Fen Bilimleri Enstitüsü / Institute of Science
Permanent URI for this communityhttps://hdl.handle.net/11452/16
Browse
Browsing by Language "en"
Now showing 1 - 20 of 52
- Results Per Page
- Sort Options
Item A proposal for a resilience assessment model in traditional Ottoman city centers: Case of Bursa Bazaar and Han’s District(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024-07-22) Bozdağ, Havva Tlemsani; Vural, Tülin Aslan; Fen Bilimleri Enstitüsü; Mimarlık Ana Bilim Dalı; 0000-0003-1212-4425Geleneksel çarşı bölgelerinin tarih boyunca geçirdiği dönüşüm süreçlerine rağmen günümüze kadar ayakta kalmalarını sağlayan temel dinamikler dikkat çekmektedir. Son zamanlarda çeşitli kentsel bağlamlarda mekanların çeşitli etkiler karşısında gösterdiği dayanımı ölçmeye yönelik çeşitli araçlar geliştirme girişimleri olmuştur. Çeşitli yöntemler geliştirilmiş olsa da, kentsel dayanımı değerlendirmeye yönelik araçların tarihî çarşı alanlarında kanıta dayalı incelenmesi eksik kalmıştır. Bu araştırma, öncelikle teorik bir yaklaşımı benimseyerek bu boşluğu doldurmayı amaçlamaktadır ve uyarlanabilirlik döngüsü çerçevesinde incelenmiştir. Çalışma kapsamında, literatürde yer alan kentsel dayanımlı sistemlerin davranışsal özellikleri ve öz mekansal nitelikleri incelenmiştir. Bu parametreler dikkate alınarak, Bursa’nın Tarihî Çarşı ve Hanlar bölgesinin kuruluşundan itibaren karşı karşıya kaldığı çeşitli etkiler ve dönüşüm dönemlerine karşı dayanımın göstermesinin ardındaki gizli dinamikler ortaya konulmuştur. Çalışma yönteminde, tarihsel süreçte çarşı bölgesinin uyarlanabilirlik döngüsü, bu bölgenin gizli dayanım prensipleri ile birleştirilerek değerlendirilmiştir. Çalışmanın amacı, geleneksel ticaret merkezlerinde kentsel dayanımı değerlendirmeyeyönrlik bir Değerlendirme Çerçeve Önerisi geliştirmektir. Bursa çarşısına ait hem somut hem de soyut unsurları ve gizli mekanizmaları birleştirerek, mevcut araştırma, tarihî çarşı bölgelerinde kentsel Dayanımı değerlendirmek için bir paradigma sunmakta; anket formunda nicel bir yöntem ile Faktör Analizi kullanarak nitel bir yaklaşımı birleştirmektedir. Bulgular, belirlenen kriterlere göre tarihî bir çarşı alanında uygulanabilecek en iyi ölçüm aracı olarak ‘GALLDS’ çerçevesini ortaya koymuştur. Bu araştırma, yöneticilerin bu tür tarihi kentsel dokularda dayanımı teşvik eden önemli mekanizmalar hakkında kapsamlı bilgi edinmelerine ve gelecekteki kalkınma kararlarında onlara rehberlik etmelerine önemli katkılar sağlamaya amaçlamaktadır.Item Analyses of the effect of deep excavation on behaviour of adjacent pile in sand using 3D finite element method(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2021-09-28) Ashour, Sameh; Ünsever, Yeşim Sema; Fen Bilimleri Enstitüsü; İnşaat Mühendisliği Ana Bilim Dalı; 0000-0003-0590-0203Bitişik kazık davranışı üzerindeki derin kazı etkisinin incelenmesi, kazığın hizmet verebilirliğini ve stabilitesini değerlendirmek için önemli bir konudur. Bu çalışmada, bitişik yüklü tekil kazık üzerindeki derin kazının etkisi doymuş kohezyonsuz zeminde 3D sonlu elemanlar yöntemi kullanılarak araştırılmıştır. Literatürde bulunan santrifüj deney sonuçları kullanılarak sonlu elemanlar modelinin doğrulanmasından sonra kazı derinliği, kazıktan kazı alanına olan mesafe ve kazık başı tipi gibi kazık davranışına en fazla etki eden faktörler üzerinde parametrik bir çalışma yapılmıştır. Bu çalışmada, kazık uzunluğuna göre kazı derinliğinin kazık davranışı üzerinde önemli bir etkiye sahip olduğu sonucuna varılmıştır. He/Lp üç durumu arasında, He/Lp= 0.5 durumu maksimum eğilme momentine neden olurken, He/Lp= 1.5 durumu maksimum kazık yanal sapmasına neden olmuştır. Ayrıca kazıktan kazıya olan mesafe de kazık tepkisi üzerinde önemli bir etkiye sahiptir ve kazıkta aktive olan eğilme momenti 9 m mesafeden sonra etkisini kaybetmiştir. Ayrıca kazık başlığı tipinin de kazık davranışı üzerinde önemli bir etkisi olduğu görülmüştür. Hem kazık başına uygulanan iş yükünün arttırılması hem de kazık boyunun arttırılmasının yanal kazığın davranışı üzerinde önemli bir etkiye sahip olmadığı görülmüştür.Item Analytical investigation of reinforced concrete beams strengthened by carbon fiber reinforced polymer(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2021-11-03) Murtaja, Omar M. M.; Sağıroğlu, Serkan; Fen Bilimleri Enstitüsü; İnşaat Mühendisliği Ana Bilim Dalı; 0000-0002-7824-6452Betonarme kirişlerin karbon fiber takviyeli polimer CFRP ile güçlendirilmesi, nispeten hızlı ve pratik bir çözüm olarak görülmektedir. Bu araştırmanın amacı, ABAQUS adı verilen doğrusal olmayan bir sonlu elemanlar programı kullanarak güçlendirilmiş betonarme kirişlerin performansını ve farklı parametrelerin güçlendirilmiş kirişlerin performansına etkisini araştırmaktır. İncelenen parametreler arasında ceketlenecek kiriş tarafı sayısı, katman sayısı ve CFRP Uzunluğu yer almaktadır. Sonlu eleman analizlerinden elde edilen sonuçlar, kirişlerin merkezindeki yük-sehim eğrisi ile sunulmakta ve oluşturulan modelleri doğrulamak için literatürden elde edilen deneysel verilere çok yakın göstermektedir. Sadece çekme tarafında güçlendirilen kritik eğilme kirişleri için, üç kat fiber kullanıldığında nihai yük kapasitesindeki maksimum artış elde edilir. Bu durumda, kirişin eğilme mukavemeti, güçlendirilmemiş kontrol kirişine kıyasla, %52,72 artar ve kırılmadaki orta açıklık sehimi %18,90 azalır. U-şekli kullanılarak kritik eğilme kirişleri güçlendirilirken, dört kat fiber kullanıldığında nihai yük kapasitesindeki maksimum artış. Bu durumda kirişin eğilme mukavemeti kontrol kirişine göre %113,5 artar ve sehim değeri %20,09 azalır. Öte yandan, %75 ve %100 CFRP uzunluklu çekme tarafındaki güçlendirilmiş betonarme kirişlerin nihai dayanım ve sehim değerleri çok yakındır. U-şekli yöntemi ile güçlendirilen kesme kritik kirişler için, nihai kapasitedeki maksimum artışın, dört kat fiber kullanıldığında elde edildiğini göstermiştir. Bu durumda kirişin kesme mukavemeti %16,10 artar ve sehim %37,58 azalır. Kayma kirişler sarılı yöntemle güçlendirilirken, dört kat lif kullanıldığında nihai yük kapasitesindeki maksimum artış elde edilir.Item Assessment of groundwater vulnerability to contamination using GIS-based DRASTIC method in Karacabey and Mustafakemalpaşa Plain, Bursa(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2021-07-13) Abu Arra, Ahmad Sulaiman Ahmad; Korkmaz, Serdar; Fen Bilimleri Enstitüsü; İnşaat Mühendisliği Ana Bilim Dalı; 0000-0001-8679-1752Management and protection of groundwater resources have significant importance. In this respect, groundwater vulnerability assessment is essential and considered the first step in groundwater protection strategies. In this research, the groundwater vulnerability of the Mustafakemalpaşa and Karacabey plain is assessed using the GIS-based DRASTIC method. According to the vulnerability assessment, 16.3% of the study area is under low vulnerability, 18.8% under moderate vulnerability to contamination, while 39% under high vulnerability, and around 25.5% can be considered as an area of very high groundwater vulnerability. A sensitivity analysis is applied to calculate the effect of each used parameter on the resulting vulnerability map. Based on the sensitivity analysis, net recharge and hydraulic conductivity tend to be the most effective parameters. In addition, relationships between the resulting DRASTIC vulnerability indices and the nitrate concentration, TDS measures, sulfate concentration, coliform bacteria measures, and other water quality parameters are investigated. Simple linear regression analysis showed a linear relationship between DRASTIC vulnerability indices and sulfate concentrations (R² = 0.648). Whilst, the analysis showed that there is no conclusive relationship between DRASTIC vulnerability indices and nitrate concentrations or TDS measurements. Also, the coliform bacteria measurements at some wells showed the aquifer is not free of coliform bacteria.Item Comparison of seismic performance of knee braced steel frame and eccentric braced steel frame(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2022-06-03) Mohamud, Abdinajib Abdullahi; Deliktaş, Babur; Fen Bilimleri Enstitüsü; İnşaat Mühendisliği Ana Bilim Dalı; 0000-0001-8228-8156Güçlü depremlerin etkisi altındaki binalar büyük yer değiştirmelere maruz kaldıklarından dolayı yapı elemanlarında önemli hasar oluşabilir ve buda yapının felaketle yıkılmasına neden olur. Bu nedenle yapısal elemanlarda aşırı hasarı önlemek için yapının yeterli dayanıklığa ve sünekliğe sahip olmaları gerekir. Bir yapının depreme karşı dayanıklığının ve sünekliğinin artırılabilmesi, yapıya perde duvarlar, çelik çaprazlar veya damperler gibi yapı elemanlarının yerleştirilmesi gerçekleştirilebilir. Diz destekli çerçeve (KBF'ler) ve Eksantrik Çaprazlı Çerçeve (EBF), sismik bölgedeki bir yapının depreme dayanıklılık kapasitesini artırmak için yaygın olarak kullanılan yapı elemanlarıdır. Bu nedenle, tez çalışmasında, SAP2000 bünyesinde doğrusal olmayan statik analizleri kullanarak çeşitli eksantrik çaprazlı çelik çerçeve ve diz destekli çelik çerçevelerin sismik davranışının değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Bu amaç doğrultusunda, hem eksantrik çaprazlı çerçeveler hem de diz destekli çerçeveler ile modellenen 5 katlı çelik çerçeveli bir binanın sismik performans noktasının ve yaya kesme kuvvetlerinin “itme” analizleri olarak bilinen doğrusal olmayan statik analizlere belirlenmesine odaklanılmıştır. Yapılan bir çok analizler sonucunda, diz destekli çerçevenin kesme kapasitesinin, eksantrik çaprazlı çerçeveden daha yüksek olduğu bulunmuştur. Enerji dağıtma sistemi açısından KBF'nin enerji dağıtma kapasitesi EBF'den daha iyi olduğu görülmektedir. Sonuç olarak KBF çapraz çerçeve sistemi, iyi bir sünekliği ve yanal sertliği sahip olmasından dolayı sismik yüklere karşı en etkili yatay yük taşıyıcı sistemlerden biri olarak ve deprem kaynaklı binalarda oluşacak hasarın rehabilitasyona uygulanmalarında kolaylıkla kullanılabilir.Item Computational modeling the non-linear behavior of critical members causing progressive collapse in steel lattice towers(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2020-08-26) Tariq, Aiman; Deliktaş, Babür; Fen Bilimleri Enstitüsü; İnşaat Mühendisliği Ana Bilim Dalı; 0000-0003-0369-9091Investigations from past earthquakes have revealed that the strong seismic loads and strong wind loads can cause damage and even collapse of the steel lattice transmission towers. The effective use of all emergency equipment and infrastructure in natural disasters relies on the functioning of the electricity and communication lines. For this reason, it is very crucial to reduce the risk of damage on steel lattice towers and to maintain its functionality during and after disasters. This thesis is aimed at investigating the collapse mechanism of steel lattice transmission tower under seismic loads and wind loads, as well as predicting the weak areas of tower. For this purpose, a systematic, accurate and reliable numerical computational model of a 55m high steel lattice tower exposed to seismic and wind loads has been created within the ABAQUS / Explicit software. With the proposed numerical computational model, the critical elements of the steel lattice tower that triggered progressive collapse were accurately and reliably predicted. Under the highest permissible wind loads, very little damage was calculated on the leg members in the panel M of the tower, whereas under seismic loads, severe damage was calculated on all vertical leg elements in the panel M and N of the tower. It was observed that these results obtained from the numerical analysis match with collapse mechanism and weak areas formed by critical elements as a result of observation on damaged and collapsed steel towers in the field. The numerical computational model proposed in this study can be used as a guide during the design of a new tower, or it can be used to accurately predict the structural behavior and critical elements of the existing towers.Item Data mining applications in a forklift distributor(Uludağ Üniversitesi, 2018-02-22) Puspita, Pritiwi Eka; İnkaya, Tülin; Fen Bilimleri Enstitüsü; Endüstri Mühendisliği Ana Bilim DalıSales forecasting has a vital role in today's business environment. In a company, accurate and reliable sales forecasting is the fundamental basis for production planning processes. In this study, a data mining-based forecasting methodology is proposed for a forklift distributor. Monthly sales data for 100 different types of forklifts between years 1998 and 2016 are used. The proposed methodology has three stages. In the first stage, items with similar sales patterns are identified using hierarchical clustering. Dynamic time warping (DTW) is used for measuring the similarities among the items. The number of clusters is determined using the heterogeneity and homogeneity criteria. For each cluster, cluster prototypes are found based on cluster medoids and DTW barycenter averaging (DBA) method. In the second stage, features are extracted. In addition to the features that characterize amount, trend, growth, and volatility, new features are proposed to identify the intermittency in the data. Also, the important features are selected using multivariate adaptive regression splines (MARS). Then, support vector regression (SVR) is used as a forecasting model for each cluster prototype. In the final stage, the proposed approach is evaluated according to inventory performance. The numerical analysis shows that the proposed methodology forecasts the sales with reasonable accuracy and low complexity, and provides a reduction in inventory management costs.Item Deep learning based vehicle make and model classification(Uludağ Üniversitesi, 2018-09-11) Satar, Burak; Dirik, Ahmet Emir; Fen Bilimleri Enstitüsü; Elektronik Mühendisliği Ana Bilim DalıMany pieces of research have been performed on the vehicle make & model classification recently. This thesis studies the problems regarding this topic. Being able to reach high classification accuracy is one of the main challenges as well as to reduce the annotation time of the images. In this thesis, it is first created a fine-grained dataset by using online marketplaces of Turkey to address these challenges by implementing all experiments on it. Then, it is proposed a pipeline to combine an SSD (Single Shot Multibox Detector) model with a CNN (Convolutional Neural Network) model. In the pipeline, the vehicles are detected by following an algorithm to diminish the time of annotation. The detected vehicles are fed into the CNN model. The results show that the classification accuracy reaches roundly 4% better score when compared with a conventional CNN model. Later, the detected vehicles are picked as Ground Truth Bounding Boxes (GTBB) of the images. Thus, every single image in the dataset contains its GTBB. As a result, they are fed into an SSD model in a different pipeline. By that, it is reached acceptable classification & detection accuracy results even though it is not used perfectly shaped GTBB. Lastly, it is proposed an application which focuses on a use case by using our proposed pipelines. Assuming that license plates are readable, it detects the unlawful vehicles by comparing their license plate numbers and make & models.Item Determination of fiber concrete toughness capacity using triangle plate method(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2021-10-20) Hamed, Ibrahim Abdelmoneim Mohammed; Sağıroğlu, Serkan; Fen Bilimleri Enstitüsü; İnşaat Mühendisliği Ana Bilim Dalı; 0000-0003-1033-7566İnşaat teknolojisinin hızlı büyümesi, betonun çatlama sonrası davranışını iyileştirmek için daha etkili malzemelere olan talebi artırmıştır. Betonun mekanik özelliklerini iyileştiren betona lif eklenmesinin etkin katkısı göz önüne alındığında, lif takviyeli betonun çatlama sonrası davranışını belirlemek ve araştırmak için yoğun çalışmalar yapılmıştır. Lifleri betona dahil etmenin temel faydalarından biri, enerji emme kapasitesini arttırmaktır. Bu nedenle betonun enerji emilimini belirlemek için farklı test yöntemleri kullanılmaktadır. Bu çalışma, fiber takviyeli betonun tokluğunu belirlemek ve karakterize etmek için kullanılan iki farklı test yöntemini karşılaştırmak için yapılmıştır. Beton hacmine göre %0, %0,3, %0,6 ve %0,9 gibi çeşitli lif dozajları eklenmiştir. Tokluk, yöntemin özelliklerine göre 25 mm sapmaya kadar numunelere yük uygulanarak Üçgen Plaka Yöntemi ve EFNARC test yöntemi kullanılarak belirlenir. Buna göre, yük-sehim eğrisi altında kalan alan hesaplanarak belirtilen sehime kadar tokluk belirlenir. İki test yöntemi, emilen enerji ve sonuçların değişkenliği dikkate alınarak karşılaştırılmıştır.Item Development of a probiotic beverage (synbiotic) from different edible wild fruits fortified with gum Arabic(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024-09-16) Babeker, Hager Hassan Ali; Bayizit, Arzu Akpınar; Fen Bilimleri Enstitüsü; Gıda Mühendisliği Ana Bilim Dalı; 0000-0003-1898-1153Probiotics have various advantages for human health. Fermented dairy products constitute the majority of probiotic foods on the market today. However, these products cannot be consumed by individuals allergic to milk proteins or have severe lactose intolerance. However, the demands of vegetarians, people who are allergic to milk proteins and those with lactose intolerance for lactose-free products with high nutritional value and low cholesterol have increased. Therefore new food matrices that support probiotic development have become a current research topic. In this context, fruits and vegetables are among the alternative food matrices because they are rich in health-beneficial components such as vitamins, minerals and phenolic compounds, as well as prebiotics that support probiotic development such as inulin, galactooligosaccharide, gum Arabic and fructooligosaccharide. By using fruits and vegetables as probiotic carriers, alternative products that do not contain milk allergens and for consumers with lactose intolerance are being developed. In this thesis study, Gum Arabic was added at different concentrations (0, 2, 4%) as a prebiotic to different fruit juices of Sudanese wild baobab fruit, tamarind, roselle and Guddaim either with Lactobacillus acidophilus LA-5 or Bifidobacterium animalis subsp. lactis BB-12 cultures as a single strain. Various physico-chemical, microbiological and bioactive component analyses of fruit juices were carried out using standard methods. Physico-chemical, microbiological and bioactive components were determined on days 0, 7, 14, 21 and 28 of storage. Fermentation of juices with Lactobacillus acidophilus LA-5 or Bifidobacterium animalis subsp. lactis BB-12 reduced pH to 4.1 or less and increased titratable acidity to 0.65% or more during 28 days of storage due to lactic acid production. Similarly, the amount of sugar decreased throughout storage. The characteristic colors of the samples were preserved throughout their shelf life, and no browning was observed. The average viable cell counts of Lactobacillus acidophilus LA-5 or Bifidobacterium animalis subsp. lactis BB-12 were 7.8×108 and 2.8×108 CFU mL-1, respectively. This number was evaluated as sufficient to associate this product with probiotic potential. Both bacterial strains tested covered good growth in juices with different gum Arabic concentrations. According to the results obtained in the study, it is thought that fermented Sudanese wild fruit juices of baobab fruit, tamarind, roselle and guddaim fortified with gum Arabic by Lactobacillus acidophilus LA-5 and Bifidobacterium animalis subsp. lactis BB-12 might be an alternative product to deliver probiotics to provide health benefits for consumers.Item Development of high natural frequency load cell for yarn tension sensors(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2021-01-19) Sadoun, Mohamad Yazan; Eren, Recep; Fen Bilimleri Enstitüsü; Tekstil Mühendisliği Ana Bilim Dalı; 0000-0002-7869-4212Bu yüksek lisans tezinde, yük hücresi tabanlı iplik gerginlik sensörleri tasarlanmış, üretilmiş ve deneysel olarak test edilmiştir. Tasarım süreci, yük hücresinin fiziksel ve matematiksel temellerini inceleyerek, çalışma prensiplerini inceleyerek ve bilimsel bir literatür taraması yaparak başladı. Geliştirme aşamasında, yük hücreleri bir CAD programı (Solidworks) tarafından tasarlandı ve tüm tasarım özellikleri bir FEA programında (ANSYS) çalışıldı. Analiz sürecinde odaklanılan özellikler arasında doğal frekans ve gerinim seviyeleri vardı. Farklı geometriye sahip üç yük hücresi tasarımı seçildi ve tasarım parametrelerinin özelliklerine etkisi ile ilgili daha fazla analiz yapıldı. Son olarak, tasarlanan çizimlere göre CNC tezgahında üretim gerçekleştirildi. Üç yük hücresinin üretiminde alüminyum alaşım 6013 kullanıldı. Yüksek gerinim alanları ANSYS analizinde işaretlendi, uygun gerinim ölçerler seçildi ve kuruldu. Deneysel testlerle ilgili olarak, geliştirilen sensörler, bir bobin askısı ve bir sarım ünitesi kullanılarak test edildi. Sensörler, cağlığın çıkışına aynı anda yerleştirildi ve iplik gerginliği izleri, dört farklı sarım hızında ve üç farklı alçak geçirgen filtre frekansında kaydedildi. Daha sonra gerilim seviyeleri değerlendirildi ve piyasada bulunan sensörden elde edilen sonuçlarla karşılaştırıldı. Son olarak, elde edilen sinyalleri iyileştirmek ve analiz etmek amacıyla MATLAB aracılığıyla verilere Dijital Sinyal İşleme (DSP) uygulandı. Deneysel veriler, geliştirilen yük hücrelerini kullanan gerginlik sensörlerinin tekstil prosesi için dinamik iplik gerginlik ölçümünün ölçülmesinde kullanılabileceğini gösterdi.Item Development of paraffin-nanofiber nanocomposite for thermal hysteresis enhancement of paraffin actuators(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2022-02-28) Kutlu, Ahmet; Aykut, Yakup; Eren, Recep; Fen Bilimleri Enstitüsü; Tekstil Mühendisliği Ana Bilim Dalı; 0000-0002-9389-0281Otomotivden, elektronik ve dayanıklı ev aletlerine kadar çok geniş alanda kullanıma sahip olan parafin aktivatörlerin en büyük sorunu parafin malzemesinin ısı iletkenliğinin düşük olması ve dolayısıyla ısıl histerezis değerlerinin kötü olmasıdır. Bu çalışmanın amacı nanoliflerin takviyesinin parafin aktivatörlerin ısıl histerezis özelliklerine etkisinin incelenmesidir. Öncelikle nanolif yüzeyi ve farklı karbon atom sayısına sahip sıvı parafinin etkileşimi elektroçekim yöntemiyle üretilmiş nanolif ile deneysel olarak değerlendirilmiştir. Tek iğneli uniaksiyel elektroçekim ile tek adımda hızlı ve kolay bir parafin/poliakrilonitril hibrid nanolif üretimi üzerine çalışmalar yapılmıştır. Üretilen hibrid parafin/poliakrilonitril yapısı parafin aktivatörün histerezis değerinin iyileştirilmesi için kullanılmıştır. Dört farklı erime noktasına sahip parafin çeşidi ile ağırlıkça %2.5, 5, 7.5 ve 10 oranlarında parafin/poliakrilonitril karışımı kullanılarak parafin aktivatör üretilmiş ve ısıl histerezis değerinde %15.3 oranına kadar iyileşme sağlanmıştır. Isıl histerezisde nanolif takviyesi ile elde edilen iyileşme, metal oksit nanoparçacık takviyesi ile kıyaslanmıştır. CuO, , ZnO, nanoparçacıkları ve poliakrilonitril nanolif takviyesi üretilen parafin aktivatör numuneleri, sırasıyla %24.6, 26.2, 20.0, 29.2 ve 30.8 oranlarında ısıl histerezis iyileştirmesi gözlenmiştir. Dispersiyon ısıl stabilitesinin, parafin aktivatörün histerezis performansına etkisini ölçmek için bu numuneler yüksek ısıda yaşlandırma testine tabi tutulmuştur. Nanolif kullanımında histerezis değerinde en yüksek iyileşme görülürken, yüksek sıcaklıkta yaşlandırma tetsi sonunda yine nanolif katkılı numune en düşük performans kaybına uğramıştır.Item Diagnosing cancer using the fractal analysis method(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2023-10-30) Fareed, Syeda Uneeza; Kırcı, Pınar; Fen Bilimleri Enstitüsü; Bilgisayar Mühendisliği Ana Bilim DalıCancer is a prevalent and potentially life-threatening disease that necessitates accurate and timely diagnosis. Recently, there has been increasing interest in leveraging ultrasound diagnostic technology to identify and classify benign and malignant nodules. This advancement is particularly significant as it can help spare patients with benign nodules from undergoing unnecessary and invasive needle biopsy procedures, reducing patient discomfort and healthcare costs. In the light of these considerations, this study aimed to investigate the effectiveness of fractal analysis in differentiating between benign and malignant thyroid nodules during ultrasonography. Fractal analysis holds promise as a potential tool to enhance diagnostic accuracy by assessing the complex structural patterns present within the thyroid nodules. The fractal analysis box-counting technique was performed on normal, benign and malignant ultrasound images of the Thyroid Digital Image Database and Breast Ultrasound Image Dataset. The Mann-Whitney U test was performed to check if the fractal dimensions belonging to malignant and benign categories differed significantly. When comparing the malignant and benign datasets using the Mann-Whitney U test, a result of "significantly different" (p<0.0032) was found. In addition, features including fractal dimension and logarithm (box counts) were used to train machine learning models like KNN, ANN and DT to extend the results. For better comparison, Fourier transform was applied to the ultrasound images and features were used to train machine learning models. The accuracy rates of the models trained on fractal features and fourier features were comparable. The findings indicate that the fractal dimension serves as a valuable characteristic for distinguishing between different types of thyroid and breast nodules. Moreover, studying the fractal properties of the B-mode ultrasound images can offer a dependable reference for identifying and categorizing cancerous tissues during the process of ultrasound diagnosis.Item Drying of blueberry (Vaccinium spp.) and cornelian cherry (Cornus mas L.) using different methods and determination of bactericidal effect of the dried product on e.coli (Escherichia coli) under in vitro conditions(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2019-07-31) Zia, Mahrukh Parveez; Alibaş, İlknur; Fen Bilimleri Enstitüsü; Biyosistem Mühendisliği Ana Bilim Dalı; 0000-0003-4177-243X; 0000-0002-1898-8390Yapılan çalışmada kızıılcık (Cornus mas L.) ve yaban mersini (Vaccinium spp.) meyvelerine farklı kurutma metodları uygulanarak kurutma işlemi uygulanmıştır. Çalışma süresinde kızılcık ve yaban mersini meyveleri üzerinde doğal kurutma, konvektif kurutma, mikrodalga kurutma ve konvektif–mikrodalga kurutmanın beraber kullanıldığı ısıl işlemler denenmiştir. Kurutma işlemleriyle birlikte kızılcık meyvesinin ilk nemi %72.56±0.18'den %10.27±0.13'e düşürülürken bu değer yaban mersininde %84.76±0.20'den %10.03±0.09'a indirilmiştir. Çalışma süresince en uzun kurutma süresi ve en fazla enerjinin harcandığı kurutma konvektif (sıcak hava) kurutma olmuştur. Çalışma, hem CC hem de BB'nin yüksek antioksidan kapasite gösterdiği ve çeşitli miktarlarda polifenolik bileşiklerden oluştuğu sonucuna varmıştır. Ayrıca, toplam antioksidan kapasiteye göre, CUPRAC en uygun yöntemdir.Çalışma sonuçlarına göre, antioksidan kapasitesi yüksek, polifenolik içerikler ve C vitamini açısından zengin olan bu iki meyvenin çok miktarda antosiyanin içermesine rağmen antimikrobiyal aktivite üzerinde bir etkisinin olmadığı tespit edilmiştir. Anahtar Kelimeler: Yaban mersini, kızılcık, kurutma, antioksidan kapasitesi, antosiyanin içeriği, antimikrobiyal aktivite.Item The experimental and numerical investigation of the structural performance of a 3d rc frame built using a rc formwork system(Uludağ Üniversitesi, 2018-09-28) Nguyen, Quy Thue; Sağıroğlu, Serkan; Fen Bilimleri Enstitüsü; İnşaat Mühendisliği Ana Bilim Dalı; Yapı Bilim DalıThe effect of using reinforced concrete (RC) formwork system on the static and dynamic structural performance of a three dimensional RC frame is evaluated experimentally and numerically. A single story RC frame that is symmetric in both directions poured using RC formworks, called New Frame (NF) is compared to a reference frame built traditionally, namely Classical Frame (CF). Firstly, the dynamic characteristics of NF is compared with those of CF based on results obtained by shaker test and by modal analysis using finite element method (FEM) in Abaqus CAE. There is no significant deviation between two frames in terms of natural vibration frequencies as well as mode shapes. Secondly, static nonlinear pushover analysis (SNPA), particularly monotonic pushing, is carried out in order to determine the performance point of RC frames. Under a considered seismic condition, NF performs a lower value of spectral acceleration, about 86% of that of CF. Besides that the maximum displacement of NF exceeds the collapsed point of CF approximately 27%. Thirdly, two surface treatment methods consisting of steel shear connectors and rectangular shaped asperities are applied in order to enhance the shear capacity of inter-concrete substrates. The flexural strength of NF is improved about 12% applying a suitable ratio of shear links, about 0,48%. On the other hand, the bending capacity of NF using rectangular irregularities (5mm high 37,5mm wide and 37,5mm apart) is equal to 1,206 times the capacity of NF with smooth surfaces. Finally, the influence of normal load in columns on the inelastic behavior of studied structures is also examined in the present thesis. It is observed that larger normal force in columns upgrades the flexural behavior of structures but results in a performance point with a lower spectral acceleration value.Item Feasibility study of the robot-roller hemming process(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2023-03-10) Safa, Shadi; Çakır, M. Cemal; Fen Bilimleri Enstitüsü; Konstrüksiyon ve İmalat Ana Bilim DalıHemming is a technology used in the automotive industry to join inner and outer closure panels together (hoods, doors, tailgates, etc.). It is the process of bending/folding the flange of the outer panel over the inner one by plastic deformation. Hemming of closure parts in the automotive industry is a complex engineering process that has a lot of parameters to reach the required well-looking vehicle trims. The process to obtain this result is related to closure parts designers, closure metal parts manufacturers, and hemming capital equipment manufacturers. The responsibility of the final design of the part and equipment cannot be decided unless a common feasibility study has been done. The study aims to categorize a preferred matrix of a feasibility study and give technical important details of each task to decrease the investment required for equipment, decrease trial and error, have a high-quality product, optimize cycle time, and acquire a fast-commissioning period. This feasibility study of the matrix of actions is relying on the result of each step and the difficulties faced within it. When an error or problem is noticed a root cause is done after which the analysis should be reviewed from the beginning of the loop, rechecking and optimizing each aspect.Item Fuzzy logic based multi-objective optimization of active suspension system of 4x4 in-wheel motor driven electrical vehicle(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2021-10-06) Bingül, Ömer; Yıldız, Ahmet; Fen Bilimleri Enstitüsü; Otomotiv Mühendisliği Ana Bilim Dalı; 0000-0002-8113-4988Bu tezde, 4x4 tekerlek içi motorlu bir elektrikli aracın doğrusal olmayan aktif süspansiyon sisteminin bulanık mantık tabanlı çok amaçlı optimizasyonu, süspansiyon sistemlerinin yuvarlanma açısı ve yük transferi gibi gerçek çalışma koşulları dikkate alınarak incelenmiştir. Bu bağlamda, on bir serbestlik derecesine sahip ikinci dereceden lastik ve kübik süspansiyon katılığına sahip doğrusal olmayan bir tam elektrikli araç modeli ve beş serbestlik dereceli bir koltuk-sürücü modeli oluşturulmuştur. Sürüş ve sağlık kriterlerini değerlendirmek için ISO 2731-1’de tanımlanan gereklilikler esas alınmıştır. Seçilen amaç fonksiyonları, weighted root mean square baş ivmesi, root mean square koltuk ivmesi, crest factor, titreşim doz değeri, root mean square baş ivmesinin root mean square koltuk ivmesine oranı, root mean square üst gövde ivmesinin root mean square koltuk ivmesine oranı, ve root mean square üst gövde ivmesidir. Bunlara ek olarak, nadiren incelenen rollover etkisi araştırılmıştır. Root mean square süpansiyon deplasmanı, root mean square tekerlek deplasmanı, root mean square tekerlek içi motor deplasmanı ve yuvarlanma açısı kısıtlar olarak seçilmiştir. Optimizasyon NSGA-II algoritması ile gerçekleştirilmiştir. Pasif sistem için tasarım değişkenleri; süspansiyon, tekerlek içi motor ve koltuğun yay katılıkları ve amortisör sönüm katsayılarıdır. Ardından, en iyi sürüş konforu ve sağlık kriterini sağlamak için proportional derivative kontrolcü ile birleştirilmiş bir bulanık mantık kontrolcü optimize edilmiştir. Sunulan optimizasyon sonuçlarının bulanık mantık kontrolcünün pasif sisteme karşılık olarak önemli bir gelişme gösterdiği ve yük transfer indeksinde devrilme koşuluyla ilgili olumsuz bir değişiklik göstermediği görülmektedir.Item Geri dönüştürülmüş ve orijinal hammadde ile üretilen polyester ipliklerin UV fotodegradasyon sonrası özelliklerinin incelenmesi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024-06-28) Kılıç, Esra; Kara, Ali; Fen Bilimleri Enstitüsü; Polimer Malzemeler Ana Bilim Dalı; 0009-0002-1261-3587Bu tez çalışmasında 100/36, 150/48 ve 300/96 geri dönüşüm ve orijinal polyester iplikler yalancı büküm tekstüre yöntemi ile üretilmiştir. Üretilen tekstüre ipliklere 200 saat yapay UV yaşlanma testi uygulanmıştır. UV yaşlanması öncesi ve sonrası kopma-uzama, kopma mukavemeti, SEM, DSC ve FTIR analizleri yapılmıştır. POY ipliklerin (tekstüre edilmemiş düz iplik) Uster düzgünsüzlük analizleri yapılmıştır. Testler doğrultusunda UV sonrasında 300/96 iplik daha iyi mekanik özellik göstermiştir. Fiziksel test için farklı büyütmelerde SEM görüntü alma tercih edilmiştir ve UV öncesi-sonrası iplik yüzeylerinde belirgin bir fark gözlenmemiştir. FTIR analizi sonuçları Norrish-I ve Norrish-II mekanizmaları ile desteklenmiştir. DSC cihazı yardımıyla termal davranışlar incelendiğinde ipliklerin UV sonrasında erime sıcaklıklarında genel olarak düşüşler olduğu gözlenmiştirItem Immobilization of horseradish peroxidase enzyme onto polymeric microbeads and its usage in dye decolorization(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2023-07-04) Zhumabekova, Altynay; Osman, Bilgen; Fen Bilimleri Enstitüsü; Kimya Ana Bilim Dalı; 0009-0006-4332-8868In this study, horseradish peroxidase (HRP) enzyme was immobilized onto poly(ethylene glycol dimethacrylate-N-methacryloyl-amido-L-tryptophan methyl ester) [PEDMT] microbeads by adsorption method and used in decolorization of Congo red (CR) and Reactive Black 5 (RB5) dyes. The microbeads were characterized by Brunauer–Emmett– Teller (BET) analysis, Fourier Transform infrared spectroscopy (FTIR), and scanning electron microscopy with energy dispersive X-ray analysis (SEM/EDX). Immobilization yield, activity yield, and immobilization efficiency were determined and had a value of 84.86 ± 2.06%, 73.78 ± 5.91%, and 86.95 ± 6.92%, respectively. Relative activities of free and immobilized enzymes were compared, and optimum reaction conditions were determined as pH 6.0, 3% H₂O₂ concentration, and temperature of 50 °C for PEDMT-HRP and 40 °C for free HRP. The effect of metal ions and organic solvents, thermal and storage stability of enzymes were estimated. Also, it was possible to reuse PEDMT-HRP for ten cycles with 55% of the remaining activity. The decolorization studies were performed and the effects of pH, microbeads amount and enzyme concentration, H₂O₂ and dye concentration, and contact time were indicated. The best decolorization was obtained at pH 6.0, 25 mg/L dye concentration, 3% H₂O₂ concentration, and 2 h of contact time for both enzymes. PEDMT-HRP preserved 44% of activity after the ten cycles with CR and 17% after the five cycles with RB5. Moreover, decolorization was followed via HPLC analysis. The results revealed that PEDMT-HRP could simultaneously decolorize both dyes with 94% (CR) and 29% (RB) efficiency, but the free enzyme displayed 4.5% decolorization.Item The impact of river rehabilitation on flood mitigation: A case study of Ismetiye Creek Bursa(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2022-06-02) Wani, Amir Iqbal; Korkmaz, Serdar; Fen Bilimleri Enstitüsü; İnşaat Mühendisliği Ana Bilim Dalı; 0000-0001-6424-5697Bu çalışmada, Bursa’da bulunan İsmetiye deresinde yapılmakta olan nehir ıslahının, taşkın yatağı haritası üzerindeki etkisi Q500 ve Q1000 debileri için incelenmiştir. Bunun için gerekli veriler kanal içi ve havzadaki yükseklik verileri ile debi değerleridir. ArcMap'de havzanın sayısal yükseklik modelini oluşturmak için hem nokta yükseklik verileri hem de topografik kontur çizgileri kullanılmıştır. Daha sonra bu model, HEC-RAS programı kullanılarak, havzanın ekstrem debiler altında taşkın yatağı haritasının çıkarılmasında kullanılmıştır. Taşkın yatağı haritası, nehrin ıslah edilmesinden önce ve sonra olmak üzere her iki durum için de oluşturulmuştur. Daha sonra bu iki durum için su derinliği ve taşkın haritaları karşılaştırılmıştır. Buna ek olarak, taşkın tehlike haritaları, taşkın hız haritaları ve su yüzeyi yükseklik haritaları çizilip karşılaştırılmıştır. Nehir boyunca belirlenen istasyonlarda ana kanaldaki ve taşkın yataklarındaki akım hidrografları hesaplanmıştır. Islah çalışmalarının, taşkın yatağı akımını ve taşkın yayılımını önemli ölçüde azaltarak taşkınla mücadeleye katkıda bulunduğu görülmüştür. Son olarak, ilerideki çalışmalar için bazı öneriler sunulmuştur.
- «
- 1 (current)
- 2
- 3
- »