Fen Bilimleri Enstitüsü / Institute of Science
Permanent URI for this communityhttps://hdl.handle.net/11452/16
Browse
Browsing by Title
Now showing 1 - 20 of 4816
- Results Per Page
- Sort Options
Item "0900" ziraat kiraz (Prunus avium) çeşidinin su ile ön soğutmasında bazı uygulamaların meyve kalitesine ve muhafaza süresine etkileri(Uludağ Üniversitesi, 2004-11-10) Sarı, A. Ersegün; Türk, Rahmi; Fen Bilimleri Enstitüsü; Bahçe Bitkileri Ana Bilim DalıBu araştırma, 2002 yılında 0900 Ziraat kiraz (Prunus avium L.) çeşidine su ile ön soğutma aşamasmda yapılan bazı uygulamaların meyvelerin kalitesi ve muhafaza süresine etkilerini araştırmak amacıyla yapılmıştır. Yıkama suyuna kalsiyum hipoklorit ve ozon eklenerek ön soğutulan meyveler 8 hafta süreyle meyve çekirdek evi sıcaklığı 0°C olacak şekilde lOh içerisinde hedeflenen sıcaklığa düşürülerek soğuk muhafazaya alınmışlardır. Muhafaza süresince haftalık periyotlarla ve raf ömrü kalite değişimleri kontrol meyveleri ile kıyaslanarak tespit edilmeye çalışılmıştır. Ön soğutma sırasmda yapılan uygulamaların meyve kalitesi üzerine olan fiziksel etkileri; ağırlık kaybı, modifiye atmosfer ambalajlarındaki atmosfer değişimi, sap kopma direnci, meyve sapı nem içeriği, meyve eti sertliği, duyusal analizler ve meyve kabuğu renk değişimi ölçümleri ile ortaya konulmaya çalışılmıştır. Kimyasal olarak ortaya çıkan değişimler ise meyvedeki toplam suda çözünebilir kuru madde miktarı, pH, titre edilebilir asit kapsamı, toplam şeker kapsamı ile belirlenmeye çalışılmıştır. Özellikle ağırlık kaybı, tat, görünüş ve renk analizleri ozonlu su ile ön soğutulan kirazların yedi hafta süreyle başarılı bir şekilde muhafaza edilebileceğini ortaya koymuş; aynı şekilde bu meyvelerin raf ömrü süresince de yüksek kalitede bulundukları tespit edilmiştir. Kontrol grubu meyvelerin ise 4 hafta sonunda hızlı bir kalite kaybına uğradığı ve meyvelerin %30'unun tüketilemez hale geldiği saptanmıştır.Item 1,2,3,4 - tetrahidroizokinolin türevlerinin sentezleri ve bazı araürünlerin kimyasal özelliklerinin araştırılması(Uludağ Üniversitesi, 1990) Coşkun, Necdet; Sümengen, Doğan; Fen Bilimleri Enstitüsü; Kimya Ana Bilim DalıBu çalışmada, bazılarının antidepresan ve antiaritmik oldukları bilinen, 4-feni-l,2,3,4-tetrahidroizokinolinlerin sentezleri için etkin, yüksek verimli yöntemler geliştirilmiştir. Aromatik aldehidlerin alkilaminlerle İTaBH/ beraberinde aminolanmaları ilk defa indirgen ortamda aminoalkilleme olarak ge liştirilmiştir. Aminoalkilleme - haloasetofenonlarla, cl-halo- asetatlarla ve fv-haloasetamidlerle gerçekleştirilmiştir. Aminoalkilleme reaksiyonları sonucu elde edilen bileşikler, azot- içeren heterohalkalı bileşikler sentezlerinde kullanılmışlar dır. N-Alkil-N-benzil-2-aminoasetofenonlar çeşitli asidik or tamda 4-fenil-l,2-dihidroisokinolinlere dönüştürülmüş " ve bu maddelerin türlü indirgenler kullanılarak 4-fenil-l, 2,3,4-tetrahidroizokinolin sentezleri yapılmıştır.- 4-Penil-1.2-dihidroizökinolinlerin, 4-fenil-l, 2,,3,4-fcetra- hidroizokinolin ve 4-fenilizokinolinyum tuzu vermek üzere disproporsiyonlaşmaya uğradıkları kanıtlanmıştır. Bazı araürünlerin kimyasal özellikleri ve biyolojik aktif İlkleri test edilmiştir.Item 1,2,3,4-tetrahidro-4-fenilizokinolin-3-on, fenili zokinolinyum, ... -imidazolin-N-oksid ve 5-6-dihidro-4H-1,2,5 oksadiojin bileşiklerinin sentezleri ve özelliklerinin araştırılması.(Uludağ Üniversitesi, 1992-04-12) Coşkun, Necdet; Sümengen, Doğan; Fen Bilimleri Enstitüsü; Kimya Ana Bilim DalıTersiyer fenilasetamidler aynı kapta sodyum veya potasyum borhidrür beraberinde, karşılık gelen aromatik aldehid, amin ve arilasetil klorürden elde edildiler. Oluşan ürünler kurşun tetraasetat ile O-asetilmandelamid türevlerine dönüştürüldüler. Amidden O-asetilmandelamidi veren teaksiyon sadece aril halkasında elektron salan gruplara sahip olan amidlerle gerçekleştirildi. O-Asetilmandelamid türevleri, proton veya Lewis asidleri ile 1,2,3,4-tetrahidroizokinolin-3-on'lara dönüştürüldüler. N,N-Disübstitüe fenilasetamidler oksidleyici olarak kurşun tetraasetat asetik asid trifluorasetik asid karışımında kullanılarak doğrudan l,2,3,4-tetrahidroizokinolin-3-on lara dönüştürüldüler. A -Imidazolin-N-oksidler, karşılık gelen aromatik Schiff bazları ile syn-2-bromoasetofenon oksimin reaksiyonundan elde edildiler. Bazı örneklerde 5,6-dihidro-4H-1,2,5-oksadiazinler de yan ürün olarak izole edildiler.Item 1,3-difenil-4,5-bis(hidroksiimino)-imidazolidin ve Ni(II), Cu(II), Pd(II), UO2(VI) komplekslerinin sentezi(Uludağ Üniversitesi, 1984-07-11) Ahsen, Vefa; Bekaroğlu, Özer; Fen Bilimleri Enstitüsü; Kimya Mühendisliği Ana Bilim DalıAntitümör etkileri incelenmekte olan vic-dioksimlerle, terapötik etkilerden ötürü kullanım alanı bulan imidazolidin türevleri ayrı ayrı birçok çalışmaya konu olmuştur. Bu iki fonksiyonel gurubun bir arada bulunması halinde, her ikisinin özelliklerini ortak olarak bulundurabilecek yeni bir ligandın sentezi ve geçiş metalleriyle oluşturduğu komplekslerin incelenmesi bu çalışmanın esasını oluşturmaktadır. Bir sekonder amin olan N,,N'-difenilmetandiamin ile dikloroglioksim, aşırı NaHCO3 ihtiva eden etanol çözeltisinde reaksiyona sokulup 5-üyeli heterosiklik imidazolidin halkasının vic-dioksim türevi elde edilmiştir. l,3-difenil-4,5-bis(hidroksiimino)imidazolidin (LH2) ligandının elementel analizi C15H14N4O2 kapalı formülüne çok iyi uymaktadır. Kütle spektrumunda 282 de çıkan moleküler iyona ait pik, ligandın molekül ağırlığını kesin olarak belirlemektedir. 1H-n.m.r. spektrumunda nispeten zayıf olana (10.7 ppm) kaymış olan oksim OH protonlarına ait geniş singlet ve i.r. spektrumunda 3340 ve 2800-2600 cm-1 de çıkan bandlar Lh2'de oksim protonları ile halkadaki N atomları arasında bir H köprüsünün (0-H...N) mevcudiyetini göstermektedir. Anti- formundaki ligandın bu H-köprülerinin yapıya kazandırdığı kararlılıktan ötürü amphi-formuna dönüşümü mümkün olamamaktadır. LH2'nin Ni(II), Co(II), Cu(II), Pd(II) ve U02(VI) metal iyonları ile vermiş olduğu kompleksler izole edilmiş, hepsinde de metal/ligand oranının 1:2 olduğu elementel analiz sonuçlarından anlaşılmıştır. Beşli imidazolidin halkasından ileri gelen gerginlik nedeniyle, vicdioksim gurubunda N...N mesafesi arttığından, nikel(II) kompleksi, beklenilen kare-düzlemsel yapıdaki kırmızı bileşik olmayıp, magnetik susseptibilite ölçümlerinden de anlaşıldığı gibi, tetrahedral N,0-şelatı halindedir. Co( II) kompleksinde iki vig-dioksim gurubu N,N'-şelatı yaparak bir kare düzlem oluşturmakta, i.r. spektrumuyla da belirlenen H2O molekülü kare-piramidin tepesinde yer almaktadır. Magnetik momentinin 3.72 BM olması da bu yapıyı doğrular. LH2'nin Cu(II), Pd(II) ve U02(VI) kompleksleri ise kare düzlemsel yapıdadır. N,N-şelatı oluşumu yanında 0-H...0 köprülerinin de meydana geldiği i.r. spektrum- larında 1760 cm-1de görülen zayıf bending titreşimlerinden anlaşılmıştır. Sonuç olarak, beşli imidazolidin halkasından ötürü 1, 3-difenil-4,5-bis(ihidroksiimino)imidazolidin' in gergin bir yapıya sahip olup, bu özellik nikel(II) ile diğer vic-dioksimlerde olduğu gibi kare-düzlemsel değil, tetrahedral bir kompleks vermesine yol açmıştır. İmidazolidin ve vic-dioksimlerin son yıllarda ilgi çeken terapötik etkileri nedeniyle LH2'nin bu yönden de araştırılması uygun olacaktır.Item 1-sübstitüe tetrahidroizokinolinlerin sentezleri ve özelliklerinin araştırılması(Uludağ Üniversitesi, 2005) Tunçman, Selen; Coşkun, Necdet; Fen Bilimleri Enstitüsü; Kimya Ana Bilim Dalı1-Aril-6,7-dimetoksi-1,2,3,4-tetrahidroizokinolinler 2a-e 2-(3,4-dimetoksifenil)-etilaminin aromatik aldehitler ile TFA içinde reflüks edilmesi sonucu one-pot prosedüregöre hazırlanmışlardır. Tetrahidroizokinolinlerin 2a-e H2O2/WO4-2 ile metanol içindeoda sıcaklığında muamele edilmesi ile karşılık gelen 3,4-dihidroizokinolin-2-oksitler3a-e elde edilmiştir. Siklik nitronların 3a-e DMAD ile toluen içinde oda sıcaklığındaetkileştirilmesi karşılık gelen izoksazolo[3,2-a]izokinolinleri 4a-e vermiştir. 4Bileşiklerinin toluen içinde reflüks edilmesi ile karşılık gelen ilidler 5a-e yüksekverimlerle elde edilmiştir (Metot A). Sübstitüentlerin 4a-e bileşiklerinin çevrilme hızıüzerindeki etkisi bizi ard arda gelen C-C bağının heterolitik olarak ayrışması ve 1,3-sigmatropik çevrilmeyi içeren yeni bir mekanizma tartışmaya teşvik etmiştir.Nitronların 3 molce eşit miktarda DMAD ile toluen içinde reflüks edilmesini içerenone-pot reaksiyon yine ilidleri 5a-e vermiştir (Metot B). Elde edilen bileşiklerin yapılarıspektral yöntemlerle ve elementel analizlerle aydınlatılmıştır. 2-(3,4-dimetoksifenil)-etilaminin TFA içinde (S)-1-metilbenzilizosiyanat ve aromatik aldehitler ile one-potreaksiyonu üzerinden homokiral tetrahidroizokinolinlerin 2 hazırlanması denendiğindeoptikçe aktif olmayan 1-aril-2-aminokarbonil tetrahidroizokinolinler 7 elde edilmiştir.Oluşan amidin önce debenzilasyonu ve onun halkalaşmasının karşılık gelen 7bileşiklerini verdiği açıkça görülmüştür. Bu nedenle öncelikle 2 bileşikleri kloroformiçinde (S)-1-metilbenzilizosiyanat ile karşılık gelen aminokarbonillenmiştetrahidroizokinolinleri 6 elde etmek üzere etkileştirilmiş sonra karşılık gelen ürelerin 7yüksek verimlerle elde edilmesi için oda sıcaklığında TFA ile muamele edilmiştir.Item 1.2080 (X210Cr12), 1.7225 (42CrMo4) ve Ck45 çeliklerinin yorulma dayanımı açısından optimum ısıl işlem parametrelerinin belirlenmesi(Uludağ Üniversitesi, 1999-04-20) Başuslu, Okan; Demirci, A. Halim; Fen Bilimleri Enstitüsü; Makine Mühendisliği Ana Bilim DalıMühendislik malzemeleri genellikle kullanım esnasında tekrarlanan gerilmeler ve titreşimler altında çalışmaktadırlar. Malzemelerde tekrarlanan gerilmeler ve titreşimlerin meydana getirdiği ve belirli bir sayıda yüklemeden sonra oluşan çatlak veya kırılma ile sonuçlanan işleme yorulma denir. Yorulma olayında malzemenin bir süre sonra gevrek ve önceden habersiz olarak kırılması ekonomik kayıplarla birlikte can kaybına da yol açmaktadır. Bu nedenle makine elemanlarının tasarım aşamasında yorulma mutlaka göz önünde bulundurulmalıdır. Bu çalışmada 1.2080, 1.7225 ve Ck45 çeliklerinin yorulma dayanımı açısından optimum ısıl işlem parametreleri belirlenmeye çalışılmıştır. Bunun için malzemeler sırasıyla normalizasyon, sertleştirme ve temperleme işlemlerine tabi tutulmuş ve çeşitli yükleme değerlerinde yorulma ömürleri araştırılmıştır. Ayrıca mukayese bakımından 1.2080 çeliğinin numuneleri horlanarak aynı parametreler altında deneye tabi tutulmuşlardır.Item 1.2601, 1.2842, Ck45 çeliklerinin yorulma dayanımı açısından optimum ısıl işlem şartlarının belirlenmesi(Uludağ Üniversitesi, 1999-04-20) Kızıl, Ünsal; Demirci, A. Halim; Fen Bilimleri Enstitüsü; Makine Mühendisliği Ana Bilim DalıBirçok makina elemanı ve mühendislik malzemeleri servis şartlarında ilk önce bir çatlak ulusumu ve daha sonra kırılmaya sebebiyet veren, tekrarlanan gerilmeler ve titreşimlere maruz kalırlar. Yorulma denilen bu olayı önemli yapan, tüm mekanik kusurların yaklaşık % 90'ına karşılık gelmesi ve kırılma öncesi gözlemlenebilir olmasının zorluğu veya imkansızlığıdır.Fark edilmesindeki bu zorluk ve sinsi oluşu, ekonomik açıdan zarar verebilirken, insan hayatı için de tehlike riski taşımaktadır.Bu cüzden tasarımcıların yorulma dayanımını veya yorulma ömrünü mutlaka göz önünde bulundurmaları gerekmektedir. Yorulmayı tekrarlanan gerilimler dışında etkileyen başka faktörler de bulunmaktadır. Bu çalışmada 1.2601, 1.2842 ve Ck45 çeliklerinden hazırlanan yorulma deney numunelerine ; ısıl işlem şartları sonrası yorulma deneyleri uygulanmış ve yorulma dayanımları açısından optimum ısıl işlem koşulları belirlenmeye çalışılmıştır.Farklı yükleme değerlerinde ısıl işlem uygulanmış yorulma deney numunelerinin yorulma ömürlerinin bulunması, böylece uygun yükleme ve ısıl işlem şartlarının belirlenmesi hedeflenmiştir.Bunla rın dışında 1.2842 çeliğinden hazırlanan numuneler mukayese yapabilmek amacıyla horlanarak aynı koşullar altında deneye tabi tutulmuşlardır. Yükleme dışındaki; sıcaklık, yüzey özellikleri, boyut etkisi, metalurjik faktörler gibi birçok etkenin de yorulma dayanımım olumsuz etkilediği tespit edilmiştir.Item % 100 pamuklu dokuma kumaşlar ile takviyeli bazı yapıların mekanik özelliklerinin incelenmesi(Uludağ Üniversitesi, 2010) Moustafa, Seçil Esra; Alpay, Halil Rıfat; Fen Bilimleri Enstitüsü; Tekstil Teknolojisi Ana Bilim DalıYapılan bu çalışmada, günlük hayatta sıkça kullandığımız iki malzeme bir araya getirilerek kompozit yapı elde edilmiştir. Bu malzemelerden biri tekstil malzemesi olan %100 pamuk dokuma kumaş, bir diğeri ise yine selülozik esaslı olan kağıttır. Kolay elde edilebilen ve ucuz malzemelerle yeni bir malzeme özelliği elde edebilmek için kağıt ve kumaş çeşitleri bir araya getirilerek tabakalı kompozit yapılar oluşturulmuştur. Bu kompozit malzemelere çekme testi uygulanarak çıkan değerlere ve eğrilere göre malzeme özellikleri yorumlanmıştır.Item %100 pamuklu dokuma kumaşlara uygulanan buruşmazlık bitim işlemi sonrası kopma mukavemeti, aşınma dayanımı ve buruşma açısı özelliklerinin yapay sinir ağı (artificial neural network) yöntemi ile tahminlenmesi(Uludağ Üniversitesi, 2006) Yürük, Neslihan; Kut, Dilek; Fen Bilimleri EnstitüsüBu çalışmada buruşmazlık apresi uygulanmış pamuklu kumaşlarda kullanılan kimyasal maddenin ve işlem koşulunun kopma mukavemeti, buruşma açısı ve aşınma dayanımı üzerine etkisi araştırılmıştır. Çalışmada 24 farklı kumaşa tek bir buruşmazlık reçetesi uygulanmış ve kumaşların kopma mukavemeti, aşınma dayanımı ve buruşma açısı ölçümleri yapılmıştır. Ardından yapay sinir ağı yöntemi ile kumaşın özellikleri ile buruşmazlık işlemindeki kopma mukavemeti, aşınma dayanımı ve buruşma açısı değerlerinin değişimi arasında ilişkilendirme yapılmıştır.Item % 100 Pamuklu ipliklerden dokunmuş kumaşların geometrik tasarımı(Uludağ Üniversitesi, 1994-10-03) Battal, Betül; Alpay, H. Rıfat; Fen Bilimleri Enstitüsü; Tekstil Mühendisliği Ana Bilim DalıBu çalışmada % 100 pamuklu ipliklerden dokunmuş kumaşların geometrik tasarımı incelenmiştir. İlk bölümde çalışmanın amacı ve hedefleri belirlenmiştir. İkinci bölümde konu ile ilgili kaynaklar sunulmuştur. Üçüncü bölümde seçilen kumaşların özellikleri, kullanılan test aletleri ve özellikleri, çalışma yöntemi ve kumaş özelliklerini ölçüm yöntemleri, kumaş fotoğraflarının çekilmesi, kumaş geometrisine göre elle gerçekleştirilen çizimler ve bilgisayar tasarımlarının yapılması anlatılmıştır. Dördüncü bölümde ölçümler sonucunda elde edilen bulgular sunulmuştur. Beşinci bölümde ise bulguların istatistiksel olarak değerlendirilmesiyle, % 100 pamuklu ipliklerden dokunmuş kumaşlar için, bilgisayar yardımıyla gerçek durumlarına en yakın tasarımlar elde edilmiştir.Item % 100 Polyester filament ipliklerden dokunmuş kumaşların geometrik tasarımı(Uludağ Üniversitesi, 1994-03-07) Kahraman, Canan; Alpay, Halil Rıfat; Fen Bilimleri Enstitüsü; Tekstil Mühendisliği Ana Bilim DalıBu çalışmada, % 100 polyester filament ipliklerden dokunmuş kumaşların geo metrik tasarımı incelenmiştir. İlk bölümde çalışmanın amacı ve hedeflen belirlenmiştir. İkinci bölümde konu ile ilgili kaynaklar sunulmuştur. Üçüncü bölümde, seçilen kumaşların özellikleri, kullanılan test aletleri ve özel likleri, çalışma yöntemi ve kumaş özelliklerini ölçüm yöntemleri, iplik ve kumaş fotoğ raflarının çekilmesi, kumaş geometrisine göre elle gerçekleştirilen çizimler ve bilgisayar tasarımlarının yapılması anlatılmıştır. Dördüncü bölümde ölçümler sonucunda elde edilen bulgular sunulmuştur. Beşinci bölümde ise bulguların değerlendirilmesiyle, % 100 polyester filament ip liklerden dokunmuş kumaşlar için, bilgisayar yardımıyla gerçek durumlarına en yakın tasarımlar elde edilmiştir.Item %100 polyester ve %100 pamuklu dokuma kumaşların tekrarlı yıkama ve ütüleme işlemleri sonrasında yüzey renk özelliklerinde ortaya çıkan değişmelerin incelenmesi(Uludağ Üniversitesi, 2006) Mangut, Muruvvet; Alpay, H. Rifat; Fen Bilimleri Enstitüsü; Tekstil Mühendisliği Ana Bilim DalıBu araştırmada tekrarlı ev yıkaması ve ütüleme (sıcak presleme) sonrasında boyanmış pamuk ve poliester kumaşlarda meydana gelen renk değerleri ve değişimlerinin ölçümü incelenmiştir. Boyalı kumaş numuneleri uluslar arası standartlara göre ev tipi yıkama ve ütüleme tekrarlarına tabi tutulmuş ve bunların renk özelliklerine etkileri değerlendirilmiştir. Pamuklu kumaşlar, farklı kimyasal yapılara sahip olan vinilsülfon ve monoklortriazin reaktif boyarmaddelerle; poliester kumaşlar ise farklıkimyasal yapılara sahip olan antrakinon ve azo yapılı dispers boyarmaddelerle farklı konsantrasyonlarda boyanmıştır. Ev tipi ütüleme işlemi ilgili standarda uyarlanarak yapılmıştır. K/S, L* ( açıklık-koyuluk), C* (parlaklık-matlık), a*, b*, renk açısı(h) verenk değişimi (DE) değerleri tekrarlı yıkama ve ütülemeler sonrasında ölçülmüştür.K/S ve L* değerleri yüzeyden ve liflerden boyar madde kaybını gösterir şekilde her tekrarda artmaktadır. Bu artış oranı boyarmadde ve konsantrasyon tipine göre farklılık göstermektedir. C* değeri pamuk ve poliester kumaşlarda farklı kimyasal yapılardaki boyarmaddelerde, kumaşların boyanma ve fiksaj özelliklerindeki değişiklikten dolayı farklı değişim göstermektedir. Ölçümlerin yapıldığı tekrarlara bağlı olarak numunelerde renk farklılıkları görülmektedir. Tekrarlı deneysel prosedürde düşük boya rmadde konsantrasyonlarının daha çok etkilendiği görülmüştür. Sonuç olarak tekrarlıyı kamaların renk değerlerinde önemli değişikliklere neden olduğu görülmüştür.Standarda göre yapılan ütüleme ile ev tipi ütülemenin modellenmesi arasında, poliester kumaşlarda, renk özelliklerindeki farklı değişimler nedeniyle, farklılık görülmesine rağmen pamuk kumaşlarda anlamlı bir fark görülmemiştir.Item 19. yüzyıl Batılılaşma döneminde Haydarpaşa Mektebi Tıbbiye-i Şahane Binası’nın mimarlık ve sanat tarihi açısından önemi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2020-01-20) Şimşek, Rukiye Özdemir; Durak, Selen; Gündoğdu, Hamza; Fen Bilimleri Enstitüsü; Mimarlık Ana Bilim Dalı; 0000-0002-7670-153819. yy. Osmanlı Devleti’nde Batılılaşmanın her alanda yoğun bir biçimde hissedildiği bir dönemdir. Bu dönemde gerek toplumsal düzeyde gerekse kentin fiziksel yapısında meydana gelen değişim Osmanlı mimari anlayışına da yeni bir soluk getirmiştir. Mimarideki bu değişim birçok kaynaktan beslenen yeni sanat üsluplarının ortaya çıkmasında da etkili olmuştur. Batılılaşma döneminde II. Abdülhamid tarafından (1894-1903) inşa ettirilen Haydarpaşa Mektebi Tıbbiye-i Şahane, yakın çevresindeki diğer tarihi binalarla beraber İstanbul’un değişen mimari anlayışını da gözle görülür biçimde etkilemiştir. Geleneksel yapı ölçeğinin dışına çıkılarak inşa edilen bu ihtişamlı yapı, kışlaları hatırlatan bir mimariye sahip olsa da özellikle doğu ve batı cephesinde yoğunlaşan zengin mimarisi ile kışlalardan ayrıldığı gibi, kendi döneminde inşa edilen diğer yapılardan da oldukça farklıdır. 19. yy. da Batılı mimarlar tarafından bu dönemde ortaya çıkan karma üslup dediğimiz sanat anlayışının, Hint- Mağrip ve İslam etkileri ile batı etkili sanat üsluplarının, yerli sanat anlayışıyla uyumlu bir biçimde birleştirilerek oluşturulduğu Eklektik (karma) tarzın en zengin örneklerinden biri sayılmaktadır. Mimarlık ve Sanat Tarihi açısından büyük bir öneme sahip olan bu denli büyük ölçekte bir yapının bugüne kadar tarihi arka planı da ele alınarak bütüncül bir yaklaşımla yeterince araştırılmamış olması, bu çalışmanın çıkış noktası olmuştur. Literatüre kısmen de olsa katkıda bulunmak amacıyla, Mektebi Tıbbiye-i Şahane Binası’nın Mimarlık ve Sanat Tarihi açısından önemi başta olmak üzere, Tıp Tarihi açısından önemi de göz ardı edilmeden, binanın inşası, mimarisi, tıp eğitiminin Haydarpaşa’ya nakil sebepleri ve sanat üslupları analiz edilerek, geçen sürede tarihi binanın yapısında meydana gelen değişimler de araştırılmış olup, konu detaylı bir biçimde ele alınmıştır. Eklektik sanat tarzıyla inşa edilen yapıda, klasik üslubun dışına çıkılarak Oryantalist, Neo Klasik, Neo Rönesans, Neo Barok, Neo Ampir ve Art Nouveau gibi birçok sanat üslubunun bir arada kullanıldığı zengin mimarisiyle de diğer yapılardan farkı ortaya çıkarılmıştır.Item 19. yy endüstri yapılarının kültürel miras olarak değerlendirilmesi: Tirilye'de zeytinyağı fabrikası restorasyon projesi(Uludağ Üniversitesi, 2015) Bilgin, Elif Acar; Bağbancı, Özlem Köprülü; Fen Bilimleri Enstitüsü; Mimarlık Ana Bilim DalıAntik çağdan günümüze zeytin üretimi teknolojisinin gelişerek devam ettiği Akdeniz coğrafyasında ekonomisi zeytin üretimine dayalı yerleşimlerden biri de Mudanya ilçesine bağlı bir kıyı yerleşimi olan Tirilye'dir. Tirilye zeytin ve zeytinyağı üretimi ile dünyaca tanınmış, geçmişi boyunca ipekböcekçiliği, balıkçılık ve şarap üretimi önemli gelir kaynakları olmuştur. Zeytincilik günümüzde önemini hala korumaktadır. Yüksek lisans tez çalışmasında, Tirilye'de yer alan ve 19.yy'ın ikinci yarısında inşa edildiği tahmin edilen Rumlardan kalan zeytinyağı fabrikası korunması gerekli kültürel mirasın bir parçası sayılan endüstri mirası bir yapı olarak incelenmiştir. Tezin birinci bölümünde dünyada ve Türkiye'deki endüstrileşme süreci, Türkiye endüstrileşmesinde Bursa'nın yeri, zeytinciliğin Bursa'daki gelişimi konuları anlatılmıştır. Daha sonra endüstri mirası kavramının tanımı, kapsamı, korunması gerekli kültür mirasının bir parçası olan endüstri mirası yapılarının korunması ile ilgili tüzükler ve kuruluşlar ile bu binaların yeniden kullanımına dair örnekler incelenmiştir. Son olarak da, Tirilye'deki zeytinyağı fabrikası ve ek binalarının mimari analizi yapılmış, analitik rölöve, restitüsyon ve restorasyon projeleri çizilmiş, raporları hazırlanmıştır. Son bölümde, yasal koruma altındaki fabrikanın, endüstri mirası olarak tanımı, değerinin anlaşılması, tarihinin araştırılması, belgelenmesi, korunması, tanıtımının yapılması ve günlük yaşama yeniden kazandırılmasını sağlayacak öneriler geliştirilmiştir.Item 19.yüzyıl Osmanlı mimarisinde bezeme sanatının gelişimi: Bursa Emir Sultan Cami bezemeleri üzerine bir inceleme(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2018-10-05) Gök, Duygu; Durak, Selen; Fen Bilimleri Enstitüsü; Mimarlık Ana Bilim Dalı; Mimarlık Tarihi Bilim DalıAnadolu'da 11. yüzyıldan itibaren Türk egemenliği başlamıştır. Bu dönemden itibaren Anadolu Selçuklu Dönemi, Beylikler Dönemi ve Osmanlı Dönemi yaşanmıştır. Başlangıçta bir Batı Anadolu Beyliği olan Osmanlılar, Bursa'nın fethi ile birlikte büyüyüp gelişerek İmparatorluk halini almıştır. Erken dönem ve klasik dönemde bezemede çini kullanımı ağırlıklıdır. Bitkisel bezemede rûmi, palmet ve lotus motifleri iki boyutlu kullanımları yaygın olarak görülmektedir. Teknikler içerisinde en yaygın kullanılan teknik çinidir. 17. yüzyıldan itibaren sanatta farklı arayışlar için giren Osmanlı İmparatorluğu bu dönemde batılılaşmanın etkisine girmiştir. Bu dönem mimari bezeme anlayışında bitkisel bezeme özellikle çiçek ve meyve betimlemeleri ön plandadır. Kullanılan teknikler içerisinde kalem işi tekniği oldukça yaygındır. Bu teknikle motiflere üç boyutlu bir görünüm kazandırılmıştır. Bursa Emir Sultan Cami 19. yüzyılda batılaşma döneminde inşa edilen yapılardan biridir. Esasen 15. yüzyıla tarihlenen yapı zaman içinde meydana gelen depremlerde zarar görmüştür. 1804 yılında barok, ampir ve rokoko üsluplarının etkisi ile yeniden inşa edilmiştir. Taş ve tuğla malzeme kullanılarak, kare planlı ve tek kubbeli olarak inşa edilen yapının bezemelerinde, alçı, ahşap, taş ve kalem işi teknikleri uygulanmıştır. Dönem özelliklerine uygun olarak kalem işi bezeme ağırlık kazanmıştır. Motif özelikleri, bitkisel, geometrik, yazı ve diğer başlıkları altında incelenebilmektedir. Bitkisel bezemede çiçek, akantus, rûmi ve stilize palmetler ağırlık kazanırken geometrik bezemede yıldız motifleri ağırlıklıdır. Yazı da yoğun olarak uygulanan bir bezeme unsurudur. Bu çalışmada Bursa Emir Sultan Cami'nin bezeme özelliklerinin mimari mekâna göre konumu, malzeme ve teknik yönünden ve motif özellikleri yönünden incelenmesi amaçlanmıştır. Çalışmanın kapsamı, yapının iç ve dış mekân bezemeleri ve avlu birimi ile sınırlandırılmıştır. Çalışma kapsamında öncelikle literatür araştırması yapılmıştır. Daha sonra alan çalışması yapılmış, yapının ve bezeme unsurlarının fotoğrafları çekilmiş, motiflerin çizim analizleri ise Vakıflar Bursa Bölge Müdürlüğü'nden sağlanmıştır. Tezin birinci bölümünde giriş yer almış, ikinci bölümde 19. yüzyıla kadar Anadolu Türk mimarisinde bezemenin gelişimi anlatılmıştır. Üçüncü ve dördüncü bölümde 19. yüzyılda Anadolu'da mimari bezemenin gelişimi, geçirdiği değişimler ve bu değişimin Bursa Emir Sultan Cami'ne yansımaları anlatılmıştır.Item 1950-1990 yılları arasında Bursa'daki mimarlık ve planlama faaliyetlerinin yerel basın haberleri üzerinden değerlendirilmesi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2020-07-16) Satış, İmran; Durak, Selen; Fen Bilimleri Enstitüsü; Mimarlık Ana Bilim Dalı; 0000-0002-2632-0534Belirli bir dönemin siyasi anlayışı, ekonomisi ve teknolojik altyapısı ile şekillenen kentlerde o dönemin mimarlık ve planlama faaliyetleri, kentsel mekan oluşumu ve mimarlık söylemine dair bilgi aktaran önemli kaynaklardan birisi yazılı basın haberleridir. Ülke genelinde alınan siyasi kararlar, bu kararlara bağlı olarak çıkarılan kanun ve uygulanan yönetmelikler, farklı dinamiklere sahip olan kentlerde farklı yerel süreçleri ortaya çıkarmaktadır. Yerelde farklılaşan imar faaliyetlerine ilişkin önemli bilgi kaynaklarından birisi yerel yazılı basın haberlerdir. Aynı zamanda yerel basın haberleri, dönemin mimarlık söylemine ışık tutmaktadır. Bu çalışmada, yerel basın haberleri mimarlık düşüncesini oluşturan asıl kaynak olarak belirlenmiştir. Çalışmanın amacı, Bursa kent merkezindeki mimarlık ve planlama faaliyetleri ile kentsel mekan oluşumunun yerel yazılı basın haberleri üzerinden analiz edilmesidir. Çalışma alanı Bursa kent merkeziyle sınırlandırılmıştır. Ülkedeki siyasi ortamın değişimi, kentleşme tarihindeki eşikler, planlama ve mimarlık faaliyetleri, gazeteciliğin yıllar içindeki gelişimi göz önünde bulundurularak, 1950-1990 yılları arası incelenecek dönem olarak belirlenmiştir. Bu dönemde yayımlanan Hakimiyet gazetesi haberleri çalışmanın ana kaynağıdır. Hakimiyet gazetesinin seçilme nedeni, incelenen döneme kesintisiz eşlik etmesi, o dönemde yüksek tiraja sahip olması ve gazete nüshalarının tamamına erişilebilmesidir. Çalışma kapsamında gazete haberleri taranmış, konusu mimarlık ve planlamayla direkt ilişkili haberlerin yanı sıra kent merkezinde gerçekleşen her türlü yapım, yıkım faaliyetine ilişkin haberler, şehirleşme ile ilgili alınan kararlar, konuyla ilişkili köşe yazıları ve karikatürler incelenmek için seçilmiştir. Seçilen haberler, içerik analizi yöntemi kullanılarak planlama, uygulama, koruma ana kategorileri altında sınıflandırılmıştır. 1950-1990 yılları arasındaki dönem onar yıllık periyotlara ayrılarak incelenmiştir. Çalışma sonucunda, hangi mimarlık ve planlama faaliyetlerinin yerel basının gündeminde yer aldığı tespit edilmiş, en fazla haberi yapılan yapılar, caddeler, konut alanları gibi kentsel mekanlar belirlenmiştir.Item 1980 sonrasında; yapı tasarım ve üretiminde meydana gelen değişimin "ürün-süreç" yenilikleri bağlamında analizi Yayınlanmamış doktora tezi(Uludağ Üniversitesi, 2010) Erbil, Yasemin; Akıncıtürk, Nilüfer; Fen Bilimleri Enstitüsü; Mimarlık Ana Bilim DalıYirminci yüzyılın ortalarından itibaren bilgisayar ve iletişim teknolojisi alanında yaşanan gelişmelerin etkileri, küresel ölçekte bir değişim rüzgarı oluşturmuştur. Bu tarihten itibaren bilginin işlenmesi, saklanması ve dağıtılması, daha hızlı, daha güvenilir ve daha ucuz bir hale gelmiştir. Teknolojik gelişmeler, birçok alanda üretim ekonomilerini temelden değiştirmiş, ürün çeşitliliği ve esnekliği konusunda önemli avantajlar sağlamıştır.Yeni ekonomik koşulların ortaya çıkardığı yeni pazar ortamında rekabet anlayışı biçimsel ve boyutsal olarak değişime uğramıştır. Kalite, maliyet, satış öncesi ve satış sonrası hizmet, hız gibi konuların öne çıktığı yeni pazarda faaliyet gösteren işletmelerin sayısında kayda değer bir artış meydana gelmiştir. Günümüz iş dünyasının hiper-rekabet ortamı olarak tabir edilen koşulları, piyasaya sunulan yeni ürünlerin sayısının her geçen gün artmasına neden olmaktadır. Değişen ekonomik koşullar ve yıkıcı rekabet ortamı, yenilikçi yaklaşımlara yönelmeyi gerektirmektedir. Dünya çapında tüm sektörler için geçerli olan bu gelişmelerin etkileri yapı endüstrisinde de hissedilmektedir.Düzenleyici kurum ve kuruluşlar, tedarikçiler, uygulayıcılar, kullanıcılar, müşteriler, bilgi-enformasyon kaynaklarının bir araya geldiği çok yönlü bir oluşum olan yapı endüstrisinde, yeniliklerin gündeme gelmesi, seçilmesi, uygulanması, sonuçlarının değerlendirilmesi ve yaygınlaşması süreci, uluslararası platformda güncel bir araştırma konusudur. Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde, sektörün ekonomi içerisindeki belirleyici konumu ve yarattığı istihdam göz önüne alındığında, geleceğe yön verecek yenilik stratejilerinin geliştirilmesi bakımından yenilik sürecinde etkili olan faktörlerin tanımlanması ve bunların birbirleriyle olan ilişkilerinin analiz edilmesi ihtiyacı doğmaktadır. Bu bağlamda, tezde, 1980 sonrasında yapı tasarım ve üretiminde meydana gelen yenilikler incelenmekte ve bu süreçte mimarların içinde oldukları ağların rolü irdelenmektedir.Item 2,2’-bipiridin türevleri içeren karışık ligandlı flavonoid-bakır(II) komplekslerinin sentezi ve yapısal karakterizasyonu(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2023) Yücel, Nevra; Gençkal, Hasene Mutlu; Fen Bilimleri Enstitüsü; Kimya Ana Bilim DalıBu çalışmada flavonoidler ve 2,2’-bipiridin türevleri kullanılarak potansiyel biyolojik etkin olabilecek yeni karışık ligand-Cu(II) komplekslerinin sentezi ve yapılarının aydınlatılması amaçlandı. Bu amaçla flavonoid olarak krisin, morin ve narin genin, 2,2’-bipiridin türevleri olarak, 4,4’-dimetil-2,2’-bipiridin ve 5,5’-dimetil-2,2’-bipiridinseçildi. Seçilen bu ligandların bakır(II) iyonu ile oluşturduğu altı adet yeni karışık ligand-Cu(II) kompleksi sentezlendi. Elde edilen komplekslerin yapısal karakterizasyonları elementel analiz, FT-IR spektroskopisi, UV-Vis spektroskopisi, LC/TOF/MS, iletkenlik ve manyetik duyarlılık yöntemleri ile gerçekleştirildi. Yapılan karakterizasyon çalışmalarından elde edilen sonuçlara göre komplekslerdeki flavonoid monoanyonu, 2,2’-bipiridin türevi ve Cu(II) iyonu stokiyometrik oranı 1:1:1olarak belirlendi ve sentezlenen kompleksler için:[Cu(chr)(ClO₄)(4,4'-dmbpy)],[Cu(mrn)(ClO₄)(4,4'-dmbpy)].H₂O,[Cu(nrg)(ClO₄)(4,4'-dmbpy)].H₂O,[Cu(chr)(ClO₄)(5,5'-dmbpy)],[Cu(mrn)(ClO₄)(5,5'-dmbpy)].H₂O,[Cu(nrg)(ClO₄)(5,5'-dmbpy)]. H₂O formülleri belirtildi. Ayrıca sentezlenen komplekslerin termal davranışları eş zamanlı TGA/DSC cihazı ile araştırıldı.Item 2,3 - BİS (hidroksiimino) -1,4,7,10 - tetraaza- (5,6) - (11,12) - dibenzo-siklododeka - 5,11 - dien sentezi ve komplekslerinin incelenmesi(Uludağ Üniversitesi, 1983) Bank, Cengiz; Bekaroğlu, Özer; Fen Bilimleri Enstitüsü; Kimya Ana Bilim DalıGeçiş metalleri ile oluşturdukları komplekslerin ilginç yapıları yanısıra, vic-dioksimler antitümör etkileri konusunda da incelenmektedirler. Daha önce sentezi yapılan bir seri vic-dioksim ligandları ile ilgili çalışmaların bir devamı olarak poliaza makrosiklik yapı üzerinde vic-dioksim grubu taşıyan yeni bir ligandın sentezi gerçekleştirilmiştir. Bu amaçla önce o-nitroklorobenzen ile 1,2-etandiaminin kondensasyonundan 1,2-bis(o-nitrofenilamino) etan hazırlanmış ve bu bileşiğin Pd-aktif karbon (%10) katalizörlüğünde hidrazin hidrat (% 100) ile indirgenmesinden 1,2-bis(o-aminofenilamino) etan elde edilmiştir. Bu diaminin -5°C da aşırı NaHC0 3 varlığında anti-dikloroglioksim ile reaksiyonundan 2,3-bis(hidroksiimino) - 1,4,7,10-tetraaza-(5,6)-(11,12) dibenzo-siklododeka-5,11-dien(LH4 ) elde edilmiştir. Anti-dikloroglioksim ile 1,2-bis(o-aminofenilamino) etan arasındaki reaksiyon da herhangi bir yönlendirici (template) etki söz konusu değildir. Reaksiyon ortamında bulunan aşırı NaHC0₃ oluşan HCl'i nötralize etmek içindir. Alkali metal iyonlarının N- donor ligandlar ile kompleks oluşturma eğilimi zayıf olduğundan, makrosiklik yapı oluşumunda Na+ iyonunun template etkisi beklenemez. Halka teşekkülü için fenil grublarının -NH₂ leri uygun biçimde yönlendirdikleri düşünülebilir. Elementel analiz sonuçları ve spektral veriler makrosiklik yapının oluştuğunu göstermektedir. 1,2-Bis(o-aminofenilamino) etan'ın ¹H-n.m.r. spektrumunda sekander ve primer amin protonlorına ait kimyasal koymalar 4,4 ve 3,5 ppm de görülmektedir. Siklizasyon reaksiyonundan sonra 3,5 ppm deki band kaybolmakta ve 7,5 ppm'de amidik-NH protonlarına ait yeni bir pik ortaya çıkmaktadır. 12,1 ppm deki geniş bir band anti-yapısındaki oksim protonlarına aittir. -NH ve -OH protonlorına ait kimyasal kaymaların D₂O ilavesinden sonra kaybolması bu grubların kesin olarak tanınmasını sağlar. LH₄ ‘ün aromatik ve metilen protonları 6,8-6,2 ve 3,3 ppm'de görülür. LH₄'un karakteristik i.r. bandları 3220 cm(-1) (OH), 1645 cm-(1) (C=N) ve 1015 cm-(1) (NO) de ortaya çıkmaktadır. Bu değerler daha önce diaminoglioksim türevleri için verilen değerlere uyum göstermektedir. Bu ligand da iki oksim grubuna ilaveten mokrosiklik halkada dört tane azot atomu mevcuttur. Bu grublar kısmen veya tamamen kompleks oluşumuna katılabilirler. Cu(II), Co(II), Ni(II), Pd(II) ve U0₂ (VI) ile LH₄ trinükleer kompleksler vermiştir. Bu komplekslerde herbir makrosiklik halka da bir metal iyonu tutulmuş, iki ligand molekülündeki dört aksim grubu üçüncü metal iyonu ile koordinasyona girmiştir. Bu komplekslerin çözünürlükleri az olduğundan ¹H-n.m.r. ölçümleri yapılamamış KBr tabletleri içerisinde alınan i.r. spektrumlarında 0-H ... O deformasyon bandları 1710-1700 cm(-1) gözlenmiştir. Daha yumuşak şartlarda LH₄ ‘ün mono-nukleer Pd(II) kompleksi de izole edilmiştir. DMSO-d₆ da yeterince çözündüğü için ¹H-n.m.r. spektrumu alınabilen bu kompleksin NH, CH₂ ve aromatik protonlara ait kimyasal koyma değerleri ligand da gözlenen değerlere çok yakındır. Daha düşük alana kayan OH piki aksim gruplarının metal iyonu ile koordinasyona girdiğini gösterir. LH₄' ün Zn(II) kompleksinde de metal/ligand oranı 1:1 dir. Bu kompleksde Zn(II), oksimlerden birinin N, diğerinin O atomu üzerinden koordinasyona girer. Tetrahedral yapı için diğer iki koordinasyonu bir klorür iyonu ile bir su molekülü tamamlar.Item 2,3,4 çözgü-örgü hareketleriyle elde edilen çözgülü otomat örme dokularının fiziksel ve geometrik yapı özelliklerinin araştırılması(Uludağ Üniversitesi, 1997-10-24) Türker, Erkan; Tasmacı, Mehmet; Fen Bilimleri Enstitüsü; Tekstil Mühendisliği Ana Bilim Dalı2,3,4 yatırım raylı ve E 28,32,40 incelikli çözgülü otomat örme makinaları için yapılmıştır. Her yatırım rayındaki iplik numaralan ve kumaşın sıra sıklığının değişmediği kabul edilmiştir. İplik 50 denye polyester ve sıra sıklığı 20 (Sıra/cm) olarak alınmıştır. Bu esaslara göre 2,3,4 yatırım raylı makinalar için ayrı ayrı üç boyutlu ilmek modeli geliştirilmiş ve üç incelik ve üç farklı yatırım rayı sayısına göre franse, triko tuch, satin, samt ilmeklerinin eş - zıt yatırımlarıyla kapalı ve açık şekilleri için ilmeklerin rack değeri, kumaş ağırlığı,örtme faktörü, kumaş kalınlığı, kumaş yoğunluğu değerleri hesaplanmıştır. Hesaplanan değerler çizelgeler ve grafikler halino getirilerek birbirleri arasında karşılaştırma yapılmıştır. Çalışma esas olarak beş bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde (Giriş), çalışmanın amacı ve kapsamı; İkinci bölümde (Kaynak araştırması), konu ile ilgili temel kaynak bilgileri; Üçüncü bölümd8,(Materyal ve Metod), önce gerekli materyal ve çalışma ortamı bilgileri ; sonrada değerlendirme yöntemleri açıklanmıştır. Dördüncü bölümde (İlmek modelleri bulgular;), çalışmada kabul edilen ilmek modeli oluşturulmuş ve bulguları verilmiştir. Beşinci bölümde (Tartışma ve Sonuç), ilmek modeline göre elde edilen çeşitli kumaşların değerleri arasında karşılaştırma yapılarak sonuçlan değerlendirilmiştir. Elde edilen bulgular kumaşlarda rack değerleri, kumaş ağırlığı, örtme faktörü, kumaş kalınlığı ve kumaş yoğunluğu değerlerinin birbirleri arasındaki ilişkiler tartışılarak çizelge ve şekil halinde gösterilmiştir.