1980 Cilt 1 Sayı 1
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11452/18600
Browse
Browsing by Issue Date
Now showing 1 - 11 of 11
- Results Per Page
- Sort Options
Item Alman ve Türk hukukunda satımın kira akdine etkisi(Bursa Üniversitesi, 1980) Karapınar, İsmailGünümüzdeki toplum hayatında kiralayan-kiracı ilişkisi gittikçe yoğunlaşan bir önem arzetmekte ve çözülmesi gereken birtakım sorunları da birlikte getirmektedir. Örneğin Kira akdinin devam ettiği, yürürlükte bulnduğu bir zamanda (esne da), Kiralananın mülkiyetinin üçüncü bir şahsa (kişiye) satun, trampa veya hibe gibi bir hukuki muamele (işlem) ile devredilmesi halinde, özellikle çözülmesi gereken bir problem ortaya çıkmaktadır.Item Osmanlı döneminin iktisadi ve hukuki bir müessesesi(Bursa Üniversitesi, 1980) Binatlı, Yusuf ZiyaGedik, Osmanlı dönemi iktisat tarihinin inceleme dışı kalmış yüzlerce konusundan biridir. O dönemde yaşamış tarihçilerimiz ve vak'a nüvisler, kaleme aldıkları yapıtlarını genellikle savaşlara ve andlaşmalara ayırmışlar, imparatorluğun ekonomik yapısına hemen hemen hiç değinmemişlerdir. Bu yüzdendir ki Osmanlı döneminin gerçek ve noksansız iktisat tarihi bugüne dek yazılamamıştır. Her nekadar 1923 yılından bu yana yetişmiş iktisatçı ve araştırmacılardan pek azı tarafından Osmanlı imparatorluğunun ekonomik yapısı üzerinde inceleme yapılmışsa da bu çalışmalar gerçekten bir Türk iktisat tarihi meydana getirecek nitelikte bulunmamaktadır. Bu yönde yapılan çalışmalar genellikle dar konuları kapsamakta, dolayısıyla Osmanlı imparatorluğu'nun ekonomik düzeninin Perspektifini vermekten uzak bulunmaktadır. Kuşkusuz o dönemin iktisat tarihini eksiksiz yazmak kolay değildir. Batı kaynaklı yapıtlardan biteviye faydalanma alışkanlıkları olan ve bizzat araştırma yapma yeteneklerini kullanamayan iktisatçılarımız, batılı iktisatçıların yapıtlarında Osmnlı dönemi ekonomik düzeni için fazla bir şey bulamayacaklardır. Yerli yapıtlarımızda ise ancak yama olarak kullanılabilecek bilgi bulnmaktadır. O halde böyle bir tarihin yazılması için kesinkez arşiv çalışması yapılması, bunun da bireysel değil kollektif bir çalışmaya yönelik olması gereklidir.Item Para istemi : Türkiye için bir deneme(Bursa Üniversitesi, 1980) Kayan, SelçukEkonomide istem konusu, özellikle bir mala olan istem şeklinde ifade edilmez. Yani otomobil istemi, televizyon istemi şeklinde anlatımlara rastlanmaz. İstem, genel olarak anlatılır, tanımlanır ve bu tanımdan çeşitli mal ve hizmetlere olan istem çıkarılabilir. İstemin anlatımında da genellikle kişilerin çeşitli malları kullanmaktan ne derece doyum sağladıkları düşünülür ve bu doyum derecesinden piyasadaki mallara ve hizmetlere olan istem bulunur.Item Modeller ve karar verme(Bursa Üniversitesi, 1980) Öztürk, Ahmet; İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesiİktisatçılar yöneticilerin karar analizlerinde modellerden yeterince yararlanmadıklarından yakınırlar. Açıklıkla ifade edebiliriz ki, son yıllarda yöneticiler, ekonomik, teknolojik mali ve pazarlama sorunlarının çözümünde bir araç olarak modeller den yararlanmaya başlamışlardır. Yöneticileri artan bir şekilde model kullanmaya zorlayan neden bir bakıma işletmelerin içinde bulunduğu pazar düzenidir. Çünkü yönetici, işletmesine sağladığı kâr ve verimlilik oranına göre yetki ve gelir düzeyini yükseltebilir.Item Endüstri ve tarım(Bursa Üniversitesi, 1980) Cepede, Michel; Palamut, Mehmet E.; İktisadi ve İdari Bilimler FakültesiTarım-endüstri ilşkileri, «endüstri» hatta «endüstri öncesi» olarak betimlenen otplumun temel sorunlarından birini oluştururlar. Anılan toplumda tarım, benzer bir toplumda kendini vurgulayan özdeş niteliklerden de farklı, hatta çoğu kez sözkonusu yapının sürekliliği ve gelişimiyle çelişkili birtakım nitelikler taşır. Bu niteliklerden bazıları salt tarımsal kesime özgün olmayıp, aynı biçimde sanat ve tecim için de geçerlidirler. Oysa, «tarımsal» üretim zorunlu birtakım mal ve hizmetlerin önemli bir oranını sağlamak ve piyasaya da kaçınılmaz emek gücünü kazandırmak suretiyle, tarımın kendi içindeki işletmeler, «Agribusiness (1) adıyla anılan çağdaş tarımsal işletme ortamına -görünüşte daha kolaylıkla- yerleşirler.Item Bir vergi güvenlik tedbiri olarak ortalama kar hadleri müessessesi(Bursa Üniversitesi, 1980) Palamut, Mehmet E.; İktisadi ve İdari Bilimler FakültesiVergicilik yönünden, içerisinde yaşadığımız çağın temel niteliklerinden biri, «Vergilemenin, yükümlünün vereceği bilgilere göre yapılmasıdır» (1). Bu şekilde bir vergilemeye (beyan usulüne) gidilmiş olması, olağandır. Çünkü vergi, Devlet'in müeyyide kudretine dayanarak, şahıslardan onların ödeme güçlerine oranla zorunlu ve karşılksız olarak alınan parasal ödemedir. Herkesin ödeme gücünü belirleyen elemanları (gelir, servet ve harcama) en iyi bilen, o güce sahibolan kişinin yine kendisidir. Bu gücün -gerçeğe en yakın bir biçimde- İdare tarafından tam olarak bilnmesine ve tesbitine, çoğu kez imkan yoktur. Örneğin, mükellef X'in 1979 takvim yılında ne miktarda gelir sağladığını ve sözkonusu yılda sahib olduğu servetin serbest piyasa fiyatıyla hangi değere ulaştığını, yine ancak X bilir. Her ne kadar, İdare'nin X'in ödeme gücünü tam olarak yakalama konusunda ehliyet ve yetkisi varsa da, bu vergi ilkesi ve tekniği yönünden, pek tutarlı ve tercih edilen bir durum değildir. Kaldı ki beyan usulünün, bir taraftan objektif ölçülerden hareket edilerek vergi tarhının gerçekleştirilmiş olması nedeniyle, «yükümlü ile vergi yönetimi arasındaki uyuşmazlıkları ortadan kaldırmak; diğer taraftan da, Devlet için önemi büyük olan «vergi gelirlerinde artış meydana« (2) getirmek gibi fonksiyonları vardır.Item Enflasyonla mücadelede para politikasının etkinliğini artıran ve azaltan bazı kuramsal faktörler(Bursa Üniversitesi, 1980) Parasız, M. İlker; İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi; İktisat BölümüAşağıdaki satırlarda para kuramına son yirmibeş yıl için de getirilen katkıların ışığında para politikasının etkinliğini artıran ve azaltan bazı faktörlere değinilmeğe çalışılacaktır. Özellikle böyle bir konuyu ele almamızın asıl amacı son yıllarda Türk ekonomisinin içinde bulunduğu hızlı enflasyonun kontrolünde 24 Ocak 1980 tarihinde yürürlüğe konulan para politikası önlemlerinin ne gibi kuramsal yaklaşımlarla ilişkili olduğunu ortaya koymak olacaktır. Bu noktada kişisel yanılgılarımızın her zaman olabileceğini de peşinen kabul ettiğimizi belirtmek isteriz.Item Klasik uluslararası ticaret teorisi ve azgelişmiş ülkeler(Bursa Üniversitesi, 1980) Myint, Hla; Ertürk, Emin; İktisadi ve İdari Bilimler FakültesiGeçmişte uluslararası ticaretin klisik teorisinin azgelişmiş ülkelere uygulanabilirliği üzerinde önemli miktarda münakaşa oldu (2). Bu ihtilaftaki karmaşıklıklar aşağıdaki gibi saptanabilir. Muhalifler, 19. yy ticaret örneğini göstererek, azgelişmiş ülkelerin ihracatının hammaddeler, ithalatının da mamul mallar olması dolayısıyle, klasik uluslararası ticaret teorisinin bu ülkelerin kalkınmasında zararlı olduğunu iddia etmekle işe başladılar. Fakat bu iktisatçılar iddialarını direk olarak isbatlama yerine elverişsiz ticaret örneğinin sorumluluğunu taşıdıkları için hükücumlarını klasik teoriye yönelttiler. Ortodoks iktisatçılar hem gelişmiş hem de azgelişmiş ülkelere uygulanabilirliğini iddia ettikleri karşılaştırmalı maliyetler prensibini tekrarlayarak klasik teorinin savunmasına yöneldiler.Item Uluslararası fiyat mekanizmasında bazı sunuş uygulamalar(Bursa Üniversitesi, 1980) Harberger, A. C.; Aksu, Halilİnanıyorumki, bütün Dünya ülkeleri 1930 buhranından acı bir ders aldılar. 1930 yılındaki para ve mali yönetimin işleyişi bu bunalımın nedeni oldu ve bunalım uluslararası çoğaltan mekanizması (international multiplier mechanism) aracılğıyla ülkeden ülkeye yayıldı. Bu durumu, her bir ülkenin kendi başına çözümlemesi yerine, uluslararası çabalar ile uluslararası para fono kuruldu ve aynı fon; dış ödemeler dengesizliği nedeniyle uygulanamıyan tam istihdam politikasını, her ülke için sağlama amacını güttü.Item Yatırım indiriminde bir sorun(Bursa Üniversitesi, 1980) Özel, Hakkı; İktisadi ve İdari Bilimler FakültesiÜlkeler iktisadi gelişmelerini sağlayabilmek için yatırım yapmak durumuyla karşı karşıyadırlar. İster merkezi plana da yanan sosyalist ekonomiler, ister piyasa mekanizmasına dayanan kapitalist ekonomiler iktisadi büyüme ve kalkınma hızını belli bir seviyede tutabilmek için yaptıkları yatırımların büyüklüğü ve sektörler arası dağılımı arasında bir denge sağlamak zorundadırlar: Yatırımlar ve bunun sektörel dağılımı sosyalist ekonomilerde merkezi ve emredici bir plana bağlı olduğundan bu ekonomilerde yatırımı teşvik tedbirlerinden söz edilemez. Piyasa mekanizmasına dayanan kapitalist ekonomilerde yatırımlarla ilgili kararlar bir iktisadi kalkınma planına dayandırılsa bile, bu planın önerileri kamu kesimi için emredici nitelikte olabilir. Özel kesim için yatırımlarla ilgili kararlarda kalkınma plan önerilerinin emredici özelliği kalkmaktadır, ve geniş ölçüde müteşebbislerin istikbal hakkındaki düşünceleri, bekleyişleri, talep tahminleri politik ve ekonomik istikrar, yönetici personel, hammadde, enerji, pazarlama imkânları gibi konular müteşebbisler üzerinde etkin rol oynar. Bu ve benzer unsurlar mevcut olmadığında müteşebbislerin yatırım yapma imkanları zayıflamaktadır. Ancak bu unsurların az veya çok mevcut olmaları halinde müteşebbisleri belirli sektörlere yatırım yapmalarını sağlayacak teşvik unsurlarından söz edilebilir. İşte bu yatırımları teşvik tedbirlerinden biri de yatırım indirimidir. Şu halde bu incelememizin konusunu yatırım indirimi tatbikatında yatırım indirimi münhasıran öz sermayeden sağlanan veya karşılan yatırım miktarına uygulanmalıdır, deyiminin tanımı ve kapsamını açıklamaktan ibaret olacaktır. Ancak bu konuya açıklamadan önce kısaca yatırım indirimi ve özsermaye kavramları hakkında bilgi vereceğiz.Item Öğrencilerin edatları kullanmalarına yardımcı olma(Bursa Üniversitesi, 1980) Buckingham, Thomas; Denizli, Okut Gülgünİngilizce çalışan öğrenciler edatların kulanılmasıyla ilgili bir çok sorunlarla karşılaşırlar. Kimi edatı tümüyle atarlar. Kimi de yanlış edat kullanırlar. Birinci türde bir yanlış bazı dillerin olaylarla gözlemler arasındaki ilişkileri vermede bu edatları kullanmamalarından ileri gelir. İkinci tür bir yanlış ise çoğu kez ana dilden gelen edatları çevirme alışkanlığından kaynaklanır.