1992 Cilt 9 Sayı 1
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11452/15383
Browse
Browsing by Title
Now showing 1 - 20 of 28
- Results Per Page
- Sort Options
Item Applications of singularity functions for designing farm machinery shafts(Uludağ Üniversitesi, 1992) Okursoy, Rasim; Ziraat Fakültesi; Tarım Makinaları BölümüThe main purpose of this study is to demonstrate that the singularity function as an analytical method, beside the numerical analysis techniques like finite elemenis method, are easily applied to determine design parameters for power transmission shafts which are widely used in fann machineries. The step size is important to integrate singularity functions on computer. Because the T-Solver Plus software performs integration based on the iterations of the step functions, the shear force, moment and the deflection of the shaft at any chosen locations can be easily calculated due to the arbitrarily chosen step size. Depending upon the amount of loads on the shaft, calculated deflection values are used to ftnd out the critical speed of the shaft.Item Azot ve potasyumlu gübrelemenin şeker pancarının verim ve bazı kalite özellikleri üzerine etkileri(Uludağ Üniversitesi, 1992) Turhan, Ahmet; Özgümüş, Ahmet; Fen Bilimleri Enstitüsü; Toprak BölümüBu araştırma azot ve potasyumlu gübrelemenin şeker pancarında verim ve kalite üzerine etkilerini araştırmak amacıyla yürütülmüştür. U.Ü. Ziraat Fakültesi'nin Görükle'deki Uygulama ve Araştırma Çiftliği'nde yürütülen tarla denemesinde parsellere azot 0, 100, 150 ve 200 kg N/ha düzeylerinde süre halinde); potasyum ise 0, 100, 150 ve 200 kg K 0/ha düzeylerinde (potasyum sülfat halinde) uygulanmıştır. Değişik azot ve potasyum düzeylerinin şeker pancarında kök verimi, şeker verimi, yüzde kuru madde ve zararlı azot miktarı üzerine etkileri araştırılmıştır. Azotlu gübrelemenin şeker pancarının kök ve şeker verimi üzerine etkileri istatistiksel olarak % 1 düzeyinde önemli bulunmuştur. Azot miktarı arttıkça şeker varlığı azalmış ancak kök verimindeki arışa bağı olarak toplam şeker veriminde de artış görülmüştür. En yüksek şeker verimi (ortalama 7.79 ton/ha), hektara 200 kg N ve 150 kg K20 verilen parsellerde elde edilmiştir. Artan azot miktarları ile ilişkili olarak şeker pancarındaki zararlı azot miktarı da önemli düzeyde artmıştır. Potasyumlu gübrelemenin ise, şeker pancarında kök ve şeker verimi ile zararlı azot miktarı üzerine istatistiksel olarak önemli düzeyde herhangi bir etkisi saptanmamıştır.Item Azotlu gübrelerin domates bitkisinin bazı fiziksel ve kimyasal özellikleri üzerine etkileri(Uludağ Üniversitesi, 1992) Çopur, Ömür Utku; Katkat, A. Vahap; Ziraat Fakültesi; Gıda Bilimi ve Teknolojisi BölümüBu çalışmada Bursa yöresinde yaygın olarak yetiştiriciliği yapılan Rio-Grande sanayi tipi domates çeşidine 4 farklı azot kaynaklı gübre, 4 farklı dozda verilerek domatesin bazı fiziksel ve kimyasal özelliklerine el kileri 2 farklı yılda araştırılmıştır. Sonuç olarak uygulanan gübre çeşit ve dozlarının domatesin fiziksel özelliklerine istatistiksel olarak önemsiz bir etki gösterdiği ancak bazı kimyasal özellikleri üzerine ise % 1 düzeyinde önemli olduğu anlaşılmıştır. Ayrıca gübre çeşit ve dozunun domatesteki nitrat birikiminde etkin rol oynadığı sonucuna varılmıştır.Item Bazı ekmeklik buğday (Triticum aestivum L. em. Thell.) çeşitlerinin başlıca tarımsal karakterleri üzerinde araştırmalar(Uludağ Üniversitesi, 1992) Yürür, Nevzat; Turgut, İlhan; Ziraat Fakültesi; Tarla Bitkileri BölümüBu çalışma 1991 ve 1992 yıllarında bazı Yugoslav ekmeklik buğday çeşitlerinin Bursa koşullarındaki verim potansiyelini belirlemek amacı ile yapılmıştır. Materyal olarak 9 ekmeklik buğday çeşidinin kullanıldığı denemeler tesadüf blokları deneme desenine göre dört tekrarlamalı olarak kurulmuştur. Çeşitlerin tane verimleri yanında vejetatif ve generatif gelişme durumlar ile ilgili bitki boyu, başak boyu, başakta başakçık sayısı, başakta tane sayısı, başakta tane ağırlığı, metrekarede başak sayısı ve 1000 tane ağırlığı gibi verim komponentleri incelenmiştir. İki yıllık bulgulara göre çeşitlerin tane verimi 486.5-577.4 kg/da arasında değişmiş ve en yüksek tane verimleri Djerdanka, Osk 6.68/4, M.V.-17, Ana ve Zitarka ekmeklik buğday çeşitlerinden elde edilmiştir.Item Bursa ili M.Kemalpaşa ilçesi sulu tarım işletmelerinde traktör ve mibzer kapasiteleri için optimal işletme planlarının saptanması(Uludağ Üniversitesi, 1992) Çetin, Bahattin; Ziraat Fakültesi; Tarım Ekonomisi BölümüBu araştırmada 1991-1992 üretim döneminde tesadüfi örnekleme yöntemi ile belirlenen 63 işletmeden elde edilen verilerden hareketle, Bursa ili M. Kemalpaşa ilçesi tarım işletmelerinde, planlı çalışma koşullarında yöre için bir traktör ve mibzer kapasitesine gerekli olan işletme genişliğinin saptanması amaçlanmıştır. İşletmeler ortalamasında, üretim alternatifleri ve sınırlılıklar dikkate alınarak 55 BG ündeki bir traktör için, optimum koşullarda çalışıldığında 327.06 dekar arazinin gerekli olduğu doğrusal programlama yöntemi ile belirlenmiştir. Optimal organizasyonda buğday % 50.00, k. fasulye % 7.79, $. pancar % 22.21, biber % 10 ve bostan % 10 oranında yer almıştır.Item Bursa ilinde domates salçası üretiminin ekonomik yapı ve sorunları(Uludağ Üniversitesi, 1992) Akgül, Çiğdem; Rehber, Erkan; Ziraat Fakültesi; Gıda Bilimi ve Teknolojisi BölümüTürkiye'deki domates salçası üretimi son yıllarda çok büyük gelişmeler göstermiş olup 1990 yılında 289295 fort düzeyine ulaşmıştır. Bursa ilinin bu üretimdeki payı % 54.76 gibi yüksek bir orandadır. Türkiye'deki mevcut salça fabrikalarının % 31'i Bursa ilinde bulunmaktadır. İlde toplam 11 adet salça işletmesinde 302040 ton salça üretim kapasitesi mevcut olup, bu kapasite ildeki toplam salçalık domates üretimi nin üzerinde bulunmaktadır. Araştırma alanı olar Bursa ilinde sanayi tipi domates üretiminin büyük bir bölümü sözleşmeli üretim şeklinde yürütülmektedir. Sözleşme koşullarında üretici açısından bazı sorunlar bulunmaktadır. Salça sanayinde üretim daha çok dış pazarlara satış imkanlarına göre belirlenmektedir. Bununla beraber ambalaj malzemesi maliyetinin yüksek oluşu, kalitesinin yetersizliği dış satımda sorunlar yaratmaktadır. Önemli bir pazar durumundaki Atın dış alımda koyduğu kotalar da diş satımcılan olumsuz yönde etkilemektedir.Item Bursa ilinde sözleşmeli olarak yapılan sanayi tipi domates yetiştiriciliğinde üretim ve pazarlama sorunları(Uludağ Üniversitesi, 1992) Çetin, Bahattin; Ziraat Fakültesi; Tarım Ekonomisi BölümüBu araştırmada 1990-1991 üretim döneminde tesadüfi örnekleme yöntemi ile belirlenen 67 tarım işletmesinden elde edilen verilerden hareketle, Bursa ilinde yoğun olarak üretimi yapılan sanayi tipi domatesin birim maliyetinin hesaplanması yanı sıra, üretilen ürünün pazarlanması aşamasında ortaya çıkan problemlerin ele alınması amaçlanmıştır. işletmeler ortalaması değerleri itibariyle sanayi tipi domates yetiştiriciliğinde 99.24 saat insan işgücü, 2.55 saat makina çekigücü kullanıldığı saptanmıştır. İncelenen işletmelerde işletmeler ortalaması değerlerine göre dekar başına 4748 kg ürün elde edildiği ve bir kg sanayi tipi domates maliyetinin 227.26 TL olduğu belirlenmiştir. Üretim masrafları içerisinde en önemli pay % 34.12'lik payı ile insan işgücü masraflar almakta, onu % 28.67'lik payı ile tarla kirası masraftan takip etmektedir. Alıcı kuruluşların yaptıkları sözleşmeye uymamaları nedeniyle son beş yıllık üretim dönemlerinde çiftçi eline geçen kâr marjlarının reel olarak giderek azaldığı saptanmıştır.Item Bursa yöresinde yetiştirilen buğday çeşitlerinin verim komponentleri yönünden değerlendirilmesi(Uludağ Üniversitesi, 1992) Doğan, Ramazan; Yürür, Nevzat; Ziraat Fakültesi; Tarla Bitkileri BölümüBu araştırma Bursa Çevresi için yüksek verimli, kaliteli, ekmeklik ve makarnalık buğday çeşitlerini saptamak için yapılmıştır. Denemede 9 adet ekmeklik ve 3 adet makarnalık buğday çeşidi kullanılmıştır. Deneme 1983-84 ekim yılında Uludağ Üniversitesi Ziraat Fakültesi Görükle Tarımsal Araştırma Merkezinde Tarla Bitkileri Bölümü deneme tarlasında yürütülmüştür. Denenen çeşitlerde verin ve önemli bazı verim komponentleri gözlenmiş ve aynca bu karakterler arasındaki ilişkiler tanımlamak üzere fenotifik korelasyonlar da hesaplanmıştır. Elde edilen bulgular aşağıda olduğu gibi özetlemek mümkündür.. Ekmeklik buğday çeşitlerinde deneme yılında uygun olmayan iklim şartlarından dolay verim değerleri düşük bulunmuş ve verim bakımından önemli farklılıklar gözlenmemiştir. Buna rağmen bölgede halen tan yapılmakta olan Cumhuriyet-75 ve Lachis-line/81 Çeşitleri diğerlerine karşılık daha ümitli görülmüşlerdir. Makarnalık buğday çeşitleri içinde ise bölgede uzun yıllardan beri üretimi yapılan Gediz-75 makarnalık buğday çeşidinin daha verimli olduğu saptanmıştır. Kalite bakımından Gediz-75 çeşidinden daha iyi olan 7113 San Bursa ve 5132 Kırmızı çeşitlerinin yatmaya dayanıklı olmadıkları saptanmıştır.Item Bursa'da tüketime sunulan kremalı pastaların mikrobiyolojik nitelikleri üzerinde bir araştırma(Uludağ Üniversitesi, 1992) Yücel, Ahmet; İşgöz, Banu Bilge; Göçmen, Duygu; Tiryakioğlu, Özlem; Ziraat Fakültesi; Gıda Bilimi ve Teknolojisi BölümüBu araştırmada, son zamanlarda üretimi ve tüketimi giderek artan kremalı pastaların mikrobiyolojik açıdan özelliklerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Kremalı pastaların üretiminde unun yanında yumurta, suit, krema ve kaymak gibi hayvansal kaynaklı ürünlerin de kullanılması konunun önemini daha da artırmaktadır. Araştırmanın materyalini oluşturan kremalı pasta örnekleri, Bursa'nın çeşitli semtlerindeki pastanelerinden sağlanmıştır. 32 pastaneden toplam 41 adet kremalı pasta örneği; Salmonella, E. coli I ve II, Staphylococcus, B. cereus, Toplam Bakteri, Maya ve Küf içeriği bakımından incelenmiştir. Yapılan mikrobiyolojik analizler sonucunda örneklerin hiçbirinde B. cereus bulunamamış, fakat hijyenik durumun indikatörü olan mikroorganizmalara oldukça fazla rastlanmıştır. Bu durum gerek üretim ve gerekse de satış sırasında yeterli hijyenik şartlara uyulmadığını ve bu konuya yeterli önemin verilmediğini göstermiştir. Bu nedenle daha kaliteli pasta ürünlerinin tüketime sunulması için etkili ve devamlı bir kontrolün zorunlu olduğu ortaya çıkmaktadır.Item Çeşitli et ürünlerinde kullanılan starter kültürler ve kullanım amaçları(Uludağ Üniversitesi, 1992) Yücel, Ahmet; Tiryakioğlu, Özlem; Ziraat Fakültesi; Gıda Bilimi ve Teknolojisi BölümüEt ve et ürünleri insan beslenmesinde çok önemli bir yer tutmaktadır. Büyümemizi, yaşamamız ve fizyolojik fonksiyonlarımızı mükemmel bir düzende yürütebilmemiz için gerekli tüm komponentleri içeren organize gıdalardır. Beslenmede bu denli önemi olan etin, özellikle sucuk gibi fermente al ürünlerine işlendiğinde, üretim sonucundaki kaliteyi kesinleştirmek oldukça güçtür. Son ürünü güvenceye almak, fermentasyonu gerçekleştiren mikroorganizmaların faaliyetini kontrol altında tutmakla mümkündür. Bu nedenle kaliteli ve güvenli ürün eldesi için starter kültür kullanımına gerek vardır.Item Doku kültür yöntemleri ve bitki ıslahında kullanım olanakları(Uludağ Üniversitesi, 1992) Türkeç, Aydın; Turan, Z. Metin; Ziraat Fakültesi; Tarla Bitkileri BölümüSon yıllarda, tarım ve endüstride geniş ölçüde uygulama alaru bu lan doku kültür teknikleri, bitkiyle ilgili birçok sorunun çözümüne olanak sağlayan bir sister haline gelmiştir. Doku kültürü klasik ıslah yöntemlerinden farklı olarak bitkinin çeşitli kısımlarından alınan küçük parçaların, steril gıda ortamında ve uygun çevre koşullarında kültüre alma işlemidir. Bugün için, doku külnīr yöntemlerinden olan embriyo kültürüyle türler ve cinsler arası melezleme Sorunların çözümü anter kültürüyle haploid bitki eldesi, meristem kültürüyle virüssüz bitki eldesi, protoplast kültürüyle somatik hibridizasyon çalışmalan başanmıştır. Ne var ki, teknikteki son gelişmeler zaman ve ekonomik açıdan büyük avantaj sağlarken kuvvetli bir populasyon geliştirme metodu olarak dikkati çekmemektedir. Teknik problemler kültürün her safhasında görüle bilmektedir. Bu nedenle bitki regenerasyonu için daha çok çabaya ihtiyaç vardır.Item Doygun koşullarda hidrolik iletkenlik belirleme yöntemlerinin karşılaştırılması(Uludağ Üniversitesi, 1992) Yazar, Atilla; Gündoğdu, K. Sulhi; Ziraat Fakültesi; Tarımsal Yapılar ve Sulama BölümüArazide doygun koşullarda hidrolik iletkenliğin belirlenmesinde yaygın olarak kullanılan auger-hole, piezometre, dren verdisi yöntemleri ve laboratuvar yöntemiyle (Hollanda tipi penneametre) elde edilen sonuçlar karşılaştırılmış ve her bir yöntem uygunluk, güvenirlik, işgücü ve ekipman gereksinimi, zaman gereksinimi ve temsil edilen toprak hacmi yönünden irdelenmiştir. Anılan yöntemlerle yapılan ölçümler sonucu elde edilen ortalama doygun hidrolik iletkenlik değerleri, sırasıyla 0.58 cm/h, 0.37 m/h, 0.67 cm/h ve 0.30 cm/h dir. Arazi koşullarında en uygun sonucu çok büyük bir toprak hacmini temsil eden dren verdisi yöntemi vermiştir. Bunu auger-hole yöntemi izlemiştir.Item Eğrelti üretiminde doku kültürlerinden yararlanma imkanları(Uludağ Üniversitesi, 1992) Mengüç, Ahmet; Zencirkıran, Murat; Ziraat Fakültesi; Bahçe Bitkileri BölümüGünümüzde, içlerinde eğreltilerinde bulunduğu çok sayıda sils bitkisi doku kültürleri yöntemlerinden faydalanılarak üretilmektedir. Eğreltiler, tohum bağlamadıklar ve klasik üretim yöntemleri (ayırma hariç) ile çoğaltılamadıkları için doku kültürleri yöntemleriyle yaygın olarak çoğaltılmaktadır. Egrelti üretimi için explant olarak meristem, rizom segmentleri veya yaprak dokusu ve sporlar kullanılmasına rağmen ticari olarak üretimde, rizom segmentleri veya uçlan ile sürgün uçlarının kullanım daha yaygındır.Item Entansif besi uygulanan hindilerde Lasalosid'in besi performansı ve kesim özelliklerine etkileri(Uludağ Üniversitesi, 1992) Kırgöz, Vecdi; Ak, İbrahim; Filya, İsmail; Fen Bilimleri Enstitüsü; Zootekni BölümüAraştırma, entansif besi uygulanan BetinaxBroviz melezi erkek hindilerin rasyonlarına yem katkı maddesi olarak 0, 50, 100, 150 ve 200 mg/kg lasalosid kalmanin hindilerin besi performansı ve kesim özelliklerine etkilerini belirlemek amacıyla düzenlenmiştir. Besi 750 adet hindiyle 5 grupta ve 70 gün süreyle yürütülmüştür. Hindiler 3200 Kcal/kg ME ve % 15.4 dam protein içeren peler formadaki rasyonla ad libitum olarak yenilenmiştir. Hindilerini besi başlangıç ağırlıklar 4.04.2 kg arasında olup, grupların besi son canlı ağırlıklar ve günlük ortalama canlı ağırlık artışları ise gruplara göre sırasıyla; 8.& 2.0, 89, 9.0 ve 9.0 kg 68.5, 70.2, 69.6, 63.9 ve 70.0 g olarak belirlenmiştir. Hindilerin besi süresince günlük ortalama yem tüketimleri gruplara göre sırasıyla; 412.3, 424.2, 421.5, 421.5, 385.1 ve 409.3 & yerden yararlanma oranlar ise; 6.02, 6.04, 6.06, 5.63 ve 5.85 kg olarak belirlenmiştir. Araştırma sonucunda hindi besi rasyonlarına yem katkı maddesi olarak lasalosid kalmanın, hindilerde canlı ağırlık artış yeri tüketimi ve yerden yararlanma oranını artırdığı saptanmıştır. Ayrıca hindilerde kesimhane ağırlığı ve karkas ağırlığının arttığı, abdominal yağlanmanın azaldığı belirlenmiştir. Ancak besi performansı ve kesim özellikleri bakımından gruplar arasındaki farklılıklar önemsiz bulunmuştur.Item Entansif ve yarı entansif besi uygulanan kıvırcık erkek kuzuların besi performanslarının karşılaştırılması(Uludağ Üniversitesi, 1992) Akay, Veysel; Ak, İbrahim; Fen Bilimleri Enstitüsü; Zootekni BölümüAraştırma, entansif ve yan entansif besi uygulanan Kıvırcık erkek kuzuların besi performansın belirlenmesi amacıyla düzenlenmiştir. Araştırma her biri 10 baş kuzu içeren 2 grupla yürütülmüş ve deneme 56 gün sürmüştür. Kuzuların besi başlangıcındaki ortalama canlı ağırlıklar, günlük ortalama canlı ağırlık artışlar ve toplam canlı ağırlık artışlar sırasıyla; 19.9 + 0.69 - 19.1 0.38 kg 253.6 14.23 - 176.8 + 7.88 & ve 14.2 + 0.80 - 9.9 0.44 kg olarak bulunmuştur. Günlük ortalama kesif yem tüketimi ile her kg canlı ağırlık artışı için tüketilen ortalama kesif yem miktarına ilişkin değerler ise sırasıyla; 1.308-0.641 kg ve 5.758 - 3.627 kg olarak saptanmıştır. Besi sonu ortalama canlı ağırlıklar arasındaki fark ve besi süresince günlük ortalama canlı ağırlık artışlar bakınından gruplar arasındaki fark istatistik olarak önemli bulunmuştur.Item Gıda zehirlenmelerinde etkin olan mikroorganizmalar(Uludağ Üniversitesi, 1992) Uylaşer, Vildan; Başoğlu, Fikri; Ziraat Fakültesi; Gıda Bilimi ve Teknolojisi BölümüDünya'da ve ülkemizde gıda zehirlenmeleri, hala önemli bir sorun olma özelliğini korumaktadır. Bu sorun, özellikle geri kalmış ve gıdaların işlenmesinde ilkel teknolojilerin kullanıldığı ülkelerde daha da önem kazanmaktadır. Gıda zehirlenmesine neden olan başlıca faktör, kimyasal maddeler, zehirli bitki ve hayvanlar ile bazı mikroorganizmalar ile kontamine olmuş gıdaların tüketimidir. Bu durum göz önüne alındığında gıdaların muhafaza yöntemlerinin ve bu yöntemlerin hangi gıdaya ne şekilde uygulanacağının bilinmesi gerekmektedir. Bunu gerçekleştirebilmek için de zehirlenmelerde etkin olan mikroorganizmalar, gelişme istekleri ve hangi gıdalarda bulunabilecekleri konusundaki bilgiler tam olarak bilinmelidir. Böylece gıdaların bozulmalar önlenerek hem ülke ekonomisinin hem de insanların zarar görmeleri engellenecektir.Item Kurak ve yan kurak bölgelerde biyolojik azot tesbiti ve yararlanma olanakları(Uludağ Üniversitesi, 1992) Çelik, Necmettin; Uzun, Ayşen; Ziraat Fakültesi; Tarla Bitkileri BölümüGlobal olarak bitkisel üretimde kullanılan azot gereksiniminin yaklaşık yari.si endustriyel gübrelerden; diğer yansı da biyolojik tesbit ile sağlanmaktadır. Biyolojik azot tesbiti değişik yollarla gerçekleşir. Bunların en önemlisi Rhizobium-baklagil ortak yaşam Sonucu tesbit edilen azod miktarlarıdır. Global düzeyde bu yolla, yılda dekar başına yaklaşık 10 kg azot tesbiti gerçekleşmektedir. Ancak; bu miktar dünya üzerinde bölgelere bağlı olarak büyük değişiklik gösterir. Bunun başlıca nedeni; biyolojik azot tespiti yapan mikroorganizmalar ile varsa konukçuların biyolojik Ve ekolojik ortam boyutlarının farklı ve sınırlı olmasıdır. Bu nedenle; yerüstünde biyolojik azot tesbitinin tarımsal açıdan yeterli ve yetersiz düzeyde olduğu bölgeler vardır. Kurak ve yarı kurak bölgeler biyolojik azot tesbiti bakımından son bölgelerdir. Bu bölgelerde, biyolojik azot üretiminden maksimum düzeyde yararlanabilmek için tüm sınırlayıcı engellerin ortadan kaldırılması gerekmektedir. Kurak ve yarı kurak bölgelerde, baklagilleri içeren ekim nöbeti sistemleri ve bakteri kültürü aşılamalar ile biyolojik azot üretiminden yararlanılmakta ise de bu yeterli değildir. Bu kaynağın ekonomik kurallar içinde kalınarak değerlendirilmesi için bu bölgelere yönelik kapsam paket programların uygulanmaya konması gerekir. Bu programlar, Rhizobium-baklagil ortak yaşam ilişkilerinde azot tesbitini maksimum çıkaracak biçimde düzenlemeleri kapsamalıdır. Yine bu programlar, baklagilleri içeren uygun ekim nöbeti sistemlerini tesbit çalışmalarını ve doğal vejetasyonlarda, Özellikle de çayır-mera alanlarında baklagillerin çeşitlendirilip arttırılmasına ilişkin çalışmalar da içermelidir.Item Marmara Bölgesine son beş yıl içerisinde yurtdışından getirilen buğday çeşitleri(Uludağ Üniversitesi, 1992) Doğan, Ramazan; Yürür, Nevzat; Ziraat Fakültesi; Tarla Bitkileri BölümüBu çalışmada son beş yıl içerisinde yurtdışından getirilen buğday çeşitlerinin Marmara Bölgesindeki durumları incelenmiştir. incelemeler sonucunda tohumluk programına yeni alınan buğday çeşit sayısı 1983'de 7 iken yıldan yıla hızla artmış ve 1989 yılında 27'ye çıkmıştır. 1985'de 5, 1986'da 5, 1987 yılında 2, 1988 yılında 5 ve 1989 yılında ise 3 yeni çeşit üretim programına alınmıştır. Son üç yıl içerisinde üretim programına 10 yeni çeşit alınmıştır. Bu çeşitlerden bazıları bölgenin yerli çeşitlerinden Cumhuriyet-75 ve Kırkpınar-79 ile verim denemelerine almışlardır. Denemeler sonucuna göre Sadova-1, Kale-4-1 Vratsa Ve Atilla-12 çeşitler bölge için önerilebilecek çeşitleri olarak saptanmıştır.Item Pektinin bazı özelliklerinin belirlenmesi üzerinde bir araştırma(Uludağ Üniversitesi, 1992) Çopur, Ömür Utku; Dönmez, Gülçin; Ziraat Fakültesi; Gıda Bilimi ve Teknolojisi BölümüBu çalışmada, gıda sanayiinde kullanımı giderek artan ve ürünün kalitesini önemli ölçüde etkileyen pektinin bazı fiziksel, kimyasal ve teknolojik özellikleri saptanmış ve böylece kullanılan pektinin özelliklerini tam olarak bilmemekten kaynaklanan kalite kayıplarının önlenmesi amaçlanmıştır. Sonuç olarak, analizi yapılan pektinlerin özellikleri arasında önemli farklar olduğu saptanmış ve elde edilen bu bulgular tartışılmıştır.Item Piyasada satılan yağlı-tuzlu sardalya kutu konservelerinin kalite kriterlerinin saptanması üzerinde bir araştırma(Uludağ Üniversitesi, 1992) Yücel, Ahmet; Çetin, Kader; Gürbüz, Ozan; Tiryakioğlu, Özlem; Ziraat Fakültesi; Bilim ve Teknoloji BölümüBursa piyasasında tüketime sunulan çeşitli işletmelere ait yağlı-tuzlu sardalya balığı kutu konservelerinde, uygulanan teknolojik işleme ve muhafaza şartlarına bağlı olarak meydana gelen kalite kayıplarının saptanabilmesi amacıyla yapılan bu çalışmada, yasal tüketim süresi içinde oluşan mikrobiyolojik bozulmaların belirlenmesinin yanında çalışmaya alınan örneklerin hijyenik yönden güvenilirliği araştırılmıştır. Çalışma sonucunda, konserve balık örneklerinde tuz miktarının oldukça yüksek düzeyde olduğu, tuz miktarının yüksek oranlarda tutulmasının bile bakteriyel bozulmayı önleyemediği ve buna bağlı olarak da kalite kayıplarının arttığı saptanmıştır.