Browsing by Author "Yavuz, Zekiye"
Now showing 1 - 3 of 3
- Results Per Page
- Sort Options
Publication Homocysteine levels in patients with obstructive sleep apnea syndrome(Turkish Assoc Tuberculosis & Thorax, 2008-01-01) İlcöl, Yesim Ozarda; ÖZARDA, YEŞİM; Yavuz, Zekiye; Ege, Ercüment; Ursavaş, Ahmet; URSAVAŞ, AHMET; Gözü, R. Oktay; Uzaslan, Esra; KARADAĞ, MEHMET; UZASLAN, AYŞE ESRA; Bursa Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı.; Bursa Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Biyokimya Anabilim Dalı.; 0000-0002-9027-1132; AAL-8873-2021; AAI-3169-2021; AAG-8744-2021; AAI-1004-2021The exact mechanism of development of cardiovascular disease in patients with obstructive sleep apnea syndrome (OSAS) remains to be unknown. The role of homocystein in atherosclerotic disease process has become well established over the past ten years. Our aim was to study to compare homoscysteine levels between OSAS and control levels. Sixty-two subjects with OSAS and twelve similar controls in age, gender, body mass index, smoking and coronary heart disease were included in this prospective study. Serum levels of homocysteine (13.5 +/- 6.0 mu mol/L vs. 10.2 +/- 2.9 mu mol/L, p= 0.03) in the OSAS group were significantly greater than those in the control group. Logistic regression analyses showed that OSAS ( Odds ratio: 9.08 95% CI 2.347-35.120; p= 0.001) was independent risk factors for high levels of serum homocysteine in age, smoking status, diabetes mellitus and coronary heart disease. We conclude that homocysteine may be an important factor for development of cardiovascular disease in patients with OSAS.Item Obstrüktif uyku apne sendromlu hastalarda serum homosistein düzeylerinin değerlendirilmesi(Uludağ Üniversitesi, 2006) Yavuz, Zekiye; Ege, Ercüment; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı.Obstrüktif uyku apne sendromu (OUAS), uyku boyunca tekrarlayan apne ve hipopne epizodları ile karakterize bir hastalıktır. Erkek cinsiyet, ileri yaş, obezite, anatomik anormallikler, heredite ve uyku sırasında solunum kontrolündeki insitabilite uyku apne gelişiminde risk faktörleri olarak rapor edilmiştir. OUAS birçok kardiyovasküler hastalıkla birlikte görülebilir. Çok sayıda çalışmada saptanmıştır ki OUAS, hipertansiyon ve iskemik kalp hastalığını da kapsayan kardiyovasküler hastalıklarda önemli bir risk faktörü olabilir. Homosistein metiyonin metabolizmasında oluşan sülfür içeren bir amino asittir. Serum homosistein seviyelerinde yükselme kardiyovasküler mortalite ve morbidite ile birliktedir. Birçok klinik ve epidemiyolojik çalışmalar total serum homosisteinindeki hafif artışın hiperlipidemi ve sigara gibi diğer konvansiyonel risk faktörlerine benzer şekilde tıkayıcı periferik arter hastalığı, koroner arter hastalığı ve beyin damar hastalığı için risk olduğu konusunu doğrulamaktadır. Araştırmamızda OUAS’lu olguların serum homosistein düzeyleri ile sağlıklı kontrol grubunun homosistein düzeylerini karşılaştırmayı amaçladık. OUAS grubunda 62, kontrol grupta 12 hastanın serum homosistein düzeyleri immulite 2000 analyzer sistemi ile ölçüldü. OUAS grubunun serum örneklerinde homosistein düzeylerini kontrol grubuna göre anlamlı olarak yüksek bulduk (p<0,05). Sonuç olarak çalışmamızda OUAS yüksek serum homosistein seviyeleri için; cinsiyet, beden kitle indeksi, sigara kullanımı, diabetes mellitus ve koroner arter hastalığından bağımsız bir risk faktörü olduğunu saptadık.Item Tüberküloz tanısında tüberkülin deri testinin güvenilirliği ve bazı parametreler ile ilişkisi(Uludağ Üniversitesi, 2004-03-09) Ursavaş, Ahmet; Karadağ, Mehmet; Sağlam, D. Ali; Yavuz, Zekiye; Yıldız, Feride; Rodoplu, Erkan; Ege, Ercüment; Özyardımcı, Nihat; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Göğüs Hastalıkları ve Tüberküloz Anabilim Dalı.Tüberkülin deri testi (PPD) immünolojik testlerin en eskisi ve en yaygın kullanılanıdır. PPD her hastanın epidemiyolojik ve çevresel enfeksiyon potansiyeli dikkate alınarak değerlendirilmelidir. Pozitif PPD M.Tuberculosis’e karşı tip IV gecikmiş hipersensitivite reaksiyonunun bir göstergesidir. Fakat PPD, BCG aşılaması veya nontüberküloz atipik mikobakteriler ile de pozitif olabilir. Diğer yandan; immünosüpresif hastalıklar ve ilaçlar gibi belirli biyolojik durumlarda negatif PPD’ye neden olabilir. Bu nedenle çalışmamızda PPD’nin tüberküloz tanısındaki etkinliğini araştırmayı amaçladık. Aktif akciğer tüberkülozlu 116 erişkin kişi ile klinik, radyolojik ve bakteriyolojik olarak akciğer tüberkülozu olmadığı gösterilmiş olan 109 olgunun PPD sonuçları retrospektif olarak değerlendirildi. Endurasyonun çapı hasta grupta sağlıklı gruba göre istatistiksel olarak anlamlı düzeyde büyük bulundu. Sınır değer olarak 5,10,15 mm kabul edildiğinde sensitivite ve spesifite sırasıyla %74-%10, %56-%45 ve %18-%68 saptandı. PPD’nin tüberküloz için önemli bir tanı yöntemi olduğu fakat yalnızca PPD sonuçlarına dayanarak tüberküloz tedavisi başlamanın doğru olmadığı sonucuna varıldı.