2022 Cilt 31 Sayı 1
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11452/27798
Browse
Browsing by Department "Temel İslam Bilimleri Bölümü"
Now showing 1 - 6 of 6
- Results Per Page
- Sort Options
Item İsmâilîlik’te nefsânî diriliş ve tenasüh inancı(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2022-05-16) Tığlı, Asiye; İlahiyat Fakültesi; Temel İslam Bilimleri Bölümü; 0000-0003-3693-692XNeoplatonik felsefenin ve İslam filozoflarının da etkisiyle İsmâilîler, Müslüman çoğunluktan farklı olarak ölümden sonra bedenin toprağa karışacağı, nefsin ise olgunlaşarak aslî mekânı olan ulvî aleme döneceği konusunda ittifak etmişlerdir. Bu anlayışa göre nefsin tekâmül süreci, maddeden uzaklaşma ve dolayısıyla da en mukaddes olana (Külli Akıl) yaklaşma ile paralel olarak gerçekleşmektedir. Bu nedenle kurtuluş, nefsleri dünyevi ve uhrevi mutluluğa erdirecek batınî bilgiyi uhdelerinde bulunduran nâtıkları ve imamları tanıyıp, onlara tabi olmaya bağlanmıştır. Zira insanın kendi devrindeki imamı tanıması onun ulvî alemle kuracağı bağı ifade etmektedir. Bu bağlamda ceza ya da cehennem de imamlardan öğrenilen bu batıni bilgiyi reddetme yahut görmezden gelmenin bir sonucudur. Bu sebeple, Külli Akıl’dan taşan batınî bilgiden uzak kalan ruhlar, gerek dünyada gerekse Büyük Kıya- met’ten sonra mânevî alemde, gerçek ilmi zevki tadamamanın acısını yaşayacaklardır. Bunlara Allah’a ve peygambere inanan zahir ehli de dahildir. Bu cezanın yeri, keyfiyeti ve ebedi olup olmadığı meseleleri ise muğlaktır. İsmâilîler’in tenasüh inancına sahip bir fırka olarak görülmelerine neden olan etmenlerin başında, Gazzâlî, İbn Haldûn ve Bîrûnî gibi kendilerine muhalif olan Müslüman yazarların bu yöndeki ifadeleri olduğunu söylemek mümkündür. Binaenaleyh makalede, İsmâilî öğretinin mimarları sayılabilecek Sicistânî, Hamîdüddîn el- Kirmânî, Nâsır-ı Hüsrev ve Nasîrüddîn et-Tûsî’nin bu konulardaki fikirleri ele alınmış; iddia edildiği gibi bir tenasüh inancına sahip olup olmadıkları sorgulanmıştır. Söz konusu isimlerin eserlerinde, tenasüh inancını kabul etmediklerine dair açık ifadeler bulunmakla birlikte, yeniden dirilmenin (baʿs̱) Kıyamet’ten sonra değil de bu dünyada gerçekleşmesi, dünyanın bir tür cehenneme benzetilmesi ve saf olmayan ruhların nihaî sonları hakkındaki belirsizlik tenasühün reddiyle ilgili ifadelerini tartışmalı kılmaktadır.Item Klasik Arap Edebiyatında sıra dışı bir tema: Keyfe eṣbaḥte sorusuna verilen hikemî cevaplar(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2022-03-28) Çakır, Muhammed Faruk; Şahin, Şener; İlahiyat Fakültesi; Temel İslam Bilimleri Bölümü; 0000-0002-7831-5075; 0000-0002-2499-7672Bu makale, kadim Arap kültüründe günün sabah vakitlerinde hâl hatır sormak üzere sıkça kullanılmış bir klişeye - َ َ كَيْفأَصْبَحْتَ ؟ soru cümlesine- verilen edebî cevapları ele almaktadır. Yerine göre “Bu sabah nasılsın?”, “Nasıl oldun?”, “Sabaha nasıl eriştin?” ya da doğrudan “Nasılsın?” gibi karşılıklarla Türkçeye çevirebileceğimiz “Keyfe eṣbaḥte?” sorusuna verilen ilgi çekici cevaplar, yüksek edebî kalitesi, metnin manasındaki derinlik ve lengüistik açıdan ifade ettiği değer sebebiyle, pek çok müellifi cezbeden bir konu başlığı oluşturmuştur. Çoğunlukla meşhur zahitlerin dudaklarından birer vecize ve hikmetli söz formunda dökülen bu edebî ve mistik malzeme, klasik edebiyat ve züht kitaplarında gerek nesir gerek şiir formunda karşı- mıza çıkmaktadır. Genellikle kısa kesitlerden oluşan bu ibretlik, etkileyici cevapların Arap dili ve belagati açısından önem arz eden yönü, sanatsal kaygılarla ortaya konulmuş olması ve belagat sanatları açısından da özel bir değere sahip olmasıdır. Bu cevaplar içerisinde bilhassa seci, tıbâk ve mukābele gibi bedîʿ sanatlarının ustalıkla kullanıldığı göze çarpmaktadır. Makalemizde “Keyfe eṣbaḥte?” sorusu çerçevesinde teşekkül eden ve gerek mana derinliği gerek lafız dizilimindeki estetik açısından dikkat çeken edebî malzemenin bir kısmı çevirileriyle birlikte sunulmuş, ardından da genel bir değerlendirmeye tabi tutulmuştur.Item Kur’ân tilavetinde karşılaşılan yaygın hatalar: Sâdık b. Yusuf Halîfe ve Risâle fi’t-tecvîd (Risâle fî taṣḥîḥi’l-ġalaṭâṭ fi’l ḳırâʾât) isimli eserinin tahkik ve incelemes(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2022-03-25) Başal, Abdulhalim; Türkmen, Ömer; İlahiyat Fakültesi; Temel İslam Bilimleri Bölümü; 0000-0002-3919-2754; 0000-0001-8509-172XBu çalışma, Osmanlı kıraat âlimlerinden Sâdık b. Yusuf Halîfe’nin Risâle fi’t-tecvîd isimli risalesini konu edinmektedir. Müellifin, Kur’ân tilavetinde karşılaştığı yaygın hatalara (laḥn) işaret etmek amacıyla muhtasar olarak kaleme aldığı bu risale hakkında daha önce yapılmış herhangi bir araştırma bulunmamaktadır. Üç bölüm halinde ele alınan bu makalenin ilk kıs- mı, Sâdık b. Yusuf’un hayatı, hocaları, öğrencileri ve eserleri hakkındaki biyografik bilgileri ihtiva etmektedir. İkinci bölüm; eserin isimlendirilmesi, konusu ve müellife aidiyeti, müelli- fin bu risalede izlediği usûl ve metot, risalenin temel kaynakları, risalenin telif edilme amacı ve muhtevası gibi tahkik usulüne göre incelenmesine dönüktür. Ayrıca bu bölümde eserin nüshalarının yanı sıra tahkikte takip edilen yönteme de yer verilmiştir. Üçüncü ve son bölüm ise risalenin tahkikli neşrine ayrılmıştır. Sonuç olarak; tecvid ilminin mahiyeti ve Kur’ân tilaveti esnasındaki gerekliliği, laḥnın kavramsal alanı ve çeşitleri gibi konulara hasredilen bu risalenin, harflerin mahreç ve sıfatlarında meydana gelen hataların tespit ve tashihi noktasında günümüze de ışık tutması amaçlanmaktadır.Item Mısırlı mütefekkir Ahmed Emîn’in hadis anlayışının tespiti ve değerlendirilmesi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2022-04-14) Öz, Betül; İlahiyat Fakültesi; Temel İslam Bilimleri Bölümü; 0000-0001-7739-9732Batı kültürünün etkilerinin hissedildiği bir ortamda hayatını geçiren Ahmed Emîn küçük yaşlardan itibaren ilme ilgi duymuştur. Bu vesileyle yaşamının ilerleyen dönemlerinde hem öğrenci hem öğretici olarak yaptığı araştırmalar neticesinde ardında önemli ilmî eserler bırakmıştır. Medeniyet tarihçisi olarak tanınmasının yanı sıra o, edebî kişiliği ile de bilinmektedir. Yaptığı çalışmaların en zengini olan İslâm tarihi ve medeniyeti üzerine kaleme aldığı Fecru’l-İslâm, Ḍuḥa’l-İslâm ve Ẓuhru’l-İslâm adlı eserlerinde İslâmi ilimler hakkında geniş bilgi- lere yer vermiştir. Bu eserler İslâm tarihi konularında başvuru kaynağı olmasının yanı sıra, diğer ilimler hakkında da bilgiler içermesi bakımından önemli bir seri olarak bilinmektedir. Bahsi geçen eserlerin hadis ilmine dair bölümlerinde temel hadis bilgileri, hadis tarihi, hadis uydurmacılığı ve hadis tenkidi konularına detaylı bir şekilde yer verilmiş ve bazı tenkitlerde bulunulmuştur. Bu çalışmada Ahmed Emîn’in hadis ilmine dair verdiği bilgiler değerlendirile- rek yer yer kendisine tenkitlerde bulunulmakta ve eleştirdiği bazı hususlara da izahlar getirilmektedir. Netice itibariyle bu tenkitler incelendiğinde yazarın bazı müsteşriklerin etkisinde kaldığı anlaşılmaktadır.Item Uyku ile namazın terki arasında bağlantı Kuran iki hadis ve delaletleriyle ilgili değerlendirmeler(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2021-12-01) Şakar, Mehmet; Kahraman, Hüseyin; İlahiyat Fakültesi; Temel İslam Bilimleri Bölümü; 0000-0002-8101-8469; 0000-0002-1345-4429Kur’an ve sünnette en çok zikri geçen ibadet namazdır. Namazdan bahseden ayet ve hadislerin bir kısmında onun vaktinde edasına engel durumlardan bahsedilmiş ve bunlara çözümler sunulmuştur. Bu konudan bahseden hadislerden anlaşıldığına göre din, namazın vaktinde eda edilmesine engel bir mazeret olarak sadece uyku ve unutmaya vurgu yapar. Dinin bu yaklaşımı yani bir namazın ancak uyku veya unutma sebebiyle terk edilebileceğini kabul etmesi, geniş çerçevede, amel ile iman arasında bir bağlantı kurmaya da müsait görünmektedir. Nitekim namazın kendi vaktinde eda edilmesine engel durumları uyku ve unutma olarak sayan hadisler, telafi olarak bunların uyanınca veya hatırlanınca kılınmasını istemekte ve dolayısıyla her- hangi bir yaptırımdan ve cezadan bahsetmemektedir. Hadis kitaplarında bu duruma somut örnek olabilecek rivayetler vardır. Bunların birinde Allah resûlü sabah namazlarına uyanamayan sahabiye “Namazını uyanınca kıl!” buyurmakta, gecenin tamamını uyku ile geçiren bir başkasını da “Kulağına şeytan bevletmiş!” ifadesiyle tavsif etmektedir. Hz. Peygamber’in bu tepkiyle yetinmesi, bazı çevreler tarafından “Amel imanın şartlarından değildir.” şeklinde yorumlanmıştır. Bu bakış tarzından öyle anlaşılıyor ki, dinin temelini oluşturan ibadetlerden olan namaz konusunda, imana zarar verebilecek bir probleminin mutlaka ve hatta şiddetli bir şekilde cezalandırılması beklenecektir. Makalede bu yorumun haklılık payı araştırılmaktadır. Zira uykunun istem dışı olmasının ve bir ibadetin böyle bir mazerete binaen terk edilmesinin, amel-iman ilişkisi gibi ciddi bir konuda örnek ve delil sayılması tenkide değer görünmektedir. Bu açıdan araştırma, ameliman münasebeti tartışmalarında öne sürülen delillerin amaca uy- gunluğunu belirleme konusunda bir örnek addedilebilecek durumdadır.Item Zeydî fıkhında mezhep görüşünün oluşumunda Zeyd b. Ali’nin etkisi: Namazın kılınış şekli örneği(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2022-05-09) Gündüz, Eren; İlahiyat Fakültesi; Temel İslam Bilimleri Bölümü; 0000-0003-0880-5623Bir fıkıh mezhebi olarak Zeydiyye hakkında da bilgi veren genel nitelikli bazı çağdaş yayınlarda Zeyd b. Ali’den (öl. 122/740) mezhebin kurucu imamı, ona nispet edilen el-Mecmûʿu’lfıḳhî’den de mezhebin en önemli kaynağı olarak söz edilmektedir. Buna karşın son zamanlarda yapılan Zeydiyye konulu müstakil çalışmalar, mezhebin Sünnî fıkıh mezhepleri gibi doktriner bir yapıya kavuştuğu müteaḫḫirûn dönem Zeydî literatüründe Zeyd b. Ali’nin hukuk doktrinine bağlılık anlamı içermeyen yaygın bir Zeydîlik anlayışının varlığını fark etmemizi sağlamıştır. Bu iki bakış arasındaki zıtlıktan yola çıkan çalışmamızda Zeydî fürû-i fıkıh literatürü açısından Zeyd b. Ali’nin hangi konumda görüldüğünü anlamak için onun Zeydî mezhep görüşünün oluşumundaki etkisinin açığa çıkarılması hedeflenmiştir. Yöntem olarak onun fıkhî görüşleri ile Zeydiyye’nin en güvenilir fıkıh metinlerinden Kitâbu’l-Ezhâr’daki müftâbih görüşler arasındaki farklılıklar mezhebin oluşum sürecindeki önemli fakihlerden el-Müeyyed-Billâh’ın (öl. 411/1020) Şerḥu’t-Tecrîd’i üzerinden yorumlanmıştır. Örneklem olarak istiftâḥ duasının zamanı, iftitâḥ tekbirinde ve kıraat sırasında ellerin durumu ve kunut dualarının okunuşu gibi namazın kılınış şeklinde öne çıkan ve her Müslümanın tanık olduğu ihtilaflı fıkhî meseleler incelenmiştir.