2003 Cilt 12 Sayı 1
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11452/14243
Browse
collection.page.browse.recent.head
Item "Ahmet Lütfi Kazancı" vefa sayfası(Uludağ Üniversitesi, 2003) Kazancı, Ahmet Lütfi; İlahiyat FakültesiÇorum’da Mehmet Nuri-Pakize ailesinin dördüncü çocuğu olarak dünyaya geldi. Nüfus müdürlüğü onun doğum tarihini 01.08. 1936 olarak tespit etti. Bugünkü Zafer İlkokulundan (eski vali konağı) yukarıya çıkan sokakta 51 numaralı evde yirmi yılını geçirdi. Daha sonra yine aynı sokakta bir başka eve taşınan ailesiyle de yirmi bir yıl beraberce yaşadı. Baba Mehmet Nuri çarıkçılık yaparak ailesini geçindirmek için çalışırken hafız olması münasebetiyle mahalle mescidinin imamlığını da beraber yürütmüş ve aralıksız yirmi sekiz yıl müddetle Tepecik camiinde ücretsiz görev yapmıştır. Çorum’un Mecitözü ilçesine haftada bir gün yürüyerek çarık satmağa gitmektedir. Gidiş ve gelişi altmış km. den az olmayan bu yolculuğu sırtında çarık heğbesi ile kat’eden Hafız Mehmet Nuri Efendinin şu cümlesi, hala Kazancı’nın gözyaşlarıyla yadettiği özel bir hatıra olarak kalmıştır: Oğlum şayet yetişebilirsem camiye gidip yatsı namazını da kıldırıyordum.Item Tasvir açıklama değildir: Bir mukayese metodolojisi(Uludağ Üniversitesi, 2003) Carter, Jeffrey R.; Ensarioğlu, Seda; Tarakcı, Muhammet; İlahiyat FakültesiBu makale akademik tasvir ile açıklamayı analiz ederek mukayeseli din çalışmaları için metodolojik bir çerçeve sunmaktadır. Makale bu iki metodun aslında çok farklı karşılaştırma formlarına, değişik amaç ve hedeflere sahip olduğunu göstermektedir. Ayrıca, Bertrand Russell’ın mantıksal kategoriler teorisine göre, tasvir ve açıklamanın birbiriyle ilişkili olduğunu ve başarılı bir mukayeseli araştırmanın, mantıksal kategorileme prensiplerine bağlı kalması gerektiğini savunmaktadır. Makalenin amacı, Dinler Tarhi alanında yapılacak daha güvenilir mukayeseli çalışmaları teşvik etmektir.Item Bursa mahkeme sicilleri rehberi(Uludağ Üniversitesi, 2003) Hızlı, Mefail; İlahiyat FakültesiOsmanlılara ait en eski tarihli defterlerin Bursa Mahkeme Sicilleri arşivinde bulunması ve 1062 defterin yine bu arşiv içinde yer alması Bursa’yı mahkeme sicilleri bakımından önemli hale getirmektedir. Bu nedenle, Bursa Mahkeme Sicilleri’nden değişik yönleriyle yararlanmayı sağlayan bu rehberde, yeni ve eski kayıt numaralarına, kronolojik sıraya ve Bursa ilçelerine göre listeler sunulmuştur.Item Şettârî sufîlikte mihne ve temkin tavrı(Uludağ Üniversitesi, 2003) Ernst, Carl W.; Kılavuz, Ulvi Murat; İlahiyat FakültesiŞettârî sufî tarikatı, XV. yüzyılın sonunda Güney Asya alt kıtasında teşekkül etmiş bir gruptur. Bunlar, özellikle tefekkür ve tezekkür usullerine vurgu yapmışlardır ve otoriteleri, vecdci Horasanlı Ebû Yezîd el-Bistâmî’ye ulaşan silsilelere dayandırılmıştır. Şettârî lider Muhammed Gavs’ın kendi manevî durumuyla ilgili dile getirdiği şatahât, O’na yönelik mihneye sebebiyet vermiş ve mihnenin bir sonucu olarak temkin tavrı teşvik edilmiştir. Şeriat temelli davranış normlarına açık biçimde riayet, Muhammed Gavs’ın ardından gelen kuşaklardaki Şettârî faaliyetini karakterize etmiştir.Item İki tip din felsefesi(Uludağ Üniversitesi, 2003) Tillich, Paul; Çınar, Aliye; İlahiyat FakültesiTillich’e göre Tanrı’ya yönelik iki farklı yaklaşım tarzı birbirinden ayırt edilebilir: Yabancılaşmanın üstesinden gelme ve bir yabancıyla karşılaşma. İlk tarzda insan, Tanrı’yı keşfederken bizzat kendini keşfeder; keşfettiği kendini sonsuzca aşmasına rağmen, bizzat kendiyle özdeş olan, yabancılaşmakla birlikte, kesinlikle kopmadığı ve kopamayacağı bir şeyi fark eder. İkinci yolda insan, Tanrı’yla karşılaşırken bir yabancıyla karşılaşır. Bu iki tarz, ontolojik ve kozmolojik olmak üzere, iki mümkün din felsefesi tipini sembolize eder. Yabancılaşmanın üstesinden gelen yol, din felsefesindeki ontolojik metodu sembolize ederken, bir yabancıyla karşılaşma şekli ise, kozmolojik yolu temsil eder.Item Modern Arap edebiyatında 'mensûr şiir'(Uludağ Üniversitesi, 2003) Moreh, Shmuel; Şahin, Şener; İlahiyat FakültesiGeçen yüzyılın başlarından itibaren yeni bir şiir türü olarak ortaya çıkan ‘Mensur şiir’, modern şiirin klasik şiir türünden ayrılarak, gerek üslup gerekse de şekil itibariyle kazandığı yeni bir ‘form’u tanımlamaktadır. Moreh bu makalesinde, sanatlı nesrin geçmişine ait kısa bir arka plan verdikten sonra, mensur şiir ve lirik şiirin farkı, mensur şiirin Arap edebiyatına kazandırılmasında çabaları gözlemlenen Emin er-Reyhani ve Cübran gibi şahsiyetlerin şiirlerinin özellikleri, er-Reyhani ve Walt Whitman’ın ‘serbest nazım’ açısından ilişkisi gibi konulara değinmektedir.Item Senegal’de tarikatlar ile İslamî reform hareketi arasındaki ilişkinin politik boyutları(Uludağ Üniversitesi, 2003) Loimeier, Roman; Kartal, Abdullah; İlahiyat FakültesiBaşta Ticaniye ve Müridiye olmak üzere güçlü tarikatlar, Senegal’de olduğu kadar Afrika’nın diğer hiçbir ülkesinde etkili olmamıştır. Yine de, Fransızca konuşan Batı Afrika’daki en güçlü ve en eski İslamî reform hareketi Senegal’de gelişmiştir. Tasavvufa, tarikatlara ve özellikle Murabıtlara yönelik eleştirel tavırlar, birçok İslamî reform hareketinin dinî-ideolojik ve politik gelişiminde önemli unsurlar olagelmiştir. Senegal devleti, İslamî reform hareketini desteklemeyi, “Murabıtların nüfuzunu azaltmak” için bir yol olarak görmüştür. Devlet, Murabıtların etkisinden ve aracılığından bağımsız olan halka ulaşmak için yeni ulaşım ve haberleşme araçları te’sis edelebilmektedir.Item Edward W. Said’in Şarkiyatçılık düşüncesinin felsefî arkaplanı(Uludağ Üniversitesi, 2003) Küçükalp, Kasım; İlahiyat FakültesiEdward Said’e göre, Şarkiyatçılık, Doğu ve Batı arasında yapılan, ontolojik ve epistemolojik ayırıma dayalı bir düşünme şeklidir. Sözkonusu düalist ayırımlar ise kökenlerini, birçok postyapısalcı düşünürün de ifade ettiği üzere, Batı metafizik geleneğinde bulmakta ve bir güç ilişkileri nosyonunu muhtevasında barındırmaktadır. Edward Said’in de, Şarkiyatçılığı, geçmişte olduğu gibi şimdi de, düalist ayrımlar ekseninde işleyen ve nihayetinde Batı’nın Doğu üzerinde egemen olma stratejilerine işaret eden bir düşünme şekli olarak tanımlaması bundan dolayıdır.Item 1826 sonrasında Bektâşilik ve bu alanla ilgili yayın faaliyetleri(Uludağ Üniversitesi, 2003) Çift, Salih; İlahiyat FakültesiOsmanlılar döneminde faaliyet gösteren tarikatlar arasında Bektaşiliğin ayrı bir yeri vardır. XIX. yüzyılın başlarında padişah II. Mahmud tarafından ortadan kaldırılan Yeniçerilik’le birlikte, onlarla bağlantılı oldukları gerekçesiyle Bektaşi tarikatı da yasaklanmıştı. Bektaşiler’in, bu yasağın menfi tesirinden kurtulmaları uzun sürmemişti. XIX. asrın ortalarından itibaren yeniden faaliyete geçip, özellikle üst düzey sınıflar içerisinde taraftar kazanmaya başlamışlardı. Bu dönemde oldukça yoğun bir yayın faaliyetine de koyulmuşlar ve oldukça dikkat çekici eserler yayınlamışlardır.Item Leibniz’de iman-akıl ilişkisi(Uludağ Üniversitesi, 2003) Çınar, Aliye; İlahiyat FakültesiBu makale, Leibniz’de iman-akıl ilişkisini tartışır. Söz konusu problem, üç merhalede ele alınır. İlkin, Leibniz’in Tanrı kavramı incelenir. İkinci olarak Leibniz’de iman-akıl arasındaki uygunluğun mahiyeti sorgulanır. Son olarak da, Leibniz’in iman ve akıl arasında yaptığı ayrıma dikkat çekilir. Yine O’nun çift akıl kavramına işaret edilir. Peki, burada iman-akıl ilişkisi konusunda bir ikilem mi söz konusu? Acaba Leibniz’in görünüşteki Tanrı, iman ve akıl kavramlarının ardında gizli başka anlamlar mı var? Dahası nasıl bir rasyonalist filozoftur, O?Item Abdülkerîm el-Cîlî’de din ve inanç: İmân ve inkâr üzerine farklı bir yaklaşım(Uludağ Üniversitesi, 2003) Kartal, Abdullah; İlahiyat FakültesiVahdet-i vücûd geleneği, mistik tecrübeden hareketle Allah-insan ve kâinat arasındaki ilişkiyi açıklamaya çalışır. Bu doktrinin bazı teorik ve pratik sonuçları vardır ki, bunlardan en önemlileri, din, iman ve inkâr konularıdır. Söz konusu doktrinin en önemli simalarından biri olan Abdülkerîm el-Cîlî de, doktrininin sonucu olarak inanç ve ibadet kavramlarına değişik yorumlar getirmektedir. Ona göre bütün varlık, Allah’a ibadet etmek için yaratılmışsa, bu, hangi inanca sahip olursa olsun, herkesin gerçekte Allah’a ibadet etmekte olduğunu gösterir. Buna göre bütün din ve inançlar, Allah’a ibadetin şu ya da bu şekildeki formundan ibarettir ve bunun bir sonucu olarak cehennemde azaba maruz kalanlar, içinde bulundukları halden memnun olacaklar ve azaptan lezzet alacaklardır.Item Popüler kültür ve din: Dindarlığın değişen yüzü(Uludağ Üniversitesi, 2003) Bilgin, Vejdi; İlahiyat FakültesiTürkiye’de 1990’lardan itibaren dinî yaşantıda önemli değişimler gözlenmektedir. Dindar kamuoyu, bugün için katı olarak nitelendiği bazı davranış kalıplarından süratli bir şekilde vazgeçmiş görünmektedir. Bunun psikolojik açıdan önemli bir sebebi, dindarın otantik dinî normlar, geleneksel dinî yaşayış ve modern hayat tarzı arasında kalarak psikolojik bir çatışma ve gerginlik içinde kalması ve bundan kurtulmak istemesidir. Konunun bu psikolojik alt yapıya bağlı ve birbiriyle ilişkili iki sosyal sebebi vardır: Dinin popülerleşmesi ve beraberinde popüler kültürün dinî çevrelere dahil olması. Ancak bu sebepler çerçevesinde gözlenen değişimin kalıcı olduğunu söylemek için henüz erkendir ama bu sürecin kalıcı etkilerinin olacağı muhakkaktır.Item XVII. asır Bursa evleri (Bursa Şer’iye Sicillerine göre)(Uludağ Üniversitesi, 2003) Yediyıldız, M. Asım; İlahiyat FakültesiBu çalışmada Bursa Şer’iye Sicilleri esas alınarak Bursa evinin fizîkî yapısı başta olmak üzere bazı husûsiyetlerine temas edilmiştir. Bu dönemde gerek şehir, gerekse kırsal kesimdeki evler için menzil tabiri kullanılmıştır. Fakat bu bütün evlerin aynı tip olduğunu göstermemektedir. Bunların bir kısmı konak tipi evler olıup iki ana bölümden meydan gelmekteydi.Item Tarih felsefesi üzerine bazı düşünceler(Uludağ Üniversitesi, 2003) Yediyıldız, M. Asım; İlahiyat FakültesiBu araştırma, tarih ile ilgili bazı düşünceleri, tabiî bilimler ile sosyal bilimlerdeki gelişmeler çerçevesinde, yeniden gündeme getirmeye çalışmaktadır. Araştırma tarihî gerçeklik ve bilgi-tarih arasındaki münasebetin nasıl kurulduğnu Batıda gelişen farklı düşünce sitemlerinin perspektiflerine göre anlatmaktadır. Bu arada İslam düşünce geleneğinin insan fiillerinin açklanmasının nasl yapılacağına dair telakkiler de özet olarak irdelenmiştir. Çalışmanın vardığı en önemi sonuç, bilgi-tarihin tam anlamıyla evrensel bilgiye ulaşamayacağı yönündedir. Bununla birlikte söylem evrensele ait olabilir.Item Bayramzâde Zekeriyya Efendi’nin (1514-93) vakfı(Uludağ Üniversitesi, 2003) Yediyıldız, M. Asım; İlahiyat FakültesiBu çalışmada, Osmanlı şeyhülislamlarından Bayramzâde Zekeriyya Efendi’nin(1514-1593) vakfiyesi tahlil edilmiştir. Şeyhülislâm Yahya Efendi’nin babası olan Bayramzâde Zekeriyya Efendi, Osmanlı Devleti’nin 21. şeyhülislâmı olup, İstanbul’da vakıf olarak medrese merkezli bir yarı teşekküllü külliye inşa ettirmiştir. Külliye bünyesinde bir dârulhadis ile bir mektep de bulunmaktaydı. Vakfına gelir kaynakları olarak İstanbul’un yanı sıra Bursa’daki bazı ev ve dükkanlarını tahsis etmiştir. Bunlar kendisine devlet tarafından bağışlanmış mülkler değildi.Item Yetişkin din eğitimcilerinde bulunması gereken özellikler(Uludağ Üniversitesi, 2003) Kılavuz, M. Akif; İlahiyat FakültesiÖğrenme açısından çocuk ve yetişkinlerin farklı özellikleri olması sebebiyle yetişkinlerin eğitimi ile ilgilenen öğretmenlerin farklı bir donanıma sahip olmaları gerekmektedir. Din eğitimcisi yetişkinlere ilgi göstermeli, onları desteklemeli ve cesaretlendirmelidir. Yetişkin öğrencileri desteklemek ve cesaretlendirmek büyük ölçüde diyalogla gerçekleşmektedir. Diyalog ortamının oluşturulması da güven verici, sevgi ve saygıya dayalı ilişkiler sonucu meydana gelmektedir. Öğrenme ortamı, öğretmen öğrenci arasında elde edilen güven ve saygı ile şekillenmektedir. Karşılıklı güven ve saygı, ifade hürriyetini kuvvetlendirmektedir. Bu unsurların eğitimin bir parçası olması durumunda yetişkinler, eleştirel bakış açısı kazanarak araştırmaya yönelik bir öğrenme ortamına kavuşmuş olurlar.Item Farklı açılardan hadiste ziyâde meselesi(Uludağ Üniversitesi, 2003) Karacabey, Salih; İlahiyat FakültesiHadislerde görülen ilâveler, hadis usûlünde “ziyâdetü’s-sikât” ifadesi kapsamında ele alınanlardan ibaret değildir. Ziyâde lafızların Hz. Peygamber’e ait olup olmaması dikkate alınırsa konu, “Sahih Olmayan Ziyâde ve Sahih Ziyâde” ana başlıkları altında incelenebilir. Sahih olmayan ziyâdeler zapt açısından zayıf râvî’nin kusuru, âdil olmayan râvî’nin uydurması ve rivâyet hatası sebebiyle meydana gelen idrâc kapsamında incelenebilir. Bunların her biri metindeki problem nedeniyle sıhhat şartını taşımayan hadislerdir. Hadis âlimleri tarafından “Sikanın Ziyâdesi” başlığı altında işlenerek sahih kabul edilen ziyâde lafızlar ise, bazı âlimlerin itirazına rağmen belli şartlar çerçevesinde sahih sayılmaktadırlar.Item İsrâiliyyât’ı belirleme kriterleri çerçevesinde ilâhî mesajın birliği meselesi(Uludağ Üniversitesi, 2003) Karacabey, Salih; İlahiyat FakültesiHadislerin Hz. Peygamber’e aidiyetinin belirlenmesinde başvurulan yöntemlerden biri de metin tenkididir. Bu konuda Kur’an, sahih sünnet, tarih, akıl, bilimsel veriler gibi bazı kaynaklara müracaat edilmektedir. Hadislerin kaynağını tespit edebilmek için, önceki semâvî dinler ve kültürlerle uyumu da, olumsuz anlamda, ölçü olarak sunulmaktadır. İlk bakışta ilgi çekici gözüken bu yaklaşımın, doğru sonuçlar vermek bir yana, bilimsel açıdan büyük yanlışlara kapı açacağı anlaşılmaktadır. Çünkü bir taraftan semâvî dinlerin ortak değerler taşıması, diğer taraftan önceki dinlerin kutsal kitaplarındaki bilgilerin aslına uygunluk oranının belirlenemeyişi sonucu olumsuz etkilemektedir. Dolayısıyla hadislerin sıhhatini belirlemede tek başına ölçü alınmayacak bu yöntemden, uydurma hadislerin kaynağını tespitte faydalanılabilir.Item Değerler üzerine bazı düşünceler ve bir erdem tasnifi denemesi: İnsanî erdemler–İslâmî erdemler(Uludağ Üniversitesi, 2003) Uysal, Enver; İlahiyat FakültesiDeğer, ahlâk felsefesinin önemli kavramlarından biridir. Değerlerle ilgisi olmayan hiçbir davranışımız yoktur. Değer nedir? Değerler öznel midir, nesnel mi? Kişide ahlâk düşüncesi ve buna bağlı olarak değer yargısı nasıl oluşur? Ahlâk anlayışlarının farklılığında değer yargılarının ve değerleri algılayış tarzımızın rolü nedir? Keza, bireyin davranışlarındaki tutarsızlıklarda değerler arasındaki çatışmanın etkisi nedir? Bu makalede bir yandan bu sorulara cevap aranmış, bir yandan da ahlâkî gelişimde birbirinin tamamlayıcısı olan bir erdem ayırımı üzerinde durulmuştur: “İnsanî erdemler-İslâmî erdemler” ya da “ahlâkî erdemler-dinî erdemler.”Item Çağdaş hadis tartışmaları bağlamında Mevdûdî’nin dinamik sünnet yorumu(Uludağ Üniversitesi, 2003) Hatiboğlu, İbrahim; İlahiyat FakültesiEbü’l-A‘lâ Mevdûdî İslâm’ın modern çağda da yaşanabilecek küllî bir hayat nizâmı önerdiğini savunmuş ve bu doğrultuda Hint alt kıtasında bazı siyasî ve fikrî hareketlere öncülük etmiştir. Onun hadise ve hadis usûlüne dinamik bir yapı kazandırmaya yönelik arayışları özellikle alt kıtada büyük tartışmalara neden olmuş, Ehl-i Hadîs ve Ehl-i Kur’ân ekolleri arasında ılımlı bir çizgide yer alan görüşleri dolayısıyla her iki kesim ile de mücadele etmek zorunda kalmıştır. Önerdiği ihyâ esaslı hadis yorumu kendisinin pekçok konuda geleneksel anlayıştan farklı düşünmesi sonucunu doğurdu. Mevdûdî’nin siyâsî-içtimâî önderlik vasfını dikkate almadan sünnete ve klâsik hadis kaynaklarına bakışını incelemek, konuya dair çalışmaların önemli zaafiyetlerinden birisidir. Dolayısıyla bu çalışmada, onun hadislere bakışı, sünnete yüklediği dinamik yorum bağlamında anlamlandırılmaya çalışılmıştır.