2000 Cilt 9 Sayı 9
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11452/13999
Browse
Browsing by Issue Date
Now showing 1 - 20 of 46
- Results Per Page
- Sort Options
Item İslâm tarihinden örneklerle iftira olayına tahlîlî bir bakış(Uludağ Üniversitesi, 2000) Algül, Hüseyin; İlahiyat Fakültesiİslâm dini, insanların birbirinin hukukuna saygı beslediği, şeref ve haysiyetlerin korunduğu huzurlu bir toplumu gaye edinir. Dolayısıyla ferdin ahlakî eğitimine (terbiye) büyük önem verir. Çünkü fert, toplumun yapı taşlarından birini oluşturur. Onun, olumlu veya olumsuz davranışları, öngörülen huzurlu toplumu aynı biçimde etkiler. Bu sebeple ferdin iyi ve kötü davranışlar konusunda bilgilendirilmesi, iyiliğe özendirilmesi, kötülükten sakındırılması gerekir. Kur’an’ı-Kerim, İslâm’ın öngördüğü bu toplumu oluşturmak için gerek Hz. Muhammed (sav)’den önceki devirlerden, gerekse aynı peygamberin devrinde tarihî örnekler vererek ders ve ibret almak için bizi düşündürür. Bu doğrultuda bizi düşündürdüğü konuların başında peygamberlerin, yaşadığı devirlerde maruz kaldıkları iftiralar gelir. Kur’an-ı Kerim bilhassa Rasûl-i Ekrem (sav) devrinde cereyan eden bu kabil tarihî olaylara değinir. Biz bu çalışmamızda Kur’an-ı Kerim’de “ifk, bühtan, iftira” gibi tabirler halinde yer alan “iftira” kavramını ele alarak, tarihî dökümanlarla değişik bir yorum kazandırmaya çalıştık. Bununla, İslâm tarihinde yaşanmış hadiselerin eğitimde örneklemlerle ele alınması halinde yararlı sonuçlar doğurabileceğini göstermek istedik. Böylece ahlâkî bir konuya tarihî bir boyut kazandırarak her iki alanın tetkikçilerini bu doğrultuda düşündürmeyi amaçladık.Item Hadislerin metin tenkidinde fiilî sünnete müracaatın önemi bağlamında kadınların ve çocukların camiye gitmeleri ile ilgili hadislerin değerlendirilmesi(Uludağ Üniversitesi, 2000) Karacabey, Salih; İlahiyat FakültesiHadis tenkidinde isnad kadar metin tenkidinin de gerekli olduğu kabul edilmektedir. Hadislerin metin tenkidinde başvurulmak üzere ölçü olarak kabul edilen temel değerlerden birisi, yine sünnetin kendisidir. İşte bu çerçevede çocukların ibadethaneye girişleri ve bayanların ibadet hayatını ilgilendiren bazı hadislerin, Hz. Peygamber’in sahih sünnetine dayanılarak değerlendirilmesi yapılmaktadır.Item Zeydilik ve tasavvuf(Uludağ Üniversitesi, 2000) Madelung, Wilfred; Çift, Salih; İlahiyat FakültesiTarih boyunca, bir mezhep olan Zeydilik ile müesseseleşmiş tasavvuf arasındaki ilişkiler genellikle düşmanca olmuştur. İhtilafın kaynağında dini otorite konusundaki çatışma yer almaktadır. Şii inancına sahip olan Zeydilik yegâne dini otoritenin ehl-i beyt olduğuna inanmaktadır. Zeydi imamlar, kendilerine bağlı olanlara, sadece politik liderler olarak değil aynı zamanda dini konularda birer öğretmen ve rehber olarak itaat etmelerini emrediyorlardı. Bununla birlikte Zeydi anlayışa göre imamlar İsnâ Aşeriye ve İsmailiyye’den farklı olarak masum değillerdir ve dini konulardaki otoriteleri de sorgulanabilir. Çoğunlukla sünni olan sûfi şeyhleri ise kendilerine bağlı olanlardan toplu itaat değil, bireysel olarak mutlak itaati isterler.Item Arap Edebiyatında edebî tenkit ve belâgatın tarihî seyri(Uludağ Üniversitesi, 2000) Bulut, Ahmet; İlahiyat FakültesiThis article deals with the Biblio-historical survey for the Literary critisizm and the Rhetoric in the Arabic Literarure.Item Sosyal güven ve din(Uludağ Üniversitesi, 2000) Kurt, Abdurrahman; İlahiyat FakültesiBaşkaları tarafından hem “emin” olarak bilinme hem de hayatın olağan akışı içerisinde başkalarını “emin” olarak görebilme anlayışını ifade eden “sosyal güven”in İslâm dinini tanımlayan en önemli iki kavram olan “iman” ve islâm” ile akrabalığı bulunmaktadır. Bu makalede, kaynağını dinin bu iki temel kavramından alan sosyal güvenin, sosyo-ekonomik hayata yansıyan yönleri tartışılmaktadır.Item Fıkhî hadislerin rivâyet değeri bağlamında “vârise vasiyyet olmaz” hadisinin tahrîc ve tenkîdi(Uludağ Üniversitesi, 2000) Kahraman, Hüseyin; İlahiyat FakültesiBu çalışmada, İslâm mîrâs hukûkunun önemli esaslarından birine dayanak teşkil eden bir hadisin, hadis usulü açısından taşıdığı değeri ortaya koymaya çalışacağız.Item Can religiosity be measured? Dimensions of religious commitment: Theories revisited(Uludağ Üniversitesi, 2000) Küçükcan, TalipThis article aims to chart influencial approaches to understand religious committment and examines leading therories concerning dimensions and measurement of religiosity. Psychologists and sociologists of religion have long been concerned with the measurement of religiosity and religious committment. As pointed out by Wearing and Brown (1972: 143) the question of dimensionality remained as a persistent question in the pyschological analysis of religious beliefs, attitudes and behaviour. In the last twenty years psychologists and socioliogists of religion have spent considerable time and energy to the conceptualisation and measurement of religious committment. Roof, 1979: 17) Discussions on the nature of religious committment moved from simple and reductionist arguments as to whether religiosity is unitary phenomenon or a multidimesional matter towards more sophisicated issues culminating in synthesis of various theoretical frameworks.Item A.Ü. İlahiyat Fakültesi Kütüphanesinde bulunan Harvard The Logical Review (HTR)’in makaleler bibliyografyası -II- 1959-1997(Uludağ Üniversitesi, 2000) Tarakçı, Muhammet; İlahiyat Fakültesi1908 yılından beri çıkmakta olan Harvard Theological Review adlı derginin makaleler bibliyografyasının ilk bölümünü geçen sayıda yayınlamıştık. Harf sırası esasına göre düzenlenen bu bibliyografayın ikinci bölümünü bu sayıda sunuyoruz. Ayrıca bibliyografyanın sonunda, derginin, A.Ü. İlahiyat Fakültesi Kütüphanesi’nde bulunmayan sayılarını da belirttik.Item 1999 – 2000 öğretim yılında fakültemize gelen I. sınıf öğrencileri üzerine bir araştırma(Uludağ Üniversitesi, 2000) Ay, Mehmet Emin; İlahiyat FakültesiBu makale, 1999-2000 Öğretim Yılında U.Ü. İlahiyat Fakültesi’ne kaydolmuş öğrencilere uygulanan bir anketin sonuçlarını ihtiva etmektedir. Anket 1999 yılı Eylül ayında I. Sınıf öğrencilerinden 159 kişiye uygulanmıştır. Makale, üç ana başlık altında ele alınacaktır. Bunlar, öğrencilerin ailesini, şahsını ve lise yıllarındaki durumunu ana hatlarıyla ele alan başlıklar olacaktır.Item İmânın sembolleri(Uludağ Üniversitesi, 2000) Tillich, Paul; Çınar, Atiye; İlahiyat Fakültesiİnsanın nihaî ilgisi sembolik olarak ifade edilmelidir, çünkü nihaî olanı, yalnız sembolik dil ifade eder. Bu ifade birkaç yönüyle açıklanmaya muhtaçtır. Çağdaş felesefede sembollerin anlam ve fonksiyonu hakkında devam eden birçok araştırmaya rağmen, sembol terimini kullanan her yazar onu nasıl anladığını açıklamalıdır. Sembollerin göstergelerle (signs) ortak bir özelliği vardır. Onlar kendilerinin ötesindeki başka bir şeye işaret ederler. Caddenin köşesindeki kırmızı gösterge arabaların hareketlerini belli aralarla durdurma düzenine işaret eder. Kırmızı bir işaret ile arabaların durdurulmasının birbirleriyle özde hiçbir ilişkisi yoktur. Fakat onlar, konvansiyon devam ettiği sürece, uzlaşımsal olarak birleştirilirler. Aynı şey harfler, sayılar ve hatta kısmen sözcükler için de geçerlidir. Onlar kendilerinin ötesindeki seslere ve anlamlara işaret ederler. Göstergelere bu özel fonksiyon, bir ülke içindeki uzlaşımla veya matematiksel göstergelerde olduğu gibi, uluslararası uzlaşımlar tarafından verilir. Bu türden göstergelere bazen semboller adı verilmektedir; bununla birlikte onun göstergeler ile semboller arasındaki ayırımı güçleştirmesi talihsizlik olmuştur. Semboller gösterdikleri şeyin gerçekliğinden pay aldıkları halde, göstergelerin işaret ettikleri şeyin gerçekliğinden pay almamaları belirleyici bir olgudur. Bundan dolayı, göstergeler uzmanlık ya da uzlaşım nedeniyle gösterdikleri şeyin yerine ikâme edilebilirler, oysa semboller edilemezler.Item Psikoterapi'de yeni bir yaklaşım: Logoterapi ve Viktor Frankl(Uludağ Üniversitesi, 2000) Bahadır, AbdulkerimBilimsel yöneliş açısından tarihe göz atıldığında Sosyololojinin yanında Psikolojinin, Astroloji - Matematik ve Fizik - Kimya ve Biyoloji şeklinde sıralanan bilimlerde meydana gelen gelişmelerden sonra, ancak 19. Yüzyılda müstakil bir bilim dalı olarak ortaya çıktığı görülür. İlk dönemlerde daha çok metafizik temele dayalı spekülasyonlarla gelişimini sürdüren Psikoloji, gittikçe gelişerek nihayet 1879 yılında ilk deneysel laboratuarına kavuşur. Sistematik-deneysel psikoloji devrinin başlangıcına işaret olarak kabul edilen bu girişimden sonra çok geçmeden, özellikle modernleşmenin beraberinde getirdiği sorunların etkisiyle Psikoloji'nin terapik yönü önplana çıkmıştır.(1) Ancak, birbirlerine alternatif düşüncelerle psikoloji sahnesine çıkan yaklaşımların çoğu, savundukları düşüncelerden ötürü genel olarak monizme ve determinizme mahkum edilmişleridir. Özellikle son yüzyılda Varoluşcu Felsefe'nin de etkisi ile, insanı doğrudan ve bütüncü tarzda ele alan yaklaşımların, kendine özel bir prensip etrafında toplandıkları müşahede edilmektedir. Çağdaş sorunlara çağdaş çözümler sunarak psikolojik donanımın "anlam" ekseninde yeniden yapılandırılması gerektiğini savunan Logoterapi, sözü edilen ekollerden birisidir.Item Hz. Peygamber’in ibâdetlerde öngördüğü i’tidâl ve kolaylık anlayışı(Uludağ Üniversitesi, 2000) Sancaklı, SaffetDinlerin sonuncusu ve en mükemmeli olan İslâm dini insanlık için dünya ve âhiret saadetini teminât altına alan bir dindir. Tüm insanlığa gönderilmiş, insanlığın huzur ve mutluluğu için asırlarca hüküm sürmüş ve daha kaç asır hüküm süreceği hiç bir kimsenin bilemediği bu yüce dinin, evrensel niteliklere sahip özellikleri vardır. Bu özelliklerden dikkatimizi çeken birisi İslâm dininin fıtrî bir din olmasıdır. Bütün hükümleri insan fıtratına (yaratılışına) uygun olup ve insan fıtratıyla örtüşmektedir. Bozulmamış insan fıtratına aykırı gelecek İslâm dininin herhangi bir hükmü, emri söz konusu değildir. Dolayısıyla saf insan fıtratı her zaman İslâmı kabullenmeye, benimsemeye meyyâldir. İslâm dininin diğer bir evrensel ilkesi de kolaylık dini olmasıdır. İnsan gücü ve kuvvetiyle doğru orantılı olan İslâm, insanları zora, sıkıntıya, çileye, cefaya sokmak için gelmiş değildir. Aksine O’nun gayesi insanların iç dünyalarının saflığını, berraklığını korumak, insanın temiz kalmasını sağlamak ve insanları ulvî mertebelere çıkarak insan-ı kâmil olma noktasına ulaştırmaktır. İçinde yaşadığımız ortamda örgün ve yaygın din eğitim ve öğretimi toplumun tüm katmanlarında özgürce ve serbest bir şekilde yapılamadığı için İslâm dininin doğru anlaşılmasında bazı problemler yaşanmaktadır. Bazı insanlar dini âdeta haramlardan ibaret bir saha gibi görerek İslâm dininde haramların, günahların çok olduğunu iddia ederler.1 Bazı insanlar da dindeki ibâdetlerin zorluğundan, meşakkatli ve uzun oluşundan yakınarak bu nedenle ibâdetlerden uzak kaldıklarını ifade ederler. Kimileri de ibadet için camiye gittiklerinde-özellikle yaz mevsiminde-temizliğe gerektiği şekilde riâyet edilmediği için halıların, çorapların kokması gibi bazı rahatsız edici etkenlerin kendilerini camiden soğuttuğunu söylerler. Bunlara ilâveten günümüzde bazı ibâdetlerin gereğinden fazla uzatıldığı, bazı ziyâdeler yapıldığı, Hz. Peygamber zamanında olmayan bazı uygulamalara yer verildiği müşâhede edilmektedir. Bu durum da pek çok kişiyi sıkmakta, usanç ve bıkkınlık vermekte, neticede insanlar ibâdetten uzaklaşabilmektedir.Item Bursa Temennâ (Temenye) dergâhı vakfiyesi(Uludağ Üniversitesi, 2000) Öcalan, Hasan Basri; Fen Edebiyat Fakültesi; Tarih BölümüBursa’da Semerkandiyye Tarikatı’nın en önemli zâviyelerinden biri Hüsameddin Bursevî tarafından kurulan Temenye Dergâhı’dır1 . Söz konusu dergâh, Bursevî tarafından Temenye2 adı verilen yerde kurulmuştur. Hüsameddin Efendi, Bursa’da dünyaya gelmiş, Hacı Halilzade diye meşhur olmuş, ilim tahsilini Abdülhalim Efendi’den tamamlayarak bir müddet çeşitli medreselerde müderrislik yapmıştır3 . Daha sonra tasavvuf yolunu seçerek, Semerkandiyye’den Şeyh Alâeddin Efendi’nin oğlu Mehmed Çelebi Efendi’ye intisap etmiş ve ondan icâzet almıştır. Bursa’da Temenye’de adı geçen zaviyeyi inşa ederek4 , irşadla meşgul olmuştur. Vefat tarihine kadar (öl. 1042/1632) burada hizmete devam eden Bursevî yaptırmış olduğu zâviyenin haziresine defn edilmiştir5 . Bursevî, yaşadığı dönemin velûd yazarlarındandır. Başta tasavvuf olmak üzere değişik konularda birçok eser yazmıştır6 . Bu eserlerden şüphesiz ki en önemlisi Mühimmatü’l-Mü’minin adlı kitaptır7 . Temenye Dergâhı, günümüze kadar ulaşan nâdir dergâhlardan birisi olup hâlen İpekçilik semtinin üst kısmında Hüsameddin Tekke Camii olarak hizmet vermektedir. Hüsameddin Bursevî tarafından dergâh için dört vakfiye düzenlenmiştir. Bunlardan birisi dergâha bağışlanan kitaplarla ilgili olup, başka bir yazıda söz konusu edilecektir.Item XVII. yüzyılda Bursa’nın nüfus yapısı(Uludağ Üniversitesi, 2000) Gerber, Haim; Karataş, Ali İhsan; İlahiyat FakültesiOsmanlı İmparatorluğu'nun demografik analizlerindeki temel istatistiki kavram, hane terimidir. Kelime sözlükte ev, daha geniş anlamıyla da aile manasına gelir. Klasik dönem (ki bu dönem 16. yüzyılla ilgili büyük nüfus tahrirlerinin yapıldığı dönemdir) boyunca İmparatorluğunun nüfus analizlerinde hane terimiyle basitçe aile kastedilirdi. Yine de, terimin anlamıyla ilgili bu genel mütabakat, bölgede ikamet edenlerin sayısını belirlemede birçok problemi çözememektedir. Örneğin, ortalama aileyi kaç kişinin oluşturduğu açık değildir. Buna rağmen, hane kavramının aileyle eşit sayıldığı aşikardır. Bununla birlikte, bizim incelememiz, yalnızca 16. yüzyılla değil, durumun tamamen farklı olduğu 17. yüzyılla da ilgilidir. Periodik olarak yapılan ayrıntılı nüfus tahrirleri artık toplanmıyordu ve mevcut kaynaklar da son derece kıt ve kalitesizdi. Bu dönemde Osmanlı yöneticileri kırsal ve kent nüfusuna çeşitli vergiler koymuştu. Bunların en önemlisi avarız vergisiydi. Bu maksatla yapılan incelemelerde hanelerin sayısı verilmiştir ki bu hanelerin sayısına göre mahalle takdirinde bulunuldu. 17. Asrın sonlarına ait bir araştırma, Bursa’daki aile reislerini isimleriyle birlikte tam bir liste halinde içeren, dolayısıyla bu konuyla ilgili çok önemli olan , 1696 yılına ait ayrıntılı bir sicildir.Item U. Ü. İlahiyat Fakültesi öğrencilerinin ibadet ve ruh sağlığı (psiko-sosyal uyum) ilişkisi üzerine bir inceleme(Uludağ Üniversitesi, 2000) Hayta, Akif; İlahiyat FakültesiHer türlü ayin, dua, özel dinsel törenler, oruç ve benzeri eylem ve davranışları içeren dini pratikler, din psikolojisinin ana konularından birisidir. Dindar bir bireyi anlama ve ilişkilerini belirlemede ibadetlerin çok önemli etkileri bulunmaktadır. Bütün dinlerde ve inançlarda yer alan ve en sık yaşantılanan dua ve tapınma tecrübesinin insan psikolojisine etkilerinin araştırılması, din psikolojisinin bilim olarak kabulü ile birlikte başlamaktadır. İbadet fenomeni, bütün dinlerde, dindarlığın kendini gösterdiği genel boyutlardan birisidir ve insanların dini yönelimlerinin dışavurumunu içermektedir. İbadet kavramı ile bir dinin mensuplarının yerine getirdikleri tüm özel dini pratikler kastedilmektedir. Bütün dua, dini ayin ve tören gibi tapınma şekilleri bu boyut içinde yer alır. Bireysel veya toplu olarak yapılan dini pratik ve eylemler kutsalla psikolojik bir ilişki biçimi olarak da görülebilir. Bu anlamda ibadetler insanların kendi benliklerinde psikolojik bir alan oluşturarak, manevi bir coşkunluk, kendinden geçme, huşu duyma ve huzur bulma; ya da en azından toplu halde ise katılanlarda bir heyecan yaratma gücüne sahiptir. Bütün dini pratik ve eylemlerde her zaman duygusal bir motivasyon görülür, fakat bu dini eylemlerin tek özelliği değildir.Item Yahudi karakteri (Tarihî ve sosyo-psikolojik bir yaklaşım)(Uludağ Üniversitesi, 2000) Sayar, Süleyman; İlahiyat FakültesiYahudi karakteri Eski Ahit ve Kur’an’a göre genel olarak olumsuz bir yapı gösterir. Bu yapının belirleyicileri tarihî, sosyal şartlarla Yahudi kültür kaynaklarıdır. Aşağıdaki makale, bu unsurlar çerçevesinde tarihî Yahudi karakterini tespit denemesidir.Item Osmanlı külliyelerinde yönetim (Bursa İvaz Paşa Külliyesi örneği)(Uludağ Üniversitesi, 2000) Pay, Salih; İlahiyat FakültesiBu çalışmada, Bursa İvaz Paşa Külliyesi örnek alınarak, Osmanlı külliyelerindeki yönetim ve denetim sistemi incelenmiştir. Külliyeler genel olarak mütevelli tarafından yönetilmiş, nazır vasıtasıyla da denetlenmiştir. Ancak külliyelerde bunlara ek olarak oto-kontrol sistemi diye de ifade edebileceğimiz bir iç yönetim ve denetim makenızmasının da varlığı tespit edilmiştir.Item Kur’an ışığında insan-çevre ilişkisinin ruh sağlığı açısından önemi(Uludağ Üniversitesi, 2000) Kula, Naciister ve anladıklarını anlamlandırarak kendisi ve çevresindekilerle ilişki kurmaya çalışır. Dünyaya geldikten sonra duyu organları ile dış dünyayı anlamaya çalışır; etrafındaki nesneleri eline alır, ağzına götürür ve onları tanımak gayretindedir. Etrafındaki herhangi bir sese yönelerek ona tepki verir ve onu anlamak ister. Farklı büyüklükte ve renkte olan nesneler yada varlıklar öncelikli olarak ilgisini çeker. Böylece dünyaya geldikten sonraki ilk dakikalardan itibaren insanoğlu içinde bulunduğu ortamı tanımaya çalışmaktadır. Bu tanıma çabası aynı zamanda onun içinde bulunduğu ortamla bir ilişki içinde olmasını da sağlar. Çünkü birey etrafındakileri tanımakla kalmaz onların yaşamındaki yerini ve önemini de belirlemeye çalışır. Başta varlığını borçlu olduğu ailesini tanır ve onların kendi yaşamındaki yerini, önemini kavrar. Bu anlamlandırma ile birlikte onlarla olan ilişkisini de belirlemeye çalışır. Bu belirlemede insanın içinde bulunduğu sosyo-kültürel ortamın büyük katkısı bulunmaktadır. Çünkü insan ilk bilgileri, davranışları ailesinden öğrenmeye başlayarak zamanla toplumsal bir takım değerlerle hayatını sürdürecek zengin bir birikime ulaşır. Bireyi büyük ölçüde içinde bulunduğu sosyokültürel ortam biçimlendirmeye başlar. Bu arada birey zaman zaman bazı değerleri, normları da sorgulamaya çalışır, bir kısmını kabul ederken bir kısmını da reddeder. Böylece insanın kendisi ve etrafındaki varlık ve nesneleri anlama, tanıma ve anlamlandırma, çabası sürüp gider.Item Arş Risalesi: Allah'ın birliği ve sıfatları üzerine(Uludağ Üniversitesi, 2000) İbn Sina; Uysal, Enver; İlahiyat FakültesiHamd Allah'a mahsustur. Nimetlerinden dolayı O'na hamdolsun. Bütün hallerimde O'nun keremine muhtacım. İmdi, çalışmalarımın titiz takipçilerinden biri, benden, kendisi için, Allah'a, O'nun sıfatlarına ve fiillerine inanmayı gerektirecek bir yöntemle, taklitten kaçınarak, salt araştırmaya yönelik, tevhid ilminin hakikatlerini içeren özet bir risale kaleme almamı rica etti. Ben de (bu konulara) önem veren bu şahsın ricasını, Rabbimiz Allah'tan yardım dileyerek (bu risale ile) yerine getirdim. Bu risale üç temel ilkeyi (esas) içerir: Birinci ilke: Varlığı Zorunlu (Vâcibu'l-Vücûd) olan (Allah)'ın ispatı, İkinci ilke: O'nun birliği, Üçüncü ilke: O'ndan nedenlerin olumsuzlanması.Item 6. Yüksek İslâm Enstitüsü açılış konuşması(Uludağ Üniversitesi, 2000) Ayhan, HalisBursa Yüksek İslâm Enstitüsü’nün açılış töreninde Müdür Halis Ayhan’ın yaptığı konuşmadır. (28 Kasım 1975)
- «
- 1 (current)
- 2
- 3
- »