1982 Cilt 1 Sayı 1
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11452/15371
Browse
Browsing by Rights "info:eu-repo/semantics/openAccess"
Now showing 1 - 10 of 10
- Results Per Page
- Sort Options
Item Altısıralı arpaların (Hordeum vulgare L.) orta ve yan başakcıklarında oluşan tanelerin irilik ve ağırlığına çeşit ve yılların etkisi(Uludağ Üniversitesi, 1982) Gençtan, Temel; Çiftçi, C. Yaşar; Akbay, Günal; Ziraat FakültesiBu araştırma 1978-1980 yıllarında, A .Ü. Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü'nde yürütülmüştür. Araştırmanın amacı, altısıralı arpaların biralık olarak kullanılmalarında, bir kriter olarak ele alınacak tane iriliği ile tane ağırlığına çeşit ve yılların etkisini araştırmak tır. Bu amaçla yapılan araştırmanın sonuçlarına göre, denemeye alınan altı adet altısıralı arpada: 1- Orta ve yan başakcıklarda oluşan tanelerin, dolgun tane (2.5 mm. eleküstü) oranı ile ağırlıklarında (1 000 tane ağırlığı) yıllar ve çeşitler arası farklılıklar ile çeşit x yıl interaksiyonu 0.01 düzeyinde önemli bulunmuştur. 2. Duncan Testi'ne göre yapılan sıralamada, ele alınan karakterler yönünden yılların çeşitlere etkisinin aynı yönde olduğu belirlenmiştir. Bu sonuçlara göre, altısıralı arpaların orta ve yan başakcıklarında oluşan tanelerde irilik ve ağırlığın çeşitlere göre farklı, yıllara göre değişken olduğu ve yılların çeşitleri aynı yönde etkilediği saptanmıştır.Item Ankara ilinde yonca yaprak böceği (Phytodecta fornicata Brügg., Coleoptera: Chrysomelidae)'nin morfoloji ye biyolojisi üzerinde araştırmalar(Uludağ Üniversitesi, 1982) Kovancı, Bahattin; Ziraat FakültesiAnkara'da 1974-1976 yılında gerçekleştirilen bu çalışma ile Yonca Yaprak Böceği (Phytodecta fornicata Brügg.) 'nın morfolojisi ve biyolojisi incelenmiştir. Yonca Yaprak Böceği kışı ergin halde toprak içinde 1-20 cm derinlikte geçirdikten sonra ilkbaharda Mart sonu ile Nisan ayı başlarında toprak yüzeyine çıkmakta, yonca yaprakları ile beslenmekle ve çiftleştikten sonra dişiler yumurtalarını özellikle yaprakların alt yüzeyine 1-21 'lik kümeler halinde bırakmaktadır. Dış koşullarda bir dişi ortalama 531,9 ± 112,2 yumurta bırakmaktadır. Yumurta açılım süresi Nisan ayı başından Haziran ayı ortalarına kadar en az 6 en fazla 13 gündür. Laboratuvarda 22,5 ± 1°C ve % 60-70 orantılı nemde bu süre ortalama 6,35 (5- 8) gündür. Larvalar ilk kez iklim koşullarına göre Nisan ayının ilk haftası içinde görülmektedir. Dört larva dönemi vardır. Dış koşullarda larva gelişmesini 9-24 günde tamamlamakta ve toprağın 3-8 cm derinliğinde önce prepupa sonra pupa olmaktadır. Laboratuvarda 22,5 ± 1°C ve % 60-70 orantılı nemde larva dönemi süreleri sıra ile 3,06 (2,5-4), 2 ,10 (2-4), 2,29 (2-4) ve 2,19 (2-4) gündür. Prepupa ve pupa dönemi 22,5°C sabit sıcaklıkta ortalama 13,82 (12-19) gündür. Yeni döl erginleri ilk kez Haziran ayında görülmekte ve 2-3 haftalık bir beslenme periyodundan sonra toprağa girerek ertesi ilkbahara kadar diyapoz halinde k almaktadır. Ph. fornicata yılda ancak bir döl vermekte olup univoltin bir türdür. Gerek ergin ve gerekse larvaların zarar şekli birbirine benzemekte olup yapraklar kenarlarından itibaren kemirilmektedir.Item Arpa'da (Hordeum vulgare L.) çimkını uzunluğu ile bazı bitki karakterleri arasındaki ilişkiler(Uludağ Üniversitesi, 1982) Gençtan, Temel; Akbay, Günal; Ziraat FakültesiBu araştırma, çimkını uzunlukları farklı arpa çeşitlerinde, çimkını uzunluğu ile bazı önemli bitki karakterleri arasındaki ilişkileri saptamak ve bu ilişkilere dayanarak, gelişmenin erken devrelerinde çimkını uzunluğunun bir seleksiyon kriteri olarak kullanılabilme olanaklarını belirlemek amacıyla yapılmıştır. Deneme sonuçlarından elde edilen bilgilere göre: 1. Kısa ve uzun çimkını arpa çeşitlerinde, çimkını uzunluğu ile ilk yaprak ve bayrak yaprağının kın ve aya uzunluğu, aya genişliği, yaprak alanı, bitki boyu ve başak uzunluğu arasında değişik düzeyde olumlu ve önemli ilişkiler saptanmıştır. 2. Arpada çimkını uzunluğu ile belirtilen karakterler arasında saptanan bu olumlu ilişkilere dayanarak, gelişmenin erken devresinde çimkını uzunluğunun, saptanan bu karakterler için bir seleksiyon kriteri olarak kullanılabileceği belirlenmiştir.Item Bursa ilinin tarımsal yapısı(Uludağ Üniversitesi, 1982) Erkuş, Ahmet; Ziraat FakültesiTarımsal üretim kaynaklarının en verimli bir şekilde kullanılması bakımından, tarımsal faaliyetin hangi koşullarda yürütüldüğünün, yöresel olarak ülke çapında ortaya konulması büyük önem taşımaktadır. Bu amaçla aşağıdaki çalışmada Bursa lli'nin tarımsal yapısı incelenmiştir. Bursa Ili, içinde bulunduğu doğal, sosyal ve ekonomik koşullar itibariyle büyük bir potansiyele sahip bulunmakta ue il çiftçileri entansif bir tarım uygulamaktadır. Bununla beraber; ı. Yılda iki ürün almaya elverişli topraklar bu yönüyle değerlendirilm emektedir, 2. Işletmeler bir üretim planından yoksun olarak çalışmaktadırlar, 3. Girdi kullanımında bazan aşırı, bazanda eksik kullanım söz konusudur, 4. Iyi bir pazarlama organizasyonu bulunmamaktadır.Item Effecfs of some plant growth regulators on the yield and quality of muscat of Hamburg grape variety(Uludağ Üniversitesi, 1982) Eriş, Atilla; Ağaoğlu, Y. Sabit; Ziraat Fakültesi; Bahçe Bitkileri BölümüBu araştırmada DMC (N-Dimethylmorpholinium cblorid) ve Ethrel (2-Chloroethylphosphonic acid)'in farklı dozlardaki uygulamalarının Hamburg Misketi üzüm çeşidinde mahsul miktarı ve kaliteye etkileri araştırılmıştır. Her iki bitki büyüme maddesi 0, 100, 500 ve 1000 ppm dozlarında kullanılmış olup; DMC, tomurcukların sürmesinden 35 ve 45 gün sonra olmak üzere 2 kez, Ethrel ise sadece 35 gün sonra 1 kez püskürtme yöntemi ile uygulanmıştır. DMC uygulamaları, dozlara bağlı olarak, mahşul miktarını, salkım ağırlığını, salkımdaki tane adedini ve total asit miktarını istatistik olarak arttırmıştır. Buna karşılık 100 tane ağırlıkları, 25 tane hacmi ve toplam kuru madde miktarı ise istatistik olarak azalmıştır. pH değerleri ve tane boyutlarının da aritmetik olarak azaldığı gözlenmiştir. Ethrel uygulamaları sonucunda ise; mahsul miktarı istatistik olarak (0.01)düzeyde azalırken; diğer özellikler arasında ve kontrola göre uygulamaların herhangi bir etkisinin bulunmadığı saptanmıştır.Item Effect of grafting machines on success of grafted vine production(Uludağ Üniversitesi, 1982) Çelik, Hasan; Ağaoğlu, Y. Sabit; Ziraat Fakültesi; Bahçe Bitkileri BölümüBu araştırmada, Automatic-II ve PM-450 aşı makinelerinin, aşılı köklü asma fidanı üretiminde başarı üzerine etkileri, farklı aşı kombinasyonları kullanılarak, karşılaştırmalı olarak incelenmiştir. Her ikisi de omega aşı yapan bu makinelerden Automatic-II, ayak gücü ile çalışan pedal sistemine sahiptir. Batı Almanya yapısı olan bu makine, otomatik olarak kalemi anaca bağlayabilmektedir. PM-450 ise elektrik/e çalışmakta, 6-12 mm arasındaki çap değerlerine göre ayarlanabilmektedir. Bulgaristan yapımı olan bu makine kalem ve anacın aşı kesitlerini ayrı ayrı açmakta ve bu iki kısım elle birbirine bağlanmaktadır. Araştırmada, Hafızali, Hamburg misketi ve Hasandede üzüm çeşitlerinden alınan kalemler, Kober 5 BB ve 99 R asma anaçlanndan alınan anaçlık çelikler üzerine aşılanmışlardır. Araştırma sonuçlarına göre, incelenen diğer özellikler (aşı yerinde çepeçevre kallus oluşumu (%), çimlendirme sırasında sürme oranı (%), I. sınıf aşılı köklü fidan oranı (%) ve fidan başına ana kök sayısı) yönünden aşı kombinasyonlarına göre kimi önemli sayılabilecek farklılıklar gözlenmesine karşın, aşı makineleri, aşılı köklü asma fidanı randımanını önemli ölçüde etkilememişlerdir. Diğer yandan 99 R 'nin hemen bütün kombinasyonlarında, Kober 5 BB'den oldukça düşük randıman sağlaması ilgi çekici bir gözlem oluşturmuştur. Her iki aşı makinesinin ortalaması olarak, en yüksek randıman değerleri, Hafızali/ Kober 5 BB (% 60.0) ile Hasandede/Kober 5 BB (% 54.7) kombinasyonlarından elde edilmiştir. Sonuç olarak, bu araştırmada üzerinde çalışılan her iki aşı makinesi de ülkemiz koşullarında kullanılabilecek özellikle bulunmuştur.Item Effect of rooted and unrooted rootstock cuttings on success of grafted vine production(Uludağ Üniversitesi, 1982) Çelik, Hasan; Ağaoğlu, Y. Sabit; Ziraat Fakültesi; Bahçe Bitkileri BölümüBu araştırma ile, aşılı köklü asma fidanı üretiminde genellikle iyi sonuç alınamayan 41 B ve 99 R 'nin köksüz çelikleri yerine, köklü fidanlarının çelik olarak kullanılmasıyla fidan veriminin arttırılması amaçlanmıştır. Her iki anacın köklü çelikleri, Hamburg misketi üzüm çeşidinden alınan kalemlerle aşılanmışlardır. Araştırmadan elde edilen bulgular aşağıda özetlenmiştir: 1.Tüm aşılı çelikler, aşı yerlerine % 100.0 oranında çepeçevre kallus oluşturmuşlardır. 2. 99 R'nin köksüz çelikleri (% 100. 0), 41 B'den (% 55, 7) bazalda önemli derecede yüksek oranda çepeçevre kallus oluşturmuşlardır. 3. Farklı anaçlık çelik tipleri, kalemlerin çimlendirme sırasındaki sürme oranlarını her iki anaç ta da önemli oranda etkilememişlerdir. 4. Çimlendirme sırasında köklenme (%) ve aşılı çelik başına kök sayısı yönünden, 99 R 'de görülen birbirine çok yakın köklenme oranları dışında, köklü fidanlar sürekli olarak daha yüksek değerler sağlamışlardır. 5. Her iki anaç için de anaçlık çelikierin yerine köklü fidanlar kullanıldığında, fidan veriminin önemli oranlarda arttığı saptanmıştır. Özellikle 99 R 'nin anaçlık çelikleri yalnızca %18.6 'lık bir randıman sağlarken, bu değer köklü çelik kullanıldığında % 62,9 'a ulaşmıştır. 6. 1.sınıf fidan oranı ve aşılı köklü fidan başına ana kök sayısı yönünden, 41 B 'de anaçlık çelik tipleri arasında bir farklılık gözlenmezken, 99 R 'de köklü çelikler istatistiki olarak yüksek değer oluşturmuşlardır. 7. Yukardaki bulguların ışığında, özellikle 99 R için, aşılı köklü asma fidanı üretiminde anaçlık çelikierin yerine köklü çeliklerin kullanılması, ekonomik olarak önerilebilir. Bunun yanısıra, 41 B için uygun özellikler taşıyan anaçlık çelik bulunmasında güçlük çekildiğinde, bu anaç için de aynı öneri geçerli olacaktır.Item Pancar ekiminde çalışma hızının ekim derinliği ve sıra üzeri dağılım düzgünlüğüne etkisi(Uludağ Üniversitesi, 1982) Keskin, Rahmi; Ziraat FakültesiÜlkemiz tarımında şeker pancarı üretimi önemli bir yer tutmaktadır. Yaklaşık 250 bin ha ekim alanıyla şeker pancarı endüstri bitkileri arasında pamuktan sonra ikinci sırada yer almaktadır. Monogerm tohumluk kullanmanın yanında, tohumun ekim derinliği ve dağılım düzgünlüğü, şeker pancarı tarımında verim üzerinde büyük bir rol oynamaktadır. Araştırmanın konusu monogerm pancar tohumunun ekiminde kullanılan hassas pancar ekim makinasıyla ekim derinliği ve sıra üzeri dağılım düzgünlüğüne, çalışma hızının etkisinin saptanmasıdır. Bu amaçla laboratuvar koşullarında denemeler düzenlenmiştir. Deneme materyali olarak Hassia mekanik pancar ekim makinası kullanılmıştır. Deneme sonuçları şu şekilde özetlenebilir: a) Çalışma hızının engebesiz olarak hazırlanmış topraktaki çalışmalarda ekim derinliğine etkisi yoktur. b) Ekim yönüne dik dar çukurların bulunduğu tohum yatağında, derinlik ayar sistemi belirli bir derinlikten sonra uygun bir ekimi gerçekleştirememektedir. c) Sıra üzeri dağılım düzgünlüğü çalışma hızının artışına bağlı olarak azalmakta ve çift ekim artmaktadır. Boşluklu ekimde ise, hızın artışı pek fazla değişiklik meydana getirmemektedir.Item Sulama zamanı planlama yöntemlerinin şeker pancarı yaprak verimine etkisi üzerinde bir araştırma(Uludağ Üniversitesi, 1982) Evsahibioğlu, A. Nejat; Korukçu, Abdurrahim; Ziraat FakültesiBu araştırmada, farklı sulama zamanı planlama yöntemlerinin şeker pancarı yaprak verimi üzerindeki etkilerinin araştırılması amaçlanmıştır. Ankara Merkez TOPRAKSU Araştırma Enstitüsü sulu tarım alanlarında, 1980 ve 1981 bitki gelişme süreleri boyunca yürütülen denemelerde üç farklı sulama zamanı planlama yöntemi uygulanmıştır. Araştırma sonuçları, şeker pancarında yaprak verimi yönünden Nötron- ölçüm yöntemi ile sulama zamanı planlamasının , Jensen-Haise ve Christiansen Hargreaves yöntemlerine göre önemli düzeyde üstünlük sağladığını göstermiştir. Ancak Jensen-Haise ve Christiansen-Hargreaves yöntemleri arasında önemli bir farklılık saptanmamıştır. Uygulanan her üç sulama zamanı planlama yönteminde de şahit bırakılan ve sulanmayan (kuru) muameleye göre, istatistiksel yönden, önemli düzeyde yüksek şeker pancarı yaprak verimi elde edilmiştir. Sudan yararlanma oranları yönünden, Jensen-Haise yöntemi diğer yöntemlere göre önemli düzeyde üstünlük göstermiştir.Item Türkiye için yeni, Afit predatörü bir Syrphid türü: Epistrophe bifasciata (F.) (Diptera: Syrphidae)(Uludağ Üniversitesi, 1982) Kılınçer, Neşet; Kovancı, Bahattin; Ziraat FakültesiAnkara ilinde Afit predatörleri üzerinde yapılan çalışmalar sırasında Türkiye için yeni bir tür olan Epistrophe bifasciata (F.) (Diptera: Syrphidae) bulunmuştur. Bu türün morfolojik özellikleri ile biyolojisi üzerindeki bazı gözlemler açıklanmıştır.