2015 Cilt 29 Sayı 2
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11452/2322
Browse
Browsing by Issue Date
Now showing 1 - 19 of 19
- Results Per Page
- Sort Options
Item Dünya’da ve Türkiye’de biyoyakıtların durumu(Uludağ Üniversitesi, 2015-06-26) Üstün, Gökhan Ekrem; Genç, Bengi; Mühendislik Fakültesi; Çevre Mühendisliği BölümüBiyoyakıtlar yenilenebilir, çevre dostu, ülkelerin sosyo-ekonomik gelişimi, kaynak çeşitliliği ve arz güvenliği için önemli, ısı, güç ve alternatif motor yakıtı olarak kullanıma uygun nitelikte alternatif yakıtlardır. Enerji kaynakları içinde en büyük teknik potansiyeline sahip biyokütleden elde edilen sıvı-katı-gaz biyoyakıtların uygulamaları hızla artmaktadır. Bu çalışmada, biyoyakıt teknolojisi kısaca tanıtılmakta, dünya ve ülkemiz için önemli biyoyakıtlar (biyodizel, biyoetanol, biyogaz) potansiyel ve gelecekleri açılarından değerlendirilmektedir.Item Hatay ili pirina atık miktarının ve enerji potansiyelinin haritalanması(Uludağ Üniversitesi, 2015-06-26) Karaca, Cengiz; Bozoğlu, Burcu; Polat, OnurBu çalışmanın amacı, Hatay ilindeki zeytinyağı fabrikası atıklarından olan pirinanın potansiyelini haritalayarak, bu atıkların değerlendirilmesi konusunda yapılacak olan yatırımlar için bir ön çalışma oluşturmaktır. Bu amaçla Hatay ilinin ilçelere göre yağlık zeytin üretiminin son beş yıllık ortalaması TÜİK veri tabanı kullanılarak belirlenmiştir. Hesaplamalar sonucunda elde edilen atık miktarları ve ısıl değerleri kullanılarak Hatay’ın ilçeler bazında atık miktarı ve enerji potansiyeli haritalanması yapılmıştır. Hatay’ın yakacak olarak kullanılabilecek durumdaki pirina atık miktarı yaklaşık 18 bin ton, bunun enerji değeri ise 320 TJ olarak belirlenmiştir. Bu atıkların %45’i Altınözü ve Antakya ilçelerinde bulunmaktadırItem Bursa ili tarımsal organik atık kaynaklı biyogaz potansiyeli ve biyogazın dizel motorlarda yakıt olarak kullanımının incelenmesi(Uludağ Üniversitesi, 2015-06-26) Ulusoy, Yahya; Arslan, Rıdvan; Ulukardeşler, Ayşe Hilal; Kaplan, Cafer; Kul, Basri; Arslan, Reyhane; Teknik Bilimler Meslek YüksekokuluBu çalışmada, Bursa ilinin biyogaz potansiyelini tespit etmek üzere bir alan çalışması yapılmıştır. Bu amaçla, Bursa ili sınırları içerinde Karacabey ilçesi başta olmak üzere yapılan literatür ve anket çalışmalarının yanı sıra Tarım İl Müdürlüğü ve Büyükşehir Belediyesi verilerine göre kent sınırları içerisinde toplanabilen organik atıklar gruplandırılarak kapasiteleri tespit edilmiştir. Yine bu kapasitelere göre değerlendirilebilecek organik madde ve elde edilebilecek metan miktarları hesaplanmıştır. Uygulama aşamasında ise henüz ülkemizde araç yakıtı olarak yaygın kullanılamayan doğalgazın, kullanılabilirliğine yönelik olarak biyogazın bir dizel motorda yakıt olarak kullanılabilirliği araştırılmıştır. Bursa ili hayvansal ve tarımsal kaynaklı organik atıklar açısında yüksek bir potansiyele sahiptir. Hâlihazırda bölgede kurulu hayvansal atıkların ve yeterince değerlendirilemeyen tarıma dayalı endüstri atıklarının değerlendirildiği iki ayrı tesiste 2-4 MWh’lık elektrik ya da benzer kapasitelerde ısı üretilebilmektedir. Ayrıca Bursa Büyükşehir Belediyesi de kentsel organik atıkları değerlendirerek biyogaz üretmektedir.Item Biogas production potential from animal manure of Bursa province(Uludağ Üniversitesi, 2015-06-26) Ayhan, Aslı; Ziraat Fakültesi; Biyosistem Mühendisliği BölümüAgricultural operations and livestock production are among the important economic activities for Turkey. But the great majority of energy demand of the agricultural enterprises is still supplied by conventional energy sources. The environment friendly biogas production which reduces the production costs in agricultural enterprises, is becoming more and more important. Animal manure, energy plants and agricultural organic wastes can be used as sources of biogas in the farms. The aim of this study was to determine the biogas production potential of Bursa for the period of 2008-2014. Chicken waste biogas potential production in 2008 took the first place with 54.612 dam3 and the total potential of biogas in 2014 increased to 129.106 dam3 by 33% compared to 2008. The amount of biogas in the case of 50% and 25% use of the theoretical biogas potential were calculated to be 64.553 and 32.276 dam3 in 2014, respectively. The heat and electrical energy equivalents of the biogas were found to be 2.788 TJ and 271 GWhe , respectively. In the other two scenarios, i,e. for 50% and 25% use of the theoretical biogas potential, heat and electric power values were determined proportionally.Item Yakıt peleti ve briketi için güncellenmiş avrupa birliği standartları ve ilgili parametreler(Uludağ Üniversitesi, 2015-06-26) Gürdil, Gürkan Alp Kağan; Baz, Yunus Özcan; Demirel, Çimen; Demirel, BahadırDünya nüfusunun hızla yükselmesi enerjiye olan gereksinimi artırmıştır. Fosil yakıtların tükenebilir olması ve atmosfere saldıkları yüksek CO2 salınımı sebebiyle insanoğlu yeni enerji kaynakları arayışına girmiştir. Yenilenebilir enerji, çevreci ve sürdürebilir olması bakımından günümüzde en önemli alternatif enerji kaynaklarından biridir. Yenilenebilir enerji kaynakları içerisinde biyoyakıt önemli bir yer tutmaktadır. Bu çalışmada Avrupa Standardizasyon Komitesi’nin 2011 yılında yayınlayıp, 2013 yılında güncellediği yakıt peleti ve yakıt briketi için kullanılan parametreler ve standartlar açıklanmaya çalışılmıştır.Item Kahramanmaraş ilinde bazı tarımsal atıkların biyogaz enerji potansiyelinin belirlenerek sayısal haritalarının oluşturulması(Uludağ Üniversitesi, 2015-06-26) Aybek, Ali; Üçok, Serdar; Bilgili, M. Emin; İspir, M. AliGünümüzde fosil yakıtların gittikçe azalması, yenilenebilir enerji kaynaklarının önemini arttırmıştır. Yenilenebilir enerji kaynaklarından biri de biyogazdır. Biyogazın üretim ve kullanılması; bitkisel ve hayvansal atıklardan kaynaklanan çevre problemleri de göz önüne alındığında, sürdürülebilir kalkınma açısından da büyük önem taşımaktadır. Bu çalışmada, TUIK 2014 verileri kullanılarak, Kahramanmaraş ili bazında hayvansal ve bazı bitkisel atıkların biyogaz potansiyeli belirlenerek haritalandırılmış ve konuya ilişkin yerel ölçekte sürdürülebilir çözümler oluşturulmaya çalışılmıştır. İl genelinde tarımsal atıklardan elde edilebilecek yıllık toplam biyogaz enerji potansiyeli 2 177 TJ/yıl’dır. Bu enerjinin yaklaşık %95’ini hayvansal atıklar oluşturmaktadır. Biyogaz enerjisinin ilçelere göre dağılımı, büyükten küçüğe doğru sırasıyla; Elbistan, Afşin, Pazarcık, Türkoğlu, Dulkadiroğlu, Onikişubat, Göksun, Andırın, Ekinözü, Çağlayancerit ve Nurhak şeklindedir.Item Enerji amaçlı aspir tarımında farklı fosfor uygulamalarının biyodizel kalitesine etkileri(Uludağ Üniversitesi, 2015-06-26) Öğüt, Hüseyin; Oğuz, Hidayet; Şahin, Seda; Gezgin, Sait; Aydın, Fatih; Özen, Didem; Özdemir, Suat; Dayıoğlu, RamisAspir; Genetik kaynağı Anadolu olan ve Türkiye’de biyodizel üretiminde hammadde olarak kullanılmaya başlanan bir bitkidir. Üretimi giderek artan aspirin, Remizbey 05 ve Balcı çeşitlerinin tarımı yapılmaktadır. Bu çalışmada da farklı fosfor gübrelemesi yapılmış Remzibey 05 ve Balçı çeşitlerinden elde edilen yağlardan biyodizel üretimi yapılmıştır. Bu amaç için önce yağdaki fosfor uzaklaştırılmıştır. Çalışma, tohum ve yağdaki fosfor oranını azaltarak biyodizel üretim maliyetini düşürmeyi hedeflemektedir. Fosfor gübrelemesinde 0, 2, 4, 6, 8 ve 10 kg/ha normları kullanılmıştır. Tohumlardan elde edilen yağların asit kompozisyonu belirlenmiş ve üretilen biyodizelin teknik özellikleri ortaya konulmuştur.Item Tarımsal artıklardan biyopelet üretimi(Uludağ Üniversitesi, 2015-06-26) Küsek, Gürsel; Güngör, Cahit; Öztürk, H. Hüseyin; Akdemir, ŞinasiTarımsal artıkların, hem dünyada hem de ülkemizde enerji kaynağı olarak katı yakıt formunda değerlendirilmesi büyük önem kazanmaktadır. Tarımsal artıklardan enerji üretmek için en kolay ve etkin yöntemlerden birisi, bu artıkları katı yakıt olarak kullanmaktır. Bu amaçla, bitkisel artıkları enerji üretmek amacıyla etkin ve kolay bir şekilde kullanabilmek için uygulanacak yöntemlerden birisi de, bu artıkları kurutup, öğüttükten sonra presleyerek pelet haline getirmektir. Biyokütle materyalin peletlemesi ile hacimsel ısı değeri artar, taşıma ve depolama maliyetleri azalır, yanma özellikleri iyileşir, atmosfere salınan parçacık emisyonları azalır ve aynı boyut/şekilde daha üstün özelliklere sahip bir biyoyakıt elde edilmektedir. Bu çalışmada; biyopeletlerin özellikleri, peletleme işleminin yararları, peletleme uygulamalarında işlem akışı, peletleme teknolojisi ve peletleme işleminde etkili materyal özellikleri incelenmiştir.Item Diyarbakır koşullarında farklı organik bitki besleme uygulamalarının tatlı mısır bitkisinin (Zea mays L. saccharata Sturt) taze koçan verimi üzerine etkisi(Uludağ Üniversitesi, 2015-07-20) Cihangir, Haktan; Öktem, AbdullahBu çalışma ile 16 farklı besin kaynağının (sığır gübresi, sığır gübresi + humik asit, tavuk gübresi, tavuk gübresi + humik asit, at gübresi, at gübresi + humik asit, koyun gübresi, koyun gübresi + humik asit, torf, torf + humik asit, kompost, kompost + humik asit, solucan gübresi, deniz yosunu gübresi + sığır gübresi, güvercin gübresi, geleneksel) ikinci ürün olarak yetiştirilen tatlı mısırın taze koçan verimine olan etkisi araştırılmıştır. Deneme tesadüf blokları deneme desenine göre 3 tekrarlamalı olarak Diyarbakır koşullarında 2010 ve 2011 yıllarında yürütülmüştür. Çalışmada bitkisel materyal olarak GSS-8388 tatlı mısırı çeşidi kullanılmıştır. Elde edilen iki yıllık sonuçlara göre tatlı mısırda besin kaynakları arasındaki farklılıklar taze koçan verimi bakımından istatistiki olarak önemli bulunmuştur. İki yılın ortalamasında en yüksek taze koçan verimi sırasıyla; deniz yosunu + sığır gübresi (1346.02 kg/da) ve güvercin gübresi (1267.55 kg/da), torf (1266.15 kg/da) uygulamalarından elde edilmiştir. Çalışmada ayrıca ekonomik karlılık durumu da belirlenmiştir. Dekardan en fazla net kar sağlayan uygulama 2010 yılında at gübresi (2270.26 TL da־¹), 2011 yılında ise sığır gübresi + humik asit (5364.84 TL da־¹) uygulamaları olmuştur. Organik uygulamaların büyük çoğunluğu organik ürün fiyatının yüksek olması nedeniyle geleneksel üretimden daha kârlı bulunmuştur.Item Effect of cherry laurel (Laurocerasus officinalis Roem.) incorporation on physical, textural and functional properties of cakes and cookies(Uludağ Üniversitesi, 2015-09-14) Konak, Ülgen İlknur; Erem, Fundagül; Altındağ, Gülçin; Certel, MuharremCherry laurel (Laurocerasus officinalis Roem.) is a highly nutritious fruit and can be consumed in both fresh and processed form. Due to its phenolic compounds, cherry laurel demonstrates antioxidant activity and may therefore be evaluated as an ingredient to obtain a functional food. This study was performed to investigate the possible usage of dried cherry laurel fruit in the production of cakes and cookies, and to develop a novel formulation of these products. Cakes (0, 10, 20, 40%) and cookies (0, 5, 10, 20%) were incorporated with a coarse milled form of dried cherry laurel, and the quality of the baked products was evaluated by determining the color, texture, sensory properties, total phenolic content and antioxidant capacity. All of the color values (L*, a*, b*) were significantly (p<0.05) affected by the level of fruit. Fruit level also had a significant (p<0.05) effect on the total phenolic content and antioxidant capacity, and these values were found to be increased with increasing fruit levels. It was observed that the increase in cherry laurel addition resulted in firmer cakes, but softer cookies. In addition, a decrease was observed in the springiness values of 40% fruit-containing cakes as compared to the control sample. Sensory evaluation of the products showed satisfactory results. Products containing higher levels of fruit were generally the most preferred by the panelists.Item Biber tohumlarında yapılan organik priming ve kurutma uygulamaları fide kalitesi ve performansını iyileştirmektedir(Uludağ Üniversitesi, 2015-09-28) Sivritepe, H. Özkan; Şentürk, Bülent; Teoman, Sevin; Ziraat Fakültesi; Bahçe Bitkileri BölümüBu araştırmada, biber tohumlarının (Capsicum annuum L.) fizyolojik olarak iyileştirilmesi amacıyla, deniz yosunu ekstraktı (DYE) çözeltileri ile yapılan organik priming ve kurutma uygulamalarının canlılık ve güç üzerine etkileri incelenmiştir. Demre çeşidi biber tohumları sürekli olarak havalandırılan farklı konsantrasyonlardaki (0, 100, 200, 400, 1000, 2000 ve 4000 ppm) DYE çözeltilerinde 20°C sıcaklıkta 48 saat süre ile tutulmuşlardır. Hiçbir uygulama görmeyen tohumlar ise kontrol grubu olarak değerlendirilmiştir. Priming uygulamaları sonunda tohumlar yüzeysel olarak kuru hale getirilmiş ve ulaştıkları nem kapsamları hesaplandıktan sonra iki kısma ayrılmıştır. Tohumların yarısı yüzeysel kurutma uygulamalarını takiben hemen çimlendirme testlerine alınmış (P+YK), diğer yarısı ise, orijinal nem kapsamlarına gelinceye kadar geriye kurutulmuş (P+GK) ve daha sonra çimlendirme testlerine alınmıştır. Biber tohumlarının organik priming ve kurutma uygulamalarına olan tepkileri canlılık [normal çimlenme oranı (NÇO)] ve güç [ortalama çimlenme süresi (OÇS), çimlenme indeksi (Çİ), fide güç indeksi (FGİ) ve fide kuru ağırlığı (FKA)] parametreleri bazında değerlendirilmiştir. İncelenen tüm parametreler birlikte değerlendirildiğinde; DYE konsantrasyonu, kurutma uygulamaları ve konsantrasyon x kurutma interaksiyonu bakımından uygulamalar arası farklılıklar istatistiksel olarak önemli (p≤0.05) bulunmuştur. Canlılık ve güç parametreleri bakımından, kontrol grubuna kıyasla P+GK uygulamaları, P+YK uygulamalarına göre daha iyi sonuçlar vermiştir. Biber tohumlarının fizyolojik olarak iyileştirilmesinde en iyi sonuçlar, 1000 ppm P+GK uygulamasından elde edilmiştir.Item Bezelye (Pisum sativum L.) tohumlarında NaCl ile yapılan priming uygulamaları için en uygun protokolün belirlenmesi(Uludağ Üniversitesi, 2015-10-22) Şentürk, Bülent; Sivritepe, H. Özkan; Ziraat Fakültesi; Bahçe Bitkileri BölümüDual ve Spring bezelye çeşitlerinde tohum çimlenmesi ve fide gelişiminin ilk aşamalarında tuza toleranslarının arttırılması amacıyla, NaCl ile yapılan priming uygulamalarının kullanım olanakları araştırılmıştır. Her iki bezelye çeşidine ait tohumlarda 16°C’de, NaCl’ün çeşitli konsantrasyonları (0, 50, 100, 150, 200 ve 300 mM) kullanılarak, farklı sürelerde (1, 2 ve 3 gün) priming uygulamaları yapılmıştır. Uygulama yapılmayan tohumlar ise kontrol grubu olarak değerlendirilmiştir. Priming uygulamaları sonunda bezelye tohumları 25°C’de yüzeysel olarak kuru hale getirilmiş ve ulaştıkları nem kapsamları belirlenmiştir. Daha sonra tohumlar orijinal nem kapsamlarına gelinceye kadar geriye kurutulmuştur. Normal çimlenme oranı, ortalama çimlenme süresi, çimlenme indeksi ve elektriksel iletkenlik parametreleri bakımından kontrol grubu ile farklılık göstermeyen 16°C’de 150 mM NaCl ile 2 günlük uygulamanın, bezelye tohumlarında yapılan priming için en uygun protokol olduğu tespit edilmiştir.Item Gıda işleme yöntemlerinin gıda alerjenitesi üzerine etkisi(Uludağ Üniversitesi, 2015-10-23) Özcan, Tülay; Delikanlı, Berrak; Yıldız, Eda; Ziraat Fakültesi; Gıda Mühendisliği BölümüGıda alerjisi, insan bağışıklık sisteminin belirli gıdalara karşı gösterdiği aşırı duyarlılık reaksiyonudur. Gıdalarda bulunan alerjenler insan sağlığını ve dolayısıyla da gıda güvenliğini tehdit eden önemli tehlikelerden biri olarak görülmektedir. İşlenmiş gıdaların alerjenik özelliklerinden ziyade IgE bağlama kapasitesi hakkında birçok çalışma bulunurken; kontrollü koşullar altında gıda üretim yöntemlerinin gıda alerjenitesi üzerine etkileriyle ilgili sistematik denetlemeler yok denecek kadar azdır. Bu derleme, gıda işleme yöntemleri ve bu yöntemlerin gıdaların alerjenik kapasitelerine etkisi üzerine genel bir bakış sağlamaktadır.Item Tarım ve gıda güvenliğinde etik ilkelerin önemi(Uludağ Üniversitesi, 2015-11-03) Vural, Hasan; Ziraat Fakültesi; Tarım Ekonomisi BölümüEtik kelimesi çok sık kullanılmakta olup pek çok metinde yeralmaktadır. İnsanların çoğu muhtemelen etik davranışın neyi vurguladığı hakkında fikir sahibidirler – bu bir şeyin iyi yapılması anlamındadır. Ekonomistler, gıda üretim davranışlarındaki üç çeşidi betimleyerek, tarımsal üretimdeki etik standartların daima kendi ödülünü getirmeyeceğini belirleyen durumların da olası olduğunu söylemektedirler. Tüketicilerin davranışları; araştırma, tecrübe ve güven şeklinde etiketlenmektedir. Sağlık iddiaları ve besin etiketlemesi konusu toplumun etik olarak davranan gıda üreticilerinin ilgisini korumaya yönelik adımlar atılmasına gerek duyabildiği ve onları etik davranışlarının istikrarını korumasını talep ettiği gerçeğini vurgulamaktadır. Etik matriksin ilk prensibi ve en önemlisi üretici ve tüketicinin refahını da belirten faydadır. Gıda tüketiminde sağlık tehlikelerine neden olacak gıda üretim süreçleri, tüketicilerin refahını azaltma potansiyeline sahiptir. Bunun en uç ve en tehlikeli boyutu da gıda zehirlenmesinden oluşabilecek ölümlerdir. Buradaki önemli katılım, neyin yanlış gittiğini anlamaktır. Herkes kabul etmelidir ki gıda sektöründeki etik davranış güvenli gıda sağlanmasıdır. Gıda pazarlarındaki finansal spekülasyonun ne ölçüde gıda fiyatı artışlarına ve fiyat dalgalanmasına katkıda bulunduğu devam eden şiddetli bir tartışmadır. İster fayda, ister adalet prensibi açısından bakılsın, eğer bir ürün spekülasyonu gıda fiyatlarına etki ediyorsa, bu etik davranış olarak açıklanamaz.Item Şarap kalitesinin geliştirilmesinde Brettanomyces türlerinin killer toksinler ile engellenmesi(Uludağ Üniversitesi, 2015-11-03) Gülgör, Gökşen; Korukluoğlu, Mihriban; Ziraat Fakültesi; Gıda Mühendisliği BölümüŞarap yapımında tat ve aromayı bozan, özellikle depolama esnasında gözlemlenen Brettanomyces bruxellensis’in yavaş gelişim göstermesi, karakteristik bir özelliğidir. Fermentasyon sırasında metabolik aktivite sonucunda ortaya çıkan yan ürünlerin inhibisyonu ile ortamdaki konsantrasyonunun azaldığı bilinmektedir. Ancak şarabın depolanması ve olgunlaştırılması gibi aşamalarda ortamda yeniden çoğaldığı da belirtilmektedir. B. bruxellensis’in şaraba bulaşması sonucunda kültüre alınamayan canlı formda uzun süre kaldığına dair hipotezler bulunmaktadır. Bu nedenle rutin mikrobiyolojik analizlerde bulaşı olduğu anlaşılamamakta ve şarabın olgunlaştırılması aşamasında B. bruxellencis yeniden çoğalarak, kötü tat, renk ve kokuya neden olabilmektedir. Diğer mayalara benzer şekilde az miktarda karbon kaynağı bulunan ortamda, düşük konsantrasyonlarda sülfür dioksit (SO2) ve etanol varlığında gelişmeye devam edebilmektedir. Şarap yapımında en önemli sorun olarak bilinen B. bruxellensis, özellikle SO2 kullanımı ile engellenmektedir. Ancak SO2’nin antimikrobiyel etkisinin yanında alerjik bünyelerde reaksiyona neden olması gibi olumsuz etkileri de söz konusudur. Bazı mayaların, yabani mayalara karşı “killer toksin” olarak bilinen bileşikler üretmesi göz önüne alınarak yapılan çalışmalarda B. bruxellencis’in inhibe edilebildiği ve şarap yapımında kullanılan Saccharomyces cerevisiae ve malolaktik fermentasyonu gerçekleştiren laktik asit bakterilerinin inhibisyona uğramadığı bildirilmektedir. Bu derleme kapsamında özellikle şarap kalitesini etkileyen yabani mayaların “killer toksin” ile bertaraf edilmesi hakkında güncel bilgiler yer almaktadır.Item Artan dozlarda azot uygulamasının Mibuna (Brassica rapa var. nipposinica) ve Mizuna (Brassica rapa var. japonica) bitkilerinin bazı agronomik özellikleri, C vitamini, protein ve mineral madde miktarı üzerine etkisi(Uludağ Üniversitesi, 2015-11-07) Adiloğlu, Sevinç; Açıkgöz, Funda Eryılmaz; Adiloğlu, AydınBu araştırma ülkemiz için egzotik sebzeler olarak değerlendirilen mibuna ve mizunada artan dozda azot uygulamasının bitkilerde bazı agronomik özellikler, C vitamini, protein ve mineral madde miktarları üzerine olan etkisini belirlemek amacıyla yürütülmüştür. Denemede gübre olarak NH4NO3 dört doz ve çözelti halinde N0: 0 kg/da, N1: 10 kg/da, N2: 15 kg/da ve N3: 20 kg/da olarak uygulanmıştır. Artan dozda azot uygulaması yapılan bitkilerde N2 dozda uygulanan azot gübrelemesi ile Mibuna için; dekara verim 1500.61 kg, bitki yaş ağırlığı 155.34 g ve bitki kuru ağırlığı 53.21 g olarak; Mizuna için; dekara verim 1330.65 kg, bitki yaş ağırlığı 162.58 g ve bitki kuru ağırlığı 51.03 g olarak tespit edilmiştir. Bu araştırmadan elde edilen sonuçlara göre mibuna ve mizuna bitkilerine dekara 15 kg azot uygulamasının yeterli olduğu görülmüştür.Item Doğal antioksidan bileşikler: Nar yan ürünlerinin antioksidan olarak değerlendirilmesi(Uludağ Üniversitesi, 2015-11-26) Okumuş, Gülşah; Yıldız, Elif; Bayizit, Arzu Akpınar; Ziraat Fakültesi; Gıda Mühendisliği BölümüSon yıllarda yapılan çalışmalar, birçok hastalığın oluşumunda ve yaşlanmada etkili olan serbest radikallere karşı koruyucu ve geciktirici etkiye sahip antioksidanlar üzerinde yoğunlaşmaktadır. Bitkisel ve hayvansal dokularda bulunan doğal antioksidanlar, gıdalarla birlikte vücuda alınarak savunma sistemini güçlendirmektedir. Bu doğal bileşenlerin, toksisite nedeniyle uygulamaları giderek kısıtlanan sentetik antioksidanlar yerine katkı maddesi olarak gıda ve diğer endüstriyel sektörlerde uygulamaları üzerinde çalışmalar artmaktadır. Tarımsal hammaddelerin endüstriyel olarak işlenmesi sırasında önemli miktarda atık ve yan ürünler oluşmaktadır. Bunlar arasında nar yan ürünleri (nar çekirdeği, kabuğu, çiçeği vs) yüksek fenolik içeriğine bağlı olarak yüksek biyoaktif bileşen miktarları ile ön plana çıkmaktadır. Bu makalede öncelikle antioksidan bileşikler ile mekanizmaları özetlenmiş ve nar yan ürünlerinin antioksidatif ve antikarsinojen gibi terapötik etkileri incelenmiştir.Item AVG uygulamalarının ‘Jersey Mac’ elma çeşidinde hasat önü meyve dökümü, hasat zamanı ile meyve verim ve kalitesine etkileri(Uludağ Üniversitesi, 2015-12-18) Butar, Sinan; Seferoğlu, Güner; Çetinbaş, MelikeÇalışmada, erkenci elma çeşitlerinden ‘Jersey Mac’ çeşidinin kendine has bazı problemlerinden kaynaklanan verim-meyve kalitesi kaynaklı kayıpları azaltmak ve bu çeşitlerle kurulan bahçelerde üreticinin karlılığını artırmak üzere, bir etilen inhibitörü olan AVG’nin (aminoetoksi-vinilglisin) farklı doz ve zamanlarda uygulanması ve hasat önü meyve dökümü, meyve kalitesi ve hasat zamanına etkilerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Bu amaçla, 2012-2014 yılları arasında Meyvecilik Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü arazisindeki elma bahçesinde yetiştirilen ‘Jersey Mac’ çeşidinde, AVG’nin 100, 125 ve 150 ppm’lik dozları tahmini hasattan önce 3 farklı zamanda (30 gün, 21 gün ve 7 gün önce) meyvelere ve yapraklara uygulanmıştır. Kontrol ağaçlarına sadece su+yayıcı yapıştırıcı (Tween 20) püskürtülmüştür. AVG uygulamaları hasat zamanını 6-7 gün geciktirmiş ve hasat 2 defada olmak üzere (I. ve II yıl) 4 günlük bir periyotta tamamlanmıştır. Tüm AVG uygulamaların hasat önü meyve dökümünü azalttığı ve meyve verimini arttırdığı bulunmuştur. AVG uygulaması ‘Jersey Mac’ çeşidinde meyve büyüklüğünü ve ağırlığını arttırmıştır. Sonuç olarak; hem hasat önü meyve dökümü hem de meyve kalitesi bakımından düşünüldüğünde; ‘Jersey Mac’ elma çeşidi için en uygun uygulama zamanının tahmini hasattan 21 gün önce ve en iyi doz uygulamalarının ise 125 ppm ve/veya 150 ppm olduğu belirlenmiştir.Item Mikrodalga ve mikrodalga destekli kurutmanın çeşitli meyve ve sebzelerin kalite parametreleri üzerine etkisi(Uludağ Üniversitesi, 2015-12-30) Karabacak, Azime Özkan; Sinir, Gülşah Özcan; Suna, Senem; Ziraat Fakültesi; Gıda Mühendisliği BölümüKurutma, gıda maddelerinin dayanıklılığını artırmak için kullanılan en eski muhafaza yöntemlerinden biridir. Kurutma veya dehidrasyon; mikrobiyal bozulmaların ve kimyasal reaksiyonların yavaşlatılması veya durdurulması amacıyla katı maddelerden suyun uzaklaştırılması işlemidir. Meyve ve sebzelerin kurutulmasında, konvansiyonel kurutma, vakum kurutma, kızılötesi ışınlar ile kurutma, ozmotik kurutma, dondurarak kurutma ve mikrodalga kurutma yöntemleri kullanılmaktadır. Mikrodalga kurutma işleminde yüksek frekanslı dalgalar kurutulan materyalin içinden hızla geçmekte, absorblanarak ısı enerjisine dönüşmekte ve böylece materyal içindeki su buharlaşmaktadır. Mikrodalga kurutmada ısı transferi, merkezden yüzeye doğru olduğu için kurutulan gıda maddesinin, iç sıcaklığı yüzey sıcaklığından daha yüksek olup, konvansiyonel kurutmaya göre daha dinamik bir ısı transferi gerçekleşmektedir. Bu derlemede, mikrodalga kurutma yönteminin avantajları ve dezavantajları ele alınarak, meyve ve sebzelerin kalite kriterleri üzerine etkisinden bahsedilecektir. Ayrıca kurutulmuş meyve ve sebzelerde mikrodalga kurutma yönteminin diğer yöntemlerle karşılaştırılması yapılarak meyve ve sebzelerin kurutma süresine, kurutma hızına ve kalite faktörleri üzerine etkisi değerlendirilecektir.