Eğitim Bilimleri Doktora Tezleri / PhD Dissertations

Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11452/21

Yasal Uyarı ⚠️ Araştırmacılar, tezlerin tamamı veya bir bölümünü yazarın izni olmadan ticari veya mali kazanç amaçlı kullanamaz, yayınlayamaz, dağıtamaz ve kopyalayamaz. BUU Akademik Açık Erişim Web Sayfasını kullanan araştırmacılar, tezlerden bilimsel etik ve atıf kuralları çerçevesinde yararlanırlar.

Browse

collection.page.browse.recent.head

Now showing 1 - 20 of 164
  • Item
    Türkçe öğretiminde otantik materyallerin kullanımı üzerine bir durum çalışması
    (Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024-08-29) Konu, Meltem Merve; Alyılmaz, Semra; Eğitim Bilimleri Enstitüsü; Türkçe ve Sosyal Bilimler Eğitimi Ana Bilim Dalı; Türkçe Eğitimi Bilim Dalı; 0000-0002-1139-3474
    Eğitimi ve öğretimi öğrenicilerin öğrenme biçimlerindeki farklılıkları göz önüne alarak gündelik yaşamla ilişkilendirme, öğrenici ilgi ve ihtiyaçlarına hitap edebilme evrensel düzeyde dil öğretimi çalışmalarında en önemli esaslardan biridir. Bu doğrultuda çalışmanın konusu ortaokul düzeyinde ana dili olarak Türkçe öğretiminde otantik materyallerin derslerdeki kullanımı ve derslerin gündelik yaşamla ilişkilendirilmesi sorunsalıdır. Çalışmanın problem tümcesi “Türkçe öğretiminde otantik materyallerin hangi türleri, ne sıklıkla, ne amaçla ve nasıl kullanılmaktadır” sorusu doğrultusunda ders kitaplarına ve Türkçe öğretmenlerine yönelik durumları tespit etmek üzere 2 amacı bulunmaktadır. Çalışmada her iki bulgu için temel nitel araştırma yöntemi kullanılmıştır. Araştırma deseni durum çalışmasıdır. Ders kitabı incelemeleri 7 otantik materyal türü, 66 otantik materyal ve 23 etkinlik içeriğine göre yapılmıştır. Ders kitaplarına yönelik veriler basılı kitaplar ve internetten pdf dosyaları indirilerek toplanmış ve betimsel analiz tekniğiyle çözümlenmiştir. Temalar günlük yaşamın içerisinden olsa da yaşamla yeterince ilişkilendirilmediği görülmüştür. Dilsel otantik materyal olarak yazınsal metinlerin en fazla 4 katına varan bir oranda bilgilendirici metinlerden fazla olduğu görülmüştür. Seviyelerin 6. sınıf dışında hiçbirinde kullanmalık otantik metnin olmaması büyük bir eksikliktir. Görsel otantik materyaller fotoğraf, çizim ve karikatür olmak üzere 3 ulamda değerlendirilmiştir. 8. sınıf hariç çizimler fotoğraflardan oldukça fazladır ve karikatür çok azdır. Dinleme / izleme becerisi metinlerinde 5, 6 ve 8. sınıfta izleme materyali kullanılmış ancak 7. sınıfta izleme materyali kullanılmamıştır. Kullanılan izleme materyallerinin sayısı ses kayıtlarından oldukça az olduğu için yeterli bulunmamıştır. Etkinliklerde en çok otantik materyal sayısı 5. sınıfta, en az 7. sınıfta kullanılmıştır. Otantik materyal türü en çok 6 ve 8. sınıfta, en az 7. sınıfta kullanılmıştır. Otantik materyal içerikli etkinliklerin kitaptaki etkinliklerin yarısını bile oluşturmaması nedeniyle tüm kitapların otantiklik açısından yetersiz olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Türkçe öğretmenlerinin (69 öğretici) derslerinde otantik materyaller konusundaki deneyimleri, ve görüşlerine ulaşmak için veriler 15 sorudan oluşan yarı yapılandırılmış görüşme formuyla link üzerinden, yüz yüze ve çıktılar doldurarak toplanmıştır. Değerlendirmede içerik analizi türlerinden kategorisel analiz kullanılmıştır. Öğretmenlerin otantik materyallere yönelik detaylı bilgisi olmadığı, sorulara benzer cevapların verildiği, kullanılan otantik materyallerin ders kitaplarına göre şekillendiği bu doğrultuda yazınsal ve bilgilendirici metinler, video, fotoğraf, çizim, karikatür, web sayfası materyallerinin öncelendiği ve diğer otantik materyallerin yeterince kullanılmayarak ihmal edildiği sonucuna ulaşılmıştır.
  • Item
    Beyin uyumlu öğrenme uygulamalarının ilkokul öğrencilerinin ses ve gürültü konusundaki farkındalıklarına, başarılarına ve başarı duygularına etkisi
    (Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024-09-20) Kahriman, Musa; Bulunuz, Mızrap; Eğitim Bilimleri Enstitüsü; Temel Eğitim Ana Bilim Dalı; Sınıf Eğitimi Bilim Dalı; 0000-0002-9473-3744
    Beyin-uyumlu öğrenme, beyin ve öğrenme (nöropsikoloji) üzerine yapılan araştırmalar ışığında, beynin yapısı ve işleyişine uygun olarak eğitim-öğretim süreçlerinin gerçekleştirilmesidir. Bu araştırmada öğrenme ortamının fiziksel, sosyal ve duygusal yapısı yeniden tasarlanmış ve düzenlenmiştir. Beyin uyumlu eğitim uygulamaları esnasında, duygu dostu öğrenme yaklaşımları, hareket, sanat, müzik, işbirliği ve zorluk gibi disiplinlerarası bütünleştirme yaklaşımlarından yararlanılmıştır. Bu araştırmanın amacı duygu dostu beyin uyumlu farkındalık eğitim programı aracılığıyla öğrencilerde gürültü farkındalığı oluşturmak, okulda ve sınıfta meydana gelen gürültüyü azaltmak, öğrencilerin başarı duygularını destekleyerek öğrencilerin ses ve gürültü konusundaki başarılarını artırmaktır. Eylem araştırması yönteminin tercih edildiği araştırmaya birleştirilmiş sınıflarda öğrenim gören 21 ilkokul üçüncü ve dördüncü sınıf öğrencisi katılmıştır. Veri toplama araçları ses ve gürültü başarı testi, gürültücü davranışlar gözlem formu, başarı duyguları gözlem formu, ses ve gürültü öğrenci görüşme formu, beyin uyumlu eğitime ilişkin öğrenci görüşme formu, araştırmacı notları ve öğrenci ürünlerinden oluşmaktadır. Araştırmada görüşme verileri MAXQDA programı aracılığıyla kodlanmış, oluşturulan kodlar, temalarla ilişkilendirilerek içerik ve frekans analizleri yapılmıştır. Gözlem verilerinin ise sadece frekans analizi yapılmıştır. Eğitim uygulamaları sürecinde öğrencilerin söyledikleri şarkılar/şiirler, yaptıkları resimler, karikatürler ve posterler içerik bakımından, gösterge bilimsel açıdan ve betimsel olarak analiz edilmiştir. Ses ve gürültü konusu kavramsal başarı testi ise SPSS 26 istatistik programı ile analiz edilmiştir. Eğitim uygulamalarının etki derecesi, Cohen's d etki büyüklüğü değeri hesaplanarak ortaya konmuştur. Araştırmanın iç geçerliliği ya da inanılırlığı uzun süreli etkileşim, uzman incelemesi ve katılımcı teyidiyle sağlanmıştır. İç güvenilirlik ya da tutarlılık ise veri çeşitlemesi ve verilerin farklı zamanlarda tekrar ölçülmesiyle sağlanmıştır. Ayrıca araştırmanın tutarlılığı için, veri toplama araçları ve eylem planları hakkında farklı uzmanlardan dönütler alınarak görüş birliğine varılması sağlanmıştır. Dış güvenilirlik için teyit incelemesi yapılarak, ham veriler saklanmıştır. Araştırma sonuçları incelendiğinde eğitim uygulamaları öncesinde öğrencilerin gürültüyü duyuşsal olarak algıladıkları ancak okulda ve sınıfta meydana gelen gürültüye tepki göstermedikleri ve gürültüden rahatsız olmadıkları görülmüştür. Katılımcıların ses ve gürültüye ilişkin bilişsel farkındalık düzeyleri incelendiğinde, katılımcılarda kavram yanılgılarının olduğu görülmüştür. Katılımcıların davranışsal farkındalık düzeyleri incelendiğinde parmak kaldırmadan yüksek sesle konuşma, sınıfta dolaşma, bağırma, ağız dalaşına girme, ıslık çalma gibi davranışlar sıklıkla gözlemlenmiştir. Beyin uyumlu farkındalık eğitim uygulamaları sonrasında öğrencilerin gürültüye ilişkin duyuşsal, bilişsel ve davranışsal farkındalık düzeylerinde artışların olduğu görülmüştür. Örneğin uygulamalar öncesi öğrencilerin %60’ı gürültüden etkilenmediklerini, rahatsız olmadıklarını ifade etmişlerdir. Uygulamalar sonrası gürültüden rahatsız olduğunu ifade eden öğrencilerin oranının %64,7 olduğu görülmüştür. Uygulamalar sonrası öğrencilerin parmak kaldırmadan konuşma davranışlarında %82,9, yüksek sesle konuşma davranışlarında %92,9 ve sınıfta dolaşma davranışlarında %82,4 oranında iyileşme olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Uygulamalar sonrası toplanan gözlem ve görüşme verilerine göre okul ve sınıfın genel gürültü seviyesinin azaldığı görülmüştür. Sonuç olarak okul içinde görülen gürültücü davranışların ve gürültü seviyesinin azalmasına rağmen öğrencilerin gürültüden rahatsız olma ifadelerinde artışlar görülmüştür. Bu durum öğrencilerin gürültü konusunda farkındalık düzeylerinin yükseldiği ve gürültüye karşı hassasiyetlerinin artığı şeklinde yorumlanabilir. Öğrencilerin gürültü hakkında çizdikleri resimler, yazdıkları şiirler ve şarkılar incelendiğinde, ses ve gürültü konusundaki farkındalık düzeylerinin arttığı görülmektedir. Örneğin bir öğrenci Dünya’yı üzgün bir şekilde resmederek konuşma balonuna “Gürültüye son verelim” ifadesini yazmıştır. Başka bir öğrenci pazarda bağıran satıcıya karşı kulaklarını kapatan üzgün öğrenci resmini çizmiş ve konuşma balonuna “Sus artık!” yazmıştır. Bütün bunlar, öğrencilerin gerçek yaşamda karşılaştıkları gürültüye tepki gösterdiklerinin ve gürültü farkındalıklarının artığının göstergesidir. Beyin uyumlu farkındalık eğitim uygulamaları sonucunda, öğrencilerin ses ve gürültü konusu kavramsal test başarı ortalamaları 27,6’dan 74,52’e yükselmiştir. Uygulamaların öğrencilerin ses ve gürültü konusundaki akademik başarıların artmasında çok büyük etkiye değerine (Cohen’s d: 3,39) sahip olduğu görülmüştür. Sonuçlar beyin uyumlu farkındalık eğitim programının öğrencilerin ses ve gürültü konusundaki mutlu, gururlu ve kızgın hissetme başarı duyguları üzerinde anlamlı bir etkisinin olduğunu göstermektedir. Öğrencilerin mutlu ve gururlu hissetme pozitif başarı duygularında anlamlı bir artış, kızgın hissetme negatif başarı duygularında ise anlamlı bir azalma olduğu tespit edilmiştir. Eğitim uygulamalarının katılımcıların mutlu ve gururlu hissetme pozitif başarı duyguları üzerinde pozitif anlamda büyük etkiye ve kızgın, sıkılmış ve yorgun hissetme negatif başarı duyguları üzerinde ise negatif anlamda büyük etkiye sahip olduğunu göstermiştir. Öğrenciler uygulamalar sırasında gökkuşağı, açık mavi bulutlar, ellerin iki yana açık, kalp ve gülen yüz resimleri çizmişlerdir. Bu göstergeler öğrencilerin uygulamalar esnasında mutlu olduklarının ve rahat hissettiklerinin önemli bir belirtisidir. Bunun yanında devamsızlık yapan bir öğrencinin uygulamalar sonrasında okula devam oranının artması öğrencinin başarı duygularının desteklendiğinin önemli bir göstergesi olabilir. Öğrencilerin eğitim programına ilişkin görüşleri incelendiğinde, sosyal duygusal öğrenme iklimini beğendikleri, ders esnasında hareket etme, takım halinde çalışma ve zorluğun üstesinden gelme gibi teknikleri çok sevdikleri görülmüştür. Öğrencilerin araştırmacı ile etkin iletişim kurdukları, selamlaştıkları, sevecen ve kibar davranışlar gösterdikleri sonucuna ulaşılmıştır. Öğrenciler benzer uygulamaların diğer derslerde de olmasını talep etmişlerdir. Araştırmanın sonuçlarından hareketle öğretmenlerin öğrencilerin başarı duygularını önemsemeleri, duygulara hitap ederek eğitim ve öğretim sürecini sürdürmeleri ve sınıf kurallarını öğrencilerle birlikte oluşturup sınıf köşesinde sergilemeleri önerilmektedir. Sonuç olarak, bütünleştirilmiş beyin uyumlu gürültü farkındalık çalışmalarının ilkokullarda ilk haftalarından itibaren belirli bir program dahilinde işlenmesinin etkili olacağı düşünülmektedir.
  • Item
    Matematiksel düşünmeyi geliştirmesi bakımından okuryazarlık problemlerinin değerlendirilmesi
    (Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024-09-10) Katipoğlu, Muhammet; Yılmaz, Gül Kaleli; Eğitim Bilimleri Enstitüsü; Matematik ve Fen Bilimleri Eğitimi Ana Bilim Dalı; Matematik Eğitimi Bilim Dalı; 0000-0002-0134-4425
    Türkiye’de PISA sonuçları akademisyenler, eğitim programı düzenleyicileri, eğitim politikaları üzerine çalışanlar, öğretmenler ve kamuoyu tarafından titiz bir şekilde izlenmekte ve zaman zaman bu konuda paydaşlar arasında değerlendirmeler, görüş birliği ve görüş farklılıkları da olabilmektedir. Özellikle Türkiye’nin 2003’ten bu yana yeterliliklerin her 3 alanında da ortalamanın altında kalması, ülkemizdeki okuryazarlık eğitiminin yeterliliği hakkında ipucu vermektedir. PISA ve benzeri sınavlarda matematik okuryazarlığı alt başlığında başarı grafiğinin daha da yükseltilebilmesi; eğitim öğretim sürecinde öğrencilerin matematiksel okuryazarlık kavramını daha iyi kavraması, kazandıkları bilgi ve becerileri günlük hayata entegre edebilmesi ve karşılaştıkları problemlerde muhakeme becerisini kullanabilmelerine bağlıdır. Bu açıdan öğrencilerin özellikle problem kavramını ve problem çözme süreçlerini iyi öğrenmeleri gerekir. Bu araştırmada sekizinci sınıf ortaokul öğrencilerinin matematik okuryazarlığı problemlerini çözerken matematiksel düşünme süreçlerinin ölçülmesi amaçlanmıştır. Öğrencilerin bu soruları çözerken matematiksel düşünmenin hangi boyutlarını kullandıkları tespit edilmiştir. Daha sonra matematik okuryazarlığı sorularının konu alanları bağlamında değerlendirilmesi ve hangi çeşit sorularda hangi düşünme boyutlarının kullanıldığı ortaya konulmuştur. Araştırmada bu amaca ulaşmak için nitel araştırma desenlerinden bir tanesi olan durum çalışması tercih edilmiştir. Katılımcılarının belirlenmesinde ise amaçlı örnekleme yöntemlerinden bir tanesi olan ölçüt örneklemesi yöntemi kullanılmıştır. Araştırma İzmir ili Bornova ilçesinde öğrenimine devam eden 18 ilköğretim 8. sınıf öğrencisi ile yürütülmüştür. Veri toplama araçları olarak 10 adet matematik okuryazarlık sorusu ve yarı yapılandırılmış görüşme formları kullanılmıştır. Araştırmanın sonucunda; matematik okuryazarlık sorularının öğrencileri matematiksel düşünmeye sevkettiği, yeterli özelleştirme yapabilen öğrencilerin büyük çoğunluğunun matematiksel düşünmenin diğer basamaklarına da geçip soruları doğru yanıtladığı ve değişim-ilişkiler konusundaki sorulara verilen yanıtlarda matematiksel düşünme boyutlarının kullanımının çok sınırlı kaldığı gibi temel sonuçlar elde edilmiştir. Bununla birlikte araştırmacı ve eğitimcilere matematiksel düşünmenin geliştirilmesi ve ölçülmesi ile ilgili farklı konularda önerilerde bulunulmuştur.
  • Item
    Ters yüz öğrenme modelinin beden eğitimi öğretmen adaylarının akademik öz-yeterlik, güdülenme ve beceri düzeylerine etkisi
    (Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024-08-07) Pehlivan, Emirhan; Korkmaz, Nimet Haşıl; Eğitim Bilimleri Enstitüsü; Beden Eğitimi ve Spor Ana Bilim Dalı; 0000-0003-4230-3782
    Bu araştırmanın amacı beden eğitimi öğretmen adaylarına uygulanan ters yüz öğrenme modelinin; beceri, akademik öz yeterlik ve güdülenme düzeylerine etkisini incelemektir. Araştırmada yöntem olarak nicel araştırma yöntemlerinden öntest / sontest eşleştirilmiş kontrol gruplu yarı-deneysel desen kullanılmıştır. Araştırmanın örneklemini ise Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi ve Süleyman Demirel Üniversitesi spor bilimleri fakültelerinde öğrenci olup, 2023-2024 güz döneminde basketbol dersini alan beden eğitimi ve spor öğretmeni adaylar oluşturmaktadır. Deney grubuna (n=17) Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesindeki ve kontrol grubuna (n=18) Süleyman Demirel Üniversitesindeki öğrenciler atanmıştır. Uygulama basketbol derslerinde gerçekleştirilmiş ve toplam 10 hafta sürmüştür. Her iki gruptaki öğrencilere 2023-2024 güz döneminin başında öntest olarak “Johnson Basketbol Beceri Testi”, “Akademik Öz-Yeterlik Ölçeği” ve “Güdülenme Stratejileri Ölçeği” uygulanmıştır. Ardından kontrol grubu derslerine geleneksel yöntem ile devam etmiştir. Deney grubuna ise her hafta ders öncesinde izlemeleri için ilgili konulara ilişkin videolar sunulmuş ve buna ek olarak içinde teorik bilgilerin yer aldığı sunular hazırlanmıştır. On haftanın ardından, gruplardan sontest verileri toplanmıştır. Verilerin analizinde SPSS paket programı ile yapılmış ve anlamlılık düzeyi p<.05 olarak belirlenmiştir. Shapiro-Wilk ve Kolmogorov-Smirnov normallik testleri sonucunda veriler normal dağılım gösterdiği için her iki gruba ait öntest sonuçlarının, sontest sonuçlarından çıkarılması ile erişi puanları hesaplanmıştır. Her iki grup da normal dağılım gösterdiği için hesaplanan erişi puanlarının grup içindeki analizleri Bağımlı Örneklemler TTesti ile ve gruplar arasındaki analizler ise Bağımsız Örneklem T-Testi ile yapılmıştır. Araştırma sonucunda, deney (ters yüz öğrenme) ve kontrol (geleneksel yöntem) gruplarının beceri, akademik öz yeterlik ve güdülenme düzeyleri arasında anlamlı bir farklılık bulunmamıştır (p<.05). Buna karşın beceri testinin alt boyutu olan “Top Sürme” ve güdülenmenin alt boyutu olan “Sınav Kaygısı” boyutları incelendiğinde, deney ve kontrol grupları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmuştur (p<.05). Grupların puan ortalamalarına göre ters yüz öğrenmenin, beceri ve güdülenme düzeyleri üzerinde olumlu etkileri olduğu görülmüştür. Genel olarak ters yüz öğrenme modelinin, öğrencilerin beceri ve güdülenme düzeylerine katkılar sağlayabileceği belirlenmiştir. Ters yüz öğrenme modelinin, beden eğitimi ve diğer spor dallarının öğretimi üzerindeki etkilerini belirlemek için daha fazla ve farklı çalışmalar yapılabilir.
  • Item
    Sosyal bilgiler öğretmen adayları tarafından tasarlanan değerler eğitimi temelli ekolojik ayak izi etkinliklerinin ortaokul öğrencilerinin çevresel farkındalıklarına etkisi
    (Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024-06-10) Hüdavendigar, Muhammed Nafiz; Atasoy, Emin; Eğitim Bilimleri Enstitüsü; Türkçe ve Sosyal Bilgiler Eğitimi Ana Bilim Dalı; Sosyal Bilgiler Eğitimi Bilim Dalı; 0000-0002-4848-1048
    Bu çalışmada, öğretmen adayları tarafından tasarlanmış değerler eğitimi temelli ekolojik ayak izi etkinliklerinin 7. sınıf öğrencilerinin yeşil tüketim farkındalıkları, çevresel tutumları ve çevre dostu davranışlarına etkisi incelenmiştir. Çalışma 2022-2023 öğretim yılında, Aksaray ilindeki bir ortaokul öğrenim gören 36 (Deney=18; Kontrol=18) 7. sınıf öğrencisi ile yürütülmüştür. Bu çalışma bir özel durum çalışmasıdır. Çalışmadaki özel durum, araştırmaya katılan gönüllü öğretmen adaylarının uygulama okullarında yer alan ortaokul öğrencilerine kendi tasarladıkları, değerler eğitimi temelli ekolojik ayak izi etkinliklerini uygulamalarıdır. Çalışmada karma yöntem araştırma desenlerinden birisi olan yakınsayan paralel desen ile yürütülmüştür. Araştırmanın nicel boyutunda ön test-son test kontrol gruplu yarı deneysel desen, nitel boyutunda ise görüşme, gözlem ve araştırmacı günlüğü tekniklerinden yararlanılmıştır. Araştırma 7.sınıf Sosyal Bilgiler, “Üretim, Dağıtım ve Tüketim” öğrenme alanında gerçekleştirilmiştir. Araştırmada deney grubu öğrencilerine değerler eğitimi temelli ekolojik ayak izi etkinlikleri kullanılarak bu ünite işlenirken kontrol grubu öğrencileri ise programa dayalı öğrenme yaklaşımları ile ders işlemişlerdir. Çalışmanın nicel verilerinin analizlerinde deney ve kontrol grubuna ilişkin veriler, normal dağılım sergileyip sergilememe durumlarına göre Mann Whitney U, Wilcoxon İşaretli Sırlar Testi, t-Testi ile nitel veriler ise betimsel ve içerik analiz yöntemleriyle analiz edilmiştir. Araştırmanın nicel sonuçlarına göre araştırmada kullanılan 3 ölçeğin tamamında (YTFÖ, ÇDDÖ ve ÇTÖ) deney grubu lehine anlamlı (p<0,05) istatistiksel sonuçlara ulaşılmıştır. Ayrıca deney grubu öğrencilerinin son test puan ortalamaları deneysel işlemler neticesinde bütün ölçeklerde manidar bir şekilde artmıştır. Katılımcılar Ekolojik ayak izi etkinliklerini eğlenceli ve öğretici bulmuş, etkinlikleri uygulayan öğretmenleri hakkında olumlu görüş sunmuş, ekolojik ayak izini düşürme ile ilgili vaatlerde bulunmuşlardır. Katılımcıların etkinlik sürecinden memnun kaldıkları araştırmacı tarafından gözlemlenmiştir.
  • Item
    6+1 analitik yazma ve değerlendirme modelinin ortaokul yedinci sınıf öğrencilerinin masal yazma becerilerine ve yazma tutumlarına etkisi
    (Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024-08-23) Marangoz, Mehmet Mustafa; Ensar, Ferhat; Eğitim Bilimleri Enstitüsü; Türkçe ve Sosyal Bilgiler Eğitimi Ana Bilim Dalı ; Türkçe Eğitimi Bilim Dalı; 0000-0002-7236-2575
    Bu çalışmada, 6+1 analitik yazma ve değerlendirme modelinin, ortaokul yedinci sınıf öğrencilerinin masal yazma becerilerine ve yazma tutumlarına etkisini incelemek amaçlanmıştır. Bu amaçla, çalışmada karma yöntem araştırma modellerinden açımlayıcı sıralı desen kullanılmıştır. Çalışmanın nicel boyutunda ön test – son test kontrol gruplu yarı deneysel desen; nitel boyutunda ise durum çalışması kullanılmıştır. Bu ikili yaklaşım hem deneysel bir sonuç hem de öğrenci perspektifini sunmayı amaçlar. Çalışma grubunu ortaokul yedinci sınıfta öğrenim gören öğrenciler oluşturmaktadır. 22’si deney, 21’i kontrol grubuna atanan toplam 43 yedinci sınıf öğrencisiyle çalışılmıştır. Araştırmanın deney grubunda yer alan öğrencilere 6+1 analitik yazma ve değerlendirme modelinin temel ilkeleriyle hazırlanmış bir öğretim programı, kontrol grubundaki öğrencilere ise geleneksel yöntemlerle masal yazma öğretimi programı uygulanmıştır. Araştırmanın nicel verileri 6+1 analitik yazma ve değerlendirme ölçeği ve ortaokul öğrencilerine yönelik yazma tutum ölçeği ile toplanmıştır. Nitel veriler, yarı yapılandırılmış görüşme formları aracılığıyla elde edilmiştir. Araştırmada nicel verilerin analizi betimleyici istatistikler ve hipotez testleri ile gerçekleştirilirken, nitel verilerin analizi içinse içerik ve analizi yöntemine başvurulmuştur. Nicel verileri elde ederken puanlayıcı güvenirliği için Kendall W katsayısı, kodlayıcılar arası güvenirliği değerlendirmek amacıyla ise Kappa istatistiği uygulanmıştır. Araştırma sonuçlarına göre, 6+1 analitik yazma ve değerlendirme modeli, öğrencilerin masal yazma becerilerini önemli ölçüde geliştirmiş ve yazmaya karşı da olumlu tutum geliştirmelerine katkı sunmuştur. Görüşmelerde ortaya çıkan nitel bulgular, nicel analizlerden elde edilen analizlerin sonuçlarıyla büyük ölçüde örtüşmektedir. Bu bulgular birlikte değerlendirildiğinde 6+1 analitik yazma ve değerlendirme modelinin masal yazma becerilerini geliştirmede ve yazma tutumunu arttırmada etkili bir öğretim yolu olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
  • Item
    Ortaokul sosyal bilgiler dersinde astronomi okuryazarlığı becerisinin geliştirilmesinin çok boyutlu değerlendirilmesi ve öğrencilerde astronomi okuryazarlık becerisinin geliştirilmesi: Karma yöntem araştırması
    (Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024-10-08) Çelik, Meltem Elif; Güleç, Selma; Eğitim Bilimleri Enstitüsü; Türkçe ve Sosyal Bilimler Eğitimi Ana Bilim Dalı; Sosyal Bilgiler Eğitimi Bilim Dalı; 0000-0002-4850-2742
    Uzaya gözlerin dikildiği, astronomi çalışmalarının, bu alana ayrılan fonların hayli arttığı gelişen ve değişen ülke ve dünya koşullarında astronomi ve astronomi okuryazarlığı giderek önemini arttıran bir beceri haline gelmiştir. Bu bakımdan araştırmanın amacı Sosyal Bilgiler Öğretim Programı’nda astronomi okuryazarlığına ilişkin var olan durumu öğretmen, öğrenci, ders kitabı boyutunda ortaya koymak, sosyal bilgilerde astronomi okuryazarlığı becerisinin nasıl ve hangi yönlerden geliştirilebileceğini uygulamalar ile tespit etmektir. Bu doğrultuda çalışmanın amacı fen bilimleri ve sosyal bilgiler programında disiplinler arası olarak astronomi okuryazarlığının nasıl ve ne şekilde ele alınabileceğini değerlendirmektir. Araştırmada karma yöntem desenlerinden keşfedici sıralı desen kullanılmıştır. Literatürde açımlayıcı sıralı desen olarak da adlandırılan bu desene bağlı olarak öncelikle çalışmanın nitel kısmı gerçekleştirilmiştir. Bu kapsamda ortaokul sosyal bilgiler ve fen bilimleri ders kitaplarının astronomiye ilişkin kavram, haber (güncel olay), bilim insanı, görsel durumları tespit edilmiştir. 15 sosyal bilgiler öğretmeni ile astronomi okuryazarlığı becerisinin sosyal bilgiler dersinde geliştirilmesine ilişkin fikirleri ortaya çıkartılmış, bir kız bir erkek öğretmenin astronomi konularına ilişkin 5’er haftalık dersi gözlemlenmiştir. 5, 6 ve 7. Sınıftan 10’ar öğrenci olmak üzere toplam 30 öğrencinin astronomi okuryazarlığı konusunda görüşleri alınmıştır. Bu kapsamda ulaşılan veriler değerlendirilerek 5 haftalık astronomi okuryazarlığı becerisini geliştirme uygulaması fen bilimleri kazanımları incelenerek hazırlanmış ve uygulamaların fen bilimlerinin eksik kalan yanlarını dolduracak şekilde olması sağlanmıştır. Fen bilimlerinde astronomi okuryazarlığına ilişkin bilişsel düzeyde ve birkaç basit düzenek oluşturma şeklinde kazanımların olduğu duyuşsal ve davranışsal yönden öğrenciyi konuya ilgi uyandırıcı, astronomi çalışmalarının gerekliliğini öğrencilere kavratıcı kazanımların olmadığı görülmüştür. Uygulamaların bilişsel, duyuşsal ve davranışsal boyuta yönelik olması sağlanmıştır. Veriler üç boyut açısından incelenmiştir. Ön test son test kontrol gruplu yarı deneysel desene göre 22 deney, 22 kontrol grubu olmak üzere 44 öğrenciyle çalışmıştır. Çalışmada nitel veriler içerik analizi ve betimsel analiz kullanılarak analiz edilmiştir. Nicel veriler ise SPPS 24 paketi ile analiz edilmiştir. Analizler sonucunda fen bilimlerinin astronomi okuryazarlığı konusundan öğrencilere daha çok bilgi sunduğu ancak bunların öğrenciler tarafından yeterince özümsenmediği, sosyal bilgiler öğretmenlerinin astronomi okuryazarlığı becerisi konusunda müfredatı yetersiz bulduğu, sosyal bilgilerde gerekirse ayrı bir ünite ya da ayrı bir seçmeli ders olması gerektiğini düşündükleri, sosyal bilgiler ders kitabının astronomi okuryazarlığı becerisi kazandırma konusunda yetersiz olduğu, astronomi okuryazarlığı becerisinin sadece bir ders ile sağlanamayacağı disiplinler arası olarak fen bilimlerin eksik yanlarının desteklenmesi gerektiği ve bu dersin de ağırlıklı olarak sosyal bilgiler olduğu, sosyal bilgiler dersinde de astronomi okuryazarlığı becerisi geliştirilebileceği ve öğrencinin astronomi okuryazarı bir birey olmasına sosyal bilgiler dersinin de katkı sağladığı görülmüştür. Buna yönelik öneriler geliştirilmiştir.
  • Item
    Özel yetenekli ve normal gelişim gösteren 5. sınıf öğrencilerinin rutin olmayan problemleri çözme esneklikleri
    (Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024-05-30) Er, Feride Sena Kocaoğlu ; Selek, Hatice Kübra Güler ; Eğitim Bilimleri Enstitüsü; Matematik ve Fen Bilimleri Eğitimi Ana Bilim Dalı; Matematik Eğitimi Bilim Dalı; 0000-0001-8730-8195
    Bu araştırmanın amacı özel yetenekli normal gelişim gösteren 5. sınıf öğrencilerinin rutin olmayan problemleri çözmedeki esnekliklerini incelemektir. Araştırma karma araştırma desenlerinden keşfedici desene uygun olarak tasarlanmıştır. Öncelikle nitel veriler toplanmış, nitel verilerden hareketle çalışmanın nicel aşaması için gerekli ölçme araçları geliştirilmiştir. Araştırmanın katılımcıları 2021-2022 eğitim öğretim yılında Bursa ilinde 5. sınıfta öğrenim gören, 20 BİLSEM öğrencisi ile bir devlet okulunun proje sınıfındaki 20 öğrenciden oluşmaktadır. Öğrenciler devletin yaptığı özel yetenek sınavı ile BİLSEM’e gitmeye hak kazanmaktadır. Bu sebeple Bilsem öğrencileri bu araştırmada özel yetenekli, proje sınıfında öğrenciler ise normal gelişim gösteren öğrenciler olarak ifade edilmiştir. Araştırmanın veri toplama araçları “Rutin Olmayan Problem Çözme Testi”, “Yarı Yapılandırılmış Görüşme Formu” ve “Matematiğin Doğasına İlişkin Görüş Anketi” dir. Araştırmanın nitel basamağında kullanılmak üzere, araştırmacı tarafından sekiz sorudan oluşan rutin olmayan problem testi hazırlanmış ve öğrencilere sunulmuştur. Rutin olmayan problem çözme testi aracılığıyla öğrencilerin problem çözme süreçleri incelenmiştir. Yarı yapılandırılmış görüşme formu kullanılarak öğrencilerle görüşmeler gerçekleştirilmiş ve esneklik göstergeleri belirlenmiştir. Araştırmanın nicel basamağında ise, esneklik göstergeleri öğrencilerin esneklik puanlarını belirleyebilmek amacıyla rubrik haline getirilmiş ve öğrencilerin esneklik puanları hesaplanmıştır. Aynı zamanda, öğrencilerin rutin olmayan problem çözme testine verdikleri cevaplardan başarı puanları da ortaya konmuştur. Matematiğin doğasına ilişkin görüşler anketi ile öğrencilerin Ernest’ in (1989) sınıflamasındaki enstrümental, platonist ve problem çözme kategorilerinden hangisine girdiği belirlenerek, esneklik puanlarının matematiğin doğasına ilişkin görüşlere göre farklılaşıp farklılaşmadığı test edilmiştir. Araştırma sonucunda özel yetenekli 5. sınıf öğrencilerinin esneklik puanlarının daha yüksek olduğu görülmüştür. Özel yetenekli ve normal gelişim gösteren öğrencilerin esneklik puanları arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Normal gelişim gösteren öğrencilerin esneklik puanları ile başarı puanları arasında anlamlı ve pozitif yönde bir ilişki olduğu görülmüştür. Son olarak öğrencilerin yarısından fazlasının enstrümental görüşe yakın olduğu ve esneklik puanı yüksek olan öğrencilerin matematiğin doğasına ilişkin görüşlerinin platonist ve problem çözme görüşüne daha yakın olduğu belirlenmiştir.
  • Item
    Examining a self-regulated continuing professional development model
    (Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024-09-30) Yavuz, Ahmet Cihat; Genç, Zübeyde Sinem; Eğitim Bilimleri Enstitüsü; İngiliz Dili Eğitimi Ana Bilim Dalı; 0000-0002-3246-952X
    It is undeniable that teachers are consistently required to adjust and adapt their teaching in line with emerging demands stemming from personal, professional, institutional, national, or international needs. Although there is no existing one-size-fits-all in-service teacher education model, drawing on teachers’ self-regulated skills could effectively tackle the issue on a broader scale. This doctoral thesis developed and investigated a Self-Regulated Continuing Professional Development (SRCPD) model from which educational institutions can benefit by empowering their teaching practitioners, engaging them in a more autonomous and self-sustaining learning environment. The model is twofold, whereby (1) teachers were trained in self-regulated learning, and (2) they implemented a self-regulated learning model. The model is underpinned by several former models and theories, namely, andragogy (Knowles, 1975), reflective thinking (Schön, 1983), complex dynamics system theory (Larsen-Freeman, 1997), self-regulated learning model (Zimmerman, 1998), social-cognitive theory (Bandura, 1999), and teacher identity (Beauchamp & Thomas, 2009). Data from this explorative qualitative case study were collected from reflective journals, think-aloud protocols, semi-structured, stimulated-recall, unstructured interviews, observations, and document analysis with the participation of three conveniently selected EFL instructors from a state university’s school of foreign languages. Implications for institutions and teachers were also presented and discussed following data analysis.
  • Item
    Bilinçli farkındalık temelli psikoeğitim programının ergenlerin bilinçli farkındalık ve problemli çevrim içi oyun oynama düzeylerine etkisi
    (Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024-03-06) Bekir, Seyhan; Gültekin, Filiz; Eğitim Bilimleri Enstitüsü; Eğitim Bilimleri Ana Bilim Dalı; Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Bilim Dalı; 0000-0002-4191-6539
    Araştırmanın genel amacı, bilinçli farkındalık temelli psikoeğitim programının ergenlerin bilinçli farkındalık düzeyleri ve problemli çevrim içi oyun oynama düzeyleri üzerindeki etkisini incelemektir. Çalışmada 2x3’lük (deney/kontrol grupları x ön-test/sontest/izleme testi) deneysel desen kullanılmıştır. Araştırmada veri toplama aracı olarak İnternette Oyun Oynama Bozukluğu Ölçeği Kısa Formu (İOOBÖ9-KF) ve Bilinçli Farkındalık Ölçeği (BİFO) kullanılmıştır. Araştırmada deney grubundaki ergenler haftada bir oturum olmak üzere toplam 8 oturumdan oluşan bilinçli farkındalık temelli psikoeğitim programına katılırken, kontrol grubundaki ergenlerle herhangi bir çalışma yürütülmemiştir. Verilerin analizi yapılırken, ölçüm ve gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark olup olmadığı tekrarlı ölçümler için iki faktörlü varyans analizi (ANOVA) tekniğiyle incelenmiştir. Araştırma bulgularına göre; araştırmanın bağımlı değişkenini oluşturan problemli çevrim içi oyun oynama ve bilinçli farkındalık için grup * ölçüm (öntest, sontest ve izleme testi) etkisinin anlamlı olduğu görülmüştür. Bu bulgu, ergenlerin farklı deneysel koşullarda yer almalarının ön-test, son-test ve izleme testi puanlarını farklı düzeyde etkilediğini göstermektedir. Ortaya çıkan farklılığın kaynağını belirlemek üzere Bonferroni uyumlu çoklu karşılaştırma testi gerçekleştirilmiştir. Bulgular, bilinçli farkındalık temelli psikoeğitim programının ergenlerin problemli çevrim içi oyun oynama düzeylerini azaltmada ve bilinçli farkındalıklarını arttırmada etkili olduğunu göstermektedir.
  • Item
    65-74 yaş arası bireylerin psikolojik sağlamlıklarını arttırmaya yönelik hazırlanan psikoeğitim programının etkililiğinin incelenmesi
    (Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024-07-23) Öztosun, Ali; Eldeleklioğlu, Jale; Eğitim Bilimleri Enstitüsü; Eğitim Bilimleri Ana Bilim Dalı; Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Bilim Dalı; 0000-0002-1919-5595
    Bu çalışma, araştırmacı tarafından hazırlanan “65-74 Yaş Arası Bireylerin Psikolojik Sağlamlıklarını Arttırmaya Yönelik Hazırlanan Psikoeğitim Programının Etkililiğinin İncelenmesi” programı ile huzurevinde kalan yaşlı bireylerin psikolojik sağlamlıklarını arttırmayı hedeflenmektedir. Bu araştırma, psikolojik sağlamlığı arttırmayı hedefleyen öntest, sontest ve izlemetestli, kontrol ve deney gruplu yarı deneysel bir çalışmadır. Bu araştırma için ön-test, sontest, izleme testi, deney ve kontrol gruplu (ÖSKD), 2x3’ lük karışık desen kullanılmıştır. Bu araştırmanın oturumlarının amaca hizmet edip etmediğini anlamak için Ankara ilindeki bir kamu huzurevinde pilot çalışma uygulanmıştır. Pilot çalışmanın uygulamasından elde edilen veriler ışığında psikoeğitim programı son halini almıştır. Bu araştırmaya Ankara ilindeki bir kamu huzurevinde kalan ve psikolojik sağlamlıkları düşük olan 28 yaşlı birey katılmıştır. Araştırmada Demografik Bilgi Formu, Standardize Mini Mental Test, Montreal Cognitive Assesment (MoCA) Test ve Kısa Psikolojik Sağlamlık Ölçeği veri toplama aracı olarak kullanılmıştır. Araştırmaya veri toplama araçları sonucuna göre katılabilecek olan katılımcılar random (rassal) olarak deney (n:14) ve kontrol (n:14) gruplarına dağıtılmıştır. Deney grubundaki katılımcılara haftada bir 60-90 dakika arasında değişen oturumlar yapılırken, kontrol grubundaki katılımcılarla herhangi bir çalışma yürütülmemiştir. Bu çalışma toplam sekiz oturumdan oluşmaktadır. vii Deney ve kontrol gruplarına psikoeğitim programı öncesinde öntest uygulanmıştır. Psikoeğitim sadece deney grubuna uygulanmıştır. Psikoeğitim uygulamasının hemen sonrasında her iki grubu da sontest, üç ay sonra ise her iki gruba da izleme testleri uygulanmıştır. Verilerin analizi yapılırken, ölçüm ve gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark olup olmadığı tekrarlı ölçümler için iki faktörlü varyans analizi (ANOVA) tekniğiyle incelenmiştir. Araştırma bulgularına göre; araştırmanın bağımlı değişkenini oluşturan psikolojik sağlamlık için müdahale * zaman etkisinin anlamlı olduğu görülmüştür. Bu bulgu, katılımcıların farklı deneysel koşullarda yer almalarının öntest, sontest ve izlemetesti puanlarını farklı ve anlamlı düzeyde etkilediğini göstermektedir. Ortaya çıkan farklılığın kaynağını belirlemek üzere Bonferroni uyumlu çoklu karşılaştırma testi gerçekleştirilmiştir. Bonferroni uyumlu çoklu karşılaştırma testi ve varyans analizinden (ANOVA) alınan sonuçlar, psikolojik sağlamlığı arttırmaya yönelik psikoeğitim programının katılımcıların psikolojik sağlamlıklarını arttırmada etkili olduğunu göstermektedir. Ayrıca deney grubu katılımcılarınım psikolojik sağlamlık düzeyleri sontestten sonra yükseliş göstermekle birlikte, üç aylık izlemetesti sonucunda da kalıcılığını koruduğunu göstermiştir. Elde edilen bulgular alanyazın bağlamında tartışılmış ve sonraki çalışmalar için öneriler sunulmuştur.
  • Item
    İlkokul öğrencilerinin yaşam becerileri ile hayat bilgisi dersinin yaşam becerileri edindirmesine yönelik öğretmen ve veli görüşleri
    (Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024-08-27) Kaya, Duygu Kozan; Sezer, Gönül Onur; Eğitim Bilimleri Enstitüsü; Temel Eğitim Ana Bilim Dalı; Sınıf Eğitimi Bilim Dalı; 0000-0001-9560-9553
    Bu çalışmanın amacı Türkiye’nin doğusunda ve batısında öğrenim gören ilkokul 4. sınıf öğrencilerinin temel yaşam becerilerini edinim düzeylerini tespit etmek, bu öğrencilerin sınıf öğretmenleri ve velilerinin Hayat Bilgisi dersinin yaşam becerileri edindirmesi ile ilgili görüşlerini ortaya çıkarmaktır. Karma model kullanılarak yapılan bu araştırmanın nicel bölümü için Bursa ili Nilüfer ilçesi resmi ilkokullarında okumakta olan 200 4. Sınıf öğrencisi ve bu okullarda görev yapan 50 sınıf öğretmeni; Ağrı ili Doğubayazıt ilçesinin resmi ilkokullarında okumakta olan 200 4. sınıf öğrencisi ve bu okullarda görev yapan 50 sınıf öğretmeni; nitel bölümü için Bursa ili Nilüfer ilçesi resmi ilkokullarında okumakta olan altı 4. sınıf öğrencisinin velisi ve bu okullarda görev yapmakta olan altı sınıf öğretmeni; Ağrı ili Doğubayazıt ilçesinin resmi ilkokullarında okumakta olan altı 4. Sınıf öğrencisinin velisi ve bu ilkokullarda görev yapmakta olan altı sınıf öğretmeni çalışmaya dâhil edilmiştir. Verilerin toplanmasında dört farklı veri toplama aracı kullanılmıştır. 4. sınıf öğrencilerine Padilla ve diğerleri (1985) tarafından geliştirilen, Aydoğdu ve Karakuş (2015) tarafından Türkçeye uyarlanan “Temel Beceri Ölçeği”, sınıf öğretmenlerine Bastık (2018) tarafından geliştirilen Yaşam Becerileri Ölçeği anketi, araştırmacı tarafından hazırlanan öğretmen görüşme formu ve kişisel bilgi formu; velilere ise araştırmacı tarafından hazırlanan veli görüşme formu ve kişisel bilgi formu uygulanmıştır. Elde edilen veriler SPSS 21 programı aracılığı ile analiz edilmiştir. Çalışmanın sonucunda 4.sınıf öğrencilerinin yaşadıkları bölgeler arasında tüm alt boyutlar ve genel toplam puanları açısından batı bölgesinin lehine anlamlı bir farklılık görülmektedir. Hayat Bilgisi Dersi Öğretim Programı’ndaki kazanımların yeterliliği açısından Yaşam Becerileri Ölçeği anketinde sınıf öğretmenlerinden ortalama en yüksek puanı alan alt boyut “iletişim ve kişiler arası ilişkiler becerisi” olmuştur. Öğretmenlerin görüşme sorularına verdikleri yanıtlar genel olarak Hayat Bilgisi dersi için “kısmen yeterli” teması altında toplanmıştır. Velilerin çoğunun ise görüşme sorularına Hayat Bilgisi dersi için olumlu yanıtlar verdiği ortaya çıkmıştır.
  • Item
    Erken çocuklukta sosyal duygusal öğrenme becerilerini desteklemeye yönelik öğretmen mesleki eğitim programının geliştirilmesi ve etkililiğinin incelenmesi
    (Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024-04-04) Tüylü, Demet Koç; Kuru, Nalan; Eğitim Bilimleri Enstitüsü; Temel Eğitim Ana Bilim Dalı; Okul Öncesi Eğitimi Bilim Dalı; 0000-0002-6530-3171
    Erken çocukluk döneminde çocuğun desteklenmesinde öğretmen-çocuk etkileşiminin önemi göz önüne alındığında, öğretmenlerin desteklenmesinin çocuklara etkisinin önemi anlaşılmaktadır. Bu bağlamda, okul öncesi öğretmenlerine yönelik hem bilgi hem de beceri düzeyinde sürdürülebilir mesleki gelişimi desteleyecek, sosyal duygusal öğrenmenin tüm boyutlarını kapsayan bir eğitim programına ihtiyaç olduğu görülmektedir. Öğretmen odaklı bir mesleki eğitim programı geliştirilmesinin, aynı zamanda öğretmenin gelecek yıllardaki sınıflarında yer alacak çocukları da etkileyecek ve böylece yapılan müdahalenin sürdürülebilir, uzun soluklu ve büyük ölçekli etkilere sahip olması öngörülmektedir. Bu doğrultuda, araştırmanın amacı 48-72 aylık çocukların sosyal duygusal öğrenmelerini desteklemek için okul öncesi öğretmenlerine yönelik mesleki eğitim programının geliştirilmesi ve etkililiğinin çeşitli değişkenler açısından incelenmesidir. Araştırma, Tasarım ve Geliştirme Araştırması olarak tasarlanmıştır. Araştırma süreci, Tasarım ve Geliştirme Araştırması modeline uygun olarak ve araştırmanın amacı doğrultusunda, erken çocukluk eğitiminde sosyal duygusal öğrenmeyi desteklemeye yönelik okul öncesi öğretmenlerin için mesleki eğitim programının tasarlanması, geliştirilmesi ve etkililiğinin incelenmesi olmak üzere üç farklı aşamada yürütülmüştür. Araştırmanın birinci aşamasında, ülkemizdeki okul öncesi öğretmenlerinin sosyal duygusal öğrenmeye ilişkin bilgileri, ihtiyaçları, uygulamaları ve varsa uygulamada yaşanan sorunları araştırılarak ihtiyaçlar belirlenmiştir. İkinci aşamada, birinci aşamada elde edilen bulgular ışığında okul öncesi öğretmenlerine yönelik Erken Çocuklukta Sosyal Duygusal Öğrenme Öğretmen Mesleki Eğitim Program (EÇSDÖ-MEP) geliştirilmiştir. Üçüncü aşamada ise geliştirilen Erken Çocuklukta Sosyal Duygusal Öğrenme Öğretmen Mesleki Eğitim Programı’nın (EÇSDÖMEP) okul öncesi öğretmenlerinin sosyal duygusal öğrenmeye yönelik bilgi, beceri ve uygulamalarına olan etkisi belirlenmiştir. Araştırmanın her aşamasında elde edilen bulgular, bir sonraki aşamayı desteklemiştir. Araştırmanın birinci aşamasında, öğretmenlerin sosyal duygusal öğrenmenin neden önemli olduğu, sosyal duygusal öğrenmenin öğrenme süreçlerine nasıl dahil edilebileceği ve sosyal duygusal öğrenmenin nasıl sürdürülebileceği ile ilgili öğretmenlerin eğitim ve desteğe ihtiyaçları olduğu sonucuna ulaşılmıştır. İkinci aşamada, birinci aşama bulgularından yola çıkılarak, sosyal duygusal öğrenme çerçevesinde öğretmenlerin bu konudaki uygulamalarına ışık tutacak bilgileri, örnekleri, sınıf içi uygulamaları içeren teorik ve uygulamalı modüllerden oluşan mesleki eğitim programı geliştirilmiş ve ikinci aşama sonucunda geliştirilen EÇSDÖMEP’in etkili mesleki faaliyet çalışmalarının özelliklerini taşıdığı sonucuna ulaşılmıştır. İkinci aşama sonucunda geliştirilme süreçleri tamamlanan EÇSDÖ-MEP’in uygulanmasını içeren üçüncü aşamada, EÇSDÖ-MEP’in öğretmenlerin model olma, olumlu/güvenli sınıf ortamı oluşturma erken çocukluk döneminde çocukların sosyal duygusal öğrenme becerilerini desteklemeye yönelik ifade ve davranışları üzerinde olumlu yansımaları olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Aynı zamanda yapılan sosyal geçerlik çalışmaları da, EÇSDÖ-MEP’in sosyal geçerliği sağladığını göstermektedir.
  • Item
    Psikolojik danışman ve danışman adaylarında kültürel tevazu ile terapötik ittifak arasındaki ilişkide çokkültürlü psikolojik danışma yeterlikleri ve empatinin aracı rolü
    (Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024-03-18) Kuşçi, İsmail; Duran, Nagihan Oğuz ; Eğitim Bilimleri Enstitüsü; Eğitim Bilimleri Ana Bilim Dalı ; Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Bilim Dalı; 0000-0002-2178-8429
    Bu çalışmanın amacı psikolojik danışmanların ve danışman adaylarının kültürel tevazu, çokkültürlü psikolojik danışma yeterlikleri, empati ve terapötik ittifak düzeyleri arasındaki ilişkileri incelemektir. Bu kapsamda araştırmanın çalışma grubu Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık (RPD) lisans programından mezun 269 kişi ile RPD son sınıf öğrencisi 317 kişi olarak toplam 586 kişiden oluşmaktadır. Katılımcıların yaşlarının 19 ile 56 arasında değiştiği; yaş ortalamasının 26.23 olduğu; ayrıca % 70’ini (410) kadınların % 30’unu (176) ise erkeklerin oluşturduğu görülmektedir. Araştırmanın verileri; Kişisel Bilgi Formu, Kültürel Tevazu Ölçeği (KTÖ), Çokkültürlü Psikolojik Danışma Yeterlikleri Ölçeği (ÇPDYÖ), Temel Empati Ölçeği (TEÖ) ve Terapötik İttifak Ölçeği (TİÖ) ile toplanmıştır. Kültürel tevazu, çokkültürlü psikolojik danışma yeterlikleri, empati ve terapötik ittifak arasındaki ilişkileri belirlemek amacıyla “Pearson Momentler Çarpım Korelasyon Analizi” kullanılmıştır. Araştırmanın teorik modelini test etmek için Yapısal Eşitlik Modeli (YEM) kullanılmıştır. Elde edilen sonuçlara göre, psikolojik danışmanlar ve danışman adaylarında, kültürel tevazu, çokkültürlü psikolojik danışma yeterlikleri ve empati terapötik ittifak üzerinde istatistiksel olarak anlamlı bir etkiye sahiptir. Ayrıca psikolojik danışman ve danışman adaylarında, kültürel tevazu ile terapötik ittifak arasındaki ilişkide çokkültürlü psikolojik danışma yeterlikleri ve empati tam aracı rol oynamıştır. Elde edilen bulgular, ilgili alanyazın bağlamında tartışılmış ve gelecek araştırma ve uygulamalar için öneriler sunulmuştur.
  • Item
    Satranç sporcularına müsabaka esnasında uygulanan transkraniyal doğru akım stimülasyonunun kalp atım hızı değişkenliği üzerine etkisinin incelenmesi
    (Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024-08-05) Engin, Merve Begüm; Görgülü, Recep; Eğitim Bilimleri Enstitüsü; Beden Eğitimi ve Spor Ana Bilim Dalı; 0000-0003-4994-5083
    Satranç, içerisinde bilişsel süreçler barındıran ve günlük yaşama entegre edilebilen çok yönlü bir spordur. Günlük yaşamda olduğu gibi satranç oyununda da, karşılaşılan durumlar değerlendirilip gerekli hesaplamalar yapılır ve probleme özgü en doğru hamleyi yapmak hedeflenir. Bu yönüyle satranç, bilişsel süreçlerden sorumlu olan prefrontal korteks etkinliğini artırmaya yardımcı olabilmektedir. Bilişsel süreçlerin anlaşılması ve geliştirilmesiyle ilişkilendirilen mekanizmalardan biri ise otonom sinir sistemi (OSS) aktivitesidir. OSS‘deki sempatik ve parasempatik aktivitenin yordanmasında kullanılan ve psikofizyolojik bir parametre olan kalp atım hızı değişkenliği (KAHD), kalp-beyin etkileşiminin göstergesi niteliğindedir. Bu etkileşim esas alındığında, nöromodilasyon yöntemleri ile OSS aktivasyonu düzenlenerek analitik düşünme ve problem çözme gibi önemli bilişsel süreçleri içeren satranç ve benzeri zihinsel performans unsurlarının gelişimine katkı sunulabilir. Bu nedenle araştırmanın amacı, satranç performansı sırasında uygulanan transkraniyal doğru akım stimülasyonunun (tDAS) kalp atım hızı değişkenliği üzerindeki etkilerini incelemektir. Araştırmaya, 18-30 yaş aralığında (ort: 21.76), 18 kadın; 32 erkek olmak üzere toplam 50 satranç sporcusu katıldı. Satranç müsabakası esnasında katılımcıların, 2 farklı koşul (tDAS+ tDAS-), 3 farklı zamanda (müsabaka öncesi, esnası, sonrası) KAHD verileri kaydedildi. Çalışmadan elde edilen veriler, Sosyal Bilimler için istatistik Programı (SPSS) Windows 29.0 (Chicago, IL, USA) kullanılarak analiz edildi. KAHD verileri için 2 (koşul; tDAS+, tDAS-) x 3 (zaman) tekrarlı ölçümlerde varyans alanizi yapıldı (Repeated Measures ANOVA). İkili karşılaştırmalarda, Bonferroni düzeltmesi uygulandı. tDAS (+/-) uygulamaları arasındaki KAHD değerlerinin ikili karşılaştırılmasında eşleştirilmiş iki örneklem t testi (paired samles t-test) analizi yapıldı. Bulgular incelendiğinde ANOVA sonuçlarına göre, Koşul*SDNN= F (2, 86)=5.570, p=.006, ηp 2=.115, power=.828. ve Koşul*r-MSSD= F (2, 84)=5.788, p= .007, ηp2= .121, power=.813. etkileşim değerlerinde anlamlı farklılık tespit edildi. Eşleştirilmiş iki örneklem t testine göre müsabaka sonrası tDAS uygulamasının olduğu koşul lehine SDNN (t48=2.59, p<.01) ve r-MSSD (t46=2.55, p<.01) değerlerinde istatistiksel olarak anlamlı fark olduğu tespit edildi. Sonuç olarak satranç sporcularına uygulanan tDAS‘ın bilişsel yükü azalttığı, KAHD‘yi artırdığı ve böylece OSS aktivitesine olumlu etkileri olduğu gözlemlenmiştir.
  • Item
    STEAM temelli müzik etkinliklerinin özel yetenekli öğrencilerin üstbilişsel farkındalık ve yaratıcılık potansiyellerine etkisi
    (Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024-01-15) Özer, Zeynep; Demirbatır, Rasim Erol; Eğitim Bilimleri Enstitüsü; Güzel Sanatlar Eğitimi Ana Bilim Dalı; Müzik Eğitimi Bilim Dalı; 0000-0001-5884-3367
    Bu çalışmada, özel yetenekli öğrencilere yönelik hazırlanmış STEAM temelli müzik etkinliklerinin öğrencilerin üstbilişsel farkındalık ve yaratıcılık potansiyellerine etkisi araştırılmıştır. Bu doğrultuda yapılan çalışma, 2022-2023 Eğitim-Öğretim yılında Bursa Halil İnalcık Bilim ve Sanat Merkezi’nde öğrenim gören ve 5. sınıfta okuyan 20 öğrenciye yönelik olarak hazırlanmıştır. Araştırma karma yöntem yaklaşımlarından iç-içe karma yöntemi temelinde tasarlanmıştır. Uygulama öncesinde öğrencilerin üstbilişsel farkındalıklarını belirlemek amacıyla Sperling, Howard ve Murpy (2002) tarafından 3-9. sınıf öğrencileri için geliştirilen ve Türkiye’deki öğrencilere Karakelle ve Saraç (2007) tarafından uyarlanan Üstbilişsel Farkındalık Ölçeği (ÜBFÖ-Ç), araştırmacılardan gerekli izinler alınıp kullanılmıştır. Ayrıca öğrencilerin yaratıcılık potansiyellerini belirlemek amacıyla Paris Descartes Üniversitesi’nden Lubart ve arkadaşları (2011) tarafından geliştirilen Yaratıcılık Potansiyelini Değerlendirme Testi (Evaluation of Potantial Creativity, EPoC) kullanılmıştır. Uygulama sonrasında da aynı testler tekrar edilerek gerekli değerlendirmeler yapılmıştır. Uygulama, 2022-2023 Eğitim-Öğretim yılının 2. döneminde başlanılmak üzere toplam 12 hafta sürecek şekilde planlanmıştır. Çalışmada 5 farklı etkinlik uygulanmıştır. Her etkinliğin sonunda öğrencilerin ilgili etkinliğe yönelik farkındalıklarının belirlenmesi amacıyla “Biçimlendirici Değerlendirme” gerçekleştirilmiştir. Uygulamanın sonunda ise yarı vii yapılandırılmış görüşme formu ile öğrencilerin STEAM temelli müzik etkinliklerine yönelik görüşleri belirlenmeye çalışılmıştır. Araştırmada elde edilen verilerin analizinde nicel ve nitel veri analiz yöntemleri kullanılmıştır. Üstbilişsel Farkındalık ve Yaratıcılık Potansiyelini Değerlendirme Testinden elde edilen veriler parametrik testlerden t-testi, Biçimlendirici Değerlendirme Formundan elde edilen veriler betimsel analiz, Yarı Yapılandırılmış Görüşme Formundan elde edilen veriler ise içerik analizi yöntemi kullanılarak değerlendirilmiştir. Araştırma sonunda STEAM temelli müzik etkinliklerinin özel yetenekli öğrencilerin üstbilişsel farkındalık ve yaratıcılık potansiyellerinin ön test ve son test puanları arasında son test puanlarının lehine anlamlı bir fark olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca öğrencilere uygulanan Biçimlendirici Değerlendirme ve Yarı Yapılandırılmış Görüşme Formlarından elde edilen verilere göre; öğrencilerin etkinlikleri eğlenceli ve öğretici buldukları, müziğin farklı dersler ile birlikte daha etkili olabileceği fikrini benimsedikleri görülmüştür. Ayrıca öğrenciler; bilişim teknolojileri alanında müzik ile ilgili birçok farklı programın olduğuna ve Scratch programında müzik çalışmalarının da yapılabileceğine ilişkin görüş bildirmişlerdir.
  • Item
    Nicel analiz seçimi konusunda yapay zekâ destekli bir sohbet robotu geliştirilmesi
    (Bursa Uludağ Üniversitesi, 2023-09-25) Ersöz, Abdullah Ragıp; Şentürk, Aysan; Eğitim Bilimleri Enstitüsü; Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Eğitimi Ana Bilim Dalı; 0000-0003-3519-8400
    Yapay zekâ, bu yüzyılın en önemli ve birçok başarının ve gelişmenin beklendiği teknolojilerinden birisidir. Yapay zekâ teknolojileri kullanılarak üretilen sohbet robotları son dönemde oldukça öne çıkmaktadır. Sohbet robotları, genellikle yapay zekâ ve doğal dil işleme teknolojilerini kullanarak insanlarla iletişim kurabilen programlardır. Bu çalışmanın gerekçesi, eğitim alanında doğal konuşmayı anlama ve üretme konusunda bir sohbet robotunun olmamasıdır. Bu çalışmada, lisansüstü öğrencilere nicel analiz seçimi konusunda destek olmak amacıyla, NAR (Nicel Analiz Robotu) adında yapay zekâ destekli bir sohbet robotunun geliştirilmesi amaçlanmıştır. Araştırmanın, eğitim alanında sohbet robotlarının kullanımı konusunda, literatüre katkı sağlaması hedeflenmiştir. Araştırmada lisansüstü öğrencilerin nicel analiz seçiminde yaşadıkları problemlere odaklanılmış ve araştırma modeli olarak Tasarım Tabanlı Araştırma yöntemi kullanılmıştır. Araştırma sürecinde yenilikçi problem çözme yaklaşımlarından Tasarım Odaklı Düşünme yönteminden yararlanılmıştır. Veri toplama aracı olarak dört yöntemden (çevrimiçi anket, doküman analizi, kullanılabilirlik testi ve log kayıtları) yararlanılmıştır. Verilerin analizinde betimsel analiz, içerik analizi ve doküman analizinden yararlanılmıştır. Toplanan verilerin geçerliğinde, katılımcı teyidi, çeşitleme ve Kappa testi tekniklerinden yararlanılmıştır. Sohbet robotunun kodlarının yazımında Python programlama dili kullanılmıştır. Araştırmanın bulguları yinelemeli döngüler şeklinde sunulmuştur. Katılımcıların görüşlerine göre nicel analiz seçiminde yaşanan sorunlar, nicel analiz konusunda yeterlik, bireysel destek ihtiyacı ve danışman öğrenci ilişkilerindeki aksaklıklar temalarında açıklanmıştır. Yapay zekâ temelli bir sohbet robotu geliştirilmesinde tasarım, geliştirme ve uygulama sürecini etkileyen olası faktörler, kullanıcı merkezli tasarım, doğal dil işleme yeteneği, açık ve anlaşılır arayüz ve etik ilkeler temalarında paylaşılmıştır. Sohbet robotunun doğru ve anlamlı yanıtlar üretip üretmediğini test etmek için yapılan kullanılabilirlik testi ve log kayıtları sonuçlarına göre, geliştirilen ilk prototipin etkili ve anlamlı cevap verme düzeyi orta düzeydeyken, ikinci prototipin ise etkili ve anlamlı cevap verme düzeyi orta düzey ile yüksek düzey arasında tespit edilmiştir. Elde edilen bulgular ve yapılan literatür taraması, sonuç ve tartışma kısmında, arayüz ve etkileşim tasarımı, sohbet robotlarının geleceği, yapay zekâ ve etik başlıklarında tartışılmıştır.
  • Item
    Özel yetenekli öğrencilere yönelik tasarlanan teknoloji destekli geometri öğretim modülünün ispat ve muhakeme süreçleri açısından incelenmesi
    (Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024-06-12) Zengin, Derya; Broutin, Menekşe Seden Tapan; Eğitim Bilimleri Enstitüsü; Matematik ve Fen Bilimleri Eğitimi Ana Bilim Dalı; Matematik Eğitimi Bilim Dalı; 0000-0001-9854-9664
    Bu çalışmada, özel yetenekli öğrencilere yönelik tasarlanan teknoloji destekli geometri öğretim modülünün ispat ve muhakeme süreçleri açısından incelenmesi amaçlanmıştır. Çalışmada, nitel bir araştırma olup tasarım tabanlı yaklaşım ile desenlenmiştir. Tasarım tabanlı araştırmada süreç üç aşamada tamamlanmıştır. Birinci aşamada, taslak modeli geliştirilmiş ve ders planları hazırlanmıştır. İkinci aşamada, ilk uygulama yapılmış ve tasarım revize edilmiştir. Üçüncü aşamada, ikinci uygulama yapılmış ve tasarıma son hali verilmiştir. Bu süreç sonucunda, Zengin öğretim modeli geliştirilmiş ve bu model kapsamında 9. sınıf Matematik dersindeki üçgenler ünitesi için 7 örnek ders planlarını içeren bir öğretim modülü tasarlanmıştır. Çalışmanın uygulamaları, 2022-2023 öğretim yılı güz ve bahar dönemlerinde yapılmıştır. Birinci aşamada 50 BİLSEM öğrencisi ve 57 BİLSEM matematik öğretmeni ile ikinci aşamada 2 BİLSEM öğrencisi ve üçüncü aşamada 8 BİLSEM öğrencisi ile çalışmalar gerçekleştirilmiştir. Araştırmada veri toplama aracı olarak; Yarı Yapılandırılmış Görüşme Formu, Açık Uçlu Geometri Alan Bilgisi Testi, Çoklu Zekâ Alanı Envanteri ve Yaratıcılık Ölçeği kullanılmıştır. Aynı zamanda, uygulama sürecinde ders gözlemleri, ses, ekran ve video kayıtları ile veriler toplanmıştır. Çalışmada, görüşme formları içerik analizi ile analiz edilmiştir. Ayrıca, Açık Uçlu Geometri Alan Bilgisi Testi, Çoklu Zekâ Alanı Envanteri ve Yaratıcılık Ölçeği'nden elde edilen veriler veri çözümleme yöntemleri ile analiz edilerek gerekli değerlendirmeler yapılmıştır. Öğrencilerin muhakeme ve ispat süreci, nitel analiz kapsamında Toulmin tartışma modeli ile analiz edilmiştir. Elde edilen veriler düzenlenerek muhakeme ve ispat sürecine yönelik bir analitik çerçeve elde edilmiştir. Araştırma sürecinde, öğretmenlerin ve öğrencilerin BİLSEM 'de uygulanan matematik öğretim programına yönelik bakış açıları ayrıntılı bir şekilde ortaya konulmuştur. Öğrencilerin başarı seviyeleri, yaratıcılıkları ve baskın zekâ alanları benzer olmakla birlikte ispat basamakları süreçlerine yönelik analitik çerçeve incelendiğinde, ispatlarının genellikle alt basamaklarda kaldığı tespit edilmiştir. Matematik öğretim sürecinde ders işleniş şekli, sınıf içi öğrenme yaşantıları, bireysel ispat çalışmaları, öğrenme ortamı ve GeoGebra yazılımının öğrenme sürecinde önemli bir rol oynadığı görülmüştür. Bu bağlamda, hem kişisel hem de çevresel faktörlerin ispat yetenekleri üzerinde etkili olduğu sonucuna varılmıştır. Çalışmada elde edilen sonuçlar göz önünde bulundurulduğunda araştırmanın matematik öğretim süreçlerine katkı sağlayacağı, matematik öğretmenleri için örnek ve kaynak teşkil edeceği ve ileride yapılacak çeşitli çalışmalara katkı sunacağı düşünülmektedir.
  • Item
    Astronomi okuryazarlığı üzerine kazanım temelli program geliştirme çalışması
    (Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024-06-11) Ünal, Merve; Bulunuz, Nermin; Eğitim Bilimleri Enstitüsü; Matematik ve Fen Bilimleri Eğitimi Ana Bilim Dalı; Fen Bilgisi Eğitimi Bilim Dalı; 0000-0002-5917-4369
    Astronomi çok eski çağlardan bu yana insanoğlunun ilgisini çeken bir konu olmaklabirlikte, hızla gelişen teknoloji sayesinde uzay artık insanlar için bilinemeyen bir konuolmaktan çıkmış ve son yüzyılda ülkeler uzay çalışmalarını hızlandırmışlardır. Uzay çalışmalarındaki bu gelişmeler, dünyada eğitimin her alanına da yansımaktadır. Hem bu çalışmalara katılabilecek insan gücünü sağlayabilmek hem de ülke vatandaşlarının çalışmaları takip ederken içeriğini, amacını anlayabilmesini sağlayabilmek adına, öğrencilerin―Astronomi okuryazarı‖ olarak yetiştirmesi oldukça önemlidir. Astronomi okuryazarlığı, Astronomi hakkında genel bir çerçeve çizen hem beceri hem de davranış boyutları olan bir kavramdır. Bu çalışmada Astronomi okuryazarı öğrenciler yetiştirmek için ilkokuldan ortaöğretime kadar çeşitli dersler içerisinde bulunan Astronomi kazanımlarının bütüncül bir bakış açısıyla gözden geçirilmesi, düzenlenmesi ve sınıflandırılması amaçlanmıştır. Çalışmada iki veri toplama tekniği kullanılmıştır. İlk aşamada iki tur Delphi tekniği kullanılarak ilkokul, ortaokul ve lise için Astronomi okuryazarlığı yeterlikleri, Astronomi, Fizik ve Fen Bilimleri alanlarında uzmanların görüşleri alınarak belirlenmiş, ikinci aşamada ise alan uzmanlarının önerdiği Astronomi kazanımları, mevcut öğretim programlarındaki kazanımlar ile doküman inceleme tekniği kullanılarak karşılaştırılmıştır. Delphi tekniği ile toplanan verilerin analizleri sonucunda, alan uzmanlarının, toplumun genel olarak Astronomi okuryazarlığı düzeyini yetersiz gördükleri ve bu doğrultuda, Astronomi okuryazarlığının her öğrenci için oldukça gerekli olduğunu belirttikleri bulunmuştur. Bulgulara göre, Astronomi okuryazarlığı yeterlilik alanları; Bilgi, Beceri, Duyuşsal ve Astronomi- Teknoloji –Topl alanlarından oluşmaktadır. Bu ana alanların alt alanları her öğrenim düzeyine göre farklılaşmakla birlikte, uygun kazanımlar buralarda sıralanmıştır. Alan uzmanları bu beceri ve davranışların hangi okul kademesinde, hangi kazanımları kapsayacak şekilde öğretilmesi gerektiğini, Astronomide hızla gelişen güncel konuları da içine alarak, yeniden düzenlenmeye ihtiyaç duyulduğunu ifade etmişlerdir. Araştırmanın sonuçlarından hareketle, mevcut Fen öğretim programlarındaki kazanımların, Astronomi okuryazarı bireyler yetiştirmek için yeterli olmaması nedeniyle, güncellemelerin yapılması, Fen derslerinden farklı olarak ayrı bir Astronomi dersinin programlara eklenmesi, bu dersin de Millî Eğitim Bakanlığı tarafından istihdam edilecek Astronomi uzmanlık alanına sahip öğretmenler tarafından öğretilmesi önerilmektedir.
  • Item
    Genel ses eğitimine yönelik hazırlanan öğretim programının öğretmenlerin ses kullanım becerisine etkileri
    (Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024-06-25) Kulaksız, Merve Nur Kale; Gül, Gülnihal; Eğitim Bilimleri Enstitüsü; Güzel Sanatlar Eğitimi Ana Bilim Dalı; Müzik Eğitimi Bilim Dalı; 0000-0003-0927-5644
    Bu araştırmada öğretmenlerin ihtiyaçları göz önünde bulundurularak hazırlanmış bir ses öğretimi programının meslek hayatlarında ses kullanım durumlarına ne düzeyde katkısının olduğunun tespit edilmesi amaçlanmıştır. Araştırmada Zonguldak İli Devrek İlçe Milli Eğitim Müdürlüğüne bağlı olan Devrek Anadolu Lisesinde görev yapan farklı branşta ve araştırmaya gönüllü olarak katılan çalışma grubu ile tek gruplu ön test-son test deneysel bir çalışma yürütülmüştür. Deney grubunun demografik bilgilerinin belirlenmesi ve görüşlerinin elde edilmesi amacıyla “Demografik Bilgi ve Görüşme Formu” ses eğitimi uygulama sürecinin öncesinde katılımcılara uygulanmıştır. Daha sonra hazırlanan ses öğretimi programı 10 hafta boyunca deney grubuna uygulanmıştır. Uygulama sonrasında ölçme aracı deney grubuna tekrar uygulanmış ve deney grubu son test puanları belirlenmiştir. Analizler sonucunda araştırmanın birinci alt problemine yönelik ses için duruş pozisyonu, ikinci alt probleme yönelik ses üreten organları tanıma, üçüncü alt problemine yönelik doğru nefes tekniğini legato ve staccato egzersizlerde uygulayabilme, dördüncü alt probleme yönelik doğru ses tekniğini kullanabilme ve beşinci alt probleme yönelik ses egzersizlerinde doğru entonasyon, rezonans ve artikülasyonu sağlayabilme son test puanlarının ön test puanlarından daha yüksek olduğu belirlenmiştir. Bununla birlikte araştırmanın altıncı alt problemi olan genel puanlardaki gelişmeyi gösteren son test puanlarının, ön test puanlarından daha yüksek ve anlamlı düzeyde farklı olduğu tespit edilmiştir. Araştırmadan elde edilen bulgular doğrultusunda deney grubuna uygulanan ses öğretimi programının öğretmenlerin ses kullanım becerileri üzerinde olumlu etkilerinin olduğu sonucuna ulaşılmıştır.