1991 Cilt 8 Sayı 1
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11452/15382
Browse
Browsing by Rights "info:eu-repo/semantics/openAccess"
Now showing 1 - 20 of 23
- Results Per Page
- Sort Options
Item Alternatif tarım üzerine bir tartışma(Uludağ Üniversitesi, 1991) Rehber, Erkan; Ziraat Fakültesi; Tarım Ekonomisi BölümüGelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler tarımında, özellikle II. Dünya Savaşından sonra mekanizasyon düzeyi ve ihtisaslaşma artarken, kimyasal kaynaklı girdi kullanımı da artmıştır. Bu entansif tarım yapısı, tarımda yüksek verim ve refah düzeyi sağlarken, başta çevre, gıdalar, tarımda çalışanlarla ilgili olmak üzere bazı problemleri de beraberinde getirmiştir. Günümüz tarımında bu problemli yapısı, alternatif tarımı arayışlarını ve bu konuda araştırma ve inceleme çalışmalarım başlatmıştır. Genel anlamda, organik, düşük girdili dili tarım gibi isimler de verilen alternatif tarımda, kimyasal kaynaklı girdiler dışında günümüz geleneksel tarımın kullandığı tüm yetiştirme pratikleri kullanılmaktadır. Diğer bir anlatımla alternatif tarım, gübre, ilaç, hormon, yeni katkı maddesi gibi sentetik yapılı girdilerin kullanılmasını önlemeyi veya büyük ölçüde azaltmayı hedefleyen tarım şeklidir.Item Bahçe bitkilerinde meristem kültürü tekniği ve başarıyı etkileyen faktörler(Uludağ Üniversitesi, 1991) Şeniz, Vedat; Demirel, Funda; Ziraat Fakültesi; Bahçe Bitkiler BölümüMeristem kültürünün esası; meristemin birkaç yaprak taslağı ile birlikte, binoküler mikroskop altında izole edilip, uygun bir gıda ortamına yerleştirilerek geliştirilmesidir. Bahçe bitkilerinde bu tekniğin kullanılmasıyla bitkiler hızlı üretilebilmektedir. Ayrıca meristemleri oluşturan hücreler genetik olarak stabil olduğundan, rejenere olmuş bitkiler donor bitkiye genetik olarak eş olmaktadır. Genetik stabilite özellikle deneysel materyalde çok istenir ve çok gereklidir. Meristem kültürünün en önemli uygulanması patojenden, özellikle virüsten ari bitki üretimidir ve ayrıca bu gibi virüsten ari gemıplaznılanmn uzun süre muhafaza edilmesini de sağlar. Bu avantajlardan dolayı bahçe bitkilerinde, özellikle son 20 yıl içerisinde yaygın olarak kullanılmaya başlanan meristem kültürü tekniğinde pek çok faktör başarıyı etkilemektedir. Bu faktörler; donor bitki: explant, çevresel şartlar (sıcaklık, ışık ve nem) kültür ortamı, büyümeyi düzenleyici/er, tuz konsantrasyonu, kültür kaplan olarak sıralanabilir.Item Bazı Fransız ekmeklik buğday çeşitlerinin Bursa koşullarında verime etkili başlıca karakterleri üzerinde araştırmalar(Uludağ Üniversitesi, 1991) Yürür, Nevzat; Turgut, İlhan; Ziraat Fakültesi; Tarla Bitkileri BölümüMarmara Bölgesinde üretimi düşünülen 11 adet Fransız ekmeklik buğday çeşidinin Bursa koşullarında iki yıllık (1990-1991) adaptasyon denemesi yapılmıştır. Çeşitlerin tane verimleri yanında vejetatif generatif gelişme durumları ile ilgili başak uzunluğu, başakta başakçık sayısı, başakta tane sayısı ve 1000 tane ağırlığı gibi karakterler incelenmiştir. En yüksek tane verimi Fidel, Baroudeur, Garant, Artaban ve Festival çeşitlerinden elde edilmiştir. Araştırmada tane verimi ile 1000 tane ağırlığı arasında olumlu yönde önemli ilişkiler bulunmuştur.Item Bursa ili merkez ilçesi entansif süt sığırcılığı üretim faaliyetinde işgücü kullanım düzeylerinin saptanması(Uludağ Üniversitesi, 1991) Çetin, Bahattin; Koyuncu, Mehmet; Ziraat Fakültesi; Zootekni BölümüBu araştırmada, Bursa ili merkez ilçesinde entansif süt sığırcılığı yapan tarım işletmelerinde, süt inekçiliği üretim faaliyetinde çeşitli işlemler için kullanılan işgücü miktarı EİB cinsinden inek üretim ünitesi (birimi) esas alınarak hesaplanmaya çalışılmıştır. İncelenen işletmelerde hayvan varlığı BBHB cinsinden 1. grup (510 ineğe sahip) işletmelerde 9,32 iken, 2. grup işletmelerde 29, 94'dür. 1. grup işletmelerde BBHB başına 0,70 dekar, 2. grup işletmelerde ise 1,01 dekar yem bitkileri arazisi düşmektedir. İşletmeler ortalamasında üretim ünitesi başına. 45,51 dak/gün erkek gücü sarfiyatı olduğu saptanmıştır. Söz konusu değer 1. grup işletmelerde 48,09 dak/günlük miktarıyla, 2. grup işletmelere nazaran (41,35 dak/gün) daha yüksek bulunmuştur.Item Bursa ilinde satılan hazır kıymalarda, gıda zehirlenmesine neden olan bazı mikroorganizmaların varlığı üzerine bir çalışma(Uludağ Üniversitesi, 1991) Yücel, Ahmet; Çetin, Kader; Gürbüz, Ozan; Ziraat Fakültesi; Gıda Bilimi ve Teknolojisi BölümüBursa ili merkezinde tüketime sunulan hazır kıymaların bakteriyolojik kalitesi, gıda zehirlenmesine neden olabilecek bazı bakterilerin durumu ve tüketici bilinçlendirilmesi açısından yapılan bu çalışmayla; Staphylococcus aureus, Salmonella, Bacillus cereus, Escherichia coli I ile hijyen indeksi olarak Koliform Bakteriler aynca Toplam Bakteri yükleri araştırıldı. Hazır kıyma örneklerinde ortalama olarak Toplam Bakteri Sayısı 1.3x l05/g, Staph. aureus 2.3x10/g, E. coli I 1.7x104/g, Koliform Bakteriler 2.4x10/g, Bacillus cereus 7.0x10/g ve Salmonella (7 örnekte olmak üzere) 1.75 10/g olarak saptandı. Elde edilen sonuçlar, Bursa ilinde tüketime sunulan hazır kıymaların halk sağlığı ve gıda zehirlenmesine neden olan mikroorganizmalar yönünden düşük kaliteye sahip olduğunu ortaya koymuştur.Item Bursa Kestel yöresinde üretilen bazı meyve fidanlarının büyüme ve dallanma özellikleri(Uludağ Üniversitesi, 1991) Soylu, Arif; Başyiğit, Hayriye; Ziraat Fakültesi; Bahçe Bitkiler BölümüBu araştırmada Kestel yöresinde üretilen elma, armut, ayva, kiraz, şeftali, erik gibi meyve türlerinin bazı çeşitlerinde fidanların gelişme kuvveti, üniformiteleri, yan dal oluşturma durumları ve dal açılan incelenmiş, ayrıca fidan üreticisinin şekil verme yönünden uyguladığı teknik işlemler gözden geçirilmiştir. Fidanların boy ve çap yönünden gelişme kuvveti genellikle yeterli düzeyde olup, bu bakımdan tür ve çeşitlere göre farklı değerler saptanmıştır. Fidanlardaki dallanma şekli aslında bir tür ve çeşit özelliği olarak bazılarında dar açı/ı ve dik, diğer bazılarında ise geniş açılıdır. Gerek birinci yaşında büyümekte olan ve gerekse satılmayıp ikinci mevsimde büyümeye bırakılmış bazı meyve fidanlarında tepe vurma ve taçlandırma pazar isteklerine uygun olarak yüksekten (yaklaşık 1.10 m) yapılmaktadır. Bu fidanların alt bölümlerindeki sürgünler, büyümenin başlangıcında koparıldığında, dallar hemen hemen tepe kısmında ve genellikle dik bir açıyla oluşmaktadır.Item Değişik azotlu gübrelerin buğday verimine etkilerinin karşılaştırılması(Uludağ Üniversitesi, 1991) Özgümüş, Ahmet; Kaplan, Mustafa; Katkat, Vahap; Ziraat Fakültesi; Toprak BölümüBu deneme, Uludağ Üniversitesi Ziraat Fakültesi’nin Gö1iikle (Bursa)'deki Araştırma ve Uygulama Çiftliğinde yetiştirilen Vratsa buğday çeşidinin dane verimi üzerine değişik azotlu gübrelerin etkilerini araştırmak amacıyla yürütülmüştür. Tarla denemesi tesadüf blokları deneme desenine göre dört tekerrürlü olarak kurulmuş ve ekimle birlikte bütün parsellere 4 kg N/da hesabıyla diamonyum fosfat (% 18 N, % 46 P2Os) gübresi verilmiştir. ilkbahar gübresi olarak kardeşleme döneminde üç azotlu gübre (amonyum sülfat, % 21 N; amonyum nitrat, % 26 N ve üre, % 46 N), üç ayrı dozda (9, 12 ve 15 kg N/da) uygulanmıştır . Araştırma sonuçlarına göre, buğdayın dane verimi üzerine etkileri yönünden azotlu gübre/er arasında istatistiksel olarak önemli bir farklılığın bulunmadığı, ancak bugünkü gübre fiyatlan dikkate alındığında, üre gübresinin daha ekonomik olduğu belirlenmiştir.Item Entansif besiye alınan erkek ve dişi betina ırkı hindilerde yem formunun besi performansı ve bazı karkas özelliklerine etkileri(Uludağ Üniversitesi, 1991) Ak, İbrahim; Karabulut, Ali; Şahan, Ümran; Ziraat Fakültesi; Zootekni BölümüBu araştırma, entansif besiye alınan erkek ve dişi hindilerde yem formunun besi performansı ve bazı karkas özelliklerine etkilerini saptamak amacıyla düzenlenmiştir. Araştırmanın hayvan materyalini 12 haftalık yaşta erkek-dişi Betina ırkı hindiler oluşturmuştur. Araştırmanın yem materyalini ise toz, pelet, öğütülmüş pelet ve dane formdaki hindi büyüme ve besi yemi oluşturmuş olup, deneme 4 grupla 2 dönemde yürütülmüştür. Hindilere 42 günlük büyütme ve 56 günlük besi uygulandıktan sonra besiye son verilmiştir. Farklı fondaki yemlerle beslenen erkek ve dişi hindilerin büyütme + besi dönemi süresince toplam ve günlük ortalama canlı ağırlık artışları sırasıyla; 4.49 - 1.93, 3.62 - 2.00, 4.03 1.86, 4.46 - 1.93 kg ve 45.8 - 19.7, 36.9 - 20.4, 41.1 - 19.0, 45.5 19.7 g bulunmuştur. Grupların günlük ve bir kg canlı ağırlık artışı için yem tüketimleri ise sırasıyla; 269.3, 271.0, 275.3, 274.0 g ve 8.210, 9.442, 9.177 ve 8.405 kg bulunmuştur. Hindilerin karkas randımanları erkek ve dişilerde gruplara göre sırasıyla; % 84.4, - 84.8, 86.5 - 86.4. 86 .5 - 90.7, 83.6 - 82.1 olarak saptanmıştır. Cinsiyet faktörünün etkisinin önemli (P < 0.01) bulunduğu araştırmada yem formunun besi performansı ve bazı karkas özelliklerine etki etmediği belirlenmiştir.Item GAP projesinin Türkiye'nin ekonomik, sosyal ve dış politikasına etkileri üzerine görüşler(Uludağ Üniversitesi, 1991) Kundakçı, Akif; Ziraat Fakültesi; Gıda Bilimi ve Teknolojisi BölümüGüneydoğu Anadolu Projesi (GAP), Adıyaman, Gaziantep, Şanlıurfa, Diyarbakır, Batman, Siirt, Şırnak ve Mardin olmak üzere 8 ili kapsayan bölgenin, sosyo-ekonomik kalkınmasında, öncelikle sulama ve hidroelektrik üretimine dönük, sanayi, ulaşım ve sosyal sektörleri içeren, 13 büyük projenin toplamından ibarettir. GAP'ın gerçekleştirilmesi ile bölgeye yetişmiş insan gücü gelişinin hızlanması sonucu, tanrısal kalkınma, ulaştırma ve destek hizmetleri de gelişecektir. Böylece iç barış ve refahı sağlayacak olan Türkiye, dış politikada daha güçlü, inanılır ve örnek bir ülke konumuna gelecektir.Item Hindi besi yemlerine enerji kaynağı olarak bitkisel ve hayvansal yağ katmanın besi performans ve karkas özelliklerine etkileri(Uludağ Üniversitesi, 1991) Ak, İbrahim; Karabulut, Ali; Tuncel, Erdoğan; Filya, İsmail; Ziraat Fakültesi; Zootekni BölümüAraştırma, entansif besi uygulanan Betina ırkı erkek hindilerin rasyonlarına enerji kaynağı olarak % 3-6 oranında bitkisel veya hayvansal yağ katmanının hindilerin besi performansı ve karkas özelliklerine etkisini belirlemek amacıyla düzenlenmiştir. Besi 200 adet erkek hindiyle 4 grupta yürütülmüş ve 96 gün sürmüştür. Bindiler sırasıyla; % 3-6 hayvansal ve % 3-6 bitkisel yağ içeren, protein ve enerji içeriği eş olan pelet fondaki rasyonlarla beslenmişlerdir. Bindilerin besi başlangıç ağırlık/an; 1.96, 1.99, 1.96 ve 2.03 kg, besi sonu ağırlık/an; 8.45, 9.06, 8.82. ve 9.36 kg, besi süresince günlük ortalama canlı ağırlık artışı ise gruplara göre sırasıyla; 67.85, 73.81, 71.38 ve 76.46 g olarak saptanmıştır. Bindilerin besi süresince günlük ortalama yem tüketimleri; 340.4, 349.5, 328.6 ve 345.5 g, I kg canlı ağırlık artışı için yem tüketimi ise; 5.017, 4.735, 4.604 ve 4.519 kg olarak saptanmıştır. Araştırma sonucunda hindi besi rasyonlarına enerji kaynağı olarak katılan yağın kaynağından çok oranının besi performansını önemli düzeyde etkilediği ve rasyonun yağ düzeyindeki artışın hindilerde abdominal yağlanmayı artırdığı saptanmıştır. Bununla birlikte, rasyona katılan yağ düzeyindeki artışın hindilerde canlı ağırlık artışı ve yemden yararlanmayı artırdığı belirlenmiştir.Item İkinci ürün fasulyenin hava akımına karşı gösterdiği direncin belirlenmesi(Uludağ Üniversitesi, 1991) Işık, Eşref; Yüksel, Gürcan; Ziraat Fakültesi; Tarla Makinaları BölümüBu çalışma, bölgemizde ikinci ürün olarak üretimi yapılan fasulyenin, kurutulmasına yönelik gerekli uygun tesisin kullanılmasında kullanılabilecek ön verilerin elde edilmesine yöneliktir. Bu amaçla değişik nem içeriklerinde farklı hava akımında, temiz ve kirli fasulye üzerinde yapılan çalışmalar sonucu; statik basınç düşümünün, hava akımıyla logaritmik, yığın yüksekliğiyle doğrusal olarak altlığı, nem içeriği ile ters orantılı olarak değiştiği belirlenmiştir. Ayrıca yabancı maddelerin fasulye dönemlerinden küçük boyutlarda olması durumunda, yabancı madde oranındaki artışın statik basınç düşümünü artırdığı gözlenmiştir.Item İpekböceğinde voltinizm ve voltinizme etki eden çevre faktörleri(Uludağ Üniversitesi, 1991) Şahan, Ümran; Kesici, Tahsin; Ziraat Fakültesi; Zootekni BölümüDünya üzerinde geniş bir alana yayılmış olan ipekböcekleri, ırklarına ve çevre koşullarına göre değişik özellikler gösterirler. Bunlardan biri de voltinizmdir. Voltinizm böceklerin doğal koşullarda bir yıl içinde verdikleri döl sayısıdır. Voltinizm açısından ipekböcekleri 3 ana gruba ayrılırlar, monovotinler (univoltinler), bivoltinler ve multivoltinler (polivoltinler). Monovollinler yılda bir nesil veren, yani daima kışılayan yumurta yumurtlayanlardır. Bivoltinler yılda iki nesil verirler. Birinci generasyon dişileri diyapoz safhasına girmeyen, kışlamayan yumurtalar yumurtalarlar. Bu yumurtalar 12-15 gün içinde çıkış yaparak ikinci generasyonu meydana getirirler. İkinci generasyomun dişileri ise kışlayan yumurta verirler, bu yumurtalar diyapoz dönemine girerler. Multivoltinler genellikle tropik bölgelerde yayılmışlardır. İklim koşullarının etkisi ile bunlarını hayat devreleri çok farklıdır ve verdikleri döl sayılan da 3-8 arasında değişir. Yumurtaların kışlama özelliği temelde, çevre koşulları ve farklı lokuslarda bulunan genler tarafından düzenlenir. Bu genlerden en önemlileri voltinizm genleridir.Item Kayseri yoncası (Medicago Sativa L.)'nda sıra aralığı, sulama ve fosforlu gübre uygulamalarının tohumların çimlenme hızı ile çimlenme gücüne etkileri(Uludağ Üniversitesi, 1991) Çelik, Necmettin; Kuzuoğlu, Erdinç; Ziraat FakültesiBu çalışmada, Kayseri Yoncası (Medicago Sativa L.)'nda sıra aralığı sulama ve fosforlu gübre seviyelerinin üretilen tohumların çimlenme hız ve güçlerindeki etkileri araştırılmıştır. Araştırmada kullanılan tohumlar, daha önce Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Araştırma Enstitüsünde 27, 54, 81 cm'lik sıra aralıklarının % O, % 30, % 60 toprak faydalı rutubet seviyesindeki sulamaların; 05 ve 10 kg/da P20 5 seviyeli gübre uygulamaların yoncada tohum verimi ve verim kriterleri üzerindeki etkilerini araştırmak üzere yürütülen bir araştırmada 1982 yılında üretilmiş ve altı yıl süre ile oda şartlarında muhafaza edilmiş tohumlardır. Araştırma sonuçlan sulama rejiminin yonca tohumunda çimlenme gücü ve çimlenme hızını istatistiksel anlamda önemli derecede etkilediğini göstermiştir. Değişik sıra aralıkların, farklı fosforlu gübre seviyelerinin ve bunların interaksiyonlarının tohumları çimlenme güç ve hızlarına etkileri ise istatistiksel olarak önemsiz bulmuştur.Item Kesme çiçeklerde vazo ömrünün uzatılması(Uludağ Üniversitesi, 1991) Mengüç, Ahmet; Zencirkıran, Murat; Usta, Erol; Ziraat Fakültesi; Bahçe Bitkileri BölümüKesme çiçeklerde vazo ömrünü uzatmak için bir takını fiziksel ve kimyasal uygulamalar yapılmaktadır. Bu amaçla, kullanılan kimyasal maddeler tek veya kombinasyonlar halinde uygulanmakta olup, bunlar çiçek koruyucular olarak adlandırılmaktadır. İyi bir çiçek koruyucu solüsyonu şeker (sukroz ve ya glikoz), germisit (bakterisid-fungusid), asitliği artırıcı bir madde ve ağır metallerden birisini içermelidir. Bu koruyucu solüsyonlar içerisinde kullanılan kimyasal maddeler farklı çiçeklerde, farklı etkilerde bulunabilmektedirler, dolayısıyla bütün kesme çiçeklerin vazo ömürlerini uzatabilmek için tek bir vazo solüsyonu önermek mümkün değildir.Item Kesme gladiolus (cv. White Prosperity) çiçeklerinin vazo ömrünün saptanması üzerine bir araştırma(Uludağ Üniversitesi, 1991) Mengüç, Ahmet; Zencirkıran, Murat; Usta, Erol; Ziraat Fakültesi; Bahçe Bitkiler BölümüGladiolus çiçeklerinin vazo ömrünü uzatmak amacıyla yapılan bu çalışmada, "White prosperity" çeşidi çiçekleri kullanılmıştır. Çiçekler a) % 4 sakkaroz + 2 mM Gümüş tiyosülfat ile 30 dakika ön uygulama sonrası saf suya aktamıa, b) % 4 sakkaroz + 0.5 mM Nikel klorid, c) % 4 sakkaroz + % 0.025 Potasyum Alüminyum sülfat, d) Gladiolus-Chrysal, e) Kontrol (saf su) solüsyonları içeren cam kavanozlara konuşmuşlardır. Elde edilen analiz sonuçlarına göre, en uzun vazo ömrü ortalama 8.6 günle % 4 sakkaroz + 0.5 mM Nikel klorid'den elde edilmiş, bunu 7.8 günle % 4 sakkaroz + 2 mM Gümüş tiyosülfat ile 30 dakika ön uygulama ve Gladiolus-Chrysal, 7.6 günle % 4 sakkaroz + % 0.025 Potasyum Alüminyum sülfat izlemiş, en az vazo ö1mü ise 7 .2 günle kontrolden elde edilmiştir.Item Kültür mantarının ( A.bisporus) değişik sıcaklık ve ambalajlarda muhafazası üzerinde bir araştırma(Uludağ Üniversitesi, 1991) Bahri, Tunç; Türk, Rahmi; Şeniz, Vedat; Eriş, Atilla; Ziraat Fakültesi; Bahçe Bitkiler BölümüSağlıklı bir toplum olmanın tek yolu dengeli bir beslenmeden geçer. Dengeli bir beslenme için de, besin değeri yüksek, kaliteli ve aynı zamanda ucuz yiyecekleri halkın tüketimine sunmakla olasıdır. İşte bu yiyeceklerden birisi de taze yemeklik mantarlardır. Ülkemiz nüfusunun yarısından fazlasının henüz iyi tanımadığı, tanıyıp da yemek isteyenlerin % 16.8'inin zehirlenmekten korktukları,onu da göze alıp yemek isteyenlerden % 20.7' sinin pahalı olduğunu öne sürmesi hiç de gözden uzak tutulmamalıdır.Türkiye'deki mantar üretim tesislerinin yetersiz koşullarda çalışması bu olumsuz nedenlerin başında gelmektedir. Bilgili personel ve ileri bir teknolojinin uygulanması ile yetiştiricilikten pazarlamaya kadar düzenli bir organizasyonunun kurulması halinde mantar üretim ve tüketiminde büyük gelişmelerin olacağı kesindir. Taze yemeklik mantarın hasat edildikten sonra; Hızla ön soğutmaya alınarak 2 saat gibi kısa bir süre içerisinde ürün sıcaklığına muhafaza sıcaklığına getirilmesi.Ambalaj materyali olarak kafesli plastikten yapılan ve boyutların daha önce belirtilen kapların içerisine 200g kadar konarak üzerinin delikli polietilen torbalarla kapatılması, Muhafaza ortam sıcaklığı olarak + 1°C'nin seçilmesi ve taşıma sırasında da soğuktan yararlanılması halinde taze mantarın kalitesinde önemli kayıplar olmadan en az 13 gün kadar saklamak veya uzak pazarlara göndermek, araştırmadan elde edilen bulguların ışığı altında mantar üretim ve pazarlama zincirinde yer alan ilgililere önerilebilir.Item Kuraklığın bitki morfolojisi ve fizyolojisi üzerine etkileri(Uludağ Üniversitesi, 1991) Göksoy, Abdurrahim T.; Turan, Z. Metin; Ziraat Fakültesi; Tarla Bitkileri BölümüSu stresi bitkilerin büyüme ve gelişmelerini etkileyen çevresel faktörler arasında en önemlisidir. Su stresine karşı bitkilerin gösterdiği morfolojik ve fizyolojik tepkiler: (1) Yaprak dökme, (2) Kök gelişmesi, (3) Yaprak büyümesi, (4) Yaprak kutikuler hacmi, (5) Stomatal hareket, (6) Osmotik düzenleme, (7) Nitrat indirgenme aktivitesi, (8) Protein parçalanması, (9) Fotosentez ve solunumun azalması olarak sayılabilir. Su kaybının azalması için yaprak dökme veya üretilen yaprak alanlarının azalması yaygın bir yoldur. Su stresine karşı diğer bir morfolojik respons kök sürgün oranı büyüklüğüdür. Söz konusu oran sürgün gelişmesindeki bir azalış veya kök gelişmesindeki bir artış ya da her iki şekilde ortaya çıkabilir. Kalın veya mumsu kutikula su kaybının azalmasını sağlar. Rutubetin azaldığı ve ışık enerjisinin arttığı koşullar, mum üretimini artırır. Turgorun korunması gelişmenin devamı için esastır. Turgor, ostomik konsantrasyonun artması ile korunabilir. Su stresi ile stomalar kapanır. Stomatal kapanma su kaybında azalmayı sağlar fakat aynı zamanda fotosentez ve solunumun azalmasına da neden olur.Item Marmara gölü sazanlarının (Cyprinus carpio L.) dondurularak saklanması sırasında lipidlerin hidrolizi ve lipid fraksiyonlarının yağ asillerindeki değişmeler üzerinde araştırmalar(Uludağ Üniversitesi, 1991) Kundakçı, Akif; Ziraat Fakültesi; Gıda Bilimi ve Teknolojisi BölümüMarmara Gölü (Salihli) sazanlarının -20 C'de dondurarak saklanması sırasında esas lipid fraksiyonlarının hidrolitik parçalanması, serbest yağ asitlerinin birikimi ve lipidlerin yağ asidi kompozisyonundaki değişmeler araştırılmıştır. Bu çalışma koşularında toplam lipidlerdeki ve fosfolipid, nötral lipid ve serbest yağ asitleri fraksiyonlarındaki bireysel yağ asitlerinin oranlarında hidroliz ve otooksidasyonun etkisiyle önemli değişmeler olmaktadır. Toplam sabunlaşmayan maddelerin niceliği dondurarak saklama sırasında bir miktar azalmıştır.Item Sütçülük işletmelerinde su ve atık su sorunları(Uludağ Üniversitesi, 1991) Kurdal, Ekrem; Ziraat Fakültesi; Gıda Bilimi ve Teknolojisi BölümüSütçülük işletmelerinde temiz su gereksinimi çok fazladır, hatta su kullanımı bir zorunluluktur. Böyle olunca atık suyun da fazla olacağı doğaldır. İşte burada temiz su ile kirli suyu birbirinden ayırt etmek ya da hangi su temizdir hangisi kirlenmiştir şeklinde bir sonuca varmak önemlidir. İlk aşamada soğutucu ya da soğutma işleminde kullanılan su önemli olmaktadır. Bu su birçok durumlarda soğutuculardan elde edilir ve yine genelde bu amaçla kullanılır. Halbuki süt soğutucularından elde edilen bu ve benzeri sular ise, kullanımından sonra kanallara akıtılmaktadır. Kirli su ise yukarıdaki durumun aksine temizlik ve çalkalama amacı ile kullanılan sudur ve az ya da çok miktarda süt, süt bileşenleri, peynir altı suyu vb.leri organik maddeleri içermektedir.Item Trakya - Marmara Bölgesinde yetiştirilen buğday çeşitleri ve sorunları(Uludağ Üniversitesi, 1991) Yürür, Nevzat; Turgut, İlhan; Ziraat Fakültesi; Tarla Bitkileri BölümüÜlkemizde buğday ekim alanları yıllar itibariyle pek değişmemesine rağmen, buğday üretiminde bir artış görülmektedir. Birim alan veriminin artmasından ileri gelen üretim artışında, kuşkusuz en önemli etken verimli çeşitlerin üretime alınmasıdır. Trakya-Marmara Bölgesinde bugün ekilen çeşitlerin önemli bir bölümü yabancı çeşitler olup, ülkemize, yeterli adaptasyon denemeleri ve laboratuvar analizleri yapılmadan getirilmişlerdir. Özellikle son yıllarda bölgemizde çeşit sorunu ortaya çıkmıştır. Trakya-Marmara Bölgesinde toplam 40 kadar buğday çeşidi üretimdedir. Çeşit sayısı mutlaka azaltılmalıdır. Üreticiler çeşit konusunda bilinçlendirilmeli ve sertifikalı tohumluk kullanım alışkanlığı sağlanmalıdır.