2017 Cilt 18 Sayı 32
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11452/14148
Browse
Browsing by Language "tr"
Now showing 1 - 9 of 9
- Results Per Page
- Sort Options
Item Alkol kullanım bozukluklarında erken dönem uyumsuz şemaların üstesinden gelme biçimleri: Şema terapi çerçevesinde bir araştırma(Uludağ Üniversitesi, 2017-01-31) Anlı, İrem; Can, YeşimAmaç şema terapi açısından alkol kullanım bozukluğunun nedenlerini araştırmaktır. Yöntem: Çalışmaya 248 kişi katıldı. Katılımcı grubu Bakırköy Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Eğitim Araştırma Hastanesi, Alkol ve Madde Bağımlılığı Araştırma Tedavi ve Eğitim Merkezi’nde (AMATEM) yatan alkol kullanım bozukluğu tanısı almış 168 erkek hastadan, karşılaştırma grubu alkol kullanım bozukluğu olmayan ve herhangi bir psikiyatrik tanısı bulunmayan, toplumdan tesadüfî olarak seçilen 80 erkekten oluştu. Katılımcılara Sosyodemografik Veri Formu, Young Rygh Kaçınma Ölçeği ve Young Telafi Ölçeği verildi. Sonuçlar: Alkol kullanım bozukluğu olan bireylerin şema kaçınma ve şema telafi puanlarının kontrol grubuna göre yüksek olduğu bulundu. Tartışma: Alkol kullanım bozukluğuna şema terapi çerçevesinde yaklaşmak, kişilerin alkol alınımına sebep olan şema sürdürücü stilin anlaşılmasını ve daha iyi bir tedavinin sağlanmasını sağlayacaktır.Item Arkeopark - Osmanlı lüleleri Osmanlı’da tütün keyfi(Uludağ Üniversitesi, 2017-01-31) İnanan, Filiz; Şahin, Derya; Fen Edebiyat Fakültesi; Arkeoloji BölümüBursa-Tophane Bölgesinde farklı tarihlerde sondaj ve arkeopark kapsamında yapılan kazılarda bulunan lüleler oldukça büyük bir buluntu gurubunu temsil etmektedir. Yapılan çalışmada 2015 yılı kazı sezonunda bulunan 68 adet lüle, gruplara ayrılarak incelenmiştir. Bu lülelerden 32 tanesinin çanak kısmı korunmuş, tam formu belirlenebilen ya da tüme yakın lülelerdir. Bunların içinde yuvarlak çanaklı, basık yuvarlak çanaklı, silindir çanaklı ve disk kaideli formlar mevcuttur. Bunların dışında 27 adet duman yolu parçası ile 9 adet çanak kısmına ait parça bulunmaktadır. Hisar buluntuları içinde “Tophane işi” başlığında tanıtılan örnekler disk kaideli, yuvarlak çanaklı, basık yuvarlak çanaklı formlar yoğunluk göstermektedir. Karşılaştırmalı örnekler ışığında lüle buluntuları 18. ve 19. yüzyıllara tarihlenmektedir.Item Bursa şehir surlarında ortaya çıkan zindanın restorasyonu(Uludağ Üniversitesi, 2017-01-31) Yavaş, DoğanZindankapı kesiminde yapılan kazı çalışmaları sonucu, Bursa antik şehir sur dokusunun önemli bir parçası olan zindan ortaya çıkartılmıştır. Zindanın restorasyonu amacıyla ilk aşamada belgeleme ve rölöve çalışmaları yapılarak, 3 dönem halinde restitüsyon projeleri hazırlanmıştır. Bursa zindanının ayağa kaldırılarak müze-sosyal tesis fonksiyonuyla yeniden kullanımının sağlanması amacıyla hazırlanan restorasyon projeleri ise, 2013 yılında Bursa Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu tarafından uygun bulunarak onaylanmıştır. Bu çalışmada, Bursa şehir surlarının son bölümünde ve hisar gibi iyi korunan bir alanda yer alan zindanın, bir kültür varlığı olarak korunması ve kullanımında süreklilik sağlanarak özgün özellikleriyle geleceğe aktarılması konusunda, Dr. Mimar İbrahim Yılmaz tarafından üretilen restorasyon projesi anlatılacaktır.Item Bursa Tophane seramikleri(Uludağ Üniversitesi, 2017-01-31) Şahin, Derya; Gülsefa, Gonca; Fen Edebiyat Fakültesi; Arkeoloji BölümüHisar Bölgesi, geçmiş dönemlerde önemli bir yerleşim yeri olarak bilinmesine rağmen, yıllardır süre gelen yapılaşmaya maruz kalması nedeniyle oldukça tahrip edilmiştir. Değişik zaman dilimlerinde Bursa Arkeoloji Müze Müdürlüğü tarafından sondaj kazıları yapılmış ve bazı arkeolojik buluntular tespit edilmiştir. Ancak ilk defa bu kapsam dâhilinde 2015 yılında yapılan Bursa Osmangazi Belediyesinin desteği ile bölgede arkeopark yapılmak üzere Bursa Müze Müdürlüğü başkanlığında, Uludağ Üniversitesi, Arkeoloji Bölümünün katkılarıyla sistemli alan kazıları gerçekleştirilmiştir. Kazı çalışmalarında Erken Hellenistik dönemden –Geç Osmanlı dönemine kadar yoğun miktarda seramik, lüle, sikke, cam, kemik, bronz ve demirden yapılmış objeler bulunmuştur. İçerisinde Klasik ve Hellenistik dönemlere ait tabak/kase, günlük kullanım kapları, Hellenistik döneme ait olabilecek Kos Amphoraları, kandil, pişmiş toprak figürin, ağırlık ve ağırşaklar vb. buluntu grubu oluşturmaktadır. Bu makalede Hisararkeopark kazılarında açmalarda bulunan seramik buluntuları seviyeler doğrultusunda incelenmiştir.Item Canan Tan’ın kaleminden kelepçeli kadınlar(Uludağ Üniversitesi, 2017-01-31) Uğurlu, Alev Sınar; Fen Edebiyat Fakültesi; Türk Dili ve Edebiyatı BölümüTürk Edebiyatı’nda hapishane temini daha ziyade siyasi sebeplerden dolayı kısa ya da uzun süreli hapis cezasına çarptırılmış yazarların işledikleri görülmektedir. Orhan Kemal, Kemal Tahir, Kerim Korcan, Çetin Altan, Nihal Atsız, Erdal Öz, Rıfat Ilgaz, Abdülkadir Billurcu, Remzi Çayır, Sevgi Soysal, Feride Çiçekoğlu hayatlarının bir döneminde yaşamak zorunda kaldıkları bu mekândaki gözlem ve tecrübelerini edebî esere taşımış yazarlarımızdan bazılarıdır. Hapishane temini roman türünde işleyen yazarlarımızdan Füruzan ve Canan Tan ise yargı süreci sırasında veya yargı kararıyla bu mekânı tanımış yazarlardan değildirler. Füruzan 47’liler adlı romanında yaşamadığı bu mekânda yaşayan kadınları anlatır. Ancak diğer yazarlar gibi cezaevini irdelemek yerine 12 Mart döneminde kadının cezaevi ile bağlantısı üzerinde durur. Günümüzün çok okunan yazarlarından araştırmamıza konu olan Kelepçe romanının yazarı Canan Tan ise mahkûm sıfatıyla değil sadece gözlemlemek ve eserine malzeme toplamak amacıyla cezaevinde bulunmuştur. Bu çalışmada Canan Tan’ın 2016 yılının nisan ayında yayımladığı ve kadın mahkûmların cezaevi hayatlarından bir kesit sunarken onların toplum nezdinde suçlu damgası yemelerine sebep olan süreçten de söz eden Kelepçe adlı romanı değerlendirilecek, suçu oluşturan psikolojik ve sosyolojik sebeplerin esere nasıl yansıdığı üzerinde durulacaktır.Item İlköğretim 7. ve 8. sınıf müzik dersi öğrenci çalışma kitaplarındaki şarkı dağarcığının ergenlik dönemi özellikleri açısından değerlendirilmesi(Uludağ Üniversitesi, 2017-01-31) Yiğit, Çiğdem; Helvacı, Ayhan; Güzel Sanatlar Fakültesi; Güzel Sanatlar Eğitimi BölümüErgenlik dönemi insan hayatının en şaşırtıcı ve en ciddiye alınması gereken evrelerinden biridir. İnsan yaşamını doğumla ölüm arasında başlangıç ve bitiş noktaları belirlenmiş bir çizgi olarak düşündüğümüzde, daha çok başlangıç noktasında yer almaktadır. Olağan dışı durumlar hariç ülkemizde en belirgin olarak 12 – 15 yaşları arasını kapsayan bu dönemde, cinsiyet hormonları harekete geçmekte ve ses üretiminde aktif rol oynayan larenksi (gırtlak) etkilemektedir. Larenksin boyutları büyüdükçe ses frekansı düşer. Sıklıkla yeni duruma adapte olmaya çalışan insanda (özellikle erkek çocuklarda) ses kırılmaları, hışırtılı fonasyon ve göğüs - kafa registerleri arasında ani iniş çıkışlar görülmektedir. Bu nedenle bu dönemde verilecek olan müzik eğitimi son derece önem kazanmaktadır. Müzik öğretmenlerinin dönem özeliklerini bilerek eğitim vermesi öğrencilerin bu geçiş sürecini sağlıklı bir şekilde atlatmalarını sağlayacaktır. Bu bağlamda yapılan araştırmada; İlköğretim 7. ve 8. sınıf müzik dersi öğrenci çalışma kitaplarındaki şarkı dağarcığı ergenlik dönemi özellikleri açısından uygun olan ve olmayan belirgin örnekler ele alınarak incelenmiş ve değerlendirilmiştir.Item Kimmer kültürüne bir bakış(Uludağ Üniversitesi, 2017-01-31) Novruzlu, Aziz; Fen Edebiyat Fakültesi; Arkeoloji BölümüGüneydoğu Avrupa’da ilk göçebe arkeolojik kültürünün yaratıcıları olan Kimmerler ve onların yarattıkları arkeolojik kültür uzun süre tartışma konusu olmuş ve bu günümüze kadar devam etmiştir. Ural’dan Doğu Avrupa’ya dek ve Karadeniz etrafından Anadolu’ya ve Azerbaycan üzerinden Yakındoğu’ya yayılmış (Resim 2a) göçebe kültürün Kimmerler tarafından yaratıldığını savunanlar ve onlara karşı çıkarak bu kültürün Kuzey Kafkas yerel halklarına ait olduğunu esaslandırmaya çalışanlar da vardır. Bu tartışmalara açıklık getirilmesi Kimmer probleminin çözülmesine ve en önemlisi Kafkas, Karadeniz, Anadolu, Yakın Doğu etki ve ilişkilerinin aydınlatılmasına yardımcı olabilir.Item Osmanlı’nın tarımsal mirası ve Erken Cumhuriyet döneminde kırsal kesimin kalkınmasına yönelik çalışmalar (Bursa örneğinde)(Uludağ Üniversitesi, 2017-01-31) Karabağ, Hacer; Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi BölümüAraştırmamızın konusu olan tarım genel anlamda ülkelerin kalkınması ve özellikle açlık dönemleri yaşanmaması için tarih içinde hep birincil önem taşımıştır. Sağlıklı bir tarımsal yapı, sağlıklı bir kent ve sağlıklı bir sanayi yapısını ortaya koymaktadır. Tarım sektörünü ele alırken diğer sektörlerle ilişkisi ve etkileşimi açısından bütünsel bir yaklaşımla konu ele alınmalı ve değerlendirmeler rasyonel bir anlayışa dayandırılmalıdır. Tarım sektörü ve sorunları sınırlı ve dar bir çerçevede tek başına değerlendirildiğinde; ekonomik olmayan, verimliliğe ve rasyonaliteye dayanmayan bir anlayış, kalkınmanın önünde engel oluşturmaktadır. Osmanlının son döneminde kapalı (izole) alanlar içerisinde tarımsal üretim yapılması, nüfusunun % 80’inden fazlası kırsal alanda yaşayan ülkenin, kendi kentsel alanlarını hatta komşu tarım bölgelerini besleyemez duruma gelmesi sonucunu yaratmıştır. Nitekim İstanbul’un buğday vb. tahıl ürünleri gereksinimi sürekli olarak yabancı ülkelerden karşılanmıştır. Milli Mücadelenin başında Anadolu; halkı tarım kesiminde çalışan, fakat ekonominin bütünü üzerinde pek de etkin role sahip olmayan bir tarım ülkesi durumundaydı.Erken Cumhuriyet döneminde nüfusun % 80’ini oluşturan kırsal kesimin kalkınması için bir taraftan ferde ilkokul eğitimi veya okuma yazma bilgisi sağlanırken ayrıca ferdin toplumsal statüsünün yükselmesine dikkat edilmiştir. Genelinde Türkiye ve özelinde Bursa köylüsüne hizmet veren devlet kuruluşları oluşturulduğu gibi tarımsal hayatı ilgilendiren bir takım hukuki düzenlemeler de yapıldı.Item Ses eğitimi derslerinde görsel materyal kullanımının eğitim sürecine etkisi(Uludağ Üniversitesi, 2017-01-31) Helvacı, Ayhan; Güzel Sanatlar Fakültesi; Sahne Sanatları BölümüPek çok kaynakta belirtildiği gibi, insan sesi, ilk ve en önemli müzikal çalgı olarak düşünülmektedir. Bu mükemmel çalgının kalitesini, eğitim sürecinde kazanılan teknik beceriler doğrudan etkilemektedir. Bu nedenle, şarkı söyleme becerisi doğuştan getirilen bir yetenek olmasına karşın, sesin sanatsal amaçlar için eğitilmesi, müzik eğitiminin kendine özgü ilkeleri olan zor ve uzmanlık gerektiren alanlarından biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu araştırmada; genel tarama modeli kullanılmış olup, ses eğitimi sürecinde teknik becerileri geliştirmeye yönelik kullanılan yöntemler ele alınmış ve bu yöntemlerle birlikte görsel materyallerin kullanılmasının süreçteki etkisi irdelenmiştir. Araştırma izlenen yöntem ve verilerin niteliği açısından betimsel bir çalışmadır. Konuya ilişkin öğrencilerin görüşlerini ortaya koymak amacıyla Uludağ Üniversitesi Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümü ve Sahne Sanatları Bölümlerinde eğitim gören ve ses eğitimi dersi alan 20 öğrenciye çeşitli uygulamalarla birlikte sorular yöneltilmiş, alınan yanıtlar istatistiksel olarak değerlendirilip yorumlanmıştır. Araştırma sonucunda; ses eğitimcilerinin eğitim sürecinde soyut düşünce ve isteklerini daha somut gerçekliklere aktarabilmesi için insan sesinin fizyolojisi ve anatomisi hakkında temel bilgiye sahip olmaları gerektiği ve bu bilgilerin öğrencilere aktarılmasında görsel materyal kullanmasının faydalı olacağı ortaya çıkmıştır.