2003 Cilt 22 Sayı 1-2-3

Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11452/13141

Browse

collection.page.browse.recent.head

Now showing 1 - 20 of 23
  • Item
    Yarış atlarında asit-baz dengesi ve elektrolitler
    (Uludağ Üniversitesi, 2013-10-15) Alp, Müjdat; Kocabağlı, Neşe
    Doğada vücutlarını terleme yolu ile serinleten iki tür bilinmektedir. Bunlar, atlar ve insanlardır. Tek tırnaklıların teri hipertonik olduğu için, uzun süreli egzersiz büyük miktarda elektrolit kaybı ile sonuçlanır. Egzersiz, asit-baz dengesi ile yakın ilişkilidir. Antrenman yapan atlar, hem laktik asit birikimi nedeni ile metabolik asidozise, hem de hızlı solunuma bağlı olarak kan CO2 seviyesinin düşmesi nedeni ile solunum alkolozisine meyillidirler. Bu durum, atın performansını sınırlayabilir ve aşırı durumlarda sıcak vurması gibi öldürücü koşullar ortaya çıkabilir. Bu makalenin amacı, yarış atları için sıvı ve elektrolit katkıları hakkında önerilerde bulunmaktır. Sıvı ve elektrolit yetersizliklerinin miktarı, asit-baz dengesinde meydana gelen yeme bağlı değişiklikler ve uygulamalar tartışılmıştır.
  • Item
    Memeli embriyolarının kriyoprezervasyonu
    (Uludağ Üniversitesi, 2003-08-01) Bağış, Haydar; Sağırkaya, Hakan; Veteriner Fakültesi
    Memeli embriyolarının dondurularak saklanması 1970’li yılların ilk yarısından günümüze değin bilim adamlarınca çalışılan önemli konulardan birisidir. Beşeri alanda ve sığırcılık alanında embriyoların kriyoprezervasyonu rutin olarak uygulanmaktadır. Son yıllarda özellikle vitrifikasyon yöntemi ile ilgili yoğun araştırmalar yapılmaktadır. Bu derlemede embriyoların dondurulmasıyla ilgili yöntemler (özellikle vitrifikasyon), kriyoprezervasyonun mekanizması, kullanılan kriyoprotektif maddeler, ve kriyoprezervasyona etki eden faktörler açıklanacaktır.
  • Item
    Süt ve süt ürünlerinde aflatoksin M1 (AFM1) ive Türkiye’deki durumu
    (Uludağ Üniversitesi, 2003-06-25) Oruç, H. Hüseyin; Veteriner Fakültesi
    Aflatoksinler, bazı Aspergillus türleri tarafından üretilen, çeşitli tarım ürünlerinde bulunabilen, potansiyel olarak karsinojenik ve teratojenik etkiye sahip bir mikotoksin grubudur. Aflatoksin M1 (AFM1), Aflatoksin B1 (AFB1) ile kontamine yemleri tüketen laktasyondaki hayvanların sütlerinde bulunur, AFB1’in karaciğerde biyotransformasyonu sonucu oluşan temel metabolitidir ve meme bezlerinden süte geçer. Süt ve süt ürünlerinde AFM1 bulunması; bu ürünleri daha çok tüketen bebek ve çocuklar açısından oldukça önemlidir. Çünkü, bebek ve çocuklar mikotoksinlerin olumsuz etkilerine karşı oldukça hassastır. Bu nedenle, bir çok ülke, AFM1’e maruz kalma riskini azaltmak için çeşitli araştırma ve kontrol programları uygulamıştır. Her ülke kendi şartlarını göz önünde tutarak, yemlerdeki AFB1 düzeyine sınırlama getirmiş, süt ve süt ürünlerinde, maksimum bulunabilecek AFM1 düzeylerini belirlemiş veya önermiştir. Türkiye’de, süt ve süt ürünlerinde bulunan AFM1 ile ilgili çeşitli çalışmalar yapılmıştır. Türkiye’de, süt ve peynirlerde, insan sağlığı için risk oluşturabilecek düzeylerde AFM1 bulunabilmektedir.
  • Item
    Köpeklerde fertilitenin değerlendirilmesinde seminal plazma içeriğinin önemi
    (Uludağ Üniversitesi, 2003-04-10) Günay, Ülgen; Veteriner Fakültesi
    Erkek hayvanlarda fertilitenin değerlendirilmesinde ve reprodüktif hastalıkların tanısında seminal plazmanın biyokimyasal değerlendirilmesi önemli bir kriterdir. Seminal plazmanın biyokimyasal bileşiminde anormallik olması, erkek köpeklerdeki infertilite problemini anlamak için seminal plazma içeriği üzerindeki çalışmalara daha fazla yoğunlaşılması gerektiğini göstermektedir. Seminal plazmada kalsiyum, magnezyum gibi iz elementlerin anormal düzeyleri spermatozoa üretimini, olgunlaşmasını, motilitesini, fertilizasyon kapasitesini ve spermatogenezisi etkileyebilmektedir. Sonuç olarak, bu derlemede erkek köpeklerde infertilite problemlerinin saptanmasında seminal plazma içeriğinin de araştırılması gerekliliği üzerinde durulmuştur.
  • Item
    Pastırma üretim teknolojisini geliştirme çabaları
    (Uludağ Üniversitesi, 2003-04-03) Kök, Filiz
    Pastırma kendine has üretim teknolojisiyle asırlardan beri üretilen Türklere özgü kurutulmuş bir et ürünüdür. Pastırma üretim teknolojisini geliştirmek amacıyla bir çok çalışma yapılmıştır. Bu derlemede, pastırma ve üretim teknolojisini geliştirmeye yönelik çalışmalar hakkında bilgi verilmiştir.
  • Item
    Yosunlar ve hayvan beslemede kullanımları
    (Uludağ Üniversitesi, 2003-06-09) Demirel, Gülcan; Özpınar, Haydar
    Çiftlik hayvanlarının diyetlerinde ω-6 yağ asitlerince zengin tane yemlerin kullanılması bu hayvanlardaki yağ asidi kompozisyonunu değiştirmiştir. Diğer tarafta ω-3 uzun zincirli yağ asitlerinin insanlar için besinsel ve sağlık yönünden faydaları hakkında gittikçe artan bilgiler mevcuttur. Özellikle dekosaheksaenoik asit (DHA, 22:6 n-3) ve daha az oranda eikosanoik asit (EPA, 20:5 n-3) kalp damar hastalıkları riskini azaltmaktadır. Balık ve yosunlardan elde edilen deniz ürünleri yağları ω-3 PUFA (Poly Unsaturated Fatty Acids, Çoklu Doymamış Yağ Asitleri) yönünden zengindirler. Bununla beraber balık yağındaki bu yağ asitlerinin yaygın olarak kullanılan hayvansal ürünlere geçişi süt ve ette balık kokusuna ve yemlerde ve hayvansal ürünlerde oksidasyon problemlerine neden olmuştur. Bundan dolayı araştırmalar balık yağındaki bu kokuyu giderme yollarına odaklanmış, bazı firmalar balık yağının koku ve tadını maskeleyen metotlar geliştirmiş fakat BSE krizi bütün bu girişimleri değiştirip, otçul hayvanları deniz balıkları ile beslemenin doğru olup olmadığı sorusunu ortaya çıkartmıştır. Bu konuda gittikçe artan bir tüketici bilinci ve ilgisi mevcut olduğundan ve bunun ışığında balık ve balık yağına alternatifler bulmak gerekmektedir Yosunlar yüksek protein kapsamları, bol miktarda vitamin ve mineral ve aynı zamanda yüksek ω-3 uzun zincirli doymamış yağ asitleri içerdiğinden dolayı uygun bir katkı maddesi olarak dikkat çekmektedir fakat hayvanlarda kapsamlı olarak incelenmemiştir. Bu derleme yosun türleri, bunların üretimi, besinsel içerikleri ve hayvan performansı üzerine bilgileri incelemektedir.
  • Item
    Donmuş spermanın saklanması ve eritilmesi
    (Uludağ Üniversitesi, 2003-03-17) Nur, Zekariye; Ak, Kemal; Veteriner Fakültesi
    Günümüzde genetik kaynakların saklanarak gelecek yıllara aktarılması önemli bir konudur. Hayvancılık, biyoteknoloji, türlerin soyunun korunması ve klinik uygulamaları gibi geniş bir kullanıma sahip spermanın dondurularak saklanması süt sığırcılığı alanında büyük bir potansiyele sahiptir. Donmuş spermanın uygun koşullarda saklanması ve eritilmesi üzerine sun’i tohumlama alanında çalışanlar tarafından çok sayıda çalışma yapılmıştır. Bu derlemede donmuş spermanın saha koşullarında saklanması ve eritilmesi sırasında fertiliteyi düşürebilecek hatalı uygulamaların önüne geçmek için dikkat edilmesi gereken kritik noktalara değinilmiştir.
  • Item
    Biyojen aminler - süt ve süt ürünlerindeki varlığı ve önemi
    (Uludağ Üniversitesi, 2003-09-04) Aygün, Osman
    Biyojen aminler hayvan, bitki ve mikroorganizmaların normal metabolizmasında rol alan düşük molekül ağırlıklı organik bazlardır. Ancak, çiğ veya işlenmiş gıdalarda da oluşabilen biyojen aminler, gıdalarla yüksek miktarda vücuda alındıklarında zararlı etkiler ortaya çıkmaktadır. Ortaya çıkan bazı gıda zehirlenmelerinin, histamin ve tiramin ile ilişkili olduğu bilinmektedir. Biyojen aminler, süt ürünleri içerisinde en çok peynirde bulunmaktadır. Bu derlemede biyojen aminlerle birlikte, bunların süt ve süt ürünlerinde bulunuşu ve önemi hakkında bilgi verilmektedir.
  • Item
    Sakarya yöresi süt sığırlarında neosporosis caninum
    (Uludağ Üniversitesi, 2003-02-22) Öncel, Taraneh; Bıyıkoğlu, Gülay
    Bu çalışma Sakarya yöresinde Şubat-Temmuz 2003 tarihleri arasında Neospora caninum’un varlığının araştırılması amacı ile yapılmıştır. Süt sığırlarında toplanan serumlar Neospora caninum antikorları yönünden competetive ELİSA (cELİSA) kiti ile test edilmiştir. Bu yöntem ile 92 sığır serumunun 10’unde (%9.2), seropozitiflik saptanmıştır.
  • Item
    Sıfat sezonuna geçiş döneminde ve sıfat sezonunda koç spermasının dondurulabilirliğinin araştırılması
    (Uludağ Üniversitesi, 2003-12-23) Günay, Ülgen; Nur, Zekariye; Doğan, İbrahim; Başpınar, Burcu; Soylu, M. Kemal; Veteriner Fakültesi
    Bu çalışmada koç spermasının sezona geçiş döneminde ve sezonda dondurulabilirliğinin araştırılması amaçlandı. Çalışmada, alınan koç spermaları Tris- yumurta sarısı sulandırıcısı ile 1:1 oranında sulandırılarak 0.25 ml.lik payetlerde finalde %5 gliserol içerecek şekilde hem sezona geçiş döneminde hem de sıfat sezonunda donduruldu. Sıfat sezonuna geçiş döneminde ve sezonda alınan taze sperma öneklerindeki yoğunluk, kitle hareketi, motilite ve toplam morfolojik bozukluk değerleri karşılaştırıldığında istatistiksel fark saptanmıştır. Çözüm sonrası motilite sıfat sezonunda sezona geçiş döneminden daha yüksek bulunmuştur (P<0.01). Çözüm sonrası akrozomal ve toplam morfolojk bozukluk oranları ise sezona geçiş döneminde sıfat sezonundan daha yüksek bulunmuştur (P<0.01). Sonuç olarak; sunulan çalışmada sıfat sezonunda koç spermasının dondurulabilirliği daha üstün bulunmuştur.
  • Item
    Adnan Menderes Üniversitesi (ADÜ) Veteriner Fakültesi Cerrahi Kliniğine getirilen hastalara toplu bir bakış (1999-2003)
    (Uludağ Üniversitesi, 2003-12-28) Sarıerliler, Murat; Kılıç, Nuh
    Bu çalışmada 1999-2003 yılları arasında ADÜ Veteriner Fakültesi Cerrahi Kliniğine getirilen hastaların değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Kliniklerimize başvuran 1918 hastanın % 54,64’ünü köpek, % 26,53’ünü sığır, % 9,38’ini kedi, % 3,64’ünü At, % 2,5’ini kanatlı, % 1,82’sini koyun-keçi ve % 1,45’ini ise deve oluşturmuştur. Hayvan türlerine göre en sık karşılaşılan hastalıklar; köpek, kedi, sığır, at, koyun-keçi ve kanatlılarda kemik doku ve iskelet sistemi lezyonları, develerde ise kas-tendo ve tendovagina hastalıkları (% 21,42) ile eklem hastalıkları (% 21,42) olarak belirlenirken buzağılarda doğmasal anomalilerin önemli derecede yüksek (atresia ani et recti % 11,01, arqure-bouleture % 14,68, atresia coli % 6,21 ve diğer doğmasal anomaliler % 6,77) olduğu görülmüştür.
  • Item
    The incidence, geographical distribution and levels of aflatoxin b1 on stored hay batches in kars province of Turkey
    (Uludağ Üniversitesi, 2004-01-07) Karademir, Başaran; Doğan, Abdullah; Kaya, İsmail
    Aflatoksin B1 (AFB1) in animal feed is one of the major toxic substances for animal and thus for human health. Therefore, the incidence, geographical distribution and levels of AFB1 in hay batches were investigated. Hay samples from new and old ones were collected from different geographical locations in the Kars province. In the region, the incidence of AFB1 in new and old hay samples were 33.08% and 59.26%, respectively. Homogenous geographical distribution of AFB1 was observed among the villages. The amounts of AFB1 in new and old batches were 16.93±1.24 and 30.13±1.45 ppb, respectively. No significant differences were detected among the mean value of towns.
  • Item
    Farklı enerji ve protein içeren rasyonların pharaoh bıldırcınlarının besi performansları üzerine etkisi
    (Uludağ Üniversitesi, 2003-12-10) Gezen, Ş. Şule; Petek, Metin; Veteriner Fakültesi
    Bu araştırma, farklı enerji ve protein düzeyine sahip üç rasyonun Pharaoh bıldırcınlarının besi performansı ve karkas randımanı üzerine etkilerini belirlemek amacıyla yürütüldü. Araştırmada toplam 825 adet günlük Pharaoh bıldırcın (Coturnix Coturnix Coturnix) civcivi kullanıldı. Her birinde 275 civciv bulunan 3 ana grup düzenlendi. Grupların herbiri 55 civciv içeren 5 tekrar grubuna ayrıldı. Deneme süresince 1, 2 ve 3. grupların metabolik enerji (Kkal/kg) ve ham protein (%) düzeyleri sırasıyla 2900-24; 3200-23; 3200-26.5 olacak şekilde düzenlendi. Deneme 35 gün sürdürüldü. Araştırma sonunda, 3. grubun ortalama canlı ağırlık kazancı 1. gruptan yüksek bulundu (P<0.001). Bir kilogram canlı ağırlık artışı için tüketilen yem miktarları 1., 2., 3. gruplarda sırasıyla 2.93, 2.65, 2.61 kg olarak tespit edildi. Karkas randımanı bakımından gruplar ve cinsiyetler arasında farklılıklar görülmedi. Sonuç olarak, Pharaoh bıldırcınlarının ham protein ve metabolik enerji gereksinimlerinin NRC (1994)’de Japon bıldırcınları için verilen standartlardan daha yüksek olabileceği kanısına varıldı.
  • Item
    Donmuş boğa spermasında plazma membran sağlamlığının morfolojik bulgularla karşılaştırılması
    (Uludağ Üniversitesi, 2003-09-29) Nur, Zekariye; Soylu, M. Kemal; Veteriner Fakültesi
    Hypo-ozmotik ortamda bekletilen spermanın kuyruk kısmında oluşan şişme ve kıvrılmaların hücre membranının fonksiyonel durumunun önemli bir göstergesi olduğu çok sayıda çalışma ile gösterilmiştir. Bu çalışmada rutin sperma analizleri ile elde edilen sonuçların Hypo-ozmotik swelling test (HOST/HOS test) ile karşılaştırılması ve bu testlerle birlikte kullanılıp kullanılamayacağı araştırıldı. Çalışmada payet metoduna göre dondurulmuş 6 baş boğanın sperması kullanıldı. Motilite ve spermatozoon morfolojisi (akrozom, baş, orta kısım ve kuyruk anomalileri) ve plazma membran bütünlüğü (HOST) 37°C’lik su banyosunda 30 saniyede eritme sonrasında incelendi. Yapılan araştırmada plazma membran bütünlüğüne sahip spermatozoa oranı ile motilite arasında yüksek bir korelasyon olduğu görülmüştür (P<0.01). Membran bütünlüğüne sahip spermatozoon ile kuyruğa ait morfolojik bozukluk oranları arasında daha düşük bir korelasyon olduğu (P<0,05), fakat akrozoma ait morfolojik bozukluk oranı (P>0,05), başa ait morfolojik bozukluk oranı (P>0,05) ve orta kısma ait morfolojik bozukluk oranları (P>0,05) ile membran bütünlüğüne sahip spermatozoa oranları karşılaştırıldığında aralarında herhangi bir korelasyon olmadığı saptanmıştır. Bu çalışmada HOST’nin basit ve uygulanabilir bir test olduğu, rutin semen analizleri ile birlikte kullanılması ile spermanın fonksiyonel bütünlüğü hakkında fikir sahibi olunabileceği sonucuna varıldı.
  • Item
    Eqvalan® (ivermectin) ve equimax® (ivermectin + praziquantel)’ın doğal enfekte atlarda strongylidae türlerine etkileri
    (Uludağ Üniversitesi, 2003-10-20) Yıldırım, Fikret; Durmaz, Murat; Çırak, Veli Y.; Güleğen, Ender; Veteriner Fakültesi
    Bu çalışmada Eqvalan® (ivermectin) ve Equimax® (ivermectin + praziquantel)’ın Strongylidae türleri ile doğal enfekte atlarda etkinliklerinin ve etki sürelerinin karşılaştırılması yapılmıştır. Bu amaçla, 20 at iki gruba ayrılmış, birinci gruptaki atlar 0.2 mg/kg dozda ivermectin (Eqvalan®), ikinci gruptaki atlar ise 0.2 mg/kg ivermectin + 2.5 mg/kg praziquantel (Equimax®) kombinasyonu ile tedavi edilmişlerdir. Tedavi sonrası 3., 5., 7., 9. ve 11. haftalarda alınan dışkı numunelerinde McMaster yöntemiyle gram dışkıdaki yumurta sayıları (EPG) belirlenmiştir. İlaç etkinliği, dışkıda yumurta sayısı azalım testi (FECRT)’ne göre hesaplanmıştır. İki antelmentik de 7 hafta boyunca >%97 etki göstermiş, 9. haftadan itibaren ise EPG değerleri artmaya başlamıştır. Tedavi öncesi ve sonrası yapılan dışkı kültürlerinden elde edilen 3.dönem larvaların Cyathostominae alt familyasına ait olduğu teşhis edilmiştir. İlaç uygulanan hayvanların hiçbirinde yan etki gözlenmemiştir. Sonuç olarak, atları Strongylidae enfeksiyonlarından koruma amaçlı yapılacak Eqvalan® veya Equimax® tedavileri 7 hafta arayla uygulanmalıdır.
  • Item
    Teke spermasının morfolojik değerlendirilmesinde farklı boyama metotlarının kullanılması
    (Uludağ Üniversitesi, 2003-09-29) Nur, Zekariya; Günay, Ülgen; Doğan, İbrahim; Başpınar, Burcu; M. Kemal, Soylu; Veteriner Fakültesi
    Bu çalışmada Saanen ırkı teke spermasının değerlendirilmesinde Eozin-nigrozin (EN), Gimza ve ikili boyama yöntemi olan Eozin-nigrozin sonrası Gimza (EN-G) boyama metotlarının kullanılabilirliği araştırıldı. EN, Gimza ve EN-G boyama yöntemlerinde akrozomal bozukluk (AB) oranları sırasıyla; %3.5±0.4, %7.2±0.4 ve %9.1±0.4; Diğer Morfolojik Bozukluk (DMB) oranı 2.8±0.2, 2.4±0.2 ve 2.8±0.2, Toplam Morfolojik Bozukluk (TMB) oranı ise sırasıyla 6.3±0.4, 9.6±0.4 ve 11.9±0.4 olarak saptandı. En yüksek AB ve TMB oranı EN-G boyama metodunda elde edildi (P<0.05). EN ve EN-G boyama metotları arasında ölü spermatozoon oranları arasında istatistiksel bakımdan fark bulunmadı. Sonuç olarak EN-G metodu kullanılarak yapılan boyama sonucunda ölü spermatozoon oranı, AB, DMB ve TMB morfolojik bozukluk oranlarının tek bir preparattan daha ayrıntılı olarak değerlendirilebileceği sonucuna varıldı.
  • Item
    Kuzularda büyümenin çok boyutlu ölçekleme yöntemi ile değerlendirilmesi
    (Uludağ Üniversitesi, 2003-09-09) Doğan, İsmet; Veteriner Fakültesi
    Büyümeyi karakterize eden özellikler doğum ağırlığı ve çeşitli dönemlerdeki canlı ağırlıklardır. Bir canlının doğum ağırlığı ile çeşitli dönemlerindeki canlı ağırlıkları genotip ve çevresel faktörlerin etkisi ile şekillenir. Çalışmanın amacı, büyümeye etki eden faktörlerden cinsiyet ve doğum tipi faktörlerine göre elde edilen dört farklı durum ayrı ayrı dikkate alınarak bu iki faktörün hangi kombinasyonlarındaki büyümenin birbirine benzediğinin çok boyutlu ölçekleme tekniği ile incelenmesidir. Çalışmada, Türkiye’de bilimsel bir dergide yayımlanan çalışmadan3 elde edilen bilgiler kullanılmıştır. Stress ölçüsünün değeri, Morkaraman kuzular için 0.01310 olarak Akkaraman kuzular için ise 0.03141 olarak elde edilmiştir. Elde edilen Stress ölçüşü değerleri dikkate alındığında iki boyutlu uzayda elde edilen sonuçların orijinal veri ile uyumunun mükemmel olduğu ve kuzularda büyümenin iki boyutlu uzayda görüntülenebileceği ve bu görüntüden yararlanarak büyüme ile ilgili yorumlar yapılabileceği sonucuna varılmıştır. Büyüme üzerine etkili olduğu düşünülen faktörlerden yalnızca doğum tipi ve cinsiyetin dikkate alındığı bu çalışmada, elde edilen sonuçlara bakılarak Morkaraman ırkı kuzularda büyümede doğum tipinin ön plana çıktığı, Akkaraman ırkı kuzularda ise cinsiyetin daha etkili olduğu söylenebilir.
  • Item
    Dondurulmuş-çözündürülmüş köpek spermasının boyama ve fikzasyon işlemlerinden sonra değerlendirilmesi
    (Uludağ Üniversitesi, 2003-06-10) Günay, Ülgen; Nur, Zekiye; Soylu, M. Kemal; Veteriner Fakültesi
    Bu çalışmada dondurulmuş-çözündürülmüş köpek spermasındaki morfolojik bozuklukların saptanmasında iki farklı boyama yöntemi ve bir sıvı-fikzatif solusyonun etkileri ve bu yöntemlerin karşılaştırılması amaçlanmıştır. Bulgular incelendiğinde boyama grupları ve fikzatif solusyon arasında akrozomal ve toplam morfolojik bozukluklar arasında istatistiksel fark saptanmamıştır. Sonuç olarak morfolojik bozuklukların belirlenmesinde Hancock solusyonu yanında diğer boyama yöntemlerinin de kullanılabileceği sonucuna varılmıştır.
  • Item
    Uludağ Üniversitesi Veteriner Fakültesi İç Hastalıkları Kliniğine getirilen sığır ve koyunların değerlendirilmesi (1990 - 2000)
    (Uludağ Üniversitesi, 2003-04-24) Kennerman, Engin; Yılmaz, Zeki; Şentürk, Sezgin; Veteriner Fakültesi
    Bu çalışmada 1990 - 2000 yılları arasında Uludağ Üniversitesi Veteriner Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Kliniklerine getirilen sığır ve koyunların değerlendirilmesi amaçlandı. 1990 - 2000 yılları arasında 1646 sığır ve 677 koyun muayene ve tedavi edildi. Sığır (% 39.1) ve koyunlarda (% 36.05) hastalıkların en yaygın görüldüğü dönemin 0 - 6 aylar arasında olduğu belirlendi. Sığırlarda en çok sindirim sistemi (% 34.45), solunum sistemi hastalıkları (% 25.46) saptandı, bu hastalıkları enfeksiyon hastalıklar (% 22.96), metabolizma hastalıkları (% 4.0), üriner sistem hastalıkları (% 2.79), deri hastalıkları (% 2.68) ve dolaşım sistemi hastalıkları (% 2.31) izledi. Koyunlarda da benzer şekilde en çok sindirim sistemi hastalıkları (% 30,1) gözlendi. Bu hastalıkları enfeksiyon hastalıklar (% 25.12) ve solunum sistemi hastalıkları (% 21,8), metabolizma hastalıkları (% 5.32), deri hastalıkları (% 2.67), üriner sistem (% 2.52) ve dolaşım sistemi hastalıkları (% 0.3) izledi. Sonuç olarak 1990 - 2000 yılları arasında Uludağ Üniversitesi Veteriner Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Kliniklerine getirilen sığır ve koyunlarda hastalıkların en çok görüldüğü dönemin 0-6 aylık dönem olduğu, tüm hastalıklar arasında sindirim, solunum sistemi ve enfeksiyon hastalıkların görülme oranının daha fazla olduğu belirlenmiş ve özellikle 0-6 aylık dönemde profilaktik önlemlerin alınmasıyla insidensin azaltılabileceği kanısına varılmıştır.
  • Item
    Akut ve kronik böbrek yetmezliğine sahip köpeklerde lipid profilinin değerlendirilmesi
    (Uludağ Üniversitesi, 2003-04-24) Şentürk, Sezgin; Çetin, Meltem; Gölcü, Esin; Udum, Duygu; Veteriner Fakültesi
    İnsanlarda serum lipid ve lipoprotein konsantrasyonları böbrek yetmezliği ile ilişkilendirilmiştir. Bu çalışmada total kolesterol, trigliserid, HDL-C, LDL-C’yi kapsayan serum lipidleri ile böbrek yetmezlikleri (akut ve kronik renal yetmezlik) arasındaki ilişkinin araştırılması amaçlanmıştır. Kronik böbrek yetmezliğine sahip olan köpeklerin akut renal yetmezlikli ve sağlıklı köpeklerle karşılaştırılmasında, serum total kolesterol, trigliserid ve LDL-C seviyelerinin istatiksel olarak daha yüksek düzeyde olduğu bulundu (p<0.001). Bununla birlikte serum HDL-C seviyesinin kronik böbrek yetmezliği bulunan köpeklerde akut böbrek yetmezlikli ve sağlıklı köpeklere göre daha düşük düzeyde olduğu belirlendi (p<0.001). Sonuç olarak; köpeklerde total kolesterol, trigliserid, HDL-C, LDL-C’yi kapsayan serum lipidleri ile kronik böbrek yetmezliği arasında ilişki olduğu belirlendi.