Browsing by Author "Soylu, Arif"
Now showing 1 - 20 of 41
- Results Per Page
- Sort Options
Item Ayva, dut ve zeytin odun çeliklerinin alçak tünel ve açıkta köklendirilmeleri(Uludağ Üniversitesi, 1995) Aydınlı, Nazan; Soylu, Arif; Uludağ Üniversitesi/Fen Bilimleri Enstitüsü/Bahçe Bitkileri Anabilim Dalı.Cydonia vulgaris türüne giren Eşme ayva ve Moru sp. türüne giren Ichınose dut çeşitlerinin, odun, Olea eurctaea türüne giren Gemlik zeytin Çeşidinin odunsu Çelikleri ;IE.-.’in 1993 yılında 0, 2000, 4000 ppm’lik, 1994 yılında ise 0, 2000, 4000 ve 6000 ppm’lik dozlarına 5 saniye süre ile bandırılarak plastik materyalden hazırlanan alçak tünellerde ve açıkta o-luşturulan ünitelere dikilmişlerdir. Dikim ortamlarında bahçe toprağı, yanmış ahır gübresi ve kum karışımı kullanılmıştır. Çelikler köklendirme ortamlarına üstten 1-2 göz toprak yüzeyinde kalacak biçimde dik ve 45°egimli olarak dikilmişlerdir. Çeliklerin köklenmeleri üzerinde uygulamaların Önemli etkileri olmuştur. îlk yılda açıkta yapılan köklendirmelerden ayva ve dut çeliklerinde so.nuÇ alınamamış, zeytin Çeliklerin-, de ise açıktaki köklenme oranları.(%2.5-22) alçak tünele gire (%6-62) önemli ölçüde düşük bulunmuştur. Ayva ve dut Çeliklerinde IBA konsantrasyonu ve dikim şeklinin köklenme oranı ve kök kalitesi üzerine etkisi her iki yılda da önemli olmamış ve köklenme oranı ayva çeliklerinde, %4-12, dut çeliklerinde 1993 yılında %0-8, 1994 yılında %4-18 arasında değişmiştir. Zeytin çeliklerinde en yüksek köklenme oranları, 1993 yılında alçak tünel altındaki, IBA uygulanmış ve eğimli dikilmiş Çeliklerden elde edilmiş (%56-62), 1994 yılında ise, dikim şeklinin önemli etkisi görülmemiş, buna karşılık 4000 ve 6000 ppm dozundaki IBA uygulamaları (%50-69) , kontrol ve 2000 ppm'e göre (%13-19) köklenme oranlarını önemli ölçüde yükseltmiştir. Uygulamaların kök sayılarına ve kök kalitelerine etkileri Çok belirgin olmamış, en yüksek köklenme oranını veren bazı uygulamalar aynı zamanda kök sayısını da arttırmışlardır. Uygulamaların sürgün uzunluğuna etkileri zeytinde dikkat Çekmiş, ancak tu farklılaşmalar pratik açıdan önemli bulunmamıştır.Item Bazı fertil ve steril kestane çeşitlerinin polen ve anter yapıları üzerinde araştırmalar(Uludağ Üniversitesi, 2005-07-19) Mert, Cevriye; Soylu, Arif; Uludağ Üniversitesi/Fen Bilimleri Enstitüsü/Bahçe Bitkileri Anabilim Dalı.Bu çalışma, 2002-2004 yıllan arasında Uludağ Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Bahçe Bitkileri Bölümü Laboratuarında, Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Histoloji Bölümüne ait Geçirimli Elektron Mikroskop (TEM) Laboratuarında ve Osmangazi Üniversitesine ait Taramalı Elektron Mikroskop (SEM) Laboratuarında yürütülmüştür. Fertil olan Firdola (62309), Karamehmet (62304), Sarıaşlama (51111), Hacıömer (52214) ve erkek kısır olan Osmanoğlu (51101), Vakit Kestanesi (52112) çeşitlerinde çalışılmış ve çeşitlerin erkek çiçek yapıları, başçık ve çiçek tozlarının yüzeysel yapıları, boyutları, şekilleri ve anatomileri ayrıntılı olarak incelenmiş ve aralarındaki farklılıklar belirlenmiştir. Araştırmadan aşağıdaki sonuçlar elde edilmiştir. Çalışmada yer alan çeşitlere ait püsküllerde bulunan kümelerdeki erkek çiçek sayısı 6-7; çiçekteki ortalama erkek organ (stamen) sayısı 9.50-11.95 olarak saptanmış, Osmanoğlu (51101) çeşidinde, bu sayı 2.60 olarak bulunmuştur. İncelenen fertil ve kısır kestane çeşitlerinde erkek organ (stamen) yapıları bakımından önemli farklılıklar bulunmuştur. Firdola (62309) ve Karamehmet (62304) çeşitlerinde sapçıklar uzun olup belirgin bir çiçeklenme gösterirler, Sarıaşlama (51111) çeşidinde orta uzunlukta olup, başçıklar tepallerin kısmen dışına çıkmaktadır. Hacıömer (52214) çeşidinde ise erkek organların boyu, tepal boyu kadar olabilmektedir. Osmanoğlu (51 101 ) çeşidinde sapçıklar kısadır yada sapçıklar uzun olup çiçek örtüsü içerisinde kıvrılmış durumdadır. Vakit Kestanesi (52112) çeşidinde sapçıklar çok kısadır, başçıklar çiçek örtüsünün dip kısmında bulunmaktadır. Firdola (62309), Karamehmet (62304), Sarıaşlama (51111) ve Hacıömer (52214) çeşitlerinin çiçekleri normal yapılı erkek organlara sahiptir. Osmanoğlu (51101) ve Vakit Kestanesi (52112) çeşitlerinin çiçekleri içerisinde anormal yapılı erkek organlar bulunmakta ve bu anormallikler her iki çeşitte farklı şekilde olmaktadır. Osmanoğlu (51101) çeşidinde çiçeklerin bir kısmının içinin boş olduğu (%36) ve erkek organ oluşumunun olmadığı tespit edilmiştir. Bir kısmında da sadece sapçıklar mevcuttur, başçıklar yoktur (%24.42) ya da102 gelişimini tamamlayamamış başçıklar (%64.54) bulunmaktadır. Çiçekler içerisinde anormal yapılı erkek organlarla birlikte, az sayıda (%11.05) çiçek tozlarını içeren normal yapılı erkek organlar da görülmüştür. Vakit Kestanesi (52112) çeşidinin erkek organları çok kısa sapçık ve küçük başçıklara sahiptir. Başçıkların çoğu normal görünümlüdür, bazıları ise büzüşmüş ve soluk renklidir. Başçıkların büyük bir kısmı içsel gelişimini tamamlayamamıştır ve başçık bölmelerinin iç kısmı farklılaşmamış doku kitlesinden oluşmaktadır. Çok az başçığın (%2.64) çiçek tozu içerdiği saptanmıştır. Çeşitler arasında üç farklı başçık yüzey yapısı tespit edilmiştir. Fert i I çeşitlerin aynı başçık yüzey yapısına, kısır çeşitlerin ise hem fertil çeşitlerin yüzey yapısından ve hem de birbirlerinden farklı başçık yüzey yapılarına sahip olduğu saptanmıştır. Firdola (62309), Karamehmet (62304), Sarıaşlama (51111) ve Hacıömer (52214) çeşitlerinin başçık yüzey yapısı çokgen şekilli kabarık epiderma hücrelerinden meydana gelmektedir. Osmanoğlu (51101) çeşidinde, epiderma hücreleri daha ince, uzun olmakla birlikte hücrelerin üzeri ipliksi yapıdadır. Vakit Kestanesi (52112) çeşidi tamamen farklı bir yüzey yapısına sahiptir ve epiderma hücrelerinin iç kısmı çukur, kenar kısımları kabarık durumda olup ağ şeklinde bir görünümdedir. Başçık boyutlarında önemli farklılıklar bulunmaktadır. Başçık enine uzunluk değeri Hacıömer (52214) (443.0 um), boyuna uzunluk değeri Firdola (62309) (464.6 um) çeşitlerinde en yüksek, Vakit Kestanesi (52112) çeşidinde ise en (208.8 um), boy (164.5 um) değerleri en düşük olarak tespit edilmiştir. Vakit Kestanesi (52112) çeşidinin başçıklarının, diğer çeşitlerle kıyaslandığında önemli derecede küçük olduğu saptanmıştır. Firdola (62309), Karamehmet (62304) Sarıaşlama (51111) ve Osmanoğlu (51101) çeşitlerinin başçıkları yuvarlağa yakın boyuna elips, Hacıömer (52214), Vakit Kestanesi (52112) çeşitlerinin başçıklarının ise yuvarlağa yakın hafif enine elips şeklinde olduğu bulunmuştur. Sarıaşlama (51111) ve Hacıömer (52214) çeşitlerinin daha bir örnek başçık yapılarına sahip olduğu (cv=7.98-8.13; 5.41-7.54), özellikle Vakit Kestanesi'nde (52112) (cv=1 3.41 -17.20) bir örnekliğin az olduğu tespit edilmiştir.103 Bir başçığa düşen ortalama çiçek tozu sayısı 120-5200 adet arasında değişmiş, bu bakımdan fertil ve kısır kestane çeşitleri arasında istatistiki açıdan önemli bir farklılık tespit edilmiştir. Fertiliteden kısırlığa doğru çiçek tozu sayısının azaldığı görülmüş, kısır çeşitlerde çiçek tozu sayısı çok düşük olarak saptanmış ve kısır çeşitler, fertil çeşitlerin ürettiği çiçek tozu sayısının ancak % 2.31 -4.81 'ini üretmiştir. Çiçek tozu yüzey yapısı, açıklık tipi ve sayısı bakımından fertil ve erkek kısır kestane çeşitleri arasında belirgin bir farklılık tespit edilmemiştir. Tüm çeşitlerde üç açıklık (apertür) bölgesi bulunmaktadır. Açıklıklar, hem kolpi, hemde porları içerdiği için kolporat tiptedir ve bunlar çiçek tozu üzerinde eşit aralıklarla dizilmiş durumdadırlar. Kolpiler hemen hemen çiçek tozu uzunluğu kadar olmaktadırlar. Çiçek tozları, belirgin olmayan ağsı bir yüzey yapısına sahiptir. Çiçek tozu boyutları ve şekli bakımından çeşitler arasında farklılıklar saptanmıştır. Fertiliteden erkek kısırlığa doğru çiçek tozu boy değerlerinde belirgin bir azalma görülmüş, Karamehmet (62304) ve Firdola (62309) çeşitlerinde çiçek tozu boy değerleri en yüksek (21.09, 21.30 um), Vakit Kestanesi (52112) çeşidinde (13.33 um) en düşük bulunmuştur. En değerleri ise Osmanoğlu (51101) (11.78 um) ve Vakit Kestanesi (10.67 um) çeşidinde en yüksek Hacıömer (52214) (8.72 um) çeşidinde en düşük olarak tespit edilmiştir. Çiçek tozu şekil indeksi bakımından çeşitler arasında farklılıklar görülmüş ve üç farklı çiçek tozu şekli tespit edilmiştir. Boy/en değerlerine göre Firdola (62309) (2.07), Karamehmet (62304) (2.01) çeşitlerinin perprolate, Sarıaşlama (51111) (1.91), Hacıömer (52214) (1.99) çeşitlerinin prolate, Osmanoğlu (51 1 01 ) (1.25), Vakit Kestanesi (521 12) (1.25) çeşitlerinin subprolate çiçek tozu şekline sahip olduğu belirlenmiştir. Kısır çeşitler bu bakımdan belirgin farklı bir şekil göstermişlerdir. Çiçek tozu ince yapısı geçirimli elektron mikroskopta incelenmiş ve tüm çeşitlerin, çiçek tozlarının sitoplazma, vakuoller, vejetatif ve generatif çekirdeklerle birlikte çiçek tozu çeperine sahip olduğu görülmüştür. Çiçek tozu çeperi, iç çeper (intin) ve dış çeper (ekzin) tabakalarından meydana gelmektedir. Dış çeper, nekzin ve sekzin tabakalarından oluşmaktadır. Sekzin104 tabakasında düzensiz çubuklar (bakula) ve tektum bulunmaktadır. Çiçek tozunun dış çeper yapısı tectatae'dir. Tektumlar kesintisizdir ve tektum üzerinde düzensiz hafif kabarıklıklar mevcuttur. İç çeper değişken kalınlıktadır. Açıklık bölgelerine (apertür) doğru dış çeper tabakası incelmekte, iç çeper tabakası ise kalınlaşmaktadır. Çeşitlere ait çiçek tozlarının; iç, dış ve toplam çeper kalınlıkları belirlenmiştir. İç çeper kalınlığı Hacıömer (52214) çeşidinde (153.15 nm), en yüksek, Sarıaşlama (51111) (86.22 nm) ve Osmanoğlu (51101) (83.24 nm) çeşitlerinde en düşük olarak bulunmuştur. Dış çeper kalınlığı, Firdola (62309) çeşidinde (520.07 nm) en yüksek, Osmanoğlu (51101) (432.76 nm) çeşidinde ise en düşük olarak saptanmıştır. Toplam çeper kalınlığı (iç+dış çeper) bakımından en kalın çeper Firdola (62309) (651.56 nm), en ince çeper Osmanoğlu (51101) (516.00 nm) çeşidinde tespit edilmiştir. Bu bakımdan fertil ve kısır çeşitler arasında belirleyici bir farklılık görülmemiştir. Firdola (62309), Karamehmet (62304), Sarıaşlama (51111) ve Hacıömer (52214) çeşitlerinin çiçek tozlarının, yapay ortamdaki çimlenme oranlarının önemli derecede olduğu saptanmıştır. Çiçek tozu çimlenme oranı, Firdola % 58.7-67.7, Karamehmet % 66.0-78.0, Hacıömer %39.3-46.0 ve Sarıaşlama (51 1 1 1 ) çeşidinde % 1 1.0-14.3 olduğu tespit edilmiştir. Başçıklarda içi boş çiçek tozu tanelerinin meydana geldiği görülmüş, bunların, oluşum oranlan çeşitlere göre farklılık göstermiştir. İçi boş çiçek tozu oranının, Sarıaşlama (51 1 1 1) çeşidinde en yüksek (%32), Karamehmet (62304) (%3) ve Firdola (62309) (%5) çeşitlerinde en düşük olduğu bulunmuştur. Çimlendirme denemeleri yapılan çeşitlerde, çiçek tozu çimlenme oranı ile içi dolu çiçek tozu oranı arasında pozitif yönde önemli bir ilişki tespit edilmiştir (r= 0.898**). Nitekim, içi dolu çiçek tozu oranı yükseldikçe çiçek tozu çimlenme oranında artış saptanmıştır.Item Bazı hibrit kestane anaçları ile önemli çeşitlerimizin anaç-kalem uyuşmaları üzerine anatomik araştırmalar(Uludağ Üniversitesi, 1998-12-04) Ufuk, Sabahattin; Soylu, Arif; Uludağ Üniversitesi/Fen Bilimleri Enstitüsü/Bahçe Bitkileri Anabilim Dalı.Bu çalışma 1995 -1998 Yıllan arasında Uludağ Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü ile Yalova Atatürk Bahçe Kültürleri Merkez Araştırma Enstitüsü'nün arazi ve laboratuarlarında, Kestane Mürekkep Hastalığı {Phytophthora cambivoraym dayanıklı Maraval CA 74 ve Marıgoule CA 15 (C. sativa x C. crenata ) anaçlarının önemli kestane çeşitlerimizden 51101 Osmanoğlu, 51111 Sarıaşlama, 521 12 Vakit kestanesi ve 61316 Dursun kestanesi (C. sativa Mili.) çeşitleriyle aşı uyuşma durumlarım tesbit etmek amacıyla yapılmıştır. Denemeye alman aşı kombinasyonlarının aşı yerlerinde aşılamadan 2, 6, 12 ve 16 ay sonra yapılan mikroskobik ve makroskobik incelemelerinde, aşı yerlerinin anatomik yapısı, aşı sürgünlerinin gelişimi ile kalem ve anaçta nişasta birikim durumları incelenmiştir. Aşı yerlerindeki anatomik yapı özellikleri incelendiğinde, 6 ay sonraki örneklerde yeni kambiyum, ksilem ve floem dokularının oluştuğu, ancak aşı elemanlarının bu dokuları arasındaki devamlılığın 12 ay sonraki örneklerde tamamlanmış olduğu tesbit edilmiştir. Aşı gözlerinden genellikle kuvvetli bir aşı sürgünü gelişmesi olmuştur. Aşılamadan 16 ay sonraki örneklerin aşı kaynaşma yerlerinde kambiyum, floem ve ksilem dokularının devamlı ve iyi bir şekilde oluştuğu, anaç ve kalem dokularının IKI eriyiği ile boyandıklarında aralarında renk yönünden bir farklılığın meydana gelmediği gözlenmiştir. Yapılan inceleme ve gözlemler sonucunda denemeye alınan hibrit kestane anaçları ile yerli kültür çeşitlerimiz arasında iyi bir aşı uyuşmasının olduğu kanısına varılmıştır.Item Bazı kızılcık (Cornus mas L.) çeşitlerinin döllenme biyolojisi üzerinde araştırmalar(Uludağ Üniversitesi, 2006) Mert, Cevriye; Soylu, Arif; Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi/Bahçe Bitkileri Bölümü.Bu çalışmada, Bursa koşullarında yetiştiriciliği yapılan Değirmendere, Erkenci Değirmendere, Yuvarlak Bardak, İri Bardak ve Uzun Memeli kızılcık yerel çeşitlerinde; kendilemenin ve serbest tozlanmanın meyve tutumuna etkisi araştırılmıştır. Ayrıca bu çeşitlerde in vitro koşullarında çiçek tozu canlılık ve çimlenme testleri yapılmıştır. Çeşitlerin çiçek tozu canlılık değerleri (% 56.02-75.01) genellikle yüksek bulunmuş, çimlenme düzeyi ise % 2.36-34.36 değerleri arasında değişim göstermiştir. Tüm çeşitlerde % 15 sakkaroz konsantrasyonundan en iyi çimlenme (% 13.85-34.36) oranı elde edilmiştir. Çeşitlerin serbest tozlanma koşullarındaki meyve tutma oranları % 11.50-13.93 ve kendilemelerdeki meyve tutma oranları ise % 1.0-5.73 arasında değişmiştir. Ancak, çiçek tozu borularının dişicik borusu içindeki gelişimleri, kendileme ve serbest tozlaşma koşullarında belirgin bir farklılık göstermemiş, diğer meyve türlerinde dişicik borusunda görülen tipik uyuşmazlık belirtilerine rastlanmamıştır. Elde edilen sonuçlar, incelenen kızılcık çeşitlerinden yüksek düzeyde ürün elde edebilmek için yabancı tozlaşmanın gerekliliğini ortaya koymaktadır.Item Bazı klonal elma anaçlarının mikro çoğaltımı(Uludağ Üniversitesi, 2004) Öztürk, Özgür; Soylu, Arif; Uludağ Üniversitesi/Fen Bilimleri Enstitüsü/Bahçe Bitkileri Anabilim Dalı.Yapılan bu çalışmada M 9 ve MM 106 klonal elma anaçlarının meristem kültürü yöntemi ile çoğaltılması amaçlanmıştır. Mayıs, Haziran, Temmuz, Ağustos aylarında alman sürgün uçları, yüzey sterilizasyonuna tabi tutulmuş ve yaklaşık olarak 0.5 mm büyüklüğündeki meristemler izole edilerek meristem geliştirme ortamına dikilmiştir. Meristem geliştirme ortamında M 9 ve MM 106 için Murashıge and Skog (1962), makro, mikro elementleri ve vitaminleri, 0.1, 0.5, 1 mg/1 BAP, 0.1 mg/1 IBA ve 0.1 mg/1 GA3 kullanılmıştır. Ayrıca meristem geliştirme ortamında Sigma Gum agar ve Difco Bacto Agar olmak üzere iki farklı agar kullanılmış ve Sigma Gum ağarın gerek ortam katılığını sağlaması gerekse ortamın saydamlığım sağlaması açısından daha etkili olduğu ve bu ortamda meristemlerin daha iyi geliştiği tesbit edilmiştir. En iyi BAP dozunun 0.5 mg/1 olduğu ve meristemlerin en iyi geliştiği ayın Haziran olduğu belirlenmiştir. Birinci yıl Haziran ayında kurulan ve M9 ve MM 106 elma anaçlarından alman sürgün uçlarından izole edilen meristemlerde sürme oranları MM106 için (%84) ve M9 için (%68.3) bulunmuştur. Denemenin ikinci yılında ise Haziran ayında alman meristemlerin sürme oranlan MM106 için (%85.7), M9için ise (%70) olarak saptanmıştır Meristemler gelişme ortamına dikildikten 6-7 hafta sonra kardeşlenme ortamına (alt kültüre) alınmaya başlanmıştır. Sürgün çoğaltma aşamasında M 9 ve MM 106 için lmg BAP, 0.5 ve 1 mg/ İt IBA; 0.1mg/lt GA3 içeren MS ortamı kullanılmıştır. Kardeşlenme ortamında birinci yıl kardeşlenme katsayıları M9 için 1.5 ile 3.2 arasında değişmiş en yüksek kardeşlenme katsayısı ise (3.2) Haziran ayında kurulan denemelerden elde edilen bitkiciklerin ikinci alt kültürlerinde görülmüştür. MM 106 için ise kardeşlenme katsayıları 1.8 ile 4.2 arasında değişmiş en yüksek kardeşlenme katsayısı ise (4.2) Haziran ayında kurulan denemelerden elde edilen bitkiciklerin ikinci alt kültürlerinde olduğu tesbit edilmiştir. İkinci yıl kardeşlenme katsayıları M9 için 1.5 ile 3.4 arasında değişmiş en yüksek kardeşlenme katsayısı ise (3.4) Haziran ayında kurulan denemelerden elde edilen bitkiciklerin ikinci alt kültürlerinde görülmüştür. MM 106 için ise kardeşlenme katsayıları 1.8 ile 3.2 arasında değişmiş en yüksek kardeşlenme katsayısı ise (4.2) Haziran ayında kurulan denemelerden elde edilen bitkiciklerin ikinci alt kültürlerinde olduğu tesbit edilmiştir.11 Ayrıca kardeşlenme ortamında vitirifikasyonu önlemek için ortamdaki agar miktarı 7- 7.5 ve 8.0 g/İt olarak ayarlanmıştır. Kullanılan ağarların miktarlarının artmasına paralel olarak bitkiciklerin gelişim ve kardeşlenme hızlan yavaşlamıştır. M 9 'da vitrifikasyon görülmez iken MM 106 'da nadiren de olsa vitrifîye olmuş bitkicikler görülmüştür. Yapılan köklendirme çalışmalarında ise lA MS ortamına IBA'nm üç farklı dozu kullanılmış ve MM 106 için (%100) köklenme ile 0.5mg/lt IB A içeren ortam en iyi sonucu vermiştir. Denemenin ikinci yılında ise köklendirme ortamına aktarılan bitkiciklerde enfeksiyon nedeniyle sonuç alınamamıştır.Item Bazı önemli şeftali çeşitlerinde değişik terbiye şekilleri ve kimyasal madde uygulamalarının verime yatma, gelişme kuvveti ve meyvelerin bazı kalite özellikleri üzerine etkileri(Uludağ Üniversitesi, 1995-12-18) Şahin, Tülay; Soylu, Arif; Uludağ Üniversitesi/Fen Bilimleri Enstitüsü/Bahçe Bitkileri Anadbilim Dalı.Çeşitlerin gelişme kuvvetine bağlı olarak gövde çapı, ağaç boyu, taç genişliği ve sürgün uzunluğu değerleri Rio - Oso - Gem ve Redhaven çeşitlerinde yüksek, Early Red çeşitinde ise daha düşük bulunmuştur. Gövde çapı, boy, sürgün uzunluğu değerleri ilk iki çeşitte goble terbiye şeklinde daha yüksek, Early Red çeşitinde ise her iki terbiye şeklinde birbirine yakın ve daha düşük olarak belirlenmiştir. Paclobutrazol uygulamaları büyüme parametrelerini kısmen veya önemli derecede azaltmış, Early Red ve Redhaven çeşitlerinde Rio - Oso - Gem çeşitine göre daha etkili bulunmuştur. Ağaçların gelişmelerini tüm çeşitlerde 3 x 250 ppm ve 4 x 250 ppm’lik uygulamalar kontrole göre kısmen veya önemli derecede azaltmış, bu dozların etkileri 1994 yılında daha belirgin olmuştur. Genellikle en yüksek budama artığı değerlerini goble terbiye şekli vermiştir. Her iki terbiye şeklinde 4 x 250 ppm uygulaması budama artığı değerini kısmen veya önemli derecede azaltmıştır. Birim sürgün uzunluğuna (adet/50 cm) düşen çiçek tomurcuğu sayısı ve birim gövde kesit alanına düşen verim miktarı bakımından doruk dallı şeklin goble şekline göre kısmen veya önemli derecede daha yüksek değerler verdiği belirlenmiştir. Redhaven ve Early Red çeşitlerinin deneme koşullarında Rio - Oso -Gem’e göre daha verimli olduğu, paclobutrazol uygulamalarının çiçek tomurcuğu sayısı ve verim miktarı üzerine önemli etkiler yaptığı saptanmış, paclobutrazol doz artışına paralel olarak gövde kesit alanına düşen verimde de bir artış görülmüştür. Tüm çeşitlerde en yüksek değerleri 3 x 250 ppm ve 4 x 250 ppm’lik uygulamalar vermiştir. Goble terbiye şekli ortalama meyve ağırlığım tüm çeşitlerde kısmen veya önemli derecede arttırmış, paclobutrazol uygulamaları bakımından 4 x 250 ppm’lik doz en iyi sonucu vermiş, meyve büyüklüğü de bu dozda kısmen artmıştır. Daha -ii- iri meyve veren uygulamalardaki et / çekirdek oranı daha yüksek olmuştur. Early Red ve Rio - Oso - Gem çeşitlerinde SEKM miktarı goble şeklinde, Redhaven çeşidinde ise SEKM miktarı ve pH değerleri doruk dallı şekilde, asillik ise goble şeklinde kısmen veya önemli derecede artmıştır. Özellikle, 4 x 250 ppm paclobutrazol uygulaması SEKM miktarım tüm çeşitlerde 1994 yılında önemli derecede azaltmış, toplam şeker miktarını ise Rio - Oso - Gem çeşitinde önemli derecede, diğer iki çeşitte kısmen azaltmıştır. Paclobutrazol uygulamaları meyve eti sertliğini Redhaven çeşitinde önemli derecede etkilememiş, Rio - Oso - Gem çeşitinde ise özellikle 3 x 250 ppm ve 4 x 250 ppm uygulamaları sertliği kısmen ve önemli derecede arttırmıştır. Uygulamalar, çeşitlerin çiçeklenme zamanlarım belirgin olarak etkilememiş, yaprak dökümü de üç çeşitte kontrole göre sadece 4 x 250 ppm’lik uygulama ile 1994 yılında daha geç olmuştur. Yaprak analizleri sonuçlarına göre yaprak dokularındaki makro elementlerden Ca, K, N düzeyi özellikle 4 x 250 ppm uygulaması ile çeşitlere göre kısmen azalmış veya artmıştır. Mikro besin elementlerinden Fe, Mn kapsamı da özellikle yüksek dozlarda kısmen azalmıştır.Item Bazı şeftali çeşitlerinde meyve seyreltme derecesinin verimlilik ve meyve kalitesi üzerine etkileri(Uludağ Üniversitesi, 1999) Ertürk, Ümran; Soylu, Arif; Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi/Bahçe Bitkileri Bölümü.Bu araştırma 1994-1996 yılları arasında, Bursa yöresinin bazı önemli şeftali çeşitlerinde farklı derecelerdeki seyreltme uygulamalarının verim ve meyvelerin kalite özelliklerine etkilerini saptamak amacıyla yapılmıştır. Çalışmadan elde edilen sonuçlara göre, meyve ağırlığı seyreltmeye bağlı olarak değişmiştir. Dixired, Redhaven ve J.H.Hale çeşitlerinde ürün yükü arttıkça meyve ağırlığı kısmi bir azalma eğilimi göstermiş sürgünde 4 ve 5 meyve bırakılan uygulamalar, diğer uygulamalara göre daha düşük değerler vermiştir. Daha büyük meyve veren seyreltme uygulamalarındaki Et/Çekirdek oranı genellikle daha yüksek bulunmuştur. Seyreltme derecesine bağlı olarak meyvelerin sertlik, SEKM, pH, asit, toplam ve invert şeker değerlerinde belirgin ve kararlı bir değişim saptanmamıştır. Ağaç başına ve gövde kesit alanını düşen verim bağlamından en yüksek değerleri sürgün başına daha fazla meyve bırakılan uygulamalar genellikle de 4 ve 5 meyveli uygulamalar vermiştir. Sürgün boylan uygulamalara göre belirgin bir değişim göstermemişdir. Birim uzunluğa düşen sürgün sayısı, ürün artışına paralel olarak kısmen veya önemli derecede azalmıştır.Item Bazı şeftali çeşitlerinde meyve seyreltme sıklığının çiçek tomurcuklarının gelişimi, verimlilik ve meyve kalitesi üzerine etkileri(Uludağ Üniversitesi, 1998-03-23) Ertürk, Ümran; Soylu, Arif; Uludağ Üniversitesi/Fen Bilimleri Enstitüsü/Bahçe Bitkileri Anabilim Dalı.Bu araştırma 1994-1996 yıllanrı arasında, Bursa yöresinin bazı önemli şeftali çeşitlerinde farklı derecelerdeki seyreltme uygulamalarının verim, meyvelerin kalite özellikleri, çiçek tomurcuğu oluşumu ve tomurcukların içsel gelişimi üzerine etkilerini saptamak amacıyla yapılmış ve aşağıdaki sonuçlar elde edilmiştir. Meyve ağırlığı ve büyüklüğü seyreltmeye bağlı olarak değişmiş, Dixired, Redhaven ve J.H.Hale çeşitlerinde ürün yükü arttıkça, kısmi bir azalma eğilimi göstermiş, genellikle 4 ve 5 meyveli uygulamalar diğer uygulamalara göre daha düşük değerler vermiş, Early Red çeşidinde ise bazı uygulamalarda pozitif yönde bir değişim görülmüştür. Genellikle daha büyük meyve veren seyreltme uygulamalarındaki et/çekirdek oranı daha yüksek bulunmuş, özellikle yıllara göre değişmekle birlikte bu durum Redhaven ve J.H.Hale çeşitlerinde belirgin ve bazen önemli olmuştur. SEKM miktarı seyreltmeye bağlı olmakla birlikte genellikle 2 meyveli uygulamalar en yüksek değerleri vermiştir. pH değerleri, bazı yıl ve çeşitlerde ürün yükü arttıkça, kısmen yükselme eğilimi göstermiş ancak bu eğilim önemli ve tüm çeşitlerde kararlı olmamıştır. Ürün yükü arttıkça çeşitlerin asıtlık değerlerinde de bazen kısmi bir artış olmuştur. Meyve eti sertliği değerleri uygulamalara göre istikrarlı bir değişim göstermemiştir. Toplam şeker ve buna paralel olarak da invert şeker miktarlarında uygulamalara bağlı olarak belirgin farklılıklar saptanmamıştır. Gövde kesit alanına düşen verimde en yüksek değerleri daha fazla meyve bırakılan uygulamalar, genellikle de 4 ve 5 meyveli uygulamalar vermiştir. Meyve ağırlığı ile verim değerleri arasında 8 yaşlı ağaçlarda negatif yönde, 6 yaşlı ağaçlarda ise Early Red çeşidinde goble şeklinde daha belirgin olarak pozitif yönde bir ilişki bulunmuştur. Sürgün boylarındaki değişim, uygulamalara göre belirgin bir azalma eğilimi göstermemiş, ancak 5 meyveli uygulamalar diğer uygulamalara göre daha düşük değerler vermiştir. Birim uzunluktaki sürgün sayısı, ürün artışına paralel olarak azalmıştır. Çiçek tomurcuğu sayısı, dallarda bırakılan meyve sayısı arttıkça azalma eğilimi göstermiş ancak bu durum Early Red çeşidinde belirgin olmamıştır. Tomurcukların içsel gelişiminde seyreltmeye bağlı olarak dikkat çeken bir farklılık gözlenmemiştir.Item Bursa Kestel yöresinde üretilen bazı meyve fidanlarının büyüme ve dallanma özellikleri(Uludağ Üniversitesi, 1991) Soylu, Arif; Başyiğit, Hayriye; Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi/Bahçe Bitkiler Bölümü.Bu araştırmada Kestel yöresinde üretilen elma, armut, ayva, kiraz, şeftali, erik gibi meyve türlerinin bazı çeşitlerinde fidanların gelişme kuvveti, üniformiteleri, yan dal oluşturma durumları ve dal açılan incelenmiş, ayrıca fidan üreticisinin şekil verme yönünden uyguladığı teknik işlemler gözden geçirilmiştir. Fidanların boy ve çap yönünden gelişme kuvveti genellikle yeterli düzeyde olup, bu bakımdan tür ve çeşitlere göre farklı değerler saptanmıştır. Fidanlardaki dallanma şekli aslında bir tür ve çeşit özelliği olarak bazılarında dar açı/ı ve dik, diğer bazılarında ise geniş açılıdır. Gerek birinci yaşında büyümekte olan ve gerekse satılmayıp ikinci mevsimde büyümeye bırakılmış bazı meyve fidanlarında tepe vurma ve taçlandırma pazar isteklerine uygun olarak yüksekten (yaklaşık 1.10 m) yapılmaktadır. Bu fidanların alt bölümlerindeki sürgünler, büyümenin başlangıcında koparıldığında, dallar hemen hemen tepe kısmında ve genellikle dik bir açıyla oluşmaktadır.Item Bursa yöresinde yetiştirilen bazı önemli şeftali çeşitlerinde kimyasal yöntemlerle seyreltme üzerine araştırmalar(Uludağ Üniversitesi, 1992-09-16) Koç, Veli; Soylu, Arif; Uludağ Üniversitesi/Fen Bilimleri Enstitüsü/Bahçe Bitkileri Anabilim Dalı.Bu araştırma, 1992 yılında U.Ü.Ziraat Fakültesi Bahçe Bitki™ leri Bölümü’ne ait Araştırma ve Uygulama Bahçesi ve Bursa Ziraat Meslek Lisesi Bahçesi’nde yapılmıştır. Cardinal, Redhaven ve J.H. Hale çeşitlerinde meyve seyreltmesi amacıyla Ethrel (50, 100 ve 150 ppm), Sevin (400, 800 ve 1200 ppm) ve NAA (50, 75 ve 100 ppm) meyve ağırlığının 2.0 g dolayında olduğu dönemde uygulanmıştır. Araştırmamızdan elde ettiğimiz sonuçlar aşağıdaki gibi özetlenebilir. Genel döküm oranları dikkate alındığında, Cardinal çeşidinde 150 ppm (7. 85.86), 100 ppm (X 85.57) ve 50 ppm (7. 85.04) Ethrel, 400 ppm (X 84.44) ve 1200 ppm (X 82.86) Sevin? Redhaven çeşidinde 150 ppm (X 63.29) ve 100 ppm (X. 62.31) Ethrel, 1200 ppm (X 45.19) • ve 400 ppm (7. 39.57) Sevin, 100 ppm (X 53.77) ve 50 ppm (X 35.71) NAA? J.H.'Hale çeşidinde 150 ppm (X 88.73), 100 ppm (X 81.07) ve 50 ppm (7. 75.74) Ethrel, 400 ppm (X 58.31) ve 800 ppm (X 56.79) Sevin, 50 ppm (X 52.63) ve 100 ppm (X 50.45) NAA uygulamaları en iyi sonuçları vermiş ve kontrol değerlerine göre Cardinal çeşidinde X 0.8-3.5, Redhaven çeşidinde 7. 10.0-21.5, J.H.Hale çeşidinde X 0.4-23.6 daha yüksek seyreltme yapmışlardır. Bu .değerler özellikle son iki çeşitte kısmen veya Önemli derecede yüksek bulunmuş, Cardinal çeşidinde ise zayı-F bir etki görülmüştür» Sürgünler üzerindeki meyve sayısı dağılımı açısından üzerinde 2, 3, 4 meyve bulunduran sürgünlerin toplamı dikkate alındığında Cardinal çeşidinde 50 ppm (14 adet), 100 ppm (9 adet) ve 150 ppm (10 adet) Ethrel, 800 ppm Sevin (13 adet)? Redhaven çeşidinde 100 ppm (17 adet), 150 ppm (16 adet) ve 50 ppm (14 adet) Ethrel, 1200 ppm (9 adet) ve 800 ppm (6 adet) Sevin, 100 ppm NAA (7 adet)? J.H.Hale çeşidinde 100 ppm (13 adet), 50 ppm (12 adet) ve 150 ppm (9 adet) Ethrel., 800 ppm (17 adet) ve 400 ppm (13 adet) Sevin, 75 ppm (18 adet) ve 50 ppm (17 adet) NAA uygulamaları en iyi sonuçları vermiştir. Ancak kimyasal seyreltmeden sonra ilave olarak az çok bir elle seyreltmenin gerekliliği de ortaya çıkmaktadır. Uygulamaların meyve ağırlığı üzerine etkileri incelendiğinde Cardinal çeşidinde 100 ppm (139.8 g), 150 ppm (137.7 g) ve 50 ppm (137.2 g) Ethrel, 1200 ppm (147.7 g) ve 800 ppm (138.2 g) Sevin’-in en yüksek meyve ağırlığını verdikleri görülmüştür» Redhaven çeşidinde 50 ppm (180.1 g), 100 ppm (162.0 g) ve 150 ppm(153.1 g) Ethrel, 800 ppm (103.9 g) ve 1200 ppm(94.3 g) Sevin, 100 ppm(88.7 g) ve 75 ppm (84.1 g) NAAş J.H.Hale çeşidinde ise 150 ppm (158.1 g>, 100 ppm (150.0 g) ve 50 ppm (132.6 g) Ethrel, 1200 ppm (124.6 g) ve 800 ppm (106.6 g) Sevin, 100 ppm (127.3 g) ve 50 ppm (122.7 g) NAA uygulamaları meyve ağırlığı açısından en iyi sonuçları vermiştir. Redhaven ve J.H.Hale çeşitlerinde Ethrel uygulamaları dışındaki uygulamalardan elde edilen meyvelerin ağırlıkları standartların çok altında olduğundan bu uygulamalar uygun görülmemek-tedi r» Toplam döküm oranı, sürgünler üzerindeki meyve dağılımı ve meyve irilikleri dikkate alındığında en iyi sonuçlar Cardinal çeşidinde 50, 100 ppm Ethrel ve 800 ppm Sevin? Redhaven çeşidinde 100, 150 ppm Ethrel? J.H.Hale çeşidinde 50, 100 ppm Ethrel uygulamalarından alınmıştır. Uygulamalar, kontrol ve elle seyreltmeye göre meyvelerde zemin ve yüzey rengi açısından önemli bir etkide bulunmamışlardır. Uygulamaların Cardinal çeşidinde meyve eti sertliğini kontrole göre kısmen azalttığı, buna karşılık Redhaven ve J.H.Hale çeşitlerinde elle seyreltmeye göre arttırdığı belirlenmiştir. Ethrel uygulamaları suda eriyebilir kuru madde, (SEKM) miktarı açısından tüm çeşitlerde etkisiz olurken, Sevin uygulamaları sadece Redhaven çeşidinde SEKI*I miktarının elle seyreltmeye göre düşük olmasına neden olmuştur. NAA uygulamaları ise Redhaven ve J.H.Hale çeşitlerinin her ikisinde de SEKM miktarlarmın elle seyreltmeye göre düşük olmasında önemli derecede etkilidir. Cardinal, Redhaven ve J.H.Hale çeşitlerinde uygulamaların meyve pH’lanna etkisi önemsizdir. Titre edilebilir asitlik açısından Cardinal ve J.H.Hale çeşitlerinde -Farklılık görülmemiş» buna karşılık Redhaven çeşidinde uygulamalar asitlimin elle seyreltmeye göre düşük olmasında etkili bulunmuştur. Et/çekirdek oranı üzerine uygulamaların etkisi Cardinal çeşidinde kontrole göre önemli olmamış, buna karşılık Redhaven ve J.H.Hale çeşitlerinde uygulamalardan alman meyvelerin et/çekirdek oranları (15.88 - 10.14), elle seyreltmeden alınan meyvelere göre (Redhaven’de 21.00 ve J.H.Hale’de 20.95) daha düşük düzey- X lerde olmuştur.Item Bursa, Yalova ve Kocaeli yörelerinde prunus cerasifera ehrh. türüne giren eriklerin bazı anaçlık nitelikleri üzerinde araştırmalar(Uludağ Üniversitesi, 2000-10-20) Erbil, Yaşar; Soylu, Arif; Uludağ Üniversitesi/Fen Bilimleri Enstitüsü/Bahçe Bitkileri Anabilim Dalı.Bu çalışma 1995-2000 yıllan arasında Atatürk Bahçe Kültürleri Merkez Araştırma Enstitüsü arazi ve laboratuarlarında yürütülmüştür. Çalışmanın amacı P. cerasifera (Can erikleri, Myrobalan) türünün başta Bursa olmak üzere, Yalova ve Kocaeli illerindeki yayılış alanlarını belirlemek ve seçilen bazı tiplerin anaçlık özelliklerini ortaya çıkarmaktır. Anaçlık özelliklerini belirlemek amacıyla 103 tip belirlenmiş ve bu tiplerin tohumlarında 60, 90 ve 120 gün nemli perlit ortamında katlama uygulanmıştır. En yüksek çimlenme miktarı 120 günlük katlama sonucu elde edilmiştir. % 60 'm üzerinde çimlenme gösteren 34 tipte çöğürlerin boy ve çap olarak büyüme ve bunlara ait üniformite değerleri, aşıya gelme, aşı tutma oranlan, tiplerin üzerine aşılanan Stanley çeşidinde sürgünlerin çap ve boy olarak büyümeleri ve bunlara ait üniformite değerleri, elde edilen fidanlann geliştirmiş olduğu kök yapılan incelenmiştir. Bazı tiplerde kök uçlannda ezme yöntemi ile yapılan sayımlar sonucunda kromozom sayılannın 2n=16 olduğu belirlenmiştir. Anaç seçimi; baz alınan her karakterin, önem derecesine göre değerlendirildiği "Tartılı Derecelendirme" metoduna göre yapılmıştır. Ele alınan 34 tipin ve Myrobalan B klon anacının Stanley eriği ile oluşturduğu aşı kombinasyonlan, kızaklı mikrotomda alman enine ve boyuna kesitlerin mikroskobik ve iyodürlü potasyum iyodür eriyiği ile yapılan boyamalar sonucunda yapılan makroskobik incelemelerle; iyi uyuşan, uyuşan ve mutlak uyuşmazlar olarak 3 farklı sınıfa aynlmıştır. 34 tipin 19 tanesinde çok iyi uyuşma elde edilirken, 8 tip ve Myrobalan B anacında ise kabul edilebilir bir uyuşma elde edilmiş, 7 tip ise Stanley çeşidi ile uyuşmaz kombinasyon oluşturmuştur. Üzerinde çalışılan tiplerden anaçlık özellikleri bakımından almış olduğu 885 toplam puanla E-38 nolu tip birinci sırada yer alırken, bu tipi sırasıyla E- 95, E- 26, E- 84 ve E- 1 1 nolu tipler izlemiştir. İlk beş sırada yer alarak seçilen anaçlardan E-95 nolu tip Stanley eriği ile uyuşmaz kombinasyon oluşturmuş, diğer 4 tipte ise iyi uyuşma belirlenmiştir.Item Bursa-Kestel yöresi ılıman iklim meyve fidancılığı üzerine bir inceleme(Uludağ Üniversitesi, 1988-11-21) Başyiğit, Hayriye; Soylu, Arif; Uludağ Üniversitesi/Fen Bilimleri Enstitüsü/Bahçe Bitkileri Anabilim Dalı.Bu çalışmada Marmara bölgesi fidancılığında önemli bir yere sahip olan Bursa Kestel yöresi ılıman iklim meyve fidancılığı 1987 yılında incelenmiş, sorunları tesbit edilmiş ve bunların çözümüne yönelik önerilerde bulunulmuştur. Yörede fidanı en çok üretilen meyve türleri elma, armut, ayva, şeftali, erik, kiraz, vişne ve dut olup, az miktarda da asma, incir ve trabzon hurması fidanı üretilmektedir. Yörede fidan üretimini küçük aile işletmeleri yapmaktadır. Fidan üretiminde çöğür anacı kullanılmakta, çöğür üretimi için gerekli tohumlar meyve suyu fabrikalarından, tohum toplayıcılardan ve üreticinin bahçesindeki ağaçlardan sağlanmakta, belirli damızlıklardan alınmamaktadır. Oysa çöğür üretiminde, seçilmiş anaçlık bitkilere yönelinmeli ve doğal yayılma alanlarında bulunan yabanilerin anaçlık nitelikleri belirlenmelidir. Tohumlara özellikle sert çekirdekli meyve türlerinde ekim öncesi herhangi bir işlem, (kırma, aşındırma, asitle muamele vb.) uygulanmamakta, sadece arazi koşullarında, kum havuzlarında katlama yapılmaktadır. Sert çekirdekli meyve türlerinde katlama havuzundan alınan, çıtlamış tohumlar önce topraklı sandıklara ekilmekte, çıkış başladıktan sonra buradan topraklı olarak araziye şaşırtılmakta, yumuşak çekirdekli meyve türlerinde ise çıtlayan tohumlar doğrudan çöğür parsellerine ekilmektedir. Fidan üreticileri, ihtiyacı olan çöğürleri genellikle İnegöl ilçesinin Cerrah köyünden sağlamaktadır.Yörenin çöğürlerindeki tecanüs, tür ve çöğür parsellerine göre farklı bulunmuştur. Çöğür üretiminin istenilen bir düzeye ulaşabilmesi için bir çöğür anacı standardı oluşturulmalıdır. Ayrıca çöğür anacı yerine mütecanis, verimliliği yüksek, bodur klonal anaçların kullanımı da sağlanmalıdır. Göz aşıları 15 Temmuz'dan sonra uygulanmakta, kiraz hariç tutulursa, aşı tutma oranı genellikle yüksek olmaktadır. Aşı kalemlerinin gelişi güzel yerlerden sağlanması nedeniyle aşı kalemi damızlıklarının kurulması, sağlıklı ve standart bir üretim için zorunlu bulunmaktadır. Aşı tutan çöğürlerin tepeleri erken ilkbaharda aşının 1 cm üzerinden vurulmakta, ayrıca o yıl oluşan sürgünlere bazı türlerde (armut) 15 Haziran’dan sonra 110 cm yüksekten tepe vurma uygulanmaktadır. İki yaşlı fidanların ise Şubat ayı içinde tepeleri 110-120 cm'den vurularak alt kısımda genellikle sürmesi için 3-4 göz bırakılmaktadır. Boylanma ve dallanma bakımından yörede üretilen meyve fidanları ilgili standartlar dikkate alındığında ve incelendiğinde, bir yaşlı elma ve armut fidanlarının I. boya girdiği, iki yaşlı olanların ise alt bölümlerindeki dalların kesilmesi nedeniyle I. boy dışında kaldığı söylenebilir. Ayva fidanları da dallandırılmadıklarından standarda uymamaktadır. Sert çekirdekli türlerin fidanları ise bu bakımlardan standarda uygun görünmektedir. Fidanlarda erken verime yatmanın sağlanması ve iyi bir çatı oluşumu için, yan dal kesme uygulamasının terkedilmesi gerekmektedir. Üreticiler, çöğür ve fidanlarını göz kararı ile boylamakta, böylece bir fidanlığın I. boy fidanı, başka bir fidanlığın II. boy fidanına eşdeğer olabilmektedir. Sökümden sonra fidanlar tek tek hendeklenmeyip, demetler halinde hendeklenmekte ve takınmaları da standartlara uygun yapılmamaktadır. Yörede kurulan kalkınma kooperatifinin imkanları geliştirilerek fidancılara teknik ve ekonomik bakımdan daha yardımcı olması sağlanmalıdır. Fidanların teknik, hastalık ve zaralılar yönünden kontrolleri yetkililer tarafından büyüme mevsimi boyunca yapılmalıdır. Üretilen fidanların üreticinin elinde kalmaması için fidan arz ve talep dengesi kurulmalıdır.Item Değişik uygulamaların "ichinosa" dut odun çeliklerinin köklenmesi üzerine etkileri. 1. Köklendiricilerin etkileri(Uludağ Üniversitesi, 1997) Soylu, Arif; Akbudak, Bülent; Gümüş, Cevdet; Mert, Cevriye; Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi/Bahçe Bitkileri Bölümü.Bu çalışmada İpekböcekçiliği Araştırma Enstitüsü'nden temin edilen 1.0-1.5 cm çapında ve 30 cm uzunluğunda hazırlanan "İchinosa" dut çelikleri kullanılmıştır. Bu çelik/er, seyreltik (1 00, 200 ve 300 ppm) ve yoğun (1 000, 2000 ve 4000 ppm) IBA konsantrasyonları ve farklı şeker eriyiği konsantrasyonları (%1 O, 20 ve 30) ile muamele edilerek, köklendirilmek üzere alttan ısıtma/ı (22°C ± 2) ortamiara dikilmişlerdir. 40 gün sonra yapılan sayım ve değerlendirmelere göre, köklenme oranı kontrolde % 46. 6 olurken, en iyi sonuçlar 100 ve 200 ppm IBA konsantrasyonlarından sağlanmıştır (DA> 96. 6). Ortalama kök sayısı bakımından, kontrol çelikleri çok düşük değerler (1. 7 adet/çelik) verirken, en iyi sonuçlar 100 ppm (20.8 adet/çelik), 300 ppm (15.2 adet /çelik) ve 1000 ppm (13.8 adet/çelik) IBA konsantrasyonlardan elde edilmiştir. Ortalama kök uzunluğu bakımından ise, kontrole göre (3. O cm) en yüksek değer 2000 ppm'lik IBA uygulamasından (5.8 cm) sağlanmış, 100, 200, 300 ve 1000 ppm'lik IBA uygulamalarından da kontrole göre kısmen veya önemli derecede yüksek değer vermişlerdir. Şeker uygulamaları, köklenme oranını, çelik başına ortalama kök sayısını ve ortalama kök uzunluğunu genellikle belirgin ölçüde etkilenmiştir.Item The development of chestnut industry of Turkey in the last half century(INT SOC Horticultural Science, 2010) Bounous, G.; Beccaro, G. L.; Soylu, Arif; Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi/Bahçe Bitkileri Bölümü.; 14054901500Turkey is a main chestnut producing country in the world. Significant differences in nut production took place in the last half century mainly due to the fatal diseases e. g., ink disease (Phytophthora sp.) and chestnut blight (Cryphonectria parasitica). The harmful effect of these diseases varied region to region. Nut export quantity also fluctuated in this period connected with the production level. Economical importance of the chestnut is not only coming from the fresh nut but various kinds of nut products have also been important. Candied chestnut is the most famous product among them. Some additional new products were offered to the taste of the society. Chestnut flour is another product of chestnut fruits which can be used. Some of these products have also been exported. Both fresh and processed materials showed increasing tendency in respect of export quantity. In the last decade nut production showed also an increasing tendency because the fatal effect of the chestnut blight gradually decreased. All of these subjects are discussed in detail in this paper.Item Effecf of different growth regulators on bud burst and rooting in some fruit cuttings(Uludağ Üniversitesi, 1984) Eriş, Atilla; Soylu, Arif; Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi/Bahçe Bitkileri Bölümü.In this study the effect of Naphtyl Acetic Acid (NAA), Ascorbic Acid (AA) and Indole Butyric Acid (IBA) on rooting of mulberry and fig cuttings; and besides, the effect of Alar (B-9), and Salicylic Acid (SA) on bud burst of some peach, cherry and pear cuttings were investigated. NAA (100, 200, 400 ppm) increased significantly both rooting percentage and root dry weight in the hardwood cuttings of Bursa Siyahı fig variety. Also it had the same effect on the root dry weight of Ichinose mulberry variety in the experimental year of 1985 . On the other hand, AA (100, 500, 1000, 2000 ppm) had no significant effect on rooting percentage and root dry weight of mulberry and fig cuttings. NAA (100, 200 ppm) had also increased root dry weight of Ichinose cuttings in 1986. But IBA did not show promoter effect on the rooting of the cuttings of both Ichinose mulberry and Bursa Siyahı fig varieties. Alar (2000, 4000 ppm) delayed first bud burst 1-4 days, and mean bud burst 2-6 days in peach, cherry and pear cuttings in 1985. SA (500, 1000, 2000 ppm) delayed first bud burst 1-2 days and mean bud burst 1-4 days in cherry and peach cuttings. Alar (2000, 4000, 8000 ppm) delayed first bud burst 1-4 days and mean bud burst 2-8 days and SA (4000 ppm) delayed first bud burst 0-2 and mean bud burst 3-7 days in pear cuttings in 1986. Neither Alar nor SA affected the total bud burst percentages in the two years of experiment.Item Effects of different irrigation levels on the vegetative growth, flower bud formation and fruit quality of sweet cherry in western part of Turkey(Wfl Publication, 2008-04) Demirtaş, Çiǧdem; Ertürk, Ümran; Yazgan, Senih; Candoǧan, Burak Nazmi; Soylu, Arif; Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi/Bahçe Bitkileri Bölümü.; Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi/Tarımsal Yapılar ve Sulama Bölümü.; AAG-7343-2021; 15847626100; 7801661220; 14022195900; 14021271200; 14054901500This research was carried out to determine the effects of different water application levels on the vegetative growth, flower bud formation and yield of sweet cherry trees irrigated by micro-sprinkler systems during the growing season 2002-2004. The trees were subjected to five irrigation treatments based on adjusted coefficients of Class A pan evaporation (0.50E(pan), 0.75E(pan), 1.00E(pan), 1.25E(pan), 1.50E(pan).). Mean yield per tree and trunk cross sectional area was 0.70-2.40 kg and 0.01-0.05 kg/cm(2) respectively at different irrigation water levels. Vegetative growth parameters and flower bud formation were not changed significantly except for the trunk diameter by the treatments at the end of the second year. Irrigation levels did not affect statistically significantly fruit quality parameters such as fruit weight, flesh/seed ratio, water soluble solids (%), pH, titratable acidity (g/100 ml) and inverted and total sugars. Only flesh firmness values were statistically significant at P<0.005 probability level with respect to the irrigation levels.Publication Effects of naa and carbaryl on fruit set and return bloom for some apple (Malus domestica Borkh.) cultivars(Taylor, 2005-01-01) Mert, Cevriye; Soylu, Arif; MERT, CEVRİYE; Soylu, Arif; Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi/Bahçe Bitkileri Bölümü; AAH-3908-2021; HIA-5036-2022This research was conducted in 1997 and 1998 to investigate the effects of naphthalene acetic acid (NAA) (5, 10, and 15 ppm), Carbaryl (1-naphthyl N-methylcarbamate) (750, 1000, and 1250 ppm), and NAA + Carbaryl (5 + 750, 7.5 + 750, and 10 + 750 ppm) applications on the return bloom of some standard apple (Malus domestica Borkh.) cultivars grafted on MM106 rootstock. Of these applications, 750 ppm Carbaryl for 'Starkspur Golden Delicious', 1250 ppm Carbaryl for 'Granny Smith' and Starkrimson Delicious', and 5 ppm NAA for 'Jonagold' increased the mean number of flower buds significantly, compared with the control treatments. The other treatments of Carbaryl, NAA, and NAA + Carbaryl also increased the mean number of flower buds in a nonsignificant sense with a few exception. A negative correlation between the final fruit set and the mean number of next year's flower buds was found for three cultivars. The correlation coefficients were r = -00.5150 (P < 0.05), r = -0.6999 (P < 0.05), r = -0.0335 for 'Starkspur Golden Delicious', 'Granny Smith', and 'Jonagold' cultivars, respectively. However, this relationship was positive and nonsignificant for ` Starkrimson Delicious' (r = 0.1980). (C) 2005 by The Haworth Press, Inc. All rights reserved.Item Ethephon uygulamalarının Gemlik zeytin çeşitinde meyve kopma kuvveti üzerine etkileri(Uludağ Üniversitesi, 1987) Eriş, Atilla; Soylu, Arif; Barut, Erdoğan; Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi/Bahçe Bitkileri Bölümü.Bu araştırma, çeşitli dozlardaki (2000, 2500, 3000 ppm) Ethephon uygulamalarının Gemlik zeytin çeşidinde meyve kopma kuvvetine etkilerini araştırmak amacıyla 1986, 1987 yıllarında yapılmış ve aşağıdaki sonuçlar elde edilmiştir. Tane kopma kuvveti her iki yılda ve tüm uygulamalarda zamanla önemli ölçüde azalmıştır. Ethephon 'un her üç dozu 1986 yılında tane kopma kuvvetini kontrole göre düşürmüş, ancak bu azalış önemli olmamıştır. Son örnek alma zamanındaki meyve kopma kuvvetleri kontrolde 255 g, ethephon uygulamalarında ise 190-200 g arasında kalmıştır. 1987 yılı uygulamaları, 1986'ya göre daha az etkili olmuş, tane kopma kuvvetleri son örnek alma zamanında kontrolde 150 g, 2500 ve 3000 ppm 'lik dozlarda sırasıyla 132 g ve 126 g bulunmuştur. Her iki yılda tane kopma kuvvetlerindeki bu azalmalar mekanik bir hasat için yeterli görülmemiştir. Ayrıca, meyve kopma kuvvetlerindeki standart sapmanın yüksekliği, bu çeşitte meyve kopma kuvvetinin mütecanis olarak azalmadığını göstermektedir. Ethephon 'un beklenilen düzeyde etkili olmaması, uygulamalardan sonraki günlük ortalama sıcaklıklarının 15° C 'nin altında bulunmasına ve ethephon çözeltilerine karıştırılan Ca 'lu bileşiklere bağlanabilir. Ethephon her iki yılda da doğal meyve ve yaprak dökümlerini etkilememiştirItem Evaluation of some domestic and foreign walnut cultivars in the conditions of Bursa, Turkey(Int Soc Horticultural Science, 2014) Akça, Yaşar; Okay, Yeşim; Tian, J.; Ertürk, Ümran; Mert, Cevriye; Soylu, Arif; Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi/Bahçe Bitkileri Bölümü.; AAH-3908-2021; 7801661220; 14054509700; 14054901500This study was carried out to evaluate some domestic ('Bilecik', 'Maras 12', 'Maras 18', 'Sebin Sen1', 'Sen 2') and foreign walnut cultivars ('Chandler', 'Fernette', 'Fernor', 'Howard', 'Pedro', 'Serr') in the conditions of Bursa, northwest Turkey (latitude 40 degrees 11' and longitude 29 degrees 3') between 2008 and 2012. The cultivars were compared according to leafing time, bloom period of staminate and pistillate flowers, leaf fall, tree vigour and fruit characteristics. The earliest leafing was observed in the cultivar 'Maras 12' and the latest leafing were noted in 'Fernette' and 'Fernor'. First female flowers appeared at the end of April in the 'Serr' cultivar, while the female flowers in 'Fernor' appeared at the end of May. Catkins flowered between mid-April in 'Sebin' and the end of May in 'Fernor'. Flowering of 'Sen 1' and 'Sen 2' was homogamous, the flowering of 'Bilecik' was protogynous, and other cultivars were protandrous. The earliest leaf fall was observed in 'Sen1', 'Sen 2', 'Sebin', 'Maras 12' and 'Maras 18' and the latest leaf fall was seen in 'Howard', 'Pedro' and 'Chandler'. 'Sen 1', 'Bilecik', 'Chandler' 'Maras 12', 'Fernor', 'Pedro' exhibited higher vigour than other cultivars. All cultivars produced nuts in 2012. The fruit weight of cultivars ranged between 9.86 g ('Maras 12') and 16.80 g ('Sen 1'). The shell thickness varied between 1.62 mm ('Sen 1') and 2.67 mm ('Howard'). The percent kernel was highest in 'Sebin' (57.22%).Item Flower and stamen structures of male-fertile and male-sterile chestnut (Castanea sativa Mill.) cultivars(Amer Soc Horticultural Science, 2006) Mert, Cevriye; Soylu, Arif; Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi/Bahçe Bitkileri Bölümü.; AAH-3908-2021; 14054509700; 14054901500The flower and stamen structures of four male-fertile ('Firdola', 'Karamehmet', 'Sariaslama', and 'Haciomer') and two male-sterile ('Osmanoglu' and Wakit Kestanesi') chestnut cultivars were evaluated using scanning electron and light microscopes. Anther dimensions and pollen production capabilities were also determined. Stamens of the male-fertile cultivars showed more distinct flowering habit than male-sterile cultivars, which failed to show visible flowering due to shorter stamens. Flower clusters on the catkins had six to seven flowers while the mean number of stamens per flower varied from 9.50 to 11.95 among the cultivars, except for 'Osmanoglu' with 2.60 stamens per flower. Some 'Osmanoglu' flowers had no stamens or abnormal stamens (e.g., lacking anthers) or abortive anthers. Stamens of the male-sterile cultivar Vakit Kestanesi had short filaments and small anthers with few or no pollen. The pollen number per anther was significantly lower in the male-sterile than in the male-fertile cultivars. Three different kinds of anther surface morphologies were determined among the cultivars. The surface structure of male-fertile cultivars consisted of polygonal epidermis cells. Male-sterile 'Osmanoglu' had long polygonal epidermis cells, which had a thread-like surface appearance. Male-sterile Wakit Kestanesi' had epidermis cells with hollow middles and swollen edges. In male-sterile cultivars the length of the anthers was significantly less than that of the male-fertile cultivars. The anther wall of the male-fertile cultivars consisted of three clearly different cell layers. However, the anther walls of the male-sterile cultivars were not complete in all cases, and the number of layers varied from one to three.
- «
- 1 (current)
- 2
- 3
- »