2017 Cilt 10 Sayı 1
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11452/4657
Browse
Browsing by Issue Date
Now showing 1 - 8 of 8
- Results Per Page
- Sort Options
Item Patent valuation in the scope of corporate tax law exception(Uludağ Üniversitesi, 2010-04-16) Ildır, Fehmi Ali; İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi; İşletme BölümüIn recent years, research and development activities have been accelerated in many countries to achieve stable economic growth. Patent applications are also regarded as an important measure of these activities. In fact, the number of patent applications and registrations in national and international arena is becoming the most important indicator of the development in this area. According to a report released by the World Intellectual Property Office (WIPO) in 2014, more than 60% of patent applications in the world appear to be from the US, Japan and China. In Turkey, the number of patent applications filed by domestic companies in 2014 was 4861 and the number of registered applications was 1251. In 2014, the number of applications are increased by 13% to 5512 and the number of registrations are increased by 38% to 1730. Whereas, in 2014, the number of patent applications filed by foreign companies operating in Turkey was 7514 and the number of registered applications was 7279. In 2015, patent applications increased by 12% to 8446 and registrations increased by 15% to 8370. Patent rights obtained through research and development activities with inherently high cost items are very compelling for small and medium-sized enterprises operating in many countries. Moreover, taken into consideration that countries are in the effort of creating more added value with fewer resources, it becomes compulsory to encourage and support these activities on a national basis. Significant developments have been achieved in Turkey in the last decade. With the “Law on Supporting Research, Development and Design Activities” numbered 5746, which was enacted in 2008, it is aimed to create a real sense of awareness for research and development within the country and to provide various financial supports to the companies. Another aim of this law is to provide patent and utility model registration for products, processes and software having a certain technological value achieved as a result of R&D activities. In this way, Turkey will have a say in the world class through its companies by increasing the number of outputs having high value added patents and utility models.Item Migrations from Caucasia to Anatolia and Caucasian immigrants(Uludağ Üniversitesi, 2017-02-12) Zafer, Ayşenur Bilge; Fen Edebiyat Fakültesi; Tarih BölümüCaucasia, where the Asian, European and African continents intersect, is one of the most important and fertile regions from geopolitical and geostrategic perspectives. Therefore, migration and immigrants from the Caucasia to Anatolia are equally important. In this study, a detailed examination was carried out on Caucasian lands, migrations in different periods in the direction of Ottoman-Russian relations, immigrant groups and the results of the migrations. Archival documents, native and foreign literature were utilized in the study. Consequently, in the short term, it is observed that immigrants coming from the lost lands to Anatolia created problems for the state, for the local administrators and for the environment in which they settled. However, in the long term, they became a richness of Turkey by making great contributions to the economic, demographic, social and political structure of Anatolia.Item Uluslararası terörizmin gelişimi ve dini motivasyonlu terör olgusu(Uludağ Üniversitesi, 2017-03-02) Kaya, Sezgin; İktisadi İdari Bilimler Fakültesi; Uluslararası İlişkiler BölümüUluslararası terörizmin doğasında Soğuk Savaş sonrası dönemde önemli bir dönüşümün yaşandığı konusunda, terörizmin ne olduğuna ilişkin kavramsal ve hukuki tartışmaların aksine, neredeyse genel bir uzlaşı sağlanmıştır. Söz konusu dönüşüme dair tespitin iki temel dayanağı olduğu söylenebilir. Bunlardan ilki, kullandığı araçlar ve uyguladığı yöntemlere bağlı olarak terörizmin yıkım kapasitesinde gerçekleşen muazzam artıştır. İkinci husus ise ‘yeni’ ya da ‘modern’ olarak da tanımlanan bu dönemin terör hareketlerinin taşıdığı dini motiflerdir. Özellikle İslami motiflerle hareket eden örgütlerin ön planda olduğu dikkat çekmektedir. Çalışmada öncelikle söz konusu yapıların analizi için İslam dinin bizatihi kendisinin bir teolojik zemin oluşturmadığı savı teyit edilmektedir. Radikalizmi ve şiddeti mümkün kılmak ve meşrulaştırmak maksadıyla içinde dini ögelerin de içinde bulunduğu tuhaf bir ideolojik formülasyon dikkat çekmektedir. Bu açıdan bakıldığında, terörizmin yeni yüzünde dini unsurların oynadığı rol, aslında herhangi bir başka ideolojininkinden çok da farklı değildir. Dolayısıyla terörizmle mücadele açısından bakıldığında hala ve daima alt edilmesi gereken asıl düşmanın bizatihi terörizmin kendisi olduğu açıktır. Her ne kadar günümüzde İslami motiflerin ön planda olduğu bir dinci terör dalgasıyla muhatap olsak da tıpkı geçmişte olduğu gibi uluslararası politikanın veya sistemin yapısında meydana gelecek değişimlere bağlı olarak terörizmin ileride karşımıza yeni bir yüzle çıkacağı açıktır.Item Refik Halid Karay'ın Gurbet Hikâyeleri adlı eserinde öteki bağlamında Araplar ve Avrupalılar(Uludağ Üniversitesi, 2017-03-30) Özlem, GözdeRomanda veya hikâyede imge kendisini en çok şahıslar üzerinde göstermektedir. Refik Halid Karay’ın Gurbet Hikâyeleri adlı eserinde, öteki bağlamından incelenmeye müsait yoğun imgeler bulmak mümkündür. Genellikle hikâyelerin mekânı Suriye, zamanı ise XX. yüzyılın başlarıdır. Bundan dolayı, yerel halk olan Araplar ile casus veya asker İngilizler ve Fransızlar hikâyelerde sıkça geçmektedir. Eserde Araplar ve Avrupalılar tespit edilip, yazarın ülkesine duyduğu özlemle, Osmanlı Devletinin yıkılışında etkisi bulunan bu gruplara nasıl baktığı incelenmiştir.Item The role of social media activism in new social movements: Opportunities and limitations(Uludağ Üniversitesi, 2017-04-03) Yılmaz, Sezen RavanoğluThe discussion on the relation between internet use and citizens’ civic and political engagement is conducted over two major paradigms. On the one hand, the optimistic viewpoint claims that the internet has been radically transforming political participation allowing for low-cost mass mobilization which would result in overall increased levels of political participation. On the other hand, the skeptical approach evaluates virtual actions like signing epetitions, joining social networking sites’ groups, publishing and sharing campaign content, participating in short–term boycotts as ineffective and frivolous attempts. This article aims to evaluate political participation opportunities offered by social networking sites, namely “social media activism”, in the context of new social movements; and to interrogate the functionality of such activism and its limitations comparatively. Apart from this framework, the fundamental differences which distinguishes new social movements from universalist and class- based social movements, called as “old” will be insisted in the first part of this short study. Afterwards, an understanding that attribute a meaning to social media activism in terms of democratization and political participation and affirm this form of participation in the face of the conventional media channels; and another understanding which emphasizes the restricted framework of the former approach will be presented with their essential arguments in the second part of the study. In the conclusion, the dichotomy between positive and negative approach will be discussed.Item Klasik bale temsilinin izleyiciler üzerindeki etkisi(Uludağ Üniversitesi, 2017-04-03) Göğüş, Gülay; Göğüş, İsmail M.; Devlet KonservatuvarıÇalışma, klasik bale sanatının izleyiciler üzerindeki etkisi üzerinde gerçekçi saptamalar yapmak için bale temsilini izleyenlerin düşüncelerini değerlendirmek üzere yapılan betimsel bir araştırmadır. Çalışmada izleyicilerin düşünceleri, Uludağ ve Mersin Üniversitesi Devlet Konservatuvarı öğrencilerinin görev aldığı, Bursa ve Mersin’de sahnelenen (Çaykovski) “Fındıkkıran” bale temsilini izledikten hemen sonra uygulanan anket ile alınmıştır. Her iki şehirde toplam 1392 izleyici çalışmaya katılmış, Türkiye’deki evrensel sanat müziği ve opera-bale etkinliklerinin yeterliliği ile izlenen bale temsiline ilişkin duygu ve düşüncelerini belirtmişlerdir. Bale temsili büyük beğeni kazanırken, Türkiye’de evrensel sanat müziği ve onun önemli parçaları olan opera-bale etkinliklerinin yetersizliğine dikkat çekilmiş, ilgililerin bu alandaki sanat eserlerinin topluma ulaşması konusunda daha etkili tedbirler alması önerilmiştir.Item Şehir tarihi ve turizm: Bursa örneği(Uludağ Üniversitesi, 2017-04-04) Songur, FundaBugünün mirası geçmişten gelen etkileşimlerin tarihi sonucudur. Şehir tarihleri bu mirasa dahil öğeleri şehirler bağlamında ortaya çıkarır ve bugünü doğru okuma şansı vererek kültürel değerleri gerçek bağlantısında algılamamıza yardımcı olur. Tarih bilimi araştırmacıları şehir tarihi yazımında çok sayıda ve çeşitli kaynaklardan yararlanır. Bu yazılı kaynaklardan biri olan seyahatnameler şehrin maddi ve manevi kültürel mirasını yazılı bir şekilde ortaya çıkarmak suretiyle o mirası sürdürülebilir kılmakla birlikte, ilk turizm hareketlerini ihtiva etmesinden dolayı turizm tarihi araştırmalarında da önemli kaynaklardandır. Bu çalışma, bugünün kültürel mirası ile bugün artık unutulan ya da yok olan diğer kültürel değerlerin şehir turizmi bağlamında yorumlanması suretiyle Bursa hakkında yazılmış üç seyahatnameyi inceleyerek şehir turizmine farklı bir anlayış kazandırmayı amaç edinir. Bu sayede, çoğu zaman klişeleşmiş şehir yönetimi ile sektörel yönetimi çeşitlendirebilecek bir güç de yaratabilir. Bu amaç ışığında, disiplinlerarası kazanımların artmasını sağlayacak Osmanlı şehir tarihi çalışmalarının turizm araştırmalarına ve pratikte turizm uygulamalarına yapacağı katkılar da ifade edilmiştir.Item Nasıl toprak oluyoruz?(Uludağ Üniversitesi, 2017-04-12) Şahin, Mustafa; Başkaya, Hüseyin S.; Mühendislik Fakültesi; Arkeoloji BölümüBu makalede, çağlar boyunca gömü geleneklerini veya ritüellerini irdelemek yerine, özellikle inhumasyon defin sonrasında insan bedeninin tekrar toprağa nasıl dönüştüğünü, değişik dönemlere ait aynı coğrafyadan toplanan insan kemiklerinin incelenmesi suretiyle anlamak hedeflenmektedir. İnceleme amacıyla topladığımız kemiklerin özellikle Güney Marmara Bölgesi’nden ve değişik zaman dilimlerinden olmasına dikkat edilmiştir. Yapılan bu çalışma, ayrıca, kemiklerin toprak altında kalma süresi ile kemikler üzerindeki sekonder oluşumların, özellikle hidroksiapatitin yoğunluğunun doğru orantılı arttığını göstermektedir. Bu sonuç, kemik buluntularının iç/por yüzeylerinde yürütülecek benzer çalışmalar ile kemiklerin ait olduğu dönemin belirlenmesinin mümkün olabileceğini, diğer bir ifade ile tarihleme konusunda belki bu yöntemin de kullanılabileceğini düşündürmektedir.