Türk vatandaşlarının TCMB’ye duydukları güven eğilimi ve belirleyicileri: Davranışsal iktisat bağlamında bir inceleme
Date
2024-08-05
Authors
Arslan, Özlem
Journal Title
Journal ISSN
Volume Title
Publisher
Bursa Uludağ Üniversitesi
Abstract
İktisadi bireylerin merkez bankalarına duydukları güven, kurumun mevcut yetki sınırlarında görevlerini dürüstlükle yerine getireceğine ve sorumlu olduğu iktisadi bireylerin çıkarlarına göre hareket edeceğine olan inanç olarak tanımlanmaktadır. Merkez bankasına duyulan güven, bireylerin beklentilerini belirlenen hedef altında çapalamada avantaja dönüşmektedir. Dolayısıyla güven, kurumun görevini yerine getirme yeteneğini etkilemektedir. Merkez bankasına duyulan güvenin öneminin bir başka nedeni ise kurumun bağımsızlığına olan etkisidir. Merkez bankalarının bağımsızlığı kanunen belirlenmiş yetki ve hesapverebilirlik çerçevesi tarafından oluşturulurken fiili hesapverebilirlik biçimi olarak iktisadi bireylerin güveni ifade edilmektedir. Bu iki önemli argüman nedeniyle merkez bankalarına duyulan güven eğiliminin araştırılması önemli hale gelmiştir. Literatürde az sayıda merkez bankasına duyulan güven eğilimi çalışmalarına rastlanmaktadır. Bu çalışmalarda bireylerin merkez bankasına duydukları güven eğilimlerini belirlerken rasyonel temelli düşündükleri varsayımının korunduğu görülmektedir. İktisat literatürüne kazandırmış olduğu kavramlar ve argümanlar ile araştırmaların açıklama gücünü arttıran davranışsal iktisat, merkez bankasına duyulan güven eğiliminin oluşumunun incelenmesinde de önemli katkı sağlayacağı açıktır. Merkez bankasına duyulan güven üzerine yapılan çalışmaların çok az sayıda olanı bireylerin güven eğilimlerini oluştururken heuristik (bilişsel kısayollar) etkilerine değinmiştir. Bununla birlikte çalışmalarda bu etkilerin hangisi/hangileri olduğu ayrımına da gidilmediği görülmektedir. Literatürde tespit edilen bu boşluktan hareketle yapısal eşitlik modellemesi kullanılarak, ilk olarak Türk vatandaşlarının TCMB’ye duydukları güven eğilimleri rasyonel temelde incelenmiş ve bireylerin literatüre paralel şekilde TCMB’nin yeterlilik ve tahmin edebilirlik yönü dikkate alınarak güvensizlik eğiliminde oldukları görülmüştür. Bununla birlikte bireyler aynı zamanda bilişsel kısayol olan temsil edebilirlik yanlılığına dayalı olarak güvensizlik eğilimlerini oluşturdukları sonucuna ulaşılmıştır.
Economic agents' trust in central banks is defined as the belief that the institution will fulfill its duties honestly within the limits of its existing authority and act in the interests of the economic agents for whom it is responsible. Trust in the central bank turns into an advantage in anchoring individuals' expectations under the set target. Therefore, trust affects the institution's ability to fulfill its mission.Another reason for the importance of trust in the central bank is its impact on the independence of the institution. The independence of central banks is constituted by a legally prescribed framework of authority and accountability, while the de facto form of accountability is the trust of economic agents. Due to these two important arguments, it has become important to investigate the propensity to trust central banks. There are few studies on the propensity to trust central banks in the literature. These studies preserve the assumption that individuals think rationally when determining their propensity to trust the central bank. It is clear that behavioral economics, which increases the explanatory power of researches with the concepts and arguments it has brought to the economic literature, will make a significant contribution to the examination of the formation of the propensity to trust the central bank. Very few studies on trust in the central bank have addressed the heuristic (cognitive shortcuts) effects of individuals in forming their trust tendencies. However, it is observed that the studies do not differentiate which one(s) these effects are. Based on this gap in the literature, structural equation modeling is used to first examine the trust tendencies of Turkish citizens towards the CBRT on a rational basis and it is observed that individuals tend to distrust the CBRT based on its competence and predictability in line with the literature. However, it is also concluded that individuals form their distrust tendencies based on the representativeness bias, which is a cognitive shortcut.
Economic agents' trust in central banks is defined as the belief that the institution will fulfill its duties honestly within the limits of its existing authority and act in the interests of the economic agents for whom it is responsible. Trust in the central bank turns into an advantage in anchoring individuals' expectations under the set target. Therefore, trust affects the institution's ability to fulfill its mission.Another reason for the importance of trust in the central bank is its impact on the independence of the institution. The independence of central banks is constituted by a legally prescribed framework of authority and accountability, while the de facto form of accountability is the trust of economic agents. Due to these two important arguments, it has become important to investigate the propensity to trust central banks. There are few studies on the propensity to trust central banks in the literature. These studies preserve the assumption that individuals think rationally when determining their propensity to trust the central bank. It is clear that behavioral economics, which increases the explanatory power of researches with the concepts and arguments it has brought to the economic literature, will make a significant contribution to the examination of the formation of the propensity to trust the central bank. Very few studies on trust in the central bank have addressed the heuristic (cognitive shortcuts) effects of individuals in forming their trust tendencies. However, it is observed that the studies do not differentiate which one(s) these effects are. Based on this gap in the literature, structural equation modeling is used to first examine the trust tendencies of Turkish citizens towards the CBRT on a rational basis and it is observed that individuals tend to distrust the CBRT based on its competence and predictability in line with the literature. However, it is also concluded that individuals form their distrust tendencies based on the representativeness bias, which is a cognitive shortcut.
Description
Keywords
Davranışsal iktisat, Güven, Yapısal eşitlik analizi, TCMB, Behavioral economics, Trust, Structural equation analysis, CBRT