1999/2000 Cilt 26 Sayı 1-2-3/1-2
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11452/22069
Browse
Browsing by Language "tr"
Now showing 1 - 17 of 17
- Results Per Page
- Sort Options
Item Adli otopsi olgularında çocukluk çağı ölümlerinin değerlendirilmesi(Uludağ Üniversitesi, 2000) Durak, Dilek; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Adli Tıp Anabilim Dalı.Bu çalışmada; 1995-1998 yılları arasında Adli Tıp Kurumu Bursa Grup Başkanlığında otopsileri yapılan 1496 olgudan, 0-18 yaş grubunda olan toplam 191 çocuk otopsi olgusu değerlendirilmiştir. Olguların 63 'ü (% 32.9) 0-4, 19'u (% 9.9) 5-9, 27 'si (% 14.1) 10-14, 82 'si (% 42.9) I5-I8 yaş grubunda olup, olguların 109 'u (% 57) erkek, 82 'si (% 42.9) kız çocuklarıdır. Olgular ölüm orjinine göre değerli indirildiğinde, kaza sonucu meydana gelen ölümlerin 74 olgu (% 38. 7) ile ilk sırada yer aldığı görülmüştür. Fatal sonuçlanan kazalarda ölüm nedenleri değerlendirildi, zehirlenmeler 24 olgu (% 32.4) ile ilk sırada bulunmakta, bunu 24 (% 28.3) ve 11(% 14. 8) olgu ile suda boğulmalar ve künt travmalar izlemektedir. Bu çalışmayla, adli otopsi gruplarındaki çocuk ölümlerinin yoğunluğunun önlenebilir kazalar olduğu belirlenmiş ve bu kazaların önlenmesinde toplumun eğitimin önemi vurgulanmak izlenmiştir.Item Basis cranii interna'nın topografik anatomisi(Uludağ Üniversitesi, 2000) İkiz, İhsaniye; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Anatomi Anabilim Dalı.Kafatasının alt parçası oldukça karmaşık bir yapıya sahiptir. Bölgenin CT, MR gibi radyolojik tekniklerle yorumlanmasında ve burada yapılacak cerrahi girişimlerde, özellikle oryantasyonun sağlanmasında iyi anatomik bilgiye gereksinim vardır. Son yıllarda anatomiciler ve klinisyenler tarafindan, fossa cranii anterior, medya ve posteriorda bulunan yapılar ile ilgili olarak yapılan çalışmalar giderek artmaktadır. Bu amaçla kafatası hadisinin iç yüzünde bazı önemli oluşum ve deliklerin belirli noktalara uzaklıkları ve lokalizasyonları ile ilgili olarak kısa bir anatomik tanımlama yapılmış; bazı morfometrik veriler sunulmuştur.Item Bursa'da farik-i mümeyyizlik muayenesi yapılan çocukların değerlendirilmesi (100 olguluk bir anket çalışması)(Uludağ Üniversitesi, 2000) Durak, Dilek; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Adli Tıp Anabilim Dalı.Ekim 1999- Ocak 2000 tarihleri arasında Bursa Adli Tıp Kurumu Grup Başkanlığı'na suç işledikleri iddiasıyla farik-i mümeyyizlik muayenesine gönderilen 11-15 yaş arasındaki 100 çocuk çalışma kapsamına alındı. Çocuklara sosyo-demografik veriler ile ilgili bir anket formu hekim tarafından uygulandı. 94 olgu ile büyük çoğunluğu erkeklerin oluşturduğu, en çok suç işle en yaş grubun 14 (% 37) olduğu, suç türüne göre dağılımda % 65 ile hırsızlığın ilk sırada yer aldığı görüldü. Çocukların % 42 'sinin eğitimine devam ettiği saptandı. Bulgular literatür eşliğinde tartışıldı. Adli Tıp Uzmanlarının; çocuk suçluluğunun ortaya çıkmasındaki risk faktörlerini belirleyerek, önlenmesinde önemli bir rol oynayacağı sonucuna varıldı.Item Çocuklarda idrar yolu enfeksiyonları; Tanı, tedavi ve izlem(Uludağ Üniversitesi, 2000) Dönmez, Osman; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/ Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı.İdrar yolu enfeksiyonları (İYE) çocukluk çağında sık rastlanan problemlerden biridir. Alt ve üst İYE (akut piyelonefrit) olarak lokalize edilebilir. Tekrarlayıcı nitelikte olması ve asemptomatik olarak seyredebilmesi nedeniyle kronik böbrek yetmezliğine yol açabilir. Bu yüzden erken tanı ve tedavi komplikasyonların önlenmesi açısından önemlidir.Item Humerus'ta processus supracondylaris ile ilgili bir çalışma(Uludağ Üniversitesi, 2000) Çimen, Mehmet; Sönmez, Muhittin; Koşar, M. İlkay; Perçin, SıtkıProcessus supracondylaris; humerus 'ta epicondylus medialis 'in üzerinde yer alan küçük bir kemik çıkıntıdır. Ender görülen bir anatomik varyasyondur. Potansiyel kırık ve önemli nörovasküler sonuçlar oluşturabilir. Bu çalışmada; Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi Anatomi Laboratuvarı'nda bulunan yaşı ve cinsiyeti belirsiz 51' i sağ , 63 'ü sol olmak üzere toplam 114 humerus incelendi ve her gruptan birer humerus 'ta processus supracondylaris tespit edildi. Sonuçlar literatürdeki diğer araştırmalarla kararlaştırıldı ve onlarla uyumlu bulundu.Item İntrakraniyal basınç monitörizasyonu(Uludağ Üniversitesi, 2000) Bekar, Ahmet; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Nöroşirürji Anabilim Dalı.Intrakranial hipertansiyon (İKH), şuuru kapalı hastalarda morbidite ve mortaliteyi etkileyen etkenlerin başında gelmektedir. Şuuru kapalı hastaların tam, takip ve tedavisinde intrakranial basıncın bilinmesi önemlidir. Bu da İntrakraiyal basınç (İKB) monitörizasyon tekniklerinin endikasyonlarını, değerlendirilmesini, kullanımını ve komplikasyonlarını bilen bir ekip çalışmasını gerektirir. Bu yazıda; bilgi birikimini artırmak amacıyla literatür gözden geçirilmiştir.Item İntravenöz anesteziklerin sistemik vasküler rezistans üzerine etkileri(Uludağ Üniversitesi, 2000) Gören, Suna; Moğol, Elif; Şahin, Şükran; Korfalı, Gülsen; Özsaraç, Özer; Cevheroğlu, Demet; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dalı.Elektif koroner arter bypass cerrahisi uygulanacak 62 olguda tiyopental sodyum (Grup T; n=20), propofol (Gıup P; n=22) ve etomidatın (Grup E; n=20), hipotermik kardiyopulmoner bypass sırasında perfüzyon akımı sabit iken perfüzyon basıncı ve sistemik vasküler rezistans (SVR) olan etkilerini araştırdık. 10 dakikalık takip süresince ortalama arter basıncı (MAP) ve rezervuar volümünde meydana gelen maksimum değişiklikler kaydedildi. SVR hesaplandı. Grup P de daha fazla olmak üzere, her 3 grupta da MAP da anlamlı düşme saptanmıştır (Grup T, Grup P, Grup E'de sırasıyla p<0.05, p<0.001, p<0.05). Fakat SVR da her üç grup arasında anlamlı bir değişiklik gözlenmemiştir. Sonuç olarak, KPB sırasında propofol grubunda daha belirgin olmak üzere her üç iv anestezik ajan perfüzyon basıncı ve SVR'da benzer değişiklikler meydana getirmiştir.Item lncisura (foramen) supraorbitalis'in varyasyonları ve foramen infraorbitale'nin pozisyonu(Uludağ Üniversitesi, 2000) İkiz, İhsaniye; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Anatomi Anabilim Dalı."Bizans Dönemine (13. YY) ait 93 orbitada (48 yetişkin erkek kafatasında) incisura (inc.) veya foramen (for.) supraorbitalis nin sağ ve sol tarafta bulunma oranları araştırıldı. Sağ tarafta (45 orbitada) % 73 oranında inc. supraorbitalis, % 20 oranında for. supraorbitale; sol tarafta (48 orbitada) % 85.4 oranında inc. supraorbitalis ve % 12.5 oranında for. supraorbitale saptandı. For. infraorbitale sağda% 61.3 ve solda % 64.5 anında inc. veya for. supraorbitalis'in dış kenarından geçen çizginin dışında yer aldı. Inc: (for.) supraorbitalis merkezinin orta hatta uzaklığı sağda 26.2 mm, solda 26.0 mm; for. infraorbitale nin merkezinin orta hatta uzaklığı sağda 32.5 mm, solda 30.6 mm; inc. (for.) supraorbitalis ve for infraorbitale merkezlerinin birbirine olan uzaklığı sağda 50.2 mm, solda 50.4 mm ve for. infraorbitale nin margo infraorbitalis uzaklığı sağda 9.5 mm ve solda 9.6 mm idi. Sağ ve sol taraflar arasında uzaklıklar istatistiki olarak anlamlı farklılığa sahip değildi.Item Mandibulanın yineleyen çıkıklarının tedavisi(Uludağ Üniversitesi, 2000) Kahveci, Ramazan; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Anabilim Dalı.Mandibula kondilinin fossa dışına çıkıp, kondilin eklemi oluşturan arka yüzeyinin artikuler çıkıntının önüne geçmesi mandibula çıkığı olarak tanımlanır. Bu çıkığın sıklaşması ve kolayca oluşması durumunda cerrahi dışı tedavi yöntemleri ile başarılı olmak zordur. Yineleyen çıkığın tedavisinde; kondilin yerine getirilmesi ve yeni çıkıkların oluşmasını önlemek amaçlanır. Dört haftada 5 çene ekleminin yineleyen çıkığının tedavisi için, özel şekil verilmiş miniplağın içine temporal kemikten alınan kemik grefti konulmuş ve artikuler çıkıntının önüne mini vidalar tespit edilmiştir. İzlemler sonunda işlemin başarılı olduğu ve yeni çıkıkların oluşmadığı görülmüştür.Item Mikrodalga fırında hematoksilen ve eozin boyama yöntemi(Uludağ Üniversitesi, 2000) Çavuşoğlu, İlkin; Minbay, F. Zehra; Kahveci, Zeynep; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Histoloji ve Embriyoloji Anabilim Dalı.Mikrodalga yöntemlerinin geleneksel fiksasyon, boyama ve doku takibi metodlarına pek çok üstünlüğü vardır. Hızlı fiksasyon, daha iyi koruma, biyolojik moleküllerin korunması, kesitlerin hızlı gömülmesi ve boyanması birincil kazançlarıdır. Bu .çalışmada rutinde histopatoloji laboratuvarlarında kullanılan hematoksilen ve eozin boyama yöntemine mikrodalga ışınımının etkisi araştırıldı. Bu amaçla çeşitli parafin doku bloklarından elde edilen kesitlerin hematoksilen ve eozin ile boyama aşamaları mikrodalga ışınımı altında yapıldı. Sonuçlar ışık mikroskobunda incelendiğinde, mikrodalga ışınımı ile boyanmış olan kesitlerin boyanma kaliteleri konvansiyonel olarak boyanmış kesitlerle eşdeğerdi. Mikrodalga ışınımının kullanımı boyama süresini belirgin olarak kısalttı.Item Mikrodalga ışınımının elektron mikroskopide uygulanımı(Uludağ Üniversitesi, 2000) Kahveci, Zeynep; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Histoloji ve Embriyoloji Anabilim Dalı.Mikrodalgalar frekansı sıklıkla 2.45 GHz olan elektromanyetik dalgalardır. Su, protein ve diğer bazı moleküller gibi elektrik alan dağılımı düzensiz olan dipolar moleküllere noniyonize radyasyon olan mikrodalga ışınımı verildiğinde bu moleküller saniyede 2450 milyon kez 180 derece rotasyona uğrarlar. Bu hızlı kinetik hareket sonucunda ani ısı üretilir ve kimyasal reaksiyonlar hızlanır. Mikrodalgalar son zamanlarda elektron mikroskobik prosedürlerin büyük bir kısmında yaygın olarak kullanılmaktadır. Mikrodalgalar fiksasyon, doku takibi, dekalsifikasyon, kontrast ama rezin polimerizasyonu ve immün boyama prosedürlerinin hızlandırılmasında kullanılmaktadır. Bu derleme, elektron mikroskopide kullanılan mikrodalga tekniği ile ilgili bilgiler içermektedir.Item Normal gebelikte hiperreaksiyo luteinalis: Bir olgu sunumu(Uludağ Üniversitesi, 2000) Uncu, Yeşim Afşar; Uncu, Gürkan; Gök, Nihat; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Aile Hekimliği Anabilim Dalı.Hiperreaksiyo luteinalis (HL), çok sayıda oluşan teka lutein kistlerinin overleri çok fazla büyütmesi halidir. Nedeni kesin olarak bilinmemekle fakat, gonadotropinlerin çok artması veya over stromal hücrelerinin bu hormonlara aşırı duyarlılığı sonucu oluştuğu iddia edilmektedir. Genellikle, gestasyonel trofoblastik hastalıklar; çoğul gebelikler veya over hiperstimülasyonu sonucu oluşan bu durum, spontan oluşan gebelikle çok nadir görülür ve over tümörlerine benzeyen bulgular verir. Burada 10 haftalık spontan oluşmuş gebelikte gelişen bir hiperreaksiyo luteinalis olgusu sunulmuş ve literatür gözden geçirilmiştir.Item Öğrencilerin bakış açısı ile tıp fakültesi eğitimi: I- Eğitim boyutu(Uludağ Üniversitesi, 2000) Cankur, Nedim Şimşek; Turan, Senem; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Anatomi Anabilim Dalı.Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencilerinin tıp eğitimine ilişkin görüşlerinin belirlenmesi amaçlanarak bir anket çalışması uygulandı. Öğrencilerin eğitim süresi, geçme notu, öğrenci kontenjanları, verilen dersler ve ders saatlerinin yeterlik düzeyi hakkındaki düşünceleri araştırıldı. Anket, yeni bir öğretim yılının başlangıcında uygulanarak bir önceki yıldaki eğitim sorgulandı. Öğrencilerin çoğunluğunun uygulanmakta olan eğitim sisteminden hoşnut olmadıkları, günümüze kadar geçen süre içinde teorik ve pratik açıdan yeterli eğitim almadıklarına inandıkları görüldü. Öğrenciler, bazı derslerin gereksiz olduğunu bildirirken; bazılarının süresinin değiştirilmesini, bazı derslerin de eklenmesini istediler.Item Öğrencilerin bakış açısı ile tıp fakültesi eğitimi: II- Sosyal boyut(Uludağ Üniversitesi, 2000) Cankur, Nedim Şimşek; Turan, Senem; Ediz, Bülent; Kan, İsmet; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Anatomi Anabilim Dalı.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Tıbbi Biyoloji ve İstatistik Anabilim Dalı.Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencilerine bir anket uygulanarak tıp eğitiminin sosyal yanı hakkındaki görüşleri araştırıldı. Öğrencilerin lise ve üniversite eğitim dönemlerinin sorgulanması amaçlandı. Tıp fakültesini tercih öncelikleri, güncel yaşamdaki sosyal aktivitelere katılımları, öğretim üyeleriyle ilişkileri ile kütüphaneden ve bilgisayardan yararlanma alışkanlıkları incelendi. Öğrencilerin tıp eğitimi sırasında sosyal etkinliklere fazla katılmadıkları, öğretim üyeleri ile yeterli düzeyde ilişki kuramadıkları görüldü. Kütüphaneyi genellikle ders çalışma yeri olarak kabul ettikleri ve % 14, 7 öğrencinin kişisel bilgisayar sahibi olduğu saptandı.Item Öğrencilerin bakış açısı ile tıp fakültesi eğitimi: III - Mezuniyet boyutu(Uludağ Üniversitesi, 2000) Cankur, Nedim Şimşek; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Anatomi Anabilim Dalı.Bu çalışmada Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencilerinin mezuniyet dönemleri ile ilgili görüşlerinin belirlenmesi amaçlandı. Yeni bir eğitim-öğretim yılının başlangıcında uygulanan bir anket ile öğrencilerin uzmanlaşma eğilimleri, tıpta uzmanlık sınavı hakkındaki görüşleri ve mezuniyetteki tahmini yeterlikleri araştırıldı. Öğrencilerin % 93,4 oranında uzmanlaşmayı düşündükleri, ilk sınıflarda tıpta uzmanlık sınavının devamlılığını istemelerine karşın; üst sınıflarda bu desteklerinin azaldığı, son yıla kadar sınava aktif olarak hazırlanmadıkları görüldü. Öğrenciler, mezuniyet sonrası zorunlu hizmet uygulanmasına genelde karşı olduklarını belirttiler. Anket çalışmasının sonuçlarına göre öğrencilerimiz gelecekte başarısız olma kaygısı taşımakta ve kendilerini değişik alanlarda eksik hissetmektedirler.Item Peroksizomal hastalıklar(Uludağ Üniversitesi, 2000) Okan, Mehmet Sait; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/ Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı/Çocuk Nörolojisi Bilim Dalı.Peroksizomal hastalıklar değişik klinik belirti ve bulgularla seyreden kalıtsal metabolik hastalıklar grubunda yer alır. Tıptaki gelişmelerden sonra 1960-1970 'li yıllarda o güne kadar bilinmeyen klinik ve patolojik anatomik olarak benzer bir antite; cerebro-hepato renal syndrome, diğer adı ile Zellweger sendromu tanımladı. Bunu takip eden yıllar içinde dünyanın pek çok yerinden aynı kliniko-patolojik tabloyu gösteren 150 'ye yakın hasta daha bildirildi. Böylece Zellweger sendromunu 1923 yılında klinik olarak tanımlanıp peroksizomal hastalık olduğu ancak 1973 yılında anlaşılan adrenolökodistrofi, 1982 yılında infantil refsum hastalığı ve günümüze kadar on iki civarında hastalığın tanımlanması izledi. Peroksizomal hastalıklar nispeten nadir hastalıklardırlar. Ancak bu hastalıklar ve belirtileri hakkında bilgilerimiz arttıkça bunların prenatal anısı yapılabilecek ve tekrarı önlenebilecektir.Item Tıp Fakültesi öğrencilerinin otopsiye yaklaşımı (bir anket çalışması)(Uludağ Üniversitesi, 2000) Durak, Dilek; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Adli Tıp Anabilim Dalı.Bu anket çalışması, 1998-1999 eğitim, öğretim yılında Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde intern olan 84 öğrenciye uygulanmıştır. Geleceğin hekimlerinin otopsiye yaklaşımları değerlendirilerek, verilen adli tıp eğitiminin tartışılması amaçlanmıştır. Katılımcı öğrencilerin ancak% 45.2'si otopsi konusunda kendilerini yeterli görmüşlerdir. Mezuniyet öncesinde otopsi uygulamasına ayrılan sürenin arttırılması ve aktif katılımın sağlanması, mezuniyet sonrasında da eğitim programlarının devam etmesi sonucuna varılmıştır.