1987 Cilt 14 Sayı 3
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11452/22039
Browse
collection.page.browse.recent.head
Item Hemodiyalizde görülen adale kramplarının tedavisinde dekstroz, mannitol ve diazepamın yeri(Uludağ Üniversitesi, 1987) Taga, Yavuz; Yurtkuran, Mustafa; Tıp Fakültesi; İç Hastalıkları Ana Bilim DalıHemodiyalizde görülen adale krampları üzerine % 30 Dekstroz, % 20 Mannitol ve Diazepamin etkileri araştırılmıştır. 26 hastada 4 devre halinde % 30 Dekstroz, % 20 Mannitol, Diazepam + % 30 Dekstroz ve Diazepam + % 20 Mannitol tedavileri uygulanmıştır. Takip edilen 236 krampta uygulanan bu tedaviler sonucunda % 20 Mannitolün diğer tedavi yöntemlerine göre daha etkin olduğu , Diazepamın ise koruyucu etkisi olmadığı ve kramp adedini kramp süresini uzattığı izlenimi edinilmiştir.Item Kronik karaciğer hastalıklarında humoral immunitenin incelenmesi(Uludağ Üniversitesi, 1987) Oktay, İlay; Memik, Faruk; Manavoğlu, Osman; Tıp Fakültesi; İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı32 kronik karaciğer hastasında ve 8 kişilik kontrol grubunda humoral immünite değişiklikleri incelendi. Romatoid faktör kronik persistan hepatitli hastalarda anlamlı olarak pozitifti. IgG ve IgA nın sirotikler ve kronik aktif hepatitli hastalarda anlamlı olarak arttığı bulundu, fakat lgM sadece sirotiklerde artmıştır. IgA 'nın alkolik karaciğer hastalığında anlamlı artmamasına rağmen IgA /IgM oranı kontroller ile karşılaştırıldığında alkolik karaciğer hastalığı olanlarda bu oranın çok anlamlı arttığı bulundu. Komplimanlardan C4 'ün kronik persistan hepatitte azaldığı ve LE hücresi ve ANA pozitifliğinde istatiksel bir anlamlılık olmadığı bulundu.Item Çocukluk çağı akut lenfositik lösemi olgularımız(Uludağ Üniversitesi, 1987) Günay, Ünsal; Okan, Mehmet; Tıp Fakültesi; Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim DalıOniki yıllık sürede Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Kliniğinde 72 olguya Akut Lenfositik Lösemi (ALL) tanısı kondu. indüksiyon tedavisi uygulanabilen 54 olgudan 51'inde tam remisyon elde edildi (% 94.4). Bu olgulardan 44'üne tedavi protokolümüz eksiksiz uygulandı. İdame tedavisi olarak Methotrexate ve 6-Merkaptopurin uygulanan 8 olgudan 1 'inde tedavi sonlandırıldı ve bu hasta 66 aydır izlenmektedir. Methotrexate ve 6-Mercaptopurine ilave olarak 3 ay ara ile Vincristine ve Prednisolon verilen 25 olgudan 3 'ünde uzun süreli yaşam elde edildi ve bu hastalar 38-44 aydır izlenmektedir. Bu son gruptan 15 olgumuz komplikasyonsuz olarak ilk remisyonlarında median 15 aydır izlenmekte ve tedavileri devam etmektedir.Item Aile planlaması ve tıbbi deontoloji açısından önemi(Uludağ Üniversitesi, 1987) Ersoy, Nermin; Tıp Fakültesi; Deontoloji Ana Bilim DalıBu makalede, aile planlamasının dünyadaki ve ülkemizdeki tarihsel gelişimi orijinal belgelerden, el yazmalarından, yasalardan yararlanılarak ele alınmış ve günümüz Türkiye'sinde Tıbbi Deontoloji açısından önemine değinilmiştir.Item Kronik karaciğer hastalıklarında immunolojik özellikler(Uludağ Üniversitesi, 1987) Oktay, İlay; Memik, Faruk; Manavoğlu, Osman; Tıp Fakültesi; İç Hastalıkları Ana Bilim DalıKronik karaciğer hastalıklarındaki immünolojik özellikler gözden geçirildi. Bu immunolojik özelliklerin tanı, tedavi ve kronik karaciğer hastalığının takibinde kullanımları tartışıldı.Item Apendiks orijinli pseudomyxoma peritonei(Uludağ Üniversitesi, 1987) Şahin, Baki; Kutlay, Burçin; Üresin, Bahadır; Gürpınar, Arif; Tıp Fakültesi; Genel Cerrahi Ana Bilim DalıAltı yıldan beri bel ağrısı yakınmaları olan 80 yaşındaki bir hastaya abdominal ultrasonografi ve parasentez sonucu pseudomyxoma tanısı konmuş ve laparotomide de saptanan rüptüre apendiks mukoseli bu tanıyı doğrulamıştır. Hastaya parsiyel çekum rezeksiyonu ile birlikte total kistektomi ve apendektomi yapılmış ve boyun boşluğundaki mukusu boşaltmak suretiyle tedavi edilmiştir.Item Bir trans-perineal doğum olgusu(Uludağ Üniversitesi, 1987) Küçükkömürcü, Şakir; Tıp Fakültesi; Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı24 yaşındaki bir hastada perinenin santral rüptürü içinden olan bir doğum olgusu sunulmuştur. Bugüne değin literatürde yayınlanan benzer olguların sayısı 100 'ün altındadır. Bu ender rastlanan obstetrik yaralanmanın etyolojisi, profilaksisi, tedavisi ve sonuçları tartışılmıştır.Item Endokrin işlevi olmayan büyük adrenal korteks tümörü(Uludağ Üniversitesi, 1987) Şimşek, Ümit; Şenbaş, Ali; Özyurt, Mustafa; Tıp Fakültesi; Üroloji Ana Bilim DalıAdrenal korteksin endokrin işlevi olmayan büyük çaplı tümörleri oldukça ender görülürler. Hastalığın semptomları tümör belirli bir büyüklüğe ulaştığında ortaya çıkar. Bu nedenle tanınmaları ancak çok ileri devrelerde ya da tesadüfen olur. Radikal cerrahi eksizyon en iyi tedavi yolu olarak bilinmektedir. Kemoterapi yada radyoterapinin etkinliğinin olmadığı birçok yayında ortaya konulmuştur. Kliniğimizde tanısı konulmuş tedavisi yapılmış ve 1,5 senedir kontrolumuz altında bulunan böyle bir olgu, kaynak araştırması ile beraber sunulmaktadır.Item Tiroid bezinde kist hidatik (olgu bildirimi)(Uludağ Üniversitesi, 1987) Zorluoğlu, Abdullah; İmamoğlu, Şazi; Tıkız, Nedim; Kutlay, Burçin; Kızıl, Ayhan; Tıp Fakültesi; İç Hastalıkları Ana Bilim DalıMemleketimizde endemik olarak bulunan kist hidatiğin yer eşim gösterdiği organlardan biri de tiroid glandıdır. Ülkemizde kistik tiroid nodüllerinin ayırıcı tanımında kist hidatik de akla getirilmelidir. Tıp Fakültesi Cerrahi Anabilim Dalı'nda 12 yıllık sürede saptadığımız 2 olgu nedeniyle Türkiye'deki yayınlar gözden geçirildi.Item Vena cava superior sendromlu iki Behçet olgusu(Uludağ Üniversitesi, 1987) Tunalı, Şükran; Manavoğlu, Osman; Tunalı, Ahmet; Cengiz, Mete; Arpacı, Ahmet; Beşer, Selma; Tıp Fakültesi; İç Hastalıkları Ana Bilim DalıTakip ve tedavi ettiğimiz 130 Behçet hastalıklı hastanın ikisinde Vena Cava Superior Sendromu saptandı. Yapılan venogramlarda, birinci olgumuzda (M.K.) internal juguler vein kısmen tromboze olduğu, vena cava superiorun tamamen tıkalı olduğu belirgin interkostal kollateral geliştiği gözlendi. İkinci olgumuzda (K.S.) sol innominate venin klavikulanın baş kısmından itibaren tıkalı olduğu ve üst azigoz sistemin geliştiği gözlendi.Item Konjenital karın duvarı defektleri (olgu raporu )(Uludağ Üniversitesi, 1987) Sezgen, Melih; Cengiz, Candan; Kavuştu, Emine; Erol, Oktan; Tıp Fakültesi; Patoloji Ana Bilim DalıYassı trilaminar embriyon silindirik fetüs haline dönüşmesini sağlayan sefalik, lateral ve kaudal yaprakların gelişimindeki tek veya kombine yetersizliğe bağlı olarak ortaya çıkan konjenital karın duvarı defektleri, çeşitli yayınlara göre değişmekle beraber, ortalama 3500 canlı doğumda bir görülmektedir. Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalında, 1986 yılında tespit edilen bir olgu sunulmuş ve literatür gözden geçirilmiştir.Item Arı sokmasına bağlı apiastik anemi(Uludağ Üniversitesi, 1987) Tunalı, Ahmet; Manavoğlu, Osman; Tıp Fakültesi; İç Hastalıkları Ana Bilim DalıArı ve benzeri zar kanatlıların sokmasına bağlı aplastik anemi olgusuna literatüre rastlayamadık. Bu nedenle böyle bir olguyu takdim etmeyi uygun bulduk.Item Hodgkin hastalığında nefrotik sendrom(Uludağ Üniversitesi, 1987) Güveli, K.; Manavoğlu, Osman; Arıman, B.; Tunalı, A.Hodgkin hastalığında bir nefrotik sendrom vakası literatür bilgileri de gözden geçirilerek takdim edilmiştir. Böbrek biyopsi materyalinin ışık mikroskobu ile tetkiki "amiloidozis" bulgularını gösterdi. Primer hastalığın cyclophosphamide, vincristine, prednisone, methylhydrazine kombinasyonu ile tedavisinde, nefrotik sendrom bulgularının şiddetinde kısmi bir azalma gözlendi.Item Behçet Hastalığı seyrinde gözlenen iki maliğnite olgusu(Uludağ Üniversitesi, 1987) Manavoğlu, Osman; Tunalı, Ahmet; Tunalı, Şükran; Arpacı, Ahmet; Tokgöz, Necdet; Tıp Fakültesi; İç Hastalıkları Ana Bilim DalıTakip ve tedavi etmekte olduğumuz 130 Behçet Hastalığı olgusunun seyrinde, biri miks sellüler tip Hodgkin hastalığı, biri de Lenfosarkom hücre lösemi olmak üzere ikisinde malignite gözledik. Behçet hastalığı ile retiküloendotelial sistem ve hematolojik malignitelerin arasında bir ilişki olabilir mi?Item Bir akut lenfobiastik lösemi vakasında sistemik pulmoner aspergilloma(Uludağ Üniversitesi, 1987) Tunalı, Ahmet; Manavoğlu, Osman; Soysal, Güher; Saraçoğlu, İsmail; Dilek, Kamil; Tıp Fakültesi; İç Hastalıkları Ana Bilim DalıBu çalışmada bir akut lenfoblastik lösemili hastada tedavi sırasında gelişen ve klinik, radyolojik ve mikrobiyolojik olarak erken tanı konarak uygun Amphotericin B tedavisi ile tamamen düzelen bir sistemik pulmoner aspergilloma vakası takdim edilmiş ve konu ile ilgili literatür gözden geçirilmiştir.Item Diabetik bir hastada serebral mucormycosis(Uludağ Üniversitesi, 1987) Tunalı, Ahmet; Manavoğlu, Osman; Tunalı, Şükran; Balkır, Nihat; Gökırmak, Feridun; Tıp Fakültesi; Nöroloji Ana Bilim DalıR.T.20 yaşında bir kadın hasta, diyabetik koma ve prerenal akut böbrek yetmezliği tanısıyla hastaneye yatırıldı. Yatışından dört gün sonra burun üzerinde nekrotik ve gangrenöz bir lezyon ortaya çıktı ve daha sonra süratle ilerleyerek bilateral oftalmos, sol fasial paralizi, sağ abdusens paralizisi, sağ kısmi oftalmopleji, sol tam oftalmopleji, bilateral optik atrofi gelişti. Klinik olarak cerebral mucormycosis tanısı kondu ve tanı burun ifrazından yapılan kültürle ve burundaki nekrotik dokudan alınan biyopsi materyalinin histopatolojik incelenmesi ile doğrulandı. Diyabetin süratle regülasyonu, akut böbrek yetmezliğinin periton diyalizi ile düzeltilmesi ve oral mikostatin tedavisi ile hastada sekelli bir iyileşme elde edildi.Item Üçbuçuk aylık bir bebekte eritrolösemi(Uludağ Üniversitesi, 1987) Günay, Ünsal; Okan, Mehmet; Tıp Fakültesi; Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim DalıTanısı 3,5 aylıkken konan bir eritrolösemi olgusu sunulmaktadır. Cytosine Arabinoside tedavisinin başlangıcından 4 ay sonra hasta remisyona girdi ve 46 aydan beri tarafından izlenmektedir.Item Zeytinyağı, margarin ve tereyağı ile beslenen farelerin kardiovasküler sistemlerinde oluşan değişiklikler(Uludağ Üniversitesi, 1987) Çobanoğlu, Nedim; Karaca, A. Rıza; Başoğlu, Fikri; Tıp Fakültesi; Patoloji Ana Bilim DalıSon 30-40 yıldan beri yapılan birçok araştırmada, kandaki lipid düzeyleri ile koroner aterosklerotik kalp hastalıklarına tutulma ve mortalite oranları arasında belirli bir uygunluk bulunduğu gösterilmiştir. Yenilen yağların, kardiyovasküler sistem üzerindeki etkisi, Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Araştırma Laboratuvarında tarafından incelendi. Deneylerimizi 200 adet fare üzerinde yaptık. Fareleri, 50 şer adetlik 4 gruba aldık. Fareler bir ay yaşlı olup, 6 ay süreyle: 1. Gruba zeytinyağı, 2. Gruba margarin ve 3. Gruba da tereyağını standard fare yemine % 6 oranında ek ilave yaparak yedirdik. 4. Grup ise, kontrol grubunu oluşturdu ve standart fare yemi ile beslendi. Süre sonunda fareler kesilerek incelediler: Standard yemle beslenen kontrol grubunda ve zeytinyağı eklenmiş olan yemle beslenen grupta kalp kası arter ve glomerül arteriolleri normal bulundukları halde, tereyağı ve margarin ilave edilmiş olan yemle beslenen farelerde kapiller arteriyoskleroz, kapiller lumende skleroz ve trombüs, böbrek glomerüllerinde atrofi, hyalin dejenerans ve skleroz gelişimi tespit olundu. Bu değişiklikler, margarin yiyenlerde tereyağı yiyenlere oranla daha ağır idi.Item Bromokriptine ile premenstruel sendrom tedavisi(Uludağ Üniversitesi, 1987) Atasu, Turgay; Çöke, Ayşe; Şahmay, Sezai; Ertüngealp, Erdoğan; Tüfekçi, Mehpare; Tıp Fakültesi; Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim DalıÇalışmamızda premenstrual sendromlu (PMS) 28 kadında ve kontrol grubu olarak hiçbir şikayeti olmayan 10 kadında serum prolaktin (PRL) değerleri, radioimmünassay ( RIA) ile tayin edilerek her iki gruptaki PRL değerleri karşılaştırdı. Ayrıca tedavide bromocriptine 'in etkinliği araştırıldı. PMS'lu kadınlarda PRL değerlerinin daha yüksek olduğu ve bromocriptine tedavisi ile PRL değerleri düşerken, PMS semptomlarının önemli ölçüde gerilediği sonucuna varıldı.Item Fetal akciğer matürasyonu ile erken membran rüptürü ve fetal plazma prolaktin konsantrasyonları arasındaki ilişki(Uludağ Üniversitesi, 1987) Cengiz, Candan; Tıp Fakültesi; Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim DalıRespiratuar distres sendromu prematüre yenidoğanlarda majör ölüm nedenlerinin başında gelir. Araştırmalar fetal akciğer matürasyonunun, aralarında prolaktinin de bulunduğu çok sayıda hormon tarafından etkilendiğini, gestasyonel yaşa bağımlı olmaksızın, maternal şartlara bağlı olarak hızlanıp , yavaşlayabildiğini ve erken membran rüptürü olan olgularda respiratuar distres sendromu insidansının düşük olduğunu göstermektedir. 1986 yılında, Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve doğum Anabilim dalında , 28-36. gebelik haftasında doğan, 16 saat ve daha uzun süre erken membran rüptürü bulunan 27 olguda fetal plazma prolaktin konsantrasyonları ve respiratuar distres sendromu inside ile, bunlar arasındaki ilişki incelenmiştir.