2018 Cilt 11 Sayı 1
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11452/4907
Browse
Browsing by Issue Date
Now showing 1 - 11 of 11
- Results Per Page
- Sort Options
Item Teknoloji yoksulluğu ve Türkiye'de ihracatın ithalata olan bağımlılığı(Uludağ Üniversitesi, 2017-03-06) Bayraç, H. Naci; Doğan, EmrahBir ülkenin ulusal kaynak ve teknoloji yoksulluğu, büyümenin dış kaynaklara bağımlı olmasına neden olmaktadır. Teknoloji yoksulluğu, makro açıdan ülkelerin, mikro açıdan işletmelerin ihtiyaç duydukları teknolojileri üretmek için gerekli ve yeterli beşeri, fiziki ve mali kaynaklardan yoksun olması durumunu ifade etmektedir. Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerin teknolojiyi üreten sanayileşmiş ülkeler karşısında pazarlık gücünün olmaması, bu ülkelerin ulusal yenilik sistemlerinin yeterince gelişmemiş olması, gelişmiş ülkelere yönelik beyin göçü, bilim ve teknoloji politikalarının yetersizliği, patent ve lisans anlaşmalarının bazı engelleyici-kısıtlayıcı önlemler taşıması teknoloji yoksulluğu içinde olmalarının başlıca sebepleri arasında yer almaktadır. Dünya ekonomisinde yaşanan küreselleşme sürecinin son yıllarda giderek artmasına bağlı olarak; uluslararası ticareti kısıtlayan düzenlemelerin kaldırılması ve teknolojideki gelişmeler, özellikle gelişmekte olan ülkelerin üretim süreçlerini doğrudan etkilemekte ve bu ülkelerin ithal girdilere olan bağımlılıkları giderek artmaktadır. Ülkelerin ihracata yönelik üretim faaliyetlerinin artması, yabancı sermaye, teknoloji, hammadde-ara malı ve enerjiye olan talebinin çoğalmasına neden olmakta ve ülkeler ekonomik büyümelerini, üretimlerini ve ihracatlarını artırmak için ara malı ve sermaye malı ithal etmek zorunda kalmaktadır. Bu yolla ekonomik büyüme ile ihracat artışının gerçekleştirilmesi, ülkenin ara malı, yatırım malı ve teknoloji yoksulu olduğunu ve ülkenin büyümesi ve ihracatının ithalata bağımlı olduğunu göstermektedir. Bu çalışmada, Türkiye’de sektörel bazda ithalatın belirleyicileri 2003:1 ile 2012:12 dönemi için Genişletilmiş Ortalama Grup (AMG) Tahmincisi kullanılarak tahmin edilmektedir. Elde edilen tahmin sonuçlarına göre, ithalat artışının en yüksek olduğu sektörlerin; “motorlu kara taşıtı”, “makine ve teçhizat”, “diğer ulaşım araçları”, “büro, muhasebe ve bilgi işleme makinaları” ve “ana metal sanayi” olduğu görülmektedir. Çalışmada Türkiye’de belirtilen sektörlerdeki üretim ve ihracat artışının ancak hammadde, ara malı, teknoloji vb. girdilerin ithal edilmesi sonucunda ortaya çıkacağı ifade edilmektedir.Item Trump yönetiminin Kudüs kararına analitik bakış(Uludağ Üniversitesi, 2017-03-17) Dilek, Mehmet SaitABD Kongresi, 1995 yılında ‘1980 Tarihli İsrail Temel Yasasını’ esas alan ‘Kudüs Büyükelçilik Yasasını’ kabul ederek uluslararası hukuk zemininden uzaklaşmayı tercih etmiştir. Yasa metninde yer alan ‘Başkanlık Ayrıcalığı’ yetkisi nedeniyle 1999 Haziran ayından itibaren ABD Başkanları, Kudüs Büyükelçilik Yasası’nın altı aylık periyodlarla askıya alınmasını başlatmışlardır. Ancak ABD Başkanı Donald Trump, Tel Aviv’deki ABD Büyükelçiliği’nin Kudüs’e taşınması sürecini başlatacak olan Kudüs Büyükelçilik Yasası’nı 2017 Aralık ayı itibariyle onaylamıştır. Bu çalışmada Trump yönetiminin Kudüs kararının temelleri bilimsel ilkeler ışığında incelenmeye tabi tutulmuştur. ABD karar alma mekanizmasında etkili olan dış politika aktörlerinin ve diğer paydaşların Kudüs üzerine söylemleri ve eylemleri içerik analizi üzerinden değerlendirilmiştir. Buna ilaveten, Filistin/Kudüs sorunu kronik bir sorun olduğundan hem güncel hem de dönemsel bilgiler üzerinden de irdelenmiştir. Bu metotlar neticesinde ABD Başkanı Trump’ı bu indirgemeci karara götüren çok faktörlü zemin somut örnekler üzerinden tespit edilmiştir.Item Makedonya’daki istikrarın sürdürülebilirliğinin Ohrid Çerçeve Anlaşması bağlamında analizi(Uludağ Üniversitesi, 2017-05-28) Koyuncu, Çiğdem Aydın; Yılmaz, Samet; İktisadi İdari Bilimler Fakültesi; Uluslararası İlişkiler Bölümü1991 yılında bağımsızlığını ilan eden ve Yunanistan’la yaşadığı isim sorunu nedeniyle uluslararası alanda Eski Yugoslavya Cumhuriyeti Makedonya (FYRM) ismini kullanan Makedonya Cumhuriyeti’nde 2001 yılında Makedon ve Arnavutlar arasında yaklaşık 8 ay süren çatışmalar yaşanmıştır. Bu çatışmalar sonrasında iki grup temsilcilerinin masaya oturmasıyla başlayan müzakere süreci yaklaşık 2 hafta sürmüş ve 13 Ağustos 2001 tarihinde Ohrid Çerçeve Anlaşması (OÇA) imzalanmıştır. OÇA, Makedonya’nın siyasi yapısının yanı sıra demokratikleşme sürecini de etkilemiştir. Ohrid sonrası süreç tüm zorluklara rağmen azınlık hakları konusunda önemli adımların atıldığı, özellikle yerel yönetimlerde etnik temsille ilgili sorunların giderilmeye çalışıldığı ve özellikle dil özgürlükleri konusunda ciddi gelişmelerin yaşandığı bir dönemdir. Ancak bu olumlu gelişmelerle birlikte OÇA sonrası süreçte hedeflenen düzenlemelerin tam olarak gerçekleştirilemediği ve tarafların memnuniyetsizliklerinin de varlığını koruduğu izlenmektedir. Bu süreç Ohrid üzerinde yeniden bir gözden geçirme sürecinin yaşanmasını zorunlu kılmaktadır. Bu gözden geçirme süreci kısmen Makedonya Cumhuriyeti’nin siyasi ve sivil mekanizmalarında başlatılmıştır, ancak bu konuda daha kararlılıkla ilerlenmesi ve gerekirse uluslararası yapıların da desteğinin alınması yerinde olacaktır. Bu çalışma bağlamında Ohrid Çerçeve Anlaşması ve sonrası süreç Makedonya’daki istikrarın sürdürülebilirliği temelinde tarafların da görüşleri dikkate alınarak analiz edilmeye çalışılmıştır.Item Critical evaluation of promoting participation of NGOs in the un Security Council(Uludağ Üniversitesi, 2017-06-11) Bektaş, Mehmet Halil Mustafa; İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi; Uluslararası İlişkiler BölümüInformal relationships have been developed between the UN Security Council (SC) and non-governmental organizations (NGOs). Some scholars and politicians have suggested that these informal relationships should be strengthened through the provision of more formal access mechanisms such as consultative status. On the other hand, increasing participation by NGOs on the SC is questioned by others on the grounds of accountability, fairness and objectivity, the purported threat to international legal order of such participation, and the undermining of the SC’s effectiveness. The current study critically evaluates these reservations regarding the promotion of access for NGOs to the SC. It examines whether or not the provision of formal access justifies these concerns, concluding that while some reservations might be valid, they should not be considered as insuperable obstacles. This is firstly because the SC could develop a mechanism for granting formal access to NGOs that could address these concerns, and secondly that, given that the SC itself already suffers from a lack of accountability, fairness, objectivity and effectiveness, such access by NGOs could help enhance the SC’s capacities in these areas. There is a limited amount of literature on increasing access for NGOs to the SC, but to the best of the author’s knowledge no study has evaluated criticisms of such access in particular, as opposed to NGO’s participation in international organizations in general. The present paper would therefore contribute to the literature in this regard.Item Edmund Burke’ün siyaset felsefesinde akıl anlayışı(Uludağ Üniversitesi, 2017-06-12) Gayırhan, Günhan; İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi; Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi BölümüEdmund Burke’ün düşünceleri muhafazakâr siyaset felsefesi için temel bir referans kaynağıdır. Bu tarz bir kaynaklığa sebebiyet veren husus onun sahip olduğu akıl anlayışıdır. Bu çalışmada Burke’ün akıl anlayışının mahiyeti üzerinde durulmuştur. Burke’ün akıl anlayışının kavranabilmesi için gelenek ve önyargının önemli olduğu belirtilmiştir. Son olarak ise aklın ahlaki olarak nasıl işleyebileceği konusuna yer verilmiştir. Burke’ün siyaset felsefesine yön veren akıl anlayışını açabilmek için bu hususların altı çizilmiştir.Item Yazıtlar ışığında Selge agonları(Uludağ Üniversitesi, 2017-06-25) Altın, Recep; Doğancı, Kamil; Fen Edebiyat Fakültesi; Tarih BölümüEski Yunan-Roma dünyasının belki de en önemli dini ve kültürel aktivitesi olan agonistik festivaller düzenlenmeye başladığı ilk günden sona erdiği tarihe kadar popülaritesini korumuş ve Grek-Roma kültür tarihine damga vurmuş bir fenomendir. Hellenistik Dönem öncesinde Yunanlar tarafından başlatılan koloni hareketleri, bir yandan Küçük Asya’da yeni Yunan aKüçük Asya kentlerinde yayılmasını sağlamıştır. Büyük İskender’in Asya seferiyle beraber geniş coğrafyalara yayılan Hellen kültürü Anadolu’da giderek kök salmıştır. Bu süreci takiben, önce Yunan halkının yoğunlukta olduğu kentlerde, ardından neredeyse tüm Küçük Asya kentlerinde devrin en önemli dini, kültürel ve sosyal aktivitesi olan agonistik festivaller düzenlemeye başlamıştır. Küçük Asya’nın diğer bölge ve kentlerine nazaran daha geç dönemlerde agonistik festival organize etmeye başlayan Pisidia kentleri, Roma İmparatorluk Çağı’na gelindiğinde potansiyelini ortaya koyarak bu konuda diğer bölge kentleri ile yarışır hale gelmiştir. Bu çalışma kapsamında bölgenin en önemli kentlerinden biri olan Selge’de düzenlenmiş olan agonistik festivaller ele alınmıştır.Item Commentary on “The meaning maintenance model: On the coherence of social motivations”(Uludağ Üniversitesi, 2017-06-27) Küçükömürler, Sanem; Özkan, TürkerMeaning Maintenance Model (MMM) was proposed by Heine, Proulx, and Vohs (2006) in the article named “The Meaning Maintenance Model: On the Coherence of Social Motivations”. Additionally, writers were interested in four different motivations and suggested MMM as the underlying motivation among them. However, there is a questionable point in the article. The authors actually selected meaning maintenance motivation as the primary motivation, while it is still possible to select another one as the primary. Thus, questions related with the primary motivation claim are needed to be examined. Is meaning maintenance a primary motive? Is there any other triggering mechanism for meaning maintenance? Or is it possible to track the supports for meaning maintenance as demonstrating another mechanism? In this paper, specifically, the aim is to analyze the claim of ‘basic motivation’ made by Heine, Proulx, and Vohs (2006) from a different perspective within literature about uncertainty reduction.Item Proudhon küçük burjuva sosyalisti midir?(Uludağ Üniversitesi, 2017-11-28) Demiray, Berkay; Sosyal Bilimler Enstitüsü; Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Ana Bilim DalıSiyaset felsefesi tarihinde, anarşizm ile marksizm arasındaki tartışma önemli bir yer tutmaktadır. Kendi ifadesini özellikle 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren bulan bu tartışmanın gidişatını belirleyen şey, kendisini anarşist olarak ilan etmiş “ilk” düşünür olan Pierre-Joseph Proudhon ile çağdaşı Karl Marx arasındaki birebir tartışmalardır. Hem Proudhon hem de Marx, bir yandan kendi teorilerinin kavramsal çerçevesini ve metodolojisini oluştururken, diğer yandan da Avrupa’da çıkardığı çeşitli isyanlar yoluyla kendisini kamusal alanda iyiden iyiye hissettirmeye başlayan işçi sınıfının bayraktarlığını yapma mücadelesi içine girmişlerdir. Dolayısıyla bu çalışmanın amaçları arasında; anarşist ve marksist teorileri tanıtmanın yanı sıra, bilimsel sosyalizm-ütopik sosyalizm ayrımı üzerinden Marx ve Proudhon arasındaki “kişisel” tartışmaya odaklanmak vardır. Ayrıca bununla bağlantılı olarak, Marx’ın “küçük burjuva sosyalisti” tanımının ne anlama geldiğini ve bu tanımın Proudhon’u ve anarşist düşünceyi gözden düşürme amacı taşıyıp taşımadığını anlama çabası vardır.Item Performansa dayalı etkinlik analizi: Devlet üniversiteleri örneği(Uludağ Üniversitesi, 2017-12-08) Uslu, Ali; Ertaş, Fatih Coşkun; Yayar, RüştüBilindiği üzere 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile kamu maliyesi ve yönetimi sisteminde köklü değişiklikler hayata geçirilmiştir. Kanunla stratejik planlama, performans programı, faaliyet raporu gibi performans yönetimi odaklı faaliyetler kamu işletmeleri için de uygulanmaya başlamıştır. Çalışmanın konusu kamu işletmelerinde performans yönetimi ve 2000 yılından sonra kurulan devlet üniversitelerinin 2014 ve 2015 yılları etkinliklerinin veri zarflama analizi ile ölçülmesidir. Analiz sonucunda göreceli etkin ve etkin olmayan üniversiteler belirlenerek, etkin olmayan üniversitelerin etkin olabilmesi için yapmaları gerekenler araştırılmıştır.Item Prusa ad Olympum’dan (Bursa) bir oda mezar(Uludağ Üniversitesi, 2017-12-10) Mert, İbrahim Hakan; Şahin, Reyhan; Altın, Ahmet Ali; Fen Edebiyat Fakültesi; Arkeoloji BölümüPrusa ad Olympum kenti, Hellenistik Dönem’de kurulmuş ve o dönemden itibaren yüzyıllar boyu gelişmiş ve sınırları genişlemiştir. Bursa’nın Osmanlı yapıları oldukça iyi korunmuş olmasına karşın, antik dönem kentinin erken dönemlerine ait arkeolojik verilerimiz oldukça sınırlıdır. Söz konusu döneme ait in situ olarak korunmuş olan bir oda mezar bu çalışmanın konusunu oluşturmaktadır. 1969 yılında yapılan bir kurtarma kazısı sonucu gün ışığına çıkarılan bu mezar Hisariçi bölgesinin yaklaşık 400 m doğusunda yer almaktadır. Keşfedildiği dönemden bugüne kadar geçen uzun zamana ve kent tarihi açısından taşıdığı büyük öneme rağmen, mezara az sayıdaki yayında, yüzeysel bir biçimde değinilmiştir. Bu çalışmada, adı geçen mezar, mimari özellikleri, yapı tekniği, gömü geleneği ve mezar odasında keşfedilen buluntularıyla beraber bütüncül olarak değerlendirilmektedir. Makale kapsamında ayrıca, mezar mimarisi ve gömü gelenekleri açısından, mezarın Hellenistik Dönem Bithynia Bölgesi mezar geleneği içerisindeki yerinin irdelenmesi amaçlanmaktadır.Item Erinlik ve beden imajı(Uludağ Üniversitesi, 2018-02-24) Stice, Eric; Şenyürek, EylülErinlik, gelişimde bir benzeri olmayan çarpıcı fizyolojik değişimler sürecini temsil etmektedir (Connolly, Paikoff ve Buchanan, 1996). Beklendiği üzere bu gelişimsel süreç gençlerin psikolojik fonksiyonlarına yoğun etki etmektedir. Erinlik döneminde gerçekleşen en etkili değişimlerden biri, kişinin bedeni üzerindeki bilişsel ve duygusal algılarını ifade eden beden imajında olmaktadır. Beden imajındaki değişimler özellikle dikkat çekicidir; çünkü belirli cinsiyet farklılıklarını kapsamaktadır. Beden memnuniyetsizliği beden imajı bozukluklarının en yaygın incelenen boyutudur, ki toplumun büyük bir katmanına sıkıntı vermekte ve yeme bozuklukları, anksiyete, depresyon, düşük özsaygı ve gereksiz estetik ameliyatlar gibi birtakım olumsuz sonuçlar doğurmaktadır (Thompson, vd., 1999). Bu bölümün amacı, (1) erinlikte beden imajı algısındaki cinsiyet farklılıklarını, (2) sosyokültürel faktörlerin bu süreç üzerindeki etkilerini, (3) beden imajındaki değişimlerin daha kapsamlı psikolojik gelişim üzerindeki etkilerini ve (4) bu konudaki literatürün sınırlılıklarını tartışmaktır.