1991 Cilt 18 Sayı 3
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11452/22052
Browse
Browsing by Subject "Atheroskleroz hücreler"
Now showing 1 - 2 of 2
- Results Per Page
- Sort Options
Item Atheroskleroz hücreleri: IV. makrofajlar(Uludağ Üniversitesi, 1991) Güler, Asuman H.; Tıp Fakültesi; Biyokimya Ana Bilim DalıMakrofaj (Mk) lar atherosklerotik lezyonlarda çok miktarda bulunan hücrelerdendir. Atherogenezis'de Mk'ların rolleri giderek önem kazanmaktadır. Ateroskleroz (As)'un "immünolojik başlangıçlı, enflamatuar bir yanıt" olarak geliştiği teorisini Mk'ın çeşitli aktiviteleri açıklar ve destekler gibidir. Mk'dan salgılanan çeşitli toksik maddeler, enzimler, bağ dokusu elemanları, sinyol maddeleri ve gelişim faktörlerinin salgılanması, atherogenesis de önemli olabilir. Özellikle As'da Mk modifiye lipoprotein (Lp) reseptörlerinde görülen artış, hiperlipidemiye bağlı As patogenezini açıklayabilir ve virütik enfeksiyonlar sonucu gelişen As'da olduğu gibi "enflamatuar bir yanıt" gibi kabul edilebilir. Ama diğer risk faktörleri (ör. diabet, hipertansiyon, emosyonel stres) ile Mk'ın enflamatuar yanıtı arasındaki ilişki henüz tam açıklanamamıştır.Item Atheroskleroz hücreleri: lll. trombositler(Uludağ Üniversitesi, 1991) Güler, Asuman H.; Tıp Fakültesi; Biyokimya Ana Bilim DalıNormalde hemostazda görevli olan trombositlerin, son yıllarda, atherogenezis'de saptanan etkileri nedeniyle önemleri giderek artmaktadır. Özellikle endotel hücre (EH)'lerinde meydana gelen zedelenmeyi takiben trombositler ateroskleroz (As) olayna katılırlar. Başlangıçta EH'lerinden savunma amacıyla salgılanan PAF (trombosit aktive edici faktör), trombositlerin aktivasyonunda önemli rol oynar. PAF'la aynı zamanda EH'den salgılanan PGl2 (prostasiklin) ise vazodilatasyon yapar ve uyarılmış trombositlerin damar endotelinden uzaklaştırılmasını sağlar. Gene, EH yüzeyinde bulunan heparin, antifrombini aktive ederek, antikoagülan etki gösterir. Trombosit ve EH'Ieri arasındaki bu ilişkiler ve trombositlerden salgılanan kemotaktik ve mitojenik maddeler, özellikle de PDGF (trombositten çıkan gelişim faktörü), bir yerde olayın geleceğini belirler. Sonuçta; zedelenme derecesi, trombositlerin aletivasyon miktarı ve kişinin yatkınlığı ile orantılı olarak proliferatif atherosklerotik lezyonlar gelişir.