1998 Cilt 17 Sayı 1-2-3
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11452/17757
Browse
collection.page.browse.recent.head
Item Yem analizlerinde infrared spektroskopinin kullanımı(Uludağ Üniversitesi, 1998) Eren, Mustafa; Veteriner FakültesiBu makalede öncelikle infrared spektroskopi ile ilgili teorik bilgiler ve kullanım alanları özetlenmiştir. Ardından, yem ham maddeleri, karma yemler ve kaba yemlerin kimyasal kompozisyonlarının belirlenmesinde infrared spektroskopi kullanımı incelenmiştir. Sonuç olarak, yem ham maddeleri, karma yemler ve kaba yemlerin kimyasal kompozisyonlarının belirlenmesinde infrared spektroskopinin hızlı, ucuz ve çevre dostu bir analiz metodu olarak kullanılabileceği kanısına varılmıştır. Bunlara ek olarak, eğer yeterli sayıda eğitilmiş insan ve kalibrasyon merkezi sağlanabilirse infrared spektroskopinin Türk Yem Endüstrisi'nde kullanımının kalite ve verimliliği artıracağı vurgulanmıştır.Item Kanatlı yemlerinin metabolize olabilir enerji düzeylerinin in vivo metotlarla belirlenmesindeki gelişmeler(Uludağ Üniversitesi, 1998) Eren, Mustafa; Veteriner FakültesiBu makalede öncelikle yem ve yem maddelerinin metabolize olabilir enerji (ME) değerlerinin kanatlı beslenmesindeki önemi ile kanatlı yemlerinin ME terminolojisi özetlenmiştir. Ardından, yem tüketimi, yemin yapısı, in vivo ME belirleme yöntemleri ile hayvanların yaş, tür ve genotiplerinin in vivo ME ölçümleri üzerine etkileri incelenmiştir. Sonuç olarak, Türk Kanatlı Yemi Endüstrisi'nin acilen azot tutulumuna göre düzeltilmiş yaklaşık metabolize olabilir enerji (AMEn) sistemini kullanmaya başlaması önerilmiştir. Aynı zamanda, gerçek metabolize olabilir enerji sistemleri (GME ve GMEn) ile ilgili araştırmaların sayısındaki artışın, Türkiye ve dünyada bu sistemlerin kullanımını destekleyeceği kanısına varılmıştır.Item Bovine Somatotropin'in süt sığırlarında etki mekanizması ile süt verimi ve bileşenleri üzerine etkisi(Uludağ Üniversitesi, 1998) Türkmen, İ. İsmet; Veteriner FakültesiBovine Somatotropin protein yapıda bir hormondur ve ticari olarak üretilen formları süt sığırlarında süt verimini artırmak için kullanılmaktadır. Bovine Somatotropin 'in süt verimi üzerine olan olumlu etkisi bazı metabolik olaylarda değişime yol açmasıyla ortaya çıkmaktadır. Bu etkinin meydana gelmesi için bakım ve beslemenin iyi şartlarda olması gerekmektedir. Hormonun uygulandığı süt sığırlarında süt veriminin artmasıyla birlikte besin maddesi gereksinmelerinin de yükseldiği, fakat yaşama payı gereksinmelerinin sabit kalmasından dolayı birim süt üretimi maliyetinin düştüğü ifade edilmektedir. Bovine Somatotropin 'in süt bileşenleri üzerine bir etkisinin olmadığı gösterilmiştir. Bovine Somatotropin 'in süt sığırlarına sadece enjekte edilerek uygulanması, saha şartlardaki kullanım yaygınlığını sınırlamaktadır.Item Aeromonas hydrophila'nın gelişimini inhibe eden bazı faktörler(Uludağ Üniversitesi, 1998) Anar, Şahsene; Temelli, Seran; Veteriner FakültesiBu makalede, gıda hijyeni ve halk sağlığı açısından önem taşıyan A. hydrophila'nın gelişimini inhibe eden antibiyotikler, maillard reaksiyonu oluşumu, organik asitler, ısı, klor, laktoperoksidaz sistemi, probiotik bakteriler, bakteriozinler, metanot asetat ekstraktı, bitkisel ekstraktlar gibi faktörlerden bahsedilmiştir.Item Köpek ve kedilerde kalıtsal göz hastalıkları ve ırk predispozisyonları(Uludağ Üniversitesi, 1998) Kaya, Metin; Veteriner FakültesiÖzellikle genç hayvanların göz muayenelerinde, kalıtsal bir göz hastalığından şüphe edilen ya da emin olunan hastalıklarla karşılaşılabilmektedir. Akut bir hastalığın sağaltımıyla birlikte, bu durumun devamlılığının, o anki kardeşler, ebeveyn hayvanlar ve bu hayvanların populasyonu için anlamını bilmek, Veteriner Hekimler, hasta sahipleri, yetiştiriciler ve ilgili köpek ve kedi üretim merkezleri açısından çok önemlidir. Bu nedenle Tablo I ve II'de görüldüğü gibi birçok göz hastalığı değişik ırk köpek ve kedilerde kalıtsal olarak görülüp, bu ırklar belirtilen hastalıklara predispoze olduklarından, tanı ve sağaltım seçenekleri bakımından oldukça önemli bir faktör olarak kabul edilmektedir.Item Campylobacter jejuni’nin inhibisyon ve inaktivasyonuna neden olan faktörler(Uludağ Üniversitesi, 1998) Anar, Şahsene; Çetinkaya, Figen; Veteriner FakültesiBu makalede, gıda enfeksiyon etkenleri arasında yer alan C jejuni 'nin inhibisyonu ve inaktivasyonuna neden olan çeşitli faktörler üzerinde durulmuştur.Item Saccharomyces cerevisiae canlı maya kültürünün süt sığırlarında etki mekanizması ile süt verimi ve kompozisyonu üzerine etkisi(Uludağ Üniversitesi, 1998) Biricik, Hakan; Türkmen, İ.İsmet; Veteriner FakültesiSaccharomyces cerevisiae isimli canlı maya kültürü doğal yollarla üretilen yem katkı maddelerinden birisidir ve özellikle süt sığırı rasyonlarında süt verimini artırmak amacıyla kullanımı gün geçtikçe artmaktadır. Hayvan besleme alanında yem katkı maddesi olarak kullanılan canlı maya kültürleri; maya (Saccharomyces cerevisiae) ve mayanın büyüme ortamı olan vasattan ibarettir. Ruminant rasyonlarına katılan Saccharomyces cerevisiae maya kültürleri toz formdadır. Saccharomyces cerevisiae canlı maya kültürünün etkilerini, rumen mikroflorasında yapmış olduğu değişiklikler ile gösterdiği ifade edilmektedir. Saccharomyces cerevisiae canlı maya kültürünün rumende etki mekanizması hakkında değişik görüşler ileri sürülmekle birlikte bu mekanizma tam olarak açıklanamamaktadır. Süt sığırlarında Saccharomyces cerevisiae'nın süt verimi ve kompozisyonu üzerine olan etkileriyle ilgili olarak da birbirlerinden çok farklı sonuçlarm alındığı görülmektedir.Item Kanatlılarda salmonella kontaminasyonu ve önlenmesinde alınacak tedbirler(Uludağ Üniversitesi, 1998) Soyutemiz, G. Ece; Temelli, Seran; Veteriner FakültesiBu makale, riskli gıdalar arasında yer alan kanatlı etlerinde gıda zehirlenmelerine neden olabilen Salmonella kontaminasyonu ve önlenmesinde alınabilecek tedbirleri kapsamaktadır.Item Alyuvar potasyum (ek) tipleri ve bazı ekonomik özellikler arasındaki ilişki(Uludağ Üniversitesi, 1998) Galip, Nurten; Veteriner FakültesiBedeni oluşturan hücrelerin çoğu yüksek düzeyde potasyum iyonu ve düşük düzeyde sodyum iyonu yoğunluğuna sahiptir. Bu denge hücre membranında bulunan Na-K pompası aktivitesi ile sağlanır. Alyuvarlar içinde bulunan sodyum ve potasyum miktarı ise hayvanların çoğunda farklılık gösterir. Koyunların bazıları yüksek alyuvar potasyum (HK) düzeyine sahip iken bazıları da düşük alyuvar potasyum (LK) düzeyine sahiptir. Bu farklılık genetik olarak kontrol edilir ve LK'u belirleyen gen HK'u belirleyen gene baskındır. Koyunlarda olduğu gibi diğer bazı türlerde de (sığır, manda, keçi, eşek) HK ve LK tipleri vardır. Alyuvar içinde bulunan potasyum miktarının sürekli aynı koşullar altında tutulan hayvanlarda nispeten sabit kaldığı bilinmektedir. Potasyum tipleri ve ekonomik özellikler (canlı ağırlık kazancı, süt, yapağı ve döl verimi ile çevreye uyum yeteneği) arasında bir ilişki olabilir. Eğer böyle bir ilişki varsa, K tipleri hayvanların verim yönünden seçimine yardımcı olabilir.Item Veteriner ilaçlarında son kullanma tarihi geçen bazı kemoterapötiklerin etken madde düzeylerinin araştırılması(Uludağ Üniversitesi, 1998) Atasoy, Fatoş; Sonal, Songül; Veteriner FakültesiBu çalışmada, veteriner ilaçlarında pazarın önemli bölümünü oluşturan ketnoterapötik ilaçlardan ampisilin, sulfadiazin-trimetoprim ve oksitetrasiklin içeren preparatların son kullanma tarihlerinden itibaren geçen süreye bağlı olarak Türk Farmakopesi, İngiliz Veteriner Farmakope ve Amerikan Farmakopesinde bildirilen yöntemlere göre madde miktarları belirlendi. Etken madde analizi yapılan toplam 38 adet veteriner antibiyotik müstahzarındaki etken madde miktarlarına bakıldığında, 8 tanesinin (% 23) farmakope limitlerinin dışında kaldığı görüldü. Ampisilin örneklerinde kayıp oranı en fazla % 15.83 olarak bulundu. Sulfadiazin-trimetoprim numunelerinde etken madde kayıp oranı trimetoprim için en fazla % 62, sulfadiazin için % 80 olarak tespit edildi. Oksitetrasiklin numunelerinde ise etken madde miktarındaki en yüksek kaybın % 23 olduğu, bunların % 27. 7'sinin farmakope limitlerinin dışında olduğu görüldü. Çalışma sonucunda miadı dolan antimikrobiyal ilaçlardaki etken madde miktarı kayıplarının, büyük oranda ilaçların kullanılabilirliği sınırları içinde kaldığı ve farmakope limitlerinde olduğu saptandı.Item Meraya dayalı olarak beslenen kıvırcık koyunlarda serum retinol seviyelerinin mevsimsel değişimleri(Uludağ Üniversitesi, 1998) Çetinkaya, Nurcan; Ulutürk, Serap; Türkmen, İ.İsmet; Biricik, Hakan; Yavuz, H. MelihBu çalışmada Marmara Hayvancılık Araştırma Enstitüsü’nde bulunan 50 baş 2-3 yaşlı dişi Kıvırcık koyun kullanıldı. Koyunlarda, mevsime ve tükettikleri yemin çeşidine bağlı olarak serum retinol düzeylerinde meydana gelen değişimler incelendi. Hayvanlar mayıs ve ekim ayları arasında sadece merada otlatılarak, Kasım-Şubat ayları arasında kuru ot ve karma yem, mart ve nisan aylarında ise karma yem + mera ile beslendi. Koyunlardan bir yıl boyunca aylık olarak kan örnekleri alındı ve aynı günlerde hayvanların atladıkları mera ve yedikleri yemlerden numuneler toplandı. Alman mera ve yem örneklerinde ß-karoten, kan örneklerinde ise serum retinol düzeyleri belirlendi. Mera otlarının ß-karoten düzeyleri 27 μg/g ile 58 μg/g arasında gerçekleşti. Koyunların serum retinol düzeyleri kış ve ilkbahar mevsimlerinde yaz ve sonbahar mevsimlerine göre daha yüksek bulundu (P< 0.001). Sonuç olarak, serum retinol seviyelerinin düşük olduğu dönemlerde koyunlara iyi kaliteli kuru ot yedirilmesi ya da vitamin A takviyesi yapılmasının yararlı olabileceği kanısına varıldı.Item İzmit körfez suyunun kirlilik parametreleri üzerinde fabrika atık sularının rolü(Uludağ Üniversitesi, 1998) Çoban, Rabia; Soyutemiz, G. Ece; Veteriner FakültesiBu çalışma büyük sanayii kuruluşları kirlilik parametrelerinin İzmit Körfezine getirdiği atık yükleri incelemek amacıyla yapıldı. Endüstri kuruluşlarından körfeze günde yaklaşık 59349.7 m3 su ile birlikte 1607.59 kg/gün BOİ5, 6881.18 kg/gün AKM, 463.553 kg/gün yağ ve gres, 14.192 kg/gün toplam ağır metal, 17.50 mg/1 N girmekte olduğu saptandı. Körfez deniz suyu analiz sonuçlarına göre endüstri kuruluşlarında TN 12.647 mg/1, TP 7.646 mg/1 olup kirliliğin açıklara doğru azalmakta olduğu belirlendi. Nitekim açıktan alınan numunelerde TN 6.01 mg/l, TP ise 1.695 mg/l olarak saptandı. Kimya sanayiine ait A1 (gübre üretimi), A3 (boya üretimi), Gıda sanayiine ait B1 (sıvı yağ rafinasyonu), B2 (maya üretimi), B3 (süt ve süt ürünleri), B5 (sitrik asit üretimi), Metal sanayiine ait C3 (metal hazırlama-iletken plaka imalatı), C4 (boru endüstrisi), Selüloz-Kağıt-Karton sanayiine ait E2 (yüzey kaplamalı dolgulu kağıt), Tekstil sanayiine ait F1 (açık elyaf, iplik üretimi ve terbiyesi), F1 (dokunmuş kumaş terbiyesi), Deri-Deri Mamulleri sanayiine ait G (aglomera deri ve pres kaplama) atık suların kirlilik parametrelerinin "Su Kirliliği Kontrol Yönetmeliği" deşarj standartlarına uygun olmadığı belirlendi. Endüstriyel kaynaklı yüklerin gelecekte artmaması için birincil ve ikincil arıtımının azot ve fosfor açısından yeterli olmasının yanı sıra, yeni kurulacak tesislerde üçüncül arıtımın uygulanmasının gerekli olduğu sonucuna varılmıştır.Item Tavuk ve ördek bacak kaslarının fonksiyon yönünden karşılaştırmalı olarak i̇ncelenmesi̇(Uludağ Üniversitesi, 1998) Serbest, Ayşe; Veteriner FakültesiBu araştırmada 17 yerli ördek ile 20 yerli tavuk kullanıldı. Çalışmada Nomina Anotomica Avium (1979)'a bağlı kalınarak tavuk ve ördek bacak kasları bu iki türün bacaklarının fonksiyonları bakımından karşılaştırmalı olarak incelendi.Item İçme sularına iyot ilave edilen etlik civcivlerin tiroid bezlerinde meydana gelen yapısal farklılıklar(Uludağ Üniversitesi, 1998) Erdost, Hatice; Zık, Berrin; Eren, Mustafa; Deniz, Gülay; Veteriner FakültesiBu çalışmada, etlik civcivlerin içme sularına 2 ppm dozunda iyot katılmasıyla tiroid bezlerinde meydana gelen yapısal değişiklikler histolojik yöntemler ile saptanmıştır. Deney grubunun içme suyuna 2 ppm dozunda iyot ilavesi yapılırken, kontrol grubuna iyot katılmamış, her grubun yemlerine de mineral premiksi yoluyla 1 ppm iyot ilave edilmiştir. Etlik civcivlerden tiroid örnekleri 21. ve 43. günlerde alınmıştır. Alınan örnekler histoloji tekniğine uygun işlemlerden geçirilerek parafinde bloklanmıştır. Bloklardan hazırlanan histolojik kesitlerin bir kısmına yapısal özelliklerin belirlenmesi için Crossmon'ın üçlü boyama tekniği, diğer bir kısmına ise kolloid içerisindeki karbonhidratların belirlenebilmesi için Mc. Manus'un Periodic Acide Schiff (PAS) metodu uygulanmıştır. Histolojik ve morfometrik değerlendirmeler ile 21 ve 43 günlük kontrol grubuna verilen iyot miktarının tiroid foliküllerinin normal aktivitesi için yetersiz olduğu saptanmıştır. Deney grubunda ise özellikle 43 günlüklerde, yassı epitele sahip folikül sayılarında azalma buna karşılık kübik ve prizmatik epitel hücreli foliküllerde artış görülmüştür.Item Tavuk, yerli̇ ördek, güvercin ve bıldırcınlarda humerus ile antebrachium kemikleri üzerine morfometrik araştırma(Uludağ Üniversitesi, 1998) Yıldız, Hüseyin; Yıldız, Bahri; Eren, Gülsüm; Veteriner FakültesiÇalışmada 10'ar adet tavuk, yerli ördek, güvercin ve bıldırcın kullanıldı. Kanat kemiklerinden humerus ve antebrachium çevre dokulardan diseke edildikten sonra kumpasta ölçümleri alındı. İncelenen kanatlılarda en büyük humerus'un yerli ördekte olduğu onu sırası ile tavuk, güvercin ve bıldırcının izlediği tespit edildi. Antebrachium uzunluklarında da aynı sıralamanın olduğu saptandı. Güvercinlerde, incelenen diğer kanatlıların aksine antebrachium'un humerus'tan daha uzun olduğu tespit edildi.Item Solunum güçlüğü ile seyreden buzağı pneumonilerini̇n tedavisinde clenbuterol'ün etkisi(Uludağ Üniversitesi, 1998) Yılmaz, Zeki; Batmaz, Hasan; Kennerman, Engin; Veteriner FakültesiBu araştırmada solunum güçlüğü (dispne) ile seyreden 2-3 aylık, 20 bronkopnömonili buzağıda clenbuterolün kısa süreli etkileri klinik düzeyde değerlendirildi. Bu amaçla her bir buzağıya 0.8 μg/kg dozunda, intravenöz yolla clenbuterol uygulandı. Uygulama sonrası 5. , 10., 15., 20., 25. ve 30. dakikalarda klinik muayeneler tekrarlandı ve solunum güçlüğündeki değişiklikler kaydedildi. Kalp frekansı ve solunum sayısının clenbuterolün etkisiyle kontrol değerlerine göre azaldığı (p<0.05); buna paralel olarak klinik hastalık skorlarında da zamanlar arasında istatistiki düzeyde azalma (p<0.05) olduğu saptandı. Birer olguda 5. ve 25. dakikalarda, beş olguda 10.dakikada, üç olguda da 15.dakikada dispne halinin ortadan kalktığı, 10 olguda ise gürültülü solunumun şiddetinin azalmasıyla birlikte dispnenin devam ettiği belirlendi. Gözlem periyodu sonrasında buzağılara antibiyotik, sıvı tedavisi ve anti-inflamatuar ilaçlar uygulandı. Buzağılardan ikisi gözlem periyodunun 30. dakikasında, biri de 12. saat içinde öldü. Bu araştırma ile clenbuterolün dispne ile seyreden buzağı pnömonilerinin acil tedavisinde dispnenin ortadan kaldırılabilmesi amacıyla kullanılabileceği sonucuna varıldı.Item Tavuk, yerli ördek ve güvercinlerde plexus brachialis’ in oluşumu ve plexus oluşumuna katilan temel rami̇ ventrales'teki̇ sinir fasci̇culus'larinin sayı, çap, yerleşim ve dağıtımlarının makroanatomik ve subgros i̇ncelenmesi̇(Uludağ Üniversitesi, 1998) Yıldız, Hüseyin; Bahadır, Ali; Veteriner FakültesiÇalışmada 10 'ar adet tavuk, yerli ördek ve güvercin kullanıldı. Plexus brachialis 'in oluşumuna katılan ramus ventralis'ler, plexus gövdesi ve ondan çıkan sinirler diseke edildi. Morfolojik bulgular tespit edildikten sonra 0.2-0.4 cm. kalınlığında enine sinir kesitleri alındı. Sinir kesit yüzeyleri boyandıktan sonra incelendi. Plexus brachialis'in, tavuk ve ördekte C13. C14, C15, Th1 ve Th2, güvercinde ise C11, C12, C13 ve Th1 tarafından oluşturulduğu gözlendi. Ramus ventralis'ler birer adet sinir fascicul'ü içermekle olup, en büyük çaplı olanı tavuk ve ördekte C15, güvercinde ise C13'ün olduğu saptandı. Plexus brachialis, columna vertebralis 'in ventrolateral'inde, scapula'nın ventral'inde, ingluves 'in caudal'inde şekillendiği görüldü. Plexus brachialis'in, ramus ventralis'ler arasında gerçekleşen fascicul alış-verişi ile oluştuğu gözlendi. Plexus'u oluşturan ramus ventralis'lerdeki fascicul sayısının üç türde de plexus gövdesindeki fascicul sayısından daha az olduğu saptandı.Item Effects of Crlaa and TCM-199 media on invitro embryonic development until blastocyst stage in cattle(Uludağ Üniversitesi, 1998) Sağırkaya, Hakan; Veteriner FakültesiSığır oositlerinin, in-vitro maturasyonu ve fertilizasyonu (IVM / IVF) araştırma ya da transfer için çok sayıda embriyonun üretilmesi açısından önemli tekniklerdir. Bu metotların kullanılmasıyla, gelişimlerinin farklı dönemlerinde olan embriyolar elde edilebilir. Ancak, blastosist verimi şu an mevcut olan tekniklerle hala düşük düzeydedir. Çünkü, bu tekniklerin verimliliği henüz yeterli değildir, kültür için gelişme şartları iyi bir şekilde anlaşılamamıştır ve sığır embriyolarının in-vitro şartlarda, blastosist aşamasına kadar gelişmelerini sağlayacak gereksinimleri hakkında daha çok bilgi için birçok çalışma sürdürülmektedir. Bu çalışmanın amacı, sığır embriyoları için en yaygın biçimde kullanılan kültür vasatlarından, CRIaa ve TCM-199 vasatlarının IVM / IVF yoluyla elde edilmiş sığır embriyolarının, I-hücre aşamasından blastosist aşamasına kadarki gelişimleri üzerindeki etkilerinin karşılaştırılmasıdır. CRIaa serum içermeyen basit bir vasattır. Fakat 4. günde % 10 oranında fötal buzağı serumu (FCS) vasat içerisine eklenmektedir. Fertilizasyondan sonra, embriyolar 1. günden 9. güne kadar kontrol edildiler ve her gelişme dönemindeki yüzdelik oranları kaydedildi. CRlaa vasatı ile TCM-199 vasatı karşılaştırıldığında; sonuç, embriyoların CRIaa vasatı içerisinde daha yüksek bir oranda morula ve blastosiste gelişme yeteneğine sahip olduklarını g6stermiştir. Buna rağmen, morula ve blastosiste gelişme oranı (%25) hala düşüktür. Verimin böylesine düşük olmasının nedenlerinin açıklanması ve sığır embriyolarının gelişimi için optimum kültür vasatının bulunması için daha çok araştırma yapılması gerekmektedir.Item Sığırda rastlanılan os rostrale olgusu(Uludağ Üniversitesi, 1998) Yıldız, Hüseyin; Veteriner FakültesiUludağ Üniversitesi Veteriner Fakültesi Anatomi A.B.D.'da bilinen yöntemlerle diseke edilen sığır kafatasında os rostrale'ye rastlanılmıştır. Kemik os incisivum üzerinde ve 1.4 cm. cranio-caudal, 1.2 cm. Iatero-lateral uzunluğa, 1 cm. yüksekliğe sahipti.Item Beta-glukanaz ve arabinoksilanaz enzimleri ile desteklenen arpa ve buğday ağırlıklı rasyonların etlik piliçlerde ince bağırsak yapısı üzerine etkisi(Uludağ Üniversitesi, 1998) Yakışık, Mine; Erdost, Hatice; Kardeş, Serdar; Veteriner FakültesiNişasta yapısında olmayan polisakkaritler yüksek düzeyde içeren tahılların bağırsak viskozitesi artışına neden olduğu ileri sürülmektedir. Bu zararlı etkileri azaltmak amacıyla rasyonlara enzim ilavesi yapılmaktadır. Çalışmada enzim eklenen arpa ve buğday ağırlıklı rasyonlarla beslenen etlik piliçlerin ince bağırsaklarında meydana gelen histolojik değişikliklerin incelenmesi amaçlanmıştır. Araştırmada 28 adet Avian-Farm Broyler günlük civcivler kullanılmıştır. Civcivler yedi farklı rasyonla beslenmişlerdir. 40. günde kesilen tavuklardan alınan duodenum, yeyinum, ileum parçalarından hazırlanan 5-7 mikron kalınlığındaki kesitlere Triple, PAS-Alcian blue ve Fontana-Masson gümüşleme boyama yöntemleri uygulanmıştır. Enzimsiz rasyonlarla beslenen braylerlerin ince bağırsak mukozasında virusların düzensiz biçimli; lamina epitelyalisi oluşturan hücrelerin yüksek prizmatik oldukları ve çok katlı bir görünüm verdikleri; kadeh hücrelerinden bazılarının hipertrofik olduğu; viruslar içinde kalan lamina propriyanın hücreden zengin gevşek bağ dokudan oluştuğu görüldü. Enzimsiz grupta Lieberkühn kriptleri, submukoza, tunika muskularis ve seroza ile; enzimli ve mısır ağırlıklı rasyonlarla beslenen gruplarda bağırsak duvarının, ince bağırsaklara özgü normal yapısal özellikler gösterdiği saptandı. Enzimsiz gruplarda kadeh hilerelerinden çoğunun Alcian blue pozitif reaksiyon verdiği, PAS pozitif reaksiyon veren hücrelerin oldukça az olduğu, ancak enzimli rasyon ve mısırla beslenen gruplarda ise PAS pozitif reaksiyonun arttığı izlendi. Enzimsiz gruplarda Argentafin pozitif reaksiyon veren hücreler enzimli ve mısır ile beslenen gruba göre daha çok sayıda gözlendi.