2024 Cilt 43 Sayı 1
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11452/46322
Browse
Browsing by Language "tr"
Now showing 1 - 6 of 6
- Results Per Page
- Sort Options
Publication Arı sperması (Apis mellifera anatoliaca) ve insülin etkileşiminin soya lesitini temelli kriyoprezervasyon sulandırıcılarında flow sitometri olarak incelenmesi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024-03-27) Toker, Mehmed Berk; Aktar, Ahmet; Çakmak, Selvinar Seven; Çakmak, İbrahim; Akkaşoğlu, Mustafa; Alçay, Selim; TOKER, MEHMED BERK; Aktar, Ahmet; Çakmak, Selvinar Seven; ÇAKMAK, İBRAHİM; Akkaşoğlu, Mustafa; ALÇAY, SELİMGen havuzlarının istenen yönde gelişimine katkıda bulunan üreme kontrolü, spermanın dondurması ile alakalı biyoteknolojik yöntemleri önemli bir noktaya koymaktadır. Sperma dondurmaya yöntelik çalışmalar özellikle memelilerde yoğun olarak çalışılmış olmasına rağmen, arı sperması açısından başlangıç aşamasındadır. İnsülinin seminal plazmada bulunduğu ve çeşitli sperma parametreleri üzerine etkilerinin olduğu güncel çalışmalarla desteklenmiştir. Ayrıca, soya lesitini uzun süredir, özellikle yumurta sarısına alternatif, güvenilir bir kaynak olarak sperma dondurma sulandırıcılarında tercih edilen maddelerden biridir. Bu çalışma, soya lesitini (%2) temelli arı sperma dondurma sulandırıcılarına farklı dozlarda insülin (5, 10 ve 15 IU dozda) eklenmesi sonucunda elde edilecek sonuçların, flow sitometri veya mikroskopik incelemeler aracılığıyla önemli sperma parametreleri üzerindeki etkileri değerlendirmek amacıyla gerçekleştirişmiştir. Cinsel olgunluğa ulaşmış arılardan elde edilen örnekler bireysel farklılığı engellemek adına birleştirildi (pooling). Dondurma işlemi, üç doz insülin destekli ve bir insülin içermeyen kontrol grubu olacak şekilde düzenlendi ve yöntem planlandığı şekilde uygulandı. Dondurulup çözülen örnekler; motilite, plazma membran (hipo-osmotik şişme testi) ve DNA bütünlüğü (TUNEL testi) değerlendirmelerine, floresan ataçmanı olan bir faz kontrast mikroskobu kullanılarak gerçekleştirildi. Ayrıca, akrozomal bütünlük (PNA-FITC), nitrik oksit seviyeleri (DAF-2/DA) ve mitokondriyal membran potansiyeli (JC-1), bir flow sitometri cihazı aracılığıyla araştırıldı. Beklendiği gibi, tüm sperma parametreleri dondurma işleminin doğası gereği etkilendi, ancak insülin eklenmiş çalışma grupları, kontrol grubuna kıyasla pozitif yönde bir istatistiki farkı ortaya koyamadı. Bu sonuçlar ışığında, soya lesitini temelli arı sperması dondurma sulandırıcılarında kullanılan insülin takviyesinin tercih edilen dozlarda kullanılmasının, yardımcı biyoteknolojik yöntemler aracılığıyla daha yüksek verimli arı kolonileri elde edilmesi ve arı ürünleri konusunda ülke veriminin istenilen düzeye çıkartılması konusunda olumlu bir etkiye sahip olmadığı tespit edildi.Publication Kuzu besi yemine sodyum bütirat katkısının besi performansına etkileri(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024-02-26) Tekin, Ömer Kaan; Aycan, Burak; Yavuz, Hasan Melih; Akkoç, Cansel Güzin Özgüden; İlhan, Tuncay; Oğan, Mehmet Mustafa; ÖZGÜDEN AKKOÇ, CANSEL GÜZİN; İLHAN, TUNCAY; OĞAN, MEHMET MUSTAFABu çalışmada, kuzu besi yemine ilave edilen sodyum bütirat katkısının rumen gelişimi ve besi performansı üzerine etkileri araştırılmıştır. Araştırma 27’şer merinos ırkı kuzudan oluşan deney ve kontrol grubu olmak üzere toplamda iki gruptan oluşmuştur. Çalışma süresi boyunca her iki gruptaki kuzulara kaba ve konsantre yemler ad libitum olarak verilmiştir. Grupların kuzu besi yemleri içerik ve kompozisyon olarak benzer düzenlenmiş, ek olarak deney grubununkine %0,4 oranında sodyum bütirat katılmıştır. Her 2 gruptaki kuzularda da doğumda, deneme başlangıcında, 45 günlük yaşta, sütten kesim zamanında ve deney sonunda canlı ağırlık tartımları yapılmıştır. Grupların yemliklerine konan ve artan konsantre ve kaba yemler tartılmıştır. Deney sonunda, grupların sıcak karkas ağırlıkları saptanmıştır. Her iki gruptan 3’er kuzu rastgele seçilerek rumenleri alınmış, rumen papilla uzunlukları ve kalınlıkları ölçülmüştür. Bulgularda, deney grubunun toplam canlı ağırlık artışlarının kontrol grubuna göre 45. ve 105. günlerde daha yüksek olduğu görülmüştür (p<0.05). Deney grubunun ortalama sıcak karkas randımanları kontrol grubuna göre daha yüksek olmuştur (p<0.05). Kontrol grubun araştırma sonu ortalama toplam kuru madde tüketimi deney grubuna göre 4,01 kg daha fazla olmuştur. Deney grubunun 1 kg karkas maliyeti kontrol grubuna göre daha düşük olmuştur. Kontrol grubunun rumen papilla uzunlukları ve genişliklerinin deney grubuna göre daha fazla olduğu saptanmıştır. Sonuç olarak, kuzu besi yemlerine katılan %0,4 oranındaki kaplanmış sodyum bütiratın besi performansını olumlu etkileyebileceği, ancak rumen gelişimine üzerindeki etkilerin daha iyi anlaşılabilmesi için sütten kesimden önce de histolojik incelemeler yapılmasının faydalı olacağı kanısı oluşmuştur.Publication Sıfır atık uygulaması için gıda atıklarından takviye kuru kedi maması üretimi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024-07-10) Şahin, Muhammed Emin; Yiğit, Rukiye; Altay, Filiz; YokGıdalar, üretim, taşıma ve tüketim sürecinin çeşitli aşamalarında atık olarak israf edilmekte ve bunların bir kısmı geri dönüştürülebilir olmalarına rağmen çeşitli sebeplerle geri kazandırılamamaktadır. Buna ilaveten kabuk, posa, öz suyu, işlem sonrası oluşan sular, çekirdek gibi kısımlar tüketilemediği için kaçınılmaz atıklar olarak ortaya çıkmakta olup israf nedeniyle değil kullanım alanı bulunamadığı için atık olmaktadır. Bu atıkların değerlendirilip farklı amaçlarla kullanıma hazır hale getirilmeleri mümkün iken israf ediliyor olması hem ekonomik hem de çevresel ve toplumsal sorunlara yol açmaktadır. Bu çalışma ile hem israf hem de kaçınılmaz olarak oluşan gıda atıklarından sıfır atık uygulaması kapsamında takviye kuru kedi maması üretilmesi amaçlanmıştır. Bunun için ekmek, portakal kabuğu, yumurta kabuğu, kemik suyu ve peynir altı suyu atıkları ile ürüne aroma katması ve mama hamurunun reolojisine katkıda bulunması amacıyla kemik suyu bulyonu kullanılarak takviye kuru kedi maması geliştirilmiştir. Atık maddelerden hazırlanan mama hamuru, koşulların ön denemelerle optimize edilmesinden sonra mikrodalgada 180 W gücünde 2 dk 25 sn süreyle kurutulmuştur. Elde edilen kuru mamanın nem içeriği %4,36 ± 0,06 olarak tespit edilmiştir. Ayrıca, teorik olarak yapılan hesaplamalara göre takviye kuru kedi maması 100 g’da %14,75 protein, %12,72 yağ, %64,95 karbonhidrat, %3,21 kül ile %3,08 oranında kalsiyum içermekte olup 447,626 kcal enerji değerine sahiptir.Publication Siyah sarımsak tozunun etlik piliç büyüme performansı, karkas randımanı ve et kalitesi üzerine etkisi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024-07-01) Bayat, Reyhane; Petek, Metin; Bayat, Reyhane; PETEK, METİNBu çalışma siyah sarımsak tozunun etlik piliç büyüme performansı, karkas randımanı ve bazı göğüs eti et kalite özellikleri üzerine etkisini incelemek amacı ile planlanmıştır. Çalışmada kontrol ve deneme grubu olmak üzere üçer tekrarlı iki ana grup yer almıştır. Her tekrarlı grupta 10 adet olmak üzere kontrol ve deneme gruplarında 30’ar adet, toplamda 60 adet, günlük yaşta Ross PM3 genotipi erkek etlik civciv kullanılmıştır. Kontrol grubunda yer alan hayvanlar standart etlik piliç yemleri ile beslenirken, deneme grubundaki hayvanlar standart rasyona %1 oranında ilave edilen siyah sarımsak tozu ile beslenmişlerdir. Deneme başında civcivler bireysel tartılarak homojen olarak kontrol ve deneme gruplarına dağıtılmış, haftalık tartımlar ile canlı ağırlık gelişimi izlenmiş, yemden yararlanma ve yaşama gücü belirlenmiştir. Çalışma 6 hafta devam etmiş, gruplarda yer alan hayvanlar büyütme dönemi sonu standart koşullarda kesilmişlerdir. Kesim sonrası karkas ağırlığı ve göğüs eti ağırlığı ile göğüs eti pH ve renk özellikleri belirlenmiştir. Canlı ağırlık bakımından gruplar arası farklılıklar t-testi ile, yemden yararlanma, karkas ağırlığı, göğüs eti ağırlığı ve et kalitesi özellikleri bakımından gruplar arası farklılıklar mann-whitney u testi ile, yaşama gücü bakımından gruplar arası farklılıklar khi-kare testi ile analiz edilmiştir. Kontrol ve siyah sarımsak tozu içeren yem ile beslenen deneme grubunda et kalitesi özelliklerinden a*, b*, chroma ve hue değerleri bakımından gruplar arası farklılıklar önemli bulunmuştur (P<0.05). Çalışmadan elde edilen değerler bütünüyle değerlendirildiğinde; çalışmada kullanılan oranda siyah sarımsak tozunun büyüme performansı ve karkas randımanı üzerine olumsuz bir etkisi olmadan piliç eti üretiminde kullanılabileceği sonucuna ulaşılmıştır. Siyah sarımsağın karkas üzerinde bırakabileceği kalıntı düzeyleri, rasyona katılabilecek en uygun miktarın belirlenmesi gibi konularda ve özellikle ticari koşullara uygun daha büyük popülasyonlarda yeni çalışmaların planlanmasının faydalı olacağı düşünülmektedir.Publication Timokinon uygulanan rat midesinde IL-2 ve IL-4’ün immunohistokimyasal ekspresyonları ile antienflamatuar etkisi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024-02-15) Tütüncü, Şerife; Ertuğrul, Tuğrul; Delice, Nurcan; Özdemir, Bengül; YokNigella sativa (N. Sativa), eski Mısır ve Yunan hekimleri tarafından çeşitli ağrılar ve hastalıklarda kullanılan, uzun tıbbi geçmişe sahip olan bir bitkidir. Bitkinin asıl etken maddesi ise thmoquinone adı verilen bir maddedir. Çalışmamız, farklı hastalıklar üzerine etkileri olan timokinonun, oral gavaj yoluyla farklı dozlarda uygulanmasının ardından mideye olası etkilerini in vivo olarak değerlendirmeyi amaçlamaktadır. Bu değerlendirme histokimyasal ve immunohistokimyasal yöntemlerle gerçekleştirilecektir. Çalışma materyali olarak Sprague Dawley soyundan 21 adet sıçan kullanıldı. Sıçanlar, deney grubu 1 (10 mg/kg gavaj), deney grubu 2 (20 mg/kg gavaj) ve kontrol grubu olmak üzere yedi sıçandan oluşan üçer gruba ayrıldı. Deney gruplarına kırk iki gün boyunca her gün 10 mg/kg ve 20 mg/kg dozlarda timokinon oral gavaj ile uygulanmıştır. Mevcut çalışma sonucunda immun sistemde etkili olan antienflamatuar sitokinlerden IL-2 ve IL-4’ün midedeki ekspresyonları in vivo olarak gösterilmiştir. Tüm gruplardaki sıçanların mide mukozalarında farklı şiddetlerde immun reaksiyonlar gözlenmiştir. Böylelikle timokinonun farklı dozlarının sitokinleri inaktive etmediği ancak sitokin türüne ve doza bağlı olarak farklılıklar olduğu sonucuna varılmıştır.Publication Türkiye’de ruminant sağlığı alanında çalışan veteriner hekimlerin hayvancılık ve ekonomik durumları ile ilgili değerlendirmeleri-II(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024-03-26) Batmaz, Hasan; Topal, Onur; Üstüner, Hakan; BATMAZ, HASAN; TOPAL, ONUR; ÜSTÜNER, HAKANBu anket çalışması ile Türkiye’de ruminant sağlığı alanında çalışan veteriner hekimlerin ülkemiz hayvancılığı ve ekonomik durumları ile ilgili değerlendirmelerinin ortaya konması amaçlanmıştır. Elektronik posta ile gönderilen ankete yedi farklı coğrafi bölgedeki 56 ilden toplam 326 veteriner hekim katılmıştır. Kendilerine bu alanla ilgili 19 soru sorulmuştur. Çalışma sonuçları genel olarak değerlendirildikten sonra veriler; veteriner hekimlerin çalışma şekline göre 3 grup, yaşlarına göre 4 grup ve coğrafi bölgelerine göre 3 grupta ele alınmıştır. Sığırcılıkla ilgili en önemli sorunlar; sırasıyla yem fiyatları, yetiştiricinin kar edememesi, üretici süt-et fiyatlarının düşüklüğü, mera sorunu, kırsal bölgeden göç, hastalıklara bağlı kayıplar ve kuraklık olmuştur. Koyun-keçi yetiştiriciliğinde en önemli sorunlar; sırasıyla mera, yem fiyatları, kuraklık, yetiştiricinin kar edememesi, üretici süt-et fiyatlarının düşüklüğü ve hastalıklardır. Veteriner hekimlerin %83,13’ü bölgelerindeki hayvan sayısının azaldığını ve %60,68’i ise 6-30 sığır kapasitesinde olan işletme grubundan azaldığını belirtmiştir. Meslektaşların %56,31’i hayvancılığın sürdürülebilir karlı olma olasılığının %25’in altında ve %20,92’si hiç karlı olmayacağı görüşündedir. Veteriner hekimlere gelir düzeylerinin geçmiş yıllara göre değişimi sorulduğunda %58,77’si olumsuz ve %29,23’ü kısmen olumsuz olarak değerlendirmiştir. Gelecek 10-20 yıldaki ruminant hekimliği hakkında %49,39’u olumsuz ve %33,44’ü kısmen olumsuz düşünmektedirler. Meslektaşlarımızın %63,80’i kendi çocuklarının veteriner hekim olmasını istememektedir. Önümüzdeki 10 yıl içerisinde gelişme potansiyeli en yüksek alanlar sorulduğunda pet sektörü %41,01, biyoteknoloji %17,03, sürü sağlığı %15,77, organik tarım ve hayvancılık %15,46, halk sağlığı %7,26, hayvan refahı %3,47 olarak yanıtlanmıştır. Sonuç olarak; veteriner hekimler ruminant hayvancılığının küçüldüğünü ve ruminant hekimliğinin daralacağı görüşündedirler.