2024 Cilt 50 Sayı 1
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11452/44180
Browse
Browsing by Department "İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı"
Now showing 1 - 4 of 4
- Results Per Page
- Sort Options
Item Ailevi Akdeniz ateşi tanısı olan hastalarda Ekzon 10 lokasyonunda mutasyon pozitifliğinin klinik ve laboratuvar yansıması(2024-04-03) Ocak, Tuğba; Görünen, Ahmet; Yağız, Burcu; Coşkun, Belkıs Nihan; Sağ, Şebnem Özemri; Dalkılıç, Hüseyin Ediz; Yavuz Pehlivan; Tıp Fakültesi; İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı; Romatoloji Bilim Dalı; 0000-0002-4560-1569; 0000-0002-7745-8226; 0000-0002-0624-1986; 0000-0003-0298-4157; 0000-0002-3948-8889; 0000-0001-8645-2670; 0000-0002-7054-5351Ailevi Akdeniz Ateşi (AAA) 10 ekzondan oluşan Mediterranean Fever (MEFV) geninde meydana gelen mutasyonlar sonucu tekrarlayan ateş ve serözit ataklarıyla seyreden otoinflamatuar bir hastalıktır. Ekzon 10 lokasyonunda mutasyon pozitifliği tipik klinik fenotiple ve amiloidoz, böbrek yetmezliği gibi hastalık komplikasyonlarıyla ilişkilidir. Çalışmamızda 10. ekzonda mutasyon varlığının klinik özellikler ve komplikasyonlar ile ilişkisini saptamayı amaçladık. Hastanemiz romatoloji kliniğinde Ocak 2015-Ağustos 2023 tarihleri arasında AAA tanısı ile takip edilen 354 hastanın dosyası retrospektif olarak incelendi. Hastalar ekzon 10 lokasyonunda mutasyon bulunma durumuna göre iki gruba ayrıldı. Ekzon 10’da mutasyon pozitifliği olan grupta erkek cinsiyet oranı, karın ağrısı, amiloidoz görülme sıklığı, ataksız dönemdeki kreatinin, nötrofil ve c-reaktif protein değerleri anlamlı olarak daha yüksek saptandı (sırasıyla p=0,044, p=0,039, p<0.001, p=0,028, p=0,015, p=0,030). Ekzon 10 lokasyonunda mutasyon pozitifliği olan hastalarda klinik ve laboratuvar özellikler farklılık göstermekte olup, bu hastaların yakın takip edilmesi ile hastalıkla ilişkili kompikasyonlar azaltılabilir.Item FLAG-Ida’ya karşı FLAG-Dauno: Relaps/Refrakter Akut lösemi olgularında Bursa Uludağ Üniversitesi deneyimi(2024-04-03) Hunutlu, Fazıl Çağrı; Ercan, Beyza Nur; Öztop, Hikmet; Koca, Tuba Güllü; Çubukçu, Sinem; Yavuz, Şeyma; Ersal, Tuba; Özkocaman, Vildan; Özkalemkaş, Fahir; Tıp Fakültesi; İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı; Hematoloji Bilim Dalı; 0000-0002-4991-9830; 0000-0002-5721-7214; 0000-0002-0199-3791; 0000-0003-4168-2821; 0000-0001-9623-8096; 0000-0003-1250-644X; 0000-0001-5419-3221; 0000-0003-0014-7398; 0000-0001-9710-134XFLAG-Ida protokolü (Fludarabin- Sitarabin- Granülosit Koloni Stimülan Faktör- İdarubisin) relaps/refrakter akut lösemi olgularında sıklıkla uygulanan bir kemoterapi rejimidir. Özellikle ilaç erişiminde olan aksaklıklar nedeniyle, antrasiklin ajan olarak idarubisin yerine daunorubisin kullanılabilmektedir. Çalışmamızda, Bursa Uludağ Üniversitesi Hematoloji kliniğinde relaps/refrakter akut lösemi tanısı ile FLAG-Ida ya da FLAG-Dauno protokolü alan hastaların etkinlik ve yan etki verilerini değerlendirmeyi amaçladık. Çalışmaya toplam 94 hasta dahil edildi. On hasta FLAG-Dauno grubunda iken 84 hasta FLAG-Ida grubundaydı. Çalışma grubunun medyan yaşı 46.5 yıldı. Hastaların %45.7’si Akut Myeloid Lösemi (AML), %54.3’ü Akut Lenfoblastik Lösemi (ALL) tanılıydı. Hasta karekteristikleri, sitogenetik risk profilleri, primer tanıları ve primer refrakter hastalık varlığı açısından FLAG-Ida ve FLAG-Dauno grupları arasında anlamlı farklılık yoktu. İki grupta da komplet yanıt oranı ve allojeneik nakle köprülenen hasta sayıları benzer orandaydı. Toplam yaşam süreleri açısından iki grup arasında anlamlı farklılık saptanmadı. İki grup arasında yan etki karşılaştırmasında; iki grupta da en sık görülen rejim ilişkili toksisite febril nötropeniydi. Grade 3-4 yan etkiler açısından iki grup arasında anlamlı farklılık saptanmadı. Sonuç olarak FLAG-Dauno protokolü relaps/refrakter akut lösemi olgularında etkin ve güvenli bir kurtarma rejimidir.Item Otoimmün hepatit tanılı erişkin hastaların değerlendirilmesi: Tek merkez deneyimi(2024-03-11) Ertem, Aytül Coşar; Öztürk, Tuba Erürker; Gülten, Macit; Tıp Fakültesi; İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı; Gastroenteroloji Bilim Dalı; 0000-0002-4186-0731Otoimmün hepatit (OİH), etkilenen hastaların çoğunda immünsüpresif ajanların gerekli olduğu, immün aracılı kronik inflamatuar bir karaciğer hastalığıdır. Mevcut çalışmada, OİH tanısı ile takipli hastalarımızın tanı anındaki klinik ve demografik özellikleri, laboratuvar değerleri, otoantikorların dağılımı, karaciğer biyopsi analizleri ve histopatolojik özellikleri, OİH'e eşlik eden diğer karaciğer varyant ve otoimmün hastalıkların dağılımının değerlendirilmesi ve bizim merkezimizin sonuçlarının literatür eşliğinde tartışılması amaçlanmıştır. Bu retrospektif, kesitsel çalışmaya 01.01.2010-30.06.2017 tarihleri arasında merkezimize başvuran ve OİH tanısı alan 202 hasta dahil edilmiştir. Hastaların bilgileri hastane yönetim bilgi sisteminden geriye yönelik olarak taranıp kaydedilmiştir. Hastaların 174'ü (%86) kadın, 28'i ise (%13.9) erkekti. Hastaların medyan tanı yaşı 46 olarak bulundu. Hastaların tanı konma yaşının sıklıkla orta yaş grubunda (41-60 yaş) olduğu saptandı. OİH tanılı hastalarda otoantikorlardan en sık antinükleer antikor (ANA) (%86) pozitifliği saptandı. Hastalarımızın en sık tip-1 OİH olduğu saptandı. Ayrıca Hashimato tiroiditi (%31.6) en sık eşlik eden otoimmün hastalık, primer biliyer siroz (%56) en sık eşlik eden karaciğer varyant hastalığı olarak bulunmuştur. Sonuç olarak OİH, günümüzde sıklığı giderek artan, tüm yaş, cinsiyet ve etnik grupları etkileyebilen, kronik, otoimmün bir karaciğer hastalığıdır. Erken tanı ve tedavi, hastalık yönetiminde önemlidir. Bu açıdan hastalığın etyopatogenezini ve OİH'e eşlik eden hastalıkları bilmenin erken tanı ve doğru tedavi açısından önemli olduğu açıktır.Item Üst gastrointestinal sistem kanamalarında erken endoskopinin mortalite ve morbiditeye etkisi(2024-05-03) Hafızoğlu, Merve; Eren, Fatih; Gülten, Macit; Tıp Fakültesi; İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı; Gastroenteroloji Bilim Dalı; 0000-0003-2667-8963; 0000-0002-4186-0731Üst gastrointestinal sistem (ÜGİS) kanamaları özofagusun üst kısmı ile Treitz ligamanı arasındaki herhangi bir yerden lümen içine olan kanamaları kapsar. ÜGİS kanaması olan hasta acil servise hematemez, melena veya hematokezya ile başvurabilir. Akut ÜGİS kanamalı hastalara ilk 24 saat içinde endoskopi uygulamak standart yaklaşımdır. Bununla birlikte erken endoskopinin tanımı konusunda ortak bir görüş yoktur. Çeşitli çalışmalara göre bu tanım acil servise başvurudan sonra 2 saat ile 24 saat arasında çeşitlilik gösterir. Bizim çalışmamızda ÜGİS kanaması ile acil servise başvuran 115 hasta alındı. Hastalar endoskopi yapılma sürelerine göre 3 gruba ayrıldığında (<8 saat, 8- 24 saat, >24 saat) gruplar arasında endoskopik bulgu, Forrest sınıflandırması, endoskopik veya cerrahi tedavi ihtiyacı, replasman ihtiyacı, takiplerde tekrarlayan kanama, tekrarlayan endoskopi ihtiyacı ve hastaların akıbeti konusunda anlamlı fark saptanmadı. Sonuç olarak ÜGİS kanamalarında erken endoskopinin tanımı, ilk 24 saat içinde ne zaman yapılacağı ve faydaları konusunda ortak bir görüş yoktur, yapılan prospektif randomize çalışmalar da erken endoskopinin kar zarar oranını belirlemede göz önünde bulundurulmalıdır.