Browsing by Author "Kuruoğlu, Fikriye Ecem"
Now showing 1 - 2 of 2
- Results Per Page
- Sort Options
Publication Evaluation of some systemic inflammatory biomarkers in canine malignant mammary tumors [i](Kafkas Univ, Veteriner Fakultesi Dergisi, 2023-09-01) Koca, Davut; Ekici, Zeynep Merve; Özyiğit, Musa Özgür; ÖZYİĞİT, MUSA ÖZGÜR; Nak, Deniz; NAK, DENİZ; Avcı Küpeli, Zehra; Kuruoğlu, Fikriye Ecem; Avcılar, Talha; Gümüş, Oğulcan; Nak, Yavuz; NAK, YAVUZ; Bursa Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi; 0000-0002-6715-8529; 0000-0002-7962-6959; 0000-0001-7034-9644The aim of this study is to investigate whether neutrophil-to-lymphocyte ratio (NLR), lymphocyte-to-monocyte ratio (LMR), platelet-to-lymphocyte ratio (PLR), systemic immune-inflammation index (SII), albumin-to-globulin ratio (AGR), and prognostic nutritional index (PNI) parameters could be used as biomarkers for canine malignant mammary tumors (MMTs), and the changes in these parameters according to different tumor (T), lymph node (N), and metastasis (M) stages (TNM I-II-III, TNM IV, TNM V) and the number of affected mammary glands (single, multiple). Thirty-seven with MMT and 20 healthy dogs were used in this study. Complete blood count and biochemistry analysis were performed in all dogs. Tumor material is removed by tru-cut and sent to the pathology laboratory for diagnosis. NLR, PLR, and SII values increased, and LMR and PNI values decreased in dogs with MMT. Median NLR values increased and median LMR and PNI values decreased as the TNM stage progressed. In dogs with a single MMT, median NLR, and PLR values were found to be lower than in dogs with multiple MMTs, and median LMR, SII, AGR, and PNI values were higher. The present results indicated that NLR, LMR, PLR, SII, and PNI parameters could be used as biomarkers for canine MMT. Also, NLR, LMR, PLR, SII, PNI, and AGR parameters may be valuable biomarkers that reveal the degree of systemic immune response according to different TNM stages and the number of affected mammary glands.Item Köpeklerde lokal ileri evre meme tümörlerinde neoadjuvant kemoterapide kullanılan iki farklı kemoterapi protokolünün etkinliğinin araştırılması(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2022-07-20) Kuruoğlu, Fikriye Ecem; Nak, Deniz; Bursa Uludağ Üniversitesi/Sağlık Bilimleri Enstitüsü/Veteriner Fakültesi/Doğum ve Jinekoloji Anabilim Dalı.; 0000-0002-6715-8529Köpek meme tümörleri dişi köpeklerde görülen en yaygın tümördür. Bu tümörlerde güncel tedavi seçeneği operasyondur. Bu çalışmada; lokal ileri evre meme tümörlü köpeklerde doksorubisin/siklofosfamid kombinasyonu ve paklitaksel'den oluşan iki farklı neoadjuvant kemoterapi protokolünün tedavide klinik etkinliği ve güvenilirliğinin gösterilmesi, neoadjuvant kemoterapi öncesi alınan biyopsi numunelerinde Ki67, HER-2, östrojen ve progesteron biyobelirteçlere dayanarak subtiplerinin belirlenip, bu subtiplerin neoadjuvant kemoterapiye klinik cevabı tahmin etmede prognostik değerinin belirlenmesi ve operasyon sonrası alınan meme dokularında da neaodjuvan kemoterapinin bu biyobelirteçler üzerinde yapmış olduğu değişikliklerin immunohistakimyasal olarak karşılaştırılmalı değerlendirilmesi amaçlandı. Çalışmada 30 adet lokal ileri evre meme tümörlü köpek rastgele iki gruba ayrılarak gruplardan birine neoadjuvant doksorubisin/siklofosfamid kombinasyonu doksorubisin 25-30 mg/m2ve siklofosfamid 100 mg/m2 hesabıyla i.v yavaş enjeksiyon şeklinde 3 hafta ara ile 4 kür şeklinde kullanılırken diğer gruba paklitaksel kemoterapisi 60mg/m2 i.v yavaş enjeksiyon şeklinde haftada 1 kez 12 hafta süre ile uygulandı. Kemoterapiden önce ve kemoterapinin bitiminden 4 hafta sonra alınan tümör dokularında immunohistokimyasal olarak Ki67, HER-2, östrojen ve progesteron biyobelirteçlerinde meydana gelen değişiklikler araştırıldı. Çalışmadaki köpeklerde antrasiklin/siklofosfamid(A/C) kemoterapisi uygulananların 3/15(%20)'si tam cevap, 10/15 (%66,66) 'ı parsiyel cevap, 1/15(%6,66)'si stabil hastalık ve ilerleyen hastalık gösterdiği belirlendi. Paklitaksel kemoterapisi uygulanan köpeklerin de 1/15(%86,66) 'sı parsiyel cevap verirken,1/15(%6,66) 'si tam cevap ve ilerleyen hastalık gözlendiği tespit edildi. Her iki grupta da tedaviye cevap verenlerin oranı tedaviye cevap vermeyenlerin oranına göre istatistiki olarak anlamlı bulundu. Neoadjuvant kemoterapi öncesi alınan biyopsi numunelerinde Ki67, HER-2, östrojen ve progesteron biyobelirteçlerine dayanarak KMT'lerin subtipleri belirlendi. Luminal A tipi meme tümörünün fazlalığı istatistiki olarak anlamlı bulundu. Antrasiklin/Siklofosfamid grubunda triple-negatif subtipinin tam cevap verme yüzdesi diğerlerinden yüksek olarak tespit edildi. Tedavi öncesi ve sonrası biyobelirteçlerdeki değişiklikler istatistiki olarak anlamlı bulunmadı. Sonuç olarak, bu kemoterapi protokollerinin neoadjuvant kullanımının uygulanan doz ve aralıkta etkili, güvenilir ve güncel tedavi yaklaşımına alternatif bir tedavi seçeneği olduğu tespit edildi.