2017 Cilt 18 Sayı 32
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11452/14148
Browse
collection.page.browse.recent.head
Item The usage of adjectives which have negative meanings as adverbs of quantity in Turkish(Uludağ Üniversitesi, 2017-01-31) Doğan, ŞabanAs it is known, adverbs effects gerunds, adverbials and other adverbs in terms of time, place, direction, quality, quantity, reinforcement and question. Adverbs make the meaning of those clearer. It is known that in Turkish has a limited number of adverbs and nouns, adjectives and pronouns are used as adverbs. Adverbs are classified in Turkish grammars as time, direction, manner, quantity and question. In this classification, the adverbs of quantity determine the extent and meter of the word which is signified. In the grammars it is stated that these adverbs are limited in number and en “most”, daha “more”, pek “quite”, çok “very”, az “slightly” are examples of this category, and some other words can be included in this class. The focus of the study is the usage of the words with negative meanings as adverbs which do not have this function originally. In literary Turkey Turkish sentences such as “Kız, oğlana kötü tutuldu.” (The girl is badly in love with the boy) Felaket güzel bir gün” (An awfully nice day) the words kötü (badly) and felaket (awfully) are used as adverbs of quantity. In some sources, these usages are labelled as incoherent, however they can be witnessed form the old periods of Turkish language. In the present study, these structures which are used to make the expression more vivid are analyzed and the examples from old Turkish to Turkey Turkish are given. The transfers among word classes are shown with reference to adverbs of quantity.Item Ses eğitimi derslerinde görsel materyal kullanımının eğitim sürecine etkisi(Uludağ Üniversitesi, 2017-01-31) Helvacı, Ayhan; Uludağ Üniversitesi/Güzel Sanatlar Fakültesi/Sahne Sanatları Bölümü.Pek çok kaynakta belirtildiği gibi, insan sesi, ilk ve en önemli müzikal çalgı olarak düşünülmektedir. Bu mükemmel çalgının kalitesini, eğitim sürecinde kazanılan teknik beceriler doğrudan etkilemektedir. Bu nedenle, şarkı söyleme becerisi doğuştan getirilen bir yetenek olmasına karşın, sesin sanatsal amaçlar için eğitilmesi, müzik eğitiminin kendine özgü ilkeleri olan zor ve uzmanlık gerektiren alanlarından biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu araştırmada; genel tarama modeli kullanılmış olup, ses eğitimi sürecinde teknik becerileri geliştirmeye yönelik kullanılan yöntemler ele alınmış ve bu yöntemlerle birlikte görsel materyallerin kullanılmasının süreçteki etkisi irdelenmiştir. Araştırma izlenen yöntem ve verilerin niteliği açısından betimsel bir çalışmadır. Konuya ilişkin öğrencilerin görüşlerini ortaya koymak amacıyla Uludağ Üniversitesi Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümü ve Sahne Sanatları Bölümlerinde eğitim gören ve ses eğitimi dersi alan 20 öğrenciye çeşitli uygulamalarla birlikte sorular yöneltilmiş, alınan yanıtlar istatistiksel olarak değerlendirilip yorumlanmıştır. Araştırma sonucunda; ses eğitimcilerinin eğitim sürecinde soyut düşünce ve isteklerini daha somut gerçekliklere aktarabilmesi için insan sesinin fizyolojisi ve anatomisi hakkında temel bilgiye sahip olmaları gerektiği ve bu bilgilerin öğrencilere aktarılmasında görsel materyal kullanmasının faydalı olacağı ortaya çıkmıştır.Item Representations of mythological war scenes in Attic figure pottery and approaches in research(Uludağ Üniversitesi, 2017-01-31) Şahin, Reyhan; Uludağ Üniversitesi/Fen-Edebiyat Fakültesi/Arkeoloji Bölümü.Comprehensive changes in the subject repertoire of the Athenian Figure Pottery manifested itself by the second quarter of the 6th century BC, by which anthropocentric subjects substituted the animal frieses. Gigantomachy, Iliupersis, Centauromachy and Amazonomachy were the most frequently depicted mythological war scenes from the second quarter of the 6th century until the middle of the 5th century BC. On the other hand Grypomachy and Geranomachy along with Amazonomachy were the most favoured subjects on the Athenian Red Figure Pottery in the 4th century BC. Some researchers including S. Colvin, F. Vian, D. Bothmer and B. Schiffler classified the mythological war scenes on the Athenian Figure Pottery typologically and investigated the iconographic changes in the course of time. Also some others like B. Tarbell, T. Hölscher, M. Langner, M. Mangold attempted to explain their meaning and submitted different proposals for their interpretation. Considering the different approaches in research, this paper aims to provide an overview to the compositional and figural iconography of the mythological war scenes on the Athenian Figure Pottery. In the last part some remarks and problems related to the subject are discussed.Item Osmanlı’nın tarımsal mirası ve Erken Cumhuriyet döneminde kırsal kesimin kalkınmasına yönelik çalışmalar (Bursa örneğinde)(Uludağ Üniversitesi, 2017-01-31) Karabağ, Hacer; Uludağ Üniversitesi/Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bölümü.Araştırmamızın konusu olan tarım genel anlamda ülkelerin kalkınması ve özellikle açlık dönemleri yaşanmaması için tarih içinde hep birincil önem taşımıştır. Sağlıklı bir tarımsal yapı, sağlıklı bir kent ve sağlıklı bir sanayi yapısını ortaya koymaktadır. Tarım sektörünü ele alırken diğer sektörlerle ilişkisi ve etkileşimi açısından bütünsel bir yaklaşımla konu ele alınmalı ve değerlendirmeler rasyonel bir anlayışa dayandırılmalıdır. Tarım sektörü ve sorunları sınırlı ve dar bir çerçevede tek başına değerlendirildiğinde; ekonomik olmayan, verimliliğe ve rasyonaliteye dayanmayan bir anlayış, kalkınmanın önünde engel oluşturmaktadır. Osmanlının son döneminde kapalı (izole) alanlar içerisinde tarımsal üretim yapılması, nüfusunun % 80’inden fazlası kırsal alanda yaşayan ülkenin, kendi kentsel alanlarını hatta komşu tarım bölgelerini besleyemez duruma gelmesi sonucunu yaratmıştır. Nitekim İstanbul’un buğday vb. tahıl ürünleri gereksinimi sürekli olarak yabancı ülkelerden karşılanmıştır. Milli Mücadelenin başında Anadolu; halkı tarım kesiminde çalışan, fakat ekonominin bütünü üzerinde pek de etkin role sahip olmayan bir tarım ülkesi durumundaydı.Erken Cumhuriyet döneminde nüfusun % 80’ini oluşturan kırsal kesimin kalkınması için bir taraftan ferde ilkokul eğitimi veya okuma yazma bilgisi sağlanırken ayrıca ferdin toplumsal statüsünün yükselmesine dikkat edilmiştir. Genelinde Türkiye ve özelinde Bursa köylüsüne hizmet veren devlet kuruluşları oluşturulduğu gibi tarımsal hayatı ilgilendiren bir takım hukuki düzenlemeler de yapıldı.Item Kimmer kültürüne bir bakış(Uludağ Üniversitesi, 2017-01-31) Novruzlu, Aziz; Uludağ Üniversitesi/Fen-Edebiyat Fakültesi/Arkeoloji Bölümü.Güneydoğu Avrupa’da ilk göçebe arkeolojik kültürünün yaratıcıları olan Kimmerler ve onların yarattıkları arkeolojik kültür uzun süre tartışma konusu olmuş ve bu günümüze kadar devam etmiştir. Ural’dan Doğu Avrupa’ya dek ve Karadeniz etrafından Anadolu’ya ve Azerbaycan üzerinden Yakındoğu’ya yayılmış (Resim 2a) göçebe kültürün Kimmerler tarafından yaratıldığını savunanlar ve onlara karşı çıkarak bu kültürün Kuzey Kafkas yerel halklarına ait olduğunu esaslandırmaya çalışanlar da vardır. Bu tartışmalara açıklık getirilmesi Kimmer probleminin çözülmesine ve en önemlisi Kafkas, Karadeniz, Anadolu, Yakın Doğu etki ve ilişkilerinin aydınlatılmasına yardımcı olabilir.Item İlköğretim 7. ve 8. sınıf müzik dersi öğrenci çalışma kitaplarındaki şarkı dağarcığının ergenlik dönemi özellikleri açısından değerlendirilmesi(Uludağ Üniversitesi, 2017-01-31) Yiğit, Çiğdem; Helvacı, Ayhan; Uludağ Üniversitesi/Eğitim Fakültesi/Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümü.; Uludağ Üniversitesi/Güzel Sanatlar Fakültesi/Sahne Sanatları Bölümü.Ergenlik dönemi insan hayatının en şaşırtıcı ve en ciddiye alınması gereken evrelerinden biridir. İnsan yaşamını doğumla ölüm arasında başlangıç ve bitiş noktaları belirlenmiş bir çizgi olarak düşündüğümüzde, daha çok başlangıç noktasında yer almaktadır. Olağan dışı durumlar hariç ülkemizde en belirgin olarak 12 – 15 yaşları arasını kapsayan bu dönemde, cinsiyet hormonları harekete geçmekte ve ses üretiminde aktif rol oynayan larenksi (gırtlak) etkilemektedir. Larenksin boyutları büyüdükçe ses frekansı düşer. Sıklıkla yeni duruma adapte olmaya çalışan insanda (özellikle erkek çocuklarda) ses kırılmaları, hışırtılı fonasyon ve göğüs - kafa registerleri arasında ani iniş çıkışlar görülmektedir. Bu nedenle bu dönemde verilecek olan müzik eğitimi son derece önem kazanmaktadır. Müzik öğretmenlerinin dönem özeliklerini bilerek eğitim vermesi öğrencilerin bu geçiş sürecini sağlıklı bir şekilde atlatmalarını sağlayacaktır. Bu bağlamda yapılan araştırmada; İlköğretim 7. ve 8. sınıf müzik dersi öğrenci çalışma kitaplarındaki şarkı dağarcığı ergenlik dönemi özellikleri açısından uygun olan ve olmayan belirgin örnekler ele alınarak incelenmiş ve değerlendirilmiştir.Item Debate on word system-modern word systems in the context of Andre Gunder Frank and Immanuel Wallerstein(Uludağ Üniversitesi, 2017-07-31) Yeniçırak, Hasan; Uludağ Üniversitesi/Fen-Edebiyat Fakültesi/Sosyoloji Bölümü.This study is an assessment on over modern system and world system one in terms of Andre Gunder Frank and Immanuel Wallerstein. There are two sides of this study. On the one hand are Andre Gunder Frank and his supporters such as ChaseDunn and Wilkinson. On the other hand of the dispute Immanuel Wallerstein and his followers such as Immanuel Wallerstein, Giovanni Arrighi, Fernand Braudel, Samir Amin and Janet Abu-Lughod. Frank and his supporters advocate word system; however Wallerstein and his followers is adherent of Modern World System. In the Wallerstein’s perspective, modern world system, in other words capitalist modern world system, is last and unique systems to be found in the sixteenth century. However, according to Frank, it is possible to find the characteristics peculiar to modern world system such as endless accumulation of capital, center-periphery (coreperiphery) relation and hegemony process also earlier before the sixteenth century.Item Critical approaches to Edward Said’s Orientalism(Uludağ Üniversitesi, 2017-01-31) Tekdemir, HandeEdward Said’s ground-breaking work in postcolonial studies, Orientalism, has received both praise and criticism since its publication in 1978. Focusing on the various reactions to Orientalism, this article draws attention to the relevance of the intricate relationship between Orientalism’s main tenets and Said’s thoughts about intellectuals’ commitment in our current society.Item City as the resource of philosophy(Uludağ Üniversitesi, 2017-01-31) Yılmaz, Muhsin; Uludağ Üniversitesi/Fen-Edebiyat Fakültesi/Felsefe Bölümü.The relation between the concepts of philosophy and the city in the sense of the resource of philosophy is discussed and clarified. Why the philosophical manner of thinking which defined as “the causes of the creation or generation in the natural world should be searched in the frontier of natural world and the autonomous reason of man should be the only and adequate means” by Guthrie comes out form Ancient Greek instead of Ancient Egypt or other cultural realms? Agora which makes it possible to dispute in objectifying manner besides keeps also to think philosophically is an agent differs Ancient Greek form other similar cultures. One could talk in this sense about a parallelism between the philosophical manner of thinking and Ancient Greek’s way of life, i.e. Agora.Item Canan Tan’ın kaleminden kelepçeli kadınlar(Uludağ Üniversitesi, 2017-01-31) Uğurlu, Alev Sınar; Uludağ Üniversitesi/Fen-Edebiyat Fakültesi/Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü.Türk Edebiyatı’nda hapishane temini daha ziyade siyasi sebeplerden dolayı kısa ya da uzun süreli hapis cezasına çarptırılmış yazarların işledikleri görülmektedir. Orhan Kemal, Kemal Tahir, Kerim Korcan, Çetin Altan, Nihal Atsız, Erdal Öz, Rıfat Ilgaz, Abdülkadir Billurcu, Remzi Çayır, Sevgi Soysal, Feride Çiçekoğlu hayatlarının bir döneminde yaşamak zorunda kaldıkları bu mekândaki gözlem ve tecrübelerini edebî esere taşımış yazarlarımızdan bazılarıdır. Hapishane temini roman türünde işleyen yazarlarımızdan Füruzan ve Canan Tan ise yargı süreci sırasında veya yargı kararıyla bu mekânı tanımış yazarlardan değildirler. Füruzan 47’liler adlı romanında yaşamadığı bu mekânda yaşayan kadınları anlatır. Ancak diğer yazarlar gibi cezaevini irdelemek yerine 12 Mart döneminde kadının cezaevi ile bağlantısı üzerinde durur. Günümüzün çok okunan yazarlarından araştırmamıza konu olan Kelepçe romanının yazarı Canan Tan ise mahkûm sıfatıyla değil sadece gözlemlemek ve eserine malzeme toplamak amacıyla cezaevinde bulunmuştur. Bu çalışmada Canan Tan’ın 2016 yılının nisan ayında yayımladığı ve kadın mahkûmların cezaevi hayatlarından bir kesit sunarken onların toplum nezdinde suçlu damgası yemelerine sebep olan süreçten de söz eden Kelepçe adlı romanı değerlendirilecek, suçu oluşturan psikolojik ve sosyolojik sebeplerin esere nasıl yansıdığı üzerinde durulacaktır.Item Bursa Tophane seramikleri(Uludağ Üniversitesi, 2017-01-31) Şahin, Derya; Gülsefa, Gonca; Uludağ Üniversitesi/Fen-Edebiyat Fakültesi/Arkeoloji Bölümü.Hisar Bölgesi, geçmiş dönemlerde önemli bir yerleşim yeri olarak bilinmesine rağmen, yıllardır süre gelen yapılaşmaya maruz kalması nedeniyle oldukça tahrip edilmiştir. Değişik zaman dilimlerinde Bursa Arkeoloji Müze Müdürlüğü tarafından sondaj kazıları yapılmış ve bazı arkeolojik buluntular tespit edilmiştir. Ancak ilk defa bu kapsam dâhilinde 2015 yılında yapılan Bursa Osmangazi Belediyesinin desteği ile bölgede arkeopark yapılmak üzere Bursa Müze Müdürlüğü başkanlığında, Uludağ Üniversitesi, Arkeoloji Bölümünün katkılarıyla sistemli alan kazıları gerçekleştirilmiştir. Kazı çalışmalarında Erken Hellenistik dönemden –Geç Osmanlı dönemine kadar yoğun miktarda seramik, lüle, sikke, cam, kemik, bronz ve demirden yapılmış objeler bulunmuştur. İçerisinde Klasik ve Hellenistik dönemlere ait tabak/kase, günlük kullanım kapları, Hellenistik döneme ait olabilecek Kos Amphoraları, kandil, pişmiş toprak figürin, ağırlık ve ağırşaklar vb. buluntu grubu oluşturmaktadır. Bu makalede Hisararkeopark kazılarında açmalarda bulunan seramik buluntuları seviyeler doğrultusunda incelenmiştir.Item Bursa şehir surlarında ortaya çıkan zindanın restorasyonu(Uludağ Üniversitesi, 2017-01-31) Yavaş, DoğanZindankapı kesiminde yapılan kazı çalışmaları sonucu, Bursa antik şehir sur dokusunun önemli bir parçası olan zindan ortaya çıkartılmıştır. Zindanın restorasyonu amacıyla ilk aşamada belgeleme ve rölöve çalışmaları yapılarak, 3 dönem halinde restitüsyon projeleri hazırlanmıştır. Bursa zindanının ayağa kaldırılarak müze-sosyal tesis fonksiyonuyla yeniden kullanımının sağlanması amacıyla hazırlanan restorasyon projeleri ise, 2013 yılında Bursa Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu tarafından uygun bulunarak onaylanmıştır. Bu çalışmada, Bursa şehir surlarının son bölümünde ve hisar gibi iyi korunan bir alanda yer alan zindanın, bir kültür varlığı olarak korunması ve kullanımında süreklilik sağlanarak özgün özellikleriyle geleceğe aktarılması konusunda, Dr. Mimar İbrahim Yılmaz tarafından üretilen restorasyon projesi anlatılacaktır.Item Arkeopark - Osmanlı lüleleri Osmanlı’da tütün keyfi(Uludağ Üniversitesi, 2017-01-31) İnanan, Filiz; Şahin, Derya; Uludağ Üniversitesi/Fen-Edebiyat Fakültesi/Sanat Tarihi Bölümü.; Uludağ Üniversitesi/Fen-Edebiyat Fakültesi/Arkeoloji Bölümü.Bursa-Tophane Bölgesinde farklı tarihlerde sondaj ve arkeopark kapsamında yapılan kazılarda bulunan lüleler oldukça büyük bir buluntu gurubunu temsil etmektedir. Yapılan çalışmada 2015 yılı kazı sezonunda bulunan 68 adet lüle, gruplara ayrılarak incelenmiştir. Bu lülelerden 32 tanesinin çanak kısmı korunmuş, tam formu belirlenebilen ya da tüme yakın lülelerdir. Bunların içinde yuvarlak çanaklı, basık yuvarlak çanaklı, silindir çanaklı ve disk kaideli formlar mevcuttur. Bunların dışında 27 adet duman yolu parçası ile 9 adet çanak kısmına ait parça bulunmaktadır. Hisar buluntuları içinde “Tophane işi” başlığında tanıtılan örnekler disk kaideli, yuvarlak çanaklı, basık yuvarlak çanaklı formlar yoğunluk göstermektedir. Karşılaştırmalı örnekler ışığında lüle buluntuları 18. ve 19. yüzyıllara tarihlenmektedir.Item Alkol kullanım bozukluklarında erken dönem uyumsuz şemaların üstesinden gelme biçimleri: Şema terapi çerçevesinde bir araştırma(Uludağ Üniversitesi, 2017-01-31) Anlı, İrem; Can, YeşimAmaç şema terapi açısından alkol kullanım bozukluğunun nedenlerini araştırmaktır. Yöntem: Çalışmaya 248 kişi katıldı. Katılımcı grubu Bakırköy Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Eğitim Araştırma Hastanesi, Alkol ve Madde Bağımlılığı Araştırma Tedavi ve Eğitim Merkezi’nde (AMATEM) yatan alkol kullanım bozukluğu tanısı almış 168 erkek hastadan, karşılaştırma grubu alkol kullanım bozukluğu olmayan ve herhangi bir psikiyatrik tanısı bulunmayan, toplumdan tesadüfî olarak seçilen 80 erkekten oluştu. Katılımcılara Sosyodemografik Veri Formu, Young Rygh Kaçınma Ölçeği ve Young Telafi Ölçeği verildi. Sonuçlar: Alkol kullanım bozukluğu olan bireylerin şema kaçınma ve şema telafi puanlarının kontrol grubuna göre yüksek olduğu bulundu. Tartışma: Alkol kullanım bozukluğuna şema terapi çerçevesinde yaklaşmak, kişilerin alkol alınımına sebep olan şema sürdürücü stilin anlaşılmasını ve daha iyi bir tedavinin sağlanmasını sağlayacaktır.Item A reconciliation of conflicts: John Lyly’s Endymion, The Man in the Moon(Uludağ Üniversitesi, 2017-01-31) Vural, KübraThe use of opposing elements constitutes the main grid of dramatic works, and the consolidation of antithetical forces in an array of conflicts creates unison of multiple perspectives in such works. Renaissance drama, succeeding the medieval period, predominantly hinges on the clash of antagonistic components in that dichotomies are dissolved in the end. John Lyly’s Endymion, The Man in the Moon is one of the Renaissance plays in which the playwright establishes his whole work on different binary elements. This paper sets out to pinpoint three conflicting elements in terms of the use of mythology and history, the presentation of female stance and different types of love in Lyly’s play.