam ve özellikle İslam dinindeki yeri ve önemi yer almaktadır. Ayrıca namazla ilgili terimler olan "Eda, Kaza ve Fâite" gibi terimlerle; bir hükme zemin sağlaması açısından "İbâdet, Taabbudî ve Ta'lîl" gibi kavramlar açıklanmaya çalışılmıştır. Tezin birinci bölümünde, namazın kazasıyla ilgili rivâyetler fiilî ve kavlî olmaları bakımından ikiye ayrılarak sened ve metin itibariyle değerlendirmeleri yapılmış; hadislerin tek bir olaydan mı, birkaç defa meydana gelen olaylardan mı bahsettiği hususu incelenmiştir. İkinci bölümde, klasik fıkıh, fıkıh usûlü ve şerh eserlerinde yer alan namazın kazasıyla ilgili yorumlar, fikirler ve değerlendirmeler 'kazasının olduğunu savunanlar' ve 'kaza edilemeyeceğini savunanlar'ın görüşleri şeklinde tasnif edilerek zikredilmeye çalışılmıştır. Ek olarak nasslara göre namazın önemi ve özel durumlarda kulların namazlarını kolaylaştırması açısından Şari'in gösterdiği yol açıklanmıştır. Sonuç bölümünde, elde edilen bilgiler doğrultusunda bir değerlendirme yapılarak sonuca varılmıştır.Item Hadis-Fıkıh ilişkisi veya mezhep imamlarının otoritesi(Uludağ Üniversitesi, 2017) Kahraman, Hüseyin; Uludağ Üniversitesi/İlahiyat Fakültesi.Mezhep imamlarının ihtilaflarının nedenleri araştırıldığında hadislere yaklaşımın temel sebep olduğu görülecektir. Birçok kitap imamların hadislere yaklaşımım açıklamaya çalışmıştır. Bu kitaplardan biri de Muhammed Avvâme'nin "Eserü'l-Hadisi'ş-Şerîf fi İhtilâfii-Eimmetii-Fukahâ" adlı eseridir. Ancak bu çalışmanın başta isminin muhtevaya uygun olmaması gibi bazı eksikleri bulunmaktadır. Bu nedenle öncelikle başlık ve içeriğin birbiriyle olan ilişkisinden başlamak üzere eserde verilen bazı bilgiler ve yapılan yorumlar farklı açılardan incelenmeye çalışılmıştır. Aynca yazarın, kanaatimizce, eksik bıraktığı veya konu açısından önem arz etmesine rağmen detayına girmeden geçtiği bazı hususlara da işaret edilmiştir.Item Hadislere göre cinsel organa dokunmanın (Messü’l-Ferc) abdeste etkisi(Uludağ Üniversitesi, 2010) Kahraman, Hüseyin; Uludağ Üniversitesi/İlahiyat Fakültesi.Abdest, dinî bir temizliktir. Bu temizlik, el-Mâide Suresi 5/6’da emredilmiştir. Bu âyet aynı zamanda abdestin, farzlarına da işâret etmektedir. Ancak bu konu mezhepler arasında ihtilâflıdır. Abdesti bozan şeyler konusunda da ihtilâf vardır. Bu ihtilâflardan biri de cinsel organa dokunmadır. Bu konuda iki farklı görüş ortaya konmuştur. Makâlede bu görüşler ve dayandıkları deliller üzerinde durulacaktır.Item Hadislere göre karşı cinse dokunmanın abdeste etkisi(Uludağ Üniversitesi, 2010) Kahraman, Hüseyin; Uludağ Üniversitesi/İlahiyat Fakültesi.Abdest, dinî bir temizliktir. Bu temizlik, el-Mâide Suresi 5/6’da emredilmiştir. Bu âyet aynı zamanda abdestin, farzlarına da işâret etmektedir. Ancak bu konu mezhepler arasında ihtilâflıdır. Abdesti bozan şeyler konusunda da ihtilâf vardır. Bu ihtilâflardan biri de karşı cinse dokunmadır. Makâlede bu görüşler ve dayandıkları deliller üzerinde durulacaktır.Item Hadislere göre kusmanın abdeste etkisi(Uludağ Üniversitesi, 2009) Kahraman, Hüseyin; Uludağ Üniversitesi/İlahiyat Fakültesi.Abdest, dinî bir temizliktir. Bu temizlik, el-Mâide Suresi 5/6’da emredilmiştir. Bu âyet aynı zamanda abdestin, farzlarına da işâret etmektedir. Ancak bu konu mezhepler arasında ihtilâflıdır. Abdesti bozan şeyler konusunda da ihtilâf vardır. Bu ihtilâflardan biri de kusmadır. Bu konuda üç farklı görüş ortaya konmuştur. Makâlede bu görüşler ve dayandıkları deliller üzerinde durulacaktır
- «
- 1 (current)
- 2
- 3
- »