2008 Cilt 9 Sayı 14
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11452/13728
Browse
Browsing by Department "Fen Edebiyat Fakültesi"
Now showing 1 - 7 of 7
- Results Per Page
- Sort Options
Item 17. yüzyıl Bursa şer’iyye sicillerine göre konut ve konut terminolojisi(Uludağ Üniversitesi, 2008-06-01) Düzbakar, Ömer; Fen Edebiyat Fakültesi; Tarih BölümüBursa, Osmanlı döneminde güneyde Uludağ yamaçlarına doğru tırmanan, kuzeyde ovaya doğru inen son dönemlerde ise doğu-batı yönünde hızlı bir yayılma göstermektedir. Osmanlının konut yapısı coğrafî anlamda komşuları olan diğer devletlerden ve Bizans’tan farklıdır. Konutların dış görünüşlerinin mütevazı olması, sınıfsız Müslüman toplumu yapısının bir yansımasıdır. Yerleşim yerleri olarak çoğunlukla meyilli araziler seçilmek suretiyle gereksinim duyulan suya doğal bir akıntı imkanı verildiği gibi, konutların ufkunun açık olması ve güneşten faydalanması da sağlanmıştır. Bu çalışmada Bursa’nın fizikî yapısı hakkında kısaca bilgi verildikten sonra konutların genel özellikleri ve konut terminolojisi üzerinde durulmuştur. Temel kaynak olarak 17. Yüzyıl Bursa Şer‘iyye Sicillerinden yararlanılmıştır. Konut satışları ile ilgili Bursa Şer’iyye Sicilleri’nde yer alan toplam 1320 adet belge değerlendirilmiştir. Belgelerde konutların müştemilat kısımları hakkında yer alan bilgilerden faydalanılarak incelediğimiz dönemle ilgili bir konut terminolojisi oluşturulmuştur. Bunlarla ilgili örneklemeler sırasında belgelerde çok sık rastlanan terimlere referans verilmemiştir.Item Bursa - Mustafakemalpaşa yüzey araştırmaları(Uludağ Üniversitesi, 2008-06-01) Yavaş, Doğan; İnaltekin, Ernur; Baba, Nurçin; Fen Edebiyat Fakültesi; Sanat Tarihi BölümüEski adı Kirmastı olan, Bursa’nın Mustafakemalpaşa ilçesinin, Antikçağ’dan beri önemli yerleşim yerlerinden olduğu bilinmektedir. Mustafakemalpaşa ilçesinin merkez bucağına bağlı olup, Üçköyler diye bilinen ve kuruluşları Osmanlı’nın erken dönemlerine kadar inen Çördük, Demireli ve Üçbeyli köylerinde, 2006 yılında yaptığımız Bursa ve Çevresi Yüzey Araştırmaları çalışmasında, Üçbeyli köyünün meydanında yer alan cami ve çeşmesinin kitabeleri, Demireli köyünün de eski camisinin kitabesi ile camiyi yaptıranların mezar taşları ortaya çıkarılmıştır.Item Dede Korkut Destanlarında, aşamalı tekrarların üslup özelliklerini biçimlendirişi üzerine(Uludağ Üniversitesi, 2008-06-01) Üstünova, Kerime; Fen Edebiyat Fakültesi; Türk Dili ve Edebiyatı BölümüDede Korkut Destanlarında saptanan üslup özelliklerinin biçimlenişinde tekrarların rolü büyüktür. Tekrarlar, mesajların yerine ulaşması, bir başka deyişle iletişimin hedeflendiği biçimde sağlanması için vericinin sıklıkla kullandığı yöntemlerden biridir. Tekrarların bir kısmı, üzerinde fazla düşünmeden bulunacak; çabucak görülecek tarzdadır. Ancak amacı yalnız paylaşılacak bildiriyi iletmek olmayan, dilin estetik boyutuna da hizmet eden, üslup özelliği olarak kullanılan ve bu nedenle sistemin içine gizlenen tekrar türleri de vardır. Aşamalı tekrarlarla kimi eksiltiler böyledir. Onlarla âdeta sanat yapılır, anlam oyunları düzenlenir, anlatıma güzellik katılır. Verici ve alıcı; dilin gizeminin, büyüsünün farkına onlarla varır. Dilin tadını onlarla alır.Item Demokrasi yolunda önemli bir aşama: Türk kadınına siyasal haklarının tanınması(Uludağ Üniversitesi, 2008-06-01) Yüceer, Saime; Fen Edebiyat Fakültesi; Tarih BölümüTürk kadınları, II. Meşrutiyetle birlikte siyasete ilgi duymaya başladılar. Ama bu ilgi siyasal hak isteme düzeyinde değildi. Bu süreçte kadın hareketinin amacı, kadını toplumsal ve ekonomik yaşama katmaktı. Bu yolda örgütler oluşturularak faaliyete geçildi. Ancak gelenekler, dini algı, toplumun ataerkil yapısı, kadın hareketinin önündeki en büyük engelleri oluşturdu. Hem bu nedenlerle hem de yönetim felsefesi nedeniyle, kadının durumunda geniş boyutlu değişim sağlamak mümkün olmadı. Bu durum Cumhuriyet Döneminde değişti; kadın hakları konusunda farklı bir sürece girildi ve radikal devrimler gerçekleştirildi. Bu arada Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren kadın hareketinin, Türk kadınının siyasal haklarına kavuşması yolundaki çabaları da sürdü. 1930’a gelindiğinde kadınlar, sosyal ve ekonomik haklarına kavuşmuşlardı. Sıra siyasal haklara gelmişti. Mustafa Kemal’in öncülüğünde, 1930’dan itibaren kadının siyasal haklarıyla ilgili devrimler gerçekleştirilmeye başlandı ve ilk olarak Belediye seçimlerinde oy kullanma ve seçilme hakkı tanındı. Kadınlar bu tarihten kısa süre sonra 26 Ekim 1933’te de, muhtar ve ihtiyar meclisi seçimlerinde, oy kullanma ve seçilme hakkını kazandılar. 5 Aralık 1934 tarihinde ise kadınlara siyasal anlamda en büyük hak olan milletvekili seçme ve seçilme hakkı tanındı. Böylece demokrasinin önemli bir aşaması tamamlanmış oldu. Kadınların ilk olarak seçme ve seçilme hakkını kullandığı 8 Şubat 1935 yılında yapılan seçimde, Meclise 17 kadın milletvekili girmeye hak kazandı. 1936 ara seçiminde bir kadın milletvekilinin daha seçilmesiyle sayı 18’e yükseldi. Bu oldukça çarpıcı bir başarıydı. Kadın milletvekili oranıyla Türkiye, kadınların siyasal haklara sahip olduğu ülkeler listesinde ilk sıralarda yer alıyordu. Daha sonraki dönemlerde kadının siyasetteki durumunda ciddi bir gerileme yaşandı. 1935-1939 Dönemindeki kadın milletvekili oranı, 2007 seçiminde geçilebildi. Ancak bu trajik bir geçişti. Çünkü 2007’de sağlanan % 9,09’luk oranla Türkiye dünya ortalamasının altında kaldığı gibi, ülkemizden çok sonra kadınına siyasal haklarını tanıyan gelişmemiş bazı ülkelerin bile gerisinde yer almaya devam etmekte.Item Kutadgu Bilig’de ve Bağdatlı Rûhî Dîvanı’nda zâhid(Uludağ Üniversitesi, 2008-06-01) Durmaz, Gülay; Fen Edebiyat Fakültesi; Türk Dili ve Edebiyatı BölümüKuralcı yapısıyla yaşamın renklerini görmeyen, her türlü toplumsal baskıların savunucusu ve uygulayıcısı olan zahid, Dîvân şiirinde çok sık işlenen bir tiptir. Dîvân şiirine gelinceye kadar zahid farklı şekillerde değerlendirilmiştir. İlk dönemlerde zahidle ilgili olumlu görüşler söz konusu iken; daha sonra bu değişmiştir. Bu yazıda zahid tipi ile ilgili değişikliği gösterebilmek amacıyla, İslami Türk Edebiyatının ilk örneği olan Kutadgu Bilig ve 16.yy Dîvân edebiyatının önemli temsilcisi Bağdatlı Rûhî Dîvanı karşılaştırılacaktır.Item Meyvelerin dilinden niyet ve işaretler-II(Uludağ Üniversitesi, 2008-06-01) Eğri, Sadettin; Fen Edebiyat Fakültesi; Türk Dili ve Edebiyatı Bölümüİnsanlar bilinen zamanlardan beri gelecekle ilgili tahminlerde bulunma ve bazı işaretlere ulaşma gayreti içerisinde olmuştur. Çeşitli kültürlerde yaygın bir şekilde örneklerini gördüğümüz bu merak ve çalışmalar, edebiyatın da ilgi alanına girmiştir. Geçmişte ve günümüzde; hoş karşılanmasa da bu tür merak ve ilgiler süregelmiştir. Akla gelebilecek pek çok madde veya metinlerle gaybı bilme isteği zengin “Tefe’ülnâme” türünü ortaya çıkarmıştır. Bu türden mensur ve manzum yüzlerce eser arasında “Hurşidnâme” adını taşıyanı; bu yorum ve işaretleri meyvelerin diliyle yapmaktadır.Item Yeni bilgiler ışığında Ressam Mehmet Ali Laga(Uludağ Üniversitesi, 2008-06-01) Topallı, Elvan; Fen Edebiyat Fakültesi; Sanat Tarihi BölümüTürk resminin gelişimindeki ilk evrelerde önemli yer tutan asker ressamlardan biri olan Mehmet Ali Laga (1878-1947), Türk tarihinin en hareketli dönemlerinden birinde yaşamış ve yaşamından izler, resimlerine de yansımıştır. Yaşamıyla ve resim üslubuyla döneminin diğer ressamlarından ayrılan Laga, Balkan ve Çanakkale savaşlarına katılmış, Bulgarlar’ın eline esir düşmüş, ama resimden vazgeçmemiş, askeri okullarda resim öğretmenliği yaparak resim sergilerine katılmış bir ressamımızdır. Bunlara rağmen Mehmet Ali Laga’ya gereken önem verilmemiştir ve Türk resim sanatını konu alan kaynaklarda aktarılan bilgiler de birbirinin aynı nitelikte olup belli hatalar içermektedir. Hayatına ve faaliyetlerine dair bu hataların bazıları, burada düzeltilirken bazıları da yeniden tartışmaya açılmaktadır.