2002 Cilt 11 Sayı 2

Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11452/14196

Browse

collection.page.browse.recent.head

Now showing 1 - 13 of 13
  • Item
    Hakîm Tirmîzî’nin psikoloji anlayışında öğrenme ve algılama
    (Uludağ Üniversitesi, 2002) Abdurrezzâk, Abdüllâtif; Çift, Salih; İlahiyat Fakültesi
    İslamî psikolojide olduğu kadar Batı psikoljisinde de öğrenme ve algılama iki önemli konu olarak görülmektedir. Algılama ve öğrenme vasıtasıyla bilgiye ulaşılır.Öğrenme yalnızca bilgi edinme, duygusal alışkanlıklar, sosyal etkileşim ve kişisel gelişmeyi değil, aynı zamanda yeni beceriler hususundaki mahareti de kapsar. Kısaca doğumdan ölüme, hayatımızın her yönünü kuşatmaktadır. Bu makale, III/IX. yüzyılda yaşamış olan, ünlü müslüman âlim Hakîm et-Tirmizî tarafından ele alınmış olan bu konuyu müzakere edecektir.
  • Item
    Din dilinin doğası
    (Uludağ Üniversitesi, 2002) Tillich, Paul; Çınar, Aliye; İlahiyat Fakültesi
    Paul Tillich’e göre, birbirinden kesinlikle farklı gerçeklik seviyeleri mevcut olup, bunlar farklı yaklaşımları ve farklı dilleri talep etmektedir. Din dilinin doğası semboliktir. Semboller ile işaretler arasındaki temel ayrım şudur: İşaretler, her hangi bir şekilde işaret ettikleri şeyin gerçekliğine ve gücüne katılmazlar. Oysa semboller, sembolize ettikleri şeyle aynı olmamalarına rağmen, onun anlamına ve gücüne katılırlar. Peki, “Semboller nereden doğar?” Onların kaynağı, bugünlerde genellikle grup bilinçaltı ya kolektif bilinçaltı denilen yerdir. Dinî semboller, bütün diğer sembollerin yaptığı aynı şeyi yani aksi takdirde bize gizli kalan, hiçbir surette açılamayan bir gerçeklik seviyesini açma işini yapar. Bütün dinî sembollerin iki temel düzlemi vardır: Tecrübî gerçekliğin ötesine geçen aşkın düzlem ve tecrübî gerçekliğin içinde karşılaştığımız içkin düzlem.
  • Item
    Bi-lâ keyfe doktrini ve İslâm kelâmındaki temelleri
    (Uludağ Üniversitesi, 2002) Abrahamov, Binyamin; Koloğlu, Orhan Ş.; İlahiyat Fakültesi
    İslâm kelâmında, Kur’an ve Sünnet literatüründeki teşbihî ifadeleri açıklamak için üç farklı yol vardır. Bunlardan biri, nasıl olduğunu sormaksızın veya yorum yapmaksızın demek olan bi-lâ keyfe doktrinidir. Bu doktrinin taraftarlarına göre teşbihî ifadeler, keyfiyyetini yorumlamaya kalkmaksızın olduğu gibi kabul edilmelidir. Bu makalede, İbn Hanbel’den, İbn Teymiyye’ye kadar pek çok müslüman alim tarafından, bi-lâ keyfe doktrini lehine geliştirilen çeşitli deliller ortaya konulmaktadır.
  • Item
    Küreselleşen dünyada din
    (Uludağ Üniversitesi, 2002) Kılavuz, Ulvi Murat; İlahiyat Fakültesi
    Küreselleşme, dünyada günümüzdeki siyasî, kültürel, ekonomik vb. süreçleri anlama ve anlamlandırma noktasında anahtar kavramlardan birisidir. Bu kısaca, bilgi, eşya, sermaye ve insanların, politik ve ekonomik sınırları aşan akışını ifade eder. Bugün kullanıldığı anlamda yeni bir kavram olan küreselleşmeye, insanlık tarihi boyunca çeşitli olguların temel teşkil ettiğini söylemek mümkündür. Bununla birlikte, küreselleşmenin felsefî arkaplânının postmodernizm olduğu yaygın biçimde kabul görmektedir. Bu çalışmada, esasları ve hedefleri yönünden küreselleşmeyle mücadele içinde olan dinlerin ve özellikle de İslâm’ın gittikçe küreselleşen bir dünya içindeki konumu incelenmeye çalışılacaktır.
  • Item
    Dinlerde kıble anlayışı
    (Uludağ Üniversitesi, 2002) Güç, Ahmet; İlahiyat Fakültesi
    Kıble, Yahudilerin, Hıristiyanların, Müslümanların ve diğerlerinin ibadet esnasında döndükleri yöndür. Kıble konusundaki eski Yahudi uygulaması ve ona atfedilen öneme Daniel Kitabı’nda (6/10) rastlanır. Hıristiyan kilise binalarındaki yön geleneği, kökenlerini, Yahudi sinagoglarının Kudüs’teki Mabed’e doğru coğrafî olarak yönlendirilişinden ziyade, Greko-Romen mabedlerinin doğuya doğru kozmik yönlendirilişinde bulur. Birkaç küçük istisna dışında, ilk Hıristiyan kiliseleri doğubatı ekseninde yönlendirilmişlerdir. Kıblenin evrenselliği sadece İslam’da gerçekleştirilmiştir. İlk günlerde bir toplum olarak organize edilmeden önce Müslümanlar, kıblelerinin bir sembolü olarak kutsal Kudüs şehrine yönelmişlerdi. Mekke’den ayrılıp Medine’ye vardıklarında, ilâhi yönlendirme ile Hz. Muhammed halkını bir ümmet, bağımsız bir topluluk olarak organize etmeye başladı. Bu safhada, Hz. İbrahim’in ismiyle de ilişkilendirilen Ka’be kıble olarak kabul edildi. Bu değişiklik hicretten onaltı, onyedi ay sonra yapılmıştır.
  • Item
    Hz. Peygamberin çocuk eğitiminde öne çıkardığı hususlar
    (Uludağ Üniversitesi, 2002) Sağlam, İsmail; İlahiyat Fakültesi
    Din eğitimi biliminin en önemli kaynaklarından birisi de, Hz. Peygamber (sav)’in uygulamaları ve sözleridir. Günümüzde çocuklara din eğitimi vermeye çalışırken, Hz. Peygamber (sav)’in bu hususta nelere önem verdiğini tespit etmek, eğitimcilere ve anne babalara ışık tutacaktır. Yaşadığımız çağın gereklerini güzden uzak tutmadan, Hz. Peygamber (sav)’in çocuk eğitiminde önem verdiği hususları dikkate almak, bizi daha sağlıklı sonuçlara götürecektir diyebiliriz. İşte bu makale bu düşünceden hareketle kaleme alınmıştır.
  • Item
    İsmail Hakkı Bursevî’nin Rûhu’l-Beyân’da İslâm tarihi ilk dönem hadiseleri ve siyasî-itikadî fırkalar hakkındaki görüşleri
    (Uludağ Üniversitesi, 2002) Apak, Adem; İlahiyat Fakültesi
    İsmail Hakkı Bursevî Osmanlı Devleti’nde 18. yüzyılın en büyük sufilerinde birisidir. Tasavvuf, edebiyat, Kur’ân tefsiri, hadis ve İslâm hukuku gibi İslâmî ilimler alanlarında pek çok kitap yazmıştır. İslâm tarihine ait özel bir eser meydana getirmediği için, biz onun ilk dönem İslâm tarihi konusundaki fikirlerini en önemli eseri olan tefsir çalışması Ruhu’l-Beyan’da bulmaya çalıştık. Bu makalede onun Dört halife dönemi, Emeviler dönemi ardından da Haricilik, Şiilik ve Mutezile gibi ilk dinî-siyasî fırkalar hakkanıdaki görüşlerini ortaya koymayı hedefledik.
  • Item
    Yahudi-Hıristiyan ilişkileri tarihi ve Anti-Semitizm-Oryantalizm ilişkisi
    (Uludağ Üniversitesi, 2002) Şenay, Bülent; İlahiyat Fakültesi
    Bu makâlede, Yahudiler ve Latin Katolik Hıristiyanları arasındaki ilişkileri şekillendiren Anti-Semitizmin Oryantalizm ile doğrudan ‘sebepsonuç’ ilişkisi olduğuna dikkat çekilmektedir. Anti-Semitizmin Batı’da artışı ve devamında da Latin Katolik Hıristiyanlığının anti-İslamizminin etkisi kayda değer bir husustur. Makâle, Edward Said’in ‘Orientalism’ adlı eserindeki ‘antisemitizm’ ile ilgili değerlendirmelerinden hareketle, YahudiHıristiyan ilişkileri tarihine bakmakta ve Yahudi-Hıristiyan kaynaklarına göre antisemitizmin kökenlerini incelerken , anti-Semitizmin Batı Hıristiyan tarihinde bilinen sebepler yanında anti-İslamizmden de kaynaklandığı, dolayısıyla Oryantalizmi şekillendirmiş olduğuna işaret etmektedir. Bunun temelinde Latin Katolik dünyasında yaygın bir şekilde ortaçağların başlangıcından 19. y.y.’a kadar müslümanlarla yahudilerin ‘İsa’nın krallığına karşı işbirliği yapan müttefikler olarak’ görülmüş olması yatmaktadır. Makâleye göre, Oryantalizm, Avrupa-merkezci (Eurocentric) tarih yazımına, anti-Semitizme ve bir o kadar da ‘anti-İslamizm’e dayanır. Yine bu bağlamda, makâlede, Oryantalistlerin, İslâmî kaynaklara, Oryantalist literatürde kendisini gösteren Hıristiyan Kitab-ı Mukaddes Yorum (Biblical Hermeneutics) geleneği ve Tarih Felsefesi alanındaki ‘tarihselcilik’ (historicism) yaklaşımını uygulamış oldukları hatırlatılmaktadır. Bunun arkasında gerek popüler kültür, gerekse akademik ya da sanat çalışmaları düzeyinde uzun bir tarihe yayılan anti-İslamizmin izlerini bulmak mümkündür.
  • Item
    XV. yüzyıl Bursa alimleri ve Arap diline katkıları
    (Uludağ Üniversitesi, 2002) Yalar, Mehmet; İlahiyat Fakültesi
    Bu çalışmada XV. Yüzyıl Bursa Alimlerinin kısa biyografileri ile Arap diline dair eserleri ele alınarak Arap diline olan katkıları belirlenmeye çalışılmıştır. Bu çerçevede on üç alim ve Arap diliyle ilgili olarak yazdıkları kırk dokuz eser tespit edilmiş olup eserlerin, büyük ölçüde günümüze kadar geldiği görülmüştür.
  • Item
    Kelâmcıların İbn Arabî düşüncesine etkisi
    (Uludağ Üniversitesi, 2002) Karadaş, Cağfer; İlahiyat Fakültesi; İlköğretim Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi Öğretmenliği Bölümü
    Endülüs’lü bir sufî olan İbn Arabî, her ne kadar sufî gelenek içinde yetişmiş ise de sistemini kurarken felsefeden kelâma bütün İslamî disiplinlerden yararlanmıştır. Eserleri incelendiğinde bunu açıkça görmek mümkündür. Bu makalede özellikle kelâm düşüncesinden etkilenmesi “bilgi”, “varlık”, “ilahî isim-sıfatlar” ve “tanrı-alem ilişkisi” konuları çerçevesinde ele alınacaktır.
  • Item
    Hasta hekim ilişkileri açısından din öğretiminin önemi
    (Uludağ Üniversitesi, 2002) Kılavuz, M. Akif; İlahiyat Fakültesi
    Din ve sağlık bireylerin, en çok önem atfettiği iki önemli kurumdur. Bu iki kurum arasındaki ilişki eski dönemlere dayanmaktadır. Eski dönemlerde insanlara din ve sağlık hizmeti aynı kişiler tarafından götürülmüştür. Günümüzde insanlara sağlık ve din hizmeti farklı kimseler tarafından götürülmekle birlikte din ve sağlık hizmeti götürenlerin işbirliğine ihtiyaç duyulmaktadır. Son zamanlarda, doktor hasta ilişkilerinde dinî ve ruhanî hayatla ilgili hususların gündeme gelmesi doktorların, hastalığı iyileştirme sürecinde dinin etkisi konusunda bilgi sahibi olmasını gerekli kılmaktadır. Bu çalışmada doktor hasta ilişkilerinde din öğrenimine duyulan ihtiyaç ele alınmaya çalışılmıştır.
  • Item
    Yetişkinlik ve yaşlılık döneminde eğitim ve din eğitiminin önemi
    (Uludağ Üniversitesi, 2002) Kılavuz, M. Akif; İlahiyat Fakültesi
    Günümüzde pek çok akademik alanın yanı sıra Eğitim ve Din Eğitimi yetişkin sorunlarına giderek artan bir ilgi duymaya başlamıştır. Eğitim etkinliklerine katılmak suretiyle yetişkinler faydalı olma, anlamlı bir rolü olma, yeni yetenekler geliştirme, hoşça vakit geçirme gibi ihtiyaçlarını tatmin ederler. Buna ilave olarak eğitim sayesinde onlar, topluma katkıda bulunma, daha kültürlü bir kişi olma, ilginç şeyler öğrenme, ilginç kişilerle tanışma imkanı bulabilirler. Bu çalışmada yetişkinlerin sorunlarına çözüm aramak için yetişkin din eğitiminin nasıl bir önem taşıdığı konusu ele alınmıştır.
  • Item
    Kur’an-ı kerim kıssaları ve düşündürdükleri
    (Uludağ Üniversitesi, 2002) Kaya, Remzi; İlahiyat Fakültesi
    Kur’ân-ı Kerim farklı konuları içermektedir. Bunlar içinde yer alan kıssalar, insanın geçmişi, içinde yaşadığı zamanı ve geleceği hakkında karar vermesine yardımcı olur. Kur’an’da konuyla ilgili 1600 civarında ayetin olduğu ileri sürülmektedir. Kıssa; geçmişte olmuş bir olayı, daha sonra gelecek insanlara, ders verilmek istenen kısmını aktarma olarak ifade edilir. Söz konusu kelimenin kullanılış itibariyle, anlatma, açıklama, birinin izini takip etme, haber ve tarihi bilgi gibi anlamlara gelir. Kıssalar doğru ve ibret verici olayları tasvir etmesi açısından önem taşımaktadır. Amacı Allah’ın birliğini ispat ve insanlığın mutluluğunu temin etmektir. Kıssalarda iyi ve kötü toplumların durumu tasvir edilerek iyiler örnek gösterilmektedir. Bu makalede, kıssaların sürekliliği ve düşündürdükleri konusunda görüş ve düşüncelerimizi bulacaksınız.