Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi / Uludag University The Review of the Faculty of Theology
Permanent URI for this communityhttps://hdl.handle.net/11452/13345
Browse
Browsing by Department "İslam Felsefesi Ana Bilim Dalı"
Now showing 1 - 3 of 3
- Results Per Page
- Sort Options
Item Editörden(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2023-06-13) Birgül, Mehmet Fatih; İlahiyat Fakültesi; İslam Felsefesi Ana Bilim Dalı; 0000-0002-9404-6266Kıymetli okurlarımız, Uludağ İlahiyat Dergisi olarak yeni bir çehre ve mahiyetle huzurlarınızdayız. Kırk sekiz yıllık bir fakültenin otuz küsur senelik akademik yayını olan dergimiz, gözden geçirilerek yenilenmiş kriter ve kurallarıyla neşriyat yoluna devam edecektir. Uludağ İlahiyat Dergisi, uluslararası standartları esas alan bir yayın politikasını öncelemekte ve böylece Türkiye’nin bilimsel gelişimine daha ciddi bir oranda katkı yapabilmeyi ümit etmektedir. Dolayısıyla dergimizin yayın politikası ve kriterleri tekrar gözden geçirilerek yenilenmiştir. Söz konusu yeni yayın ilkelerinin resmî ve bütünlüklü bir dökümünü, DergiPark sayfamızda inceleyebilirsiniz.Item Nihilizm'in tarihçesi(Uludağ Üniversitesi, 1986) Aydın, Hüseyin; İlahiyat Fakültesi; İslam Felsefesi Ana Bilim Dalıİlk defa Friedrich Heinrich Jakobi tarafından kullanılan ve "hiçlik teorisi" an lamına gelen "Nihilizm”, Latince "nihil (= h iç)" kökünden gelir. Yürürlükte olan de ğerlere, Sosyal-siyasi düzene karşı çıkmak ve varlığın imkânından şüphe etmek veya reddetmek anlamına gelir. Düşünce tarihinin her döneminde şu veya bu şekilde ortaya çıkan bu çığır 19. yüzyılda Avrupa'da oldukça yaygın bir hal almıştır. Nietzsche "Bizim bütün Avrupa kültürümüz, uzun zamandan beri sanki bir felâkete koşar gibi yıl be yıl bü yüyen bir gerginlik sancısı ile çalkanmaktadır." "Geleceğin bu müziği için bütün kulaklar hazır hale gelmiştir.", der. ilkçağ grek düşüncesinde ilk belirtilerini Sofister'de ve Septikler'de gördüğü müz nihilizm, miladi 1. yüzyılda budist düşünür Nagarjuna'da dialektik bir ifade formu içinde ve daha anlamlı bir biçimde ortaya çıkar. Rönesans dönemi düşünürü Leonardo da Vinci, "boşluğun da gerisinde hiçliği görür ve zaman içinde etkiyen şeyin hiçlik olduğunu", söyler. 19. Yüzyılda Alman asıllı Rus Şair-düşünürü Afanasij Fet, hayatı nihilizmin sahilinde bulur ve Turgenyev, Tolstoy, Pissarev, Çerniçevski, Bakunin... gibi düşü nürlerle birlikte Rus Sosyalistlerine zemin hazırlarlar. Aynı yüzyılın Alman düşü nürü Nietzsche ise çok daha yüksek bir ses ve kesin bir tavırla nihilizmin kapıda ol duğunu ve kendisinden sonra gelecek yüzyılın nihilizm çağı olacağını ilân eder.Item Soyut varlıkların ispatı(Uludağ Üniversitesi, 1986) Fârabi; Aydın, Hüseyin; İlahiyat Fakültesi; İslam Felsefesi Ana Bilim DalıSoyut varlıklar (mufârâkât) çeşitli gerçeklik mertebelerine sahiptirler ve dört sınıfa ayrılırlar: A- Nedensiz varlık, ki tektir. B- Fac al akıllar, ki nevi itibariyle çokturlar. C- Semâvî kuvvetler (nefisler), ki onlar da nevi itibariyle çoktur. D- İnsanî nefisler; onlar ise kişilik olarak çok ve çeşitlidirler. Bu soyut varlıklar için dört tane genel sıfat vardır: 1- Onlar cisim değildirler. Bu bir olumsuz nitelendirmedir (selbî manadır). Bu olumsuzluk (selb) ta ortak olmalarından dolayı, onların hakikatlarının başka başka olmaması gerekmez. 2- Onlar ölmezler ve dağılmazlar. Aksi taktirde, onlarda ölüm ve dağılma (fesâd) nın kuvve halinde var olması gerekirdi. Eğer bu mümkün olsaydı, onlarda var olma ve yokolma gücü ve fiilinin bir arada olması gerekirdi. Bu taktirde de aynı anda hem var hem de yok olurlardı. Böylece, basit (varlık)ler, gerçekte (bi'l-fiil) var olunca, onlarda güç ve imkânın kalmayacağı ortaya çıkmış oldu. Bu, kendileri için iki imkân olan bileşik cisimlerde mümkün olur. Onlardan birisi gerçekleşirken diğe ri yok olur; gerçekleşen de maddede varlığını sürdürür. Burada, varlığı zatının gereği olanda dağılma (fesâd)nın imkânsızlığı dolayısıyla özel bir açıklama varda. Aynı şekilde, madde hususunda da özel bir açıklama varda. 3- Soyut varlıklar, idrak etme dereceleri farklı olmakla beraber kendi özleri (zatları)ni bilirler. Onların kendi özlerini bilmeleri, varlıklarının ta kendisidir. Bunların varlıkları çeşitlidir; Tanrı (Birinci), şüphesiz, özünü ve özünün ge reklerini bilir. Çünkü O, özünün gereklerini bilmeseydi, özünü bilmesi eksik olurdu. O 'nun, özünün gereklerini bilmesi, özünü bilmesidir. 4- Onların her birisi için, soyut varlıklar olmaları sebebiyle, madde ile ilişki halinde olanların saâdetinin üstünde bir saâdet vardır.