1988 Cilt 15 Sayı 3
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11452/22043
Browse
Browsing by Issue Date
Now showing 1 - 20 of 56
- Results Per Page
- Sort Options
Item Otoimmun poliglanduler sendrom (vaka takdimi)(Uludağ Üniversitesi, 1988) İmamoğlu, Şazi; Saltuklar, Güler; Tıp Fakültesi; İç Hastalıkları Ana Bilim DalıU.Ü.T.F. Endokrinoloji seksiyonunda otoimmun poliglandüler sendrom tanısı ile yatarak tetkik ve tedavi edilen 14 yaşında bayan bir olgu nedeni ile literatür incelenmiş ve olgu sunulmuştur.Item Sıçan tiroid bezinin innervasyonu(Uludağ Üniversitesi, 1988) Yardımoğlu, Melda; Tıp Fakültesi; Morfoloji Ana Bilim Dalı; Histoloji Embriyoloji Bilim DalıSıçanlarda tiroid bezinin innervasyonu ışık mikroskobu düzeyinde incelendi. Cinsiyete göre herhangi bir histolojik fark bulunmadı. Tiroid bezi loplarının üst uçlarından ve isthmus düzeyinden alınan kesitlerden laryngeus superior ve n. laryngeus recurrens ait ganglionar bulundu. Aksonları demonstre etmek için Bielschowsky ve Holmes'un ürüne yöntemleri kullanıldı. Siyah renkte boyanan akson kesitleri, foliküler çevresinde görüldü. Ancak tiroid bezi içinde ganglion hücresine rastlanmadı . Gomori'nin gümüşleme yöntemi ile foliküller arasında görülen siyah renkli retiküler fibriller bir ağ görünümündeydi. Ayrıca bu yöntemle parafoliküler hücre granülleri de siyah boyandı. Farklı gümüşleme yöntemleri sayesinde sinir fibrilleri ile retiküler fibrillerin ayrımı yapıldı.Item Tüberküloz plörezilerinde plevra biyopsisi ve plevra sıvı sitolojisi arasındaki ilişki(Uludağ Üniversitesi, 1988) Gözü, R. Oktay; Tıp Fakültesi; Göğüs Hastalıkları ve Tüberküloz Ana Bilim DalıTüberküloz tanısı konulan 125 olgunun Plevra sıvı patolojileri, plevra biyopsileri ve tüberküloz tedavi sonuçları karşılaştırıldı. Tüberküloz sıvılarının lenfositten zengin olduğu saptandı . Plevra biyopsisi negatif olduğu halde klinik bulgular ve lenfositten zengin sıvı görüldüğü takdirde olgunun tüberküloz olarak kabul edilmesi gerektiği vurgulandı.Item Sigara'nın serum lipidleri üzerindeki etkisi(Uludağ Üniversitesi, 1988) Tunçbilek, Sevgi; Güler, Asuman H.; Özmen, Hacı; Özkan, Kemal; Tıp Fakültesi; Biyokimya Ana Bilim DalıBu çalışmada ateroskleroz (As) ve koroner arter hastalıkları (KAH)nda primer risk faktörlerinden olan sigaranın, diğer bir primer risk faktörü olan serum lipidleri üzerindeki etkisi incelendi. Sigara içenlerde (n = 17 olgu), içmeyenlere (n = 60 olgu) kıyasla trigliserit (TG), total kolesterol (TK), düşük dansiteli lipoprotein-kolesterol (LDL-K) de artış , yüksek dansiteli lipoprotein kolesterol (HDLK) de ise belirgin azalma gözlendi. Sonuçta sigaranın endotel hücrelerinde harabiyete ve göreceli olarak hiperlipidemiye yol açarak As olayını hızlandırdığı fikrine varıldı.Item Makat prezentasyonları ve doğum şekli(Uludağ Üniversitesi, 1988) Daregenli, Ömer; Tıp Fakültesi; Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim DalıMakat prezantasyonlarında perinatal mortalite ve morbidite verteks prezentasyonlarına göre daha yüksektir. Bu nedenle makat prezentasyonunda, gebeliğin sectio cesarean ile sonlandırılmasını tercih eden hekim sayısı giderek artmaktadır. Oysa, sectio cesar beraberinde getireceği maternal mortalite ve morbidite küçümsenemez; makat prezentasyonlarında doğum şekline karar verilirken, olgunun dikkatle değerlendirilmesi gerekir. Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalında, 1983-1988 yılları arasını kapsayan retrospektif çalışmanın ışığı altında, makat prezentasyonlarında hekimin tutumu değerlendirilmiştir.Item Spinal anestezi sonrasında ani ses kaybı (Olgu sunumu)(Uludağ Üniversitesi, 1988) Özcan, Berin; Tokat, Oğuz; Tıp Fakültesi; Anesteziyoloji ve Reanimasyon Ana Bilim DalıSpinal anestezinin ardısıra ses kısıklığı gelişen bir olgu sunulmuş, kranial sinir bozuklukları ile ilgili literatür gözden geçirilmiştir.Item Örnek büyüklüğüne bağlı olarak z ve t değerleri arasındaki ilişki(Uludağ Üniversitesi, 1988) Kan, İsmet; Tıp Fakültesi; Tıbbi Biyoloji Ana Bilim DalıYapay olarak oluşturulan 1997 birimli bir normal dağılım ile 2200 birimli bir normal dağılımın her birinden n = 3 den başlayarak n= 50 ye kadar her n değeri için 100 örnek rastgele seçilip bu örnekleri için z ve t testleri kullanılarak hipotez kontrolleri yapıldı. Normal dağılım da, 3 ,n 50 için, z testine göre sıfır hipotezi kabul edildiğinde, bunun t testi ile kabul edilmesi % 95, kabul edilmemesi ise % 5 olarak bulundu. n ,30 için bu oran% 5.5 olmaktadır. Normal dağılımda yerine s konularak yapılan hipotez testlerinde ise yapılan hata % 6.5 olarak bulunmuş olup, bu hata n, 30 için % 7.3 olmaktadır.Item Kombine intra ve ekstra uterin gebelik olgusu(Uludağ Üniversitesi, 1988) Tüfekçi, Mehpare; Önder, Mine; Tıp Fakültesi; Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim DalıBu yazıda kombine intra ve ekstra uterin gebelik olgusu sunulmuş ve predisposan faktörler tartışılmıştı.Item İkiz gebelikte bir fetusun intrauterin ölümü(Uludağ Üniversitesi, 1988) Erdoğan, Eftal; Esmer, Ahmet; Tıp Fakültesi; Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim DalıBir ikiz gebelikte fetuslardan birisinin intrauterin ölümü olgu ve ilgili literatür gözden geçirilerek sunulmuştur.Item Yerel vazokonstriktörlerin burun mukozasında oluşturdukları kan akımı değişiklerinin incelenmesi(Uludağ Üniversitesi, 1988) Hızalan, M. İbrahim; Tıp Fakültesi; Kulak Burun Boğaz Ana Bilim DalıBurun hemodinamiğin inceleme yöntemlerinden biri olan Reorinografi'nin, yerel nazal dekonjestan ilaçların klinik değerlendirmelerinde kullanımını sınamak amacıyla yapılan bu çalışmada, 14 normal denekte, bir burun boşluğuna Xylomethazoline (Otrivine) püskürtüldükten önce ve sonraki 1., 3., ve 5. dakikalardaki retinogram amplitüd değerleri saptanmış ve karşılaştırılmıştır. Reorinogramlarda ortaya çıkabilecek değişikliklerin Xylomethazoline 'e bağlılığını araştırmak için B olguya ayrıca % 0.9 'luk NaCl solüsyonu (plaşebo) püskürtülmüş ve elde edilen reorinogramın amplitüd değerleri uygulama öncesindeki değerler ile karşılaştırılmıştır. Sonuçlar, Xylomethazoline 'in burun kan akımı üzerindeki etkisini ve reorinografi yönteminin nazal dekonjestan ilaçların klinik değerlendirmelerinde kullanılabileceğini göstermektedir.Item Kapalı kafa travmalarında EEG'nin yeri(Uludağ Üniversitesi, 1988) Turan, Faruk; Sadıkoğlu, Sadık; Balkır, Nihat; Oğul, Erhan; Korfalı, Ender; Bora, İbrahim; Tıp Fakültesi; Nöroloji Ana Bilim DalıBu çalışmada kapalı kafa travmalı 74 hasta EEG ile incelenmiştir. Çalışmanın sonuçları literatür bulguları ile karşılaştırılmış ve kapalı kafa travmasında seri EEG çekimlerinin gerekli olduğu sonucuna varılmıştır.Item Odituar yollar üzerine alkol ve gürültü etkilerinin değerlendirilmesi(Uludağ Üniversitesi, 1988) Onart, Selçuk; Tıp Fakültesi; Kulak Burun Boğaz Ana Bilim DalıGünümüzde alkol, içki şeklinde sık kullanılan bir maddedir. Son yıllarda alkol tüketiminin hala arttığı bildirilmekte ve alkolün organizma üzerinde olumsuz etkilerinin araştırılması devam etmektedir. Bu nedenlerle alkol alan deneklerde alkolün santral ve periferik odituar yollar üzerine etkisini göstermek üzere bu çalışma yapılmıştır . Seçilen 10 normal denekte Alkol Almadan önce (A .A .Ö.) ve Alkol Aldıktan Sonra (A .A .S.), saf ses eşik odyogramı, konuşmayı ayırt etmeleri ve gürültülü ortamda konuşmayı ayırt etmeleri araştırıldı. Bu amaçla deneklere 1.5 gr/ kg 45° lik viski verildi. Klinik AC-3 interacoustic odyogram aygıtı kullanıldı . Oluşturulan cevapların odyolojik kayıtları, hava ve kemik yolu saf ses ortalamaları, çift hoparlöre aynı anda iki kulak ile, sağ sol kulakların ayrı ayrı konuşmayı ayırt etmeleri ve test yapılan kulağa işitmeyi en rahat algıladı seviyede tek heceli fon emirle birlikte, işitme eşikleri üstünde 40 dB maske sesi (beyaz ses) verilerek elde edilen konuşmayı ayırt etme değerleri ölçüldü. Bulgularımızı şöyle özetleyebiliriz: 1- Etil alkolün işitme sinirine etki etmediğini, saf ses eşik odyogramı , kemik ve hava yolu saf ses ortalama değerlerinde bir değişme yapmayacağı sonucuna varılmıştır . 2- Deneklerimizde A.A.Ö. ve A.A.S. ayrı zamanlarda yapılan çalışmada, aynı anda her iki kulağın çift hoparlör ile, sağ ve sol kulağın ayrı ayrı konuşmayı ayırt etmelerinde anlamlı fark bulunması, nöral impulsların kortekse doğru yayılmaları esnasında karşılaştıkları güçlüklerle konuşmayı ayırt etme kabiliyetini azalttığı kanısına varılmıştır. 3- Alkolün, gürültülü ortamda, deneklerin konuşmayı ayırt etmelerini etkilediği görülmüştür. 4- Çalışmamız bize alkol suçlarının tayin ve tespitinde, bireylerin konuşmayı ayırt etme yeteneklerinin de tamamlayıcı önemli bilgiler verebileceği göstermektedir.Item Yetişkin tipi tüberkülozda biopsi ile verifiye plevra tüberkülozu saptanan olguların incelenmesi(Uludağ Üniversitesi, 1988) Yüksel, Eser Gürdal; Özyardımcı, Nihat; Gözü, R. Oktay; Ege, Ercüment; Aksel, Nilüfer Çakanlar; Tıp Fakültesi; Göğüs Hastalıkları Ana Bilim DalıBu çalışmada, Ocak 1980-Aralık 1987 tarihleri arasında kliniğimize müracaat eden "Akciğer Tbc + Tbc plörezi" tanısı konmuş 17 olgu balgamda AARB müspetliği, BCG-ppd ilişkisi, plörezinin ve akciğer dokusundaki lezyonun yeri ve klinik, biyokimyasal, bakteriologi, patolojik özellikleri, hastaların sosyo-ekonomik durumları ile lezyonun yaygınlığı arasındaki ilişkiler açısından incelendi. Elde edilen sonuçların klasik bilgilerle uzunluğu tartışıldı.Item Papilla vateri kanseri whipple ameliyatı ve olgunun analizi(Uludağ Üniversitesi, 1988) Kutlay, Burçin; Özen, Yılmaz; Tıp Fakültesi; Genel Cerrahi Ana Bilim DalıPapilla vateri kanseri giderek artma eğilimi gösteren pankreatikoduodenal bölge maligniteleri içinde % 10 dolayında yer alır. Erken bulgu vermesi ve tedavi sonuçları bakımından pankreas kanserine göre daha iyidir. Tedavide Whipple ameliyatı tek seçenek durumundadır. Yazıda üç olgumuzun analizi yapılarak literatür gözden geçirilmiştir.Item Sigaranın kan pıhtılaşması ve bazı kan hücreleri üzerindeki etkilerine ait bir inceleme(Uludağ Üniversitesi, 1988) Güler, Nezih; Güler, Asuman H.; Özkan, Kemal; Tıp Fakültesi; Biyokimya Ana Bilim DalıAteroskleroz (As) riskini artırıcı ve kalp üzerinde direk zararlı etkileri olan sigaranın, biz bu çalışmamızda, kan pıhtılaşmasında ne gibi değişimlere yol açtığını incelemek istedik. Araştırmamızın sonucunda, sigara içmeyen 58 olgu ve sigara içen 37 olgudan elde edilen bulgular istatistiksel yöntemlerle kıyaslanınca, sigaranın kan pıhtılaşmasını ve tromboz riskini önemli derecede artırdığı görüldü.Item Fibrinolitik sistem(Uludağ Üniversitesi, 1988) Özlük, Kasım; İşbil, Naciye; Tıp Fakültesi; Fizyoloji Ana Bilim DalıBu yazıda, fibrinolitik sistem, fibrinolitik sistem ile pıhtılaşma arasındaki ilişki, fibrinolizisin aktivasyon ve inhibisyon mekanizmaları ve fibrinolizisin patolojik durumları anlatılmıştır.Item Lipidlerin kan pıhtılaşması üzerindeki etkileri(Uludağ Üniversitesi, 1988) Güler, Asuman H.; Özkan, Kemal; Kan, İsmet; Tıp Fakültesi; Biyoistatistik Bilim Dalı32 hiperlipidemik, 45 normolipidemik olgu üzerinde gerçekleştirilen bu çalışmada hiperlipidemi 'nin kan pıhtılaşması üzerindeki etkilerini incelemek istedik. Hiperlipidemi olgularda, noromlipidemiklere kıyasla kanama, protrombin ve pıhtılaşma zamanlarında kısalma, plazmada fibrinojen ve trombosit değerlerinde ise artış bulunması, bunlarda pıhtılaşmanın hızlandığını ve tromboz riskinin yüksek olduğunu gösterdi. Hiperlipidemi tiplendirmesi sonucunda en yüksek tromboz riskinin, öncelikle tip Il b hastalarında, sonra da tip Il a ve IV de bulunduğu gözlendi.Item Bronş kanserli olgularda akciğer perfüzyon sintigrafisi bulguları(Uludağ Üniversitesi, 1988) Yüksel, Eser Gürdal; Özyardımcı, Nihat; Gözü, Oktay; Ege, Ercüment; Yalın, Ahmet; Aksel, Nilüfer Çakanlar; Tıp Fakültesi; Göğüs Hastalıkları Ana Bilim DalıBu çalışmada 1986 yılı içinde kliniğimize müracaat etmiş, "Bronş Ca" tanısı konmuş ve tanı bronkoskopik ve patolojik olarak teyid edilmiş, 7 erkek hastada akciğer perfüzyon sintigrafisi bulguları incelenerek akciğerlerdeki perfüzyon bozukluğu ile kanser dokusunun yerleşim yeri arasındaki uygunluk tartışıldı.Item İntrauterin gelişme geriliğinin sistematik araştırılması ve kullanılan teknikler(Uludağ Üniversitesi, 1988) Erdoğan, Eftal; Küçükkömürcü, Şakir; Tıp Fakültesi; Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalıİntrauterin gelişme geriliği , antenatal tanısının güçlüğü ve perinatal mortalite ve morbidite oranının yüksek olması nedeni ile perinatolojinin önemli konularından birisini teşkil eder. Bu yazıda intrauterin gelişme geriliği, bugünkü bilgiler ışığında ve yeni tekniklerin de özelliklerinden bahsedilerek gözden geçirilmeye çalışılmıştır.Item Bromokriptinin adrenal gland ve simpatetik ganglionlarda tirozin hidroksilaz aktivitesine etkisi(Uludağ Üniversitesi, 1988) Ulus, İsmail Hakkı; Tıp Fakültesi; Farmakoloji Ana Bilim DalıBu çalışmada ergot bileşiklerinden güçlü bir dopaminerjik agonist bromokriptinin adrenal gland ve çok sayıda simpatetik ganglionda tirozin hidroksilaz aktivitesine etkisi incelenmiştir . Dişi sıçanlara 3 gün süreyle mide sondası yoluyla bromokriptin (50 mg/ kg) verilmiştir . Dördüncü gün öldürülen sıçanlardan adrenal gland ve simpatetik ganglionlar (2 servikal, 10 torakal, 6 lumbar ve söliak ganglion) çıkarılmış ve bunlarda tirozin hidroksilaz aktivitesi ölçülmüştür. Bromokriptin adrenal glandda tirozin hidroksilaz aktivitesini belirgin olarak (kontrolün % 153) ve anlamlı (p < 0.02) olarak arttırmıştır. Bromokriptin, lumbal bölgedeki ilk üç ganglionda da tirozin hidroksilazı arttırmıştır. Bunlardan yalnız a 2. lumbar ganglion etki anlamı (p < 0.01) ve adrenal glandda gözlediğimiz etki kadardı . Bromokriptin söliak ganglionda etkisiz bulundu. Bromokriptin verilen sıçanlarda tirozin hidroksilaz aktivitesi üst servikal ganglionda (% 121), alt servikal ganglion (% 124) ve 1. torasik ganglionda (% 131) artmış bulundu. Bunun dışında kalan ganglionlarda ise enzim aktivitesi değişmemiş bulundu. Bu bulgular bromokriptinin simpato-adrenal sistemde seçici olarak merkezi yolla uyarılma yaptığını göstermektedir.
- «
- 1 (current)
- 2
- 3
- »