2017 Cilt 22 Sayı 1
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11452/11961
Browse
Browsing by Issue Date
Now showing 1 - 19 of 19
- Results Per Page
- Sort Options
Item Fantazi ipliklere uygulanan kalite kontrol testleri(Uludağ Üniversitesi, 2017-01-05) Çeven, Erhan Kenan; Şardağ, Sibel; Mühendislik Fakültesi; Tekstil Mühendisliği BölümüSon yıllarda, yüksek katma değerli kumaşların geliştirilmesinde ve özgün kumaş tasarımlarında geniş desen olanaklarına imkan vermesinden dolayı fantezi iplik kullanımı belirgin şekilde artmıştır. Sürekli değişen moda olgusu içerisinde önemli bir yere sahip olan bu iplik grubuna her geçen gün yeni türde ipliklerin dahil olduğu görülmektedir. Yeni iplik türlerinin bu gruba eklenmesi sonucunda bu ipliklerin tekstil yüzeyi haline getirilmeden önce fiziksel ve görsel anlamda kalite kontrol testlerine tabi tutulması ve her bir iplik türü için yeni bir test tasarımının yapılması gerekmektedir. Fantezi ipliklere uygulanan testlerin derlendiği bu çalışmada, bu ipliklere uygulanan standart test yöntemleri ve bazı ipliklerin özelinde (şantuk, şenil, flok iplik) uygulanan spesifik testlerden bahsedilmiş ve literatürde eksikliği görülen bir konuda katkı sağlamak amaçlanmıştır.Item Tencel ve pamuk karışımlı ipliklerin performans özelliklerinin incelenmesi(Uludağ Üniversitesi, 2017-01-20) Bilir, Tuğçe Begüm; Şardağ, Sibel; Fen Bilimleri Enstitüsü; Tekstil Mühendisliği BölümüBu çalışmada farklı oranlarda üretilen tencel pamuk karışımı ipliklerin performans özelliklerinin incelenmesi amaçlanmıştır. Bu amaçla beş farklı karışım oranında (%25-%75, %50-%50, %75-%25 tencel-pamuk, %100 tencel ve % 100 penye pamuk) aynı büküm ve doğrusal yoğunluğa sahip iplikler aynı üretim hattında üretilmişlerdir. Üretilen ipliklerin mukavemet özellikleri (kopma kuvveti, kopma mukavemeti, kopma uzaması, kopma işi), düzgünsüzlük, tüylülük, ince-kalın yer, büküm canlılığı ve bobin sertliği değerleri standartlara uygun bir şekilde ölçülmüĢtür. Çalışma sonucunda karışımdaki tencel lif oranının ipliklerin mukavemet özelliklerine ve düzgünsüzlük özelliklerine etkisinin istatiksel olarak anlamlı olduğu ve karışımdaki tencel oranı arttıkça ipliklerin kopma yükü, kopma uzaması, kopma mukavemeti, kopma işi değerlerinin arttığı; % Um, % Cvm, ince-kalın yer sayısının ve neps değerlerinin ise azaldığı görülmüştür.Item Atık aktif çamur dezentegrasyonu: Mekanik, termal ve kimyasal yöntemler(Uludağ Üniversitesi, 2017-02-17) Çırakoğlu, Canan; Dindar, Efsun; Şağban, F. Olcay Topaç; Mühendislik Fakültesi; Çevre Mühendisliği BölümüÇamur dezentegrasyon yöntemleri, atıksu çamurlarının çürüme işleminde hız sınırlayıcı adım olan hidroliz aşamasını elimine etmek, stabilizasyon derecesini ve oluşan biyogaz miktarını arttırmak amacıyla uygulanan ön arıtma yöntemleridir. Bu çalışmada çamura uygulanan farklı dezentegrasyon yöntemlerinin (mekanik, termal ve kimyasal) çamurun çözünebilirliğine olan etkisi, çözünmüş kimyasal oksijen ihtiyacı (ÇKOİ) parametresindeki değişimler üzerinden irdelenerek kıyaslanmıştır. Elde edilen sonuçlara göre uygulanan prosesler çamurun ÇKOİ içeriğini %34 ila %75 arasında değişen oranlarda arttırmıştır. 150oC de uygulanan termal yöntem ile kavitasyon sayısının (KS) 0,2 olarak ayarlandığı şartlarda işletilen hidrodinamik kavitasyon en etkin dezentegrasyonu gerçekleştirmiştir. Kimyasal yöntemler kıyaslandığında ise alkali ilaveli yöntemlerin asidik yöntemlerden daha etkin olduğu tespit edilmiştir. Yüksek çözünebilirlik değerlerine ulaşılması ve diğer yöntemlere göre daha ekonomik bir alternatif olmasından dolayı hidrodinamik kavitasyon yönteminin anaerobik çamur çürütme performansının arttırılması için uygun bir yöntem olabileceği sonucuna varılmıştır.Item Güneş ışığına dayalı yöntemlerle sularda mikroorganizma inaktivasyonu: Derleme(Uludağ Üniversitesi, 2017-02-20) Eleren, Sevil Çalışkan; Mühendislik Fakültesi; Çevre Mühendisliği BölümüBu çalışma kapsamında, gelişmekte olan ülkelerin yanısıra gelişmiş ülkelerin de sorunu olan güvenilir içme suyu teminine olanak sağlayan güneş ışığı ile dezenfeksiyon (SODİS) sistemleri incelenmiştir. Bu kapsamda güneş ışığı ile dezenfeksiyon sistemlerinin mikroorganizma inaktivasyonundaki verimliliklerinin arttırılmasına yönelik günümüze kadar yapılmış uygulamalar da değerlendirilmiştir. Bu inceleme neticesinde, dezenfekte edilecek olan suda bulunan organik ve inorganik bileşiklerin, sudaki çözünmüş oksijen konsantrasyonunun, ışık yoğunluğunun, ışığın kalitesinin, sıcaklığın, reaktör tiplerinin, mikroorganizma türlerinin ve türlerin büyüme safhalarının, güneş ışığı ile mikroorganizmaların inaktivasyonunu etkilediği tespit edilmiştir. Güneş ışığına dayalı diğer yöntemlerin (güneş ışığı+H2O2, güneş ışığı+TiO2, güneş ışığı+Fe+2, güneş ışığı+H2O2+Fe+2/Fe+3, güneş ışığı+TiO2+H2O2) inaktivasyon verimini arttırarak dirençli mikroorganizmaları inaktive etmede daha başarılı olduğu görülmüştür. Asya, Latin Amerika ve Afrika ülkelerinde oldukça yaygın olarak kullanılan bu yöntemlerin, ülkemizde de Güneydoğu Anadolu ve Akdeniz Bölgesi gibi güneş enerjisinin fazla olduğu bölgelerde, sağlıklı ve güvenilir içme ve kullanma suyu elde etmek amacıyla kullanılabileceği düşünülmektedir.Item Ni-Co içerikli bimetalik katalizörlerin metanın kuru reformlanma reaksiyonundaki performanslarına katalizör sentez sürecindeki emdirme sırasının etkileri(Uludağ Üniversitesi, 2017-02-20) Arbağ, HüseyinBu çalışmada, mezogözenekli alümina destekli bimetalik Ni ve Co katalizörler sıralı emdirme yöntemiyle hazırlanmışlardır. Hazırlanan mezogözenekli bimetalik katalizörlerin aktiviteleri 750 oC'de metanın kuru reformlanma reaksiyonunda test edilmiştir. Katalizörlerin reaksiyon öncesi ve/veya sonrası N2 adsorpsiyon/desorpsiyon, XRD, TPR, SEM/EDX ve TG/DT analizleri yürütülmüştür. TPR analizleri, Ni ve Co metallerinin katalizör yapısına emdirme sırasının katalizör yapısındaki metallerin indirgenebilirliğini etkilediğini göstermiştir. Co-Ni içerikli bimetalik katalizörlerin hazırlanmasında emdirme sırasının katalizör içindeki metallerin indirgenmelerini ve dolayısıyla katalitik performanslarını önemli ölçüde etkilediği gösterilmiştir. Önce Ni sonra Co yüklenerek hazırlanan katalizörde kobaltın daha fazla indirgenmiş olduğu ve dolayısıyla Co@Ni@SGA katalizörünün daha kararlı ve yüksek aktivite gösterdiği bulunmuştur. Bimetalik Ni-Co katalizörler metanın kuru reformlanma reaksiyonuna yüksek aktivite gösterirken, karbon oluşumuna da yüksek direnç göstermişlerdir. Metanın kuru reformlanma reaksiyonunda yüksek aktivite gösteren Co@Ni@SGA katalizörünün üzerinde biriken karbon miktarı (kütlece %3,6), Ni@Co@SGA katalizörüne (kütlece %2,1) göre daha yüksektir. Elde edilen ürün dağılımındaki H2/CO oranı 0,78 olarak belirlenmiştir.Item Videoların ENF tabanlı adli kanıt analizine ışık kaynağı etkisi(Uludağ Üniversitesi, 2017-02-20) Vatansever, Saffet; Dirik, Ahmet Emir; Mühendislik Fakültesi; Bilgisayar Mühendisliği BölümüVideo dosyalarının Elektrik Şebeke Frekansı (Electric Network Frequency - ENF) temelli adli kanıt analizi tekniği, çoklu ortam dosyalarının kayıt zamanını doğrulamada ve dosyalarda yapılan sahteciliği tespit etmede son yıllarda önerilmiş en önemli araçlardan biridir. ENF, şebekede üretilen toplam gücün tüketilen toplam güce göre artıp azalmasına bağlı olarak nominal değer (Avrupa‟da 50 Hz) etrafında sürekli salınımlar yapar. Bu salınımlar aynı şebeke üzerindeki her noktada aynıdır. Elektrik şebekesinden beslenen bir ışık kaynağının yaymış olduğu aydınlatma şiddeti elektrik şebeke frekansına bağlı olarak insan gözünün fark edemeyeceği anlık değişkenlikler gösterir. Işık şiddetindeki bu değişimler, video kameralar tarafından yakalanabilmektedir. Çekilen videolardaki tüm resim çerçeveleri boyunca değişmeyen içerik analiz edilerek aydınlatma şiddetinin değişim hızı, dolayısıyla elektrik şebeke frekansı kestirilebilir. Videolardan kestirimi yapılan ENF sinyalinin, elektrik şebekesinden doğrudan elde edilen referans ENF sinyali ile benzerlikleri hesaplanarak dosya kayıt zamanı bilgisine ulaşılabilir. Bu çalışmada, şebeke elektriğine bağlı ışık kaynağı türünün, CCD sensörlü kamera ile çekilmiş videolardan kestirilen ENF sinyali kalitesinde ne derece etkili olduğu incelenmiştir. Işık kaynağı türüne göre, çeşitli uzunluktaki videolarda ENF temelli kayıt zamanı doğrulama performansı analiz edilmiştir.Item Çok fazlı sistemlerde hücre ayrıştırılması(Uludağ Üniversitesi, 2017-02-20) Akbulut, ÖzgeBu çalışma, çok fazlı polimer sistemlerinde, nanoparçacık ihtiva eden insan servikal kanser HeLa hücrelerinin, hücreler arasındaki yoğunluk farkına dayanılarak ayrıştırılması üzerinedir. Sulu çok fazlı sistemler, suda çözünen polimer ve/veya sürfaktanların çeşitli kombinasyonlarının karıştırılmasını takiben faz ayrışmasıyla oluşur. Sistemin fazları yoğunluklarına göre üst üste dizilirler ve birbirine komşu her iki fazın arasında yoğunluk-adımı olarak hareket edebilen bir interfaz bulunur. Bu interfaz, nesneleri yakalayabilecek bir bariyer görevi görür ve faz ayrışmasıyla oluştuğu için kararlıdır. Bu sistemler hazırlandıktan ve ayrıştırma için eniyilendikten sonra, hücrelerin sisteme eklenmesi ve sentrifügasyon yardımı ile ayrıştırma sağlanır. Bu çalışmada, altın nanoparçacıklarıyla kontrollü şekilde etkileşen HeLa hücrelerinin, yoğunluklarındaki değişime istinaden, sulu çok fazlı sistemlerde ayrıştırılmaları gösterilmiştir.Item Ham petrol ve atık yağ ile kirlenmiş topraklarda arıtma çamuru uygulamasının enzim aktivitelerine etkisi(Uludağ Üniversitesi, 2017-02-23) Dindar, Efsun; Şağban, F. Olcay Topaç; Başkaya, Hüseyin Savaş; Mühendislik Fakültesi; Çevre Mühendisliği BölümüPetrol kökenli ürünler toprak ekosisteminde büyük tahribatlar yaratır. Bu durum, bu maddelerin düşük biyolojik organik bileşik karışımlarının çoğu zaman potansiyel karsinojenik ve mutajenik olarak tarif olmasından kaynaklanmaktadır. Biyolojik parçalanmaya dayanıklı petrol kökenli hidrokarbonların toprakta birikmesi, enzim aktiviteleri ve mikroorganizma varlığı gibi biyolojik parametrelerin değişmesine sebep olmaktadır. Bu çalışmada, ham petrol ve atık mineral motor yağı ile seçilen oranlarda (%0,5 ve %5) kirletilen topraklara organik kirleticinin parçalanmasını kolaylaştırmak amacıyla arıtma çamuru ilave edilmiştir. Hazırlanan örneklerle 12 aylık bir inkübasyon çalışması yürütülmüş olup seçilen enzim aktiviteleri (üreaz, dehidrogeneaz, alkali fosfataz, β-glukosidaz) analizlenmiştir. Çalışma sonuçlarına göre, arıtma çamuru ilavesi ham petrol ve atık yağ ile kirlenmiş topraklarda enzim aktivitelerinin iyileşmesine katkıda bulunmuştur. Üreaz, alkali fosfataz ve dehidrogenaz aktivitelerinin ham petrol ve atık mineral yağ kirliliğinden olumsuz etkilendiği tespit edilmiş olup β-glukosidaz aktivitesinde ise olumsuz bir etki gözlenmemiştir. Ham petrol ve atık yağ ile kirlenmiş topraklar arasında bir kıyaslama yapıldığında kirletici tipleri açısından enzim aktiviteleri üzerinde önemli bir farklılık tespit edilmemiştir.Item An analytical approach for material synthesis based on shielding effectiveness characteristics(Uludağ Üniversitesi, 2017-02-27) Erbaş, Cihan Döğüşgen; Kent, SedefWe describe an analytical method to synthesize a Debye-like equivalent homogeneous material by computing the associated parameters such as static relative permittivity, relative high-frequency limit permittivity, relaxation time, and the width of the material for a given shielding effectiveness specification and a given range of frequency as well as material width. We illustrate the parameter extraction procedure with a numerical example, in which we validate that the applied method is able to produce the desired SE profile within the specified frequency range.Item A comparison of atmospheric correction methods on hyperion imagery in forest areas(Uludağ Üniversitesi, 2017-02-28) Cetin, Mufit; Musaoglu, Nebiye; Kocal, Osman HilmiThe reflectance values recorded by Earth observing satellite sensors can be different from the surface reflectance values measured on the ground due to interference of gases and water vapor in the atmosphere. Therefore, atmospheric correction is a significant procedure to derive the true surface reflectance value during the processing of remotely sensed imagery especially with hyperspectral data. In this context, this study attempts to analyze the quality of the surface reflectance derived from EO-1 Hyperion hyperspectral imagery using the atmospheric radiative transfer (RT) models (FLAASH and ATCOR) and empirical line (EL) method. In the study, ground-based reflectance measurements derived from ASD FieldSpec spectroradiometer are used as reference to evaluate the quality of the retrieved surface reflectance. The results showed that EL and ATCOR methods achieved the best results for reducing some of the atmospheric effects, but FLAASH method resulted in strong anomalies in the corrected reflectance.Item Numerical simulation of 4-digit inclined NACA 00xx airfoils to find optimum angle of attack for airplane wing(Uludağ Üniversitesi, 2017-02-28) Sogukpinar, HaciIn this paper, numerical analysis was conducted by using the SST turbulence model for inclined NACA 0008, 0009, 0010, 0012, 0015, 0018, 0021, 0024 airfoils. Aerodynamic numerical analysis of NACA 0012 airfoil was compared with the previously made experimental results in terms of pressure and lift coefficient. The theoretical data were found to be fully compatible with experimental results. Then, by simulating other airfoils using the same methods lift, drag, lift to drag ratio and the pressure coefficient were calculated and compared with the angle of attack 0-14 degrees. According to the calculations, lift coefficient of NACA 0008-0012 airfoil shows similar behaviors. With the increasing of the airfoil thickness increment in the lift coefficient decreases for NACA 0015-0024 airfoils. Pressure coefficients were also calculated for NACA profiles with angle of attack 10°. Pressure coefficients over the airfoil decrease from leading edge toward the trailing edge but in the lower part it increases. With the increasing of the airfoil thickness pressure coefficient decreases more slowly at the upper part but increases more rapidly at the lower.Item Assessment of water and wastewater potential of Bursa city(Uludağ Üniversitesi, 2017-03-02) Teksoy, Arzu; Nalbur, Berrak Erol; Solmaz, Seval Kutlu Akal; Mühendislik Fakültesi; Çevre Mühendisliği BölümüUrban growth is increasing the demand for freshwater resources and water is of significant importance for cities. Many fast growing megacities are facing serious water-related problems including pollution, eutrophication, missing wastewater treatment and perhaps most importantly, a severe scarcity of clean water. In the entire urban world, water resources are used in an inefficient way. Bursa is one of the wealthiest cities in terms of its supply of drinking and general purpose water in Turkey. Apart from rich freshwater resources Bursa has also thermal water springs. Bursa can be a sample city with its environmentally respectful water management system and foresighting in terms of water resources and wastewater treatment facilities.In this paper, Bursa a metropolitan city located in South Marmara Region of Turkey and which has come into prominence with wealthy water resources was evaluated in terms of water consumption and water resources. Several recommendations were scrutinised in order to protect current water capacity and proper usage of water for a planned and well-designed water management of the city. Wastewater treatment facilities were also stated within the frame of the paper. This paper concludes by suggesting ways of enhancing the resources of water and wastewater services in Bursa.Item İs (siyah karbon) topaklanmalarında yapısal durumların ışınım özelliklerine etkileri(Uludağ Üniversitesi, 2017-03-10) Döner, NimetiYanma ürünü olan is (siyah karbon) parçacıkları topaklanarak atmosfere yayılırlar. Kanserojene yol açan (PAH) molekül içermeleri nedeniyle toksikolojik etkilere sahiptirler ve ışınım özelliklerinin artması nedeniyle global ısınmaya güçlü etkilerinin olduğu bilinmektedir. Bu çalışmada, siyah karbon topaklanmalarının ışınım özelliklerine topaklanma yapısının ve büyüklüğünün etkileri, Discrete Dipole Approximation (DDA) yöntemi ile analiz edilmiştir. N = 200 parçacıktan oluşan iki ayrı yapıdaki topaklanma örneği 0.532 ve 1.064 μm dalga boylarında ışınım saçılımı açısından incelenmiştir. Her iki topaklanma yapısı, üç farklı yapısal durumda yani parçacıklar nokta temaslı, iç içe geçmiş ve topaklanmanın hacimsel büyütülmüş durumları için topaklanmaların ışınım özellikleri hesaplanmıştır. Yapılan analizlerden, is topaklanmalarının ışınım özelliklerinin topaklanma hacim eşdeğer yarıçapları ve incelenen dalga boyundan oldukça etkilendiği görülmüştür. Parçacık temaslı topaklanma genişlemesi ile parçacıkları iç içe geçen topaklanmaların ışınım özelliklerinin aynı değerlere sahip olduğu saptanmıştır.Item Ev tipi bir fırının düşme testinin sonlu elemanlar yöntemi ile modellenmesi(Uludağ Üniversitesi, 2017-03-10) Parlar, Zeynep; Asa, Tolga; Edis, KutayBeyaz eşya sektöründe ürünler genellikle genleştirilmiş polistren malzeme kullanarak ambalajlanmaktadır. Ürün ambalajlanıp tüketiciye ulaşıncaya kadar her an düşme ve darbe etkisinde kalma riskine sahiptir. Olası bir düşme nedeniyle hasar görerek kullanılamaz hale gelecek ürün, satışa hazır bir mamulün satılamaz hale gelmesi anlamına geleceği için kaynak kaybına yol açacaktır. Yüksek sayıda üretim yapan işletmelerde küçük oranda bile bu hasarın görülmesi toplamda ciddi maliyetlere yol açmaktadır. Bu nedenle, ürün fabrikadan çıkmadan önce düşme testine tabi tutulmaktadır. Bu testte fabrikadan çıkmaya hazır bir ürünün kullanılması ve testtin sık sık gerçekleştirilmesi nedeniyle testin masrafı oldukça fazladır. Testin doğal bir kısıtı ise çarpma sırasında ürünün dinamiklerinin ve ürünü oluşturan parçaların hareketlerinin ambalaj malzemesi nedeniyle tam olarak gözlemlenememesidir. Sunulan çalışmada bir fırın sayısal olarak modellenmiş ve farklı düşme senaryoları için davranışı incelenmiştir. Sayısal model gerçekleştirilen deneysel düşme testi sonuçları ile doğrulanmıştır. Böylece tasarım aşamasında düşme sırasında hasara uğrayacak parçaların belirlenmesi ve buna uygun iyileştirmelerin yapılması mümkün olmuştur.Item Haşıl sökme işlemine alternatif bir metot; ozon uygulaması(Uludağ Üniversitesi, 2017-03-17) Yiğit, İdil; Eren, Semiha; Orhangazi Meslek Yüksekokulu; Tekstil Teknolojisi ProgramıBoya ve baskı işlemlerinden önce, kumaş üzerindeki haşılın sökülmesi gereklidir. Haşıl sökme, pamuklu kumaşlara uygulanan bir yaş ön terbiye işlemidir. Bu tür yaş ön terbiye işlemlerinin pek çoğu doğaya zarar veren endüstriyel işlemlerdir. Bu sebeple, bu tür yaş işlemlerde çevreye duyarlı, uygun maliyetli yeni stratejilere ihtiyaç duyulmaktadır. Ozonlama işlemi de, tekstil terbiyesinde yeni bir metot olarak yerini almaktadır. Bu çalışmanın amacı; ozon gazı kullanılarak, mevcut haşıl sökme prosesine alternatif bir yöntem göstermektir. Çalışmada, farklı ozonlama sürelerinde (15-30 dakika.) haşıl sökme işlemi gerçekleştirilmiştir. Ozonlanmış numunelere sıcak ve soğuk yıkama ard işlemleri yapılmıştır. Daha sonra ozon gazı ile yapılan haşıl sökmenin değerlendirilebilmesi için, standart haşıl sökme işlemi de (amilaz ile) çalışmaya katılmıştır. Çalışmanın sonunda haşıl sökme derecesi, beyazlık, bitçik sayısı, kopma mukavemeti ve KOİ (Kimyasal Oksijen İhtiyacı) değerleri test edilmiştir. Sonuçlar grafiklerle ve ANOVA istatistiki veri çözümleme metodu ile değerlendirilmiştir. Ozon uygulama süresi arttıkça haşıl sökme oranı da artmış, 30 dakika ozonlama-sıcak yıkama ard işlemi yapılmış uygulamanın haşıl sökme değerlerinin konvansiyonel haşıl sökme yöntemine yakın değerlerde olduğu, bitçik sayısının da anlamlı bir şekilde azaldığı görülmüştür. Ozon uygulama atıklarının, standart haşıl sökme banyo atıklarına göre çok daha düşük KOİ değerlerine sahip olduğu aşikardır. Bu durum da çevresel farkındalık açısından çok önemlidir. Sonuçta, ozonlamanın haşıl sökmeye alternatif bir metot olabileceği ve metodun geliştirilmesi ile haşıl sökme, hidrofilleştirme ve ağartma gibi ön terbiye işlemlerinden tasarruf sağlanacağı düşünülmektedirItem Influence of women’s dress woven fabric structure on bending and drapability properties(Uludağ Üniversitesi, 2017-04-11) Gürarda, Ayça; Çeven, Erhan Kenan; Mühendislik Fakültesi; Tekstil Mühendisliği BölümüGood tailorability is a required property for clothing manufacturers. Fabrics will be able to pass through the garment manufacturing process easily without any problems for good apperance and wear performance. Functionality of a garment can be improved by the combination of fibre, yarn, fabric or garment stages. In recent years, women’s dress fabrics have an important place in the fabric industry. Most women’s dresses are complex products, resulting from fibre, yarn, fabric and garment structure combined with mechanical and chemical finishing procedures to provide a garment that meets of all the requirements of users like aesthetic, design, fit or performance. First of all, softness, drapability and comfort are required for women’s dresses. In this study, we investigated the influence of women’s dress viscose woven fabric structure on bending and drapability properties.Item Effect of language mismatch on turkish speaker verification(Uludağ Üniversitesi, 2017-04-21) Hanilçi, CemalIn this paper, effect of language mismatch between background data and evaluation data is analyzed for text-independent speaker recognition in particular for Turkish spoken language. Gaussian mixture model with universal background model (GMM-UBM) classifier is utilized using Mel-frequency cepstral coefficients (MFCCs) as speaker-specific features. Experiments conducted on a Turkish speech database consisting of 47 male and 26 female speakers reveals that Turkish speaker recognition performance dramatically degrades in case of language mismatch between UBM and the evaluation data. For example 1.73% and 12.34% equal error rates (EERs) are obtained for male speakers when UBM is trained using Turkish and English data, respectively.Item Dinamik yol yüklerine maruz dondurulmuş gıda saklama kaplarının kırılma analizi(Uludağ Üniversitesi, 2017-04-24) Reis, Murat; Durmuş, Ali; Mühendislik Fakültesi; Makine Mühendisliği BölümüBozuk yol şartları veya aracın ivmelenmesi sonucu aracın kargo yükü dikey ve yatay dinamik yüklere maruz kalmaktadır. Soğuk zincir ile dondurulmuş olarak (-20 ° C) taşınan gıdaların nakliyesinde bu dinamik yükler saklama kaplarının kırılmasına neden olan başlıca etkendir. Düşük sıcaklıklar polipropilen saklama kaplarının kırılganlıkları artmaktadır. Bunun yanında taşınan kargonun gıda olması, polimer saklama kabının kırılma dayanımını artıran bazı katkı maddelerinin kullanımı da kısıtlamaktadır. Zira pek çok katkı maddesi saklama kabının dayanımını artırıp kırılganlığını azaltırken, diğer yandan insan sağlığına tehdit oluşturan bileşenler içermektedir. Bu durum özellikle gıda maddelerinin taşımasında bazı özel tedbirlerin alınması veya istif sayısının sınırlandırılmasını gerektirir ki, bu da taşıma maliyetlerinin yükselmesi anlamına gelmektedir. Bu çalışmada polimer dondurma kutularının düzgün olmayan yol şartlarındaki kırılma analizi MSC.Dytran programı yardımı ile yapılmakta ve belirtilen ivme ve yükleme koşulları için emniyetli cidar kalınlığı tespit edilmektedir.Item Behaviour of free and fixed-head offshore piles under cyclic lateral loads(Uludağ Üniversitesi, 2017-04-28) Taşan, H. ErcanOffshore piles are subjected to cyclic lateral loads due to environmental loads, such as wind and waves. These loads can lead to an accumulation of permanent soil deformations and excess pore water pressures in saturated soils. Finite element analyses are performed to investigate the behaviour of cyclic laterally loaded free-head and fixed piles embedded in sandy saturated soil while considering such accumulation effects. A three-dimensional fully coupled two-phase finite element is developed and implemented on the basis of a two-phase model to consider the pore water pressure development in saturated soil. In addition, a hypoplastic constitutive model is used to describe the material behaviour of sandy soil under cyclic loading. In the numerical analyses, special attention is dedicated to interactions between the pile, the saturated soil and the pore water. The results have shown that the pile displacements caused by cyclic lateral loads are significantly underestimated for both pile head conditions by approaches which do not take into account the impact of the pore water pressure development in saturated sandy soil of the pile response.