2020 Cilt 18 Sayı 3
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11452/14548
Browse
Browsing by Language "en"
Now showing 1 - 4 of 4
- Results Per Page
- Sort Options
Item Akut bronşiolitli çocuklarda human paraoksonaz-1 aktivitesi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2020-08-21) Erenberk, Ufuk; Kahraman, Feyza Ustabaş; Özkaya, Emin; Nursoy, Mustafa Atilla; Demir, Ayşegül Doğan; Türel, ÖzdenHuman paraoksonaz-1 (PON1), oksidatif strese karşı çalışan endojen antioksidan moleküllerden biridir. Bu çalışmada akut bronşiolitli çocuklarda serum PON1 aktivitesini araştırmayı amaçladık. Akut bronşiyolitli 3-21 aylık 29 çocuk ile yaş uyumlu 35 sağlıklı kontrol çalışmaya dahil edildi. Bronşiolit hastaları hafif (% 65) ve orta (% 35) olarak sınıflandırıldı. Akut bronşiolitli hastalar ile kontrol grubu arasında PON1'in paraoksonaz ve arilesteraz aktiviteleri karşılaştırıldı. Akut bronşiyolitli çocukların paraoksonaz aktivitesi sağlıklı kontrollere göre daha düşüktü, ancak fark anlamlı değildi (127.53 ± 64.17 U / L'ye karşı 153.95 ± 74.40 U / L) (p = 0.13). Hafif ve orta derecede bronşiyolitli çocuklarda arilesteraz aktivitesi kontrol grubuna göre anlamlı olarak daha azdı (142.43 ± 56.60 kU / L ve 103.05 ± 26.03 kU / L'ye karşılık 201.09 ± 57.26 kU / L) (p <0.001). Akut bronşiolitli çocuklarda serum PON1 aktivitesi kontrol grubuna göre daha düşüktü. Antioksidan kapasitenin arttırılması, viral kaynaklı akciğer hastalığında etkili bir tedavi aracı olabilir.Item Çocukluk çağı kraniyofaringiyoma olgularının klinik ve laboratuvar bulguları(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2020-06-20) Söbü, Elif; Eren, Erdal; Sevinir, Betül; Taşkapılıoğlu, M. Özgür; Tarım, Ömer; Tıp Fakültesi; Beyin ve Sinir Cerrahisi Ana Bilim Dalı; 0000-0002-1684- 1053; 0000-0002-3232-7652; 0000-0001-5472-9065; 0000-0002-5322-5508Bu çalışmada çocukluk çağı kraniyofaringioma olgularının klinik ve laboratuar bulguları ve izlem süresince karşılaşılan endokrin sorunların değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Çalışmaya Ocak 2010-Aralık 2017 arasında kraniyofaringiyoma tanısı alan olgular dahil edildi. Demografik ve klinik veriler Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Endokrinoloji poliklinik dosyalarından retrospektif olarak değerlendirildi. İstatistiksel analizler için SPSS software version 21 kullanıldı. Sekiz yıllık süreçte tanı alan 28 olgu çalışmaya dahil edildi. Olguların yaşları 60-207 ay arasında değişmekte olup median yaş 138,5 aydı. Cinsiyet dağılımlarına bakıldığında %53 erkek(n=15) ve %47 kızdı (n=13). En sık başvuru bulguları sırayla başağrısı, görme bozuklukları ve boy kısalığıydı. Tanı anında olguların %71’inde (n: 20) tümör boyutu 3 cm’den büyüktü. Preoperatif dönemde büyüme hormonu eksikliği %17(n=5) ve hipotiroidizm %14(n=4), hipokortizolemi %10 (n=3), diyabet insipit %7,1(n=2) sıklıkta saptandı. Postoperatif dönemde olguların %89,3’ünde çoklu hipofizer hormon eksikliği saptandı. Kraniyofaringiyomalar yavaş büyüyen tümörler olup genellikle geç tanı alır. Geç tanı ve tümör boyutunun büyük olması sıklıkla endokrin kayıpların daha ciddi olmasına yol açar. Büyümede duraksama ve ilerleyici kilo artışı hipofizer kitlelerin erken tanısı açısından uyarıcı bulgulardır.Item Nötrofil/lenfosit oranı, rdw, rpr, mpv ve mpr hemogram indekslerinin febril nöbet tanısına katkısı(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2020-11-19) Çokyaman, Turgay; Kasap, TolgaBu çalışmada nötrofil/lenfosit oranı (NLR), kırmızı kan hücresi dağılım genişliği (RDW), RPR, MPR, ortalama trombosit hacmi (MPV), trombosit sayısı (PLT) gibi hemogram indekslerinin febril nöbet (FS) tanısına katkısının ayrıntılı olarak araştırılması amaçlandı. Çalışmaya 91 FS, 116 ateşli hastalık ve 100 sağlıklı kontrol olgusu dahil edildi. Yerine göre uygun istatistiksel analizlerle ikili ve üçlü grup karşılaştırmaları sonucu FS lehine anlamlı hemogram indeksleri tespit edildi ve ROC eğrisi analizine göre FS tanısı için tanı koydurucu sınır değerleri, duyarlılık ve özgüllükleri hesaplandı. NLR indeks FK grubunda anlamlı düzeyde yüksekti. FK grubunda median 2,6, ateşli hastalık ve sağlıklı kontrol grubunda sırasıyla 1,6 ve 0,7 bulundu (p<0,001). ROC eğrisi analizinde FK tanısı için NLR indeksinin sınır değerleri, duyarlılık ve özgüllükleri belirlendi. 1/RPR indeksi FK vakalarında istatistiksel olarak anlamlı düzeyde düşük bulundu. FK grubunda 20,5, ateşli hastalık ve sağlıklı kontrol gruplarında sırasıyla 23,3 ve 23,2 bulundu (p=0,003). NLR’ye benzer şekilde RPR indeks içinde ROC eğrisi analizinde FK tanısı için sınır değerleri, duyarlılık ve özgüllükleri hesaplandı NLR ve 1/RPR indeksleri, FS tanısına katkıda bulunabilecek ucuz ve kolay erişilebilir hemogram parametreleridir. Acil servislerde ve ayaktan tedavi kliniklerinde pratisyen hekim ve pedyiatristler tarafından kolayca kullanılabilirler.Item PFAPA sendromu tanılı hastaların klinik ve laboratuvar özelliklerinin değerlendirilmesi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2020-06-23) Güngörer, Vildan; Yorulmaz, Alaaddin; Arslan, ŞükrüGiriş-Amaç: Periyodik ateş, aftöz stomatit, farenjit, adenit (PFAPA) sendromu en yaygın görülen periyodik ateş sendromudur. Bu çalışmanın amacı, PFAPA sendromu tanısı olan hastaların atak sırasında klinik ve laboratuvar bulgularını ve tedavilere verilen yanıtı değerlendirmektir. Bu çalışmaya tekrarlayan ateş ve boğaz enfeksiyonu nedeniyle çocuk romatoloji polikliniği tarafından PFAPA tanısı konulmuş 63 hasta dahil edildi. Hastaların demografik, klinik ve labaratuvar verileri hasta dosyalarından retrospektif olarak değerlendirildi. 42 (%66,7) hasta erkek, 21 (%33,3) hasta kızdı. Şikayetlerin başlama yaşı ortalama 2,72±1,59 yaş idi. Tanı koyulana kadar geçen süre ortalama 1,71 ± 1,28 yaştı. Bütün hastalarda dikkat çekici bulgu olarak ateş düşürücüye yanıt vermeyen dirençli yüksek ateş mevcuttu. Hastaların 59’ unda (%93,7) lenfadenit, 56’ sında (%88,9) aftöz stomatit mevcuttu. Tetkiklerinde lökositoz, artmış C-reaktif protein ve sedimantasyon gözlendi. Steroid tedavisi ile ateşin ortalama 2.24 ± 1.13 saatte düştüğü gözlendi. Bir diğer dikkat çekici bulgu ise steroid tedavisi ile 24 saatin sonunda exudatif tonsillit bulgularının gerilediği idi. PFAPA sendromuna ait semptom ve bulgular pediatrik yaş grubunda en sık görülen semptom ve bulgulardandır. PFAPA sendromu farkındalığı klinisyenlerde arttıkça hastalar gereksiz laboratuvar tetkikleri ve tedavilerden korunmuş olacaktır.