1994 Cilt 15 Sayı 1
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11452/20150
Browse
Browsing by Language "tr"
Now showing 1 - 20 of 23
- Results Per Page
- Sort Options
Item 1475 sayılı iş yasasında kadın işçileri koruyucu hükümler ve ülkemizin taraf olduğu uluslararası sözleşmeler(Uludağ Üniversitesi, 1994) Kahyaoğlu, Gamze Akkuzu; İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi; İşletme BölümüTürkiye'de istatistiklerle kadını yorumlarsak, Ekim 1992 verileriyle toplam kadın nüfusu 8.785.960'dı . Yani toplam nüfus içindeki kadın oranı % 49.55 'dir. İşte istihdam edilen kadın oranı ise % 31 .07' dir. İstihdam edilen kadın nüfusun toplam iktisaden faal kadın nüfusun içindeki % .6 Iık kısmı tarım ,ormancılık ve balıkçılık sektöründe, % 7.7'si toplum hizmetleri, sosyal ve kişisel hizmetler sektöründe, % 6.8' i ise imalat sektöründe yer almaktadır. Bu kısa bilgilerden de anlaşılacağı gibi , Ülkemiz kalkınmasında önemli bir yeri olan tarım sektöründe büyük çoğunluğu sosyal güvenceden yoksun ve ücretsiz aile işçisi olarak kadınların istihdam piyasasına artan onların değişik sorunlarla karşı karşıya kalmalarına neden olmaktadır.Item 1918-1991 Arası Sovyetler Birliği'nde rejimin hakim güçleri(Uludağ Üniversitesi, 1994) Akarslan, Mediha; İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi; Uluslararası İlişkiler BölümüDünyada tarih boyunca kurulan en büyük imparatorluklarından biri olan Çarlık Rusyası nın devamı durumunda Sovyetler Birliği, J. Dünya Savaşı sırasında büyük bir devrim yaşayarak, savaştan çekilmiş ve kendi sorunlarıyla uğraşmıştır. Tarihi bir perspektiften bakacak olursak Doğu Avrupa'da Moskova Rus Devleti adı altında bir devletin ortaya çıkması uzun bir süreç içinde meydana gelmiştir. Rus knezliklerinden biri olan Moskova kısa bir süre içinde büyüyerek XVI. yüzyılın ortalarında bölgesel bir güç olarak ortaya çıkması bir siyasi oluşumun meydana gelmesinde dönüm noktası olmuş, bu tarihten itibaren bir Avrasya İmparatorluğu olma yolunda genişlemiştir. Bu dönemde, Moskova knezlikten, gerek yapısal gerekse siyasal olarak otokrat bir devlet ve Doğu Avrupa'da bir güç haline gelme sürecini ve dönüşümünü yaşamıştır. Ortaya çıkan bu Moskova-Rus Devleti "Moskova-Üçüncü Roma" görüşü ile de siyasi ideolojisini saptamış görünüyordu.Item 1980 sonrası Türk vergi politikasında ana yönelişler(Uludağ Üniversitesi, 1994) Yüce, Mehmet; İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi; Maliye Bölümü24 Ocak Kararlarıyla 1980 sonrası dönemde yeni bir ekonomik anlayış hakim olmuştur. Bu anlayış sonucu olarak vergi politikası, bütçe ve para politikalarıyla koordineli bir şekilde ele alınarak gönüllü iç tasarrufu artırmak, kaynakların yeniden tahsisini sağ amak, gelir dağılımı gibi amaçları gerçekleştirmede bir araç olarak kullanılmaya çalışılmıştır. 1980'Ii yıllarda vergi politikasında meydana gelen bu değişme, uygulanan iktisat politikaları bütününden bağımsız bir oluşum değildir. Sözkonusu dönemde uygulanan istikrar ve yapısal uyum politikalarının özü, mevcut uluslararası iş bölümü çerçevesini veri kabul eden ve Türkiye açısından hizmet sektörlerini ekonomik gelişmenin merkezine koyan bir uluslararası ekonomik entegrasyon anlayışı olarak özetlenebilir. Bir başka açıdan, uygulamaya konulan politika modeli, kaynak tahsislerin yönünü içe dönük üretimden dışa dönük yapılanmaya, imalat sanayiinden hizmet sektörüne çevrilmesini ve özellikle de kamu kesiminin daralmasını hedeflemiştir. İktisat ve maliye politikası dünyada esen neo-liberal rüzgarların da etkisiyle ekonomik/mali mevzuatın ‘’liberalleştirilmesi’’ve ‘’esnekleştirilmesi’’ temelinde yeniden tanımlanmış ve çeşitlendirilmiştir.Item Avusturya'da sendikal hareket(Uludağ Üniversitesi, 1994) Tokol, Aysen; İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi; Çalışma Ekonomisi BölümüAvusturya sendikaları örgüt yapıları, oluşumuna katkıda bulundukları gönüllü işbirliği ve dayanışma sistemi ile dünya sendikacılık hareketinin ilginç örneklerinden birini oluşturmaktadır. Bu çalışmada Avusturya sendikalarının tarihsel gelişimi, yapısı ve faaliyetleri üzerinde durulacak, gönüllü işbirliği ve dayanışma sisteminin işleyişi incelenecektir.Item Çokuluslu işletmeler ve faaliyet sebepleri(Uludağ Üniversitesi, 1994) Akat, Ömer; İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesiİkinci Dünya Savaşı sonrasının en önemli özelliklerinden biri, üretim sürecinin uluslararasılaşması,yani aynı malın üretiminin çeşitli aşamalarının farklı coğrafik alanlarda gerçekleştirmesi idi örneği , Mısır 'da ekilen, Türkiye'de iplik haline getirilen, Hindistan'da dokunan, İtalya'da stili verilen, Güney Kore 'de dikilen ve oradan tüm dünyaya gönderilen milyonlarca ton pamuklu mal tüketiciye ulaşıyor. Aynı şekilde, bir VW Golf'un veya Ford Escon'un montajı için işletmeler firmalar farklı kıtalardan ara ürünleri bir araya getiriyorlar.Bu tür faaliyetler Çok uluslu işletmeleri (ÇUİ'yi) gündeme getirmekte ve üzerinde dikkatle durulması gereken bir eğitim ve araştırma konusunu oluşturmaktadır.Item Devlet tahvili, hazine bonosu ve gelir ortaklığı senetlerinde vergilendirme(Uludağ Üniversitesi, 1994) Giray, Filiz; İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi; Maliye BölümüGünümüzde devlet, ekonomik ve sosyal gelişmeler sağlamak üzere iktisat ve maliye politikası araçlarından yararlanmaktadır. Maliye politikası araçlarından biri de iç borçlanmadır. Bu çalışmada , iç borçlanma araçlarından devlet tahvili, hazine bonosu ve gelir ortaklığı senetleri şeklindeki kıymetlerin ülkemizde vergilendirilmesi ve bunların alıcılara göre dağılımı incelenmektedir.Item Globalleşen pazarlarda yeni rekabet ekolojisi(Uludağ Üniversitesi, 1994) Ener, Neriman; İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi; İşletme Bölümü1980'li yıllara gelindiğinde iletişimde sağlanan teknolojik gelişmeler ve giderek ortadan kalkan ulusal sınırlar,uluslararası pazarlamayı bir adım daha ileriye götürerek global (evrensel) pazarlama kavramını sık sık telaffuz edilen ekonomik bir terim haline getirmiştir. Süratle büyüyen işletmeler çok depanmanlı hatta merkezi olmayan yönetimle yönetilen çok uluslu işletmelere dönüşmüşler, ürettikleri mal ve hizmetleri aynı anda pek çok farklı ülkede pazara sunma imkanına kavuşmuşlardır.Item İş çizelgelemesi - I -(Uludağ Üniversitesi, 1994) Çelikçapa, Feray Odman; İktisadi ve İdari Bilimler FakültesiBugünkü rekabetçi piyasa ortamında üretim açısından etkin çizelgeleme politikası seçimi çok önemlidir. Basit bir üretim çevresinde bile pazarın talebine uyum sağlamak ve tesisi etkin bir biçimde bu talebe uygun olarak yönlendirmek sorun olmaktadır. Üretim yöneticileri ve yöneylem araştırmacıları 1950'Ii yıllardan beri bu konuda çalışma yapmaktadırlar. Klasik çizelgeleme teorisinin başarısı çoğu üretim çevrelerinde yetersiz kalmaktadır. Üretim çizelgeleme ve tesisi yükleme işlemi çok az işletmede birinci derecedeki hat yöneticileri tarafından gerçekleştirilmektedir. Çoğu sektörde bu görev vardiya liderleri, formenler gibi üretim elemanlarına verilmiştir. Bu kişilerin çoğunun ise klasik çizelgeleme teorisi hakkındaki bilgisi kısıtlıdır ve hatalı çizelgeleme politikalarının işletmenin genel performansı üzerindeki etkisi araştırılmamaktadır.Item İş çizelgelemesi - II -(Uludağ Üniversitesi, 1994) Çelikçapa, Feray Odman; İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesiİş çizelgelemesinde her zaman işlerin gelişi, sırası ve süresi bilinmemektedir ve bu konularda belirsizlikler ortaya çıkmaktadır. Bu durumda işlerin gelişi, sırası ve süresi hakkında tahminler yapılmakta ve bunlar stokastik değerlere sahip olmaktadır. Çizelgeleme süreci de daha karmaşıklaşmaktadır. Ayrıca elde edilen çizelgelerin optimalliğinin araştırılması gerekmektedir. Programcının belirlediği heuristik hareket kurallarına göre oluşturulan çizelge diğer bir kural için geçerli olmamaktadır. Çizelge kümelerinin içinden seçilen çizelgenin amaca uygun olup olmadığı ve hangi ürünlerin üretilmesinin uygun olduğu araştırılmalıdır. Son yıllarda araştırma konusu olan dinamik çizelgeleme ise çizelgelemeye esneklik sağlamaktadır.Item İşletmelerin halkla ilişkilerinde göz ardı ettiği gruplar ve sonuçları(Uludağ Üniversitesi, 1994) Karakoç, Nihatİşletmelerin etkileşimde bulunduğu ya da bulunabileceği gruplar bir bütündür. Bu gruplardan bazılarının önemli sayılıp (tüketiciler, aracılar vb.) bazılarının göz ardı edilmesi, halkla ilişkiler çabalarının etkinliğini düşürmektedir. Bu çalışmada halkla ilişki erde hedef kitleyi oluşturan gruplar gücü incelenmiştir. Konuyla ilgili otel işletmelerinde yapılan araştırma sonuçları değerlendirilerek öneriler getirilmiştir. İşletmeler toplumdaki gereksinimler karşısında ortaya çıkan ve toplumun isteklerine doyurucu yanıtlar verebildikleri sürece yaşamlarını sürdürebilir kuruluşlardır. Toplumdaki eğitim ve demokratikleşme düzeyinin yükselmesi, teknolojinin baş döndürücü bir hızla gelişmesi ve artan rekabet koşulları; işletmelerle etkileşimi olan toplumdaki grupların sayısını, isteklerini ve bu istekleri işletmelere kabul ettirme gücünü artırmıştır . Günümüzdeki işletmeler çeşitli çıkar grupları , bu grupların temsilcileri ve genel olarak toplumun çıkarını koruyan kurumlar tarafından adeta kuşatılmıştır. Bu gruplar ve kurumlar üyelerinin ya da toplumun etmeler karşısındaki çıkarlarını korumak ve sorunlara karşı duyarlılık beklemektedirler. İsteklerine karşı duyarsız kalan işletmeleri çeşitli işlem ve eylemleri ile olumsuz biçimde etkileyebilmektedirler.Item Kamuoyu araştırmalarının etkinliği ve Türkiye(Uludağ Üniversitesi, 1994) Acar, Fatma; İktisadi ve İdari Bilimler FakültesiGün geçmiyor ki, basın-yayın organlarında herhangi bir konu ile ilgili bir kamuoyu araştırması yayınlanmasın. Yaşantımızda böylesine iç içe, bize böylesine aşina bu araştırmalar niçin ve nasıl yapılır? Etkileri nelerdir? Son dönemde bu işin 900'lü telefonlarla bile yapılmaya kalkışılması "Kamuoyu araştırması yapmak bu kadar basit midir'!" sorusunu akla getirmektedir. 27 Mart 1994 yerel seçimlerinin yapılacağı önümüzdeki günlerde kamuoyu araştırmaları yine gündeme gelecektir. Gazeteler bu konuda tahmin yapmaya başladılar bile. Hangi kamuoyu araştırmasının daha başarılı olacağını zaman gösterecektir. Ancak geçmişte yapılmış araştırma sonuçlarının başarısı gelecekte yapılacak araştırmalar konusunda ipuçları verebilir. Bir başka deyişle, kamuoyu araştırmalarına ne ölçüde güvenilmemesi gerektiği konusunda bizi aydınlatabilir.Item Kaynak kullanımında etkinlik açısından çevre kirlenmesi ve kirlenme vergisi(Uludağ Üniversitesi, 1994) Ertürk, Hasan; İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi; Kamu Yönetimi BölümüEkonomik açıdan çevre kirlenmesi kaynak kullanımında etkinsizliğe ve toplumsal refahta azalmaya neden olan bir olgudur. Bu olumsuz etkinin giderilebilmesi kil bir kaynak olan çevre kapasitesinin etkin kullanımı ile olanaklıdır. Çevre kapasitesinin etkin kullanımını sağlayacak bir araç olarak kirlenme vergileri önerilmektedir. Ancak kirlenme vergisinin etkinlik sağlayıcı bir biçimde kullanımı uygulamada bazı güçlükleri içermektedir. Bu güçlükler nedeniyle kirlenme vergisi düzeyinin standartlara göre belirlenmesi önerilmektedir.Item Neo liberalizm, bireysel özgürlük toplumsal eşitlik ilişkisi ve yeni sağ(Uludağ Üniversitesi, 1994) Arı, Tayyar; İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi; Uluslararası İlişkiler Bölümü1940'lardan sonra büyük bir güce sahip olmuş olan Keynesyen iktisatçıların ortaya koymuş oldukları politikalar 1960'lardan sonra meydana gelen genel iktisadi bunalımı aşmada yetersiz kalırken , neo-liberallerin serbest piyasa, serbest ekonomi ve bireysel özgürlük ilkelerinden kalkan görüşleri tekrar moda haline gelmiştir. Bu çerçevede başta Friedman ve Hayek olmak üzere ortaya konulan politikalar bunalımdan çıkış için tek çare ve bağlanılan umut olarak ABD ve İngiltere de resmi politika haline gelmiştir. Bu çerçevede ortaya konulan görüşlere inanmış olanlar, yani bir akımın temsilcileri, neoliberale, yeni muhafazakarlar, yeni iktisatçılar ve yeni sağcılar olarak bilinmektedir. Çalışmada ekonomik özgürlüğün siyasal özgürlük için gerekli bir ön koşul olup olmadığı, neo-liberal ekonomik anlatan bireyin ne kadar özgür olduğu , bireysel özgürlük ekonomik özgürlük ve siyasal özgürlük kavramları neo liberal yaklaşım çerçevesinde, buna yöneltilen eleştiriler de dikkate alınarak irdelenmektedir. Çalışmanın amacı , Friedman ve Hayek neoliberalizm bağlamında bireysel özgürlük, siyasal özgürlük ve demokrasi ilişkisi ve bu yapıda toplumsal eşitliğin ele alınışına ilişkin görüşlerdeki tutarlı ve tutarsız yönleri ortaya koymayı amaçlamaktadır.Item Pazarlama harcamaları aslında bir yatırım mıdır?(Uludağ Üniversitesi, 1994) Ener, Neriman; İktisadi ve İdari Bilimler FakültesiKlasik pazarlama zihniyetinin hakim olduğu işletmelerde pazarlama planlaması yapan işletmeler gelecek yıla ait satış tahmininden yola çıkmakta ve pazarlama faaliyetlerine ayıracakları bütçeyi satış gelirlerinin belirli bir yüzdesi olarak belirtmektedirler. Bu durumda yüksek satış geliri tahmini yüksek harcamalara, düşük satış geliri tahmini ise pazarlama bütçesinde kısıntıya yol açmaktadır. Halbuki bilindiği üzere satış gelirleri sebep değil, sonuç olmalıdır ve satış gelirleri pazarlama faaliyetlerine ayrılacak bütçe ile doğru orantılıdır. Bu zihniyeti benimseyen pazarlama yöneticileri pazarlama harcamaları kısa vadede satış gelirine dönüştürmeye çalışıyorlar ve bunlara masraf gözüyle bakarlar. Günümüzün modern pazarlama an anlayışını benimseyen yöneticileri ise pazarlama faaliyetleri için yaptıkları harcamalara masraf gözüyle değil, bir yatırım gözüyle bakmaktadırlar. Yeni pazarlama zihniyeti bu harcamaları tıpkı sabit kıymetlere yatırılan sermayenin yıllar içerisinde kendisini amorti etmesi gibi, pazarlama harcamalarının da kısa dönemli değil , uzun dönemde belirli bir pazar payına ulaştırır, yıllar içerisinde satış gelirlerini ve dolayısıyla karlılığı artıracak bir yatırım olduğunu benimsemektedirler.Item Proje değerlendirme ve güçlü karar kavramı(Uludağ Üniversitesi, 1994) Başkaya, Zehra; İktisadi ve İdari Bilimler FakültesiYatırım projesi, genellikle belirsizlik ve risk ortamında gelecekte elde edilecek yarar akımını ölçmeyi amaçlar. Gelecekle ilgili verilerin kesin olarak belirlenmesi olanaksız olduğundan belirsizlik söz konusudur. Gelecekle ilgili verilerin tahmininde ortaya çıkan belirsizlik durumu yatırım projeleri ile ilgili alınacak kararlarda risk faktörünü ortaya çıkarır. Bu nedenle, belirsiz ortamda ne türde riskin hangi as ılıkla ortaya çıkabileceğinin araştırılması gereği ortaya çıkar. Böyle bir araştırmayı risk analizleri yardımıyla yapmak mümkün olabilmektedir. Risk değerlendirmesi, duyarlılık analizi kullanılarak bütünlenebilir. Bu analiz bir veya birden fazla değişken konusunda daha ayrıntılı bilgiye gerek duyulup duyulmadığını belirlemek için kullanılır. Duyarlılık analizi model kurulma aşamasında yapılan mantık hatalarını gösterdiği için oldukça önemlidir. Bu tür karar vermede, karar vericinin kişisel bilgi ve becerileri de göz önünde bulundurulur. Subjektif olarak tahmin yapmak istenildiğinde birçok karar verici, daha önce dolaylı veya dolaysız olarak karşılaştıkları durumlar ile gündemde olan konu arasında bir paralellik kurmaya çalışırlar. Bazı kişiler tecrübelerini diğerlerine göre daha iyi kullanırlar. Tecrübeyi kullanma, tecrübelerin çok fazla olduğu durumlarda daha kolaydır. Genellikle tecrübenin, işletmeyi etkileyen çevre faktörlerinin iyi bir değerlendirilmesi olarak düşünülmesi gerekir.Item Rastgele zamanlı nakit akışlarının bugünkü değerleri(Uludağ Üniversitesi, 1994) Başkaya, Zehra; İktisadi ve İdari Bilimler FakültesiSüreklilik içerisinde. olasılıklı nakit artışlarının beklenen net bugünkü değeri ve varyansının önemi son yıllarda artmaktadır. Dönemsellik kavramı içeriğinde oluşan nakit artışları serilerinin, iç verim oranı ile net bugünkü değerinin olasılık dağılım fonksiyonu belirlenmelidir. Merkezi limit teoreminden yararlanılarak, olası net bugünkü değer dağılım fonksiyonunun normal dağılım olduğu gösterilebilir. Net bugünkü değeri belirleyebilmek için her türlü nakit akışının ortalaması ve varyansının bilinmesi gerekir. Bu konuda gerekli modellerin kurulabilmesi için bağımsız nakit akışları, birbiri ile ilişkili nakit akışları ve her iki grubun karışımından oluşan nakit akışlarının belirlenmesi gerekmektedir. Konunun açıklığa kavuşturulmasında aşağıdaki modellerin incelenmesi gerekmektedir.Item Sermaye bütçelemesi ve yatırım projelerinin analizleri(Uludağ Üniversitesi, 1994) Aksu, HalilSamuelson ve Marks ( 1992) tarafından belirtildiği gibi sermaye bütçelemesi, uzun dönemli yatırım kararlarında kullanılan bir yöntemdir. Uzun dönemli yatırım kararları, uzun yıllar devam eden gelirleri ve harcamaları kapsar. Bu nedenle, sermaye bütçelemesi, uzun dönemli yatırımları planlama sürecidir. Hirschey ve Pappas'a (1992) göre sermaye bütçelemesindeki sermaye kavramı, üretimde kullanılan sabit varlıkları finanse etmek için kullanılan fonları ifade ederken; bütçe kavramı, gelecek süreler boyunca tahmin edilen nakit akımlarının (içe ve dışa nakit akımları) ayrıntılı bir planıdır.Item Sosyal bilimlerin gelişiminde istatistik yöntembiliminin rolü(Uludağ Üniversitesi, 1994) Acar, Fatma; İktisadi ve İdari Bilimler FakültesiÇağdaş toplumların en önemli özelliklerinden biri bilimsel gelişmelerin artan hızıdır.Toplumların hızlı değişimi toplumsal sorunları hem çeşitlendirmekte hem de arttırmaktadır. Bu sorunları inceleyebilmek ve çözüme kavuşturmak içinse etkin bir yöntem bilime gereksinim duyulmaktadır. Toplumsal gelişmelerin iyi bir biçimde gözlenebilmesi ve yorumlanabilmesi, aynı zamanda bu gelişmenin ilerideki yön ve derecesi konusunda da ipuçları verecektir. Bu gelişmenin gözlenmesi, yorumlanması ve tahmin edilmesi ise etkin bilimsel yöntemler gerektirir. Bu bağlamda istatistik, sosyal bilimlerin gerek duyduğu yöntem bilimi ve teknikleri sağlayabilmektedir.Item Stratejik planlama ve bir uygulama(Uludağ Üniversitesi, 1994) Tüz, Melek Vergiliel; İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi; İşletme BölümüDünyadaki globalleşme rüzgarları doğrultusunda, uluslararası pazarlarda başarılı olan işletmeler yakından incelendiğinde, bu başarının özünde stratejik planlamanın yer aldığı görülmektedir. Değişim katsayının yüksek olduğu dönemlerde planlama yapmanın güç olduğu düşüncesi ile, planlamadan uzaklaşmak doğru değildir. Aksine bu dönemlerde strateji tespiti önemli bir avantajdır. Stratejik planların öngördüğü hedefleri esnek planlama ile uygulamaya dönüştürmek mümkündür. Bu makalenin amacı stratejik planların hazırlanmasında rehber olabilecek nitelikteki bilgileri ve uygulamadaki durumu ortaya koymaktır. Makalede öncelikle stratejik planlama hakkında genel bilgiler verilerek, stratejik planlama süreci incelenmektedir. Son olarak Türkiye'deki ve Bursa Bölgesindeki işletmelerin durumu üzerine yapılan uygulama sonuçları ele alınmaktadır.Item Türk kadınının eğitiminden görüntüler(Uludağ Üniversitesi, 1994) Kahyaoğlu, Gamze Akkuzu; İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi; İşletme BölümüOsmanlı Devleti'nde kızlar sadece temel eğitimden yararlanan bilmişlerdir. İlk devlet okulları 1847 yılında kurulmuş, 1869 yılında ise "Maarifi Umumiye Nizamnamesi"nin kabul edilmesi ile okul çağına gelen tüm kız-erkek çocuklarına ilköğretim zorunluluğu getirilmiştir. Tanzimattan sonra ise bazı orta dereceli okullara kız öğrencilerin devam edebilecekleri izni çıkmıştır. İstanbul' da ilk kez bir anaokulu 1908 yılında, kız çocukları için öğretime başlamıştır'. İstanbul' da. 1881- 1882 yıllarında 122 erkek, 95 kız sıbyan mektebi bulunmaktaydı. Erkek sıbyan mektebindeki erkek öğrenci sayısı 5718 iken, kız sıbyan mektebindeki kız öğrenci sayı ise 3819 idi . Bunlarla ilgili veriler Tablo 1'de yer almaktadır .1906-1907 yıllarında ülkedeki kız ve erkek rüştiyelerinin (ortaokulları ) sayıları ise şöyle idi.