2024 Cilt 25 Sayı 47

Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11452/44178

Browse

collection.page.browse.recent.head

Now showing 1 - 20 of 22
  • Publication
    I. Dünya Savaşı gölgesinde eğitim faaliyetleri (1915 Karesi gazetesi haberlerine göre)
    (2024-04-09) Polat, Adem; Bursa Uludağ Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü/ Din Eğitimi Ana Bilim Dalı; 0000-0001-5717-0316
    Bu çalışma, 1915 yılında Karesi vilayetinde resmî gazete olarak yayımlanan Karesi gazetesindeki o yıl içerisinde geçen tüm haberler taranarak dönemin eğitim hayatına dair bilgi edinmeyi amaçlamaktadır. Bunun için 28 Aralık 1914 ile 3 Ocak 1916 tarihleri arasında çıkan tüm nüshalar (51 sayı) incelenmiş ve eğitime dair 296 haber tespit edilmiştir. Bu haberler incelemeye tabi tutulmuş ve ana hatlarıyla Eğitim Kurumları, Eğitim İçeriği ve Metodolojisi, Personel İşlemleri, İdari ve Mali İşler, Yaygın Din Eğitimi, Edebiyat ve Müteferrik şeklinde yedi ana kategori belirlenmiş ve bu başlıkları kapsayan haberler ayrı ayrı değerlendirmeye tabi tutulmuştur. Haber içeriklerinden söz konusu tarihlerde Balıkesir’de eğitime dair hummalı bir çalışmanın yapıldığı anlaşılmaktadır. Ayrıca I. Dünya Savaşı’nın bilfiil devam ettiği tarihlere denk gelmesine rağmen eğitim faaliyetlerinin aksamadan yürütüldüğü, tayin, terfi ve atamaların aksatılmadan yerine getirildiği, yoğun bir şekilde mektep inşa faaliyetlerinin devam ettiği ve yeni mekteplerin faaliyete başlatıldığı görülmektedir.
  • Publication
    A review of the Cape Gelidonya and Uluburun Shipwrecks shed light on Cyprus maritime activities
    (2024-03) Günel, İlknur; GÜNEL, İLKNUR; Bursa Uludağ Üniversitesi/Fen-Edebiyat Fakültesi/Tarih Bölümü.; 0000-0002-8815-4818
    Cyprus had an important place in the ancient Mediterranean trade thanks to its geostrategic location. The island, drew attention with its copper resources and ceramic products in the Bronze Age. Archaeological remains unearthed in Uluburun and Cape Gelidonya shipwrecks support this situation. The cargo of shipwrecks and the route they followed show both the extent of maritime trade during this period and Cyprus’ position in these commercial activities. The high ratio of Cypriot copper and ceramics to the total amount of goods in the shipwrecks is instructive in terms of understanding the role of Cyprus in the maritime activities. The hypothesis of their potential Cypriot origin is supported by the higher quantity of Cypriot-origin products found on these wrecks compared to others. The fact that Cyprus is an important port on the route followed by merchantships and even the view that it could be the initial departure point of them, makes it worth to consider. Accordingly, in this study, the Cape Gelidonya and Uluburun shipwrecks, and the Cypriot goods they contain are examined, and the active role of Cyprus in the maritime trade of
  • Publication
    “Ada şairi” olarak Tahsin Nahit"
    (2024-02-27) Çonoğlu, Saim
    1887 tarihinde İstanbul’da doğan Tahsin Nahit’in çocukluk ve gençlik yıllarının büyük bir kısmı, onun şiir, hayal, duygu dünyasında büyük yer kaplayan Büyükada’da geçer. Şiirlerinin büyük bir kısmında Ada’yı arka fon olarak kullanması, Ada’nın etkisinin Tahsin Nahit üzerinde ne derece önemli olduğunu ortaya koymaktadır. Büyükada’da geceleri mehtabı çamlıktan seyretmesi, Ada sahillerinde dolaşıp denizde beyaz perilerin yüzdüğünü tahayyül etmesi, onun şiirine önemli ölçüde ilham kaynağı olmuştur. Sadece sanatında değil, hayatında da Ada’nın rolü o derece büyüktür ki kızı Mina Urgan, hatıralarında, babasının evliliğinde de Adalar şairi olmasının etkisinden bahsetmektedir. Ölümünden sonra da Halid Fahri Ozansoy’un da ifade ettiği gibi, çok sevdiği Büyükada bu genç şairin ebedi istirahatgâhı olmuştur. Bu makalede Türk edebiyatında Ada şairi olarak bilinen Tahsin Nahit’in şiirlerinden hareketle, Ada’nın onun şiirlerine nasıl yansıdığı tespit edilmeye çalışılacaktır.
  • Publication
    Araplarda coğrafya: Coğrafi düşüncenin gelişme nedenleri ve bazı coğrafyacılar
    (2024-02-29) Aliağaoğlu, Alparslan
    Coğrafya biliminin başlangıcı Antik döneme kadar uzanır. Coğrafi gelenek Orta Çağ’da farklılaşmıştır. Avrupa’da bilim bu dönemde duraklamış, coğrafi bilgi daha çok Çin ve Araplar tarafından geliştirilmiştir. Bu çalışmada Araplarda coğrafi düşüncenin gelişme nedenleri açıklanmaktadır. Böylece coğrafi geleneğin evrimi kısmi olarak ortaya konulmaktadır. Makale kaynak taraması ve biyografi yöntemiyle ele alınmaktadır. Sonuçta görülmektedir ki coğrafi çalışmalar daha çok Abbasiler zamanında yapılmaktadır. Bu nedenledir ki coğrafya Abbasi bilimidir şeklindeki ifade yanlış olmayacaktır. Genel olarak bakıldığında, tasviri coğrafya, astronomi ve matematik coğrafya ile kartografya önemli çalışma alanları olarak görülmektedir. Bu dönemde coğrafyanın gelişmesinin çok sayıda nedeni vardır. İslamiyet’in etkisi bunların başında gelmektedir. Fetihler yoluyla siyasi gücün yayılması, artan ticari faaliyetler, yöneticilerin ilmi çalışmaları desteklemesi ve beytülhikme, yabancıların etkisi, seyahatler, fiziksel coğrafi koşullar, hac seyahatleri ve şehirleşme coğrafya çalışmalarını teşvik etmiştir. Irak ve Belh gibi iki ekolün geliştiği dönemde, özellikle İbn Batuta, El İdrisi ve İbn Haldun öne çıkan başlıca isimlerdir.
  • Publication
    Bir film / dizi senaryosu nasıl değerlendirilir?
    (2024-05-21) Çelik, Kemal
    Senaryo yazımı, bir film / dizi projesinin temelini oluşturan en önemli unsurdur. Bunun için senaryonun nasıl yazılması gerektiği ve yazılan bir senaryonun nasıl analiz edileceği özel bir önem kazanmaktadır. Bu çalışma, yazılmış bir senaryonun nasıl analiz edileceği sorusuna cevap aramaktadır. Bu sorunun cevabını araştırırken nitel araştırma tasarımıyla, literatür taraması kullanılarak derinlemesine bir inceleme yapılmıştır. Neticede senaryo değerlendirmesi ve analizi için oldukça kapsamlı yeni bir yöntem önerilmiştir. Elde edilen form, bir film / dizi senaryo projesinin başarısını değerlendirmek için yapımcılar, senaristler ve dramaturglar tarafından kullanılabilir. Çalışmanın ve formun öngördüğü sonuçlara göre başarılı bir senaryonun belirleyici kriterleri şunlardır: Net bir tür ve ton, etkileyici bir mesaj, merak uyandırıcı bir öncül soru, doğru kurulmuş bir hikâye cümlesi, ilgi çekici çatışma, etkili zaman kullanımı, duygusal yoğunluğun varlığı, etkili karakterler ve diyaloglar, pazarlanabilirlik ve biçim özelliklerine uygunluk. Önerilen senaryo analiz formu, bu kriterleri değerlendirmek için kullanılabilecek kapsamlı bir araçtır. Bu analiz formunun sektördeki tüm paydaşlar için faydalı olabileceği düşünülmektedir.
  • Publication
    Bir tutar(lı/sız)lık örneği olarak kendi kendini çürüten varsayımlar (selfrefuting idea)
    (2024-03-25) Oğuz Kabadayı, Ceren
    Tümce veya metin boyutundaki ifadeler; dilin yapısına uygunluğunun yanında anlamsal olarak da bütünlük içindedir. Bu bütünlük, yapı özellikleri bakımından herhangi bir eksiklik veya yanlışlık barındırmasa da anlamsal olarak netlikten uzak olabilir. Bu muğlaklığın bir görüntüsü de önermenin ileri sürdüğü düşüncenin aynı zamanda kendisinin yanlışlığına işaret etmesidir. Bu tür ifadeleri karşılamak için self-refuting idea (kendi kendini çürüten varsayım) kavramı kullanılır. Bu kavramı çelişme, üçüncü hâlin imkânlılığı ve kendine gönderme gibi özellikleri temelinde paradoks kavramıyla ilişkilendirmek mümkündür. Bu tür ifadelerde tümcenin gönderimi kendisinedir ve bu gönderim neticesinde ortaya çelişki durumu çıkar. Dilsel açıdan ve metin boyutunda incelendiğinde bir ifadenin metnin iki ayrı yerinde, tümce boyutundaysa tümcenin ortaya koyduğu anlamda bir çelişki oluşturması, biçimsel olarak tutarsızlık gibi görünse de bu aslında bir anlam üretme çabasıdır. Bu çalışmada kendisine gönderimde bulunan, bunun neticesinde kendisiyle çelişen ve bu yolla örtük bir anlam ortaya koyan ifadelerin metinsellik ölçütlerinden tutarlılıkla ilişkisi incelenmiştir.
  • Publication
    Eski Anadolu Türkçesinde yazı dilini oluşturan ağız ve müelliflerin kimliği meselesi
    (2024-03-26) Büke, Himmet
    11. yüzyıldan itibaren Anadolu coğrafyasına gelen Oğuzlar konuştukları Türkçenin burada bir yazı dili hâline gelmesi sürecinde siyasi, kültürel ve sosyal anlamda birtakım zorlu süreçleri yaşamışlardır. Türkçe yazılan ilk eserler 13. yüzyıldan itibaren kendini göstermeye başlamış, devam eden 14. ve 15. yüzyıllarda ise en verimli dönemini yaşamıştır. Yunus Emre’nin nerede yaşadığı, Hoca Mesud ve Kul Mesud’un aynı şahsiyetler olup olmadığı, Ahi Evren’in, Âşık Paşa’nın, Dehhanî’nin, Şeyyad Hamza’nın kimliği, karışık lehçeli eserlerin müelliflerinin etnik mensubiyeti gibi meseleler yıllarca tartışılmıştır. Bu çalışmada bazı eserlerdeki çok yaygın olmayan, belirli bir bölgeye veya ağıza özgü olabileceği düşünülen sözcüklerden hareketle bu konuda bir fikir ortaya konulmaya çalışılacaktır. Müellifler eserlerini yazarken genel anlamda yaygın sözcükleri kullanırken bazı bölgesel ifadeleri de eserlerine yansıtabilmektedir. Çalışmada bu sözcüklerden ya da söz kalıplarından yola çıkarak konuyla ilgili bir tartışma alanı açılması amaçlanmaktadır.
  • Publication
    Exploring the links between affect and driver behavior: A systematic review.
    (2024-06-27) Özkan, Azık Derya
    Driving, as a multifaceted daily task, is intricately intertwined with our emotional states. However, the integration of affective states into driving research is conspicuously lacking in the existing literature. The primary goal of this study is to systematically examine and elucidate the relationship between these affective states and driving actions, with a particular focus on driving behavior. The review synthesizes findings from 21 articles that specifically address the interplay between emotional states and driving behaviors. Despite the complexity and variability of the relationship between emotional states and driving, the review highlights that both positive and negative affect are associated with risky and reckless driving behaviors. The synthesis of findings presented in this review serves as a comprehensive and holistic overview of affect-integrated driving studies. Based on the findings, future intervention techniques, such as in-vehicle assistance systems, could be developed to assist drivers in managing their emotional states while driving.
  • Publication
    Geoffrey N. Leech’in kibarlık kuramı: Cevdet Bey ve Oğulları romanı örneği.
    (2024-03-08) Uçar, Cansu
    Dilin rolü, bireyler arasında anlam ve anlayışın oluşturulması ve aktarılmasında önemlidir. Bu rolü üstlenen nezaket; dilin ince, saygılı ve düşünceli davranışlarıyla kişiler arası etkileşimi güçlendirerek anlamın daha iyi iletilmesini sağlar. Nezaket araştırmaları, bağlam ve anlamın yorumlanmasını inceleyen edim biliminin alt dallarından biridir. Nezaket ilk kez Robin Lakoff (1973) tarafından araştırılmıştır. Nezaket çalışmalarını geliştiren ve “yüz” olgusunu araştıran Brown ve Levinson’dur (1987). Grice (1975), “Konuşma Sezdirimleri” adlı nezaket yaklaşımında; konuşmacıların iletişimde sıklıkla iş birliği yaptığını vurgulamıştır. İş birliği ilkelerini açıklayan ve kendi kibarlık ilkelerini kapsamlı şekilde araştıran Geoffrey N. Leech (1983), “nezaket prensibi” ve bu prensibin “incelik, tevazu, takdir etme, cömertlik, uzlaşma, sempati” ilkelerini incelemiştir. Bu makalede Leech’in kibarlık kuramının altı ilkeleri temel alınmış ve bunun örnekleri belirlenen Cevdet Bey ve Oğulları romanında tespit edilmiştir. Araştırmanın nesnesi olarak seçilen roman, Nobel ödüllü yazar Türkiye’nin tarihî ve kültürel gelişimini incelemesi nedeniyle modern Türk edebiyatında önemli bir eser olarak kabul edilmektedir.
  • Publication
    Haber değerlerine yönelik bir içerik analizi: WhatsApp gazeteciliği ve DNA WhatsUp haber örneği
    (2024-04-02) Yılmaz, Gözde Kurt
    Çalışmada, DNA WhatsUp Haber’in 1 Temmuz 2023-21 Temmuz 2023 tarihleri arasında WhatsApp’ta paylaştığı 491 haberde ön plana çıkan haber değerleri, duygu tonu ve duygu türünün içerik analizi yönteminden yararlanılarak incelenmesi amaçlanmaktadır. Araştırmada duygu tonu sınıflandırmasında haberlerin pozitif, negatif ve nötr duygu çağrışımları, duygu türü sınıflandırmasında ise endişe, ilgi duyma, korku, memnuniyet, merak, öfke ve şaşkınlık gibi öne çıkan duygular tanımlanmıştır. Araştırma sonucunda elde edilen bulgulara göre, haberlerde en yüksek oranda siyasetin konu edildiği, en fazla güncellik, önemlilik, ilgi düzeyi ve ilginçlik şeklindeki haber değerlerinin ön planda olduğu, baskın duygu tonunun nötr (% 70,5) ve negatif (% 27,3) olduğu, pozitif tonlu haberlerin ise % 2,2 düzeyinde kaldığı ortaya koyulmuştur. Haber içeriklerinde belirlenen en baskın üç duygu türü ise endişe / kaygı, şaşkınlık ve öfke / kızgınlıktır. Haberlerde emoji kullanımının ise haberin duygu tonu ve duygu türünü belirlemede önemli bir faktör olduğu ve haberin öznel bir değerlendirme ile sunulmasına yol açtığı değerlendirilmektedir
  • Publication
    İran-Hindistan sahasında hüküm süren bazı Orta Çağ Türk Devletlerinde fillerin ayakları altında ezdirmek cezası ve uygulanışı hususunda birtakım tespitler.
    (2024-03-12) Tarifçi, Sinan
    Hayvanlar âleminde müstesna bir yer işgal eden fillerden pek çok farklı alanda istifade edilmiştir. Savaş, nakliye, avlanma, geçit resmi, gezinti gibi eylemlerde filden yararlanıldığı gibi, hediyeleşmeler ve merasimlerde de fil kullanılmıştır. Filin kullanım alanlarından biri de ölüm cezasının infazıdır. Kahramanlık ve güç kaynağı olan fillerin ayakları altında ezdirmek cezası, dönemin anlayışına göre, hükümdarın cezalandırıcı otoritesini sembolize ediyor, haşmetini ve hayranlık uyandıran etkileyiciliğini artırıyordu; öte yandan da ciddi bir caydırıcı niteliği haizdi. Bu ceza, başlıca askerî ve siyasî mahiyette devlete ve sultanın şahsına karşı işlenen suçlar ile asayişe ilişkin suçlara karşı verilmiştir. Bunun için özel olarak eğitilmiş ve teçhiz edilmiş filler kullanılırdı. Bu çalışmada, İran-Hindistan sahasında teşekkül eden Orta Çağ Türk devletlerinden hususiyetle Gazneliler, Büyük Selçuklular ve Delhi Türk Sultanlığı zamanında tatbik edilen fillerin ayakları altında ezdirmek cezası ve uygulanışı hususunda bazı dönem kronikleri, edebî eserleri, siyasetnameleri ve seyahatnamelerine, bu arada tetkiklere istinaden birtakım tespitlere yer verilecektir
  • Publication
    Kültürel miras alanlarında kentsel dönüşümün mekânsal etkileri üzerine coğrafi bir değerlendirme: Bursa tarihî çarşı ve hanlar bölgesi örneği
    (2024-02-27) Duman, Soner; Zaman, Serhat; Bursa Uludağ Üniversitesi/Fen-Edebiyat Fakültesi/Coğrafya Bölümü.; 0000-0001-7747-0981; 0000-0003-4300-9382
    Kentlerin kimlikleri tarihlerine güçlü bir şekilde bağlıdır. Köklü tarihe sahip kentler için tarihsel miras unsurları kentin dünü, bugünü ve geleceği arasındaki bağı kurma sürecindeki işlevleri nedeniyle son derece önem arz eder. Kentlerin tarihî ve kültürel bir kimliğe sahip olmaları ile ortaya çıkan tarihî çevreler, açık hava müzesi hüviyetine sahip bölgeler olarak bilinir. Bursa kentinin tarihî çekirdeği olarak adlandırılan yerde bulunan Tarihî Çarşı ve Hanlar Bölgesi, bu çalışmanın araştırma sahasını oluşturmaktadır. Bursa, 1960’lardan itibaren sanayileşmeye paralel olarak yoğun bir biçimde göçlerle karşı karşıya kalmıştır. Bu bağlamda 1980’lerle birlikte bölge, çok katlı apartman blokları tarafından çevrelenmiştir. Günümüzde bu tarihî dokunun ön plana çıkartılması ve yaşatılması için bölgede kentsel dönüşüm uygulamaları yapılmaktadır. Bu çalışma, araştırma sahasındaki kentsel dönüşüm uygulamaları ile ortaya çıkan mekânsal değişimi ele almayı hedeflemektedir. Araştırma sahasında 2020 yılından itibaren yaklaşık 40 adet yapının yıkılmasıyla tarihî çevrenin ön plana çıkartılması amaçlanmış ve bu durum birtakım sonuçlar doğurmuştur.
  • Publication
    Mudanya Halil Ağa (Eski) Camisi ve haziresindeki mezar taşları.
    (2024-03-17) Atıcı, Alper
    Cami, türbe ve medrese gibi yapıların hazirelerinde bulunan mezar taşları, yapıların tarihlendirilmesi ve banisinin tespit edilmesi gibi veriler sunmasının yanı sıra, yapıların bulunduğu yerleşim yerlerinde yaşamış insanların saptanmasında da önemli bir yere sahiptir. Bu bağlamda, daha önce herhangi bir çalışmaya konu olmayan Bursa Mudanya Halil Ağa (Eski) Camisi ve haziresindeki mezar taşları ayrıntılı bir şekilde ele alınmıştır. Halk arasında Eski Cami olarak da bilinen Halil Ağa (Eski) Camisi, plan, düzenleme ve süsleme bakımından mütevazı bir mahalle camisidir. İlk inşa tarihi kesin olarak bilinmeyen yapı, taçkapısının üzerindeki onarım kitabesine göre, Kethüda Halil Ağa tarafından 1643-44 tarihinde onarılmıştır. Yapının ilk inşa tarihi ve banisi vakıf kayıtları, arşiv belgeleri ve yapının haziresindeki mezar taşı sayesinde tespit edilmiştir. Caminin haziresinde sekiz mezar yer almaktadır. Hazirede, caminin banisine ait mezar taşının yanı sıra ulema-ı kuzattan yüksek rütbeli kadı, müderris, molla gibi kentte görev yapmış kişilerle onların yakınlarına ait mezar taşları da yer almaktadır.
  • Publication
    Mücadelenin ve ayrımcılığın mekânı olarakkente dair sosyolojik yaklaşımlar ve popüler kültüre yansımaları: Kentsel devrim ve yerleşim kısıtları
    (2024-04-02) Kurtcebe, Mehmet
    Bu çalışma, yirminci yüzyılın ortasında kent araştırmalarında etkili olan Lefebvre’in (2003: 15-19, 73-78) ve Rex ve Moore’un (1967: 228-229, 270-273) öncülük ettiği, kente dair fırsatları ve sınırları öne çıkarmasıyla farklılaşan iki yaklaşımın izlerini günümüze kadar sürerken toplumsal çerçevede kentin sorunlarını anlamaya dair potansiyelini sorgulamaktadır. Çalışmada kent kavramı ile ilgili kuramların izlediği gelişim ve tarihsel bir bakış açısının sunulmasının yanı sıra kent ve kentliliğe uzanan süreç ele alınarak yirminci yüzyılın ortasından günümüze kadar kent çalışmalarında bir izlek oluşturan kent hakkı ve yerleşime dayalı sınıfsal oluşumlarla ilgili kuramlara yer verilmektedir. Ardından mekâna dair soyutlamayı temel alan yaklaşımları aşarak gerçekçi bir zeminde ele almaya girişen Sayer’in (1993: 335-338) görüşleri etrafında kent çalışmalarına getirilen eleştirilere değinilmektedir. Eleştiriler arasında kent çalışmalarında mekânın araştırılması adına yeni yönelimler bulunmaktadır
  • Publication
    Nazım biçimi açısından Hacı Taşan’ın eserlerinin incelenmesi
    (2024-03-12) Baştepe, Kaan
    Yöresel Türk müziğinin önemli kaynak kişilerinden Hacı Taşan’ın icra ettiği 13 adet eserin edebî açıdan incelenmesinin amaçlandığı bu çalışmada eserler, sözlerin yapısı ve nazım biçimi ekseninde incelenmiştir. İncelenen eserlerin büyük çoğunluğunda 11’li hece ölçüsünün kullanıldığı, 2 eserde 7’li ve bir eserin bazı dizelerinde ise 8’li hece ölçüsüne yer verildiği tespit edilmiştir. İncelenen 13 adet eserin 8 tanesinin “türkü”, 3 tanesinin “koşma” ve 2 tanesinin “mâni” nazım biçiminde olduğu tespit edilmiştir. Eserlerin tamamında aşk, ayrılık, kavuşma, ölüm olmak üzere birbiriyle de ilişki içerisindeki dört konu işlenmiştir. Hacı Taşan’ın incelenen eserlerinde kullandığı bazı sözcüklerin yapılan diğer çalışmalarda farklı yazıldığı tespit edilmiştir. Eserlerin hangi yöreye ait olduğunun şüpheli olduğu durumlar için kaynak kişi icrasındaki söz unsurlarının incelenmesinin çözüm üretebileceği sonucuna ulaşılmıştır. Bu çalışmada incelenen eserlerin sözcüklerindeki farklılıklar ve eser isimlerinin metinle uyumsuz olması gibi bulgulara ulaşıldığı için derleme çalışmaları ile kayıt altına alınan yöresel Türk müziği eserlerinin söz unsurlarının yeniden ele alınması önerilmektedir.
  • Publication
    Otobiyografik belleğin Kıbrıs konulu çocuk romanlarına yansıması: Dereden Tepeden Dereliköy’den örneği.
    (2024-02-17) Uğurlu, Alev Sınar; 0000-0002-0453-585X
    Kişinin kendi yaşantısının kaydını tutan otobiyografik bellek, yaşantıların insanın duygu ve düşünce dünyasındaki izlerini yansıtır. İçinde pek çok hikâye barındıran otobiyografik anılar romanın kurgusal dünyasını inşa etmek için son derece elverişlidir. Otobiyografik bellek bir toplumun tarihî dönemeçlerinden birine yapılan tanıklığın verilerini depolamışsa, bireysel bellekten süzülen anılar tarihî bir anlam yüklenir. Aysel Gürmen’in Dereden Tepeden Dereliköy’den adlı anı-romanı otobiyografik belleğin çocuk romanına malzeme teşkili açısından dikkate değer bir örnektir. Kitap, içlerinde 13 yaşında bir çocuğun da bulunduğu 5 kişinin şehadeti ile sonuçlanan Arpalık katliamını hem Dereliköy hem de Arpalık’ta yaşananlara odaklanarak anlatmaktadır. Bu çalışmada, 6 Şubat 1964 tarihinde yaşanan Arpalık saldırısının travmatik anıların hatırlama yoluyla aktarıldığı ve çocuğa tarih bilinci, kimlik, aidiyet, sevgi saygı, yardımseverlik, sorumluluk, dayanışma, millî birlik ve beraberlik gibi değerleri kazandırabilecek Dereden Tepeden Dereliköy’den adlı anı-roman otobiyografik bellek ve çocuk edebiyatı bağlamında değerlendirilmiştir.
  • Publication
    Ruh sağlığının mekânsal yansıması: Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi örneği üzerine sosyolojik bir inceleme.
    (2024-02-29) Demir, Ali Eren
    Bu çalışma, ruh sağlığı mekânlarının toplumsal ve mekânsal boyutlarını Bakırköy Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi örneğinde ele almaktadır. Araştırmanın amacı, hastane mekânının sağlık personelinin deneyimleri ve perspektifleri aracılığıyla nasıl bir yaşam alanına dönüşmekte ve toplumsal bir anlam taşımakta olduğunu anlamaktır. Araştırma, fenomenoloji deseni kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Örneklemin toplamda 10 kişiden oluştuğu belirtilmiştir: 5 hemşire, 1 tıbbi sekreter, 1 personel, 2 psikiyatrist ve 1 sosyal hizmet uzmanı. Örneklemin seçimi kartopu örnekleme yöntemiyle yapılmıştır. Veri toplama aracı olarak yarı yapılandırılmış görüşme formu kullanılmış ve bu form araştırmacılar tarafından geliştirilmiştir. Görüşmelerin içeriği ve detayları MAXQDA 2018 yazılımı kullanılarak içerik analizi yöntemiyle incelenmiştir. Elde edilen temel sonuçlar arasında, ruh sağlığı mekânlarının karmaşık bir öykü yumağı olduğu, ruh sağlığıyla mekânların sürekli etkileşim hâlinde olduğu ve hastanelerde sosyolojik bir bakış açısının önemli olduğu vurgulanmıştır.
  • Publication
    Sosyal çalışmacılarda mahremiyete duyarlılık ölçeğinin geliştirilmesi
    (2024-03-12) Apak, Emrah; Uysal, Muhterem; Erdem, Metin
    Sosyal hizmet mesleğinde, sosyal çalışmacılar ile müracaatçılar arasında güven ilişkisinin kurularak, nitelikli çalışmaların yapılmasının temel unsurlarından birisi mahremiyet ilkesine duyarlı olmaktır. Bu çalışmanın amacı Sosyal Çalışmacılarda Mahremiyete Duyarlılık Ölçeğini (SÇMDÖ) geliştirmektir. Bu kapsamda geçerlik ve güvenirlik analizleri yapılmıştır. Araştırma iki örneklemden oluşmaktadır. Birinci örneklem açıklayıcı faktör analizi için (AFA) 129 (81 Kadın, 48 Erkek) sosyal çalışmacıdan oluşmaktadır. İkinci örneklemde ise doğrulayıcı faktör analizi için (DFA) 106 (65 Kadın, 41 Erkek) sosyal çalışmacıya ulaşılmıştır. AFA sonucunda tek faktörlü 8 maddelik ölçek oluşturulmuştur. DFA sonucunda (χ2/df 1.31, RMSEA 0.05, SRMR 0.01, TLI 0.97, CFI 0.98, GFI 0.99 ve IFI 0.98) geçerli sonuçlar elde edilmiştir. Ayrıca, iç tutarlılık katsayının ve ölçüt geçerliliği korelasyonunun yüksek olduğu görülmektedir. Ölçeğin güvenirliği için cronbach’s alfa katsayısı ve benzer çalışmanın koalisyonuna bakılmıştır. Sonuç olarak sosyal çalışmacılarda mahremiyete duyarlılık ölçeği, sosyal çalışmacılarda mahremiyeti ölçmede kullanmada geçerli bir ölçektir.
  • Publication
    Tuva Türkçesinde kesin dışılık işaretleyicileri: Olasılık kipliği
    (2024-02-28) Aksoy, Tuğba Sarıkaya
    Kiplik (modality), konuşurun bir önermeyle ilgili yaklaşım ve tutumunu yansıtan dil ile ilgili işaretleyicilerdir ve genellikle önerme ve olay kipliği olmak üzere ikiye ayrılır. Olasılık kipliği de daha çok önerme kipliğinin bir alt başlığı olan bilgi kipliği içinde konumlanmıştır. Olasılık kipliğinde konuşurun önermeyle ilgili tahmin, muhtemellik, varsayım, tereddüt, şüphe, kararsızlık, kesinlik ve kesin dışılık gibi kipsel alanlarıyla ilgili farklı olasılık dereceleri ortaya çıkar. Bu çalışmada Tuva Türkçesinde olasılık bildiren işaretleyiciler Rubin’in (2010) kesinlik derecelendirmesi tablosu temel alınarak incelenmiştir. Bu doğrultuda Tuva Türkçesi üzerine yazılmış gramerler, ders kitapları, sözlükler ve edebî türlerden taranan örneklem neticesinde olasılık kipliğinin biçimsel, biçim-sözdizimsel, sözlüksel ve sözdizimsel işaretleyicilerden oluştuğu tespit edilmiştir. Her bir işaretleyici ile ilgili verilen örnekten sonra önermenin hangi olasılık derecelendirmesi (kesinlik-yüksek olasılık-orta olasılık-düşük olasılık-kesin dışılık) içinde değerlendirildiği belirtilmiştir. Bu çalışma, Tuva Türkçesinde olasılık kipliği işaretleyicilerini belirlemek ve alandaki eksikliği gidermek üzere hazırlanmıştır.
  • Publication
    Türkiye’de tarikatların siyasi ve ekonomik alanlardaki seküler yükselişi ve yoksullar / yoksulluk
    (2024-02-04) Ateş, Hakan; Bursa Uludağ Üniversitesi/Fen Edebiyat Fakültesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü.; 0000-0002-0428-7227
    Max Weber’in “Protestan Ahlakı ve Kapitalizm” adlı çalışmasının yayımlandığı 1905 yılından bu yana dinin insanların ekonomik etkinlikleri üzerindeki etkilerine ilişkin bir tartışma süregelmektedir. Weber’e göre Protestan inancın insanları çalışmaya teşvik etmesi nedeniyle Protestan devletler başarılı bir ekonomik yaşam sürmektedir. Dahası, Batı’da inanç vasıtasıyla dünyevi çalışmaların önem kazanması ile ekonomik gelişim hızlanmıştır. Böylece, Batı bu ekonomik gelişmelerle siyasi konjonktürünü değiştirmiş ve Osmanlı bu konjonktüre ayak uyduramamıştır. Bu ortamda Osmanlı’daki tarikatlar / cemaatler, Batılılaşma hareketinin önündeki engel olarak kapatılmıştır. Ancak, 1960’lı yıllarda oluşan yeni siyasi akımlarla bu cemaatler hem ekonomik hem de siyasi alanda kendilerini görünür kılmaya başlamışlardır. Bu FETÖ-PDY gibi “sözde” cemaatler, terör örgütü olarak hareket edip insanların dini duygularını suiistimal ederek, yoksullar için para toplamış ve bu paralarla kendilerine bir ekonomik güç oluşturmuştur. Bu çalışmada, günümüzde FETÖ-PDY örgütü gibi “cemaat” adıyla Türkiye’de ekonomi ve siyaset alanında yer alan gruplara ve bu grupların dünyevi alandaki “yoksulluk” sorununa karşı tutumlarına ışık tutmak amaçlanmaktadır.