Veteriner Hekimlikte Araştırma Dergisi / Journal of Research in Veterinary Medicine
Permanent URI for this communityhttps://hdl.handle.net/11452/5067
Browse
Browsing by Department "Dölerme ve Suni Tohumlama Ana Bilim Dalı"
Now showing 1 - 9 of 9
- Results Per Page
- Sort Options
Item Arı spermasının dondurma-çözdürme sonrası spermatolojik parametreleri üzerine metiyonin ve sisteaminin etkileri(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2020-11-11) Alçay, Selim; Çakmak, Selvinar; Aktar, Ahmet; Çakmak, İbrahim; Veteriner Fakültesi; Dölerme ve Suni Tohumlama Ana Bilim Dalı; 0000-0002-2472-8157; 0000-0002-2975-2594; 0000-0002-8000-5770; 0000-0002-2674-0731Bu çalışmada arı spermasının (Apis mellifera) dondurulmasında metiyonin ve sisteaminin etkilerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Sperma olgun erkek arılardan toplandı ve pooling yapıldı. Pooling yapılan sperma beş eşit hacme bölündü ve farklı konsantrasyonlarda metiyonin (2.5 and 5 mM) ve sisteamin (2.5 and 5 mM) içeren ve içermeyen (kontrol) sulandırıcılar ile sulandırıldı. Eritme sonrası motilite değerleri; Metiyonin5, Sisteamin2,5 ve Sisteamin5 gruplarında kontrol grubuna göre daha üstün bulundu (P<0.05). Antioksidan gruplarının plazma membran bütünlüğü kontrol grubuna göre daha iyi koruduğu görüldü (P<0.05). Akrozomal bütünlük oranları metiyonin gruplarında kontrol grubuna göre daha üstün bulundu (P<0.05). Membran lipid peroksidasyonu eritme sonrası malondialdehit (MDA) konsantrasyonu ölçülerek analiz edildi. Antioksidan içeren sulandırıcıların bal arısı spermatolojik parametreler üzerinde faydalı etkilere sahip olduğu görüldü. Değerlendirilen spermatolojik parametreler göz önüne alındığında; Metiyonin5 grubu arı spermasının dondurulmasında en etkili grup olduğu görüldü.Publication Doğu Friz ırkı koyunlarda farklı tohumlama dozlarının gebelik başarısı üzerine etkisi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2023-06-12) Aktar, Ahmet; Özkan, Hasan; Bağcı, Kemal; Uzun, Ümit Can; Akkaşoğlu, Mustafa; Alişan, Selvi; Sağırkaya, Hakan; Alçay, Selim; Veteriner Fakültesi; Klinik Bilimler Bölümü; 0000-0002-2975-2594; 0000-0001-6664-1378; 0000-0003-0535-4089; 0000-0002-9231-8619; 0000-0001-6876-0821; 0000-0001-7688-2298; 0000-0001-6619-3229; 0000-0002-2472-8157Saha şartlarında sperma almak ve tohumlama yapmak her zaman aynı koşullarda ve temiz şartlarda yapılamamaktadır. Bu çalışmada saha şartlarında üç farklı dozda taze sperma ile intraservikal yolla suni tohumlama uygulaması sonucunda gebelik oranlarının araştırılması amaçlandı. Araştırmada Doğu Friz ırkı 60 adet koyun 3 gruba ayrıldı (n=20) ve 3 adet koç kullanıldı. Koyunlarda kızgınlıkların senkronize edilmesi amacıyla 20 mg flugeston asestat emdirilmiş süngerler 3 gruba da 12 gün süreyle yerleştirildi. Süngerlerin çıkarılacağı gün ovulasyonları senkronize etmek için tüm koyunlara 500 IU PMSG enjeksiyonu yapıldı ve 24 saat içerisinde tüm koyunların östrus gösterdiği tespit edildi. Aynı çiftlikteki aynı ırk 3 koçtan alınan spermalarla östrustaki koyunlar intraservikal yolla tohumlandı. Tohumlama dozları1.grup için 100x10⁶ spermatozoa/ml, 2.grup için 200x10⁶ spermatozoa/ml, 3.grup için 400x10⁶ spermatozoa/ml olarak belirlendi. Tohumlamaların ardından toplamda 28 adet (%47) koyunda fertilizasyon olmadığı ve tekrar kızgınlık gösterdiği, diğer 32 adet (%53) koyunun gebe kaldığı tespit edildi. Gerçekleştirilen istatistiksel analiz sonucunda 3.Grup (400x10⁶) gebelik oranı 1. Gruba (100x10⁶) göre anlamlı olarakdaha başarılı bulunmuştur (P<0.05). Sonuç olarak tohumlama dozları kıyaslandığında saha koşullarında 400x10⁶ spermatozoa/ml dozda sulandırılmış taze sperma ile tohumlamanın yüksek gebelik oranlarının elde edilmesinde etkili olduğu belirlendi.Item Döl tutmayan ineklerde leptospirosis'in seroprevalansı(Uludağ Üniversitesi, 2000-12-08) Özdemir, Vildan; Çetin, Cengiz; Doğan, İbrahim; Veteriner Fakültesi; Dölerme ve Suni Tohumlama Ana Bilim DalıBu çalışmada döl tutmayan 75 ineğe ait serum örnekleri Mikroskobik Aglütinasyon Test (MAT) ile Leptospira pomona, L. canicola,L. icterohaemorrhagiae, L. grippotyphosa, L. hardjo, ve L. hebdomadis antikorları yönünden incelendi. MAT için 1/100 ve yukarı titreler pozitif kabul edildi. incelenen örneklerin 1 'i L. hardjo, 21 'i L. hebdomas ile pozitif reaksiyon verdi. Pozitif örneklerin 3'ü 1/100, 4'ü 1/200, 4'ü 1 /400, 9'u 1/800 ve 2'si 1 /1600 titreye sahipti.Item Embriyo transferi yapılan taşıyıcı ineklerde progesteron seviyesinin gebelik başarısı üzerine etkisi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2022-07-25) Alçay, Selim; Aktar, Ahmet; Sağırkaya, Hakan; Veteriner Fakültesi; Dölerme ve Suni Tohumlama Ana Bilim Dalı; 0000-0002-2472-8157; 0000-0002-2975-2594; 0000-0001-6619-3229Bu çalışmada embriyo transferi sırasında taşıyıcı Holstein ırkı ineklerin kan progesteron seviyelerinin gebelik oranları üzerine etkisinin belirlenmesi amaçlandı. Bu amaçla, 5 üstün genetik özelliklere sahip donör inek ve 36 taşıyıcı inek hayvan materyali olarak kullanıldı. Donörlerde süperovulasyon östrusun 9. gününde başlayan 12 saat ara ve 4 gün süreyle uygulanan FSH hormonu ile sağlandı. Uterus yıkaması bir hafta sonra gerçekleştirildi. Taşıyıcı hayvanlar 11 gün ara ile iki kez uygulanan prostaglandin enjeksiyonu ile senkronize edildi. Transfer günü taşıyıcı ineklerden kan örnekleri alındı ve kan progesteron seviyelerine göre taşıyıcılar üç gruba (Grup 1 (<4 ng/ml), Grup 2 (4-8 ng/ ml), Grup 3 (>8ng/ml)] ayrıldı. Çalışmada sadece birinci kalite blastosist (Grade I) evresindeki embriyolar kullanıldı. Gebelik muayeneleri embriyo transferi sonrası 30. günde ultrasonla yapıldı. Sonuçların istatistiksel olarak değerlendirilmesinde SPSS programı (SPSS 23, Chicago, IL, USA) kullanıldı. Embriyo transferi zamanında taşıyıcı hayvanların kan progesteron seviyesinin ölçülmesinin gebelik oranlarının geliştirilmesi için önemli olduğu belirlendi (P<0.05). Özellikle >8ng/ml kan progesteron seviyesine sahip olan hayvanlara yapılacak embriyo transferlerinin gebelik oranlarını artıracağı tespit edildi.Item Gebe kısrak serum Gonadotropini (PMSG)’nin sütçü ineklerde senkronizasyon ve gebelik oranları üzerine etkileri(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2022-07-26) Toker, Mehmet Berk; Alçay, Selim; Veteriner Fakültesi; Dölerme ve Suni Tohumlama Ana Bilim Dalı; 0000-0003-4033-9749; 0000-0002-2472-8157Suni tohumlama yönteminin başarısı, birçok diğer etken ile birlikte, uygulayıcının spermayı doğru zamanda genital kanala vermesinden geçmektedir. Süt hayvancılığında ıslah sonucu meydana gelen metabolizma artışı, üreme hormonlarının miktarında ve yarılanma sürelerinde değişikliklere sebep olmaktadır. Bu durum, östrus bulgularının ve dolayısıyla elde edilecek gebelik sonuçlarının doğrudan azalmasına neden olmaktadır. Sürü devamlılığı ve üretim verimliliği açısından son derece önemli olan gebelik, en ideal ve kısa yoldan ulaşılması gereken nihai hedeftir. Bu amaçla sabit zamanlı suni tohumlama için kullanılan yöntemler (presynch, ovsynch, ve ovsynch modifikasyonları olan G6G, G7G, v.b.) yıllar boyunca araştırılmış ve günümüzde geliştirilmeye devam etmektedir. Bu çalışmada, progesteron destekli ovsynch senkronizasyonu ile aynı planının ilk hormonu olan GnRH enjeksiyonu yerine PMSG ile gerçekleştirilen indüksiyon sonrasında elde edilecek östrus cevapları ve buna bağlı olarak elde edilecek gebelik oranlarının araştırılması planlanmıştır. Bu amaçla ticari olarak süt üretimi yapan entansif bir işletmede, aynı koşullarda bakım, besleme ve barındırılması gerçekleştirilen toplam 139 baş sütçü Simmental inek kullanıldı. Çalışmaya dâhil edilen hayvanlar; üretim kayıtları bilinen, düzenli olarak cinsel aktivite gösteren, en az bir doğum geçmişi olan ve herhangi bir hastalık geçmişi bulunmayan hayvanlar arasından seçildi. Çalışma sonucunda, PMSG grubunda (68 baş) iç ve dış östrus bulguları gösteren hayvanların sayısı 61 baş (%89,71) olarak tespit edilmiş; östrus bulguları gösteren hayvanların da 55 tanesinde (%90,16) gebelik sonucu elde edilmiştir. GnRH ile başlanan senkronizasyon grubunda (71 baş) ise; toplam östrus tespit edilen hayvan sayısı 56 (%78,87), gebelik elde edilen hayvan sayısı 45 (%80,35) olarak belirlenmiştir. Gerçekleştirilen istatistiki analiz sonucunda, iki senkronizasyon modelinde de östrus yanıt oranları ve östrusa gelen hayvanlardaki gebelik oranları arasında istatistiksel anlamlılık değerinde fark bulunamamıştır (P>0,05). Bu sonuçlar, ovsynch yönteminde kullanılan ilk GnRH yerine PMSG’nin başarı ile kullanılabileceğini ortaya koymaktadır. Gerçekleştirilen bu çalışmanın, PMSG kullanılarak planlanacak çeşitli senkronizasyon yöntemlerinin daha fazla hayvana uygulanması ile, elde edilecek yeni metotlara yol gösterici nitelikte olacağı öngörülmektedir.Item Kollajenin Saanen Teke spermasının dondurulabilirliği üzerine etkisi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2020-10-12) Gökçe, Elif; Boz, Ezgi; Uçar, Şenay; Üstüner, Burcu; Aktar, Ahmet; Yılmaz, Mehmet Melih; Mülkpınar, Emine; Alçay, Selim; Veteriner Fakültesi; Dölerme ve Suni Tohumlama Ana Bilim Dalı; 0000-0001-5999-4685; 0000-0002-2975-2594; 0000-0001-6050-791X; 0000-0003-0251-987X; 0000-0002-2472-8157Bu çalışmada, Sazan Balığı (Cyprinus carpio) pullu derisinden elde edilen kollajen içerikli sıvı özütün teke spermasının dondurulabilirliği üzerine etkisinin belirlenmesi amaçlandı. Çalışmada, toplam 36 ejakülat altı baş tekeden gün aşırı elektro-ejakülatör ile alındı. En az +++ mass aktivite, %70 motilite ve 2x109 spermatozoon/mL özelliğe sahip sperma örnekleri birleştirilerek her grup için 4 eşit kısma bölündü. Sperma iki aşamalı sulandırma methodu ile final konsantrasyonu 1/5 (sperma/sulandırıcı) olacak şekilde; kollajen içermeyen kontrol grubu (K) ve farklı konsantrasyonda kollajen içeren (%1, %5 ve %10; sırasıyla K1, K5 ve K10) Tris-Na sitrat sulandırıcısı ile sulandırıldı. Payetler programlanabilir dondurma makinasında donduruldu ve daha sonra sıvı azot içine aktarıldı. Her gruptan en az 3 payet 37ºC/30sn’de eritilerek eritme sonrası değerlendirmeler yapıldı. Sperma taze ve dondurma sonrası aşamalarda; motilite, plazma membran bütünlüğü Hypo-Osmotic Swelling Test (HOST) ve akrozom hasarı yönünden FITC-Pisum sativum agglutinin (FITC-PSA) boyama ile değerlendirildi. Eritme sonrası deney gruplarının motilite değerleri karşılaştırıldığında, kollajen içeren grupların motilitelerinin kollajen içermeyen kontrol grubuna göre daha yüksek olduğu gözlemlendi (P<0.05). Plazma membran bütünlüğünün, kollajen ilave edilen gruplarda kontrol grubuna göre daha yüksek olduğu tespit edildi (P<0.05). Akrozom hasarının sayısal olarak en yüksek kontrol grubunda olduğu gözlemlenmesine rağmen gruplar arasında istatistiksel bir fark tespit edilmedi (P>0.05). Sonuç olarak; teke spermasının dondurulmasında kullanılan sulandırıcılara %1, %5 ve %10 oranında kollajenin katılmasının motilite ve plazma membran bütünlüğü üzerine olumlu etkisi gözlemlendi.Item L-Karnitin ilave edilmiş sulandırıcıların dondurma-çözdürme sonrası teke spermasının spermatolojik parametleri üzerine etkisis(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2022-07-26) Aktar, Ahmet; Alçay, Selim; Veteriner Fakültesi; Dölerme ve Suni Tohumlama Ana Bilim Dalı; 0000-0002-2975-2594; 0000-0002-2472-8157Bu çalışmada, L-karnitinin (LC) dondurma-eritme sonrası teke sperması üzerindeki etkilerinin değerlendirilmesi amaçlandı. Ergin tekelerden elde edilen sperma örnekleri pooling yapıldı ve beş eşit hacme bölündü. Farklı konsantrasyonlarda LC içeren (2.5mM /5mM/ 7.5mM/ 10 mM) ve içermeyen (kontrol) sulandırıcılar ile sulandırıldı ve donduruldu. Gruplara ait spermatozoa motilitesi, plazma membran fonksiyonel bütünlüğü (HOST), akrozomal bütünlük (PSA-FITC) ve malondialdehit konsantrasyonu belirlendi. Eritme sonrası motilite değerleri; LC5 (L-karnitin 5mMol) ve LC7,5 (L-karnitin 7,5mMol) gruplarında kontrol grubuna göre daha üstün bulundu (P<0.05). Plazma membran bütünlüğü değerlendirildiğinde LC5 grubu kontrol grubu ve diğer LC gruplarına göre membran bütünlüğünü daha iyi koruduğu görüldü (P<0.05). Akrozomal bütünlük oranları LC5 ve LC7,5 gruplarında diğer tüm gruplara göre daha iyi bulundu (P<0.05). Malondialdehit (MDA) konsantrasyonu, membran lipid peroksidasyonunu analiz etmek için kullanıldı ve eritme sonrası kontrol grubuna kıyasla LC5 grubunda daha iyi bir sonuç elde edildi (P<0.05). Çalışmada, sulandırıcıya LC ilave edilmesinin teke spermatolojik parametreleri üzerinde faydalı etkisi olduğu görüldü. Ayrıca, L-karnitinin 5mM dozda kullanımının, diğer dozlara göre daha etkin koruma sağladığı sonucuna varılmıştır.Item Liyofilizasyon amaçlı kullanılan sulandırıcıların koç spermasının DNA bütünlüğü üzerine etkisi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2021-04-27) Birler, Sema; Öztürk, Gül Bakırer; Papuccuoğlu, Serhat; Üstüner, Burcu; Zık, Berrin; Alçay, Selim; Güler, Sabire; Sağırkaya, Hakan; Nur, Zekariya; Veteriner Fakültesi; Histoloji Embriyoloji Ana Bilim Dalı; 0000-0001-5999-4685; 0000-0002-1053-6250; 0000-0002-2472-8157; 0000-0002-7367-6859; 0000-0001-6619-3229; 0000-0002-1438-221XDNA hasarının belirlenebilmesi, sperma saklama yöntemlerinin geliştirilmesi açısından önemlidir. Biz çalışmamızda farklı liyofilizasyon medyumları kullanılarak saklanan sperm hücrelerinin DNA bütünlüğünün değerlendirilmesinde akridin oranj (AO) ve therminal deoxynucleotidyl transferase-medited dUDP nick and labelling (TUNEL) floresan boyama yöntemlerini kullandık. Koçlardan alınan sperma dört gruba bölündü ve her bir grup: I) %10 fötal buzağı serumu (FCS) içeren TCM 199 solüsyonu II) %10 FCS ve 0,2 mol/L trehaloz içeren TCM 199 solüsyonu III) 50 mmol/L NaCl ve EGTA [Ethylen glycol-bis (β-aminoethyl ether)-N, N, N, N,-tetraacetic acid] 10 mmol/L Tris solüsyonu ve IV) %20 yumurta sarısı ve %7 gliserol içeren Tris bazlı solüsyonlardan biri ile konsantrasyonu 10 x 106 spermatozoa/100 μL olacak şekilde sulandırıldı. Taze alınan spermada DNA fragmentasyon oranı AO ve TUNEL yöntemlerinde sırasıyla %2,0 ±1,2 ve %3,8±3,7 olarak tespit edildi (P>0.05). AO ve TUNEL yöntemiyle değerlendirilen liyofilizasyon sonrası DNA bütünlüğüne sahip spermatozoa oranlarının, sulandırıcı farklılığına göre etkilenmediği tespit edildi (P>0.05). Aynı şekilde her iki boyama yöntemi karşılaştırıldığında, liyofilizasyon sonrası elde edilen DNA bütünlüğünün değerlendirilmesinde AO ve TUNEL sonuçlarının istatistiksel olarak farklı olmadığı belirlendi (P>0.05). Çalışmamızın sonuçları; sulandırıcı gruplarından her birinin koç spermasının liyofilizasyonu için uygun olduğunu ve her iki boyama yönteminin de tercih edilebileceğini göstermektedir.Publication Partenogenetik aktivasyonun vitrifiye köpek oositleri üzerine etkisi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2023-12-21) Yavuz, Ahmet; Özalp, Gözde Rabia; Üstüner, Burcu; Bari, Özge; Aktar, Ahmet; Sağırkaya, Hakan; Veteriner Fakültesi; Dölerme ve Suni Tohumlama Ana Bilim Dalı; 0000-0003-4694-6937; 0000-0001-5999-4685; 0000-0002-7017-5485; 0000-0002-2975-2594; 0000-0001-6619-3229Pet hayvanlarında biyoteknolojik çalışmalar son yıllarda hız kazanmaya başlamıştır. Köpeklerde başarısız yardımcı üreme teknikleriyle ilgili oluşan sorular, muhtemelen köpek türlerinin reproduktif fizyolojisine ait yetersiz bilgiden kaynaklanmaktadır. Fakat diğer taraftan pet biyolojisindeki uygulamalar, insan hastalıkları için model oluşturmaktadır. Bunun ötesinde gamet kriyopreservasyonunun gelişmesi, nesli tükenmekte olan türlerin korunması ve genetik banka oluşturulması için önemlidir. Bu çalışmada, köpek oositlerindeki düşük maturasyon oranlarına rağmen, partenogenetik aktivasyonun etkileri vitrifiye oositlerde test edildi. Köpek oositleri, Yıldırım Belediyesi Sokak Hayvanları Bakım ve Rehabilitasyon merkezinden alınan, 20 adet sağlıklı köpekten toplandı. Ovaryumların tekrarlı parçalanmasından sonra, seçilen COCs (kumulus oosit kompleksleri), 5% CO2 inkübatörde, mineral yağla kaplanmış 500 µl TCM-199 içeren dört-gözlü petrilerde, 39°C’de, 72 saat boyunca maturasyona bırakıldı. Maturasyondan sonra oositler, 0%, 10%, 20% etilen glikol içeren 50 ml PBl içinde sırasıyla, 10, 10 dakika ve 30 saniye muamele edildi. Oositler, 30 µl VS3 içeren kriyoviallere yerleştirilerek sıvı nitrojende donduruldu. Bu grubun oositleri (n=257) ‘vitrifiye oosit-VO’ olarak gruplandı. Çözdürme sonrasında, oositler ionomisinle 5 dakika ve sikloheksimid ile 3 saat muamele ederek partenogenetik aktivasyona bırakıldı. Sonrasında oositler 72 saat kültüre edilerek nükleer maturasyon değerlendirildi. Kontrol grubu olarak kullanılan oositler (n=257), ‘non vitrifiye oosit-FO’ olarak gruplandırıldı. Maturasyondan sonra, oositler direkt olarak ionomisin ve sikloheksimid ile muamele edilerek aktivasyona bırakıldı ve 72 saat kültüre edildi. Tüm oositler Hoechst33342 ile 30 dakika boyandıktan sonra nükleer maturasyon oranları mikroskopta değerlendirildi. Maturasyon oranları (MI+MII) gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı bulunmadı. (p>0,05). Gruplar arasında GV, GVBD, MI, ve MII oranlarında da istatistiksel fark bulunmadı (p>0,05). Maturasyon sonrasında, vitrifiye köpek oositlerinde partenogenetik aktivasyona bağlı nükleer değerlendirmeye çalışması bulunmamaktadır. Fakat bu uygulamada elde edilen düşük maturasyon oranlarının, ileri moleküler çalışmalarla açıklanması gerektiği kanısındayız.