Güncel Pediatri / The Journal of Current Pediatrics
Permanent URI for this communityhttps://hdl.handle.net/11452/5058
2005'te Cilt 3 olması gereken dergi, makalelerin içeriğinde Cilt 2 olarak yazılmış ve ciltlerde bir atlama gerçekleşmiştir. Bu nedenle, dergi sayıları, DergiPark'taki sıralamaya göre değil makalelerin içindeki verilere göre oluşturulmuştur.
Derginin 2021 yılından itibaren yayıncısı değiştiğinden 2021 sonrasındaki sayıları girilmemiştir.
Derginin 2021 yılından itibaren yayıncısı değiştiğinden 2021 sonrasındaki sayıları girilmemiştir.
News
https://dergipark.org.tr/tr/pub/pediatri
https://www.guncelpediatri.com/
Browse
Browsing by Department "Çocuk Diş Polikliniği"
Now showing 1 - 2 of 2
- Results Per Page
- Sort Options
Item Oral mukozitin önlenmesi ve tedavisi: Güncel yaklaşımlar(Uludağ Üniversitesi, 2006) Çubukçu, Çiğdem Elbek; Baytan, Birol; Güneş, Adalet Meral; Tıp Fakültesi; Çocuk Diş Polikliniği; Çocuk Hematoloji Bilim DalıOral mukozit, kanser tedavisinde veya kök hücre ve kemik iliği nakli yapılan hastalarda, sıklıkla karşılaşılan bir sorundur. Doğası, süresi ve şiddeti tam olarak belirlenemeyen bir fonksiyon bozukluğu olup uygulanan tedaviye ve hastaya göre değişkenlik gösterir. Oral mukozit oluşturma potansiyeli yüksek kemoterapötikler, alkilleyici ajanlar, antrasiklinler, antimetabolitler ve vinka alkaloidleridir. Kemoterapötik madde, DNA replikasyonunu ve mukoza hücresinin proliferasyonunu doğrudan inhibe ederek ve bazal epitelin yenilenme kapasitesinde düşüşe neden olarak stomatotoksik etki gösterir. Bu olayların, mukoza atrofisi, kollagen yıkımı ve sonuçta ülserasyonla sonuçlandığı düşünülmektedir. Kanser tedavisi sırasında, ağız-diş bakımına gerekli özenin gösterilmemesi, oral mukosit gelişimini tetikleyici en önemli faktördür. Oral mukozitin şiddeti; ağız kuruluğu, yüzeyi düzensiz dişler, plak ve diş taşı birikimi, kötü dolgular ve protezler gibi lokal irritanlarla artmaktadır. Malinitenin tipi, kullanılan kemoterapötik ilaç (doz ve uygulama döngüsü dahil), kemik iliği baskılanmasının varlığı ve ciddiyeti ile ışınlama alanının lokasyonu diğer faktörlerdir. Oral mukozit lezyonları, enşamasyonlu ve kanamalı ülserasyonlar şeklindedirler ve ağrılıdırlar. Ülserler, keratinize olmayan yanak, ventral lingua ve ağız tabanı gibi bölgelerde gözlenmekle birlikte; dorsum lingua gibi keratinize bölgeler de görülebilirler. Şiform papillerde bariz bir kayıp söz konusudur. Mitotik oranın ve epidermal büyüme faktör reseptörlerinin daha fazla oluşunun, çocuklarda ve 20 yaşın altındaki bireylerde, oral mukozit gelişme riskini artırdığı ifade edilmektedir. Ancak, bu hastalarda lezyonların daha çabuk iyileştiği de unutulmamalıdır. Oral mukozit için çeşitli derecelendirme sistemleri mevcut olmakla birlikte; Dünya Sağlık Örgütü'nce önerilen, sıklıkla kullanılmaktadır. Oral mukozit, başlangıç enşamatuar/vasküler fazı (Faz I), epitelyal faz (Faz II), ülseratif/bakteriyolojik faz (Faz III) ve iyileşme fazı (Faz IV) olmak üzere dört fazlı bir fonksiyon bozukluğudur. Kemoterapi başladıktan birkaç gün sonra veya konvansiyonel radyoterapinin ardışık protokollerinin (yaklaşık 2 Gy/gün) uygulandığı hastalarda tedavi başladıktan 1-2 hafta sonra, genellikle asemptomatik kırmızılık ve eritem şeklinde başlar (Faz I). Daha sonra, hafif ağrılı beyaz yamalı lezyonlardan (Faz II) akut ağrılı, geniş, bulaşıcı lezyonlara dönüşür. Kemoterapi uygulandıktan 6-12. günlerde gözlenen ülseratif/bakteriyolojik faz (Faz III), oral mukozitin en karmaşık ve semptomatik dönemi olarak kabul edilir. Lokalize erozyon alanlarından fibrinöz bir pseudomembran gelişir ve bakteri kolonizasyonu oluşur. Enfeksiyon, oral mukozit patofizyolojisinde önemli bir role sahiptir. Gram-pozitif ve Gram-negatif bakteriler, yapısal bütünlüğü bozulmuş mukoza üzerinde çoğalarak sekonder enfeksiyona neden olurlar ve submukoza yoluyla sistemik dokulara da yayılabilirler. Kandida ve herpes simplex de ana enfeksiyon kaynaklarıdırlar. Ülseratif/bakteriyolojik faz, genellikle 12-16. günlere kadar devam eder. Epitelin yeniden oluşumu, tedaviye başlandıktan 3-5 gün sonra gerçekleşmekle birlikte; mukoza hasarı, tedavi sona erdirildikten 2-4 hafta sonrasına kadar kalıcı olabilmektedir (Faz IV).Item Pediatrik kanser hastalarında oral mukozit ve ağız sağlığı(Uludağ Üniversitesi, 2005) Çubukçu, Çiğdem Elbek; Tıp Fakültesi; Çocuk Diş PolikliniğiSitotoksik kemoterapi görecek veya kemoterapi almakta olan pediatrik kanser hastalarının ağız-diş sağlıklarının korunması, özel bir yaklaşım gerektirir. Pediatrik hastaların ağız-diş sağlığı, kemoterapinin sonuçlarını etkileyen önemli bir belirleyicidir. Pediatrik kanser hastalarında gelişen tüm septisemilerin üçte birinin oral enfeksiyonlara bağlı geliştiği bildirilmiştir. Bu nedenle, kemoterapiden önce ağız dokularının muayenesinin ve gerekli tedavilerinin, kanser hastalarında bakım protokollerinin bir parçası olması gerektiği ifade edilmektedir. Diş çürükleri, kötü ağız hijyeni, yaş, kendi kendine bakım becerilerinin yetersizliği ve beslenme durumu gibi faktörler, kemoterapinin ağız dokularındaki yan etkilerinin şiddetini değiştirebilmektedir. Diş ve diş eti hastalıklarının ve oral mukozitin varlığı, iletişim, beslenme, sosyal etkileşim, tad alma ve nefes alma gibi en temel yaşam aktivitelerini etkilemektedir. Gelişen yan etkilerin şiddeti, kemoterapinin kesilmesine veya ertelenmesine ve hastanede kalma süresinin uzamasına neden olmaktadır. Oral komplikasyonların insidansının ve ağız bakım yöntemlerinin pediatrik kanser hastaları üzerine etkisi, yeterince algılanmamaktadır. Bu hastalarda, oral mukozitin klinik bakım yöntemleri optimum değildir . Onkolojik tedavi ekiplerinde diş hekimlerinin katkıları olacaktır. Makalenin amacı, pediatrik kanser hastalarında, kemoterapiye bağlı oral mukozitin etiyolojisi, klinik bulguları ve insidansını azaltacak koruyucu ağız bakımı konusunda bilgi vermektir.