1989 Cilt 16 Sayı 1

Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11452/22044

Browse

collection.page.browse.recent.head

Now showing 1 - 20 of 35
  • Item
    Uterus myomlarında luteinizan hormon-releasing hormon (LH- RH) agonistlerinin kullanımı
    (Bursa Üniversitesi, 1989) Tüfekçi, Mehpare; Kimya, Yalçın; Tıp Fakültesi; Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı
    Uterus myomlarında, LH-RH agonistlerinin kullanım yolları, etkinliği, yan etkileri tartışıldı ve yeni bir yaklaşım olan intronazal kullanımı açıklandı.
  • Item
    Hipertiroidik olgularda tedavi öncesi ve tedavi sırasında lipoproteinlerin serum düzeylerinde oluşan değişiklikler ve bunların tiroid hormonları ile ilişkisi
    (Bursa Üniversitesi, 1989) İmamoğlu, Şazi; Tıp Fakültesi; İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı
    Hipotiroidili olgularda serum lipoprotein düzeylerinde görülen değişikliklerin hipertiroidi tedavisi sırasında düzelmeleri ve bunların serum tiroid hormon düzeyleri ile ilişkileri 42 hipertiroidik (31 ka dın, 11 erkek) olgunun tedavi öncesi, tedavinin (propylthiouracil tablet 150·300 mg/gün) birinci ve ikinci ayı sonunda, serum total trüyodotironin (t-T3 ), total tiroksin (t-T4), serbet tiroksin (s-T4), total kolesterol (t-chl), trigliserid (TG), yüksek dansiteli kolesterol (HDL-chl), düşük dansiteli kolesterol (LDL-chl) düzeyleri, 48 sağlıklı (25 kadın , 23 erkek) kontrolun değerleri ile karşılaştırılarak incelendi. Tedavi öncesi dönemde hipertiroidik olguların tümünde serum t-chl, LDL-chl ue sadece kadın olgularda HDL-chl düzeylerinin düşük olduğu, LDL-chl hariç diğerlerinin tedavi sırasırıda normal değerlere yükseldiği gösterildi. Tedavinin ikinci ayının sonunda serum TG düzeyleri yüksek bulundu. Tedavi öncesi dönemde serum t-T3 değerleri ile LDL chl değerleri arasında, serum t-T4 ve s-T4 değerleri ile t-chl ve LDL-chl değerleri arasında negatif korelasyon olduğu belirlendi.
  • Item
    Fötal kan pH değerlerinin fötal distres tanısındaki önemi ve doğum şekline etkisi
    (Bursa Üniversitesi, 1989) Cengiz, Candan; Tıp Fakültesi; Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı
    Fötal kardiotokogramda gördüğümüz patolojik bulgular ancak fötusta asidoz meydana geldiğini saptayabildiğimiz zaman değer kazanır ve böylece fötal distres tanısı kanıtlanmış olur. Bu tanının konulduğu hastalarda doğumun acilen gerçekleştirilmesi gerekir. Fötal distres tanısı sadece kardiotokografik bulgulara dayanıyorsa doğum gereksiz sezeryenle sonuçlanabilir. Fötal kan pH ölçümleri ile fötusun asidozda olup olmadığını anlayabilirsek hastalarda gereksiz sezeryeni önlemiş oluruz. Bu çalışmada, fötal kardiotokogramda patolojik bulgular saptanan 134 gebede fötal kanda pH ölçülmüş ve sonuçlara dayanarak gebelerin % 78.4'ünde doğum vaginal yolla gerçekleştirilebilmiştir.
  • Item
    Damar hastalıklarında trombolitik tedavi
    (Bursa Üniversitesi, 1989) Cengiz, Mete; Yurtkuran, Mustafa; Tıp Fakültesi; Göğüs Kalp Damar Cerrahisi Ana Bilim Dalı
    Çeşitli damar ve by pass greft tıkanmalarında tedavi alternatifi veya yardımcı bir metod olarak, streptokinaz (SK) veya Urokinaz (UK) kullanılarak başarılı bir şekilde trombolitik tedavi uygulanmıştır. Son yıllarda fibrinolitik sistemin daha uygun bir aktivatörü olan rekombinant human-doku tipi plazminojen aktivatörü (rt-PA) bu alana katılmıştır. Bu derleme yazısında, biz bu üç fibrinolitik ajanın etki mekanizmasını ve literatürdeki klinik uygulamalarını ve sonuçlarını sunmaktayız.
  • Item
    İlerlemiş meme kanserinde hormonal tedavi
    (Bursa Üniversitesi, 1989) Kutlay, Burçin; Tatlıkazan, Levent; Tıp Fakültesi; Genel Cerrahi Ana Bilim Dalı
    Hormonal tedaviye sistematik yaklaşımda amaç minimal yan etki ile birlikte maximum yarar saklama ve hastalığın maximum kontrolu olmalıdır. Hormonal tedaviye alınan cevap vakanın o andaki endokrin durumu ile direkt ilişkilidir. Bu menapozal yaşla değerlendirilir. Tedavi seçiminde esas tümör büyümesine etkili faktörlerin değerlendirilip, tümör büyümesine antagonist hormonal ajanların verilmesidir. Anti-östrojenik ajan olan Tamoxifen ve adrenal kortikal sekresyon inhibitörü olan Aminoglutethimide'in ilerlemiş meme kanserli vakalarda kullanımı, sonuçları ve ilgili literatürler gözden geçirildi, konu sunuldu.
  • Item
    Popliteal arter «Entrapment» sendromu (PAES)
    (Bursa Üniversitesi, 1989) Cengiz, Mete; Özkan, Hayati; Şenkaya, Işık; Tümay, Mustafa; Özdemir, İ. Ayhan; Tıp Fakültesi; Göğüs Kalp Damar Cerrahisi Ana Bilim Dalı
    Popliteal arterin sıkışmasından dolayı alt ekstremite iskemisi çok nadirdir. Sıkışma (Entrapment) popliteal arterin anormal seyrinden dolayı veya gastrokinemius adalesinin medial başının anormal yapışması sonucu arterin basıya uğramasıyla meydana gelir. Semptomlar tipik olarak atlet veya gastrokinemius adalelerini fazla kullanan genç hastalarda ortaya çıkar. Bu yazıda popliteal sıkışma "Entrapment" sonucu vasküler yetmezliği olan iki genç hasta sunulmuş ve hastalığın .tanı kriterleri ve cerrahi tedavisi tartışılmıştır.
  • Item
    Hellp sendromu
    (Bursa Üniversitesi, 1989) Erdoğan, Eftal; Küçükkömürcü, Şakir; Eser, Ahmet; Tıp Fakültesi; Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı
    Eklampsi sonucu gelişen bir Hellp sendromu olgusu sunulmuş ve literatür gözden geçirilmiştir.
  • Item
    Lingual tiroid
    (Bursa Üniversitesi, 1989) İmamoğlu, Şazi; Tezel, İlker; Tuncel, Ercan; Atabey, Tomris; Tıp Fakültesi; İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı
    Lingual tiroidle ilgili literatür incelenmiş, 20 yaşında lingual tiroid tanısı konulan, medikal tedavi ile sonuç alınamayan ve transpozisyon yöntemi ile cerrahi tedavi uygulanan kadın olgu sunulmuştur .
  • Item
    Çocuk guatrları
    (Bursa Üniversitesi, 1989) Doğruyol, Hasan; Şanal, Murat; İmamoğlu, Şazi; Taşdelen, İsmet; Tıp Fakültesi; Çocuk Cerrahisi Ana Bilim Dalı
    Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Cerrahisi ve Genel Cerrahi Anabilim Dallarında, 1978-88 yılları arasında 20 çocuğa nodüler guatr ve difüz hiperplazi tanısı ile operasyon uygulanmıştır. Bunların 12 tanesi nodüler kolloidal guatr, 12 tanesi ,folliküler adenom, 2 tanesi folliküler adenom-nodüler kolloidal guatr, 1 tanesi fetal ı adenom, 1 tanesi tiroid hemanjiom-nodüler kolloidal guatr, 1 tanesi fetal adenom·nodlüler kolloidal guatr, 1 tanesi primer difüz hiperplazi idi .Bunlardan iki tanesi hipertiroidik statusta gelip, uzun süreli medikal tedaviye rağmen yeterli sonuç alınamıyarak cerrahi tedavi uygulanan vakalardır . Olguların 17'si kız , 3'ü erkek olup, 8 tanesi 10-12, 12 tanesi de 13-15 yaş grubunda idi. Hastalar retrospektif olarak değerlendirilmiş, klinik özellikleri, uygulanan ameliyat teknikleri ve sonuçları takdim edilmiştir.
  • Item
    Diafragma gelişim defektleri
    (Bursa Üniversitesi, 1989) Doğruyol, Hasan; Şanal, Murat; Özkan, Hayati; Cengiz, Mete; Özdemir, İ. Ayhan; Tıp Fakültesi; Çocuk Cerrahisi Ana Bilim Dalı
    Uludağ Üniv. Tıp Fak. Çocuk Cerrahisi ve GKDC Anabilim Dallarında 1978- 88 yılları arasında 21 vaka konjenital diafragma hernisi tanısı ile ameliyat edilmiştir. Bunların 12 tanesi Bochdalek (Posterolateral), 9 tanesi de Morgagni (stemokostal) hernisi idi. Olguların 4 tanesi 0-2 gün, 4 tanesi 3-5 gün, 4 tanesi 25 gün 6 ay yaş grubunda, 9 tanesi de 4 yaşın üzerinde idi. Bu olgular retrospektif olarak değerlendirilmiş, klinik özellikleri, radyolojik bulguları ve tedavi sonuçları takdim edilmiştir.
  • Item
    Düşük plazma çinko düzeyi ve gebelikle ilişkisi
    (Bursa Üniversitesi, 1989) Daregenli, Ömer; Tıp Fakültesi; Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı
    Çinko günümüzde, tıbbın hemen her dalında giderek önem kazanmaktadır. Gebelikte de plazma düzeylerinin düşüklüğünün, annede, fetüste ve yenidoğanda çeşitli bozukluklara yol açtığı bildirilmektedir. Emzirmenin kesilmesini izleyerek ortaya çıkan bir Acrodermatitis Enteropatica olgusu nedeniyle bu konudaki bilgiler gözden geçirilmiştir.
  • Item
    Tek taraflı hematokolpos ile birlikte uterus didelphys
    (Bursa Üniversitesi, 1989) Daregenli, Ömer; Tıp Fakültesi; Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı
    Uterus Didelphys ile birlik te tek taraflı hematokolpos ve aynı tarafta renal agenesis şeklinde ortaya çıkan Müller ve Wolf kanallar mm parsiyel birlikte anomalileri oldukça enderdir. Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalında 1988 yılında saptanan ve sağıtılan böyle bir olgu sunulmuş ve literatür gözden geçirilmiştir.
  • Item
    Geç postpartum kanama
    (Bursa Üniversitesi, 1989) Erdoğan, Eftal; Esmer, Ahmet; Küçükkömürcü, Şakir; Tıp Fakültesi; Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı
    Geç postpartum kanamalar doğumdan sonraki 2.-31. günler arasında ortaya çıkar. Görülme sıklığı 1000 gebelikte 1 olarak bildirilmektedir. Bu yazıda bir geç postpartum kanama olgusu ilgili literatür gözden geçirilerek sunulmuştu.
  • Item
    Klomifen sitrat ve anansefali
    (Bursa Üniversitesi, 1989) Erdoğan, Eftal; Esmer, Ahmet; Tıp Fakültesi; Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı
    Klomifen ile ovulasyon indüksiyonu sonucu oluşan bir anansefali olgusu sunulmuş ve ilgili literatür gözden geçirilmiştir.
  • Item
    Luteinize anrüptüre folikül (LUF) sendromu
    (Bursa Üniversitesi, 1989) Tüfekçi, Mehpare; Kimya, Yalçın; Sesli, Turgut; Tıp Fakültesi; Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı
    Rüptüre olmayan ovarian folikülün luteinizasyon son yıllarda, bir infertilite sebebi olarak bildirilmektedir. Olgular over yüzeyinin laparoskopi ve laparotomi ile direk görülmesi veya ultrasonografi ile tanınabilm ektedir. Bu yazımızda, kliniğimizde gonadotropinlerle primer infertilite tedavisi esnasında ultrasonografik muayene ile saptadığımız iki LUF sendromu olgusu sunulmuş ve literatür gözden geçirilmiştir.
  • Item
    Primer over gebeliği
    (Bursa Üniversitesi, 1989) Tüfekçi, Mehpare; Erdoğan, Eftal; Önder, Mine; Tıp Fakültesi; Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı
    Bu yazıda, ektopik gebeliğin nadir bir şekli olan, primer over gebeliği sunuldu. Predispozan faktörler tartışıldı ve literatür gözden geçirildi.
  • Item
    Yavaş doz ketamin infüzyonu
    (Bursa Üniversitesi, 1989) Özcan, Berin; Yanık, İsmet; Tıp Fakültesi; Anesteziyoloji ve Reanimasyon Ana Bilim Dalı
    Bu çalışmada kas gevşemesi istenmeyen cerrahi işlemler sırasında derin bir analjezi elde etmek için yavaş doz ketamin infüze edilen 4 olgu sunulmuş ve ilgili literatür gözden geçirilmiştir.
  • Item
    Konstriktif perikarditlerin tanı ve tedavisi
    (Bursa Üniversitesi, 1989) Cengiz, Mete; Özkan, Hayati; Şenkaya, Işık; Çobanoğlu, Nedim; Özdemir, İ. Ayhan; Tıp Fakültesi; Göğüs Kalp Damar Cerrahisi Ana Bilim Dalı
    8 yıl içerisinde perikardit tanısı korıan 46 olgu retrospektif olarak incelendi. Bu olgulardan 25'inde konstriksiyon saptandı ve perikardiektomi yapıldı. Kontraksiyona neden olarak 12 olguda idiyopatik, 10 olguda tüberküloz, 2 olgu romafizmal ve 1 olguda stafilokoksik perikardit saptandı. Semptom ve bulguların yeterli olmadığı olgularda tanı için en önemli kriter perikard konstrüksiyonunun olabileceğinin düşünülmesidir. Tanıkoymada güçlük olan olgularda Ekokardiografi, kalp kateterizasyonu ve özellikle kompüterize tomografinin çok yararlı sonuçlar verdiği gözlendi. Konstriktif perikarditlerde perikardiektominin tek ve etkin tedavi olduğu ve özellikle tüberküloza bağlı gelişen perikard konstrüksiyonlarında erken cerrahi girişimin morbidite ve mortaliteyi azaltmada önemli olduğu belirlendi.
  • Item
    Neonatal depsiste risk gruplarının oluşturulması
    (Bursa Üniversitesi, 1989) Sapan, Nihat; Dengiz, Orhan; Günay, Ünsal; Tıp Fakültesi; Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı
    Neonatal sepsis gibi mortalitesi yüksek bir hastalıkta, yüksek riskli bebeklerin belirlenmesi ve bunlara daha yoğun bir tedavi uygulanması ile başarı şansı artabilir. Yüksek riskli bebekleri ortaya koymak amacıyla 189 neonatal sepsisli olgu vücut ağırlıklarına göre 3 gruba ayrıldı . Grup 1'de 2000 gr. dan düşük vücut ağırlığına sahip 32 olgu, Grup I/'de 2000·2500 gr. arasında vücut ağırlığına sahip 29 olgu ve Grup lll'de 2500 gr. dan fazla ağırlığa sahip 128 olgu bulunuyordu. Olgulardan ölenler kötü prognozlu, yaşayanlar ise iyi prognozlu olarak kabul edildi. Vücut ağırlığı 2000 gr. dan düşük olan ve neonatal sepsis belirtileri ilk 72 saat içinde başlayan, neonatal sepsis bulgularının başladığı gün veya sonraki günlerde belirtilen laboratuvar testlerinden 2 veya daha fazlası pozitif olan olgularda prognozun daha kötü olduğu, bunların yüksek riskli neonatal sepsisli olgular olarak kabul edilebileceği sonucuna varıldı .
  • Item
    Prematüre bebeklerde ağırlık artışı
    (Bursa Üniversitesi, 1989) Parıldar, Tamer; Sapan, Nihat; Tıp Fakültesi; Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı
    Bu çalışmada prematüre bebekler 6 ay süre ile takip edilerek aylık ağırlıkları ölçüldü. Elde edilen ağırlık artış değerleri literatür bilgileri ile karşılaştırıldı; ayrıca cinsiyet ve doğum ağırlığına göre ayrılan 4 grubun ortalama değerleri birbirleriyle kıyaslandı.