2019 Cilt 17 Sayı 1
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11452/9319
Browse
Browsing by Subject "Child"
Now showing 1 - 2 of 2
- Results Per Page
- Sort Options
Item Çocuklarda epilepsi ve dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu birlikteliğinin özellikleri: Geriye dönük inceleme(Uludağ Üniversitesi, 2019) Şahin, Sevim; Kamaşak, Tülay; Arslan, Elif Acar; Durgut, Betül Diler; Dilber, Beril; Kandil, Sema; Cansu, AliGİRİŞ ve AMAÇ: Çocuklarda, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu (DEHB) epilepsiye sıklıkla eşlik etmektedir. Bu birlikteliğin nedenleri konusundaki görüşler farklıdır. Epilepsiden önce veya sonra gelişen DEHB’de, epilepsi özelliklerinin etkisi çalışılmamıştır. Bu çalışmada, DEHB ve epilepsi birlikteliği gösteren çocukların verileri, bu ilişkiye yönelik ipuçları elde etmek amacıyla incelenmiştir. YÖNTEM ve GEREÇLER: Çocuk Nörolojisi polikliniğine ardışık olarak başvuran, epilepsi ve DEHB birlikteliği gösteren 44 hastanın (33 erkek, 11 kız) verileri geriye dönük olarak incelendi. Çeşitli özelliklere göre ikili alt gruplarda istatistiksel karşılaştırma yapıldı. BULGULAR: DEHB 11 hastada (%25) epilepsi bulguları öncesinde, 33 hastada (%75) ise epilepsi sonrasında tanılanmıştı. Hastaların yaş ortalaması 11,5±2,7, ilk nöbet yaşları 5,2±3, son nöbet yaşı 9,5±2,8, antiepileptik başlama yaşı 6,6±3,4, DEHB tanı yaşı 8,4±2 yıldı. Epilepsi sonrasında DEHB tanılananlarda, antiepileptik tedavinin başlangıç yaşı ve ilk nöbet yaşı daha küçüktü (sırasıyla, p=0,004 ve p=0,002). İki gruptaki cinsiyet dağılımı, epilepsi tipi, DEHB tanı yaşı, elektroensefalografi ve beyin manyetik rezonans görüntüleme bulguları benzerdi. Epilepsi ve DEHB tanıları arasındaki sürenin anlamlı olarak kısa olduğu hastalar; ilk nöbet yaşı >5 ve antiepileptik başlama yaşı >6,5 yaş olanlardı (sırasıyla, p=0,013, p=0,000). Epilepsi ve DEHB tanıları arasındaki süre 1,5 yıldan uzun olanlarda, EEG anormalliği daha sıktı (p=0,044). Son nöbet ve AEİ başlama yaşları; DEHB tanı yaşı ile pozitif korelasyon gösterdi (r=0,389, r=0,434, p<0,05). TARTIŞMA ve SONUÇ: Çalışmamızda, epilepsiden önce veya sonra DEHB tanılanan hastalarda, DEHB tanı yaşı benzer saptandı. Ancak antiepileptik ilaç gereksinimi, erken çocukluk ve okul çağı olmak üzere, iki ayrı döneme yığılma göstermişti. Diğer epilepsi özelliklerinin benzer olması, iki hastalığın birlikteliğinde ortak patogenetik mekanizmaların rol oynayabileceğini düşündürmektedir.Item Okul öncesi dönemdeki çocukların akran ilişkileri ve belirleyicileri(Uludağ Üniversitesi, 2019) Avcı, Dilek; Selçuk, Kevser Tarı; Kaynak, SerapGİRİŞ ve AMAÇ: Bu araştırmada okul öncesi dönemdeki çocukların akran ilişkilerinin ve belirleyicilerinin saptanması amaçlanmıştır. YÖNTEM ve GEREÇLER: Kesitsel tipteki araştırma Mart-Mayıs 2018 tarihleri arasında 432 çocuk ile yürütülmüştür. Veriler Kişisel Bilgi Formu, Ladd ve Profilet Çocuk Davranış Ölçeğiyle toplanmıştır. Değerlendirmede tanımlayıcı istatistikler, Kolmogorov-Smirnov testi, t testi, tek yönlü varyans analizi ve post-hoc analizlerde Tukey’s-b testi kullanılmıştır. BULGULAR: Araştırmada öğretmen bildirimine göre çocukların Ladd ve Profilet Çocuk Davranış Ölçeği saldırgan davranış, sosyal davranış, asosyal davranış, korkulu/kaygılı davranış, dışlanma ve aşırı hareketli olma alt boyutlarının puan ortalamaları sırasıyla 2.38±2.20, 11.26±4.54, 3.54±2.38, 4.33±2.61, 2.93±2.79, 2.79±1.92’dir. Cinsiyet, kardeş sayısı, doğum sırası, fiziksel hastalık varlığı, anne-babanın eğitim düzeyi, anne-babanın çalışma durumu, aile tipi, anne-babanın tutumu ve gelir düzeyi değişkenlerinin akran ilişkilerinin belirleyicileri olduğu saptanmıştır (p<0.05). TARTIŞMA ve SONUÇ: Çocukların saldırgan davranış, asosyal davranış, korkulu/kaygılı davranış, dışlanma, aşırı hareketli olma düzeylerinin düşük, sosyal davranış düzeyinin ise orta düzeyde olduğu, akran ilişkilerinin çocukların bireysel ve aile özelliklerinden etkilendiği belirlenmiştir. Bu doğrultuda okul-aile işbirliği içinde çocukların akran ilişkilerini geliştirmeye yönelik sosyal beceri programlarının düzenlenmesi, sorun yaşayan çocukların belirlenerek sağlık kuruluşuna ya da rehberlik merkezine yönlendirilmesi önerilebilir.