1986 Cilt 13 Sayı 1-2-3

Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11452/22036

Browse

collection.page.browse.recent.head

Now showing 1 - 20 of 20
  • Item
    Grasilis kas flebi ile anal inkontinans tamiri
    (Uludağ Üniversitesi, 1986) Özcan, Mesut; Kahveci, Ramazan; Tıp Fakültesi; Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Ana Bilim Dalı
    Meningomyelosel nedeni ile neonatal dönemde opere edilmiş ve daha sonra anal inkontinans ile birlik te alt ekstremitede parsiyel paralizi gelişmiş olan bir olguda anal inkontinansın onarımı amacı ile grasilis kas flebi kullanılmıştır. Bu yazıda konu ile ilgili literatür verilerinin ışığı altında olgunun değerlendirilmesi sunulmuştur.
  • Item
    Servikal ve dorsal spinal kanal lokalizasyonlu anevrizmal kemik kisti
    (Uludağ Üniversitesi, 1986) Aksoy, Kaya; Korfalı, Ender; Safi, İmran; Mutlu, Atıf; Sadıkoğlu, Sadık; Tıp Fakültesi; Nöroşirürji Ana Bilim Dalı
    Anevrizmal kemik kistleri nadirdir. Primer kemik tümörleri içinde % 1.5 oranında rastlanılır. Vertebral cisimlerin yanı sıra pedikül, lamina ve spinöz çıkıntılar da da tutulma görülebilir. Makalemizde biri seruikal diğeri dorsal yerleşimli iki olgu takdim edilmiştir.
  • Item
    Extraspinal meningioma
    (Uludağ Üniversitesi, 1986) Korfalı, Ender; Aksoy, Kaya; Tümör, Ö.; Tıp Fakültesi; Nöroşirürji Ana Bilim Dalı
    Bu makalede çok nadir yerleşim gösteren extraspinal meningiomalı bir vaka takdim edilmektedir. Ekstradural yerleşimli meningiomaların preoperatif teşhisleri, intradural olanlardan çok daha zordur ve bu durumda çoğunlukla teşhis ve tedavi yönünden sorunlar yaratır.
  • Item
    Büyük bir desmoid tümörü neticesinde ortaya çıkan karın duvarı defektinin musculus rectus femoris ve fascia lata ile onarımı
    (Uludağ Üniversitesi, 1986) Toomes, Juri; Birtel, Wemer; Özsoy, Zafer; Tıp Fakültesi; Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Ana Bilim Dalı
    Son zamanlarda karın duvarı defektlerinin onarılmasında gittikçe taraftar bulan kas-deri flepleri kullanılmaktadır. Bizim olgumuzda karın duvarının alt bölümünde lokalize bir desmoid tümör geniş olarak eksize edilmiştir. Ortaya çıkan büyük defekt alan musculus rectus femoris ve fascia lata ile kapatılmıştır. Transpozisyon sonrası kasın donör anında fonksiyon bozukluğu olmamakta ve kötü bir estetik görünüm oluşmamaktadır.
  • Item
    Alt göz kapağı rekonstrüksiyonunda palatal greft
    (Uludağ Üniversitesi, 1986) Özcan, Mesut; Kahveci, Ramazan; Gelişken, Öner; Özçetin, Hikmet; Tıp Fakültesi; Plastik ve Rekonatrüktif Cerrahi Ana Bilim Dalı
    Göz kapağı rekonstrüksiyonunda palatal greft tekniği uygulanan 3 olgu sunulmuş, elde edilen sonuçlar diğer tekniklerle karşılaştırılmıştır.
  • Item
    Kalsinosis kutis
    (Uludağ Üniversitesi, 1986) Özcan, Mesut; Palalı, Zeki; Tuncel, Ercan; Kahveci, Ramazan; Tıp Fakültesi; Dermatoloji Ana Bilim Dalı
    Klinikte ve literatürde çok ender rastlanması nedeni ile bir kalsinasis kutis olgusu sunulmuş, bu vesile ile konuya ilişkin literatür araştırmalarından elde edilen bulgular aktarılmıştır.
  • Item
    Bursa kentinde kala-azar enfeksiyon odağı
    (Uludağ Üniversitesi, 1986) Günay, Ünsal; Tıp Fakültesi; Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Kliniği
    Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Kliniğinde kala-azar tanısı konan ve tedavi edilen 24 olgunun dosyaları incelendi. Olguların adresleri Bursa İl Merkezi haritasında işaretlendiğinde kentin güneyindeki belli bölgelerde kümeleşme olduğu gözlendi. Bu nedenle bu bölgelerde kala-azar enfeksiyon odağının bulunduğu sonucuna varıldı.
  • Item
    Dil kökünde alveolar soft-part sarcoma
    (Uludağ Üniversitesi, 1986) Tolunay, Şahsine; Erol, Oktan; Hekimgil, Mine; Tıp Fakültesi; Patoloji Ana Bilim Dalı
    Yumuşak dokunun ender gözlenen tümörlerinden biri olan "Alveolar Soft Part Sarcoma" histolojisi, sitolojisi ve ultrastrüktürel yapısı iyi tanımlanmış olan, ancak histogenezi halen tartışılan, daima fatal seyir gösteren bir sarkomadır. Bu çalışmada 18 yaşındaki bir kadın hastada gözlediğimiz tümörün çok ender rastlanan dil kökü tutuluşu bildirilmiştir.
  • Item
    12 yaşında erkek çocukta bronşial karsinoid tümör
    (Uludağ Üniversitesi, 1986) Tolunay, Şahsine; Erol, Oktan; Cengiz, Mete; Hekimgil, Mine; Tıp Fakültesi; Patoloji Ana Bilim Dalı
    Bronşial karsinoid, bronşial adenomaların en sık gözlenen tipini oluşturur ve sıklıkla 45 yaş civarında gözlenir. Çocuklarda bronşial karsinoidler son derece enderdir. Atipik şekillerinin dışında genellikle düşük malignite özelliği taşıyan bu tümörler histogenezisi, histolojisi ve ultrastrüktür bakımından intestinal karsinoidlere benzerler.
  • Item
    Neonatal sepsiste çeşitli ön tam yöntemlerinin duyarlılıklarının karşılaştırılması
    (Uludağ Üniversitesi, 1986) Günay, Ünsal; Afşin, İ. Ethem; Tıp Fakültesi; Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Kliniği
    Prospektif ve kontrollü olarak yapılan bu çalışmada bugüne kadar tarif edilmiş olan yardımcı ön tanı yöntemlerinin duyarlılık oranları 69 Neonatal Sepsisli hastada kıyaslandı. Toksik Granülasyon Yüzdesi, Vakuolizasyon Yüzdesi, Band Granulosit Oranı, Trombositopeni, yükselmiş Absolu Band Sayısı ve Buffy-Coat yayma testlerinin duyarlılık oranlarının % 50'nin üzerinde olduğu tespit edilerek değerli olduklarına karar verildi. Klinik olarak neonatal sepsis ön tanısı konulan hastalarda bu testlerin yapılmasının uygun olduğu, bir veya daha fazla testin pozitifliğinin ise tanıya güçlülük kazandırdığı sonucuna varıldı.
  • Item
    Rektumda yabancı cisimler
    (Uludağ Üniversitesi, 1986) Zorluoğlu, Abdullah; İşler, Osman; Sözer, Ali; Kızıl, Ayhan; Tıp Fakültesi; Cerrahi Ana Bilim Dalı
    1985 yılı içerisinde Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Cerrahi Anabilim Dalı'nda rektumda yabancı cisim saptanan üç olgu tedavi edildi. Hastalar 52, 56 ve 74 yaşlarında homoseksüel erkeklerdi. Hastalar anal erotisizim amacı ile rektuma soktukları yabancı cisimleri (çay bardağı, fallus benzeri tahta, mısır sapı) kendi çabaları ile çıkaramayınca 1-14 saat içinde Acil Cerrahi Polikliniğine başvurmuşlardı. Yabancı cisimler I. ve III. olgularda cerrahi girişimle, II. olguda ise genel anestezi altında cerrahi olmayan girişimle çıkarıldı. Rektumdaki yabancı cisimlerin kökeni ve çıkarılma yöntemleri ile komplikasyonları literatür verileri ışığı altında gözden geçirildi.
  • Item
    Intraserebral hematoma eşlik edip komputerize tomografi ile tesbit edilemeyen subdural hematomlar
    (Uludağ Üniversitesi, 1986) Aksoy, Kaya; Korfalı, Ender; Mutlu, Atıf; Coşkun, Noyan; Tıp Fakültesi; Nöroşirürji Ana Bilim Dalı
    1985-1986 yılları arasında kliniğimizde 34 intraserebral hematom olgusu komputerize tomografi ile teşhis edilip ameliyat edildi. intraserebral hemorajinin altında yatan vasküler patoloji yi araştırmak için travmatik olgular haricinde bütün olgulara anjiografi yapıldı. İki olguda anjiografide subdural hematom görüldü. Diğer bir vakada ise ameliyat sırasında subdural hematom tespit edildi. Her üç olguda KT subdural hematom için negatif idi. Nadir olmasına rağmen intracerebral hematoma eşlik eden subdural hematom görülmesi olasılığı unutulmamalı, KT negatif olduğunda bile diğer nöroradyolojik tetkikler yapılmalıdır.
  • Item
    Engürücük ve Umurbey Köylerinde 15-49 yaş evli kadınların aile planlamasıyla ilgili bilgi, tutum ve davranışları
    (Uludağ Üniversitesi, 1986) Bilgel, Nazan G.; Aytekin, A. Hamdi; Gülesen, Özdemir; Tıp Fakültesi; Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı
    Gemlik Eğitim ve Araştırma Bölgesine bağlı Umurbey ve Engürücük köylerinde 1984 yılında yapılan bu çalışmada, basit rastgele örnekleme ile seçilen 15-49 yaş grubunda 193 evli kadının aile planlaması ve doğurganlık la ilgili özellikleri, bilgi, tutum ve davranışları incelenerek, elde edilen veriler, Gemlik ve Türkiye'de yapılmış önceki araştırmaların verileriyle karşılaştırılmıştır. Çalışma kapsamına alınan kadınların: a) Ortalama ilk evlenme yaşlarının Türkiye geneline göre daha yüksek olduğu, b) Ortalama canlı doğum sayılarının Türkiye geneline göre daha az olduğu, c) Türkiye geneline göre daha fazla oranda düşük yaptıkları, d) Aile planlamasını daha yaygın ve etkili olarak kullandıkları saptanmıştır. Sonuçta, aile planlaması konusunda bölgemizdeki ana hedefin, bu konuda düzenli ve geçerli bir eğitim yaparak, kadınlara etkili aile planlaması yöntemlerini benimsetmek olduğu belirlenmiştir.
  • Item
    Verapamil'in nöromüsküler kavşak üzerine etkisi
    (Uludağ Üniversitesi, 1986) Büyükuysal, R. Levent; Tıp Fakültesi; Farmakoloji Ana Bilim Dalı
    Verapamilin nöromüsküler kavşak üzerine etkisi, siniri aracılığı ile (indirekt) uyarılan kurbağa hyoglossus kas-sinir preparatında incelendi. Artan dozlarda verapamil (1.10- 5 , 5.10- ,1.10- 4 M) twitch kasılmaları etkilemezken pankuronyum bromür (0,08 ug/ml) veya magnezyum klorür (15 mM) ile kısmen deprese edilmiş twitch kasılmalardaki depresyonu potansiyalize etti. Diğer taraftan, söz konusu ilacın kısa süreli kontraktürlere neden olduğu gözlendi. Mevcut bulgular verapamilin nöromüsküler kavşakta var olan depresyonu artırabileceğini ve bu etkinin özellikle nöromüsküler disfonksiyonlu hastalarda önem kazanabileceğini düşündürmektedir.
  • Item
    Erişkinlerde patent duktus arteriosus'un cerrahi tedavisi
    (Uludağ Üniversitesi, 1986) Kamalı, S. Daniş; Duran, Enver; Narbay, R. Dündar; Işıklar, Hamit; Tatar, Harun; Demirtaş, Ertan
    Erişkin yaştaki Patent Duktus Arteriosus (PDA) olgularının cerrahi tedavisine açıklık kazandırmak amacıyla bu çalışma düzenlendi. Patent duktus arteriosus olgularının erken yaşlarda ameliyat edilmesi verilmekle birlikte ülkemizde tanı ve tedavi olanakları kısıtlı olduğundan ve askeri hastane olması nedeniyle kliniğimizde erişkin PDA hastası sık görülmektedir.1975-1985 yılları arasında, kliniğimizde 26 erişkin PDA olgusu cerrahi yöntemle tedavi edildi.Bunların yaş ortalamaları (14-27) 20.5 olarak saptandı. Olguların hepsi cerrahi yöntemle tedavi edildiler.3 olguda duktus kalsifikasyonu, 6 olguda(% 23) patent duktal anevrizma saptandı.Olguların 5 inde duktusun divizyonu yapılıp duktus uçları sütüre edildi. Diğer olgularda ise duktus ligate edildi. Duktus aşırı derecede frajil olduğu için erişkin olgularda duktus içi basıncı düşürmek amacıyla duktusun ligasyonu yapılırken proksimal aorta klemplendi. İki olguda ameliyat sonrası geçici nervus rekürrens paralizisi oluştu. Geç komplikasyon veya mortalite olmadı.
  • Item
    Erişkin aorta koarktasyonunda peç plasti sonuçları
    (Uludağ Üniversitesi, 1986) Narbay, Dündar; Duran, Enver; Işıklar, Hamit; Kamalı, S. Daniş; Tatar, Harun; Özkan, Hayati; Öztürk, Ömer Y.
    GATA Tıp Fak. Göğüs-Kalp ve Damar Cerrahisi Kliniğinde 1975-1985 yılları arasında aorta koarktasyonu olan 52 olguya cerrahi girişim yapıldı. Olguların 2 'si (% 3.8) kadın, 50 'si(% 96. 2) erkekti. En genci 9, en yaşlısı 36 yaşında olup, yaş ortalaması 21 idi. Olguların 38 'ine (% 73) hipotermi altında peç plasti yöntemi uygulandı. Koarktasyonun giderilmesinde kullanılan yama (Dakron peç) koarktasyon bölgesinin ölçümlerine göre hazırlandı. Operasyon sonrasında, peç plasti uygulanan 4 olguda (% 10.5) paradoksal hipertansiyon, 6 olguda(% 15.7) abdominal angina, 12 olguda (% 31.5) rezidüel hipertansiyon saptandı.Ortalama 2 yıl (6 ay- 8 yıl) takip edilen peçli olgularda geç komplikasyon görülmedi. Erişkin olgularda, aort koarktasyonunun giderilmesinde değişik cerrahi yöntemler olmasına rağmen peç plasti, preoperatif ve postoperatif erken ve geç komplikasyonları nadir olan başarılı bir yöntem olarak düşünülmektedir.
  • Item
    Servikal kasılım orijinli ağrılar
    (Uludağ Üniversitesi, 1986) Hızalan, İbrahim; Erişen, Levent; Tıp Fakültesi; Kulak Burun Boğaz Ana Bilim Dalı
    Baş ağrısı K.B.B. hekimliğinde en sık rastlanılan hasta yakınlarından birisidir. Baş, yüz ve boyun ağrılarının en sık görülen nedenlerinden birisi de Servikal Kasılım'dır. Servikal Kasılım'lı 400 olgu üzerinde yapılan bu çalışmada, bu ağrıların nedenleri, lokalizasyonları ve özellikleri belirlenmeye çalışılmıştır.
  • Item
    Prematüre bebeklerin demir eksikliğinden korunması
    (Uludağ Üniversitesi, 1986) Sapan, Nihat; Günay, Ünsal; Tıp Fakültesi; Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı
    Prematüre bebeklerin demir eksikliğinden korunmalarında ilave demire en uygun başlama zamanının saptanması amacıyla yapılan bu çalışmada 34 hafta veya daha düşük gestasyonel yaşa sahip 52 prematüre bebek üç gruba ayrıldılar. I.Gruptaki bebeklere yaşamının 1'inci ayında, II. Gruptakilere 2'inci ayında ve III. Gruptakilere 3 'üncü ayında ağızdan demir verilmesine başlandı.Gruplar 6 ay süreyle her ay hematolojik yönden incelendiler. Yapılan incelemelerde, 3'üncü aya kadar demir verilmeyen III. Grupta, demir eksikliğinin yol açtığı eritrosit değişiklikleri 6 'ıncı ayda belirgin olarak ortaya çıktı. Bu bulgularla prematürelere ağızdan demir verilmesine 1-2 'inci aylar arasında başlanmasının doğru olacağı kanısına varıldı.
  • Item
    D.D.A.V.P. (1-Desamino-8-D, arginine vasopressin)'nin fibrinolitik aktiviteye etkisi ve etki mekanizmasında reseptörlerin rolünün araştırılması
    (Uludağ Üniversitesi, 1986) Özlük, Kasım; Tıp Fakültesi; Fizyoloji Ana Bilim Dalı
    Kan pıhtısının parçalanma ve eritilme mekanizmasına fibrinolizis denir. Bu çalışmamızda vazopressinin sentetik bir türevi olan D.D.A.V.P. 'nin fibrinolitik sistem üzerine etkisi ve etki mekanizmasında reseptörlerin rolü araştırıldı. Bütün deneyler köpekler üzerinde yapıldı. Alfa ve beta reseptörleri ayrı ayrı blokerlerle bloke edilerek, D.D.A.V.P. enjeksiyonu ile aktivite dereceleri E.E.Z. (Öglobulin erime zamanı) ve Fibrin Plak yöntemiyle ölçüldü. Sonuç olarak D.D.A.V.P. 'nin fibrinolitik sistemi anlamlı bir şekilde aktivite ettiği ve reseptörlerin bloke edilmesinden sonra aktivasyonun anlamlı şekilde azaldığı gözlendi.
  • Item
    14 aylık çocukta serviks uterinin mezonefrik karsinoması
    (Uludağ Üniversitesi, 1986) Tolunay, Şahsine; Erol, Oktan; Tıp Fakültesi; Patoloji Ana Bilim Dalı
    Serviks uterinin mezonefrik karsinomaları primer adenokarsinomalarının ortalama % 2-3 'ünü oluşturur ve üçte biri yaşamın ilk yirmi yılında gözlenir. Gebeliği sırasında düşük tehdidine karşı dietilstilbestrol ve benzeri hormonal maddeleri kullanan annelerin çocuklarının çoğunda yaşamlarının 14-22. yıllarında bu tümörün oluştuğu saptanmıştır. Çok küçük yaşlardaki çocuklarda ise servikal mezonefrik karsinomalar enderdir.