2010 Cilt 8 Sayı 3
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11452/6352
Browse
Browsing by Department "Tıp Fakültesi"
Now showing 1 - 3 of 3
- Results Per Page
- Sort Options
Item Lobektomi deneyimlerimiz(Uludağ Üniversitesi, 2010-11-30) Mercan, Mehmet Hilmi; Gürpınar, Arif; Şengün, Ayşe; Doğruyol, Hasan; Tıp Fakültesi; Çocuk Cerrahisi Ana Bilim DalıGiriş: Lobektomi kazanılmış ve konjenital nedenlerle uygulanan ve çoğunlukla minimum akciğer doku kaybının hedef alındığı ancak kalan akciğer dokusunun fonksiyon ve gelişiminin devamı açısından uygulanması zorunlu olan bir operasyondur. Kliniğimizde lobektomi yapılmış olan olgular retrospektif olarak lobektomi endikasyonları ve postoperatif takipleri açısından değerlendirilmiştir. Gereç ve Yöntem: Kliniğimizin kayıtları taranarak lobektomi uygulanan olgular etyolojik yönden ve postoperatif takipleri açısından retrospektif olarak değerlendirilmiştir. Pnömonektomi ve segmentektomi uygulanan olgular değerlendirilmeye alınmamıştır. Temel olarak etyolojik faktörler konjenital ve kazanılmış olarak iki grupta ele alınmıştır. Bulgular: Toplam 27 olgu çalışmaya dahil edilmiştir. Bu olguların 16’sı erkek ve 11’i kızdı. Yaş aralığı 2 gün ile 17 yaş arasında değişmekteydi. Bu olgulardan konjenital nedenlerle opere edilen olgu sayısı 14 ve bunların ortalama operasyon yaşı 3 aydı. Kazanılmış nedenlerle opere edilen 13 olgunun yaşları 2,5 ila 17 arasında ve ortalama operasyon yaşı 6 idi. Konjenital malformasyonların 4’ü konjenital kistik adenoid malformasyon, 3’ü pulmoner sekestrasyon ve 7’si konjenital lober amfizemli olguydu. Kazanılmış nedenlerden dolayı lobektomi uygulanan olgulardan 12'si postpnömonik nedenlerle, 1'i ise travmatik bronş rüptürü nedeniyle opere edilmişti. Konjenital nedenlerle opere edilmiş olguların tamamında şifa elde edilirken kazanılmış nedenlerden lobektomi yapılmış Kartegener sendromu ve tüberküloz tanılı 2 olgunun takibine enfeksiyon ekibiyle birlikte devam edilmektedir. Diğer olgularda şifa sağlanmıştır. Sonuç: Lobektomi özellikle konjenital nedenlerle yapıldığında sonuçları daha iyidir. Kazanılmış nedenler nedeniyle opere edilen olguların postoperatif takipleri daha uzun zaman almakta ve sonuçlar primer hastalığa bağlı olarak değişmektedir.Item Sekonder osteoporozlu çocuklarda alendronat tedavisinin etkinliği(Uludağ Üniversitesi, 2010-11-02) Sağlam, Halil; Eren, Erdal; Çakır, Esra Deniz Papatya; Özboyacı, Evren; Özboyacı, Ali; Özgür, Taner; Tarım, Ömer; Tıp Fakültesi; Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı; Çocuk Gastroenteroloji, Hepatoloji ve Beslenme Bilim DalıGiriş: Daha çok erişkinlerin hastalığı olarak bilinen osteoporoz çocuklarda kronik hastalıklara bağlı olarak karşımıza çıkmaktadır. Tedavide bifosfonatlar güvenli olarak kullanılmakta olup yararları kanıtlanmıştır. Alendronat oral kullanım avantajı nedeniyle daha çok tercih edilmektedir. Burada kliniğimizde izlenen sekonder osteoporozlu hastalarda alendronatın etkinliği değerlendirilmiştir. Gereç ve Yöntem: Sekonder osteoporozlu toplam 46 hasta [28 erkek (%60,9), 18 kız (%39,1)] çalışmaya dahil edildi. Alendronat oral olarak günlük doz 30 kg için 10 mg verildi. Kemik mineral yoğunluğu (KMY) DEXA ile değerlendirildi. Bazal DEXA çekiminden sonra, tedavinin etkinliği açısından 6. ay, 12. ay ve 24. ay tekrar DEXA çekimi yapıldı. Bulgular: Ortalama boy, kilo ve vücut kitle indeksi standart deviasyon skoru (SDS) sırasıyla -2,43, -2,82 ve -1,72 idi. Serum Ca, P ve ALP değerleri normaldi. Tedavinin başındaki ortalama KMY SDS -4,03±0,96 iken 6. ay, 12. ay ve 24. ayda DEXA Z skorları sırayla -3,51±1,02, -2,82±1,09 ve -2,43±0,93 idi. KMY Z-skorlarında 6’ıncı, 12’inci ve 24’üncü aylarda bazale göre elde edilen artışlar istatistiksel olarak anlamlı idi. Sonuç: Oral bifosfonat tedavisinin kullanımı parenteral tedaviye göre daha konforlu ve daha ucuzdur. Sonuçlarımız; oral alendronat tedavisinin erişkinlerde olduğu gibi çocuklardaki sekonder osteoporoz tedavisinde de güvenle kullanılabileceğini, KMY’de belirgin düzelme sağladığını, hastalar tarafından iyi tolere edilebilen bir tedavi yöntemi olduğunu göstermektedir. Çocuklarda da birçok çalışma olmasına rağmen osteoporozun çocuklardaki tedavisinde ilacın yaş, doz ve süresi konusunda uzlaşı yoktur.Item Vitamin K ve hemostaz(Uludağ Üniversitesi, 2010-09-13) Demirtaş, Fatih; Evim, Melike Sezgin; Baytan, Birol; Güneş, Adalet Meral; Tıp Fakültesi; Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı; Çocuk Hematoloji Bilim DalıVitamin K, kanda bulunan normal pıhtılaşma faktörlerinin sentezi için gerekli bir faktördür. Yenidoğanlarda vitamin K eksikliğine yatkınlık vardır, çünkü çok az bir miktar K vitamini plasentadan geçer. Doğumdan sonraki ilk birkaç gün bağırsak florası henüz bakteri içermediği için vitamin K üretilemez. Bu vitamin K eksikliği kanama ile karakterize yenidoğanın hemorajik hastalığına yol açar. Doğumdan sonra kanama riskini azaltmak için tüm yenidoğanlara intramusküler vitamin K uygulanması önerilmektedir.