1985 Cilt 6 Sayı 2
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11452/20256
Browse
Browsing by Language "tr"
Now showing 1 - 20 of 32
- Results Per Page
- Sort Options
Item Adam Ferguson 1723-1816(Uludağ Üniversitesi, 1983) Mac Rae, Donald; Sezai, İhsan; İktisadi ve İdari Bilimler FakültesiSosyal bilimlerin tarihinin ciddi incelemeler gerektiren bir saha olmadığını söyleyebilmek ancak- bilgisizlik ve kötü niyetle izah edilebilir. Ne yazık ki, etrafımızda, hala sosyal bilimlerin ne olduğunu, ne başardığını ve neden bir sosyal bilimler tarihine ihtiyaç duyulduğunu soracak kadar aptal insanlar var. Aslında bunları ciddiye almamak lazım. Sosyal bilimler bazılarını rahatsız etse bile; düştüğü yanlışlıklara ve muğlaklığına rağmen günlük hayatımızın, hükümetlerimizin, idarelerimizin ve en önemlisi yirminci yüzyılda kendimizin farkında olabiIişin gerçekleri (kaynakları) İşin tuhafı, "Sosyal bilimler tarihi" ne karşı çıkanların bazılarının bizzat sosyal bilimciler arasından çıkmış olmasıdır. Bunlara bakılırsa o, metodolojiden ve sıhhatli bilgiden mahrum eski devirler bizi neden ilgilendirsin? Yaşayan bir bilim, canlılığı ve varlığını "bugün"ün aciliyeti ve "gelecek"in bekleyişi ile beslemelidir. Bir sosyal bilimin, mesela sosyoloji'nin tarihi ile uğraşmak kapatılmış bir demiryolu hattının zaman çizelgesini hazırlamak gibi boş bir gayret değil midir? Bu "tarihe karşı olmak" tavrını taşıyanlara benim söyleyeceğim tek şey vardır : Sosyal bilimlerin tarihi, çeşitli disiplinlerin en vazgeçilmez esaslarını teşkil eder. Bunun böyle olduğunu görmek isteyenler Adam Ferguson'un çalışmalarına baksınlar; bize hak vereceklerdir. Adam Ferguson'un bu bakımdan dikkate şayan olması , Vico, Montesquieu ve Herder ı unutmadığını söyleyerek belirteyim ki, sadece ilk sosyolog olmasından değildir. Hatta Marx'ı, Sombart'ı ve Schiller'i etkilemiş olmasından da değildir. Bunlar ilave hususlar olabilir. Asıl sebep, yukarda ki genel çizgidedir. Sosyal bilimlerin kendi geçmişleri ile olan bağlantıları ile tabii bilimlerin kendi geçmişleri arasındaki bağlantılan arasında kuvvet farkı hariç, hiç bir şekil farkı yoktur.Item Amerika ve Türkiye örenkleriyle istatistik ve kamuoyu(Uludağ Üniversitesi, 1985) Gürsakal, Necmi; İktisadi ve İdari Bilimler FakültesiBu çalışmada istatistiğin son derece gelişmiş olduğu Amerika ile istatistiğin henüz gelişmekte olduğu ülkemiz ele alınarak, istatistik -kamuoyu ilişkileri değerlendirilmektedir. Amerika 'da 1980 'li yıllardan sonra bir meslek olarak istatistik ve istatistikçinin, topluma katkılarının karşılığında hakettiği yerde bulunup bulunmadığı daha yaygın bir şekilde tartışılmıştır. Ayrıca Amerikalı istatistikçiler, "halkla ilişkiler", "toplumsal Sorumluluk", "kalite kontrolüne önem verme", "istatistiklerin öncelikle sırası" gibi konuları da gündeme getirmişlerdir. Ülkemizde henüz çok yeni bir meslek dalı olan istatistik ise kamuoyu günde mine genelde: Fiyat endeksleri, nüfus sayımları ve seçimlerle ilgili kamuoyu araştırmaları ile gelmektedir. Ancak ülkemizde istatistik konusunda oluşan kamuoyu imajının olumlu olduğunu söylemek çok güçtür ve bu imajın olumluya dönüştürülebilmesi için istatistikle ilgili kişi ve kuruluşlara büyük sorumluluklar düşmektedir.Item Anadolu ve Bağdat Demiryollarını kolonizasyon aracı olarak kullanma çabaları(Uludağ Üniversitesi, 1985-11) Özyüksel, Murat; İktisadi ve İdari Bilimler FakültesiOsmanlı İmparatorluğu 'nda Alman kolonizasyonu düşünce erine 19. yüzyıl ortalarından itibaren sık rastlanmaktadır . Bu doğrultuda propaganda yapanlar arasında Alldeutscher Verband 'ın ideologları, Prof. Sprenger, Ludwig Ross gibi isimler sayılabilir. Karl Kaerger ise kolanizasyon düşüncesine yeni boyutlar getirmiştir. Kaerger'e göre, Anadolu topraklarına Alman göçmenlerin yerleştirilmesi, bu ülkedeki güçlü konumundan dolayı Anadolu Demiryolu Şirketi tarafından yürütülmelidir. Osmanlı İmparatorluğu Anadolu demiryolu atları boyunca ayrıcalıklı Alman koloni bölgelerinin oluşturulmasına izin vermeli, Almanya da karşılık olarak Osmanlı İmparatorluğu 'nun toprak bütünlüğünü korumalıdır. Benzeri düşünceler daha sonra binbaşı Schlagintweit tarafından savunulmuştur. Schlagintweit 'ın önerileri, Kolonial-Wirtschiftlichen Komitee tarafından Başbakan von Hohenlohe'ye bir rapor halinde sunulmuştur. Anadolu demiryollarını inşa eden Deutsche Bank Genel Müdürü Georguon Siemens, onur konuğu olduğu Deutsche Kolonia Gesellschaft 'ın bir toplantısında kolonizasyon düşüncesini sert bir ifadeyle reddetmiştir. Siemens demiryolları girişlerinin sadece ticari bir nitelik taşıdığını, bu tür düşüncelerin Osmanlı yöneticilerini ürküterek girişimi tehlikeye düşüreceği savunmuştur. Gerçekten de bu sıralarda Babidli çevresinde Almanların demiryollarını kolanizasyon amacıyla inşa ettikleri söylentileri yayılmaktaydı. Alman yönetimi bu endişeyi yok etmek için Babıali'ye, Kolonial-Wirtschatlichen Komitee 'nin önerilerine anıt bile verilmediğini bildirmişlerdir.Item Bursa'da yakıt bazında enerji tüketimi ve doğal gaz talep tahminleri(Uludağ Üniversitesi, 1985-11) Ertaş, S.; Ertaş, E.; İktisadi ve İdari Bilimler FakültesiÇok yakın bir gelecekte Türkiye ekonomisi doğal gaz ile tanışacaktır. Bu yazının ardında yatan temel fikir Türkiye'nin en büyük şehirlerinden biri olan Bursa 'da ki doğal gaz talep potansiyelini belirlemektir. İlk olarak basit trend modelleri ile günümüzden 2005 yılına kadarki yakıt talebi büyümeli önraporlanmaktadır. Daha sonra bazı basitleştirici varsayımlar altında doğalgazın bu potansiyel piyasanın ne kadarını ele geçirebileceği değerlendirilmektedir.Item Çevre kirlenmesinin ekonomik anlamı(Uludağ Üniversitesi, 1985-11) Ertürk, Hasan; İktisadi ve İdari Bilimler FakültesiGünümüzde, çevre kirlenmesi sorunun önemi ekonomik büyüme ve teknolojik ilerleme nedeniyle, günden güne artmaktadır. Bu nedenle çevreciler ekonomik büyümenin karşısındadırlar. Diğer yandan, büyüme yanlıları ise, çevre kirlenmesi sorunun ekonomik büyümenin kendisinden değil yanlış yönlendirilmiş büyüme politikalarından kaynaklandığını savunmaktadırlar. Onlara göre, çevre kirlenmesi bir dışsallıktır ve bu nedenle temel sorun, bu dışsallığı içselleştirici bir yöntemin bulunmasıdır.Item "Çokuluslu şirketler ve uluslararası kooperatifçilik hareketi": Finansal ve idari zorunluluklar(Uludağ Üniversitesi, 1983) Alper, Yusuf; İktisadi ve İdari Bilimler FakültesiÜlke sınırları içinde faaliyet gösteren uluslararası özel teşebbüsün yeni bir türünü teşvik eden çok sayıda faktör bir araya geldi. Bu yeni teşebbüs türünün ortaya çıkışını etkileyen faktörlerden bazılarını şöyle sıralayabiliriz: - Hızla büyüyen dış pazarlar, - Gümrük duvarları engelinin her taraf edilmesi, - Emek ve hammadde maliyetlerindeki farklılıklar, · - Vergilemedeki farklılıklar, - Ulaştırma masraflarından tasarruf etme ve daha esnek döviz kontrolleri. uluslararası dev şirketlerin bir kısmının başlangıcı çok daha önceki yıllara , kadar uzamasına rağmen, bu şirketlerin büyümesindeki hızlı gelişme son 20 yılda gerçekleşmiştir. Başta Amerika olmak üzere birçok gelişmiş kapitalist ülkenin işletmeleri faaliyet gösterdikleri söz konusu ülkelerdeki menfaatlerini korumak için yaptıkları deniz aşırı yatırımlar kısmen veya tamamen yabancı mülkiyetinde sonucunda bu gelişme ortaya çıkmıştır. Birkaç istisna dışında uluslararası şirketler, yönetimin ve mülkiyetin uluslar üstü birleşiminden aynı tutulamazlar. Böylece uluslararası şirketlerin çoğu "Birçok ülkede faaliyet gösteren" anlamında olmak üzere çok uluslu şirket (Multi-National company) şeklinde tanımlanmaktadır. Çünkü çok · uluslu bir yönetim yapısına sahiptirler. Fakat şirket faaliyetlerinin hepsi yine de ana şirketin bulundu~ ülkeden kontrol edilir. Yapısal özellikleri itibariyle uluslararası şirket niteliğindeki fidanların bir · kısmı ürünlerinin büyük bir kısmını ana şirketin bulunduğu orijin ülkede satarken, bir kısım çok uluslu şirketlerde ürettikleri malın büyük bir kısmı diğer şirketleri aracıyla öbür ülkelerde satmaktadırlar.Item Bir doğrusal programlama modeli çerçevesinde göresel iyimserlik sırasının belirlenmesi(1983) Gürsakal, Necmi; İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesiİnsana, sürekli olarak bilgi alan, değerlendiren ve karar veren rasyonel bir varlık gözüyle baktığımızda, onun içinde yaşadığı koşulları belki de en iyi açıklayan kavram "belirsizlik" olmaktadır. "Homo economicus"un gerçek hayatta rasyonel davranıp davranmadığı bir yana, insanın belirsizliği değerlendirmeyi öğrendiği ölçüde rasyonelleşeceği açıktır. Sübjektif olasılık kuramı , belirsizliğin değerlendirilmesinde insanı çok önemli bir ölçme aracı olarak görür. Söz konusu kuram çerçevesinde bireyler, belli bir olayın gerçekleşmesine duydukları güven dereceleri olarak olaylara Objektif olasılıklar atfedebilirler. öte yandan, Objektif olasılıklar zaman içinde tek bir an için tanımlıdırlar ve olasılıkları açıklayan bireyin olay hak kında sahip olduğu bilgi miktarı değiştikçe açıkladığı olasılıkları da değişir. Olasılık tahmincilerinin tahmin yeteneklerinin geliştirilmesinde, yapılan tahmincilerin ne derecede iyi tahminler olduklarını belirleyen puanlama kurallarından (scoring rules) yararlanılabilir. Puanlama kuralları belirsiz olayın ancak sonucu belirlendikten sonra uygulanabilir ve olasılık tahmincisinin tahmin yeteneğini geliştirmesi için geri bildirim (feedback) amacıyla kullanılabilirler. Bu çalışmanın ilk bölümünde " iyimserlik" kavramının sözlük tanımı karar kuramı açısından incelenmekte ve görsel iyimserliğin belirlenmesinde subjektif olasılıkların kullanılması önerilmektedir. İkinci bölümde, bir grup içinde görsel iyimserlik sırasının belirlenmesi amacıyla bir doğrusal programlama modeli oluşturulmaktadır . Çalışmanın son bölümü olan sonuç ve öneriler bölümünde ise getirilen iyimserlik tanımının ne şekilde kullanılabileceği tartışılmaktadır.Item Filistin sorunu'nun ortaya çıkışı(Uludağ Üniversitesi, 1985-11) Dursun, Davut; İktisadi ve İdari Bilimler FakültesiFilistin Sorunu, XX. yüzyılın başından bu yana Ortadoğu 'nun ve uluslararası siyasi sistemin en önemli sorunlarından birisidir. Bu sorunun ortaya çıkmasında siyonizmin, büyük devletlerin yardımlarının, Filistin'deki İngiliz manda yönetiminin ve Il. Dünya Savaşı sonunda kurulmuş olan uluslararası siyasi sistemin rolü büyük tür. Ortadoğu'daki çatışmaların ana sebebi olan Filistin sorunu çözümlenmeden Orta doğu 'da barışı sağlamak ve korumak imkansız gibidir. Anayurtlarından kovulmuş milyonlarca Filistin'inin ülkelerine dönmeleri ve kendi kaderlerini belirlemeleri acil çözüm bekleyen sorundur.Item Gelişmekte olan ülkelerde ekonomik yapının istihdam açısından yeni görünümleri: Düalist yapı(Uludağ Üniversitesi, 1985-11) Baştaymaz, Tahir; İktisadi ve İdari Bilimler FakültesiGelişmekte olan ülkelerde ekonomik yapının klasik üçlü ayırımı yeterliliğini giderek kaybetmektedir. Yeni yeni ortaya çıkan birçok faaliyet nitelik bakımından klasik sektörlere dahil edilememektedir. Bu bakımdan ekonomik yapının analizinde yeni ayrımcılara ihtiyaç vardır. Ancak yeni ayırımlar ise beraberinde terim ve kavram kargaşasını getirmektedir. Bu makalede yeni kavram ve terimler üzerinde durulacaktır.Item Gücün ekonomik analizi(Uludağ Üniversitesi, 1985) Ertürk, Emin; İktisadi ve İdari Bilimler FakültesiÜretim faktörleri, ekonomik motiflerle hem ülke içinde hem de şartlar oluştuğunda ülkeler arasında hareket halindedir. Bu hareketle ilgili analizlerde klasik ve Keynezyen aletler önemli farklılık arzeder. Farklılıkların kaynağı kabul edilen varsayımlardır. Analiz ister statik isterse dinamik olsun, göç olayını tahlil de bekleyişler önemli bir yer tutar. Göçün kısa dönem sonuçları uzun dönem sonuçlarından farklıdır. Kısa dönemde harekete geçiren kuvvetler uzun dönemde etkisini kaybeder ve göç tersine döner; göç fonksiyonu da buna bağlı olarak yeni dışsal değişkenler kazanır.Item İktisadi analizde beşeri sermaye kavramı(Uludağ Üniversitesi, 1985-11) Yüce, Demet; İktisadi ve İdari Bilimler FakültesiEkonomik literatür incelendiğinde, insan faktörüne önem veren ilk çalışmaların merkantilistlere kadar uzandığı görülmektedir. Daha sonra klasik düşüncede Adam Smith 'in "beşeri sermaye" kavramının temelini oluşturabilecek düşünceleri ortaya attığı görülmektedir. Aynı düşünceler . çerçevesinde Robert Malthus, David Ricardo, Irwing Fisher gibi ekonomistler de konuya katkıda bulunmuşlardır. Alfred Marhall'ın bir yandan beşeri sermaye görüşünü savunurken, diğer yandan pratik analizlerde insanın sermaye olarak kabul edilmesini yanlış bulması, beşeri sermaye kavramının gelişmesini uzun bir süre geciktirmiştir. Böylece 1960'lılara kadar beşeri sermaye kavramı ekonomik çalışmalarda gerekli ilgiyi ne yazık ki görememiştir. 1960'lı yılların başlamasıyla , beşeri kaynakların öneminin T. W. Schultz tarafından yeniden keşfedilmesi sonucunda bu kavram tekrar ekonomik analize alınmıştır.Item İktisatta yöntem üzerine seçilmiş kaynakça(Uludağ Üniversitesi, 1985-11) Eren, Ercan; İktisadi ve İdari Bilimler FakültesiYöntem sorunları üzerine iktisatçıların süregelen ilgisinin günümüzde daha da arttığı gözlenmektedir. Bu çalışma yakın dönemde İngilizce yazılmış iktisatta yöntemle ilgili yapıtları sergilemeyi amaçlamaktadır.Item İşletmelerde amaç ilişkileri(Uludağ Üniversitesi, 1985-11) Yılmaz, Zekai; İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesiİşletme amaçları arasında çeşitli ilişkiler söz konusudur. Genellikle bu ilişkileri üç grupta toplamak mümkündür. Nitekim bunlar, -hiyerarşik veya amaç-araç ilişkisi, birincil (asli) ve ikincil (veya tali) amaç ilişkisi, nötr, tamamlayıcı ve rekabet amaç ilişkisi, olarak karşımıza çıkmaktadır. Amaçların hiyerarşik ilişkisi, amaçların hiyerarşik bir düzene sokulması suretiyle gerçekleştirebilmektedir. Buna göre amaçlar üst düzeydeki ve alt düzeydeki amaçlar diye ayrılmaktadır. Bir üst amacın aracı alt düzeydeki amaçtır. Bu alt düzeydeki amacın aracı ise daha alt düzeydeki amaçlardır. Böylece amaçlar amaç araç (amaç) ilişkisi çerçevesinde gerçekleştirilmeye çalışılacaktır. Bu türdeki amaç ilişkisi asimetrik bir ilişkidir. Diğer bir ifade ile alt amaç onu takip eden amacın gerçekleşmesine katkıda bulunacaktır. Ancak tersi yani, üst amacın alt amacın gerçekleşmesine katkısı mevcut değildir. Literatürde zaman zaman amaçların aynı düzeyde olmayan, daha çok birincil amaçlar (veya asli amaçlar) ve ikincil (tali) amaçlar şeklinde farklılaştığı görülmektedir. Birincil (veya asli) amaç daha yüksek refahın veya var olma düşüncesinin temelini teşkil etmektedir. Daha açık bir ifade ile bu amaçlar olmadığı sürece diğer amaçlar gerçekleştirilemez. örneğin bir ticari işletme kar elde etmek amacıyla kurulur veya şermaye sahipleri gelir sağlamak amacıyla ticari işletmeyi kurarlar.Item İstatistik kuramına matematiksel yaklaşım(Uludağ Üniversitesi, 1983) Aytaç, Mustafa; İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesiİstatistik bilimi, insanlığı ilgilendiren birbirinden farklı iki sahada aynı zamanlarda yayılmaya başlamıştır diyebiliriz. Bunlar şans oyunları ve politik bilimlerdir. özellikle politikacıların istatistik bilgileri kendilerini haklı gösterecek şekilde- istatistik biliminin yöntemlerine bağlı kalmaksızın - yorumlamaları, onun bir tür yalan söyleme yöntemi olarak ün yapmasını sağlamıştır. Öyleyse istatistik nedir? "İstatistik, yığınların özellikleri üzerinde sayma veya ölçme işlemleri ile elde edilen verilerle ilgilenen bilimsel bir yöntemdir." Şans oyunları üzerine yapılan çalışmalar, ölçme hataları üzerinde bir takım kuramlar geliştirerek matematiksel istatistiğin temelini oluşturmuştur. Politik bilimlerle ilgilenen istatistik ise, verilerin tablo ve diyagramlarla gösterilmesini sağlamış ve daha ilerdeki yıllarda değişik ortalamaların verilerin özetlenmesini de içererek gittikçe gelişmiş ve betimleyici istatistik ( descriptive statistics) oluşturmuştur. Son yıllarda istatistiğin gelişmesi betimleyici istatistikten, istatistik tahmine (Statistical inference veya inductive statistics) kaydığı oranda hızlı olmuştur. İstatistik tahminleri, örnek verilerine dayanarak genellemelerde bulunmaktır. Biz bu çalışmamızda istatistikte yer alan bazı konu ve kavramlar üzerinde durmaya çalıştık. Şüphesiz bunların dışında daha birçok konular vardır. Bunların hepsini böyle bir makalede ele almak olanaksızdır. Bizim amacımız herhangi bir matematiksel istatistik kitabı veya makalesi okuyacak kişilere bunların anlaşılmasını saklamak üzere istatistik konularından önemli saydıklarımızı matematiksel bir temelle dayanarak sunmaktır. Son yıllarda' büyük gelişme göstererek hemen hemen bütün bilim. dallarında yaygın bir kullanma alanı bulan parametrik olmayan istatistik yöntemlerini de bu çalışmamızın kapsamı dışında bıraktık . Çünkü parametrik olmayan istatistik yöntemlerinde, hem ana kütle dağılımının belirlenmesine gerek duyulmaz hem de bunları uygulamak için ileri düzeyde matematik ve istatistik bilgisi istenmez. Bu nedenden dolayı sadece parametrik istatistik yöntemleri üzerinde durduk.Item Merkezcil olmayan işletmelerde transfer fiyatlama sorunu(Uludağ Üniversitesi, 1985-11) Lazol, İbrahim; İktisadi ve İdari Bilimler FakültesiGünümüzde birçok işletme sorumluluk merkezlerinden birinde üretilen nihai mamulün diğer sorumluluk merkezinin hammaddesi olduğu bir bütünleşme içindedir. Aynı işletmenin alt birimleri arasında transfer konusu olan mal ve hizmet için belirlenen fiyat transfer fiyatı olarak adlandırılmaktadır. Belirlenen transfer fiyatları şu dört kriteri etkileyebilir: Amaç uygunluğu, motivasyon, bağımsızlık ve başarı değerlemesi. Ancak bunların hepsi için uygun düşen tek bir transfer fiyatı elde etmek mümkün değildir. Bu nedenle farklı transfer fiyatlama metotları geliştirilmiştir. Transfer fiyatları maliyete, piyasa fiyatına veya bu ikisinin belirli kombinasyonlarına dayandırılmaktadır. Transfer fiyatı mekanizması çok uluslu işletmelerce de fon ve gelirlerini bir biriminden diğerine aktarma olanağı sağlar ve. bir bütün olarak çok uluslu işletmenin menfaatlerini arttırmak amacıyla kullanılır.Item Mesleki eğitim(Uludağ Üniversitesi, 1985-11) Maitour, Louis-Marie Le; Efil, İsmail; İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesiİşgören seçimi ve eğitim işgörenin işine uyarlanmasını sağlayan birbirini tamamlayıcı iki unsurdur. Seçim işlemi tamamlanıp işgören işletmeye kabul edildiği zaman belli bir görevi yapmak zorunda olacaktır. İşgören en az enerjiyi sarfederek işini yapabilmesi için makinaları ve aletleri kullanma biçimi konusunda sistemli bir bilgiye ihtiyaç duyar. Her duruma az veya çok uyan çok sayıda eğitim yöntemleri vardır. İşletmelerde özellikle iki yöntem akımına rastlanmaktadır.Item Mondragon kooperatifleri ve özyönetim(Uludağ Üniversitesi, 1985-11) Ünal, Ayşe; İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesiİşçiler tarafından kurulan Mondragon kooperatifleri başarılı bir üretim kooperatifçiliği önemli göstermektedir. Kooperatifler üyelerin sermaye miktarına bakılmaksızın seçtikleri organlarca demokratik olarak yönetilmekte ve elde edilen gelir yine işçiler arasında paylaşılmaktadır. Böylece emek ve sermaye arasındaki dengesizliğin olmadığı bir grupta yönetim ve çalışanlar arasında dayanışma sağlanmak ta ve kooperatif-özyönetimi gerçekleşmektedir.Item Orta öğretim gençliğinin yüksekögretime geçişte karşılaştığı sorunlar(Uludağ Üniversitesi, 1985-11) Barutçugil, İsmet Sabit; İktisadi ve İdari Bilimler FakültesiBu tebliğde, ortaöğretim gençliğinin yükseköğrenime geçişte, öncesinde ve sonrasında karşılaştıkları bazı önemli sorunlar ele alınmıştır. Ortaöğretim dönemin de karşılaşılan sorunlar arasında özellikle kitap, öğret men ve ders programları ile sınıf geçmek el veya değerlendirme sistemleri üzerinde durulmuştur. Üniversiteye giriş aşamasında okul ve meslek seçimi ve sınav sistemine ilişkin sorunlar vurgulanmıştır. Son olarak da üniversiteye girişten sonra öğrencilerin ders ve sınav sistemleri ile yeni ekonomik ve sosyal çevreye uyum sorunları ve barınma, beslenme, sağlık, kredi, gelecek endişesi gibi sorunlarına ana hatlarıyla değinilmiştir. Bu sorunlar belirlenirken aynı zamanda bazı çözüm önerilerinin getirilmesine de çalışılmıştır.Item Osmanlı toplumunun yapısal değişme sürecinde sivil bürokrasi(Uludağ Üniversitesi, 1985-11) Bozkurt, Veysel; İktisadi ve İdari Bilimler FakültesiOsmanlı toplumunda çözülme sürecinin başlamasıyla birlikte, toplum düzenin de yapısal değişme hareketleri kaçınılmaz hale gelmiştir . Bu sebeple, öncelikle orduda başlatılan "yenileşme değiş me" hareketleri, da ha sonra toplumun bütün kesimlerine yayılmaya çalışılmıştır. Bu değişim sürecinde ise, sivil bürokrasi, hem bir "obje" olarak "yenileşme/değişme" hareketlerinden etkilenmiş; hem de bir değişme "ajanı " olarak (social change agent), "yenileşme değişme " hareketlerini etkilemiştir.Item Peter F. Drucker ve amaçlara göre yönetim(Uludağ Üniversitesi, 1985-11) Akkuzu, Gamze; İktisadi ve İdari Bilimler FakültesiAmaçlara göre yönetim teriminin yönetim literatürüne geçişi 1954 yıllarına rastlamaktadır. İlk olarak amaçlara göre yönetim Peter F. Drucker tarafından kullanılmış, sonraları değişik yazarlar bu kavramı geliştirmişlerdir. Bu kavramın temelinde, işin bütününün saptanan amaca yöneltilmesi yatmaktadır. Amaçlara göre yönetim, yönetim sürecini daha etkin bir hale getirmeğe çalışmaktadır. Kısaca amaçlara göre yönetimin, yönetim faaliyetlerinin etkinliğini arttırmada kullanılan bir kavram olduğunu söyleyebiliriz.