Browsing by Author "Koyuncu, Ekrem"
Now showing 1 - 5 of 5
- Results Per Page
- Sort Options
Item Çocuklarda tularemi: Tularemili 15 olgunun klinik, laboratuvar ve tedavi sonuçlarının değerlendirilmesi(Uludağ Üniversitesi, 2013-03-12) Çelebi, Solmaz; Koyuncu, Ekrem; Bozdemir, Şefika Elmas; Çetin, Benhur Şirvan; Hacımustafaoğlu, Kemal; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı/Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Bilim Dalı.Giriş: Tularemi Francisella tularensis’in neden olduğu zoonotik hastalıktır. Bu çalışmanın amacı tularemi tanısı konan 15 çocuk olgunun klinik ve laboratuvar bulgularının değerlendirilmesidir. Gereç ve Yöntem: Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Polikliniğine ateş, boğaz ağrısı ve lenfadenopati (LAP) yakınması ile başvurup mikroaglütinasyon test (MAT) titresi 1/160 ve üstünde olan 15 olgu geriye dönük olarak değerlendirilerek sosyo-demografik özellikleri, hayvan ile temas ve kene ısırığı öyküleri, yakınma süreleri, klinik ve laboratuvar bulguları, tedavileri ve klinik gidişleri incelendi. Bulgular: Olguların yaş ortalaması 11,5±5,1 yıl (3-17) ve %53’ü erkek idi. Olguların %53,3’ü kırsal kesimde yaşıyor ve kuyu suyu kullanıyordu. En sık başvuru yakınmaları olan boyunda şişlik (%93,3), boğaz ağrısı (%66,7) ve ateş yüksekliği (%66,7) idi. Olgularda en sık orofarengeal tularemi (%66,7) saptandı. Cerrahi olarak olguların %27’sinin LAP’si boşaltılırken, %13,3’ünde ise LAP kendi kendine drene olmuştu. Bulgular başladıktan sonraki ortalama başvuru süresi 53±45,3 (5-150) gün bulundu. Başvuru öncesi olguların %60’ında betalaktam grubu antibiyotik alımı vardı. Lenf bezleri süpüre olan 6 olgunun başvuru ortancası 61 (20- 150)gün, diğerlerinin ise 35 (5-75) gün olarak saptandı p<0,05. Laboratuvar incelemelerinde; lökosit sayısı 8558,6±1384,5 (6030-11400)/mm3, CRP düzeyi 5,8±2,9 (1-6,7) mg/dl, ESH 33,1±28,9 (6-103) mm/saat olarak bulundu. MAT titreleri 1/160 ile 1/1280 arasında idi. Yedi (%47) olguya gentamisin, beş olguya (%33) streptomisin, üç olguya (%20) doksisiklin tedavisi uygulandı. Sonuç: Tularemi, kırsal alanda yaşayan ve beta-laktam antibiyotiklere yanıt vermeyen tonsilofarenjit ve servikal LAP’lı olgularda ayırıcı tanıda düşünülmelidir.Item Diyabetik ketoasidozla başvuran çocuk olguların değerlendirilmesi(Uludağ Üniversitesi, 2016-07-02) Koyuncu, Ekrem; Sağlam, Halil; Tarım, Ömer; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı/Endokrinoloji Bilim Dalı.Giriş: Diyabetik ketoasidoz (DKA) insülin eksikliğinin ciddi bir sonucu olup tip 1 diabetes mellituslu (DM) çocuklarda önemli ölçüde mortalite ve morbiditeye neden olan bir durumdur. DKA olgularının geriye dönük olarak değerlendirilmesi; tedaviye yanıtın değerlendirilebilmesi ve komplikasyonların azaltılabilmesi açısından önem taşımaktadır. Gereç ve Yöntem: Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Endokrinoloji Bilim Dalı’nda 01.01.1997-15.11.2012 tarihleri arasında DKA tanısıyla tedavi gören 379 hastaya ait toplam 412 DKA atağı retrospektif olarak incelendi. Başvurudan önce tip 1 DM tanısı olmayanlar yeni tanı tip 1 DM; başvurudan önce tip 1 DM tanısı olanlar ise eski tanı tip 1 DM olarak adlandırıldı. Bulgular: Yeni tanı tip 1 DM grubunda medyan semptom süresi 14 gün olup, en sık görülen semptomlar, sırasıyla poliüri, polidipsi ve kilo kaybı iken; eski tanı tip 1 DM grubunda medyan semptom süresi 2 gün olup en sık görülen semptomlar sırasıyla kusma, poliüri ve polidipsidir. Eski tanı tip 1 DM grubunda en sık DKA nedenleri; insülin dozunun atlanması (%58,6) ve diyete uyamama (%56) olarak bulunmuştur. Toplam 15 yıllık sürede, yeni tanı tip 1 DM grubunda 2 hasta beyin ödemi ve ilişkili komplikasyonlar sonucu kaybedilmiştir. Sonuç: DKA tablosu tip 1 DM’nin en önemli komplikasyonudur ve tip 1 DM ilişkili ölümlerin en önemli sebebidir. Tip 1 DM’de en sık başvuru semptomları olan poliüri, polidipsi ve kilo kaybının tip 1 DM bulguları olabileceği yönünde ebeveynlerin eğitilmesi ile DKA gelişimi azaltılabilir. Ağır DKA’lıların en yüksek oranda görüldüğü 0-5 yaş grubunda tanı ve tedavide özellikle daha dikkatli olunmalıdır.Item Diyabetik ketoasidozla başvuran çocuk olguların değerlendirilmesi(Uludağ Üniversitesi, 2013) Koyuncu, Ekrem; Sağlam, Halil; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı.Diyabetik ketoasidoz (DKA) insülin eksikliğinin ciddi bir sonucu olup tip 1 diabetes mellituslu (DM) çocuklarda önemli ölçüde mortalite ve morbiditeye neden olan bir durumdur. DKA vakalarının geriye dönük olarak değerlendirilmesi; tedaviye yanıtın değerlendirilebilmesi, komplikasyonların azaltılabilmesi, yeni tedavi yaklaşımlarının ortaya konulabilmesi açısından önem taşımaktadır. Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Endokrinoloji Bilim Dalı’nda 01.01.1997-15.11.2012 tarihleri arasında DKA tanısıyla tedavi gören 379 hastaya ait toplam 412 DKA atağı retrospektif olarak incelendi. Başvurudan önce tip 1 DM tanısı olmayanlar yeni tanı tip 1 DM; başvurudan önce tip 1 DM tanısı olanlar ise eski tanı tip 1 DM olarak adlandırıldı. Çalışmamızda, yeni tanı tip 1 DM’li hasta sayısı 296 olup, bunların 147’si (%49,7) erkek, 149’u (%50,3) kızdır. Eski tanı tip 1 DM’li 83 hastaya ait 116 başvuru saptanmıştır. Bu hastaların 54’ü (%65,1) kız, 29’u (%34,9) erkektir. Aynı grupta saptanan 116 atağın 79’u (%68,1) kız, 37’si (%31,9) erkektir. Yeni tanı tip 1 DM grubunda, medyan başvuru yaşı 8,7 yıl iken, eski tanı tip 1 DM grubunda medyan başvuru yaşı 12,1 yıl olarak bulundu. Yeni tanı tip 1 DM grubunda en fazla başvuru sırasıyla Mart, Ocak ve Şubat aylarında olurken, en az başvuru Aralık ayında olmuştur. Eski tanı tip 1 DM grubunda ise en fazla başvuru sırasıyla Ekim ve Nisan aylarında olurken, en az başvuru Aralık ayında olmuştur. Eski tanı tip 1 DM grubunda en sık DKA nedenleri; insülin dozunun atlanması (%58,6) ve diyete uyamama (%56) olarak bulundu. Yeni tanı tip 1 DM grubunda medyan semptom süresi 14 gün olup, en sık görülen semptomlar, sırasıyla poliüri, polidipsi ve kilo kaybı iken; eski tanı tip 1 DM grubunda medyan semptom süresi 2 gün olup en sık görülen semptomlar sırasıyla kusma, poliüri ve polidipsidir. Yeni tanı tip 1 DM grubunda ağır dehidratasyon oranı, eski tanı tip 1 DM grubuna göre daha fazladır. İki grup arasında ketoasidoz dereceleri iii açısından istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık saptanmamıştır. Yeni tanı tip 1 DM grubunda medyan ketoasidozdan çıkış süresi 18 saat, eski tanı tip 1 DM grubunda ise 13 saattir. Her iki grupta da tedavi ve izlem sırasında en sık görülen komplikasyonlar sırasıyla hipokalemi ve hipofosfatemidir. Toplam 15 yıllık sürede, yeni tanı tip 1 DM grubunda 2 hasta beyin ödemi ve ilişkili komplikasyonlar sonucu kaybedilmiştir. Çalışmamızda; yeni tanı ve eski tanı tip 1 DM gruplarında, başvuru özellikleri, laboratuar değerleri, izlem bulguları açısından erkekler ve kızlar arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık saptanmamıştır. Yeni tanı ve eski tanı tip 1 DM gruplarında, en fazla DKA atağı başvurusu 10-15 yaş grubunda gerçekleşmiştir. Yeni tanı tip 1 DM grubunda başvuru sırasındaki glukoz, venöz pH, venöz HCO3 değerleri, diğer yaş gruplarıyla karşılaştırıldığında; ketoasidozun 0-5 yaş grubunda, diğer yaş gruplarına göre daha şiddetli olduğu belirlenmiştir. Çalışmamızın ortaya koyduğu verilerin, DKA’lı olguların başvuru, tedavi ve izlem sürecinde göz önünde bulundurulmasının faydalı olacağı düşünülmüştür.Publication Evaluation of children presenting with diabetic ketoacidosis(Galenos Yayıncılık, 2016-12-01) Koyuncu, Ekrem; Sağlam, Halil; Tarım, Ömer; Koyuncu, Ekrem; SAĞLAM, HALİL; TARIM, ÖMER FARUK; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı/Çocuk Endokrinoloji Bilim Dalı.; 0000-0003-0710-5422; CZY-1453-2022; C-7392-2019; JHM-8761-2023Introduction: Diabetic ketoacidosis (DKA) is a serious result of insulin deficiency and cause serious mortality and morbidity in children with type 1 diabetes mellitus (DM). Retrospective evaluation of DKA cases is of importance in terms of the evaluation of responses to treatment and reducing the complications.Materials and Methods: A total of 412 DKA attacks of 379 patients, who were treated with the diagnosis DKA in Uludag University Faculty of Medicine Department of Child Endocrinology between the dates 01.01.1997 and 15.11.2012, were retrospectively examined. Those who were not diagnosed before applying were named as new diagnosis type 1 DM; and those who were diagnosed with type 1 DM before were named as old type 1 DM.Results: While the median symptom time in new diagnosis type 1 DM group is 14 days and the most frequent symptoms are polyuria, polydipsia and weight loss; and the median symptom time in old diagnosis type 1 DM group is 2 days and the most frequent symptoms are vomiting, polyuria and polydipsia. The most frequent DKA causes in old diagnosis type 1 DM Group are; skipping insulin dose (58.6%) and not following the diet (56%). Within a period of 15 years, 2 ptients in new diagnosis type 1 DM group died due to cerebral edema and related complications.Conclusions: DDKA is the most important complication of type 1 DM and the main reason of type 1 DM related deaths. DKA development can be reduced by training parents on the fact that symptoms like polyuria, polydipsia and weight loss, may be symptoms of type 1 DM. Particular attention shall be paid for younger age group because the most severe DKA is observed between 0-5 years of age.Publication Tularemia in children: Evaluation of clinical, laboratory and treatment outcomes of 15 tularemia cases(Galenos Yayıncılık, 2013-08-01) Çelebi, Solmaz; Koyuncu, Ekrem; Bozdemir, Şefika Elmas; Çetin, Benhur Şirvan; Hacımustafaoğlu, Mustafa Kemal; ÇELEBİ, SOLMAZ; Koyuncu, Ekrem; Bozdemir, Şefika Elmas; Çetin, Benhur Şirvan; HACIMUSTAFAOĞLU, MUSTAFA KEMAL; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı/Çocuk Enfeksiyon Bilim Dalı.; 0000-0002-8470-4907; 0000-0003-4646-660X; H-2691-2017; JHN-1091-2023; CZY-1453-2022; HZV-5920-2023; CTG-5805-2022Introduction: Tularemia is a zoonotic diseases caused by Francisella tularensis. The aim of this study was to evaluate the clinical and laboratory findings of 15 children with the diagnosis of tularemia.Materials and Methods: Fifteen cases admitted with fever, sore throat, lymphadenopathy and a F. tularensis antibody titer of 1/160 and above in the microagglutination test (MAT) were evaluated retrospectively. Their sociodemographic characteristics, contact with animals, history of tick bite, duration of complaints, clinical and laboratory findings, treatments and clinical courses were studied.Results: The mean age of patients was 11.5 +/- 5.1 (3-17) years and 61.3% were male. Fiftythree percent of the patients were living in rural areas, and had contact with contaminated water. Swelling in the neck (93.3%), sore throat (66.7%) and fever (66.7%) were the most frequently observed symptoms. Oropharyngeal tularemia (66.7%) was predominated. In 27% of the patients LAPs were drained surgically, and in 13.3% of cases they were drained by itself. The mean duration between onset of tularemia symptoms and diagnosis was 53 +/- 45.3 (5150) days. Sixty percent of patients were received beta-lactam-antibiotics before admission. It was noted that 6 patients with suppurative lymph nodes were admitted to hospital within median 61 (20-150) days, while others were admitted within median 35 (5-75) days (p< 0.05). Mean leukocyte count was 8558.6 +/- 1384.5 (6030-11400)/mm3, mean CRP was 5.8 +/- 2.9 (1-6.7) mg/dl, and mean ESR was 33.1 +/- 28.9 (6-103) mm/h. MAT showed that titers ranged from 1/160 to 1/1280. Gentamicin was given in seven patients (47%), streptomycin in five patients (33%), and doxycycline in 3 patients (20%).Conclusions: Tularemia should to be taken into account in the differential diagnosis in patients having tonsillopharyngitis and cervical lymphadenopathy without response to beta-lactam antibiotics in rural areas.